23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 12 CUMHURİYET 26 KASIM1992 PERŞEMBE DIZIYAZI Görevleri, yeryüzüne egemen olan köhne uygarlığı yıkmak, yerine yenisini getirmek Hitler: Evet, biz barbarız! Hitler'den önce Hitler'den AytunçALTINDAL lan kültürler çözülüyordu. Hitler, işte "Terör ve şiddet"ın insanlığın bu va- roluş ritminin hızlandınlması amacıy- la kullanılmasını planlamıştı. Bu ne- denle de, terör uygulayarak yaşamı hareketlendirivordu! B*u "111111" fikri de gerçekte Hit- ler"e ait değildi. Almanya ve Avustur- ya'da bunu çok önceden sezinlemiş ve bu alanda araştırmalar yapmış Ario- sophy uzmanlan. okültistler ve ezote- ristler vardı. 1880'den başlayarak bu fıkirden yola çıkılmış ve "Lebensre- form" denilen yeni bir yaşam tarzı oluşturulmuştu. Bu yapılanma, günü- müzdeki Yeşiller hareketinin ilk şekli- dir dcnilebilir. Et yemeyen, sürekli cimnastik yapan, doğayla yaşamayı kentte yaşamaya yeğîeyen, yoga ve meditasyonla uğraşan bu "Kent küs- künleri". aynı zamanda Pan-Germa- nist hareketin de önderleriydi. Örne- ğin Lanz von Leibenfels. 1915'de Ari- osophy'yi resmen tescil ettirmişti. B -2- B aşlangıçıa. Nasyonal Sosyalist partinin önde gelen yöneticilerinden ve Hıtler'in 1933'34*- teki özel ve gizli diplo- matik misyonlannın vazgeçilmez adamıydı Rauschning. Sonra Hitler'le arası bozuldu. Ame- rikaya gitti. Oradan, Hitler'in ıç dün- yasını anlatan •"Hitler'le Görüşmele- rim" adlı bir kıtap yazdı. Hitler'in dü- şünce yapısı, işte ilk kez bu kitap aracıhğıyla dünyada lanındı. 1936-40 yıllan arasında Amerika'da. Fransa'- da, İngiltere"de devlet adamlannın ve diplomatlann başucu kitab\. buydu. Hitler'e karşı ilk kültürel muhalefeli başlatan kitap da budur. Hermann Rauschning'in anlattığı- na göre. Nasyonal sosyalist hareketin biri açık diğeri gızli. iki ideolojısi vardı. Birincisi, Hitler'in "Kavgam"ıyla açı- klanmış olan ve kitleleri eğıtmeyi de- ğil. kışkırtmayı amaçlayan Nasyonal sos\alısı dünya görüşüydü. Diğeri ise. Hitler'in. sadece çok vakınındaki kişi- lere açıkladığı ve onlar aracılığıyla SS- lere ve ordunun üst kademedeki şu- baylanna aktardığı gizli öğretiydi. Bu gizli öğreti. Rauschning'e göre. geç- mişteki Pan-Germanizm'den kaynak- lanmaktaydı. Bunu anlamadan. Nas- vonal sosyalizmi anlayabilmek olası aegıldı. Hayatın ta keadisi Hitler. Nasyonal sosyalizmi kulla- narak. gercekte lüm insanlığın binler- ce yıl içinde oluşturulmuş tüm yaşama tarzını ve değerlerini yeniden yapılan- dırmak istiyordu: yeniden, tüm insan- lığı. kurallannı Ari-lrk'ın koyacağı bir •"Yaşama-Reformu"na sokmayı plan- lamıştı. Yeni bir "Yüksck kültür" kur- mak istiyordu Hitler. Bu yüksek kül- türün kurucusu. German-Nordik Ari- Irk olacaktı. Gamalı Haç artık Cal- vary Hacı'nın (İsa'nın çarmığa gerildi- ği yerdeki haç) yerini alacaktı. Hitler, işte bu nedenle "'Şiddet ve terör" uv gu- luyordu. Çünkü Hitler'e ve çevresine göre, "Şiddet ve savaş", hayatın ta kendisivdi. 'unlann geliştirdiğı. şifreli bir dil ve terminoloji vardı. Bulduklan slo- ganlar, 1900"lü yıllarda, özellikle de Viyana ve çevresinde folklorik değer- lere uyum sağladığı içın, çok taraftar toplamışti. Orneğin Rume yaatlan, modern cimnastik için esin kaynağı yapılmıştı. Buna göre, Ari-Irk, gercek- te tann Wotan'a Rune yazHİanndaki gibi tapıyordu. Bu tapınma tarzı. Hit- ler iktidara gelince. "Modern Alman Cimnastiği" adıyla. tüm okullara ve kurumlara sokulmuştu. Giderek Av- rupa'da ve Hitlerci partiler tarafından, kendi ülkelerinde yaygınlaştınldı. Türkiye uy gulaması Türkiye'de de 1930'larda bu cim- nasük tarzı uygulanmıştı. Pagan ta- pınma (kutsama) tekniği. Pan-Ger- manistler tarafından. yaşamın ritmiyle uyum sağlamak amacıyla. bedeneğiti- mine dönüştürülmüştü. 2. Dünya Savaşı'nda kolu bacağı kopmuş da olsa, eğer bugün yaşıyorsa 60'ına merdiven dayamış olması gereken bu çocuk, acaba 'Şiddet ve savaş, hayatın ta kendkidir" demeyi sürdürüyor mu? ve sonra da Alman İşci Partisi'ni kur- muş olan gizli TTıule örgütüne üve yapılmıştı. Gamalı Haç. işte bu gizli örgütün sembolü>dü. B B•azı özel binalar, Rune yaatla- nndaki hareket yönü esas alınarak in- şâ edilmiş ve Hitler dönemi binalan- nın gizli bölmelerine, Rune yazıtlann- dan hangilerinin kullanıldığı da ka- bartrna taşlara işlenerek gömülmüştü. Hitler'in. tüm insanlığın yaşam riı- mini değiştirmek için terörü amaç de- ğil araç olarak görmesi. Hıristiyanlık öncesi barbarlann buluşuydu. Hitler'e göre, yaşamın ritmini yakalayarak köhnemiş olan uygarhklan terör ara- cıhğıyla >ıkıp onlara yeniden ve daha üst düzeyde kültürlenme olasılığını sağlayan, işte barbarlann bu özelliğiy- di. Bu nedenle partisinin çekırdek kad- rosuna verdiğı bir söylevde (1933) "Evet, biz barbanz!" demişti. Rausch- ning'in yazdığına göre Hitler, konuş- masını şu sözlerle sürdürmüştü: •ir ıdeoloji olmaktan öteydi Nas- yonal Sosyalizm. Hitler ve yakın çev- resine göre. O, bir dün\a görüşüydü. Hitler'in terminolojısındedünya görü- şü kavramı. dın (Religion: Sözcük an- lamıv la insanla Tann arasındaki gözle görünmez bağ) kavramına karşıt. ort- dan daha üst anlam taşıyan bir sözcük olarak kullanılıyordu. Nasyonal Sos- \alizm "Vicdan"la değil "Güç"le bağ- İantılıydı. Nitekim Göring, bir konuş- ma sırasında. Rauschning'e, "Benim vicdanım yoktur. Benim vicdanımın adı Adolf Hitler'dir" demişti. Hitler ve çevresine göre din ve vicdan, Ari-Irk'a göre kavramlar değildi; bunlar aşağı- lık ve cahil ırklara mensup insanlara ait değerlerdi. Yeni Alman dinciliği Güçten. şiddetten. savaştan başka üst değer tanımayan Hitler ve yakın çevresi, bu kavramlarda mistik. gizli bir anlam bulmuşlar ya da kendilerini bu anlamı bulduklanna inandırmış- lardı. Savaşı yücelımelerinin nedeni buydu. Yeni Alman Dinciliği de işte bu anlayış üzerine oturtulmuştu. Nas- yonal Sosyalizm. bir dünya göriişü ol- duğu için. bu dünya görüşüne bağlan- mak. artık yeni bır\aşamtarzının, do- layısıyla da' dinin ögesi olmak demek- ti. mayı başarmışlardı. Onlann günü- muzdeki temsilcilerine göre. Hitler, görevini tamamlayarak Yeni Alman Dinciliği'nin Panteonu'ndaki onurlu yerini almıştı. Yeryüzünde şiddet ve terör her zaman var olacağına göre, Nazizm de varolacaktı. Çünkü eski ve yeni Nazilere göre şiddet ve terör. ha- yatın ta kendisiydi; onsuz olunamaz- dı FûhrerM etkileyenler Ba )u, bilinmeyen bir kural değildi. Geçmişte. anuk Yunan'da. bu görüşü ilk kez Empadokles. felsefi bir akım olarak görmüştü. Ancak Hitler'in ğizli öğretisinde. savaş \e terör. yepyeni bir anlam kazanmıştı. Hitler'e göre. in- sanlık tarihinin bir "Ritm"i vardı. Bu ritm, bazen yavaşlıyor. bazen hızlanı- yordu. Hızlandığı dönemlerde. eski- yen uygarlık tarzlan yıkılıp yerlerine yeni ve daha üst kültürler kuruluyor- du. Yavaşladığı zamanlarda ise kuru- ^arbarlık, onur dolu bir sıfattır. Bu nedenle. tam anlamıyla barbar ol- mak istiyoruz. Bu dünya, sonuna yak- laşmıştır. Artık bizim görevimiz başlı- yor. Yeryüzüne egemen olan bü köh- ne uygarhğı barbarca birgüçle yıkmak ve yerine yenisini getirmek. bizim gö- revimizdir... Ben. bu nedenledir ki. yeryüzünde bir hak (yasa) tanıyorum. Bu hak, Alman ulusunun vaşama nakktaır(yasasıdır)... Thule ve gamalı haç Bu görüş de tam ve kelimesi kelime- sine Pan-Germanist edebiyattan akta- nlmıştı. Armenistler ve Ariosophy. özellikle de Hıristiyanlığa karşı yürüt- tükleri mücadelede. German-Nordik soydan gelenlerin. yeniden antik pa- gan anlayışına dönmeleri gereküğini söylüyordu. Gamalı haç da öyleydi. Bu da. okültik değeri gözönünde tutu- larak, Ariosophy'den alınmıştı. Ga- malı haçı Yeni Alman Dinciliği'nin sembolü Hitler'e kabul ettiren Dr. Frederick Kohn'du. Bu adam, Pan- Germanist hareketin içinde yetişmişti Willigut'un 1945 temn.u- zunda çekilmiş bir fotoğrafı ve VV'iIligut ailesi- nin mühürii. 'u nedenledir ki.birdünya görüşü olarak Nasyonal Sosyalizm, Hitler'le tanımlı ve sınırlı değildi. Onu aşan ta- raflan vardı. Nitekim. günümüzde ye- niden ortaya çıkan Neo-Nazi hareke- ti, artık Hitler'e gereksinim duyma- maktadır. Hitler, bu gruplar için gü- nümüzde sadece bir paroladır, o ka- dar. Nasyonal Sosyalizm. kuruculan- na göre, tüm dünya)ı değiştırmeye yö- nelik birharekettirve uzun yıllar süre- cek bir devnmin başlangıcı olan bu Ari-Irk egemenliği mücadelesinde, sa- dece bir duraktır. Nasyonal Sosyalist- lere göre bu devrim hareketi, kesintile- re uğrayacak ama asla yok edilemeye- cekflr. Bush'un önerisi Günümüzde ABD Başkanı Bush"- un dile getirdiği "Yeni Dünya Düze- ni" fikri ve önerisi, ilk kez bu dönemde Hitler ve çekirdek kadrosu tarafından dünya kamuoyuna açıklanmıştı. Hit- ler. 1934"te, Ari-Irk'ın son hedefınin. yeni bir dünya düzeni kurmak olduğu- nu ve dünyaya da bu yeni düzeni Ger- men ırkının getireceğini defalarca söy- lemişti. Nasyonal Sosyalistler'in ilk örgütlenmelerini yaptıklan Alman İş- çi Partisi'nin, sîtvaş sonrasında (I. Dünya Savaşı) baş sloganı "Savaşı yı- tirdik ama devrimi kazandık" idi. Hit- ler, bu partiye 7 numaralı üye olarak alınmıştı. Partinın gerisinde ise. okül- tik-gizli TTıule örgütü vardı. Pan-Germanist akım içinde yetiş- miş ve bu akımın fikirlerini yayan ya- sal ya da gizli örgütlerde çalışmış. okültizm. ezoterizm ve mistisizın alan- lannda bilgi sahibi olmuş bazı kişiler. doğrudan ya da dolaylı olarak, Hit- ler'i etkilemişlerdi. Bu görüş. ilk kez 1950'de Sosyalist ilahiyatçı August Knoll tarafından ortaya atılmışu ama kanıtlanmamıştı. Günümüzde bu ko- nuda sayısız belge ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan yola çıkılarak Gu- ido von List. Herbert Reichstein. Mes- sing, Lanz von Liebenfels ve Nasyonal Sosyalizm'in Rasputin'i diye bilinen Karl Vv'illigut'un Nasyonal Sosyalist- lerle olan bilinmeyen ılışkileri açıklan- maya başlandı. B B,hr ateş vardı Nazileri tutuşturan: Dünyaya yeni bir düzen vermek hır- sı... ilk girişimlerinde. kendi görüşleri- ne uygun olarak. dünyayı kana bula- •aron Rudolf von Sebottendorf- un kurduğu Thule. Pan-Germanist ge- leneğinden yola çıkılarak kurulmuş en karanlık ve güçlü örgüttü. Baron, 1911 yılında kendi isteğiyle Türk (Os- manlı) uyruğuna geçmişti. İlk ve tek Türk (Alman) Baron'u von Sebotten- dorf un kurucusu ve yöneticisi olduğu Thule'nin amblemı, yukanda da belir- tildiği gibi. Gamalı Haç'tı. Baron von Sebotıendorf, ömrünün büyük kısmı- nı İstanbul'da geçirmışti. Türkçe'nin yanı sıra Farsça'yı da. bu dilde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmışti. Ya- kın tanhin en esrarengiz şahıslanndan biri olan von Sebottendorfu biraz sonraya bırakıp. ilkin Guido von List'i ve diğerlerini tanıtalım. Yarın/ Nasyonal Sosyalizm'in Rasputin'i: Willigut Aslanpençesi, koca aslanıyedi bitirdi O s m a n I ı İmparatorluğu T a r i h i • 7t«n Louis Bacı/m'-Grammonı&Loms Bazin • Irene Beldiceanu • Sicoara Beldiceanu • Paul Dumonı • François Georgeon> Roherl Mantran • Andre Raymc .•«?• Jean Paul Roux • \UoJas Vttin&'Gtlle* l'einstem Çeviren: ServerTANİLLİ runda kaldı ve dönüş işareti verdi. Sı- cağı. susuzluğu, açlığı. soğuğu ve Kı- zılbaşlann korkunç kavgacı ruhunu tanıdıklan bir seferden çok çekmiş in- sanlar olarak, yeniden Azerbaycan'a doğru yollara düşmeyi reddedecekler- di. Be -12- B ir dağhk bölgede Şah'- ın arkasına düştü Os- manlı ordusu. Ttaşıma kolunun ağırlığıyla. içi- ne girilmesi güç bir ül- keydi burası. Olağa- nûaü kurak bir yazın arkasından birien kış bastırdu Kızılbaşlar ise has- mı: önüne. yangına verilmiş bir top- ral bırakmışlardı ajderken. Tebriz. kaı dökülmeden alındı: ancak, ordu -özllikle de yeniçeriler- daha ileriye gitnek kadar kışı orada geçirmeyı de realettiler. Sultan. boyun eğmek zo- •elki Anadolu'da. 1514-1515 kı- şını geçirdiği Amasya'da. Selim, şu değerlendirmeyi yapabildi: Kendi bir- likleri. böylesi bir ruhsal durumda idi gerçi, ama Şah da ordusunun en bü- yük bölümünü yitirmişti. Böylece, ıran'a ikinci bir sefer. gerçek anlamda askeri sorunlar değil, lojistik ve siyasal sorunlar çıkaracaktı ortaya: Bir yan- dan, harekât bölgesinin uzaklığı veçöle çevrilmiş bir ülkede kalabalık bir ordunun.donanım güçlüğü vardı; öte yandan, Doğuya doğru yürüyüş ha- İinde olan Osmanlı ordusunun yama- cmda ya da arkasında Şah'ın kışjcıraı- ğı yeni bir düşmanın birden ortaya çıkiverdiğini görmek tehlikesi! Selim, bütün Doğu Anadolu'yu hızla ege- menliği altına sokabilmek için bir ha- rekat planı tasarladı: Böylece 1515'te Orta Anadolu'da, Safevi direnişinin son mevzilerine boyun eğdirildi; arka- sından da, veziriazam, Çaldıran seferi sırasında ikircil bir tavır takınmış olan Türkmen Dulkadiroğlu Beyi'nin üstü- ne yürüdü. Bunlar olurken. Babıali'- nin adamlanv bu arada ünlü tarihçi İdris Bitlisi. Şah'ın kendilerine karşı kötü davranışlanndan hoşnutsuz, Doğu Anadolu'daki yerel Kürt beyle- rini sultanın davasına cekip katıyor- lardı. 1516da. bu Kürt beylerinin bir ayaklanışı. Bıyıklı Mehmet Paşa'nın ordusunun desteğiyle. Safevileri Gü- neydoğu Anadolu'dan kesinfikle kov- du veOsmanlılann Diyarbekir Beyler- beyliği oldu o bölge. Mısır'da. 1501 yılından beri. Mem- luk sultanı Kansu Gavri hüküm sürü- yordu. Sultan. II. Bayezit'le pek güzel ilişkiler içinde olmuştu sürekli ve Ba- yezit de. özellikle Hinfteki Portekizli- lere karşı kullanılması amacıyla. Kıal- deniz'de bir Memluk donanması yapı- lması yoluhda kesin katkıda bu- lunmuştu. Denıze ilişkin konularda bilgisız durumdaki Memluklere, Ak- deniz'de bir denizgücü olan Osmanlı İmparatorluğu, cömertçe mühendis- ler. teknisyenler ve her türden malze- me yollamıştı. Selim, tahta çıkar çık- maz. sapkın Şah'a karşı vereceği savaş cabalannı gözönünde tutarak, son verdi bu işbirliğine. kümdar da tahta çıktıklannda unvan beratı istivorlardı kendisinden. B •aşlıca gücü olarak, Memluk İm- paratorluğu görünüyordu İslam dün- yasının. Topraklan. Yukan-Mısır- dan Orta Anadolu'ya değin uzanıyor. Filistin'le Suriye'yi de içine alıyordu. Memluk sultanı. Hicaz limanlannda garnizonlar bulunduruyordu ve Ka- hire'de Abbasi soyundun gelen bir ha- life otııruyor. birçok Müslüman hü- hr tuzak hazırlamaya başladı Se- lim; Kansu, ancak son anda farkede- bildi bunu ve içinde düşüp mahvoldu. Selim. Kansu'yu Suriye'nin kuzeyi- ne çekıp, Çaldıran seferi sırasında yaptığı gibi onu orada gözetleyici ola- rak tutnak. arkasından da birden üs- tüne çullanmak istiyordu. Memluk topraklanndaki adamlan, özellikle Halep valisi aracıhğıyla, İstanbullu sultan. Kahireli sultanı yeterince kay- gılandınp. önceden belırlenen bölgeye ordusuyla gelip gözcü olarak dikilme karanna vardırdı; kendisi ise doğuya. resmi olarak İran'a doğru yürüyordu. Aralannda yürüyüşle birkaç günlük bir mesafe kalmıştı ki. Selim. Ana- dolu'daki topraklan arasından geç- mesini kendisme yasakladığıru ve gi- derek Şah'ın bağlaşığı olduğunu ileri sürerek Kansu'ya karşı savaş ilan etti ve24 Ağustos 1516'da. Halep'in kuze- yinde Mercidabık'ta yanına vardı. Alabildiğince kısa sürdü savaş: Daha önceden kararlaştınlan bir plana göre. Halep naibi, ordunun bir bölümüyle saf değiştirdi hemen; bozulan orduyu ise Osmanlı toplan doğradı. karşı prestij elde edilmişti. Ama yıne de. fazla uzak olmayan bir geçmişte, Kiliky,a"da kendisini arka arkaya ye- nilgilere uğratan Memluk devl'eti ile karşılaştınldığında ikinci sırada bir güçtü. 1512'de çözülüşünün kıyısına gelip dayanmış bir devleti, Selim. Bi- zans'la Bağdat'ın tek mirasçısı yapa- rak. üç kıta üzerinde yerleşmiş dev bir imparatorluk çıkarmıştır ortaya. Dört yüzyıl o üç kıtada sürecektir yaşamı. büyük savaşın saygınhğıyla taçlanmıştı Osmanlı İmparatorluğu. Selim tahta çıktığında: Konstantino- polis fethedilmış. Avrupalı kafirlere Osmanlı sultanının geniş programında ikinci derecede bir olgu idi. Sultan, yeni hedefinin İran ve Şah'- la işini bitirmek olduğunu haber vere- rek, Kahire'yı lerketti. Şam'daki kışla- ma sırasında yaptığı uzun hazırlıklar- dan sonra. 1518 mayısında Fıral kıyı- lanna geldi. Oraya vardığında, ordusu Doğuya doğru bir adım bile atmayı ke- sinlikle reddetti. Dünyanın haun sayılır bir bölümünün efendisi. bir ayaklanma korkusuvla. üstelememeyi yeğledi. İstanbul'a doğru yola çıktı; aşamalan ve donanımı üstünde özellikle durarak, Şah İsmail'e karşı yeni bir sefer üzerin- de düşündü orada. Ne var ki, hiçbır zaman gcrçckleşme- di bu; çünkü, kisa süren bir hastalığın (şirpençe = aslanpençesi) arkasından, 15İleylülünde >ldü. SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKO lyiler İyi!.. Alman dazlaklarının yaktığı üç Türkle ilgili haberi okuyunca, Essen Üniversitesi öğretim üyelerinden dilbilimci Johannes Meyer geldi usuma; o, Almanla- rın Türk dilirü öğrenmemeleri karşısmda: - Alman olduğum için çok, çok utanıyorum! demiş- ti. Dr. Meyer, son olayı öğrenince kimbilir nasıl üzül- dü? Yıllardır. yurtdışında yaşayan Şanar Yurdatapan: - Bu, yeni değil ki, hep başımızda! dedi. Isteseler, bunu ortadan kaldırabilirler. Belki şimdi, durdura- caklar; çünkü olaylar Almanya'nın dışsatımına zarar vermeye başladı; sanayiciler, böyle olaylardan hoş- lanmıyorlar! Diyarbakır'da öldürülen "Gerçek' Dergisi temsil- cisi Namık Tarancı. "Otuzbeş Yaş" ozanı Cahit Sıtkı'- nın amcaoğluymuş. Namık, ozan soylu diye düşünü- yordum, yanılmamışım. Namık 37 yaşlarındaymış. "Sevdamıza Prangaİar Vurulmaz" adını koyduğu bir şiir kitabı, aralık ayında İstanbul'da "Evrensel Kültür Dünyası" yayınları arasında, çıkacakmış (Yaymevi- nin telefonu: 517 82 37). Namık Tarancı, kitabınm adı- nı, Ahmed Arıf'ten esinlenerek koymuş olmalı. Oğlu Özgün, Namık cezaevindeyken doğmuş. Eşinin adı: Derman. Şiirinden birkaç dize şöyle: "Akşam karanhğı silinip doğdu günA'az şafağı gü- lerken ağladı Özgün/Aydın seherler karanlıklara/ Haykırdı unutmadoğdun bugün... Seni sana yazana zamanla sorsan/Ben miydim kundaktaki o uslu çocuk?/O ağlayan, o gülen.o ay- mazca/Gözyaşı döken boncuk boncuk..." Namık Tarancı yı öldürenler saptanana dek, "Ger- çek ' dergısı yoneticileri, Diyarbakır'dan ayrılmaya- caklar. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ismail Kayhan'la, izmir Temsilcisi Deniz Özbay, bu nedenle Diyarbakır'dalar. Ankara Temsilcisi Haluk Müftüo- ğulları, Namık Tarancı'nın ölümünden beri, Diyarba- kır'daydı. o Ankara'ya döndü. Musa Anter'i öldüren halabulunamadı. "Ankara Notları" kimi zaman, sağlık raporlarına dönüyor, biliyorum. Ne yapalım gerçeklerimiz bun- lar. Anadolu'da hemşerisiyle karşılaşan köylü sorar: - Ölen kalan var mı? der. Karşılığı şöyledir; - iyiler iyi! Haldun Özen, Londra'da London Clinic'te böbrek ameliyatı oldu; Haldunun ikinci böbreği de alındı. Bir böbreği daha önce alınmıştı. Haldun özen, maki- neye bağlandı, öyle yaşatılıyor. Kanser tümüyle te- mizlendikten sonra, böbrek takılmaya çalışılacak- mış. Haldun Özen'e ameliyatı Dr VVİckham yapmış. Eşi Ülkü de başucundaymış. Haldun, Türkan Akyol'- un danışmanlığını yapmaktaydı. 12 Eylül dönemin- de, Haldun özen "YÖK uzmanı" olmuştu. Türkan Akyol'la, Yiğit Gülöksüz. Haldunun sağlık durumu ile yakından ilgileniyorlar. Ash'yla Emrecan, dostla- rı, Haldun'un sağlıkla dönmesini bekliyorlar. Kuzey Kıbrıs'ta, anamuhalefet partisi lıderi Özker özgür, mide kanaması geçirdi; şimdi iyi... Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver söyledi; Tor- balı'da mimar Ferruh Taşkın ölmüş. 27 yaşında, 1.90 boyunda, doksan kilo bir babayiğitmiş. Müjdat Ge- zen'le birlikte. Torbalı'da "Sanat Merkezi"ni kura- caklarmış. Müjdat da, Ertan da çok üzülmüşler, mimar Ferruh Taşkın'ın ölümüne. Ertan Ünver: - Yazacaksan, Ferruh Taşkın'ı yaz! dedi. Benim anamı yazma! Fatma Ünvâr ölmüş, öleli on gün olmuş. Ertan Ün- ver, duyuruculara tembihlemiş: - Belediye başkanının anası öjdü, demeyeceksi- niz. "Ahmet Ünver'in eşi Fatma Ünver öldü!" diye- ceksiniz! demiş. Fatma Ünver, 78.5 yaşını iki gün' geçmiş. Fatma Ünver, son zamanlarında okuma-yazma ög- renmiş bir başına. Çocuklarına: - Yalnız siz mi okuyacaksınız, ben de gazete oku- yorum artık! Fatma Ünver'i tanıyamadım. Dört.çocuğu vardı. Sı- rasıyla Ertan Ünver, Enver Ünver, Ata Ünver, bir de kızı Figen. Enver Ünver yüksek mühendis, ozan yapı- lı. Ata Ünver, Köy-Koop Genel Başkanı. İzmir'de, Nadir Nadi büstünün açılışında bulun- duktan sonra, Aysel Bayramoğlu'yla, İzmir Opera- Bale sanatçılarının sorunlarını dinlemeye gittik. Ba- yan müdür Selmin Günöz, isteklerini anlattı. Gösteri- lerin yapıldığı Elhamra Sineması yetersizdi. izmir'- de opera on yaşındaydı ama, sanatçıların prova yapacakları doğru dürüst bir yer yoktu. Otuz-kırk ba- lerin küçücük bir odada soyunuyorlardı! Belediye Başkanı Yüksel Çakmur'dan, İzmir'de bir opera bi- nasının yapılmasını istiyorlardı. Bu ahır gibi yerden kurtulmak en doğal hakları değil miydi? Aysel-Esat Bayramoğlu çifti beni daha sonra, Tor- balı'ya bıraktılar. Torbalı'da arabacı Ramazan "Er- mo " çok gücenmiş, şöyle diyormuş: - Mustafa Ekmekçi'ye mektup zarfı içinde beşer ki- loluk üç levrek postaladım. Bana, aldığını bildirip bir teşekkür etmedi! Torbalı'da Cumhuriyet okuru "Deccal Ahmet"i gö- rüp söyleşemedim. Halil Efe öleli, "Ermo" yalnız kal- dı; bana gönül koyması ondan mı ne? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Genellikle tekke edebiyatı ürünlerini derleyen antoloji. 2/ Sıkıntı verme, üz- me... Kapı ve pence- relerin ağaç ya da betondan yapılmış üst eşiği. 3/ Beyaz etli bir balık... Şoh- ret. 4/ Olağanı aşan büyüklüğü olan. 5/ Hollanda'nın plaka işareti... Eski Yu- nan'da sitenin yöne- tim, politika ve tica- ret işlerini konuş- 9 mak için halkın toplandığı alan. 6/ Türkiye ile Suriye arasındaki gümrük kapısı. 7/ Kimi dillerde, ad ve eylem çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi göstermek için kullanılan tekil ve ço- fuldan farkü nicelik... Türkiye"nin ilk deniz araştırma gemisinin adı. 8/ Fekmez topnfy da denilen kireçli bir toprak cinsi... Türkçede adın durum eklerinden biri. 9/ Pirinçten yapılan Japon içkisi... Alevi-Bektaşi tdrenle- rine verüen ad. YUKARIDAN AŞAĞI\A: 1/ Arpacık, yılancık, çıban gibi yaralara verüen ad. 2/ Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bîtki. 3/ Bir resmi sulandırümış renklerle boyama ya da golgeleme biçimi... Penı'- nun başkenti. 4/ Avı çok olan yer. 5/ Çile durumundaki ipliji yumak yapmak için kullanılan aygıt... Bir nota. 6/ İçine başka bir sıvı kanştınlmamış içki... Tann. 7/ Tanus'un plaka işareti... Pulculukta hatalı basılmış pullar için kullanılan sözcük. 8/ Yıı- nan abecesinde bir harf... Serbest. 9/ Evin bolümü... Faiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear