22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22ARALIK1992SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Schönberg Konferansı • Kültür Senisi- Piy anist, pedagog ve müzik araştırmacısı Le> la Pamir bugün Cemal Reşid Rey'de "Viyana Dekadans ve Vrnold Schönberg" konulu ov konferans veriyor. Saat 17.00'deki konferansta, dönemın edebiyatına, resmine ve sosyal yaşamına da değinilerek, Schönberg'in "Aydınlatan Gece'Y'Gürre ŞarkıIan'VMusa ile Harun" operalanndan örneklerle sanatçının sanatsal ikilemi hakkında bilgi \erilecek. Melis Sökmen'e ödöl • STOCKHOLM(LBA)- Melıs Sökmen ve arkadaşlan. ABD \e Avrupa'dan vaklaşık 700 şarkının katıldığı Stockholm'deki pop müzik yanşmasında ikınci oldu. Yanşmada birincilik ödülü verilmedi. Şiir yaiMşması • Kültür Senisi- Dünya Kitap dergjsi.yayın hayatının ikind yılında bir şiir ödülü vcrmeyi kararlaştırdı. Nisanayına dek Dünya Kitap dergisinde >ayınlanacakşiirler arasından seçilecek yanşmada yaş ve konu sınırlaması olmayacak. Şiirler. Dünya Kitap 1. Şiir Ödülü. NarlıbahçeSok. No:15Cağaloğlu34440 İstanbul adresine gönderilebilir. 'Sanat politika değil'• Kültür Senisi-KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Nevv York'taki Arts Club'ta 17 kasım-20 araltk tarihleri arasında açılması planlanan ancak ABD'deki Yunan lobisinin baskısı sonucu iptal edilen fotoğraf sergisinin ocak ayında gerçekleştirilmesine karar veriidı. Arts Club'ın yöneticisi Gordon Alt. "Sanat politika değildir. Sayın Denktaş'ın fotoğraflan heryönüyle sanat olayıydı" diyerek serginin iptal edilmesini protesto ederek göreyihden aynlması üzeri'ne, Arts Club"ın yönetim kurulunda yapılan olağanüstü toplantıda 7'ye 2 oyla serginin ocak ayında yapılmasına karar verildi. Antika tutkusu • Kültür Servisi- Antik-Dekor dergisinin bu ayki sayısında A. Süheyl Ünver'in icazetleri ilk kez yayınlamyor. Ünlü kolleksiyoncu Ayşegül Nadir'in "Antika Tutkusu Nedir, Kime Yakışır. Nasıl Olur" başlıkh yazısı ile Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi uzmanlanndan Gülşen Alpözen'in, dünvanın en büyük amphora koleksiyonu ile amphoranın sınıflandınlması ve tarihlendinlmesi konulannı işlediği yazılar. derginin bu ayki ilginç konulannı o'luşturuyor. bugün bilsak 22 Aralık Salı : 19.00 Cihangir Seminerleri 4 TÜRKİYEDE SÎMLLEŞME VE DEMOKRASI SORUNU 4. Demokrasi ve Din Laik Cumhuriyette Diyanet Işlcri Başkanhğı: Truva Alı mı, Laüdiğin Kalcsi mi? Iştar B. TARHANLI Cahit TANYOL Sadık ALBAYRAK Tai-Chi Chuan Hareketli Meditasyon ÇinEgsersızleri Erol KESKİN yöneıiminde KayıtlanmızBaşlamıştır Görsel Sanat Atölyejeri Mchmct GÜLERYÜZ yönctiminde Perşembe-Cuma Fotoğraf ve Sinema Atölyesi Selçuk TURANLI Seramik Atölyesi Kadriyc Ezel 'AĞAOĞLU yönetiminde Salı - Pcrşcmbc-Cumanesi Cafe-Foyer-Bar(Giriş) AkusükGııar-Tanju A. Rock Cafe-Bar(5.Kat) Versiz Davranış Son kitabı 'Sonuncu Sonbahar' ile roman sanatıyla hesaplaşmayı gündeme getiren Pınar Kür: Yazmak eylemini seviyorıuııAHL ANTMEN "Bir Cinayet Romanf'ndan sonra verdiği arayı, yine bir "ci- nayet romanı'yla kapattı Pınar Kür.Yazannsonkitabı"Sonun- cu Sonbahar", "Bir Cinayet Romanı"nın kaldığı verden yeni bir yolculuğa çıkıyor: bu yolculuk, bir yandan "'Bir Cı- nayet Romanı"nda tanıdığımız şişman matematik profesörü- nün yeni maceralannı anlatı- yor. öte yandan Pınar Kür'ün roman sanatıyla hesaplaş- masını gündeme getiriyor. Sonbahan daha yeni geride bıraktığımız bu günlerden bi- rinde, soğuk ama yine de güneş- li bir kış öğleden sonrası, Pınar Kür'ün içinde hüzün saklı ki- tabı "Sonuncu Sonbahar"- ı(sonbahar. niye hep hüznü çağnştınyor?) konuşacağız. El- madağ'da. yazann 1981 'de yayımlanan kitabı "Bir Deli Ağaç"a konu olan o eski. kişi- likli ve çevresindeki kalabalığa karşın tek başına. kendi başına duran o eski apartmanda... Şişman profesör kim bilir kaç kez inip çıktı bu vaşlı merdiven- ieri Pınar Kür'ün zihninde. Ka- fasındaki cinayetleri çözmek için düşünceli düşünceli...Bu şişman profesör nasıl olageldi ki? Pınar Kür'ün "Bir Cinayet Romanı"yla terkedeme> ip "So- nuncu Sonbahar*'da da "birlikte olduğu" bu matematikçi kim gerçekten? - Matematik benim pek ıyi başaramadığım, fakat dısıplin olarak gıpta ettiğim bir olay. Belki başaramadığım için böy- le. Aynca babam matematik- çiydi. Birmatematikçiyle büyü- düm...Annem de edebiyatçıydı. Ondan sonra çeşitli dönemler- de flört ettiğim, aşık olduğum matematıkçiler de olmuştur. Ashnda esas olarak ben bu ro- manlarda sanat eseriyle mate- matiğin benzerliğinden yola çıktım. îkisi tabii ki çok ayn sıs- temler ama yaşama eşit ölçüde uzak. eşit ölçüde yakınlar. Ma- tematik bize vakındır. ama sis- tem olarak yaşamın dışındadır. Sanatın da öyle olduğu düşün- cesinden hareket ettim. Bir de belki bir ihtimal, babam \aş- landığında şişmanlamıştı ama sanmıyorum...Zaten babam ki- şilik oîarak benim gibi fevriydi. bu adam ise çok sakin. Sanıyo- rum benim biraz hayalimdeki erkek bu matematikçi. -"Bir Cinayet Romanı" ile "Sonuncu Sonbahar" arasında yaşanıyor. Nasıl atlatacağız bilmiyorum. - Daha önce 'artık yazmava- cağun' demiştiniz ama sonuçta bir yazar kendini yazma eyle- minden ahkoyamıyor herhal- de... Bilmiyorum. Ben bu kitabı yazdım çünkü başka yapacak birşevim yok. Yazmak eyle- mini seviyorum. Artık yazma- yacağım dedım ama olmadı. roman sanatıyla bir hesaplaş- maya girişmiştim ama bunu daha ileri götürdüğümü saru- yorum "Sonuncu Sonbahar"- da. Bu romanda gerçek hayali kışıler değil. hayali hayali kişi- ler kullandım. Yanı roman ki- şilenni tekrar ele aldım. roman kişilerinden oluşan bir roman yazmak istedim. Çeşitli kitap- lanmdan alınmış kişiler var bu romanda. sonra bu adamlar kitapla uğ- raşmaktan vazgeçti. O zaman- ki Muzır Kurulu benim kitap- lanmı >asakladı aa acaba bu- gün televizyon seyretmekten utanmıyor mu? Dört beş sa>fa için benim edebıyat eseri olan kitabımı yasaklıyorlar. sonra hiçbir sanat değeri olmayan pespaye, bayağı bir takım film- ler gösteriyorlar. - Mahkemeye gidip gelmeler • Artık yazmayacağını belirttiyse de, yazmak eylemini sevdiğini söy- lüyor Pınar Kür. Çün- kü daha söylenecek şeyler var ve kendisi içinyazıyor. • Televizyondaki ba- yağı fılmlerden dolayı ilerde çocuklann cinsel yaşamından endişe du- yuyor. • Pınar KüYe göre, 'anlatılması gerektiği zaman anlatılır cinsel- lik.' sizin için uzun sayılabilecek, dört yıl gibi bir süre var... Bu toplumdan kendimi öyle bir kopma durumunda hisset- tim ki. Yerimi bulamıyorum bu toplumda. O zaman ben niye yazacağım? Dünyanın her ye- nnde böylc geçiş dönemieri ol- muştur ama ben hiç bu kadar korkunç >aşandığını sanmıyo- rum. 15 yıl önce bir kıtap çıktığında 35 vazı çıkı>ordu. Şimdi eleştirmenler yazı vaza- cak dergi bulamıyorlar. Kor- kunç bir yozlaşma, banalleşme Çünkü daha söylenecek birşey- ler var. İçinde yaşadığı toplum kendisine uzak olunca insan is- temivor yazmak. Ama yine de sonunda yazıyorsunuz. Ken- dim için yazıyorum. Ama daha genç olsaydım. yapacak başka birişimolsaydı... -1976 yılında yayımlanan ilk romanınız "Yann Yarın", "Bir Cinavet Romanı" ve şimdi de "Sonuncu Sonbahar" ile birlikte roman sanatıvla olan hesaplaş- manız sona erdi mi? "Bir Cinavet Romanfnda - Bir daha roman yazacak ? Düşünmüyorum. Ama yine de buna ben karar vermiyorum galiba.-.Konular bana roman ya da öykü olarak geliyor. - Zamanında Muzır Kurulu ile çok başı derde girmiş bir ya- zarsınız... Bazen kendime soruyorum bu Muzır Kurulu acaba benim için mi kuruldu diye... Toplatı- lan kıtap dört tanedir. Benim iki. Ahmet Altan ve Henry Mil- lerın birer kitabı. Ve bundan üç yıl sürdü değil mi? Evet, "Bitmeyen Aşk'*taki 11 sayfa için üç yıl. "Asılacak Kadın" ise 1979'da çıktı, ama 1986'da toplatıldı. Demek ki aradan geçen o kadar süre için- de kimseye fazla zarar ver- memiş ki sokaklar seks man- yaklanyla dolmadı. Okw .mak. bir çaba ister, okurla yazar arasında karşıbklı bir alışveriş vardır. Bu çabayı herkes gös- teremez, bırakabilir ama o ça- bayı gösterdiği anda hayalgücü devreye girer ve bu eseri yeni- den biçimlendirir. Oysa televiz- yonda insanm suratına durma- dan çirkin imajlar fırlatılıyor. üstelik bunlan çocuklar da izli- yor. Ben ilerde çocuklann cin- sel hayatından endişeleniyo- rum. Kadınlan insan olarak göremeyecekler, onlarla bir in- sani ilişki kurmak akıllanndan geçmeyecek. - Onca uğraştan sonra, kitap- laruıızda eskiye oranla fazla cin- sellik yok... "Bitmeyen Aşk"tan sonraki kıtaplarda fazla cinsellik yok, evet. "Bir Cinayet Romanı"- nda olsun, "Sonuncu Sonba- har"da olsun, tanımlayıcı, yani sahne anlatımı olarak pek yok çünkü gerek yoktu. "Bir Cina- yet Romanı"nda da birbirleriy- le yatıyorlar, birbirlenne al- datıyorlar ama onun grafık olarak anlaülması gerekmiyor- du. Anlaülması gerektiği za- man anlatılır cinsellik. Ama bu konuyla ilgili olarak "Bir Cina- yet Romam"nda sitem ettim doğrusu. 'Niye canım. dnsel sahneler anlatılmamah, yazı- lmamah, ne gerek var..." gibi konuşmalar geçirdim. "Sonun- cu Sonbahar"da da var. Benim kırgınlığımı dikkatli bir okuyu- cu anlayacaktır... - En çok hangi kitabınızı se- viyorsunuz? En son kitabını her zaman daha çok seviyor insan. Çünkü daha yeni kopmuş oluyor. bir de tabii her yazılanın biraz daha iyi olması gibi bir amaç var. Benim yalnız '"Küçük Oyuncu"ya özel bir sevgim vardır. "Küçük Oyuncu'yu kimse beğenmedi, 1977"de ilk kez yayımlandığında anlaşıl- madı... Biraz kenara itilen çocuğu olur ya hani annesi ona biraz daha şefkat gösterir. "Küçük Oyuncu"yu ona benzetiyorum. Ama üç dört yıldır aldığım okur mektuplanndan, genç ke- simin, yani 1977 yılında oku- yanlann çocuklannın "Küçük Oyuncu"yu beğendiklerini anlıyorum. E.H.Gombrich'in "Sanat ve Yanılsama" adlı kitabı Ahmet Cemal 'in çevirisiyle yayımlandı Saııatta görmebi^mkrineyeniboyutKültür Senisi- Ünlü Jngiliz sanat ta- rihçisi E.H. Gombrich'in "Sanat ve Yanılsama" adlı kitabı, Ahmel Ccmal'- in çevirisiyle Remzi Yayınlan arasında çıktı. Yazann "Sanatın Öyküsü" (The History' of Art: ilk basım Londra, 1950) adlı kitabını sanat tarihcisi Bedrettin Cömert dilimize kazandırmıştı. "Sa- natın Öyküsü", başlangıcindan gü- nümüze sanat tarihinin. resim, heykel ve mimarlık alanlannı birlikte kapsa- >an birpanorama niteliğindeydi. Kitap yalnızca İngiltere'de. 1950- 1978 yıllan arasında 13 kez basılmış. aynca günü- müze kadar pek çok dile de çevnlmişti. 1960 yılında yayımlanan "Sanat ve Yanılsama" (Art and Illusion) ise. ya- zann bclirtıiği gibi. kısmen "Sanatın Öyküsü"nde sanat tarihinin odak nok- tası niteliğindeki yalnızca değinilen pek çok sorun üzerine aynntılı biçimde yo- ğunlaşmayı. kısmen de sanatın gelişme sürçcinin ilk kitapta ele alınmamış yön- lerini sergilemeyi amaçhyor. Türkçeye yapılan çeviri için kitabın özgün İngilizce metni ve yazann kızkar- deşi Lısbeth Gombrich tarafından ve yazann denetimi altında gerçekleştirilen Almanca çeviri temel alınmış. Yazar AI- manca çeviriye. İngiu'zce özgün metınde bulunmayan pek çok ekleme yapmış konulara daha açıklık getinneyi amaç- lamış. "Sanat ve Yarulsama"yı dilimize kazandıran Ahmet Cemal. bu kitabın çevinsini üç yılda bitirebümiş. - Türk Okuru, E.H. Gombrich'te daha önce, Bedrettin Çömert'in çevirisiyle çıkan "Sanatın Öyküsü" adlı yapıtı aracılığıyla tanışmıştı. Bu ikinci kitabın ö/.elliklerinden biraz söz eder mlsiniz? "Sanatın Öyküsü", olabildiğince ge- niş okur kitlelerine sanatın gelişmesini. başlangıandan bu yana bir kültür se- rüveni niteliğiyle sergilemeyi amaçlay an bir yapıttır. Kitabın çeşitli dillerde çok büyük baskılar yapmış olması, Gomb- rich'in amacını başanyla gerçekleştir- miş olduğunu gösteriyor. "Sanat ve Yanılsama" (Art and Illusion) ise bir anlamda "Sanatın Öyküsü"nü devam ettiren ve tamamlayan bir çalışma. Daha önce, "Sanatın Öyküsü"nde bırer olgu niteliğiyle ortaya konmuş olanlar, "Sanat \e Yanı!sama"da kuramsal te- mellerine kavuşuyor da denilebilir. Yalnız buradaki "kuramsal" sözcüğü, itici ve korkutucu gelmemeli. Çünkü di- limize çev rilen ilk kitabında olduğu gibi. ve Yanılsama", çok özel bir tanımla- mayla, sanatın genel öyküsünden "gör- me biçimlerinc" geçiş diye nitelendirile- bıhr. Gombrich, görme biçimlerine te- mel olan, insan psikolojisinin sanat yapıtı karşısındaki tepkilerini alıyor. Bu temel üzerinde. özelhkle "yanılsama" öğesinin sanat yapıtının alımlanması açısından oynadığı rol, aynntılı olarak irdeleniyor. Bu arada konunun açıklan- ması için hepimizin yaşadığı, her gün Paıd Klee. Eski Yandan Çarklı, 1922 bu kitabında da yazar, "kolay an- laşılırlığa" büyük önem vermiş ve en kuramsal düzeydeki açıklamalannı bile, çok zengin bir sanat uygulamasının renkli dekoru icerisinde yapmış. - "Sanat ve Yanılsama n da özellikle hangi konulara ağırlık veriimiş? Kitabın altbaşlığı olan "Resim Yo- luyla Betimlemenin Psikolojisi" bu ko- nuda bize bazı ipuçlan veriyor. "Sanat yaşadığı sıradan olgular çıkış ııoktası yapıhyor, örneğin a>Tiada kendi yansımızı izlememiz, ya da reklamlar karşısındaki tepkilerimiz gibi. Bu, kanı- mca okura güçlük çıkarabilecek kimi açıklamalann kolaylıkla özümsenebil- mesi bağlammda, çok başanh bir yön- tem. Çünkü bu yol sayesinde okur, gün- lük yaşamın sıradan yaşantılan ile bir Constable'ın, bir Turner'ın va da bir Klee'nin yapıtlanna uzanan yol arasın- daki ilintiyi somut biçimde görebiliyor. - "Sanat ve Yanılsama", sizce eşiğinde bulunduğumuz yeni bir yüzy ılın sanatına ilişkin olarak da bazı veriler veriyor mu? Kanımca bu, zaten calışmanın temel amaçlanndan biri. Bu amaç. özellikle "Karikatür Dencyimi" ve "Beümleme- den Dışavuruma" başhklı bölümlerde çok somutlaşıyor. Aynca, kitabın en so- nunda, "Geriye Bakış" başhklı küçük bölümde. örneğin şu satırlar. sanınm Gombrich'in "değişenler" arasmdaki "değişmezler"i nasıl ustalıkla saptaya- bildiğini, böylece de bütün bir geleceğın sanatını da belirleyecek kalıcı öğeleri nasıl voırguladığını yeterince gösteriyor: "Gördüğümüzü bildiğimizden kesinlik- le ayırmak olanaksızdır. Kör olarak do- ğan birisi, daha sonra gözü açılırsa, gör- meyi öğrenmek zorundadır... Bizim görmek dediğimiz şey. gördüğümüz şeye ilişkin bilgimizce (veya sanımızca) renklenmiş ve bıçimlenmiştir... Tuval- deki belli bir lekeyi uzaktakı birdağ gibi gördüğümüzde, onu değişime uğratmış oluruz. Doğanın hiçbir zaman bir resim gibi gözükmemesi, ama bir resmin bir parça doğa gibi gözükebilmesi olgusu- nun çelişkisi, ancak bu değişimle açıkla- nabilir..." - Bu kitabın çevirisini yaparken, sıradışı denebilecek güçlûklerle karşı- laştmızmı? Bu çeviri ashnda, karmaşık yapısı- ndan ötürü, güç bir görevdi. Çünkü hem kavram ve terimleri doğru \ermek hem de özellikle kuramsal açıklamalar bağlammda, yazann üslubunun an- laşıhrhğını korumak gerekiyordu. Ayn- ca yazann Almanca çeviriye sonradan bazı eklemeler yapmış olması nedeniyle, kitabın İngilizce özgün metniyle Al- manca çeviriyi biriikte kullanma zorun- luluğu da vardı. Bir ölçüde görevin üste- sinden gelebildiğimi sanıyorum. Benim için çok zevkli bir çeviri serüveniydi. Antalya Devlet Tiyatrosu açılıyor ANTAI.YA (AA) - Antal- \d De\let Tiyatrosu açıhyor. Tiyatro için aynlan Özel İdare Kongre Salonu'nda incelemeler yapmak. ko- nuyla ilgili olarak Vali ve Belediye Başkanı ile görüş- mek üzere Antalya'ya gelen Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Yücel Erten, sa- londa yapılması gereken bazı düzeltme ve onanmlann ocak ayı içinde ta- mamlanması halinde yerle- şik tiyatroyu şubat ayında •> hizmete açacaklannı söyle- di. Daha önce bir müdür ve ıki oyuncu gönderilerek. acıldığı bildirilen Antalya Devlet Tiyatrosu'nun Ba- kanhğm atamalan durduğu sırada yapılmış olması do- layısıyla hukuken geçerliliği bulunmadığını anlatan Er-': ten, "Bir müdür. iki sanatcı göndererek tiyatro açılmaz. Aynca bir hafta süreyle sah- nelenecek bir oyun gönde-. rip masraflannı Özel îdare'- ye yükleyen bir yerleşik ti- yatro da düşünülemez" dedi. Yerleşik tiyatronun Vila-,' yet ve Belediye'nin katkı- lanyla kökleşmesini istedik- lerini belirten Erten, şunlan söyledi: "Antalya her bakımdan s yerleşik tıvatroyu hak etrniş bir kenttır. Daha önceki şaşırtmalı uygulamayla ti- yatroseverlerde yaratılan burukluğu giderrnek istiyo-, ruz. Antalya Devlet Tiyat- rosu'nun kadrosu Ba- kanlıktan istendi. Yakında» çıkacağına ilişkin söz veril- di. Eğer sahne ve salonda! yapılması gerekli düzenle-: meler kısa sürede gerçekle- şirse, biz şubaıta sanatçı ve > yönetıcı arkadaşlanmızı ge- çici görevle buraya göndere- • rek yerleşik tiyatroyu bu se- - zon açmak ıstiyoruz. Bu ko- „ nuda Valilik, Belediye ve Üniversite'nin işbirliği bi- zim için çok önemli." 7 Kieslowski'nin filminin özel galası bu gece Idam cezası sorgulanıyor bilsak, sıraselviler cad., soğancı sok. 7 cihangir 243 28 79-99 Kültür Servisi-Istanbul Baro- su. ölüm cezasına mahkum olan bir gencin öyküsünü konu alan "Öldürme Üzerine Bir Film" için özel bir gala düzenle- di. Ünlü Polpnya'h yönetmen Krzysztof Kieslovvski'nin im- zasını taşıyan ve ölüm cezasının kaldınlması konusunda bugü- ne dek kamuoyunu en çok etki- leyen fılmler arasında yer alan "Öldürme Üzerine Bir Film", bugün saat 20.00'de Cemal Re- şit Rey Konser Salonu'nda Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın yanı sıra yargıçlar. savalar. avukatlar, akademısyenler ve sanatçılardan oluşan kalabahk bir davetlı topluluğuna gösteri- iecek. Başta hukukçular olmak üzere tiim izleyiciler arasında geniş bır tarlışma ortamı yarat- ması beklcnen film, cuma gü- nünden itibaren Beyoğlu Fitaş sinemasında gösterime girecek. Cannes Film Festivali'nde Si- nema Yazarlan ve Jüri Özel Berlin'de ışe en iyıfilmödülünü kazanan "Öldürme Üzerine Bir Film"de Miroslaw Baka. Jack Krzystof Globisz. Jan Tesarz ve Krystyna Janda başhca rol- leri paylaşıyorlar. "Öldürme Üzerine Bir Film". bazı sahnelerinde içerdi- ği yoğun şiddete karşın. gerçek- te normal. hatta sıradan insan- lan anlatıyor. Film, kentin so- kaklannda gezınen bir genç. arabasını temizleyen ortayaşlı bir taksi sürücüsü ve avukatlık sınavlanna giren genç bir hu- kukçunun görüntüleriyle başlı- yor. Film. daha sonra beklen- medik boyutlar kazanarak, lıpkı Cannes Film Festivali'nde bir sinema yazannın işaret etti- ği gibi izleyicide "elektroşok" etkisi yaratıyor. Ünlü sinema yazan Frederic Strauss, Kieslovvski'nin sine- masını şöyle anlatıyor: "Onun sineması her zaman yaşama se- vinci ve kişinin etkinlikleri gibi konularla yoğrulmuştur. Kies- lovvski'ye göre, insan Polonyalı olunca ya katolik, ya komünist ya da ölü olmalı... Rastlantılar. Kieslovvski'nin filmlerinin ana ögelerinden. Kadere tam anla- mıyla ınanmadığını, kaderden çok rastlantılara inandığını söylüyor. 'Öldürme Üzerine Bir Film'i ise tezatlan veriyor, yaşadığımız dünyadan kesitler sunuyor; kimi kez oldukça sert bir anlatımla. fakat tüm bunla- ra karşın bu fılmin izleyicisi ol- mak güç gerektinyor." "Öldürme Üzerine Bir Film" cuma günü Beyoğlu Fitaş'ta En başanh sinopsisler seçildi Senaryo yazım sünesi 15 marta dek uzaöldı ^ ı • Kültür Bakanlığı, senaryolann değer-f lendirmesinin 17 nisan 1993 tarihine kadar' sonuçlandınlarak en başanlı on senaryo- nun bu tarihte belirlenmesi kararlaştınldı. ANKARA(AA) - Kültür Bakanhğı'nca düzenlenen sinopsis (senaryo taslağı) yanşması sonuçlandı. Değerlendirme S'jnucır en başanh 20 sinopsis belirlendi. Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı Güişen Karakadıoğlu başkanlığında 18 aralıkta toplanan ve Telif Haklan ve Sinema Genel Müdürü Gürbüz Mutlu. Prof. Dr. Sami Şekeroğlu, Prof. Dr. Ünsal Oskay, Doç. Dr. Naci Güçhan. Oktay Kutluğ, M. Tali Öngören. Sebahat Emir ve Fehmi Yaşar'dan oluşan De- ğerlendirme Kurulu'nun ödüle değer bulduğu sinopsisler ile yanşmacılann rumuzlan şöyle: "Anzak (Anzak), Welcome Missouri (Asya), İstanbul Kanat- lannın Altında (Kanatlar), Sevginin Sessiz Adımlan (Kır Çiçe- ği), Ustura (Çiçek Dürbünü)! Yönetmen (Esmer). Yedi Ûyu-, yanlar (Kaçış). Münih'e Bir Bilet (Asmin). Gül Yaprağı (Ala- balık), Şarlo (Turkuaz), Gerilla (Sahra). Istanbul'u Anyorum (Münevver). Amerikalı Tercihimdir (Güneşte Panltı), Kör Bu- luşma (Pegasus). Sergüzeşti Darbe-i Hükümet (Banş), Balkan (44747), İş (Dost). Türk Usulü Evlenmek (Kanka), Banş Diye Bir Kız (Yaprak), Aktedron Fikret (Ara Sokak)" Değerlendirme Kurulu aynca, ödül kazanan sinopsis sahiple- rine senaryo yazımı için verilen sürenin 15 mart 1993 lanhinne kadar uzaülmasına karar verdi. Öte yandan. senaryolann de-: ğerlendirmesinin 17 nisan 1993 tarihine kadar sonuçlandınla- rak en başanh 10 senaryonun bu tarihte belirlenmesi de karari' bağlandı. 'I>üşlerimiz'konulu ; yanşmanın ödülleri { sahiplerineverildi ' Kültür Servisi - 3. Hümanist Enternasyonal onuruna Etos" Universal Culture House (Ek- rem Tos Kültür Sanat Evi) ta- rafından, İsveç'te düzenlenen' Düşlediklerimiz' konulu ulus- lararası yanşmanın ödülleri sahiplerini buldu. "Hümanist anlayışın sanat yoluyla tekrar ele alınmasını" amaçlayan yanşmanın ödül töreni, John Lennon'u da an- mak üzere, şarkıcının ölüm ta- rihi olan 8 aralıkta gerçekleşti- rildi. Fotoğraf-dia, saydam, deneme. öykü, roman, maka- le, karikatür, afış-poster, re- sim. şiir, tiyatro ve sinema se- naryolan ve araştırma dallan- nda düzenlenen yanşmada her alanda 3 asıl ve 3 onur ödülü verildi. Yanşmada ödül kazanan sanatçılar şunlar: Röpörtaj dalında 1. Orhan Erakman, 2. Nadire Yücel, 3. Juliette Kaplan;afiş-poster da- lında l.Barbara Lucas,2Gab- riel Brojboıu. 3. M. Akın Bu- lut. savdamda 1.Selçuk Ba- hudınlı. ? Hatice Güvener, 3. Hakan "I oraman, beste-yorum dalın«J;ı H • nciliğe değer görü- lcn bır > . bulunamamış. 2. Garo Mafyan, Tolga Gürdil, Figen Çakmak, Nurhan Gür- dil, Atilla Atasoy, Şafak Yarj^ rak, Melih Sökmen ve ayni gruptan Cihan Okan 3.Kölner Jazz Beşlisi. ' Öykü dalında: 1. Astri^ Lındgren, 2. Osman Şahin, 3f Zeynep Ankara, roman dalınn da 1. Anna Greta Lejon, 2. Çe-^ tin Öner, 3. Dinçer Sümer, ma- kale dalında 1. S.Nihat Özen, 2. Jan Myrdar. 3. İsmet Kemal Karadayı, karikatür dalında 1. Naima Tmto, 2. Mehmet GöV- lebatmaz, 3. Eray Özbek, ti- yatro ve film senaryosu dalın nda 1. F. Nurgül Polat, 2.Ste- fan Ericson. 3. Ferdi Merter,' resim dalında 1. M. Selim Gö^- ker,2. Nüzhet Aytekin, 3. LoL- ta Björnhammer. ' : Şiir dalında: I. Ernst Berger,' 2.a- A. Hicri İzgören, b- Asım. Öztürk, 3. Şenay Yüzbaşıoğlu; fotoğraf dalında 1. Suzann* VV'allström, 2. Ayşegül Çe»- tinkaya. 3.- Uğur Demiray; Gülten Ağntmış, Araştırma dalında l.Mustafa Aydın, 2. Muhsine Selımoğluyavuz, >. Mehmet Şakır Ors, denemd dalında l.Erdem Göçmez, 2, Hüseyin Koçak, 3Habib G&t rez ''
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear