25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 KASIM1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA YURTHABERLERI 13 YENIILLER KIRIKKALE Yenidenyapüanma // olmanın heyecanını yaşayan Kırikkale, büyük bir şantiye görünümünde. Borç yükü altında bulunan belediye, önce 'kent' olmaya çabalıyor KİMLİK KARTI • İlnüfusu: 130 bin. • Toplam aiifus: 230 bin. • Etnik yapı: Türk, Kürt ve Laz. • tlçeleri: Babşeyh, Bahşılı. Yahşihan, Çelebi, Karkeçıli, Sulakyurt, Delice ve Keskin. • Köy sayısı: 52 • Yüzöiçümü: 1250km 2 • Rakım: 1200m. • Ekonomisi: Ekime ve yerleşmeye uygun arazi- nın sınırlı olması nedeniyle ekilebilecek toprak- lann genişliğı sınırlıdır. MKE kurumuna ait olan Kınkkale mühimmat. top-tüfek. çelik, barut ve pirinç fabnkalan kentin sanayi ve ticaret yaşamının kaynağını oluşturur. Kentte un, irmik, tuğla, kiremit ve şarap fabnkalan vardır. Belediye: Kınkkale Belediyesi 1944'te kurulmuştur. ANKARA KIRŞEHIR MEHMETSARAÇ Kınk Tepesi bir tepey- mış kendi halınde. Günün binnde "Yeni Türkiye Cumhunyeti" ordusu mü- himmat fabrikası içın "de- miryolu geçiyor, Kızıl- ırmak da yakın" diyerek burayı seçmiş kendine. Ölmuş mu sıze Kınkköy, Kınkkale. Önce köy, sonra ilçe, şimdi de il. Bütün Türkiye'de bir Batman var bu gelişmeyı gösteren bir de Kınkkale. belki biz bilmiyoruz bir tane daha. Yeni il eski ilçe Kınkkale şimdi bir şan- tiye görünümünde. Ayağımızı atar atmaz, tozun toprağın, buldozerin altında kaldık kalacağız derken. kendimızi bir otele atı- yoruz. Sığınacak bir yer buluyoruz bul- masına, ama ıkı sokak öteden otele nasıl geklığimızi hiç unutmayacağız. Aksaray"dan bizi Kınkkale'ye kadar getiren araamızın sürücüsü kaalı yollar- dan, kaldmm düzenlemelerinden otele ka- dar yaklaşamayınca, veda edip bızleri bir Kınkkaleti'ye emanet ediyor. Yardım- sever Kınkkalelı amca. önce otelın yerini bıldiğinı söylüyor (biliyor da) birkaç kazılı yoldan geçip bir başka kazılı yola çıkıyo- nız. Tereddüt ediyor, tekrar deniyoruz. Yol boyunca da Kınkkale"nin eskiden köy olduğunu. şonralan geliştiğini. çok eskiden "askeriyenin top fabrikası" dağıidığında beş on bin işçinin taa uzak- lardan kente indiğini, yürüyecek kaldınm olmadığı için isteyenin istediği gıbı "kafası- na göre yöneldiğinı" anlatıyor. "Şimdi il olduk artık, belediyemiz çok çahşıyor. Yollar kaldınmlar da bunun için işte"' di- yor. Yeni iller için gezdiğimiz bütün kent- lerde foto muhabiri arkadaşımız Erdoğan Köseoğlu'yla ilk ışimiz kalacak bir yer bulmak ve kamımızı doyuracak lokanta aramak olduğundan ve "dehşetli" olarak şimdiki iki yıldızlı otelimia (gezdiğimiz yerlerde başka yıldız yoktu) merak ettiği- mizden endişeleniyoruz biraz. Neyse so- nunda Amcamız bakıyor ki olmayacak. bulamayacağız oteli. bir dükkân sahibin- den yardım isteniyor. Dükkân sahibi kar- şıdaki sokağın içini göstenyor, otelımiz orada. "Yeni" otelimize yerleştikten sonra Kı- nkkale Valisi ve Beledive Başkanı'nı an- yonız bir gün sonrakı görüşmeler için. Kent valisi sağlık sorunu nedeniyle Kınk- kale dışında olduğu içın Polisevi'nde Vali Muavinı Naim Dalkılıç'ı buluyoruz. Bır yıldır Kınkkale'de görev yapan Dalkılıç. bizi yemeğe alıkoyuyor. Hem kentin so- runlanyla ilgili görüşlerini alıyoruz hem de yemeğimizi yiyoruz. Mönümüz döner. konumuz yeni il Kınkkale. Vali Muavini Naim Dalkılıç, özellikle eğitim konusunda ihtiyaç duyulan ilk ve orta dereceli okullann fıziki gereksinimle- rini karşılamak üzere vaünmlaryapıldığı- nı, 2 tane 21 derslikli ilköğretim okulunun inşaatının bitmek üzere olduğunu, bir tane BahşılTda ilköğretmen okulunun hayırse- ver vatandaş tarafından yapıldığını ve biti- rildiğini anlatıyor. Kınkkale'de Halk Eğitimi Merkez Mü- dürlüğü'nün bıçki dikiş kursu, bilgisayar vs. hizmetlerle çalışmaya başlamış. "Fazla olmamak kaydıyla 50'ye yakın öğretmen açığı var. Kasımdaki öğretmen atamala- nnda bunun karşılanması bekleniyor" di- yen Dalkılıç kentin sorunlannı anlatmaya şöyle devam ediyor: "Adliye hizmet binası önümüzdeki yıl bitecek olan kendı hizmet binasına taşına- rak il olmanın getireceğı ihtiyaca cevap ve- recek. Jandarma alay hizmet binası bit- mek üzere. Kültür hizmetlerine cevap ver- mek için eski kütüphane yeniden onanla- cak, 350 kişilik salonu yeniden tefriş edıle- rek her türlü oyuna ve kültür çalışmalan- na hazır hale getiriliyor. Kentte lojman sıkıntısı var." Kınkkale'de Devlet Hastanesi, 250 ya- taklı SSK hastanesi ve sağlık ocaklan var. Kentte sağlık personeli yeterli_ olmasına rağmen ebe sıkıntısı çekihyor. İlçelerdeki sağhk ocaklannda bu sıkıntı hissedilir de- recede. Sulakyurt'ta ve Yahşihan'da kay- makam olmadığından rutin hizmeüer vekâleten yürütülüyor. Bahşılı ve Yahşi- han'da emniyet ve jandarma teşkilatı da bulunmuyormuş. Bahşılı 3 km. uzaklıkta olduğundan emniyet hizmetleri merkez- den yürütülüyor. Kınkkale her ne kadar Orta Anadohı'- da Ankara'ya bir saatlik uzaklıkta da olsa, "kendi kaderi'ni yaşıyor. Kentin içme suyu yetersiz, gereksinimler sekiz kesen (derin su kuyusu) kuyudan sağlanıyor. Elektrik şebekesi de yetersiz. Yağmur yağ- dıgı, rüzgârestiğızaman kesintilerbaşhyor ve kente uzun sürelerle elektrik verile- miyor. Kınkkale Vali Muavini Naim Dalkı- lıç'a teşekkür edip Polisevi'nden aynlıyo- ruz. Artık bu gece yapacak başka bir şeyi- miz yok. Yolda taksi şoförümüzle sohbet etmek bize kârlı gözüküyor. Şofor Aydın Çelik kiracıymış, onu en çok bunun ilgi- lendirdiğinı söylüyor, "Ağabey ne olacak ki memurlar doldu, kiralar arttı. Eskiden iyi kötü ev bulabiliyorduk, üç-beş kuruş da kira ödeyebiliyorduk. Şimdi gel de ev bul, kira öde" diyor. Şoför Aydın, Kınkkale'de gecekondu- laşmanın kentehâkimolduğunu,şehirimar planı olmayan bir yerde bu sonınun nasıl çözüleceğını bize soruyor. Makine Kimya Enstifüsü bölgede faaliyet göstermeye başlayınea ilk önceleri köy olan Kmkköy daha sonra ilçe ve D obnuş. Yu- kandaki iki fotoğrafta, eski Kınkköyİc günümüz Kırıkkalesi var. (Fotoğraflar: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) "Kanalızasyon nedenivle yol kapalı- dır". böyle bir tabelanın altında buluşuyo- nız MÇP'li Beledive Başkanı Hayati Ka- rayol ile. Karayol, yolçalışmalannı denet- ledikten sonra belediyenin yeni hizmet bi- nası inşaaüna götürüyor bizi. Daha otu- rur oturmaz da "Altyapı, beledıyeler için her zaman sorun olmuştur. Ama bizım için kâbus oldu" diyor. '"Kınkkale Tür- kıye'nin BM'si" sözü başkan Hayati Ka- rayol'a ait. Nedenıni şöyle açıklıyor: "Kentımizde Türkıye'de kaç ıl varsa oradan yurttaşlar yaşar. MKE'nin kurul- masıyla gelmışler ve yerleşmışler. Kınk- kale'de ortak şehircilik duygusu yok. Onun için de Yozgathsı başka. Çorum- lusu başka düşünü>or. Ama ılolmakbazı duygulan değiştırecek. Bizim teslim aldığımızda büyük bir borç yükü vardı. 34 mılyar 880 milyon lıra borç ödedik İller Bankasf na. Araç parkı tamamlandı. 800 bin metrekarenin üze- rinde asfaltlama yapıldı. 21 mahalle var, ama buralarda yapılanlar gözükmüyor ki... Kınkkale yerleşmış bir şehirgörüntü- sünden uzak. ihtıyaçlan fazla olan bır kent. Sorunlanmızı bir çırpıda çözmek zor." Başkan Karayol bir yandan bize Kınk- kale'nin sorunlannı anlatırken bir yandan da tatil günü olmasına karşın sağa sola emirler yağdınyor. Belediye olur da borç olmaz mı? Kınkkale Belediyesi'nde so- runlardan biri de borç. Karayol işçiye iki maaş borçlan olduğunu, belediyeye gel- diklerinde açık bulduklanru. şu ana kadar da açığı kapatamadıklannı söylüyor. Ka- rayol, " Toplu sözleşme farklan, memur maaşlan ve petroldekı artışlar iki yakamı- zı bır araya getırmedi. Eskiden bir tankeri 6 mılyona doldururken şimdi 68 milyona dolduruyoruz" diyor. İl olmanın faydalanndan biri de psiko- lojik. Kınkkale'de de bu böyle olmuş. Vıt- rinlerdekidüzenlemelerbiledeğişrniş."Ka- saba" vıtrinı gitmiş, "il" vitrinleri gelmiş. Kınkkale">i Kınkkale vapan MKE, 1980'e kadar 15 bine yakın işci çalıştınrken, şimdi bu sayı 5 bine düşmüş. Bir zamardar Kınkkale'yı Kınkkale yapan MKE. ken- disi küçüldükçe kentı de küçültmüş. "Devlet MKE'>i gözden çıkardığı içın her türlü harcamayı da fuzuh sayıyor" di- yen Belediye Başkanı Karayol, ışletmele- rin çevTe kirliliği açısından da çok büyük sıkıntı yarattığmı anlatıyor. Kınkkale'de vatandaş ekmeğini sıhhatine tercih etti- ğındcn. varatılan çevre kirliliği görmezden geliniyormuş. Bu konuda Karayol'un an- latbklan son derece ilginç. Hayati Kara- yol şunlan söylüyor: "Belediye olarak MKE'ye hıçbir cezai yaptınm uygulamadık. Keşke daha çok kırletşe de daha çok işçi istihdam etse de- dik. İşsizlik çok büyük boyutta. ANAP bunu kullanarak seçimlerde 3-0 aldı. MKE'yı canlandıracağını, yeniden 15 bin kişiyi alacağını sö>ledi ve başanlı da oldu- lar." Belediyenin sorunu bitecek gibi değil. Şehri dolaşmak için Başkan KarayoFdan aynbyoruz. Kınkkale'deki tek müze 29 Ekim Cumhuriyet Bayramfnda bu yıl açılmış. Müze aîanı da Kınkkale Lisesi'- nin bir sınıfı. Bir sınıflık müze. Kınkkale Cumhuriyet Müzesinde ne mi var? Lisede okuyan k'imi ünlülerin karneleri, bir dak.- ülo, birkaç kilim. meslek lisesinin el işleri... Müzenin en ilgi çekici parçası Kınkkale'- nin yıllar önce ilk halini gösteren fotoğ- rafı! Aynı açıdan Kırikkale'yi fotoğrafla- mak için liseden aynlıyoruz. Foto muha- biri arkadaşımız Erdoğan Köseoğlu en iyi açıyı bulmaya çahşırken biz de sokaklar- dâdolaşıyoruz. Hahcı bıresnaf, alışverişte fark eden hiçbir şey olmadığını belirterek. "İkli ilçeydı bir faydası oldu mu, bu da tartışılır" dıyor. Yerel Kale gazetesinin sahibi ve aynı za- manda Türk Basın Birüği Şube Başkanı Hasan Altıntaş. Kınkkale için "köy azmanı" diyor. Altıntaş'ın bu konudaki görüşleri şöyle: "Burada halk bizi yönetiyor. Bir şeyler yapavım dersenız halk politikacıya baskı yapar. Burada da bölgecilik var. Kınkka- İelı'ler ayn. Keskinh'ler ayn dernekleşme- ve kadar vardırdılar işi. Belediye başkanı iyi bir insan. Ama gecen gün bir sınav yap- tı. 100 Keskinü'nin alındığmı duyduk. MKE giderek özel sektöre ayak uydu- racağına bankalardan borç para alıp işçi alacaklannı öder Burasıbirâlemdir." Eskiden bü>oik şehirlerde yol ortasın- dan gidenlere."Hooop... Hemşerim. Kı- nkkaleli misin" derlermiş. Şimdi artık Kınkkalelı kaldınmlarda yürüyor. İl ol- manın favdalanndan bin de bu mu acaba? Tarihsel Kimlik K>.ınkkale'nin batısında bulu- nan Kınk Tepesi kentin ilk kuruluş yeridir. Yerini bugünkü Kınkkale kentine terk eden ve 1924'ten önce Karakaya sırtlannın kente bakan eteğinde kurulmuş olan "Ortaköy" kentin ilk çekirdeğını oluşturmak- tadır. Ordu mühimmat fabrikası için bu çevrenin seçilmesinde o ta- rihte demiryolunun Kınkkale'nin çok yakınında olan Yahşihan'da bulunması ve Kızılmnak'ın yakınlığı rol oynamışnr. Kentin kuruluşu bir ımar planı çerçevesin- de olmamıştır. Fabrikarun kurul- masıvla özellikle Kınkköy'den ve çevre köylerden gelenler Kınk- kaJe'de kendi evlerini gelişıgüzel bir biçimde yaparak yerleşmişler. Kent hızlı nüfus artışıyla daha çok doğuya ve kuzeye doğru gelişmiş- tir. Kentin bu yönlere doğru uza- masında Ankara-Samsun karayo- lu önemli bır etken olmuştur. 1927-31 arasında yapılan İstasyon ve Fabrika mahalleleri bugünkü Kınkkale'nin çekirdeğini oluştu- rur. 1931-41 yıllan arasında 6 ma- halle daha ekîenmiştir. Yöresel Yemek: Tandırböreği v-M. aşlı bir vatandaş Tandır Bö- reği'nin vapılışını şöyle anlatıyor "Hamuru az tuz, biraz su ile karmalayıp iki yumnığunuzla öz- leştirin, elberesini alsın dıye hamu- ru bir çeyrek dinlendirin; sen tah- tayı. oklavayı getirene kadar o ken- dini toplar. İsiranınan hamuru paa pazı kesen. dört. beş pazı yapıp bir kenara kon. Pazının altına üstüne un kon, ondan sonra birer birer ya- zan, yazdığın hamuru yağlan, okla- va gibı upuzun büken. pazılar hep bitdimiydi onlan fîncan fincan ke- sen, ondan sonra küçük küçük ya- zacan. sonra onun içine çimcik çim- cik kaşığın burnuylan kavrulmuş kıymadan koyacan, kenannı büke- cen sonra siniye dizecen, yüzüne de bi dene yumurta çarpacan. fınna verecen sıpır sıpır dökülür. Yidikçe yiyeceğin gelir. YAREV: ŞERNAK DIZIYAZI Hacettepe'de 200kişilik sınıflarda zoraki eğitim AYŞESAYIN ANKARA - Hacettepe Üni- ıversitesi, merkez ve Be>tepe kampuslanyla ikıye bölünmüş I bir görüntü çiziyor. Tıp, Diş He- kimliğı, Eczacılık fakültelennın yeraldığı Merkez Kampusu, da- ha çok "hastaneler" bölgesi görünümün- de. Hacettepe Ünhersıtesi Tıp Fakültesi Hastanesı'nin yanı sıra diğer hastaneler, bu görüntüyü tamamlıyor. Beytepe ise yurtîan, öğrenci kafeleri ile modern bır üniversite kampusu özelliği taşıyor. Hacettepe Üniversitesi. öğretim elema- nı açısından. "iyi" konumdaki ünıversite- ler arasında yer alıyor. 8 fakülte. 7 yükse- kokulu bünyesınde banndıran Hacettepe Üniversitesi'nde toplam 29 bin 188 öğren- ci öğrenim görüyor. Üniversitede, 461 profesör, 318 doçent, 275 yardıma do- çent. 314 öğretim görevlisi, bin 239 araştır- ma görevlisi ve 210 okutman görev yapı- yor. Tıp Fakültesi, koridorlanna girip, "sı- nav yorgunluğu" atan bir grup öğrenayle söyleşiyonız. Tıp Fakültesi 3. dönem öğ- rencileri, konuşmaya ikna oluyorlar. Ha- cettepe'de "disiplin kuruluna verilmek, geleceğinin kararmasıyla eş anlamlı oldu- ğundan, öğrenciler 'ne olur, ne olmaz" kaygısıyla isimlerinın saklı tutulmasını is- tiyorlar. Konuşmaya başlayınca, "Sınıflar cok kalabahk. Şu anda 180 kişilik sınıflar- da ders yapıyoruz. 1. sınıflarda bu sayı daha da artıyor. Tıp Fakültesi'nde en önemli sorun bu" diyorlar. Hacettepe Tıp Fakültesi'nin diğer tıp fakültelerine göre avantajlı olduğunu vurguluyan öğrenci- ler, Türkiye koşullannda "en iyi" eğitimi aldıklanna inanıyorlar. Ancak smıf mev- cutlannın gitgide kabarmasının. gelecek içın "umutsuz bir tablo çizdiği" görüşün- debırleşiyorlar. Okul yönetimi konusunda getinlen en büyük şikayet, "hiyerarşi." Okul yönetici- lerinden, öğretim üveleri, asistanlara ka- dar katı bır hiyerarşık kural işli\ or. Sıyaşet. Hacettepelilerden uzak duru- yor. Öğrenaler, 1980 sonrası öğrena gençliğin zaten "depolıtize" olduğuna dikkat çekerek "'Özellikle Tıp Fakültesi öğrencileri politikadan uzak durmaya özen gösteriyor. Fırat Üniversitesi 32 dalda mezun veren çeyrek yüzyıllık eğitim yuvası Araştimıacıîhraçeden üniversitesıkıııtıda ERHAN DABAK Hacettepe'nin kurucüsu Prof. Doğramacı'nın heykeli ELAZIĞ - Çevrek yüzyıllık bir gecmişi bu lunan Fırat üniversitesi. her yıl büyüyen, "araştırmaa ihraç eden" bır üniversite. Devlet Mühendıslik ve Mımarlık Akademisi'nin açılmasıv la 1967 yılında kurulan Fırat Üniversitesi, 1970te Veteriner Fakültesi'ni, 1975 yılında da Fen- Edebiyat Fakültesfni bünyesine almış. 1982 yılında 3 fakültesine bağlı 13 dalda diploma verebilen üni- versite, bugün 32 dalda mezun veriyor. Fırat Üni- versitesi'ne bağlı Bingöl. Tunceli, Elazığ, Muş, Ke- ban meslek yüksekokullanyla sağlık yüksekokulu- nun varbğı, üniversıtenin "bölgeye" de yayıldığını gösteriyor. Fırat Ünıversitesi'nde 38 profesör, 61 doçent, 138 yardımcı doçenç. 7 doktor. 83 öğretim görevlisi, 67 okutman, 21 uzman ve 257 araştırma görevlisi ol- mak üzere 692 eğıtımci kadrosu. 7200 öğrenciye ders veriyor. Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Eyüp İspir, YÖK'ün kurulmasıyla üniversitelerin bir çatı altı- nda toplandığı. eğitim ye öğretime addi katkılar sağlandığı görüşünde. YÖK'ün bir diğer katkısımn, kalıtelı eğıtimci kadrosu oluşturmak olduğunu sa- \unan reklör İspir. buna rağmen YÖK'ün uç bü-- yük ıldekı kadro yığılmasını önleyemediğinden yakındı. Prof. Eyüp İspir'in YÖK'le ilgili genel de- ğerlendinnesi şövle: "YÖK çıkmadan önce Türkıve'deki fakülteler. akademiler arasında eğitim öğretim ycnünden reka- bet söz konusuydu. 'Ben iyi eğitim veriyorum, sen vermıyorsun' dıye. YÖK kanunu çıktıktan sonra bu sıkıntılar ortadan kalkü. Bunlann beilı bazda birleş- meleri sağlandı. YÖK çıktığında üniversite sayısı sınırhydı. Şimdi 50'ye yakın üniversite olacak. Her ilde bir üniversi- tenin kurulması, hem bulunduğu ile hem de çevresi- ne katkı sağlavacaktır. Gerçi diyeceksiniz ki ekono- mik sıkıntılar var. Bu zaten olacak. Bu işin doğası böyle." Daha önce yurtdışına öğretim elemanı gön- dermenin hem güç hem de az olduğunu belirten Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp İspir, YÖK'le birlikte bu sıkıntının da büyük ölçüde aşıldığını vurguladı. Prof. İspir, Elazığ örneğini gös- tererek şunlan söylüyor: "Yurtdışına gidecek eğitimcilerimizin sorunlan vardı. Daha önce MEB'e bağlı olduğu için yurtdışı- na gönderilecek hocalanmız belirli bir sınavdan ge- çiyordu. Bu da sınırhydı üstelik. Ama şimdi bu so- run da ortadan kalktı. Son 5 yılda 1500 kişi yurtdışı- nda çeşitli branşlarda kurs görmckte, ders almakta, master, doktora yapmaktadır. Fırat Üniversitesi'nde okuyan öğrenciler, YÖK konusunda farkü görüşlere sahipler. Bir grup YÖK'ü olumlu bulurken, bir diğer grup ise eğitim ve öğretime katkısı olmadığını savunuyor. "Diplo- malı cühiller" yetiştirildiğini savıınan öğrencilerin sayısı ise bir hayli fazla. Yusuf Söylemez (Jeoloji): Üniversitemiz sosyal yönden bir hayli yetersiz. Lısedeki arkadaşlık ha- vasını bulamadım. Herkes bencillik içinde. Üniver- sitedekı imkanlar yetersiz. AhmetTuran fBiyoloji): Laboratuvarağırhklı bir eğitim görmemize karşın yeterli laboratuvar deneyi- mimiz yoktur. Yaşar Kaya fBiyoloji): Bizim üniversitemizde eğitim öğretim gerçekten za>ıf. Hocalar öğrencilerle tam olarak ilgilenmiyorlar. Bazı hocalanmız. bizi sanki ilkokuldaymışız gibi görüyorlar. YARIN: Anadolu Üniversitesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear