22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM1992 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI I.Murat ve Bayezit döneminde yükselen devlet Ankara Savaşı'ylaparçalanmanın eşiğine gelir Dd aclımileri, bir adrnıgeri POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL O s m a n I ı İmparatorluğu T a r i h i • ycu» Loııi\ BMi/uc-Grcımnumı^Lomi Bayıt^ frtne Bektueanu^ \icoara Beldiceanu>- Paul Dunıımı • Frtmçois Georgeon • Rohrrı \lanlran • Amlre RaymondP- Jtun Paul Rous • .Vicote y<ain>Giites Veinslem Çeviren: ServerTANİLLİ T ürk gelenekleri. tahta geçmek için, ölen bir hükümdann bütün oğullanna eşıt hak ta- nıyordu: Askeri birlik- lerin ve hazinenin denetiminin yanı sıra, önde gelenlerin desteğini sağİamayı ilk başaran. kaza- nıyor ve yasal görülüyordu. Bu tür il- keler, fetret dönemlerinde. iç savaşla- ra, dahası ayağj kavdınlmış bir adayın itirazıru destekleyen ya da uyandıran yabancı müdahalelere yol açma tehli- kesini taşıyorlardı açıktır ki. Osmanlı tarihi yığınla örneğjni vermiştir bunun ve böylesi bunalımlan -kimi zaman başanyla- önleyebilmek amacıyla. _yüzyıllar boyunca çeşitli çözümlerin <uygulandığı görülecektir. j Orhan 1362 yıhnda öldüğünde, bir- Jkaç oğul bırakıyordu arkasında: Yeri- ;ne geçecek olan Murat. Halil ve Ibra- jhim. Bu eski dönem içın yeterince îbilgjlendirilmiş değiliz ve -çoğu tarih ! olmak üzere- elimizdeki adım başında '. çebşmeli kaynaklar, doyurucu bir kro- ; noloji düzenlemeye olanak vermiyor- jlarpek. I. Murat, 1357'de ölen kardeşi JGelibolu fâtihi Süleyman'ın yerine, iAvrupa toprağındaki savaşçı Osmanlı birliklerinin başı olarak geçmişti. Des- leği olduğu gazi'lerin kutsal savaşıru uygulayan Murat, daha o zamandan iktidara katıhyordu; babasının doğal mirasçısı olarak görülüyordu ve baba- sı öldüğünde de, başkent Bursa'nın önde gelenleri çağjrdılar kendisini. Sı- mrdaki savaşçılar gibi ulema da kabul edmce. yasal beyolupcıktı. Osmanlı ilerleyişinden kaygıb Ana- dolu beylikleri doğu sınırlannı tehdit ettiklerine göre, İznik (Nikaia) yöneti- cisi. Bizans İmparatoru V. İoannis'in damadı Halil'in de kozlan vardı bir olasıhkla. I. Murat, kardeşlerine karşı mücadele ile işe başlamış olsa gerek; sonunda da zaferi o kazanır. 1365 yılına değm Anadolu'da uğra- şan I. Murat, Trakya'yla canla başla ilgilenecek ve kardeşinin 1354 Martın- da hanedana verdiği Avrupa'daki -o eşsiz köprübaşı olan- Gelibolu'dan yararlanabilecek zamanı bulamadı pek. Sonraki yıllarda ise Türk ilerleyi- şi. kendisinin, yöneücisi Lala Şahin Paşa'nın. Evrenos Bey ya da Haa ll- bey gibi şeflerin yönetiminde sürmüş- tü: Dimetoka (Didymotique), 1361 Kasımında işgal edilmişti; öte yandan Murat. belki geçıci olarak Konstanti- nopolis çevresinde ilerliyor. Çorlu'yu, Misinli'yi, Lüleburgaz'ı ahyor. böyle- ce Andrinopolis'ten Konstantinopo- lis'e giden yol üstündeki kalelerin denetimini ele geçiriyordu. Balkanlar'da Osmanb fethine ola- nak sağlayacak koşullar yerli yerine oturdukça. I. Murat, Anadolu'da da ilerliyordu. Orada da beyliklerin, Ger- miyan. Teke, Hamideli... beyliklerinin zayıfhğı ve birlik olamayışlanndan kaynaklandı başansı. Bu küçük dev- letler. Hıristiyanlarla temaslan kesil- dikleri günden beri, çok şey yitirmiş- lerdi varlık nedenlennden. Osmanhla- nn serpilip gelişmesi, zinde güçlerden yoksun kılıyordu onlan. Osmanlılar. yalnız savaşçılan degil, Osmanb beyli- ğindeki idarî gereksinmelerin önlerine açüklan mesleklere kapılan ulemayı da çekiyordu. İşin içinden ustabkla sıynlan Karamanoğullan idi yalnız. X ehdit, Anadolu'dan geliyordu: Küçük Asya'da güçler dengesinin ra- kibi Osmanlı yaranna değişmesini kabul edemeyen Karamanoğlu Alâed- din. hasmma karşı savaşa girdi. Çoğu Türkmen boylanndan insanlardan oluşan birliklerinin başında. Murat. bütün güçleriyle çıktı düşmarun karşı- sına. Birliklerinde Sırp ve Bizanslı Hı- ristiyan vassallerinden askerlerin bu- lunuşu, gaza ülküsünü zedeliyordu. I. Murat, Konya ovasında kazandığı bir zaferle durumunu güçlendirmekle ye- tindi ki, eleştirileri de yumuşauyordu bu; dahası, başeğmiş Alâeddin'e top- raklannı bıraktı. Sırplannöfkesi Tam tersine, ganimetten yoksun kı- bnan ve yağma hareketleri kimi za- man cezalandınlan Sırp askerleri fazla hoşlanmadılar bu hoşgörüden; o sıra- larda Sırplar arasında gelişen Türk- karşıtı duyguyu güçlendiriyordu bu bağışlayıcıhk. Oysa, ustaca düzenlen- miş bir evlilik politikasından yola çı- karak. Prens Lazar, yerel şefleri ka- zanmış ve Bosna krah Tvrtko ile Türk-karşıtı bir birlik oluşturmayı ba- şarmıştı. Ote yandan, Bulgar çan bo- yun eğmeyi reddediyordu. Bir sefer zorunlu idi. Osmanhlann. 138S"de Ploşnik'te Bosnalılara yenibnelerine karşın, Çandarb Ali Paşa. Bulgaris- tan'da başanlı bir harekât yürütüp birçok kalekri ele geçirdi: kuşatılan çar bir vergi ödemek ve Silistre"yi tes- Ûm yaadinde bulunmak zorunda kal- dı. Öyle olunca, Osmanlılar, birleşmiş Sırp ve Bosnalı ordulara döndülen 15 Haziran 1389'da, çetin bir savaştan sonra, Türkler, Kosova ovasında ha- sımlarmı yeniyoriardı. Tutsak edilen Lazar'ın boynu vuruldu. Savaşı yöne- ten I. Murat öldürüldü. I. Bayezit dönemi Murat'ın Kosova savaş alanında hesapta olmayan ölümü, tahtın geçi- şinde kanşıklığa yol açmadı yine de. Olürken, Murat, kendisine halef diye savaşa kaulan büyük oğlu Bayezit'i belirlemişü. Boylece. babasının yasal- laştırdığı yeni beyin, aynca iktidan hemen anında elde etme şansı oldu Öyle de olsa, olası rakibi kardeşinden kurtulma yolunu seçti, o da öldürül- dü. Bayezit, 1389-1390 kışından baş- layarak yeniden fethe koyuldu. Bı- zans'ın Anadolu'daki son mülkü Fila- delfiya'yı (Alaşehir). 1390'ın sonunda aldı; Saruhan, Aydın. Menteşe, Hami- deli ve Germiyan beyliklerini devlete kattı. Hep Rodos Şövalyeleri'nin elin- de kalan İzmir dışında, Küçük Asya"- nın bütün batı kıyılan, Osmanlı dene- timine geçiyordu böylece. 1390 Mayı- sında Bayezit, Efes ve Milet beylikleri- nin Venediklilere daha önce tanıdıkla- n ayncabklan onayladı; Hıristiyan adalara karşı seferlerde birer üs hizme- tini görecektir bu yerler. Macar Sigismond kaygılanıyor ve Batı'nın yardımıyla hareket ediyordu. Venedik ıhüyath davrandı: Boğazlan tutacak birdonanmayı silahlandırma- yı kabul ederken, Türklerle banş ha- linde kahnayı istıyordu: Türkler de ona iyi davranıyor ve ticaretlerini sür- dürüyorlardı onunla. Fransa ise tersi- ne, Kutsal Topraklar'a değin uzataca- ğını umut ettiği bir Haçb seferinden yana ayağa kalku. II. Manuel. gjderle- ri Sigismond'a ait olmak üzere. on kadırga silahlandıracaktı; Sıgis- mond'u. Rodos şövalyeleri ile. dükün mırasçısının bizzat yöneteceği Bur- gonya şövalyeleri de destekleyecekti. Böylece. dev bir ordu toplandı Buda'- da. Sigismond. Türkleri üzerine çekip, uzun bir yürüyüşle onlan yormak iste- miş oknab. Fransızlar ise ihtivatı elden bırakıp. tersine, gecikmeden üzerleri- rihten başlayarak, -Ortodoks halkın iyi karşılamadığı Latinler olarak- Ro- dos Şövalyeleri, despotluğu Türk akınlanna karşı korudu. Karaman beyi Alâeddin, o sıralarda Avrupa'da uğraşan hasmı Osmanlının yokluğundan doğaldır ki yararlandı. Daha önceki anlaşmayla bırakılmış topraklan aldıktan sonra. saldınya ge- çip Ankara ile Bursa'nın üzerine yürü- dü. Bayezit, ona karşı yeniden hareke- te geçti. Avrupa'da arkası güven için- de olduğundan, sonuna değin gjde- cekti bu kez. Alâeddin yenildi ve Konya'ya sığındı: Konyahlar da, Ba- yezit'e teslim ettiler kendisini. O da. onu öldürttü ve Karaman'ı Osmanb topraklanna katü (1397 sonbahan). Osmanb ılerleyişinin önündeki başhca engel Karamanoğullan beyligı İcay- bolmuştu. Anadolu'nun kesin fethinin Yıldırım Bayezit'i Bursa yakınlannda bir avda gösteren minyatür. ne gidılmesı düşüncesinı kabul ettirdi- ler. Ordu. Ağustos sonlannda hareke- te geçti; Tuna \adisini. Türklerin Bulgar vasali Sracimir'in savunduğu Vidinedeğin indiler. Kentdüştü. Ar- kasından Rahova düştü ve halkı, kor- kunç biçimde kılıçtan geçirildi. başlangıcıydı bu. 1398'de de Kadı Burhanetün'in topraklan düştü; baş- kentleri Sivas, başka harekât için eşsiz bir üs olacaktı ilerde. 1399 Ha e var ki, her yanda o denli par- tak değildi durum ve Bulgaristan üze- rindeki Osmanb korumacıbğına karşı tehdıtler ağır basıyordu. Gerçekten, Macar korumaabğındaki Eflâk pren- si Mirçe, Tuna'nın sağ kıyısındaki Dobnıca ile Silistre'yi işgal etmişti. Macarlar. Vidin'e yerleşmenin aranışı ıçindeydiler. Bayezit'in tepkisi sert ol- du ve başkent Tırnova'yı işgal ettikten (17 Temmuz 1393) sonra. Bulgaris- tan" ın Tuna bölgesi Türklerin doğru- dan denetimine geçti; Çar Şişman da. Osmanh vasab olarak Niğbolu'ya çe- kiliyordu. Arkasmdan Bayezit, Mirçe'yi son olarak aldığı topraklar- dan kovdu. Bununla beraber, Bayezit, Etlâk'a çeviriyordu yüzünü. Sırp vasallerince desteklenmiş olarak, ülkeye girdi. Ma- carlann adamı Mirçe, kuşkulu Rovina savaşmdan (17 Mayıs 1395) sonra, bo- yun eğmek zorunda kaldı. Arkasm- dan, Osmanh hükümdan Niğbolu üzerine yürüdü ve Çar Şişman'ı öl- dürttü (3 Haziran 1395). Dobruca, Türklerin ebndeydi şimdi. Osmanb birlikleri. Tuna'ya geçiş noktalannı, işgal ediyorlardı. İllc Katolik devlet Macaristan'la Bayezit'in topraklan arasında hiçbir tampon devlet yoktu artık. Osmanülann ilerleyişi karşısında. açlılar, 13% Eylülünün başla- nnda, Niğbolu'nun ablukasına başla- dılar. Yolda Sırp Stefan Lazareviç'le birleşen Bayezit onlan karşıladı. 25 Eylül I396'da oldu savaş. Hıristiyan- lar ağır bir yenilgiye uğradılar ki. eski kafab Fransız şövalyeleridir başhca sorumlusu bunun. Bu dev zafer. Osmanhlann saygınb- ğını arttırdı ve Balkanlar'daki duru- munu güçlendirdi. Bütün Bulgaris- tan"a sahiptiler artık: onun son bağım- sız toprağı olan Vidin de. az önce ellerine düşmüştü. Macaristan ile Ba- tılılar, Osmanlılan, Balkanlar'da elle- rini kollannı boş bırakacak denli sar- sılmışlardı. Osmanhlann o sıralarda Arnavutluk'ta sürdürdükleri yerleşmc politikası bibniyordu. Mora'da yeni- den ortaya çıkm-lannın anıydı da bu; Timurtaş \e Yakup Paşa komutasın- daki birlikler. 1397 yazında işgal ettiler orayı. 3 Haziranda, Argos'u ele geçirip halkını kılıçtan geçirdiler ve arkasın- dan, Leontarion ile Korinthos'u ku- şattılarsa da sonuç alamadılar. Vene- dikliler ise buluşmayı reddettikleri için. despot Theodoros Rodos Şöval- yeleri'ne döndü ve onlara. 1397 yılın- dan başlayarak Korinthos kentini, sonra 1399'da da bütün despotluğun devredılmesini önerdi. Anlaşma ger- çekten de yapıldı: Theodoros, sonra- dan kullandığı. bir geri satın alma hakkını saklı tuttu kendisi için. O ta- yılında, Timur yeniden göründü bölgede. Bağdat hükümdan ile Anadolu'nun kuzeydoğusuna yer- leşmiş Kara Koyunlulann beyi Kara Yusuf, durumdan kaygılandıklan için. Osmanlılan, Timur'un koruduğu yerel beylere karşı öne sürdüler. Baye- zit'in büyük oğlu Süleyman, Ermenis- tan'da ve Fırat vadisinde harekâtla görevlendirildi; vadideki birçok kent boyun eğdiler. Erzincan ve Erzurum'- da hüküm süren Tahirten, Osmanlı sarayına çağnldı ve vergi ödemesi is- tendi kedisinden; o da boyun eğdi. Ne var ki, Tahirten, Bayezit'in toprakla- nndan ettiği Anadolu beylerini, koru- yucusu Timur'un çevresinde topla- makta gecikmedi. Çünkü Aydın, Saruhan, Menteşe ve Germiyan beylerinin çevrelediği Asya- h fatihuı arkasında Osmanh-karşıtı bir parti oluşmuştu. Bu beyler, Bayezit'e karşı savaşa itilmekte yalnız değildiler: Timur, II. Manuel'in elçilerini kabul etti; Konstantinopolis'in düşmesiyle her şeyi kaybedecek olan Cenevizlile- rin koruyucusu, Fransa Kralı VI. Charlesın elçilen degeldiler. Venedik- lilerin yüreklendirdikleri Cenevizliler de. fatihi savaşa girmeye kışkırtıyor- lardı. Yeterli miydi bunlar? Timur Gurhan -bizim Timurlenk- Mavera- ünnehir Türklerinin başında, Moğol fethini yeniden başlatmışü. Türk ve Müslüman, Hind'den Mezopo- tamya'ya değin uzanan. İslamın ege- menliğini dayatırken, serbest ticareti sağlayan evrensel nitelikte bir impara- I.Muratdönemindeimparatorluk I Murat'ın hükümdarh- ğı. bir dia asken zafer- îerle smırlı olmadı; hem. fethedilmiş ya da A boyun eğdirilmiş ülke- ^ ler üzerinde üstünlü- |ünü kurmaya yetmezdi bunlar. Hükümdarlığından. hatta Orhan"- mkinden başlayarak, Osmanh işgal (curallan uygulandı. Sultan bakımın- ian. kıhçla fethedilmiş her ülke, yasal Dİarak ve kesinlikle kendisinindi: ister hak dininden olmayana karşı cihaıla •cazanılmış olsun, ister davranışlan ci- fıada zarar veren bir Müslümanın ehn- ien alınmış olsun, böyleydi. Bu ikinci koşulun sağladığı bütün olanaklar da şörülü\or. Bir kent kendiliğinden tes- îim olduğunda. Osmanlılar yakıp yık- mıyorlardı. Bir tabya alındığında yerlc bir edılir ya da -yeni baskınlar ya da fetihlerde üs hizmetı görsün diye- küçük bir Osmanh askerî kolonisi yer- leştirilirdi içine. olonileştirme politikası daha ileri gidiyordu: Osmanlılarda sürekli uygulanan halkın yerini değiştirme. başta askerî amaçla olmak üzere, pek erkenden başlamışa benzer; sözkonu- su olan, cihadı beslemek için, Ana- dolu'dan Rumeli'ye yığınlan geçirt- mek idi. Ne var ki, kimi zaman başka beyliklerden yola çıkan kendiliğinden yer değiştirmeler de vardı. Yeni gelen- ler, yerlilerinkinden ayn köyler ya da mahalleler kuruyorlardı; yeriilere ise yaşayış biçimleri ve dinleri doğal ola- rak bırakılıyordu. Yerel aristokrasiye gelince, yerel asayışi ve ordunun güçle- nişini sağlayan yumuşak bir sistem olarak. tımar sistemiyle bütünleştirili- yordu sık sık. XV. yüzyılda. hâlâ Hı- ristiyan tımar sahiplerine rasllanıyor- du. Gazi'ler sınırlarda yerleşir ve yerel şefler -çoğu kcz vassallik ilişkileri saye- sinde- yavaş yavaş bütünleşirken. Osmanlı idaresi dc Rumeli'de yerleşi- yordu. Meslek ve gelir olanaklannın -bir kadı, tunar sahibi olabiliyordu- çektiği ulema, Müslüman idarî uygu- lamalannı getirdiler beraberlerinde: düzen. iyi idare ve malî verimlilik açı- smdan, hak dinden olmayanlara karşı hoşgörüyü dile getiriyordu bunlar. Çandarlı vezirler hanedanını kuran Kara Halil Hayrettin Paşa. merkezi bir idarenin yerleştırilrnesinde temel bir rol oynadı. Bilecik, İznik. sonra da Bursa kadısı olan bu alim. "ordular yüksek yargıa" anlamına. kadıasker makamını kurdu; uygulamada.şcyhü- lislam görcvinin yaradılışına değin ule- ma hiyerarşisinin başı oluyordu bu. İdarenin dızgınlenni ve ordu kuman- danlığını elınde toplayan bu kişı. ilk gerçek vezina7am olarak görüldü. Bir de\îet hazıne^ının kurulmasında ve tı- mar kurumunun temelini oluşturacak siciller (defter) sısteminin düzenleni- şinde de büyük bir rol oynadı. İlk bey- İerbeyilik makamı da I. Murat zama- nında yaratıldı. Bu makama gelinle- nin görevi, sandak beylen, yanı kentle- ri ve eyaletleri -kadı ile beraber- yöneten otoritenin yerel temsilcilerini denetlemekti. Lala Şahin, ilk Rumeli beylerbeyi oldu. İkincisini, Anadolu beylerbeyliğini, 1393te I. Bayezit ku- racaktır. Osmanlı devleti, en özgün yeniliklerinden birini, -Türkçe "yeni asker" anlamına yeniçerileri de, I. Mu- rat ile Çandarh Kara Halil Hayrettin'e borçludur. Bunun kökeni, bir cihadda elde edilen savaş esirlerinin beşte biri üzerindeki beyin hakkı (pençiyekpen- çık). Baskınlarda saglanan insan mal- zemesinden hareket ederek bir ordu kurma düşüncesi, pek büyük bir olası- hkla. Murat Trakya'ya yeniden ege- men olduğunda geldi. Silah altına alma, daha sonra, devşinne kurumuy- la yetkinleştirildi. Böylece. I. Murat döneminde, daha o zamandan bir gazi beyliği olmaktan çıkmış, Osmanh hü- kümdarlannın ellerinde gerçek bir imparatorluk haline gelmış bir devle- tın idaresinin temelleri biçimleniyor- du. torluk da dayatan geniş bir alanı bir- leştirmişti. Osmanhlara saldırmakta duraksıyordu: Bu, merkezden uzakta kenarda kahnış beyh'k, Suriye ile Kut- sal Yerlerden daha az ilginç görünü- yordu ona. e var ki, Bayezit'in kazandığı gazi şanını belki -saygıya layık görse de, Timur,. kendi koruduklanna Os- manh beyinin saldınp, kışkırtmalarda bulunmasını kabul edemezdi. Moğol hükümdan, Erzincan'ın ahnmasını ta- nımıyordu; Anadolu beyliklerinin kendi yasal hükümdanna geri veril- mesini ve Kara Koyunlulann başı Kara Yusuf un kendisine teslimini is- tiyordu. Bayezit boyun eğmeyi redde- dince de, bir ders vermek gerekiyordu ona. 1400 yıbndaki seferin konusu bu oldu. Osmanlı hükümdan, doğrudan bir çatışmadan kaçınmayı yeğlediğin- den, bir karşı saldın için, Timur'un ordulannın üslerinden uzaklaşmalan- nı beklemeye başladı. Moğollar, Er- zincan'a saldınp aldılar ve Bayezit'in oraya yerleştirdiği insanlan öldürdü- ler. Arkasından Sivas'ı kuşatular; ken- tin kalesi, 26 Ağustos 1400'de teslim oldu. Korkunç bir cezalandırmaya uğ- radı: Surlar yıkıldı, garnizon öldürül- dü. halk kılıçtan geçirildi ya da sürül- dü. Sonra Timur ilk amacına. Suriye'- nin fethine döndü, Osmanlılardan Fırat üzerindeki kaleleri aldı. Eylülde. Bayezit'in imparatorluğunun doğu bölgeleri boyun eğmişlerdi. Öyle olun- ca da. Timur Halep'in üstüne yürüdü. "üşmanın Suriye'de ve Mezopo- tamya'da uğraşuğmı öğrenince. Baye- zit, Fırat'ın sağ kıyısını yeniden fethet- mek için yola çıktı. Timur, bir ordu yolladı ve çetin görüşmeler oldu. Oy- sa, o tarihlere doğru, Bayezit'in koru- duğu Kara Yusuf, yollan yağmalama- ya vennişti kendini ve belki de kışkırt- ma olsun diye Mekke kervanına saldırdı. Kabul edihnez bir şeydi bu Timur için. Bayezit'in 1401-1402 kı- şında ona yolladığı elçiyi vesile bilip, Kara Yusuf a karşı sert davranmasını istedi ondan. Yanıt alamayınca da. 16 Şubat 1402'de harekete geçti; Sivas'a değin güçlükle karşılaşmadan ilerledi ve işgal etti kenti. Bayezit'in, istekleri- ni yerine getirmeyi reddettiğini orada öğrendi. 6avaş kaçınılmaz obnuştu o andan başlayarak. Ankara Savaşı Timur'un geldiğini haber alınca, Bayezit, Konstantinopolis kuşatması- nı bıraktı ve Bursa'ya vardı. Venedik- blerin oluşturduklan birliğın bir eyle- minden korktuğu için, Gehbolu'da dokuz kadırga bırakmışu arkasında ve yirmi gemihk bir donanma donat- rruştı. Doğulu düşmaruna karşı, ehnde ne varsa biraraya getirdi: Aydın, Saru- han, Karesi, Hamid, Teke, Karaman, Germiyan ve Sivas birliklerinden olu- şan Anadolu ordusu; Gelibolu'da ve Bizans'm surlan önünde bulunan Ru- meli birlikleri. Tımarlılar ve vasal Hı- ristiyan prensler görevlendirümişlerdi. Yol boyunca artıp büyüyen Osmanlı ordusu, Ankara doğrultusunda yürü- dü. Orada, düşmanm Tokat'a yönel- diği öğrenildi. Bayezit, ormanlık böl- gelere çekildi; hasmını oralardan hırpalayıp sarsmanın hesabı içindeydi. Şurada burada çarpışma savaşmdan kaçınmak istediği için. Timur plan de- ğiştirdi, Kayseri'ye sonra da Ankara'- ya geçti; birhklerinin büyük bölümü ise ülkenin bağnna dalıp yakıp yık- makla görevlendirilmişti. Ankara ku- şatmasına başlıyordu ki, Bayezit, ordusunun geri kalan bölümünden aynlmış olarak, birden çıkıverdi karşı- sına. Os smanh kurmayında, derin gö- rüş aynhklan oldu o sırada. Veziria- zam Candarh Ali, düşmanı, gece saldı- nlanyla ve bir abluka ile yormayı ileri sürüyordu; Rumeli beylerbeyi Firûz Bey. tersine, savaş verilmesini öğütlü- yordu. Onun düşüncesi üstün geldi- ğinden, 28 Temmuz 1402'de Çubuk ovasında savaşıldı. Savaş uzun sürdü ve beklenmedik değişmeler gösterdi. Ne var ki, ordu- sundan kopmalar, her türlü başan j umudunu abp götürdü Bayezit'ten. Anadolu beyh'klerinden gelenler, Ti- mur'un yanındaki hükümdarlanyla birleştiler ve böylece sağ kanadın mev- cudunu alabildiğine azalttılar. Aynbp kopmalarla yıpranıp tükenen sol ka- nat da sallanıyordu; oysa Timur'un birükleri ilerliyordu. Savaşın yitirildi- ğine hükmeden Ali Paşa. geri çekilme işareti verdi, arkasından Sehzade Sü- leyman'ı da çekti. Gerçek bir saray ih- tilaliydi bu. Yeniçeri ağası Murat Paşa ve başka önemli kişilikler, taht adayı- na başkent Bursa'da, sonra da Av- rupa'da eşlik ettiler. Bayezit'in öteki oğullanna gelince, Mehrnet'i, kentin beyleri Amasya'ya götürdüler; İsa ile Musa da, birlikleriyle beraber canlan- nı kurtarmışlardı. Bir tek Sırp birliğjy- di direnen; ancak Bayezit, yeniçerile- riyle çevrilmiş olarak, savaşı terkeıme- yi reddettiğinden. Stefan Lazareviçde, çaresız bırakmak zorunda kaldı ve Sü- leymanın geri çekilişinin güvenliğini sağlamaya koyuldu. Bir bozgunun tam ortasında. devleti ayakta tutup sürdürmenin davranışlan ortaya ko- nuyordu ki, kayda değer. Sonunda. kaçmak zorunda kalan Bayezit yaka- landı ve esir edildi. Misli görülmemiş bir felaketle sona eriyordu hükümdarhğı! dnseHik Yasak...Şair Günel Altntaş, bundan yıllarca önce "Kız Tavla- ma Sanatı" diye bir kitap yazmıştı. Gençler için her şe- yin kız tavlamadan geçen bir dünyada bu kitabın çok satacağı umuluyordu. Kitap birinci basıdan öteye geçe- medi. Demek seks o yıllarda bugünkü kadar gözde de- ğilmiş! Dilimizde kız tavlanır, oğlan avlanır. Ama ne kız kolay tavlanıyor, ne oğlan çabuk avlanıyor. Geçim zorluğu seksten ileri geçmiştir. Ortalıkta bir seks bolluğu var gibi görünüyor, ama sanıldığı gibi degil... Son yılların en velut (doğurgan) yazarlanndan Dr. Erdal Atabek cinsel- likten bütünlemeye kaldığımızı yazıyor. Kitabının adını, "Cinsellikten Ikmale Kalmak" koymuş. Cinselliği bir sı- nav saydığına göre bunun türlü aşamaları olacaktr. Bu aşamalardan biri sınıf geçmeyse, öteki de bütünlemeye kalmak olabilir. Şöyle diyor: "Cinsellığimiz hep sınav oldu. Geçtik mi, kaldık mı, bi- lemedik. Borçlu muyuz, alacaklı mıyız? Bizim için karar verdiniz, dinledik, sustuk. Doğruyu eğriyi siz söylediniz. Şimdi biz konuşalım. insanın olanı insana, bizim olanı bize verin. Sizden kendimizi istiyoruz." Bizde cinsellik bilinmeyen karanlık bir ortarnın içine atılmıştır Cinselliği toplumun yapısı belirler. Bu yapısal- lık feodal toplumdan sanayi toplumuna doğru gider. Cinsellik hep merak edilir olmuştur. Cinsel sorunlarını çözümlemiş toplumların sorunlarını da bilmeyiz. Bizim için öğrenilir birtoplumdur. öğrenilir birsorundur, ama nasıl öğrenilecektir? Cinsellik yaşanmadığına göre por- no filmler mi yol gösterecektir? Erdal Atabek'in bir ay- dın, bir hekim, bir toplum adamı olarak ilginç bir gözlemi var, özetleyelim: "... Otuz yıl önce, 1960larda porno lilmler' bizde çok bilinmiyordu. O yıllarda gittiğim Amerıka'da NevvYork'a vardığımız zaman aklımda üç şeyi gerçekleştirmek yatı- yordu: Ünlü Central Park'ı görmek, 5. Cadde'yi gezmek, bir de porno film seyretmek. ikisini gezdikten sonra 42. Cadde'ye gittim. Orasını burasını yokladım. En sonu bir büyük kentin haşarı sokağıydı. "öyle filmler" oynatan birkaç sinema gördüm. Biraz dolaşarak birine girdim. Içerisi boş sayılırdı. Üçte birinden bile az seyirci vardı. Boş bir koltuğa oturdum, tek tük gelenler gidenler olu- yordu. Gözüm karanlığa alışınca kimlerin oturduğunu görmeye çalıştım. içeride yaşlı zenciler, yaşlı beyazlar, çok genç beyazlar vardı. Baktım, hepsi erkekti. İçeride erotik bir gerilim yoktu. Gelenler kimbilir kaçıncı kez seyrettikleri birfilmi görüyorlardı." Filmlerde, dergilerde, kitaplarda görüyoruz ki cinsel kültürümüz ve ideolojimiz yoktur. Cinsel kültür ve ideo- lojisi olan toplumların verdiği örneklerin üstünde oturu- yoruz. Böylece cinsel kültürümüz yarım, belki yarım bile değil. Kadın da erkek de cinsellikte vücutlarını kullan- mayı bilmiyorlar. Bunları öğreten bir yer de yok. Zonguldak'ta bir elektrik santralının açılışına gitmiş- tik. Birgrup gazeteci kafayı çektikten sonra, "Hadi gene- leve gidelim..." dendi. Aramızda bir belediye başkanı da vardı. Gezdik, dolaştık, gizli gizli resim çekenler de oldu. Azizlikedip geneıev gezisini yayımlayanlar da... Hiçbiri- mizle değil, sadece belediye başkanı ile uğraşıyorlardı. Onun fotoğrafını basıyorlar, onun gittiğini yazıyorlardı. •Niçin bizi yazmıyorlardı? Seks bakımından belediye başkanının gitmesi en ilginç olay sayılıyordu. Şimdi kentlerde genelev açtırtmam diye direnen bele- diye başkanları yok mu? Gençler geneleve de gitmese- ler seksı nereden öğrenecekler? Seksi öğrenmek de, öğretmekte hala yasaklar arasın- dadır. Her şey hala kapalı bir bölgede ve belli bir gizlilik içinde geçiyor. BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Hepyek adı da ve- rilen bir tür tavla oyunu. 2/ Araplarda ve daha başka Müs- lüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı... Briç- te, atılan bir kâğıtla eşine oynamasını is- tediği kâğıdı belirt- me. 3/ Çıplak vücut resmi... Aralanndaki akrabalık ilişkileri nedeniyle evlenmele- ri yasaklanan kişiler arasındaki cinsel iliş- ki. 4/ Rize'nin bir ilçesi. 5/ Bir no- ta... Hatay ilinde incirden yapılan ra- kıya verilen ad. 6/ Argoda içkisi bol ve ucuz meyhaneye verilen ad. 7/ Maden eşya üzerine vurulan bir cins cila... Mısra. 8/ Asya'da bir ülke... Tüzak, kapan. 9/ Anadolu'da kurul- muş eski bir uygarhk... " atı- hr kalasından/Hak saklasın belasın- dan/Köroğlu'nun narasından/ Mey- dan gümbür gümbürlenir"... Eski Mısır'da güneş tannsı. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Koyun ya da keçi yavruladığı zaman çobana verilen bahşiş. 2/ Boğaz, gırtlak... Afrika'nın güney ucundaki burnun adı. 3/ Lityumun simgesi... Izmaritgillerden bir balık. 4/ Güney Ame- rika'da bir ülke. 5/ Neodim elementinin simgesi... Japon lirik drarnı. 6/ Kıskançlık. 7/ tştahı açmak için yemeden önce içilen içki. 8/ Bağımsız olarak, kimseye bağh olmaksızm... Ince deri ya da ince kabuk. 9/ "Litre" sözcüğünün kısa yanlışı... Altuı- kökü de denilen kusturucu bir kök. ÎLAN ALAŞEHtR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1992/272 Davaa Emine Udunlu tarâfından davab Sabri Udunhı aleyhine açı- lan boşanma davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan geregince: Davalııun Turgutlu ilçesi Yümazlar mahallesi adresine çıkanlan da- vetiyenin tebliğ edilememesi ve zabıtaca yapılan araştırma sonucun- da da tebligata yarar açık adresi tespit edilemediğinden adı geçenin duruşma gunu olan 7.12.1992 Pazartesi günıi saat 11.00'de Alaşehir Hukuk Mahkemesi duruşma salonuoda bizzat hazır bulunması veya kendisini temsil edecek bir vekil gönderilmemesi halinde tahkikat ve yargılamaya davalı Sabri Udunlu'nun yokluğunda devam edüerek karar verileceği, dava dilekçesi ve davetiye yerine geçerli olmak üzere Tebli- gat Kanunu'nun 28. maddesi geregince ilan olunur. Basın: 42655 StRECEK İLAN KADİRLİ1. KADASTRO MAHKENfESİ'NDEN Davact Maliye Hazinesi taıafından davalı Rifat Muralkan aleyhine açılan Kadirli Kurruluş Mahallesi 5 7 5 ada, 6 parsele ilişkin dava mah- kememizden verüen 3.4.1991 gün ve 1988/271 esas, 1991/17 karar sa- yılı karan ile davanın reddine tespit gibi tesciline dair verilen karar davalıya tebliğ edilemediğinden, mahkememizin 20.10.1992 tarihli mO- lefeiTİk kaıarı ile adı geçene karann gazete ilanı yoluyla tebliğine ka- rar veıılraiş bulunduğundan, isbu ilanın yayım tarihinden 15 gün sonra mahkeme karannın davalıya tebliğ edilmiş sayılacagı hususu ilanen tebliğ olunur. 20.10.1992 Basın: 51306
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear