02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM1992 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Cumhurfyet... Cumhuriyet, "yasama" ve "yürütme" gücünün "halktan" kaynaklandığı yönetim biçimlerine verilen genel addır. Bu gücü belirleme konusunda halkın hangi oranda "katıldığı" noktası, cumhuriyet açısından fazla bir önem taşımaz. Bu sorun demokrasinin sorunudur. Prof. Dr. TOKTAMIŞ ATEŞ Cumhuriyetimizin kuruluşunun kutlu 70. yılına girerken; sapla-samanın, etle-otun, at- la-itin kanşmış olduğu günümüz Türkiyesi'- ndeki; "ikinci cumhuriyet". "resmi ideoloji". "ceberrut devlet" vb. gibi saçmasapan tartı- şmalara hiç gırişmeden, cumhuriyet kavramı ve türleri üzerinde durmak istiyorum. Cumhuriyet. ••yasama" ve "yürütme" gü- cünün "halktan" kaynaklandığı yönetim bi- çimlerine verilen genel addır. Bu gücü belirle- me konusunda halkın hangi oranda '"katıldı- ğV" noktası. cumhuriyet açısından fazla bir önem taşımaz. Bu sorun demokrasinin soru- nudur. Zaten demokrası ve cumhuriyet za- man zaman birbirleriyle karıştınlmaktadır- lar. Fakat hercumhunyet demokrasi olmadı- ğı gibi, zaman zaman kimi demokrasiler de cumhuriyet olmayabilmektedirler. Aslında cumhuriyet olmayan demokrasiler özellikle 20. yüzyılın ürünüdürler ve cumhuri- yet kavramının çağnştırdığı yapıya oldukça aykındırlar. Cumhuriyet, "'vönetenlerin yö- netme yetkisini halktan aldıklan bir rejim" ol- duğuna göre. hak ve yetkileri halkın iradesiyle oluşan bir parlamento tarafından belirlenen ve çoğu kez "turistik" bir nitelikteki bir "mo- nark"ın varlığı durumunda bu rejimi '"monar- şi" olarak isimlendirmek de oldukça güç oi- maktadır. Kaldı ki cumhuriyet. zaman zaman "parlamentariznVle de kanştınlmaktadır. Epistemolojik olarak baktığımız zaman "cumhuriyet" sözcüğü, "cumhur" sözcüğün- den kaynaklanmaktadır. Cumhur sözcüğü ise Arapçada çok farklı anlamlara gelebilmekte- dir. Bunlar arasında; kum yığını. halk. ahali. kalabalık vb. sayılabilir. "Cumhuri" ve "cum- hurriye": millete, halka özge anlamına; "cum- hurriyet" de "cumhurluk" anlamma gelmek- tedir ki bunu günümüz Türkçesine "halka özge" ya da "halkla ilgili" olarak çevirebiliriz. Zaten hemen tüm Batı dillerine geçmiş bu- lunan Latince sözcük "res publica"; halka ait. halka değgin anlamlanna gelen bir sözcüktü. Bu bakımdan cumhuriyet sözcüğü, res publi- canın tam bir çevirisi olmaktadır. Romalılar zamanında res publica kavramı, "özel" ya da "aileye ait" anlamlanna gelmekte olan "res privata" ya da "familiaris"e zıt bir kavram olarak ortaya atılmış ve gelişmişti. Bu tür kurum ve kavramlann genellikle Batı'da ortaya çıktığına dair yaygın bir kanı varsa da: bu konuda hiçbir şey ispatlanmış değıldir. Örneğin Parkinson'un belirtmiş ol- duğu üzere (Siyasal Düşüncenin Evrimi, 1976), eski Çin ve Hindistan'da birbirine ben- zeyen demokratik kurumlargözlenebılnıekte- dir. Anglo-Saksonlann halk danışma mecüs- lerinin benzerlerinin eski Hindistan'da bulun- duğuna dikkat çeken Parkinson; demokrasi- nin ilk olarak nerede ortaya çıktığının \e en eski cumhunyetlerin nerede kurulduğunun saptanmasının güç olduğunu yurgulamakta- dır. Yazara göre ilk cumhuriyetlerin Kuzev Hindistan'ın devletleri arasında kurulmuş ol- malan beklenir. Daha önceleri monarklar ta- rafından vönetilen bu ülkeler, MÖ 500'lerde cumhuriyet bicimedönüşmüşlerdir. "Lincha- vis" adı verilen ve başkentleri Vaisali'de bulu- nan bu insanlann, 7707 kişilik bir meclisle yö- netildiklen sövlenmektedir. Bunun dışında Pencap ve İndus vadisinde başka cumhuriyet- ler de kurulmuştu. Delhi yakınlannda üç cumhuriyetin bir federasvon biçiminde birleş- tikleri de söylenmektedir. İÖ 7. yüzyılda başlayıp, İS15. yüzyıla kadar süren Roma İmparatorluğu'nda, cumhuriyet yönetimi altında gecen süre beş yüzyıl kadar- dır. Ancak IÖ 5. yüzvılda başlayarak İÖ l. yüzyılda biten bu dönem: "cumhurivet" kav- rammı, insanlık ve uygarlık tarihine armağan etmiştir. Çağımızın cumhuriyeti ise "burju- vazTnin tarih sahnesineçikışıyla paraleî geliş- miştir. İngiliz Devrimi (1640). Aydınlanma çağı ve Fransız Devrimi'ni izleyen gelişmele- rin ürünüdür. L'lusal bağımsızlık savaşı kazanılmış ve sal- tanata son verilerek tüm yetkilerin Türkiye Bü- yük Millet Meclisi ve hükümetıne geçmiş ol- masma karşm. 1923 yılının ilk aylannda re- jime bir türlü adı venlemıyordu. En radikal milletvekilleri bile cumhuriyet sözcüğünü ağı- zlanna almaktan korkuyorlardı. (Bu kor- kunun nedeni bir başka yazının konusu olabi- lir.) Fakat bu korkuyu taşımavan bir avuç in- san ve bunlann başında bulunan Mustafa Ke- mal, 1923 Ekim sonlannda aradıklan fırsat» buldular. Bir hükümet buhranı çıkmıştı ve bir türlü çözülemiyordu. Zira yasama ve yürüt- me arasında denge>i kuracak bir "devlet baş- kanı" bulunmuyordu. Mustafa Kemal. daha 10 Eylül I923'te kimi arkadaşlanna okuduğu anayasadeğişıkliği önerisini, TBMM'ye biraz değiştirerek^ getirdi: "Türkiye, cumhuriyet usulü ile idare olunur bir halk devletidir." Önce grup toplantısinda. sonra genel kurul- da söz alan milletvekilleri bu konuda görüşle- rini dile getirdiler. Ve sonunda TBMM Genel Kurulu. anayasa değişikliği önerisini oybirliğj ile kabu) ederek Türkiye Cumhunyeti'ni ku£ du. Grup toplantısında söz alan milletvekille- rinden Abdurrahman Şeref Bey. çok ilginç bir konuşma yapmıştı: "Egemenlik kayıtsız şart- sız ulusundurdedikten sonra: kımesorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Ama bu ad, kimi- lerine hoş gelmezmiş. varsın gelmesin..." ARADABIR TARTIŞMA SÜREYYA HAMİŞEHİDOĞLU Cumhupiyeti Kuranlar... Insan şu birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin öğrenim. toplumsal ortam, ekonomik guçgibi nitelikleriyle yaptıkları işin büyüklüğünü düşününce kendilerınin de ne kadar büyük olduklarını iliklerine kadar ürpererek duyu- yor. Tümüne yakın Çoğunluğu yüksek öğrenim ve parasal güçten yoksun ama ınanç, dürüstlük, yurtseverlik, kişilik, vakar gibi ahlaki veriler. erderfılerle yüklü. Halide Edip'in "O bir deniz feneriydi" dediği Mustafa Kemal'in önderliğinde dünyada eşi görülmemiş toplum- sal bir devinime ulaşacak başarının sahibi oldular. Prof. Herbert Mehzig, görüşlerınde ne kadar içten: "Ke- mal Atatürk'ün sözleri ve yaptıkları. daha iyi bir insanlık geleceğine doğru göz kamaştırıcı bir meşale gibi parlıyor. Oyle mutlu geleceğe doğru ki bizler onun ufuklarını bile görebilecek güçte değiliz... Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve ınsanlığın yalnız maddi değıl, manevi gelişmesını sağlamak ısteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön gösterici derslerinden örnek ve kuvvetalsın- lar". Bu sözleri ıçimizdeki sözde yazar takımına sunarak, Mustafa Kemal'in çevresıni de bir avuç asker ve bürokrat gösteren kişilere Erzurum Müdafaa-i Hukuk örgütü'nün iki numaralı kuruluşunun kurucularını sıralıyorum. Belgede adlarının karşısında verdikleri 30-40 kuruşlar yazılıdır Ali Hocazade Hacı Yörük, Alemderzade Ali Bey, Attar Hüseyin Efendi, Kaffa Kâmil Efendi, HurşitEfendizade Meh- met Efendi, Suruncu Yakup Efendi, Recep Ağazade Niyazi Efendi, Yoncalıktan Malcı Niyazi ve Akif Ağa. Said Ağaza- de Hakk Çorçiklizade Refik Bey, Mahkeme Başkâtibi Ziya Bey. Mülazım Mütekaidi İbrahim Efendi, Hacı Abuş Efendi- zade Sakıp Bey, Attar Hacı Hasan Efendi. Alemşahzade Kadir Efendi, Mütekaid Mahmut Efendi'nin Mahdumu Hakkı Bey, Tahsildar Kiğili Mehmet Efendi, Laloğlu Kaffaf Ahmet Ağa, Kaffaf Ahmet Efendi, Semerci Hacı Mehmet Efendi, Maarif Müdürü Saip Beyefendi, Yoncalıktan Hacı Galip Efendi, Şeyhlerzade Osman Bey, İpekçizade Fahri Bey, Türkmen Abdullah Bey, Matbaa Müdürü Tevfik Bey, Nüfus Başkâtibi Fevzi Efendi, Ali Hocazade Hacı Bey, Sul- tan Melikten Hurşit Efendi ile Mehmet Efendi, Kantarcıza- • Arkaa 1 ~. Sayfada Kadının Görüntülenmesi Yanlış Algılanmamalı Saym Emine Şenerin 17 Eylül 1992 gün- lü Cumhuriyet gazetesinde yer alan il- ginç yazısını okudum. Yer yer kaüidığjm, yer yer de aynldığım yazılannda Sayın Şe- ner. kadının bir seks aracı gibi görüntülen- mesine, özellikle bu ışi "erkeksiz" yapması- na karşı çıkıyor. "Yeter artık! Neden hep biz seks araa olarak görülüyoruz? Sadece kadın mı seksi ve erotik olmah" diyor Sa- yın Şener. Anlayamadığım Saym Şener, kadının al- gıladığı amaçla yazında ve ekranlarda gö- rüntülenmesine mi, yoksa erkeksiz ya da görüntüde *valnız" kalmasına mı karşılar? "Sadece kadın mı seksi ve erotik olmalı?" dediğine göre temelde göriintülenmeye de- ğil de "yalnız" görüntülenmeye karşılar. Sanınz diğer konularda olduğu gibi bu ko- nuda da erkeklerin kadını kullandığı savmı vurgulamak istiyor. Zaten kadınlar arasın- da yerleşik ve yaygın kanı, "Erkekler bizi seks aracı olarak görüyor. Bu amaçla kul- lanıyor. Diğer konularda olduğu gibi bun- da da eşitlik tanımıyor." Sayın Şener de yer yer bu düşünceyı vur- guluyor. Temeldeki çarpıklığın değil dc, görüntüdeki eksıkliğın üzerinde duruyor. "Cinsellik kadın ve erkeği bir araya getiri- yor ise görüntüde iki kişi olmalı" demeleri- nin nedeni bu olmalı. Eğer düşünce buysa, bu düşünceye katıl- mak olası değıl. Görüntüdeki kadın ya da kadınlar bir sanatsal işlevi yapıyorsa. buna bir erkek katkısı düşünülemez. Cinsler bir arada olsun diye. erkeği kadına. kadını er- keğe elbette fıgüran yapamayız. Zaten bu konu bizim değil. sanattan ve sanatçıdan anlayanlann tartışması gereken bir konu. Sanıyorum Sayın Şener'in üzerinde dur- mak istediği konu sanatsal bir işlevin gö- rüntülenmesindeki kadın değil. saplınîan ve yozlaştınlan görüntülerdir. Bunda da hakkı vardır. Ama bu saptırma ya da yozlaştırma sa- dece "erkek" cliyle yapılmamaktadır. Dik- kat edilince kadınlanmızın büyük bir yüz- desi yaşam problemlerini kişiüklerini kul- lanarak değıl. dişiüklerini kullanarak çözmeye çabşıyorlar. "Dişilik" kadın icın en etkili vegeçerli bir silah gibidir. Bu silahı hcmen her yerde kullanmayan kadın yok denecek kadar azdır. Bu da dişinın doğa- sından gelen bir olgudur. Ne var ki dişinın doğasından gelen bu ol- gu doğal sayılsa da bir yerde kadındaki bir eksiğin ya da zayıflığın da belirleyenidir. Kadınlanmız yaşam problemlerini dişilik- lenni değil de. kişiüklerini kullanarak cöz- meyi deneseler. daha güçlü olurlar. Ka- nımca kadın-erkek eşitsizliğindeki bir etken de budur. Kadınımız daima kolay ve etkileyici olan yolu seçıriiştir. Denecek ki "Kadının kişilikli olmasını erkekler engellemektedir." Bunda da doğ- ruluk payı elbette vardır. Din etkinliği, eği- tım eksiği. kadının yanlış algılanmasına neden olmuştur. Ekonomik ve sosyal yön- den geri kalmış toplumlarda bugün dedu- rum böyledir. Bu nedenle bizim işaretlemek ve üzerin- de durmak ıstediğimiz kortu, temelde kadı- nın erkekle savaşım yönteminin yanlışlığı- dır. Kadınlanmız dişiliği kadar, kişiliğıne de özen gösterirse, pek çok sorun kendili- ğinden çözülür. Önemli olan da budur. Kadın dişiliğinirr şu ya da bu şekilde kulla- rulmasına karşı oluruz da kadın kışiliğinin "yok" sayılmasına-aldınnayız. Bu eksiği sadece erkekte düşünmeyelim. Kadınımız- da da vaT. Dişilik kadar, kişiliğe' de önem ve öncelik vermeliyiz. Kişiliğini kazanan bir kimse yaşamda da. görüntüde de kimli- ğini korur. Sonuç: Kara carşaf içinden yeni yeni ay- dınlığa çıkardığımız kadınımızın, yozlaşan yüzünü değil. gerçek kimliğini düşünelim: Erkek de. kadın da onu bu kimlikle algıla- malı. Erkek kadına ağzı sulanarak, gözleri büyüyerek bakıyorsa bu bir açlığın göster- gesidir. Kişinin değil. toplumun eksiğidir. Zamanla ve özenle bu eksiği de gidereceğiz. Unutmayalım ki günümüzden çok önce ünlü psiİcolog Freud, libidinaJ teoremini bu temel üzerine oturtmuştur. Duygusal çı- kışlarla bu temeli bilmezlıkten gelmeyelim. NtYAZİ ÜNSAL DUYURU Bu sayfada yayunlanmasım istediğini: yazılar için şu nokîalara özen gösterilmesini rica ediyoruz. Yazılar; •Çift aralıklı, •Savfanın tek vüzüne vazümah, • 'OLAYLAR VEGÖRÜŞLER için600, • "ARADA BİR" sütunıma 400, m'TARTIŞMA'' için 250 kelimeyigeçmemelidir. Bu ölçülere uymayan yazıların yayımlanamayacağmı üzülerek duvururuz. PENCERE Aydınlık Bayramı... Cumhuriyetin 69'uncu yıldönürrui bugün törenlerle kut- lanıyor, şenlikli bir gün... Anadolu'da bir destan yaşanmış, bir imparatorluk çök- müş, 1911 den başlayarak 11 yıl dış ve iç savaşlarla benli- ğini savunan bir halk, sonunda Cumhuriyeti kurmuş... Yıl 1923... Trablusgarp'ta Italyan'la, Bağdat'ta ingiliz'le, Erzurum'- da Rus'la, Adanada Fransız'la, Çatalca'da Bulgar'la, Kars'ta Ermeni'yle, Afyon'da Yunan'la çarpışa çarpışa Cumhurıyet'i kuran kuşak, bugün nasıl anılıyor? 1923te temeli atılan Cumhuriyet, bugün kimi çevrelerde "fu/(a>fa"oldu... Hangi çevrelerde? Kürtçüler... Şeriatçılar... Enteller... Ellerinden gelse, Cumhuriyet'i kuranları mezardan çı- karıp sanık sandalyesine oturtacaklar, "işledikleri suçlar'- 'dan ötürü hepsini cezalandıracaklar.. Her ülkenin tarihinde çeşitli sayfalar vardır; kimi sayfa kanla yazılmıştır, kimi sayfada insanlık suçlarının dökümü yapılmıştır, kimi sayfada onurlu bir geçmişin okundukça göğüs kabartacak öyküleri yer almıştır; hiçbir toplumun yaşamında tarih tekdüze üzerine yazılamadı; din ve mez- hep savaşları, sınıfsal ve etnik kavgalar, kıyımlar ve kahra- manlıklar, erdemler ve ulusal atılımlar, özgürlük ve ba- ğımsızlık başkaldırıları, sömüruye karşı direnme geçmişte birbiriyle sarmallaşır. Batı'nın tarihi de ilkellikle uygarlığın sarmaş dolaş birbi- rine dolandığı bir süreçtir. 1923 bizim tarihimizde 'Aydınlanma Devrimi'n\n doruk noktasını vurgular. Cumhuriyet, bir dünya görüşü ve bir yaşam biçimidir; bize insanlığımızı duyuran çağdaş bilinci aşılamıştır; 21 inci yüzyıla girerken gerçekleşecek her atı- lım 1923 temeline dayanmazsa boşlukta kalır. Neden? Çünkü 1923 devrimi gökten inmedi; daha önceki 150 yıl- lık sürecin birikimini içeriğinde taşıyor; insanlık tarihinin 'Aydınlanma' aşamasını Anadolu'da gerçekleştiriyor; Tür- kiyede 1923'ü dışlayarak hiçbir yere gidilemez, karanlığa düşülür. • 1923 Devrimi, emperyalizmle dişe diş göze göz bir Kur- tuluş Savaşı'n\n sonucudur; islam ortaçağını yırtan laiklik devriminin Anadolu'da gerçekleştirilmesidir. Bu topraklajs içindeyaşayan herkes-Türk, Rum, Ermeni, Süryani, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Abaza, Yahudi- Aydınlanma Devrimi'- nin kapsamındadır. Bir uygarlık devrimidir bu... Demokrasinin altyapısıdır... Laiklik sürecinden geçmeden hiçbir toplumda demokra- si kurulamaz. Kadın haklarını dışlayan görüş, sandıktan da çıksa, demokrasiye ters düşen şeriatçı düzeni temsil ettiği için "insan hakları bildirgesi"y\e çatışır. İslam dün- yasında çağdaş demokrasinin bir yaşam biçimine dönü- şememesinin temelinde bu gerçek yatar. Kadını ikinci sınıf insan ya da köle sayan şeriatın demokrasiyle bağdaş- ması olanaksızdır. Eski zaman bilgesi demiş ki: -Aynı suda iki kez yıkanıiamaz... ». Her yıl 29 Ekim'de aynı bayramı kutladığımızı sanmayın. Her yıl içinde yaşadığımız koşullara göre yeni bir Cumhu- riyet Bayramı'nı algılıyoruz. 21 inci yüzyıla 8 kala kutladığımız Cumhuriyet Bayramı da değişiktir. Çünkü Anadolu insanı tarihsel olaylara daha serinkanlı bakabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, coşku, duygu, heye- can ağır basıyordu; artık akıldır bize egemen olan, tarihsel bilincin aydınlığıdır Cumhuriyeti teraziye vuran... Sevgili Atatürk'ün anısı önünde eğilerek diyoruz ki; Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun!.. Işte gerçek full-automatic! 15 Yıl Geri Alma Garantisi 2 Yıl Ucretsiz Bakım Garantisi (ÇAMAŞIR MAKİNELERİNDE EN ÜZUN GARANTİ SÜRESİ) Aftm, Pıriantave Skntel Aünferi "Serfffika" Re satâtr. Dünya teknotojisi dev adımlarla ilerliyor! 1250 devirie yıkanan çamaşırlar makinenizden ütüye hazır kurulukîa çıkar. Asmanıza gerek kalmaz. (Bağıl nem oranı % 52.) ULTRA 1250 devir çamaşır makinesi UKS (Balans Kontrol Sistemi) sayesinde; titremeyen, yürümeyen ve sessiz çalışan, gerçek anlamda "full automatic" çamaşır makınesidir. ULTRA 1250 devir, Türkıye'de yalnız SİMTEL tarafından üretilmektedir. Simtel ULTRA J BT". Kalitesine güvenen"Süper Sertîfika" veriri 1250 devir ÜRÜNÜN MODELİ SİMTEL ULTRA 1240 SİMTEL LUX 1818 1.SEÇENEK PEŞIN 7.645.OOO 5.750.0OO 2. SEÇENEK PEŞINAT * 4 TAKSIT 1.640.OOO 1.240.000 TOPLAM KDV DAHIL 8.200.000 6.200.OOO 3 SEÇENEK PEŞINAT • 8 TAKSIT 1.070.000 808.OOO TOPLAM KDV DAHIL 9.630.0OO 7.272.000 KDV IMflUARA. STANSUL TEL {1)291 «7 90 01 paf>am z 3ı Ekıtn 1992 günü s n VKakor w amdtDİ fyaHarında olacak dagıltkiıklK Wfn»r yroDlaoknr 8u kampan/a 23 Cca* ' dö& Mer^ez Baması TetAğ^ne uygıxx)jr DANÎŞMAMERKEZİ 9.800.16.008 9.800.16.010 TRAKVA t S'A.N8UL TEL (1)2S1«7 02 03 EQ£ IZUfi TEL (S1)«1 5251 OR1AAHADOLU AHHAR* TEL (4,435 50-! S HW fflJNEVOOĞJ A0A T £L (311 1S1S49 15M37 OOGUtSTANBUL TEL (1)2518704 2*4 19 83 TEL [»I 31 62 5ÎMTELyaparsa mükemmelini yapar BİLSAK ROCK BAR Bugün 21.30 yarın ERKİN KORAY Cihongir.243 28 79-99 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU BİLGtSAYAR PROGRAMCrLIĞI PROGRAMIOFİS OTOMASYONU SERT7FÎKA PROGRAMI Üniversitemize bağlı Meskk \'ûksekokulu Bilgisayar Prog- rdmcılığı Programı tarafından 1 Arulık. 1992larihındeü>gulamalı Ofis Otomasyonu Sertifıka Prog- ramı açıiacaktır. Süresi I25saji(4ay) Prognnn Bileiia>ard Gıriş ve Dos Dbase III + (Temel Komut- lar) Lotus 123 (Temei Işlemler) WORD (Kehme Işlemci) Proje Cnıplar a) Çaı>amba-cuma(9.00-13.00) b I Cumartesı-pazar(9.00-13.00) Programa katılanlann en az li- se ni€7unu olmalart gerekmekte- dir. Baş\urulann şahsen. kımlık. 2 resım vc dıploma aslı veya sureli ile bırhkle aşaadakı adrese yapıl- nıası gerekmektedır. Adres Bıiğj7İ«;ı Üniversitesi Meslek Yuk>ekokulu Bilgisayar Prog- rumcılığı Programı. Hısar Kam- pıı^ Bilgi için 265 y 72-263 15 00 1306 seya 130^ Baiin: 41080
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear