23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM1992 PERŞEMBE 4 HABERLER SHP'nin papatya teşkilatı • ANKARA (ANKA) - SHP Genel Sekreteri Cevdet Selvi'nin eşi Sevim Selvi, partinin kadın y öneticileri ve SHP'li milletvekillennin eşleri bir araya gelerek bır çalışma grubu oluşturdular. Oran semtmdekı milletvekili lojmanlan lokalinde bır araya gelen SHP'li bayanlar, bir görev dağılımı yaparak periyodik olarak çeşitli etkinlıkler düzenlemeyi kararlaştırdılar. Toplantıda Se\im Selvinin yanı sıra SHP Genel Merkezi'nin bayan yöneticileri Nihjün Süer, Onay Alpago, Üstün Küsefoğlu. partı meclisınin bayan üyeleri ve30 dolayında milletvekili eşi bulundu. SHPyöneticilen ve milletvekıllerinin eşleri. her ay düzenleyecekleri konferans, panel ve benzer etkinliklerin yanı sıra parti içi dayanışmanın geliştirilmesi amaayla çahşmalar yapacaklar. Bütçe maratonu başlıyor •ANKARA (ANKA)- 1993 mali yılı bütçe yasa tasansının TBMM Plan ve Bütçe Komisynu'nda görüşülmesine 3 kasım salı günü başlanacak. Plan ve Bütçe Komisyonu başkanlığının belirlediği takvime göre Malıye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral 1993 bütçesini 3 kasım salı gûnü komisyona sunacak. Bakanın sunuşundan sonra çalışmalara 2 gün ara verilecek. 6 kasım cuma ve 7 kasım cumartesi günleri bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler yapılacak. Anayasa Mahkemesi • ANKARA (ANKA)- Anayasa Mahkemesi, mahkemeye gelmeyen sanıklann sava ve hakim huzurunda alınmış ifadeleriyle yetinilmesini öngören anti-terör yasasının geçici ikinci maddesinin son fıkrasınm iptal istemim. davayı açan mahkemenin yetkisizliğini gerekçe göstererekreddettı.Anayasa Mahkemesi'nin ret karanna ilişkin gerekçeleri Resmi Gazeıe'de yayımlandı. Diyarbakır'ın Kup ilçesinde kepenk kapatma eylemine katıldıklan gerekçesiyle haklannda dava açılan 25 esnafla ılgıli davada Asliye Ceza Mahkemesi, mahkemeye gelmeyen sanıklann savı ve hakim huzurunda daha önce verdikleri ifadeleriyle yetinilmesine olanak tanıyan yasa maddesinin iptalini istemişti. Çakmur şikâyet etti • İZMİR(ANKA)-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur. Makedonya'dan ithal ettıği "Sanos" marka otobüslerde "Sırp" mah parça kullanıldığı iddiasıyla kendisini '"haınlikle" suçlayan Enerji veTabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyah'yı Başbakan Süleyman Demirel"eşikayet etti. Çakmur. Demirel'e gönderdiği mektupta '"vatan hainliğj" suçlamalannın insanlık ve adaletle bağdaşır hiçbir yanı bulunmadığını savunarak kınadığını belirttı. Çakmur, Faralyalı'nın "vatan hainiiğı ile ılgıli suçlamalan içeren gazete kupürlerini de Demirel'e gönderdiği mektubuna ekleyerek koalisyon hükümetinın dış politikasını övdü ve Makedonya'yı dünyada ilk tanıyan ülkenin Türİciye olması nedeniyle de bu karan saygı ile karşıladığını bildirdi. MHP'de kavga bitmiyop • ANKARA (ANKA)- Milliyetçı Hareket Partisi'nde genel başkan yardımcısı Sadi Somuncuoğlu ile MÇP Genel Başkanı Alparşlan Türkeş arasında partinin yenıden açılması ile başlayan kavga. kurultayı toplamak üzeredelege listesinın tesliminde çıkan anlaşmazhkla boyutlanarak sürüyor. Geçen hafta içinde MÇP'deyeralan6MHP GİK üyesinin beklenmedik biçimde kurultay delege listesmi ilçe seçim kuruluna teslim etmelen Sadi Somuncuoğlu tarafından "yasadışf ilan edıldi. Somuncuoğlu, ağustos aymda hakim önünde kurultay yürütme kurulu oluşturduklannı, yasada delege listesini teslim etmek görevinin yasal olarak bu kurula tanındığını belirterek listeyi kendilerinin teslim edeceğini açıkladı. Yrd. Doç. Kaptanoğlu ''İşkencenin Ruhsal Etkileri" konulu araştırmasmda işkencecilerin kişilik yapılannı sorguluyor 'Otorite, sizi de işkenceci• Kaptanoğlu, otorite ve şiddetle ilk karşılaştığımız aile ve okul ortamını, işkence yapmaya yatkmhğımızın ilk duraklan olarak gösteriyor. Korku ve itaatin temel alındığı aile yapımızda, iki yaşımızda aldığımız kaba etleri yakmaya ve vurmaya dayalı tuvalet eğitimi, 20 yıl sonra toplumun içinde bir işkenceci olarak yer almamızı sağlayabiliyor. İstanbul Haber Servisi - Bır deneydesiniz. Size. konunun eğıtımle ceza arasındaki ıjiş- kinin araştınlması olduğunu söylediler. Öğ- retmen rolündesiniz, yan odada ise öğrenci- Beyaz önlüklü, disiplinli. bilim adamınız. görünümünde üçüncü bir kişinin denetımin- de öğrencınıze sorular soracaksınız. Her yanlış yanıtta da sizden istenıldiğı üzere öğ- rencinıze elektrik şoku vereceksiniz. Her şok verişinizde de size önceden banda alınmış çığhk sesleri dinleülecek. Tereddüt ettiğiniz- de ise otoriteyı temsil eden üçüncü kişi "de- vam" komutu verecek. Ne yaparsınız, öğ- rencinize elektrik şoku vermeyi hangi doza kadar sürdürebilirsiniz? "Yapamam", "İlk çığhk sesinden sonra bırakınm" deseniz de bu senaryoyu gerçek- leştıren Milgram deneyinin sonuçlan sizi ya- lanlıyor. Bu deneye katılanlann yüzde 63"ü otoritenin istedıği en yüksek doza çıkabıldi. Çığhk sesleri verilmediğinde bu oran yüzde 65'e ulaşü. Otorite figürü odada bulun- tnadığında deneklerin yuzde 21"i şok verme- yi sürdürürken, şok şiddeti kendi kararlan- na bırakıldığında öğretmenlerin ancak yüz- de 3'ü en yüksek dozu uygulayabildi. 3 Anadolu Ünfversitesi Tıp Fakültesi Psi- kiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Yard. Doç. Cem Kaptanoğlu. bu deneyden yola çıkarak sizin de işkenceci olabileceğinizi anımsaüyor. Sadece siz değil. yan komşu- nuz, anneniz. babanız. manavınız, ka- sabınız, Türkçe öğretmeninız. bindiğiniz taksinin şofbrü, hatta vapurda tesadüfen yanınıza oturan yolcu işkenceci olabilir. "Çünkü" diyor Dr. Kaptanoğlu. "bizim toplumumuzda olduğu gibi bazı toplumlar otoriteye itaati yüceltir, desteklerler. Aynca her toplumda ordu. polis teşkilatı gıbi grup- lar otonte merkezinde örgütlenir. Işkenceci- ler de itaatkar. otoriteye saygılı kişilerdir. Bu kişilikleri nedenivledir ki buyerarşik ilişkıkri tercih ederler ve güçlü bır otoriteye bağlan- makta gönüllü, ısteklidırler. Ancak kendile- rinden aşağı hiyerarşik konumdakilere güç kullanmaktan, güç göstermekten zevk alır- lar." ıtkileri" konüTu" yapanlann kişilik "İşkencenin Ruhsal araştırmasmda işkence yapılannı da sorgulayan Kaptanoğlu, oıo- rite ve şiddetle ilk karşılaştığımız aile ve okul ortamını, işkence yapmaya yatkmhğımızın ilk duraklan olarak gösteriyor. Korku ve itaatin temel alındığı aile yapımızda. iki yaşımızda aldığjmız kaba etleri yakmaya ve vurmaya dayah tuvalet eğitimi, 20 yıl sonra toplumun içinde bir işkenceci olarak yer al- mamızı sağlayabiliyor. İnsanlan "biz" ve "bizden olanlar'' ile "o " ve "onlar" türün- den önyargıh sınıflandırmalanmızla, karşı grubu ya da kişiyi "düşman " diye adlandı- rmalanmızla işkence yapmayı doğal görebi- liypruz. İnsana acı veren, ruhsal ve bedensel bü- tünlüğünü zedeleyen eylemi gözönüne alındığında işkencecilenn birer acunasız sa- dist olarak düşünülebueceğini vurgulayan Dr. Kaptanoğlu. sistematik işkencenin bir toplumda bağımsız tek tek bireyler tarafın- dan uygulanan bir eylem olmadığının unu- tulmamasını istiyor. İşkenceciler arasında saldırganlıklannı, cinselliklerini, kurbanlan- na işkence sırasında sınırsız bir şekilde boşal- tan sadist kişiliklenn de bulunabıleceğini be- lirten Dr. Kaptanoğju şöyle konuşuyor. "'Genellikle bunlar normal işkence seans- lannın dışında da kurbanlanna kural dışı iş- kenceler uygularlar. Küçük bir azınlık duru- mundaki bu grubun dışında kalan büyük çoğunluk otoriteye körükörüne bağlı. özerk kontrolü olmayan itaatkar işkencecilerdir. Sadist işkenceci. yaptıklanndan dolayı suç- luluk duymazken. otoriteye saygılı, süpere- gosu güçlü işkenceci. işkence sırasında emir- leri uygıllasa da zamanla ve koşullann değjş- mesiyle derin iç çatışmalara düşebihr. İşken- ceciler arasında alkol, uyuşturucu kul- lanımının ve ruhsal rahatsızhklann fazlahğj da bunu desteklemektedir." Sağmalcılar Cezaevi'nde tutuklu bulunan doktor ve hemşirelerin talebi: Asbnda işkenceyapanrehabiliteecülmeliİç Politika Servisi - Sağmal- cılar Çezaevi'nden "İşkence ve Tıp Mesleğı" konulu sempoz- yuma gönderilen bıldiride, iş- kenceye katılan doktorlar art- tıkça "duyarlı hekimlere ve hal- ka yönelık işkencenin arttığı, halkın tıp mesleğıne olan güve- ninın azaldığı" belırtildı. İşkence ve Tıp Mesleği Sem- pozyumu'na Sağmalalar Ce- zaevi'nde bulunan 4 doktor, 7 hemşire. 2 sağlık memuru ve 2 tıp öğrencisi tarafından gön- derilen bıldiride, yargısız bir şe- kilde sokakta ve evlerde öl- dürülen kişilerin cenazelerine katıldıklan için tutuklandıklan ıleri sürüldü. Bildiride şöyle de- nıldi: "Teknolojik devrimin ülke- mize yeni "armağanlanyla' bir- likte elektrik şoku. ters-düz askı, kaba dayak, buz kalıpla- nna yaünlma, ırza geçmek da- hil cinsel taciz, köpek-kedı-fare ile korkutmak, tazyikli su ban- yosu, falaka vb. bütün fiziki ve her türlü psıkolojik işkence yöntemlen ülkemizde uygulan- maktadır, şu ya da bu oranda hepimize uygulanmışür. Tüm • Sağmalcılar Cezaevi'nde bulunan 4 doktor, 7 hemşire, 2 sağlık memuru ve 2 tıp öğrencisinin. İşkence veTıp Mesleği Sempozyumu'na gönderdiği bildiride "Gerçekte ruhsal açıdan rehabilite edilmesi gerekenler, insanlıktan çıkmış işkenceciler ve işkenceyi bir devlet politikası haline getirenlerdir. Psikiyatri polikliniklerinde tedavi görenlerin ciddi bir bölümünü işkenceciler oluşturmaktadır" denildi. engellemelere rağmen alabildi- ğimiz adli tabip raporlan bunu kanıtlamaktadır." Bildinde. işkence görenlere uygulanan tedavi yöntemlerine değinılerek "rehabilitaşyon" kavramına karşı çıkıldı. İşken- ceye maruz kalanlann fiziki te- davılerinin ancak birkaç ünı- versitede yapılabildiğinın beür- tıldiği bildinde şu görüşe yerve- rildi: "Ruh hastalıklannın rehabilitasyonunu yapmak bir yana, sistem doğası gereği sü- reklı ruh hastalan üretmekte- dir. Bütün işkence ve baskılara rağmen düzenin pisliklerinın dışında kalarak herkesin insan- ca yaşadığı özgür bir toplum yaratma kararlılığını gösteren sıyasi tutsaklık iradesi. bilinçli- sağhkh insanın en önemli gücü- dür. Yoğun işkence sonrası her türlü hak ve özgürlüğünden mahrum olarak cezaevlerinde ilkel koşullarda yaşaülan siyasi tutsaklann ruh sağlıklan. psı- kolpjik durumu ve moral de- ğerleri toplumun diğer kçsimle- rine göre kıyaslanmayacak öl- çüde olumludur. Dolayısıyla nadir olanlar dışında ruhsal re- habılitasyon gerektiren siyasi tutuklu yoktur." Rehabilitaşyon programla- nnın ABD ve CIA kaynaklı ol- duğunun öne sürüldüğü bıldiri- de. bu programlann siyasi tut- saklığın özünü boşaltmayi amaçladığı vurgulandı. Bildi- İHD'nin Akın Birdal başkanlığındaki yeni yönetimi, derneğin kurumsallaşması için çalışacak IHD, Kürtsorunuiçinarabuluculuğalıazulaıııyor GÜNEŞ GÜRSON ANKARA -İnsan Haklan Derneği'nin (İHD) yeni yöne- timi. "Kürt sorununun çözü- münde ulusal ve uluslararası düzeyde arabuluculuk" rolü üstlenmeye hazırlanıyor. 4. ola- ğan genel kurulda belirlenen. Akın Birdal başkanlığındaki yeni yönetımin bir hedefı de İHD'nın kurumsallaşması ve ınsan haklan konusunda Tür- kiye'nin gündemını belırlemek. İHD yönetimi ilk iş olarak TBMM Başkanlığı'na sunduğu 10 bın imzalı başvuru ile "Kürt tutsaklara karşı uygulamalan" eleştırdi. Genel kurulda Akın Birdal'- ın başkan adayı olduğu lısteden İHD yönetımine secilenler. ara- lannda görev bölümü yapnlar. Görev bölümünde genel sekre- terlığe Hüsnü Öndül, genel baş- kan yardımalıklarına Ercan Kanar ve Yavuz Binbay. genel sekreter yardımahklanna Fev- zi Veznedaroğlu ve Yusuf Ala- taş. genel saymanlığa Yaşar Seyman secildi. Ttkanıklık Dernekte 7 %ıldır genel sek- reterlik görevını yürüten Akın Birdal, '"tıkanık" ve "kurumsal- laşamamış'" olmakla suçlanan İHD'nin bundan sonraki işleyi- şine ilişkin olarak bilgi verdi. Akın Birdal, "Bir sorunda kilit- lenıp kalmayacağız. Kurumsal- laşarak ınsan haklan sorun- lannın birçok alanında yer ala- cağız" dedı. Birdal. derneğin öncelikle Türkiye'nin günde- minde bulunan Kürt sorunu- nun çözümünde, ulusal ve ulus- lararası düzeyde "arabulucu" rolünü oynayacağını kaydede- rek şöyle konuştu: Hukuka dayah çözüm "Kürt sorunu, demokrasi ve insan haklan sorunudur. De- mokratik işle>iş, bu sorunun çözümüyle doğrudan bağ- lantılı. Biz demokratik, banşçıl, uluslararası hukuka ve insan haklanna dayalı bir çözüm ön- görüyoruz. Bu sorun, başka yerlere havale edilerek çözüm- lenemez. İHD. bu sorunun insan hak- lanna dayalı, halklann kardeş- liğini temel alan, gönüllülük ve eşitlik temeünde çözümü için ulusal ve uluslararası gjrişimler- debulunacak. Akan kan ve gözyaşmın dur- durulabilmesi için taraflann bir an önce silahlan bırakması ve diyalog başlatılması gerekli. Bu savaş sürdüğü sürece iki halk arasındaki düşmanlık daha da • Yeni Genel Başkan Akın Birdal, "tıkanık" ve "kurumsallaşamamış" olmakla suçlanan İHD'ninbundan sonraki işleyişine ilişkin bilgi verirken Bir sorunda kilitlenip kalmayacağız. Kurumsallaşarak insan haklan sorunlannın birçok alanmda yer alacağız" diyor. derinleşiyor. Kürt sorunu. Türklerin de sorunu. 14 bin Türk askerinin öldüğü belirtili- yör." Birdal. Kürtsorununun"par- lamento içinde kilitlenmesini" engellemeyi amaçladıklannı, bunun için de tüm demokratik kitle örgütlerini ve parti temsil- cüerini bir foruma cağıracak- lannı kaydetti. Birdal, "Türki- ye'nin insan haklan konusunda gündemini belirlemede etkin olacağız. Bugüne kadar başka- lan gündem behrledi, dernek de o gündemi izledi. Örneğın dar- be anayasası derneklerin önün- de bir engel. "Dernekler Yasası nasıl olmah' diye alternaüf bir yasa hazırlayıp bunu kamuo- yunun tartışmasına açacağız" dedi. Birdal. İHD'nin yeni faaliyet dönemınde yapacağı etkinlikle- ri de şöyle özetledi: •'Türkiye'nin bugüne kadar taraf olduğu uluslararası söz- leşmelerden kazanılmış olan hak ve özgürlüklerin iç hukuka yansıması ve yaşama gecmesi konusunda çaba göstemıek. imzalanmış ve onaylanmış. an- cak çekince konulmuş olan söz- leşme maddelenndekı çekince- lerin kaldınlması yönünde giri- şimde bulunmak, uluslararası ilişkilere yeni boyutlar ka- zandırmak. insan hakfan eği- tim, kültür ve bilıncinı örgüt içine ve topluma taşımak ve yaygınlaştırmak". İHD yöneticileri, ilk iş ola- rak 10 bin imzalı bir metni ön- ceki gün TBMM Başkanvekili Yıldınm Ava'ya sundular. Metinde, Türkiye'de Kürtlere ilişkin "özel bır hukukı statü" uygulanması eleştirilerek şöyle denildi: "Anayasa Mahkemesi'nin 125. madde ile ilgüi karanyla, hukukun eşitlik ilkesi hiçe sayılarak Kürtlere ilişkin gele- neksel devlet politikasını sür- dürmekteki tavn sergilenmek- ten kaçınılmamıştır Kamuoyuna çağn Bizler, lüm kamuoyunu. Kürtlere yönelik bu ikili hu- kuk sistemıni uygulamakta di- renen, Kürt ulusal varlığjnı tanımamakta direnen devlet politikasına karşı duyarlı ol- maya, başta 3713 sayılı Terör- le Mücadele Yasası olmak üzere tüm anti-demokratik yasalann kaldınlması ve Kürt tutsaklara yönelik bu açık hu- kuk ihlalinin önlenmesi ve ge- reken değişikliklerin yapılması için TBMM'ye başvuruda bu- lunmaya çağınyoruz." Gözaltında kayıplar günden güne artıyor. Avukatlar ve ailesinin iddiası: YedincikayıpTuğrulOzbekde gözaltımlaydı • Tuğrul Özbek'in annesi İrem Özbek ile bir grup avukat düzenledikleri basm toplanüsıylaTerörle Mü- cadele Şubesinde çalışan görevliler için İstanbul Cum- huriyet Başsavalığı'na suç duyurusunda bulundular. İstanbul Haber Servisi - Dev- nmci Sol davasında 11 yıl tu- tuklu kalan Tuğrul Özbek'in daha gözaltına alındıktan son- ra 'kaybolduğu' ileri sürüldü. Özbek'in annesi ve avukatlan 9 Ekim günü yapılan bır operas- yonda sağ olarak yakalan \e adı "Ertuğnıl Özbek" olarak açıklanan kişinin Tuğrul Özbek olduğunu açıkladılar. Tuğrul Özbek'le bırlikte gözaltında kaybolanlann sayısı yediye yükseldi. Tuğrul Özbek'in annesi İrem Özbek ile bir grup avukat dün bir basın toplantısı düzenledi ve Terörle Mücadele Şubesinde çalışan görevliler hakkında İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcıh- ğına suç duyurusunda bulun- dular. Savcıkğa verilen dilekçede, yasalara aykın davranarak gÖ- zaltına ahnan kişinin, kayıtlara geçırilmedigi belirtilerek görev- liler hakkında, "işkence veya başka yöntemlerle öldürme ve- ya başka şekilde kaybetme" su- çuyla kamu davası açılması is- tendı. Basın toplantısı düzenle- ven Tuğrul Özbek'in annesi ve avukatlan, 9 ekim'de Kadıköy Acıbadem'de Sultan Canık'in öldürüldüğü operasyon son- rasında emniyet yetkililerinin bir kişinin sağ olarak ele geci- rildiğini açıkladıklannı hatırla- tarak şöyle dediler: " 13 ekım tarihli Günaydm ga- zeteşinde bu kişinin ismi Ertuğ- rul Özbek olarak açıklanmışü. Aradan yaklaşık 20 gün gecme- sıne rağmen bu kişi ne savcıhğa Tuğrul Özbek'in (küçük fotoğraO annesi >e bir grup avukat savcdığa suç duyurusunda bulundular.(SUAT KOZLUKLU) ne de mahkemeye çıkanldı. Aynı tarihden itibaren Tuğrul Özbek de kayıpür. Haber alı- namayan ve Tuğrul Özbek ol- duğu anlaşılan bu kişi gözaiün- da "kayıp edilmek istenmekte- dir. BizeTuğrul Özbek ya da Er- tuğrul Özbek adıyla hiç kimse- nin gözalüna alınmadığı söylen- di. Müvekkihmiz Tuğrul Özbek ya da sağ^akalandığı açıklanan Ertuğnıl Ozbek nerede?" 1991 Mart'ından bu yana İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltında "kayıp" edılenlenn sayısının yediye ulaştığı belirtilen basın toplantısına SHP parti meclisi üy.esi Emel Sungur. SHP İstanbul İl Insan Haklan Ko- misyonu üyesi Ali Rıza Dızdar, İHD'li avukatlar ve yönetim ku- rulu üyeleri de katıldı. Tuğrul Özbek'in annesi İrem Öztürk. oğlunu bulabilmek için Manisa'dan geldiğini, siyasi şu- be vetkililerinin "oğlun burada yok" diyerek tersledıklenni belir- terek "Oğlumu bulabilmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Bir evim var onu da satacağım ama oğlumu bulacağım. Oğlumun ölüsünü yada dinsini bana vere- cekler mutlaka'dedi. 1956 dosumlu olan Tuğrul Özbek, 19 Eylül 1980'de gözal- üna alınmış, ana Dev-Sol dava- sından yargılanarak 11 yıl hapis yatüktan sonra 27 arahk 1991'- de tahliye edilmişti. Daha önce- de Yusuf Erişti, Hüseyin Tora- man, Hüsamettin Yaman, So- ner Gül, Hasan Gülünay, Ay- han Efeoğlu'nin gözaltında kay- bolduklan iddia edilmişti. ride şöyle denildi: "Ülkemizde de Ortadoğu Masası Şefı Paul Hanze. dün- yanın değişik ülkelerinden ge- Urdiği 'uzman' bılim adamla- nyla 1985 yılında bu programı gerçekleştirmişür. Türkiye'den bu toplantıya, herkesin çok yakından tanıdığı Turan İtil, Ayhan Songar, Ihsan Doğra- macı gibi profesörler, işkencele- nyle nam salmış Metris Cezaevi İç Güvenlik Amıri Binbaşı Mu- zaffer Akkaya katılmışlardır. İşte bu programda o zamanlar 'teröristlerin rehabilıtasyonqf olarak sunulmuş siyasi tutsak- lar terönst olarak göstenlmeye çalışılarak bır taşla birkaç ku§ vurulmak ıstenmiştir. Ayhan Songar, iddıalannı kanıtlamak için şıddet eğıliminin soyaçe- kımden kavnaklandığını söyle- yebilecek kadar bilimden nasi- bini almamıştır." Demagoji malzemesi Bildiride 'işkence kurbanla- nmn rehabilitasyonu' kavra- mının. tıp mesleği açısmdan iyi niyeti çağnştırsa bile yıllardır yürütülen kampanyalar sonun- da bu kavramın işkencecilerin demagoji malzemesi olduğu ile- ri sürüldü. Bildiride "Gerçekte ruhsal açıdan rehabilite edilme- si gerekenler. insanlıktan çıkmış işkenceciler ve işkenceyi bır devlet politikası haüne geti- renlerdir. Psikiyatri poliklinik- lerinde tedavi görenlerin ciddi bır bölümünü işkenceciler oluş- turmaktadır" denildi. Bildiride. Türkiye'de doktor- lann işkenceye katıldığının bi- lindığı. birçok hastanede işken- ceden getınlen hastalann polis baskısıyla kayıtlara geçmediği v urgulandı. Bildirinin sonunda şu görüşe yer verildi: 'Duyarh hekimlere ve halka yönelik işkence olgulan da art- maktadır. Halkın üp mesleğine olan güveni azalmaktadır. İşkencecilerin her türlü yaptınmına alet olmayalım. İşkenceyi kolaylaştıracak her türlü istemi reddedelim. Ara- mızdaki beyaz önlüklü ışken- cecileri açığa çıkaralım, teşhir edelim." Tüm Malive Sen'e ü>e memvırlar İzmir'de güvenlik gûçlerimn ateşiyle yaşamuıı yitircn arkadaşlarının ölümiinü düzenkdikleri gösteri ile protesto ettiler.ÇVILHARREM A\ DBS) Maliyecileryargısız infazıkınadıİstanbul Haber Servisi -Izmir, Şirinyer Vergi Dairesi'- nde çalışan Mustafa Öğüt'ün 23 ekım günü görevı sırasında öldürülmesinı protesto eden Tüm Maliye Çalışanlan Sen- dikası'na (Tüm Malıye Sen) üye bir grup maliyeci. dün Ca- ğaloğlu'ndaki Hürriyet gaze- tesi önünde alkışh bir gösteri gerçekleştirdi. Yaklaşık yüz kişilik grup. "Yaşasın Demokrasi Mücade- lemiz","Yargısız İnfazlara Son" ile "Devlet Terörüne Son" yazılı pankartlar açarak. alkışh tempo tuttu. Memudar burada yaptıklan açıklamada İzmir Şirinyer Vergi Dairesi mensuplanndan, Tüm Mali- ye-Sen üyesi Mustafa Öğüt'ün 23 Ekım 1992 günü gecesinde gorevı başında jandarmalar tarafından öldürüldüğü belir- tilerek. "Yaşama hakkının dahi olmadığı bir ülkede de- mokrasiden. insan haklann- dan bahsetmek ne kadar yan- lışsa diğer haklanmızdan bah- setmek de bizler için bir lükstür" görüşünün savunul- duğu açıklamada aynca ka- muoyunun aktif tavır ahnası yolunda çağn yapılarak, sor- gusuz infazlara ve devlet te- rörüne son verilmesi istendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear