23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
- ^ Sa Cumhuriyet f Sahıbi: Cumhurıyet Maıbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirkeli adına Bcrin .Nadi 0 Murahhas Üye: Emine Lşaklıgil 0 Gencl Yayın Müdürü: Hasan OmaJ, Yazı Işieri Müdürü: Ok»v Gonensin 0 Yazı Işlen Müdür rdımcılan: Salim Atpaslan, Kerem Çalışlıuı, Necdet Dogaa, Lulfiı Tınç Sayfa Düzeni Yönetmenı: Ali Ac»r 0 Ankara Timsılcisv Ahmel T»n Iç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Met»l Tuner, Kültür: Cd«l Uster, Istanbul Haberleri: Muhiltin Sirer, Spor: Abdülkadir Yücelman, Makaleler: Şahin Alpay, Düzeltmc: Abdullab Yazıcı 0 Koordina- tör: Ahmet Koralsan • Mali lşler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bulent Yener • Butçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Reklam: Ayşe Torun 0 ldare: Husejin Gurer 0 tşletme: Önder Çelik • Bilgı-lşlem: Nail Inal 0 Pereonel: Sevgi BosUncıoglu Bason ve Yayan. Cunıliunyel Matbaftcılık ve Gazctccılık TA.Ş. TOrkocajı Cad. 39/41 Cafaioglu 34334 Ist PK 246 tsuuıbul. W 512 05 05 (20 h«), TO«. 22246. F«x (1) 526 60 72 0 BOrotar Aakıra: Zıya Gökalp Blv Inkılıp S No 19/4, Tel; 133 11 4M7, Tcteı. 42344, Fax. (4) 133 05 65 % baıir H Zıya Blv 1352 S 2/3, Tel. 13 12 30. Teia. 52359, Fu (51) 19 53 60 0 Afev: lnOna C«d 119 S. No- 1 K«l 1, Tü: I» 37 52 (4 hM), Ttkx- 62155. Fw (71) 19 25 78 TAKVIM. 11 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.31 Guneş: 6.57 Oğle: 12.23 İkindi: 15.12 Akşam: 17.39 Yatsı: 18.59 Guzeller tanıtıldı • fstanbul Haber Servisi - Türkiye'de ilk kez düzenlenecek olan "Miss Black White" Guzellik Yarışması'nda finale kalan 10 güzel dün Divan Oteli'nde gerçekleştirilen toplantıda basına tanıtıldı. Zuhal Senger, Elif Köklu, Harika Candar, Sibel İşcan, Tuba Öztaş, Zühal Erensoy, Filiz Anayurt, Şeyda Sofuoğlu, Nil Garip ile Özlem Dinçer'in finale kaldığı guzellik yarışmasının finali 21 şubat günü Juliana's Disko'da yapılacak. Birinci seçilen güzelin Londra'da 4 günlük tatil kazanacak güzel ayrıca Fngiltere'de bir de album çekimine katılacak. (Fotoğraf: ALİ ÖZ) Hamsi kampanyası • AA (İstanbul) - DoğaJ Hayatı Koruma Derneği'nce hamsiriin avlanma boyu yasağının 8 santimetreye indirilmesinin neslinin tükenmesine neden olacağı savunularak yeniden yükseltilmesi için kampanya başlatıldı. Dernek tarafından av kararını protesto amacıyla çeşitli yerlere gönderilmek üzere bir kart hazırlandı. Kartların alıcılarının bunları imzalayarak Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Necmettin Cevheri'ye göndermeleri isteniyor. Kartta, şu görüşler yer alıyor: "Avına izin verilen asgari hamsi boyunun sekiz santimetreye indirilmesi kararının, hamsi neslinin tükenmesine ve ülkemiz balıkçılığının içinde bulunduğu çıkmazın daha da büyümesine neden olacağından endişe duymaktayım. Bu uygulamanın en kısa zamanda düzeltılmesini talep ediyorum" Bitûfekli'avcUar • AA(İzmir)- Orman Bakanlığı Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Sabit Tarhan, Türkıye'de "neye attığını bilen veyasalara uyanlar" ile tüfeğinden başka bir bilgisi olmayan, "eli tüfekli", yaklaşık 4 milyon kişinin avcılık yaptığını bildirdi. Tarhan, tüm dünyada avcılann sınavdan geçtiğine dikkatiçekerken"Bizdeemniyet müdürlüğünden 50 bin liralık tezkereyi alan avcı oluyor" dedi. Sabit Tarhan, Türkiye'de avcılığın 1932'lerden kalma bir yasa ile yönlendirilmeye çahşıldığını belirtti. Kış '92 TatbJkatı • AA (Erzurunı) - Kars'ın Sankamış ilçesi Çamurludere mevkiinde 27-28 şubat tarihlerinde yapılacak "Kış '92 Tatbikatı" için hazırhklar devam ediyor. Tatbikata Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel'in de katılmalan bekleniyor. Tatbikata, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Fisunoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Siyami Taştan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Irfan Tınaz, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ve diğer yüksek rütbeli subaylar katılacak. Kompozisyon yarışması • tstanbul Haber Servisi - "Genç işadamları, sanayinin ve teknolojinin merkezi olan Japonya'ya gitmek ve Japon mucizesini yakından görmek ister misiniz?" Bu çağrıyı Istanbul'daki Japonya Başkonsolosluğu yapıyor... Japonya Başkonsolosluğu'nun Türk-Japon İş Konseyi ve çeşitli kuruluşların desteğiyle düzenlediği, "21. Yüzyıla Doğru Turk-Japon Dostluğu" konulu kompozisyon yarışmasına katılmak isteyen genç işadamlarına Türk-Japon ilişkilerinin geleceğine ilişkin öneri ve beklentilerini yazmaları halinde bu şansı yakalayabilecekleri bildirildi. Tümör ilacı • İstanbul Haber Servisi - Mesane tümörlerinin tedavisinde kullanılan Immucyst Flakon adlı ilaç ithal edildi. Fransız Pasteur Merieux firmasının Türkiye şubesi Pasteur Merieux Serum ve Aşı Sanayii tarafından ithal edilen ilaç, Türkiye'ye ilk kez getiriliyor. İthalatçı firmanın Satış ve Pazarlama Müdürü Ecz. Muzaffer Pekmezci, Immucyst adlı ilacın mesane kanserlerinin geriletiimesinde kullamldığını \e bu alanda kullanılan en etkili ilaç olduğunu söyle'di. 470 bin metrekarelik Pere Lachaise, dünyanın en çok ziyaretçi çeken mezarlığı Ölüler kentinde hev kelle sevişenlerMtNE G. SAULNIER (Paris) - ParİS gibi bir sevda kentinde, sevgili- ler nereye gider? Güzelim park- lara, bahçelere, şık kahvelere, gizemli gece kulüpîerine, öğle- den sonra otellerine, müzelere, sergilere, sinemalara, konserle- re, sokak tiyatrolanna, hokka- bazlara, Buenos Aires kaldınm- larına, köprü altlarına, köprü üstlerine, spor seviyorlarsa ha- vuzlara, kortlara, özel "düş- künlükleri" varsa pembe ışıklı saunalara, suların başka türlü köpürdüğü jakuzi masajlarına ve... Pere Lachaise Mezarlığı'na giderler, Pere Lachaise Mezarlığı, dünyanın en büyük ölüler kentidir. Paris içinde bir Paris, tarih içinde bir efsane. Hem bir anıt kabir hem açıkhavada bir yontu müzesi kimliğini taşıyan Pere Lachaise, sevgililerin ağaçlar altında öpüştüğü masum bir yer değildir yalnızca. Yan ile Yin, ateş ve su, yaşam ile ölüm gibi; Pere Lachaise Mezarhğı'nın da iki yüzü vardır. Gündüzleri "gerçeğinin" altını yaşar Pere Lachaise. Rehberlereş- liğinde turist ordulan, içki ve uyuşturu- cu âlemleri. olağanüstü güzellikte müzık şölenleri gibi. Pere Lachaise'in gerçe- küstü, geceleri yaşanır; kara büyü ayin- leri ve mezarlık heykelleriyle sevişen insanlara rastlanır. Dünyada en çok turist ve ziyaretçi çe- ken mezarlık sıfatını taşıyan Pere Lac- haise, 470 bin metrekarelik alanıyla, Fransız başkentinin en güzel gezinti yer- lerinden birini oluşturuyor. Bir milyonu aşkın insanın gömülü olduğu mezarlık, 1805 yılında, güneş kral 14. Louis'nin "günah çıkartıcısı" Papaz La Chaise ta- rafından kurulmuş, ünlü bahçe miman Brogniart'ın düzenlemesiyle biçim ka- zanmış. Bu güzelim bahçeye gömülü in- sanlann her biri birer roman kahrama- nı, her birinin maceraları ayn ayn ince- lenmeye değer. Kimler yok ki Pere Lachaise'in yatay konuklan arasında? Rossini, Alfred de Musset, Colette, Bartholome, Pissarro, Chopin, La Fon- taine, Moliere, Gerard de Nerval, Bal- zac, Apollinaire, Marcel Proust, Edith Piaf, Modigliani, Camille Corot, Napol- yon'un en ünlü generalleri ve en "soylu" düşmanı İngiliz Amirali Sydney Smith, Yves Montand, Simone Signoret, Sarah Bernhardt ile daha pek çoklan ve bizden biri: YılmazGüney... Ama benim bu satırlarda size anlat- mak istediğim, Pere Lachaise'in en ilginç Pere Lachaise Mezarlığı'nın konuklan arasında pek çok ünlü var. Bunlardan biri de Yılmaz Güney. Gazeteci Victor Noir'ın mezarının üstünde kendi boyunda bir heykeli var. Pantolonun kemeri ve düğmeleri açık, hev kel Noir'in öldüğü anı simgeliyor. ma ile anlatmış: "Genç adamı yatarken gösteren heykel, steril kadınlann gele- neksel bir tapınma etkinliğine sahne olmaktadır. Bu tapınmaya bağlı olarak bronz heykelin bazı bölgeleri garip bir aşınmaya uğramıştır." Pere Lachaise'de ilgi çeken bir mezarhk da Allan Kardec'in. 30 yaşından sonra 'elle tutulmayan dünyaya merak saran Kardec'- in mezarı kara bfiyü ayinlerine sahne oluyor. iki mezarı, iki efsanesi, gecelerin gerçe- küstü Pere Lachaise'i. Bunlardan birincisi Victor Noir adlı gazetecinin, kı Victor Noir, 1870 yılında üçüncü Napolyon'un akrabası Pierre Bonaparte tarafından tabanca ile vuru- larak öldürülmüş gencecik bir gazeteci. Resmı tarih, Victor Noir'ın ateşli bir tar- tışma sonucunda vurulduğunu yazıyor. Oysa, toplum tarihi, genç gazetecinin çok yakışıkh, çok çapkın olduğunu vur- guluyor ve Bonaparte ailesinden bir hanımla yatak sefasında iken basılıp öl- dürüldüğünü öne sürüyor. Söz konuşu hanımın üçüncü Napolyon'un eşi mi, yoksa Pierre Bonaparte'ın sevgilisi mi olduğu belli değil. Ama kesin olan, Vic- tor Noir'ın gerçekten bir hanımla "meş- gul iken" yaşamını yitirdiği. Mezannın üstünde, Victor Noir'ı öldüğü an simge- leyen kendi boyunda bir heykeli var. Pantolonunun kemeri ve düğmeleri açık, cinsel organı kuşkuya yer bırakma- yacak bir genleşme ölçüleri içinde. Kimi geceler, çocuğu olmayan kadın- lar Prfe Lachaise Mezarlığı'na geliyor ve Victor Noir'ın ölü heykeli üstünde özel bir "ayine" girişiyor; 1870'de ölen gazeteciye, bir çocukları olması yolun- daki dilekienni sunuyorlar. Victor Noir'ın mezannın üstünde her dem taze bir gül, bir papatya, bir gelin çiçeği dv:- meti bulmak olası. Tutan adakların te- şekkürü bu çiçekler. Heykelin tamamı bronz. Yüzyıllar, busoylu madeni, yeşil bir küf tabakasıyla kaplamış. Fakat ga- zetecinin ağzı, burnu, pabuçlannın ucu ve cinsel organı, her gün parlatılıyor- muşçasına pınl pırıl bir bronz sansı. Tarihsel anıtlar konusunda en güvenilir kaynaklardan biri olan "Mavi Rehber", ciddi bilimsel diliyle bu olayı şu açıkla- Pere Lachaise gecelerinin ikinci ilgi odağı, Allan Kardec'in mezarı. Asıl adı Hippolyte Leon Rivail olan Allan Kar- dec, 1804-1869 yıllan arasındaki yaşa- mının ilk otuz yılını oldukça ünlü bir bılimci olarak yaşamış, hatta pozitif bi- lim çahşmalan üniversite tarafından ödüllendirilmiş. Otuz yılın sonunda "el- le tutulmayan" dünyaya merak sarmış ve Allan Kardec adını almış. Sprite der- gisi diye bir yayın bile çıkarmış, ruhlarla konuşmuş, dertleşmiş, öteki dünya ile ilişki kurmuş. Allan Kardec'in dolmen biçimindeki mezan bugün, kara büyü ayinlerine sahne oluyor. Taşın üstünde- ki tüm "mum yakmayınız, hayvan kes- meyiniz, yasalara aykındır ve de zaten Allan Kardec bir büyücü değildir", ikazlanna karşın mezar, gizemli geceler geçiriyor. Gündüzleri ise ilginç görünüş- lü insanlann sessiz kuşatması altında. Gerçekten cadı suratlı, uzun kara saçlı, deli bakışlı kadınlar, tepelerinde bir bü- yücü külâhı eksik garip erkeklergeliyor- lar ve mezan çiçek yağmuruna boğuyor- lar. Jim Morrison, Pere Lachaise'in en çok ziyaretçi toplayan mezarlanndan birini işgal ediyor. Günün, gecenin her saatinde, her ulustan gençler, mumlany- la, içkileriyle ve müzik aletleriyle gelip, "usta"nın mezan başında kendilerince ayin yapıyorlar. Bu toplantılann bir bö- lümü çok hoş. Zaman zaman ünlü top- luluklar bile habersiz, biletsiz konserler tertipliyorlar. Gençler, sözleşmeden bu- luşuyor, arkadaşlık ediyorlar. Ama gi- derek bu toplantılar, bir uyuşturucu tekkesi niteliği kazanmakta. Ve çoğu kez, kusmuk artıklan, eroin şınngala- nyla yayılıyorlar mezann çevresine. Ünlü mezarlığın en son konuklann- dan biri de Yves Montand. Henüz meza- n yapılmadı. Ama o, sevgilisi, karısı ve öğretmeni Simone Signoret'nin koynun- dayatıyorartık. Pere Lachaise'i gezerken rastladığım en ilginç kişi Sarah Bernhardt'ın otlar bürümüş mezan başında bulduğum ti- yatrocuydu. Oyuncu olmasını söyleme- sine bile gerek yoktu, öylesine trajik bir çehreydi yüzü. Macar asıllı bir Fransız- dı. Bir elini kabir taşına koymuş, düşü- nüyordu. Sarah Bernhardt'a öylesine benziyor- du ki bir an, akrabası olduğunu sandım. Sarah Bernhardt, onun gövdesinde ye- niden dünyaya gelmişti belki de. Kimbilir? Mucit Sümer Kızıltuğ devletin icatlan sevmesini, korumasını istiyor Batık gemi, dalgıçsız da kurtulurMUHtTTÎN SİRER (tstanbul) - SÜ- mer Kızıltuğ her gün rastlayabi- leceğimiz insanlardan değil. O bir mucit. Küçüklüğünden beri mucit olmaya çalışmış. Yıldız Üniversitesi'ni bitirip makine mühendisi olması daha sonra. Sümer Kızıltuğ, henüz sekiz yaşında bir ilkokul öğrencisiyken Dumlupınar Denizaltısı batıyor. Ulusal facia. Sümer Kızıltuğ'un kulağı radyoya dayanmış, aklı başka yerlerde. Nasıl kurtarılabilirler aca- ba? Küçücük yüreği isyanlarda. Bir yolu ol- malı, bu insanlar kurtarılmalı diye düşü- nüyor. Ve o günlerde aklına takılan bu soru ile- ride Sümer Kızıltuğ'un isminin önüne mu- cit sıfatının eklenmesine neden oluyor. Şu anda elinde bir ihtira beratı var. Deniz di- bine dalgıç indirmeden belli bir tonaja ka- dar batık gemilerin ve mürettebatının kur- tarılmasını sağlayacak bir kurtarma siste- minin mucidi. Sistemini anlatırken ani bir hareketle cebine davranıyor ve alüminyum profıl- leriyle boş makaralan birleştiren küçük bir maket çıkartıyor. Bir yerlerden de kablolar ve kurşundan mutfakta dökül- müş kanca çıkıyor. Sümer Kızıltuğ'un anlattıklan çok sevindirici çünkü onun icat ettiği sisteme göre denizin altında kalanlar on gün, on beş gün pekâlâ yaşa- yabiliyorlar. Hava hortumu var ve bu- nunla aşağıdakilere yiyecek içecek ve hava gönderiliyor. Kanca da gemiyi yu- kan çekmeye yanyor. Kırk yıl düşünse- niz aklınıza gelmez. İnsan bir kere icat etmeye başladı mı, icat etmenin keyfini aldı mı, icatlann ar- dı arkası kesilmiyor. Sümer Kızıltuğ'un daha bir sürii içadı var. Örneğin iki te- kerlekli araba. Üzerinde çalıştığı bu pro- Sümer Kızıltuğ'un aklı durmadan yeni bir şeyler bulmaya, hayatı kolaylaştırma- ya, sadeleşrirmeye calışıyor. jeyi Honda yapmış bile. Sonra köstebek projesi var. Paket sistemle calışıyor. Bir tarlaya çukur kazıhyor. Köstebek adını verdiği aygıt çukura yerleştiriliyor. Ve tarla uzaktan kumandayla sürülüyor. Sonra Sümer Kızıltuğ'un sükûnetmaki- nesi icadı var. O da çok ilginç. Her fre- kans için otomatik olarak karşı frekans yayımlayan bir makine. Girişimde gü- rültüyü sıfırlıyor. Siz karşınızdakiyle konuşurken diğer insanlann ürettiği gü- rültüyü duymuyorsunuz. Hepsi bu ka- dar değil. Gezen projektörler projesi var örneğin. Silah sesine duyarlı hale getiri- lebilecek bu icat bir binanın korunma- sında önemli görevler üstlenebilir pekâ- lâ. Güneş aküsü de önemli icatlanndan biri. Çünkü elektrik pahalı. Gündüz gü- neş ışınlannı bir akümülatöre doldura- caksınız, gece de kullanacaksınız. Par- lakfikir değil mi? İnsanın aklına durmadan parlak fikir- ler gelmesi için mucit olması gerekiyor. Sümer Kızıltuğ'un aklı durmadan yeni bir şeyler bulmaya, hayatı kolaylaştır- maya, sadeleştirmeye calışıyor. Gürül- tüden mi şikâyetçi, sükûnet makinesini, trafikte beklemekten mi dertli, iki teker- lekli arabayı, elektrik kesintisinden mi gına geldi, güneş aküsünü icat ediyor, kurtuluyor. En azından vicdanı rahatlı- yor. Ne var ki. iş icat etmekle bitmiyor. Dünyanın en pahalı hobilerinden biri icat yapmak. Durmadan cepten para gi- diyor. Patent almak da her yıl belli mik- tar para ödemeyi gerektiriyor. Sümer Kızıltuğ devletin mucıtiere yardım et- mesi gerektiğini söylüyor. Ya aylık bır fon aynlmalı ya da icatlarını değerlen- dirmek için mucitlerin elinden tutulmalı, destek olunmalı. Süleyman Demirel'e yazdığı mektubun alındı belgesi cebinde duruyor. İlgi ve desteğe ihtiyacı var. İcat etmek istiyor. Gerçi yardım gelmese de o icatlannı sürdürecek, ama destek olursa başka türlü olur, icatlan değerlenir, in- sanhğın hizmetine sunulur, o da çabala- nnın karşılığını görmüş olur. Sümer Kızıltuğ'a göre bütün insanlar mucit. Annenizin yaptığı salatadaki lez- zet farkı bile icat etmeyi gerektiriyor. Ve Türkiye'de milyonlarca mucit var. Ama bir bakıyorsunuz yalnızca yüz ya da iki yüz kişi var patent almış. Sümer Kızıituğ'un sosyal icatlan da var. İşte bir tanesi: Evlilik ehliyeti. Ara- ba kullanacak insanlar nasıl ehil olduk- lannı kanıtlayacak bir belge almak zo- rundalarsa evlenecek erkekler de toplu- mun en saygm kurumunu, aile kurumu- nu oluşturmadan önce altı aylık bir kurs görüp evlilik ehliyetini almaya zorunlu tutulmalılar. Bir pedagog, bir psikolog, bir psikiyatr, bir ekonomist evlenecek erkeklere bütçeden davranış kurallanna kadar bir ailenin gereksinim duyacağı konularda ders verse, insanlar bu konu- da eğitilse yararlı olmaz mı? Olur ama Sümer Kızıltuğ şikâyetçi. Bu ülkede icat yapmanın, hem kendine hem de ülkeye yarar sağlamaya çalışma- nın hiçbir cazibesi yok. İhtira beratınız elinizde olabilir, ama icadınız uygulama alanı bulamadıktan. seri olarak üretil- medikten sonra ne işi yarar? Film yapıp da oynatacak sinema bulamamak gibi bir şey. Sümer Kızıltuğ sıkıntılı. Sümer Kızıltuğ şikâyetçi. Devletin kıssadan hisse çıkarması gerekiyor: İcadı sev, ica- dı koru. Şişmangen, kaslanhastaediyorEDİP EMİL ÖYMEN (Londra) - Kas hastalıkları arasında en yaygın görüleni için tedavi yolu açılıyor. Tıp dilinde "miyotonik distrofi" denilen, kasların şekil ve işlev bozukluğu nedeniyle görev yapa- maz duruma gelmelerinde "suçlu" saptandı. Anne ve babadan alınan tüm fiziki özelliklerin kromozomlar üzerinde sıralı genlerde yazılı olduğu "kalıtım planı"- nda, 19 numaralı kromozomdaki bir genin bu hastalığa yol açtığı anlaşıldı. Ikisi İngiliz, biri Amerikanhüç ayn araş- tırma ekibinin iki yıldır sürdürdüğü ça- lışma, geçen günlerde saygın İngiliz bi- lim dergisi "Nature"da yayımlandı. Belli başlı 5 büyük tür kas hastalığı arasında en yaygın olan ve çoğunlukla erkekleri hedef alan "miyotonik dist- rofi"de kaslar gevşemeyi unutuyor, sü- rekli kasılma halinde kalıyor. Hasta, istemli hareket yapamaz hale geliyor. Elini kol'inu oynatamıyor, yemesi içme- si bozuluyor. Sadece kaslarda değil, vü- cudun başka yerlerinde de saç dökülme- si, cinsiyet organlannda yapısal bozuk- luk, iktidarsızlık ve salgı bezleri faaliye- tinde aksaklıklar, gözde perde (kata- rakt) gibi belirtilerle seyreden hastalıkta zaman zaman zekâ genlığıne de rastlanı- yor. Sinsı seyreden bu hastalıkta öteden beri kahtsal bir neden olduğu bilinmekle birlikte, genetik adresi saptanamamıştı. Yeni bulgu, önümüzdeki yıllarda teda- viyidegetirecek. İngiliz bilim adamlan, insandaki tüm hücrelerde yer alan 23 adet kromozo- mun üzerinde, kalıtıma ilişkin tüm özel- lik ve aynntılann yazılı olduğu, sayılan 50-100 bin arasında tahmin edilen gen- lerden hangısinin bu hastalığa yol açtığı- nı araştırıyorlardı. Sonuçta 19 numaralı kromozomdaki bir genin, normalden şişman olduğu farkedildi. Hastalık ne kadar ağırsa. gen de o kadar şişman du- ruyordu. Henüz bilinmeyen, bu genin neden ve nasıl şişmanladığı Dava sürüyor Mîke Tyson: Tecavüz iddiası doğru değil Spor Servisi - ABD'nin Indianapo- lis kentinde demir yumruk Mike Tyson'a karşı "ırza geçme" savıyla açı- lan dava sürüyor. Eski Boks Dünya Ağır Sıklet Şampiyonu Tyson, önceki gün mahkemede, kendisini suçlayan kadını hiçbir cinsel davranışa zorlama- dığını söyledi. Indianapolis'te düzenlenen bir gu- zellik yanşmasına katılan 18 yaşmdaki kızlardan biri olan davalı, Mike Tyson'ın ifadesine göre boks şampiyo- nunun otel odasına kendi nzasıyla gel- di ve sonra Tyson'dan kendisine lobiye kadar refakat etmesini istedi. Şampi- yon, kıza "Geceyi kendisiyle gecirmek istediğini, ama merdivenleri inemeye- cek kadar yorgun olduğunu" söyledi- ğini iddia ediyor. Buna göre kız "Çok kızgın bir şekilde odayı terketti." Kızın kendisi ise Tyson tarafından tecavüze uğradığını iddia ediyor. Mike Tyson mahkemede, "Miss Si- yah Amerika" yanşmasına katılan 18 yaşındaki kızı hiçbir biçimde yarala- madığını ve kızın kendisine "dur" demediğini belirtti. Daha otele gider- ken arabada öpüşmeye başladıklannı söyleyen Tyson, avukatının "Kıza ni- yetini açıkça söylemiş miydin?" soru- sunu "Evet, onunla birlikte olmak iste- diğimi açıkça söyledim" şeklinde ya- nıtladı. Guzellik yanşmasına katılıp davada ifade veren diğer tanık kızlardan biri ise şampiyon, "bir kızdan ötekine gidip hepsinden randevu almaya çalıştığını" anlattı. Tyson'ın kızlara "Benimle odama çıkıp öpüşmeye ne dersin? Seks daha iyi olurdu" diye tekliflerde bu- lunduğu iddia ediliyor. Beraati isteniyor Tyson'ın avukatı Vincent Fuller, müvekkilinin, adi sözlerle de olsa kız- lara karşı niyetlerini açıkça ifade ettiği- ni vurguluyor ve bu yüzden beraatini istiyor. Mahkeme salonunun önünde biriken bir gösterici topluluğu, şampi- yon lehine sloganlar atarak Tyson'ın aklanmasını istedi. "Erkekier tecavüze karşıdır" yazan pankartlacla gösteri yapan Tyson hayranlan, "Kız kendisi kabahatli, şampiyonun odasında ne işi vardı" diye bağırdılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear