29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK 1992 HABERLER CUMHURlYET/3 METROPOL AT:LLA DORSAY Arabamız ve Biz 30/aşıma dek araba kullanmayacesaretedemedim. LJsteîk o yıllarda Istanbul trafiğinin bugünkü kadar ür- künçolmamasına karşın... Cesaretimi toplayıp ehliyet de alınca, 1970 yapımı bir k ü ç i k Volksvvagen edinip ben de Istanbul trafiğine ka- rıştın. Doğrusu iyi de etmişim... Çünkü gitgide kalaba- lıklasan bu kentte, artık binilmez hale gelen otobüsler, yok «jilen "dolmuş" kurumu ve fiyatları habire arttığı gibi ıazları da artan taksilerle, yaşını-başını almaya başlcmış bir insan ne yapardı, bitemiyorum. Artba, kuşkusuz yüzyılımıza damgasını vuran bu- luşla'dan biri. Düşüncesi Leonardo Da Vinci'ye dek inen otomobilin ilk uygulamasının, 1885 lerde Al- man^a'da Carl Benz ve Gottlieb Daimler tarafından ya- ptldı£ı kabul ediliyor. 1895lerde ABD'de George Sel- den'iı aldığı bröveyle başlayan endüstriyel patlama ise, arabanın özellikle bu ülkede gelişmesine ve nere- deyse bir "Amerikan buluşu" olarak tanınmasına yol açmıs. Gerçekten de araba, özellikle Amerikalıların sevip yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdikleri bir olgu. Bu ülkede bir yandan mesafelerin büyüklüğü, öte yandan aşırı bir bireyci tavır, toplu taşımacılığın araba lehine ihmali vede araba boyutlarının inanılmaz büyüklüğünü getirmiş. Bu ülkeyi yıllar önce ziyareti- mizde, arabasız gerçekten de ne yapacağımızı şaşır- mıştık. Araba büyüklüklerinin ise bu ülkede 1960'ların "cinsel devrim'inde büyük rol oynadığı ve gençlerin çok genç yaşta cinsel ilişki kurmalarınm, biraz da bu arabalar sayesinde olduğu, bilimsel bir kitapta kanıt- lanmış. Bizdeyse araba, ABD'deki kadar "olmazsa olmaz" bir statüde değilse bile, yönetimler tarafından daözen- dirilen bir mülkiyet öğesi olarak hem büyük kentlerde gerçekten de kişisel/ailesel bir ulaşım kolaylığı hem de bir "sınıf atlama" simgesi olarak ilgi görüyor. Tur- gut Özal'ın başba- kanlığı sırasındaki ki- mi sözlerinden Tansu Çiller'in ünlü "ikı anahtar" formülüne dek, araba ülkemizde belki gereksiz yere özendiriliyor. Ve kimi kesimlerde, Ameri- kan örneği gibi, en gereksiz mesafeler için bile kullanılan, is- tismar edilen bir "sevda"ya dönüşü- yor. Ve büyük kentle- ^^^~—"~""~-"-~~~"^^^^^~ rimizde gerek trafik sorunu, gerekse hava kirliliğini çö- zülmez boyutlara ulaştırıyor. Istanbul'da yerel yönetimin buna karşı getirdiği çare ise tam bir "araba düşmanlığı". Lastik patlatan çukur- lardanhergündeğişengüzergâhlara, alternatif getiril- meden kaldırılan yaya geçitlerinden her gün bir yenisi eklenen yeşil ışıklara, Beyoğlu gibi kabul edilebilir bir bölgeden Beyazıt-Sirkeci arası gibi inanılmaz boyutta birbölgenin "yayalaştırılması" kararına dek çeşitli uy- gulamalar, belediyenin tam bir "araba düşmanlığı"na saplandtğının kanıtlarıdır. Peki ama, bu iki aşırı tavır arasında daha gerçekçi, daha sağlıklı bir buluşma noktası yok mu? Elbette var. Yine Batı'ya bakalım. Ama Amerika'ya değil, Avrupa'- ya. Araba bize Batı'dan geldiğine göre çözüm yollar* için de Batı'ya bakmanız doğal değil mi? Ve Batı'ya baktığımızda, en azından Avrupa'nın Pa- ris, Londra, Cenevre, Roma, Madrid gibi uygar baş- kentlerinde belli çözümler bulunduğu gözlemleniyor. Trafiğe kapalı alanlar gitgide çoğaltılmaktadır. Ama gerçekçi bir bakışla, gerçekten de trafik ulaşımına, kentte bir yerden ötekine gitmeye zarar vermeyecek biçimde... Anaarterlerüzerindeparkyasağıkonmakta ve bu, kesin biçimde uygulanmaktadır. Ancak yan ar- terlerde park etmeye yalnızca hoşgörü göstermekle kalınmamakta, buralarda park yerleri açık-seçik bi- çimde çizgilerle düzenlenmektedir. (Bizde ise en ol- madık yerlerde park edilir, en olabilecek yerlerde edil- mez ve sorun hemen yalnızca özel "araba çekme" şir- ketlerinin cebi dolacak biçimde sözümona çözümle- nir). Trafiğin girmesi zorunlu yerlerde kente ait oto- parklar yapılmakta, özel konutlarda ise garaj zorunlu- ğu uygulanmaktadır. vs. vs. Işte gerçek ve gerçekçi çözümler. Arabayı umacı gi-: bi görmeye ve araba sahibini sürekli cezalandırmaya gerek yok. Araba bazen insanın işlerini olağanüstü ça- buk ve kolay çözmesine yarayan, bazen hayat kurta- ran önemli, pratik, yararlı bir araçtır. Ama yine araba, sorumsuzca kullanıldığında, başkalarını rahatsız eden, kent alanlarını "fuzuli işgal"e uğratan, havayı kirletip mekânları daraltan zararlı bir nesnedir. Bu "iyi kullanımı" sağlamak ve onu teşvik etmektir, yönetim- lerin görevi. Yoksa devletin teşvik ettiği, yerel yöneti- min ise düşman bildiği bir araba anlayışıyla, olsa olsa insanlara eziyet edilmiş oiur. Arabayı umacı gibi görmeye ve araba sahibini sürekli cezalandırmaya gerek yok. Devletin teşvik ettiği, yerel yönetimin ise düşman bildiği bir araba anlayışıyla, olsa olsa insanlara eziyet edilmiş olur. KlSA KISA • Istanbul Ticaret Odası'nın düzenlediği "Turizme Bakış 92" toplantısı yarın yapılacak. ITO Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, toplantıya ilişkin yaptığı açıklamada, turizmin geliştirilmesinin sadece döviz geliriyle değil istihdam, ihracat ve gelir dağılımı bakımından da önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtti. • Konya'da havaalam kurultnası için THK tarafından çalışmalara başlandı. THK Konya Şubesi Başkanı Emekli AJbay Orhan Özel, havaalam için uygun bir arazi aradıklarını, kurulması planlanan komplekste planör ve paraşüt okullarının yanı sıra diğer sosyal tesislerin de yer alacağını belirtti. • İstanbul'da Yeni Düşünce gazetesi, 'Azerbaycan Şehitlerini Anma' toplantısı duzenledi. Toplantıda konuşan MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, uğruna şehit verilmeyen hiçbir davamn zafere ulaşamayacağını söyledi. Türkeş aynca bağımsızlık ve özgürlük haklarını elde etmek için mücadele eden Azerbaycan halkının haklı davasını hep savunduklannı bildirdi. • Hacettepe Üniversitesi, çeşitli fakültelerin ihtiyacını karşüamak için ilanla profesör, doçent ve araştırma görevlisi arıyor. Araştırma görevlisi ve öğretim görevlilerinin 27 ocak-10 şubat tarihleri arasında fakülte dekanlıklan ve yüksek okul müdürlüklerine, doçent ve profesör kadroları için ise rektörlük yazı işleri müdürlüğüne başvurmaları isteniyor. • İzmir Ege Üniversitesi Tip Fakültesi Dahiliye Bölümü ögretim görevlisi Prof. Dr. Gürbüz Gümüşdiş, bütıin ilaçların yan etkilerinin bulunduğunu, bunların bazılarının harati önem arz ettiğini, bazılarının ise hastayı ikinci detecede etkiledigini söyledi. • Newroz dergisi Genel Yayın Yönetmeni Remzi Bilge'nin tuuklandığı bildirildi. Geçen cuma günü akşamı Deng degisinin duzenlediği, "Dayanışma Gecesi"ne Newroz adına bir kutiama mesajı götürmek için giden Bilge, kapıdaki polislerce gözaltma alındı. Gerekçe olarak da kvJama mesajının suç oluşturduğu bildirildi ve aynı geekçe ile dün çıkarıldığı Bakırköy Sulh Ceza Hücimliği'nce tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevi'ne g*aderildiği öğrenildi. Yatağan Tennik Santralı'nın atıklannın üstü toprakla kapatıhp ağaç dikilecek Kül dağında akasya açacak OLCAY AKDENÎZ MUGLA — Türkiye'deki ter- mik santrallar arasında çevreye en çok zarar verenlerin başında gelen Yatağan Termik Santrah'- nın etrafında oluşan kül dağla- nmn üzerlerinin toprakla kap- lanarak ağaçlandınlması çalış- malanna başlandı. Bugüne ka- dar sürdürülen çalışmalar sıra- sında TEK tarafmdan kül stok alanlarına, 2000 akasya fidanı dikildi. Devreye girdiği 1983 yüından bu yana, çalışmakta olan üç ünitesinde, günde 15 bin ton lin- yit kömürü yakılan ve günde dört bin ton külün açığa çıktığı Yatağan Termik Santrab'nda, bant sistemi üe taşmarak sant- ral çevresinde biriktirilen küller, adeta kül dağları oluşturdu... Küllerin çevreye zarar verme- mesi amacıyla TEK tarafından kül stok alanlannın ağaçlandı- TEK'in, günde 4 bin ton kül çıkaran termik santralın çevreye zarar vermesini önlemek amacıyla geliştirdiği proje çerçevesinde bugüne kadar 2 bin akasya fidanı dikildi. Üzeri 50-60 santimetre toprakla kapanan kül stok alanına nisan ayına kadar 120 bin fidan daha dikilecek. Akasya ağacı, santralın bacasmdan çıkan gazlardan en az etkilenen bitki olarak biliniyor. nlması için bir proje geliştirildi. Bu proje uyarınca kül stoklan- nın üzeri 50-60 santimetre top- rakla örtülüyor ve daha sonra bu alana, termik santralın baca gazlanndan en az etkilendiği be- lirlenen akasya fidanları dikili- yor. Bu amaçla bugüne kadar iki bin akasya fidanı kül stok alanına dikildi. TEK yetkililerinin verdiği bil- giye göre bu yılki ağaç dikme mevsimine kadar yaklaşık 120 dekarlık kül stok alanımn üzeri toprakla kaplanarak ağaç dik- meye elverişli hale getirilecek ve bu alana 120 bin akasya fidanı dikilecek. Ağaç dikme işlemle- rinin nisan ayına kadar tamam- lanacağı bildiriliyor. Santraldan çıkan küllerin da- ha sağlıklı bir şekilde stoklana- bilmesi için bir süre önce yapı- mına başlanan kül barajının da 1992 yılı icinde bitirileceği öğre- nildi. Barajın tamamlanmasıy- la birlikte, elde edilen küller, ba- rajda toplanacak suya boşaltı- lacak ve boylece külün rüzgâr- ların etkisi ile savrularak çevre- ye zarar vermesi önlenebile- cek... Santralın bacasındaki elejctro filtrelerle, bacadan çı- kan kül tozlarının yüzde 99.8 oranında tutulabildiğini anlatan TEK yetkılileri, bacadan atılan kükürtdioksit gazının da tutula- bileceği desülfürizasyon tesisi- nin yapılabilmesi için Japonla- ra bir fizibilite raporu hazırla- tıldığım, bu yöndeki çahşmala- nn sonuçlanma aşamasına gel- diğini bildirdiler. Yatağan Orman tşletmesi, termik santralın bacasından çı- kan kükürtdioksit gazının hava- mn nemi ile birleşerek asit yağ- murlarına dönüşmesi sonucun- da bundan etkilenerek kuruyan yöredeki kızılçam ormanlanmn yerine akasya ağacı dikmeye başladı. Yetkililer, özellikle kış aylarında daha etkili olan asit yağmurlarının yapraklannı dökmeyen ağaçlara büyük ölçü- de zarar verdiğini, çam ağaçla- nnın uç kısımlannda bulunan büyüme noktalarını yok ettiği- ni belirterek yapılan araştırma- lar sonucunda santralın olum- suz etkilerinden en az etkilenen ağaç türünün akasya olduğunun belirlendiğini anlattılar. Bölge- de kuruyan çam ağaçlannın ke- silmesiyle çıplak kalan arazide erozyon tehlikesi belirdiğini de anlatan yetkililer, "Erozyonun önttne geçebOmek için ivedilik- lc akasya ağacı dikimine yonel- dik. Bölgedeki kömiir rezervle- rinin 15-20 yıi içinde tükenece- ğini ve santralın da devre dışı kalacağuu düşünürsek, ba süre sonanda akasya ağaçlannın ye- rine, yöreain doğal bitki örtü- sü oian Innlym fidanlan yeni- den dikilecektir" diye ko- nuştular. Yatağan Orman tşletmesi yet- kilileri, tennik santraldan olum- suz şekilde etkilenen yaklaşık 800 hektarük bir alanın 1992 yıh içinde akasya fidanlan ile ağaç- landınlacağını bildirdiler. Türkiye'deki termik santral- lar içinde "en temiz" santral olarak anılan ve çevreye hiç za- rar vermediği ileri sürülen Ye- niköy Termik Santralı da çevre- ye etkileri yönünden kötü sin- yaller vermeye başladı. Milas Orman lşletmesi yetkilileri, santral çevresindeki ormanhk alanlarda ilk kez bu yıl çam - ağaçlanmn uç sürgünlerinde ku- rumalar görüldüğünü bildirerek "Bciirtikr, Yatagaa Termik Santrah'ndan etkilenen bölge- lerdeldlerle aynı" dedi. Toptan Nâzımders kitaplanııda yer alabilir* ŞARKILARLA SELAM — tlginin yogun oldugu gecede Joan Baez ile Ziilfii Livaneli parçalarını Nâzım Hikmet için yorumladılar. Livaneli "Nâzım'a en giı zel selam şarkı söyleyerek gönderilir" derken, Baez "Doğum yılını kutladığım Nâzım Hikmet ile biitün tutsak şairler için söylüyorum" şeklinde konuştu. Devlet, Nâzımla buluştuMUHARREM AYDIN Nâzım Hikmet Haftası kutla- malan çerçevesinde düzenlenen "Dogumunun 90. Yılında Nâ- zım Hikmet Aramızda" gecesi dün akşam Lütfı Kırdar Spor Salonu'nda yapıldı. Gecenin açış konuşmasını yapan Kültür Bakanı Fikri Sağfaur devletin ilk kez Nâzım Hikmet ile bu gece buluştuğunu belirterek "Nâ- nm'ın tutukJuluğu, ydlarca siir- günJiiğü utanç verici bir gerçek- tir. tşte gerçek demokratikleşme bn yasagı kaldırmakdır. Gerçek deınokntşiyi hedef aldık derken, işte bu yasagı kaldınyonım. Siir- günö kaldırmak bizim insanlık borcnmuzdnr. Ülkemirin ber ye- rinde çocnklann çiçek bırakabi- lecegJ Nâzım mezariarı olması- nı istiyorum" dedi. Nâzım Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakfı Başkanı ve şairin kız- kardeşi Samiye Yalbnm Nâzım Hikmet'in eşi Vera Tulyakova, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, Anka- ra Büyükşehir Belediye Başka- nı Murat Karayalçm, SHP Istan- bul ll Başkanı Bozknrt Nuhog- lu, SHP MYK üyesi Istanbul Milletvekili Ercan Karakaş, ga- zeteci yazar tlhan Seiçuk, Azü Nesta, Mehmet Ali Aybar, tbra- him Balaban, Radi Fiş, Reflk Erdunuı, Melike Demirag, Tank Akan, HaUl Ergün, Refik Dnr- baş, Nevzat Çelik, Isıl Özgen- türk'ün dışında binlerce hayra- nının katıldığı gecenin açış ko- nuşmasını Kültür Bakanı Fikıi Sagfau- yaptı. Nazım Hikmet'in evrenselle- şerek Türkiye'yi tüm dünyaya ta- mttıgını vurgulayarak konuşma- sına başlayan Sağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nazun iakesinin onuruna yiikseltmiş bir ozanımudır. tn- sanın insana kullağunu kaldır- •aak gibi yüce bir amacın öncii- lügüMü de yapmıştır. Konuşnuı- nın, bildiginden şaşmamanın yalnızca yüceügini ve görkemi- •i vurgnlamamıs, çilesini de çekmistir. Nflzım'ın bir ozan ve sanatçı olarak geKştirdigi bakış "Dogumunun 90. Yılında Nâzım Hikmet Aramızda" gecesinde açış konuşmasını yapan Kültür Bakanı Fikri Sağlar, yasaklara olanak sağlayan yasaların insan bilinci ve toplum gündeminden düştüğünü belirterek "Nâzım'ın yıllar süren tutukluluğu utanç verici bir gerçektir. Gerçek demokratikleşmenin gereği bu yasagı kaldırmaktır. İşte bu yasagı kaldırıyorum. Bu anlamda devlet Nâzım'la burada buluşuyor " dedi. açısı tüm zamanian aşarak in- sanhgın evrensel nitelikleriyle birleşen ögeler içennektedir." Nâzım Hikmet'in özgürlükçü ve yenilikçi kişilik yapısıyla do- lu bir sanatçı olduğunu belirten Sağlar şöyle konuştu: "tnsan nerede isyan etmisse, Nâzım orada güç biriigi serp- mekten yorulnuunıştır. Nâzun'ın tnınkluluğn, yıllarca sürgiinlü- ğii utanç verici bir gerçektir. tş- te gerçek demokratikleşme bu yasagı kaldumakdr. Gerçek de- mokrasiyi hedef aktak derken iş- te ba yasagı kalduıyorum." Kültür Bakanı Fikri Sağlar sa- londa bulunan davetlilerin yo- ğun tezahürat ve alkışları arasın- da sürdürdüğü konuşmasında, devletin bu anlamda Nâzım Hikmet ile ilk kez burada buluştuğunu' söyledi. Bu buluş- manın bunca yıl geciktirümiş ol- masından üzüntü duyduğunu kaydeden Sağlar, "Ama sanatçı- sına sahip çıkmayan, âdeta onunla savaşan bir ulkenin sa- nattan söz etmesi olanaksızdır. Onlan birçok sıkıntıyla yiiz yü- ze getirmeye, onlan yurtdışma çıkmaya zoriamaya, en doğal hakları olan yurttasuk haklann- dan yoksun bırakmaya çağdaş olma yolundaki hiçbir ulusun, hiçbir toplumun hakkı yoktur. Hakkı olamaz. Nâzım bizim yurttaşımızdı, her zamanda yurttaşınuz kalacaktv" biçimin- de konuştu. "Bu gelişmeler 20001i yülara yakm yaşamyorsa sorun daha da ağıriaşmıştır" belirlemesini ya- pan Kültür Bakanı Fikri Sağlar konuşmasına şöyle devam etti: "İnsanlık tarihi biraz da ya- saklann yasaklandığı tarihtir. Bugün Türkiye yasaklar konu- sunda Nâzım'ın bundan 40-50 yıl önce söyledigi noktaya gel- miştir. Onun yapıtlannın yasak- lanmasına ve kendisinin tutuke- vine konulmasına olanak veren yasalar asunda uzun süreden be- ri insanlık bilinci ve toplumla- nn gündeminden düşmüştür." "Bu noktada devletin yapma- sı gerekeni yapacağız. Yasakla- n yasak yapan bir politika izleyeceğiz" diyen Sağlar sözle- rini şöyle tamamladı: "Bugün dünyada bunca şey degişirken 40-50 yıl önce, hatta bagün bile Nâzım'a yapüanlar- dan hep birlikte utanmıyor mu- Nâzım Hikmet için düzenlenen geceye ilk kez bakan düzeyinde katılım oldu. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, protokolde tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile biriikte oturdu. (Fotoğraflar: İBRAHİM GÜNEL) yuz? Onu sürgün etmeyerek borcumuzu ödemek bizim in- sanlık borcumuzdur. Ülkemizin her yerinde çocuklanmızın çiçek bırakabileceği Nâzım mezarian olmasını istiyor ve tum Nâzım dostlarını sevgiyle selamlı- yorum". Uzun süre davetlilerce alkışla- nan konuşmanın ardmdan sah- neye gelen tiyatro sanatcısı Işık Yenersu şairin kimi şürlerinden örnekler okudu. Sunucu Işık Ye- nersu'nun "Nâam'ı bizlere yo- rumuyla benimsetti" anonsuyla sahneye çağırdığı tiyatro sanat- cısı Genco Erkal ise Nâzım Hik- met'in birçok şiirini okudu. Nâ- zım Hikmet'in kızkardeşi Sami- ye Yaltınm ise yaptığı kısa ko- nuşmada, "Hepinize gönülden çok çok tesekkür ediyorum" de- di. Daha sonra söz alan şairin eşi Vera Tulyakova Türkçe ola- rak şunlan söyledi: "Merhaba sevgfiı dostlar, Nâzun için tesek- kür ediyorum." Birçok kişinin kapıların kapa- tılması nedeniyle içeriye gireme- diği gecede sık sık "Yaşasın öz- güriük, Nâzımlar ölmez" biçi- minde sloganlann atıldığı dik- kat çekti. Zülfü Livaneli'den ön- ce Bolşoy Balesi'nin "Bir Aşk Masalı" adlı bale gösterisi ger- çekleştirildi. Daha sonra sahne- ye gelen Livaneli "Nâzım'a yol- lanabilecek en güzel selam" di- yerek "Karh Kaym Onnamnda", "Güneş Topla Benim tçin" gibi parçalarını seslendirdi. "Dogumunun 90. Yılında Nâ- zım Hikmet Aramızda" gecesi- nin son sanatçı konuğu ise "Çok uzaklardan geldi" anonsuyla sahneye çağnlan ünlü sanatçı Joan Baez'di. Sanatçı Türkçe olarak "Nâzım'ın doğum yılını kutluyonım ve şarlulamnı tüm tatsak şairler için söylüyorum" dedi. Baez konseri sırasında ay- nca Vera Tulyakova için de Rus- ça bir parça yorumladı. Dün ak- şam saat 20.00'de başlayıp 3 sa- ati aşkın bir süre devam eden ge- cenin biletleri 50-150 bin lira arasında değişiyordu. Gelir Nâ- zım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı için kullanılacak. NİGDE (ANKA) — MilU Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Nâzım Hikmet'in 90'ıncı do- ğum yıldönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen "Nâ- zım Hikmet Haftası" sonunda bir müjde verdi ve "Şairin eser- lerinin ders idtaplannda yer al- maamn sakıncas yoktur" dedi. Toptan, Niğde'de gazeteciler- le sohbet toplantısı duzenledi. Nâzım Hikmet'in eserlerinin edebiyat ders kitaplannda yer alıp almayacağına ilişkin bir so- ruya Bakan Toptan, "Bana gö- re edebiyat kitapian bizim gu- rur duydugumuz butün edebi- yatçılan çocuklannuza tanıta- cak ve sevdirecek bir müfredat- ta olmahdır" yanıtını verdi. Herkesin herkesi sevmesi diye bir konunun olmadığını kayde- den Toptan şunlan söyledi: "Edebiyatta da herkesin sev- mediti edebiyatçıfau- vardır, ama onlan bilmek başka şeydir, sev- nck de başka şeydir, bana so- rarsanız bizim çocuklanmız Fu- zuli'yi de Ahmet Yesevi'yi de ekuyup büneü, aıaa -ftiâzMBi Hikmeti de Yavuz Bulent Baki- ler'i de bilmeli. O nedenle bö- tün bunlaiin çocuklannuza öğ- retilmesinde ve okutulmasında bir sakraca yoktur. Hepimiz bu isle iyi kötü uğraşan insanlanz ama Niğdeli Ahmet Kuddusi'yi Idm biliyor? Akşam gördük (Düşünür için gerçekkştirilen bir anma toplanüsını kastedi- yor) bilinmesi lazım gelen bir muhterem zat, bir divan şairi. Herkes her şeyi bilsin Mississi- ppi'nin oebisini bileceğine Kud- dusi'yi bilsin, Aad Dağlan'nm yükseklifini bileceğine Nâzım Hikmet'i bilsin, ne zarar gelir? Ondan sonra kendi doğrusunu kendisi bulsun." Panel Nâzım ve Tîyatro Istanbul Haber Servisi — Nâzım Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakfı tarafından düzenlenen "Nâzım Hikmet Haftası" çerçe- vesinde dün, Nâzım'ın tiyatro ve sinema yazaruğı yönu tartışıldı. The Marmara Oteli'nde dü- zenlenen ve sinema eleştirmeni Onat Kutlar'ın yönettiği panele, yazar Itenk Erduran, tiyatro ya- zan Ali Taygun, sinema yönet- meni Ali Ozgentürk ve tiyatro yönetmeni Yılmaz Onay konuş- macı olarak katıldılar. Onat Kutlar, Nâzım Hikmet'- in yaşamı boyunca tek bir alan- la sınırh kalmayarak çesitli alan- lara yöneldiğini belirterek, "Nâ- zım, şiir dışında tiyatro ve sine- ma alanında herkesi şaşırücı eserler vermiştir" dedi. Refık Erduran da Nâzım Hik- met'in ozanhğının zengin bir Türk şiiri geleneğine dayandığını ve kendisinden önceki dönem Türk şiirini araştırarak, kendisi- ni geliştirdiğini kaydetti. Ali Taygun, Nâzım'ın Sovyet- ler Birliği'nde yaşadığı dönem- lerde önemli eserler verdiğini an- cak, bunlann Türkiye*ye ulaşa- madığını söyledi. Kurum, istisna akitli ve sözleşmeli personel vüzünden zor günler geçiriyor TRT çalışanı arıza sînyali veriyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — TRT istisna akitli ve sözleşmeli olarak çahşanlan yü- zünden iç huzursuzluk yaşıyor. Sözleşmeli olarak çalışanlar, TRT'nin, kendilerine sağladığı çalışma koşullanyla bir insanlık suçu işlediğini öne sürüyorlar. İstisna akitli olarak çalışanlar da iş ve sosyal güvencelerinin ol- maması nedeniyle işi yavaşlat- ma eylemi yaptılar. Kuruma istisna akitli olarak alınan ve akitleri her ay yinele- nerek yıllardır kurumda çeşitli bölümlerde çalışanlar, emekle- rinin karşıhğmı alamamaktan ve sosyal güvencelerinin bulunma- masmdan şikâyet ediyorlar. Sa- yıları 800'ü aşkın istisna akitli- ler, sorunlarma dikkat çekebil- mek amaayla geçen günlerde işi yavaşlatma eylemi yaptılar. Son olarak sorunlannı Başbakan Süleyman Demirel'e telgraf çe- kerek ilettiler. önümuzdeki günlerde TRT Genel Müdüru Kerim Aydın Erdem ile görüş- mede bulunacak olan istisna akitliler, sorunlanmn çözümün- de bir gelişme olmaması duru- munda işi yavaşlatma eylemle- rini sürdüreceklerini açıkladılar. TRT'de sekiz yıldan bu yana istisna akdi ile çalışanlar bulunuyor. İstisna akitliler ya- yın için önem taşıyan bütün bö- lümlerde görev aldıklanm öne sürerek işlerinin karşılığı olan kadrolann kendilerine verüme- sini istiyorlar. TRT ise kuruma bağü Teftiş Kurulu'nun duru- mun hukuki sorunlannı dile ge- tiren raporunu dikkate almadan istisna akitliler konusunda bir değişikliğe yanaşmıyor. Çalışma Bakanhğı müfettişlerinin önü- müzdeki günlerde TRT çalışan- lan ile ilgili raporunu vermesi bekleniyor. TRT çahşanlan arasında so- runları bulunan gruplardan bi- rini de sözleşmeUler oluşturu- yor. Genelde teknik işleri yapan bu grup çahşanlan da istisna akitliler gibi sosyal güvenceleri- nin bulunmamasından şikâyet- çiler. Fazla çalışma karşılığı kendilerine ücret verilmediğini belirten sözleşmeli personel, yet- kililerin kendilerini dinlemeye yanaşmadığmı ve bütün şikâyet- lere rağmen durumlannda bir düzelme olmadığını söylüyorlar. TRT'nin çahşanlan ile sorun- lanna, son olarak PTT vericile- rinin TRT'ye tekrar devredilme- si sonucu ortada kalan persone- lin durumu eklendi. TRT ile PTT arasında 21 Ocak 1989 ta- rihinde imzalanan protokol ile PTT'ye devredilen 1354 çahşan, vericilerin PTT'ye devrinin ip- tal edilmesi sonucu yeniden TRT'ye dönme hazuhklanna başladı. Bu çahşanlan ka- bul etmeyen ve mahkemeye ve- rilen TRT davayı kaybetti. Ancak TRT şimdi de mahkeme karanna rağmen bu personeli işe almaya yanaşmıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear