23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
T4 OCAK 1992 KULTÜR-SANAT CUMHURtYET/9 RESİM Bedri Rahmi'nin kayıp panosu •i ÎSTANBUL (AA) — R_essam Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun, 1958 yılında Brüksel'de düzenlenen yarışmada altın madalya kazanan, ancak daha sonra kaybolan 200 metrekarelik panosu 32 yıldır bulunamıyor. Panonun, maddi ve manevi değerinin çok büyük olduğunu belirten ünlü ressamın oğlu Vtehmet H. Eyuboğlu, A^A muhabirine yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Panonun bulunması yolundaki gîrişimler sonuçsuz kaldı. 1960 yıhndan ben kayıp. Son olarak panonun 1960 yılında Kıbrıs'a sergilenmek için gıttiğini du>duk. Pano, Türkiye Cumhuriyeti'nin malıdır. Mutlaka bulunarak Türkiye'ye getirilmelidir!' Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun her biri paha biçilmez birer sanat eseri olan Istanbul'daki panolarının da ilgisizlikten yok olmayla karşı karşıya bulunduğunu kaydeden Mehmet H. Eyuboğlu şöyle dedi: "Unkapanı Manıfaturacılar Çarşısı'nda bulunan üç adet pano toz toprak içindedir. Aynca panoların uzerlerine reklam panolan asılmıştır. Samatya SSK Hastanesi'nde bulunan diğer bir pano da bakımsızlıktan tanınmayacak hale gelmiştir. Halka malolmuş bu sanat eserlerine ilgi gosterilmesi gerekir!' YAZARIN TEPKİSİ Morris, hayvanat bahçesine karşı • Kiiltur Servisi — tnsanın ve hayvanların davranışları üzerinde yüruttüğu araştırmalarla tanınan, "Çıplak Maymun" adlı kitabın yazarı Desmond Morris, Londra Hayvanat Bahçesi'ne karşı savaş açtı. Morıis, 33 yıldır uyesi bulunduğu kuruluşu, biryandan kendi laboratuvarlarındaki çeşitli araştırmalar ve deneylere maddi yönden destek verirken öte yandan Afrika'da buyukbaş hayvanları kapsayan safari partileri duzenleyen özel bir kuruluşa destek vermekle de suçladı. Morrıs'in yanında yer alan 2300 üye de bu protestoya katıldı ve yıllardır ekonomik bir krizin içindeki hayvanat bahçesi mudurlüğunu eleştirdı. Morris, genel kanımn tersine safari partilerinin uzak geçmişte kalmadığını, bugun "seçkin kuruluşların" Tanzanya ve Güney Afrika'da bu tur partiler duzenlediklerini aktardı. (Fotoğrafta Desmond Morris kaplumbağalarından biri ile gorulüyor.) SERGİ 'Bu Daha Once \apilnusti' • NEW YORK (AA) — Ressam Bedri Baykam'ın yenı sergisi New York'ta açıldı. "Bu Daha Once Yapılmıştı" adını taşıyan ve 1 şubata kadar açık kalacak olan sergide, Baykam'ın 9 tablosu yer alıyor. Baykam, eserlerinde bir yandan Gericault ve Sardanapalus gibi eskı-ressamların tablolarının taklidini akıtmalar üzerinde yeniden yorumlarken, diğer yandan da soyut manzaralan konu alıyor. Baykam'ın New York'ta açtığı bu 6. sergideki tabloların fiyatları 3-16 bin dolar arasında değişiyor. Ressam Bedri Baykam, şunları söylüyor: "New York'ta ilk sergımı 1965 yılında 8 yaşındayken harika çocuk olarak açmıştım. O zaman, yaptığım kovboy resimleri 1500-2000 dolardan satılmıştı. Daha sonraki yıllarda yine New York'ta sergiler açtım. Şimdi 1992'de yine bir sergi açıyorum. Uluslararası tüm sanatçıların olduğu gibi bu şehirde sergı açmam benim de profesyonel hayatımın en mutlu anı." Bedri Baykam, serginin adını "Neden 'Bu Daha Once Yapılmıştı' olarak koyduğu" yolundaki soruya ise, "Bu benim 1987 yıhndan beri kullandığım bir slogandır" yanıtını veriyor. Rasirfin resimleri • Kültür Servisi — Rasin'in retrospektif resim sergisi 17 ocak cuma gunu Taksim'deki Vakıfbank Sanat Galerisi'nde açıhyor. 1923 Istanbuldoğumlusanatçı 1948'de Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra doktora çalışmaları için Paris'e gitti. Sanatçının eserleri ABD ile çeşitli Avrupa ulkelerinde koleksiyonlarda bulunuyor. Sanatçının 1980'dePapa Jean Paul IFnin 1980 yılında yaptığı portresi Sacro Convento de San Francesco koleksiyonundayeraldı. Sanatçımn, "Barış" adh tablosu ise 1986'da Italya'nın Assisi kentinde toplanan "Dünya Banşı Için Dua Günü"nü simgelemek için afiş olarak kullanıldı. TIYATRO Devlet Tıyatrosu'nda karışıklık • ANKARA (AA) — Devlet Tiyatroları 2. tur oyunlarının sahnelenmesi yönetıciler arasında sorun oluşturdu. Başrolünü Ayten Gokçer'in oynayacağı "Jean Darc" adlı oyun, konuk Ingiliz yönetmen Basil Coleman'ın protestosu yüzunden sahnelenemedi. Devlet Tiyatroları yetkililerinden ahnan bilgiye göre ocak aymın ilk haftasında Genel Mudurler Erol Gömurgen ve Bozkurt Kuruç"a gonderilen ve oyunların açıklanmasını erteleyen yazı sonrası Mark Tvvaın'in "Jean Darc" adlı oyununu sahneleyecek konuk rejisor Basil Coleman Ankara'ya gelmedi. Oyunların açıklanmasını serbest bırakan yazının geçen hafta yollanması sonrası, Basil Coleman çağnlmasımn gecikmesi ve belirsizlık nedeniyle istemeyince, diğer 4 oyunun provalarına başlanırken "Jean Darc" adlı oyun Genel Mudurluk tarafından ıptal edildi. Devlet Tiyatroları Genel Muduru Bozkurt Kuruç, yaptığı açıklamada, yönetmenin gelmemesinden dolayı oyunun iptal edildiğıni söyledi. Kuruç, açıklamanın serbest bırakılması sonrası yönetmenin neden tekrardan çağrılmadığı yolundaki soruya ise "Belirsizlik vardı, o\unun sahnelenmesınin kesinleşmemesi nedeniyle oyunu kaldırdık" yanıtını verdi. İki yıl geçmiş Cemal Süreya öleli, tuhaf, çok tuhaf Şimşek yüklü bir bulutORHAN ALKAYA 9 Ocak 19*2 Perşeml»e SJUU 11.30 Karaköy'den kalkan vapu- run kıçında, yaklaşık bir bu- çuk yıl önce terk ettiğim Kadı- köy'e yol ahyorum. Kafamda dağınık düşünceler; biraz son- ra olabileceklere hazırlamaya çalışıyorum kendimi. Sahi, bu 9 ocak törenınde. Cemal Süreya'yı anmak için buluşulan Kadıköy İskelesi'- nde konuşmayı niçin kabul et- tim?! Pekâlâ Buyrukçu (Mu- zaffer) konuşabilirdi ya da Doktor Bahar (Halil tbrahim Bahar). Muzaffer Erdost An- kara'dan kalkıp gelebilirdi Cemal Süreya için. Neyse. Bârika! Bârik ya da... Şim- şekli bulut! Cemal Süreya bu- dur bence. tkinci Yeni'yi *mar- jinal' bir akım olmaktan çıkartıp ülke şiirinin tarihıne benımseten de odur. Çünkü Cemal Süreya'da bilge ile yal- vaç, entelektüel ile ozan bir arada var oldu hep. Humour ile lınzmı böyle "kenditiğin- den" kaynaştırmış az şaır vardır edebıyat tanhınde. Bu yanıyla, Garip'ten hermetik (kapalı) bir şıire geçişin sancısını azaltmıştır Cemal Süreya. Aynı zamanda, yazdığı her şiirle, şimşek yük- lü bir bulut olarak inmiştır aşağıya, alımlama süreçleri- mize... Vapur, Haydarpaşa önleri- ne geldiğinde bunlan düşünü- yorum. Bir de nedense, Cemal Süreya'yı çok sevdiğimi... Smmt 12.0S Artık ıyıce taşralaşmış Ka- dıköy'ün İskele Meydanı'nda yürüyorum. Necati Gûngör el salhyor, Atatürk'ün bir heykel olarak, heykel çocuklara alfa- be öğrettiği öbeğin oralarda. Tuhaf bir sarsıntı yaşıyorum. Birkaç hoparlör yerleştınlmiş heykelin etrafına ve Cüneyt'in (Türel) sesinden Üvercinka... SAN Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlannın Seni kucağıma ahyorum Tarifsiz uzuyor bacakların Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzümün yanmasından anlıyorum Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dört nala sevişmek lazım 1957, Üvercinlta'dan Ben de aktörlükten geliyo- rum, ama tiyatroculann şiir okumasını sevmemişimdir ol- dum olası. Neyse ki Cüneyt, "tiyatrocu" gibi değil, bir ay- dın gibi yorumluyor şüri. Heykelin etrafinda küçük bir kalabahk. "Beş yûz lira versene abi"cı birkaç çocuk, bir simitçi, bir ayakkabı boya- cısı; gelip geçerken oltaya dü- şen birkaç işsiz güçsüz; taze sevgilisiyle buluşmanın proto- kolünü henüz kıramamış bir oğlan ve taze sevgihsi... Ama Necati, bin kişiye davetiye gönderildiğini söyiemişti. Neyse, az uzakta iki esaslı dostumuzu görüyorum. Dok- tor Bahar'la Ercüment Uçarı, paltolanna sığınmış iki deli- kanlı olarak duruyorlar göz ufkunda. Hatay Lokantası'- nın ünlü Mehmet Ali'si (Işık) geliyor ağlamaklı bir yüzle. "Nerede bu insanlar abi?" di- yor. Haklı galiba. Nerede bu msanlar?.. Kadıköy Belediyesi'nin, Ce- mal Süreya'nın son oturduğu sokağa Cemal Süreya Sokağı demeyi bir türlü kabul edeme- yen o beledıyenin görevlilen, başkanlan hariç meydanda- lar. Belli ki başkanlan harıç de olsa meselenın ciddiyetinin farkındalar. Ama içimden konuşma yapmak gelmiyor işte. Kısa bir sessızliğe çağırmakla yeti- niyorum insanlan. Sahi, bir köşede gerçek bir acı öbeği ha- linde duran kadınlan unut- muştum. Birsen Hanım'ı ay- nmsıyorum aralannda, Ce- mal Süreya'nın son ve zarif eşinı. Kızkardeşi de oraday- mış, tanımıyorum. Kısa bir an hepsi. Cemal Sü- reya'nın hepimize vasiyeti ol- duğuna inandığım iki dizesiy- le Kadıköy meydanını nokta- lamak doğru geliyor bana: "Yoksuluz, gecelerimiz çok kı- sa / Dört nala sevişmek lazım." SaatlS.OO Hatay'dan ıçeri giriyorum. Dolu ıçerisi, tek masa kalma- macasına. Doktor Bahar'la biraz laflayıp Necdet ökmen'- in, o by-passla kalbini genişle- ten şövalyenin masasına geçi- yorum. Cemal Süreya'nın dostlan arasındaki ortak ko- nulardan bin açılmış gene; Er- doğan Alkan'ın Varlık'ta. Ce- mal Süreya'nın ölümünden sonra yazdığı o tuhaf yazı... Tuhaf yazılarla dolu bir ömür sürdüğümüzü düşünüyorum. Asun Bezirci söz alıyor son- ra. Ikinci Yeni'ye karşı oldu- ğunu söylemeyi de ihmal et- meden, hiç katılmasam da sevgi duyduğum içtenliğiyle Cemal Süreya'nın şiirinden pek değil, dostluğundan dem vuruyor. Topluluk bir ortala- mada buluşmaya kararlı, söy- lenen her şeyi alkışlıyor. Ben Bezirci'yi, böyle kritik bir an- da bile gerçek düşüncelerini söylediği için alkışlıyorum. Behzat Ay'm ağlamasına ra- mak kala bitirdiği konuşması- nın ardından, Mehmet Ah'nin kötü sürprizıyle yüzleşiyomm ve söz bana geçiyor. Ne söyle- yebilirim dıye düşünemeden kendimi ayakta buluyorum: "Sûrin Hiç Babanız öldü müT' tsmet Kemal Karadayı, Ab- bas Çılga odünsüz konuşuyor- lar.lnanılmazbıraltosoprano sesten bir türkü dinliyorum. Sahi, kım o mini cooper?.. Vedat Günyol, bir kâğıda yazmış söyleyeceklerini. Başa- ran, Tevfik Akdağ konuşmu- yor. Melisa Gûrpınar da. Ah- met Miskioğlu ise tüm konuş- malan kavdedıyor. İoce Bira Tamer'in (deyım Cemal Süre- ya'ya aittir) saçları bembeyaz olmuş... Zuhal Hanım, Birsen Hanım, tpek Hanım, Mehri- zat... apayn oturuyorlar.. S M « 17.SO Fehmi'yle (Yaşar), kendi kadenmıze yol almak üzere aynhyoruz Hatay'dan. Acı bir acı duyuyorum... Cemal Süre- ya için yazılmış tek bir incele- me kitabı yok dilımde. Bu haf- ta. Nftzım Hikmet'ı anarken de Afşar Timuçin ve Nedim Gûrsel'in etütleri dışında hiç- bir ciddi çalışma olmadığını düşüneceğimı düşünüyornm. Acı bıraa... Artık gücüm tükenıyor. Sevgili dostum Adnan özer'in yüzde yüz hak edilmiş ödül se- vıncıni paylaşmak için Gaze- tecıler Cemıyeti'ne gidemeye- ceğım. Hem gıdersem, orada, bir "özendirme" ödülüne niçin katıldığını soracağım Süreyya Berfe'yideüzenm. Berfe'yı ve başka bir şair dostumu, bu "özendirme" ödülüne dosya gönderdikleri ıçın üzme ışinı de sonraya bı- rakıyorum. İki yıl geçmiş Cemal Süreya öleh. Tuhaf. Çok tuhaf... Avusturya'daki Türk Fotoğrafı Sergisi büyük bir ilgiyle izlendi Fotoğraflarla dostluk köprüsü konferans 75. POTOĞRAFÇININ 100 YAPITI — Linz'deki Fotofonım Galerisi'nde duzenlenen sergide 75 Turk fotoğrafçısının 100 calışması yer aldı. Cengiz Karlıova'nın fotoğraflan da sergideki yapıtlar arasındaydı. Bir güzelliğin ölümü Iç mimar, tiyatro sanatçısı, ressam, çok yönlü sanatçı Bülent Erbaşar'ı geçen hafta yitirdik. Gülriz Sururi- Engin Cezzar Tıyatrosu'nda "Düşenin Dostu'ndaki rolüyle ve "Kaldınm Serçesi"ndeki Jean Cocteau yorumuyla tiyatroseverlerin belleğinde kalacak Erbaşar, Ahmet Cemal'e göre bir estetik uzmanıydı, güzetliği yaşamm bütün ayrıntılarına indirebilen bir estetik uzmanı... AHMET CEMAL Bülent Erbaşar artık yok. "Kaldınm SerçesT'nın Jean Cocteau'su, bırbinnden güzel -ama hep neredeyse gızli tuttuğu- resımlerin ressamı, bütün bir yaşamı hep estetikle özdeşleştirmiş olan Bülent Erba- şar artık yok. Erdal Oz'ün evinde son karşılaşmamızda: "Neden bu kadar az görüşfiyoruz? Daha çok bir araya gelmeliyiz!" demışti. Şımdı düşünü- yorum da gerçekten çok az karşılaşabildık. Bir kez onun ince güzellıklerle dolu evinde, birkaç tiyatro kulısınde ve geçen yıl bır akşam yemeğinde. Bütün bu "az" karşılaşmaları dü- şünüyorum ve güzellikleri, hele güzel insanla- n derinliğine yaşayabılmenin, onlara bağlan- manın, onlan sevmenın zaman nehrindeki yüz yüze karşılaşmalardan çok bağımsız ol- duğunu bir kez daha anlıyorum. Anlıyorum kı, her şeylerıyle güzel olan in- sanlar. bır kavrama, tasanma dönüşüyor. Güzellığı sevıyorsanız eğer, onlarla birlikte yaşamaya başlıyorsunuz, karşılaşsanız da karşılaşmasanız da. Çünkü böyleleri, kafa- nızdakı estetik dünyasının sürekli konuğu olup çıkıyor. Evet, bır estetik uzmanıydı Bülent Erbaşar. Güzelliğı yalnız tuvallere, yalnız sahnelere ve ısmarlama ıç mekânlara değil, ama kendısi- nın ve sevdiklerinin yaşamlannın bütün aynntılanna indirebilen bir estetik uzmanı. Öldüğü günün ertesinde, bir başka güzel ın- sanın, Samiye öz'ün söyledikleri, belki de hepsinin özeti: "Çok acı bunca erken girmesi! Ama hep her şeyin güzel olmasını isterdi veo gfi- zelliklerin hiçbiri bozulmadan, o güzellik or- tamında, güzel ilişkiler içerisinde öldü..." Çirkinlikleri bol bır ortamda yaşamı nasıl algıhyordu Bülent Erbaşar, bunu tam bilemı- Çîrkinlikleri bol bir ortamda yaşamı nsıl algıtiyonta Bâlent Epbaşar, bam tam Utemiyınını. Bşlki Unsc bilmdi. Am hep çjrkinliğe savaş açtığı ve kendi yaşamnıa beyuHannda bu savaşı kazandığı da bir gerçek. Üstelik beyntiapını başhalanna, hepimize de taşırarak... yorum. Belki kimse bilmedi. Ama hep çirkın- liğe savaş açtığı ve kendi yaşamının boyutla- nnda bu savaşı kazandığı da kesin bir gerçek. Üstelik boyutlannı başkalanna, hepimize de taşırarak. Bızlere gelince. bir fırçayı, bir tuvali, bir in- san sıcakhğını daha yitirdik... Bugünlerde Avrupa'da yadırgadığımız bir rüzgar esmekteyabancılanevlerinedönmeyezorlayan. Linz'deki bu sergiyle, Avusturya ve Türkiye arasında yakınlaşma ve dostluğa giden yolda bir adım daha atıldığına inanıyorum. Sergi kataloğunda kırsal kesimden tipık görüntüler, sosyal yapıdan kesıtler, büyü- lü doğal güzellikler ve gerçe- küstüne kaçan yorumlar gibi değişik örnekler yer aldı. Bazı etkileyici nü çalışmalar, bildi- ğimiz yaptsma göre Türkiye'- nın anlayışında dcğışiklikler olduğunu yansıtmaktaydı. Zamanın aynası olan fotoğ- raf sanatçılan sergiye gizemli bir bütünlük vermişlerdi. An- cak galeri yöneticisi olarak be- nim ve Bayhan'ın konuş- malanmızda vurguladığımız bir başka gerçek daha vardı: Bu sergi sadece bir artıstik başan gösterisi değildir. Birbi- nmızi anlamamıza ve dostlu- ğun gelişmesıne katkısı ola- caktır. Biliyorsunuz, Avustur- ya'da çalışan ve yaşayan ya- bancılann büyük bölümünü Türkler oluşturuyor. Uzun yıllardır konuğumuz oldular. Üzülerek söylüyorum, ama bugünlerde Avrupa'da yadır- gadığımız bir rüzgâr esmekte yabancıları evlerine dönmeye zorlayan... Yeteri kadar tanı- mamanın getirdiği bazı olum- suzluklar yaşanmakta. Kültür ve sanat. ülkeler ara- slnda yakınlaşmayı ve dostlu- ğu sağlayan önemli bır etken- dir. Avusturya gazeteleri, rad- yo ve TV, bu etkileyici sergi ile yakından ilgılendiler. İlk haf- tada 4000'den çok izleyicı gez- dı. İnanıyorum ki Linz'deki bu sergi ile Avusturya ve Türkiye arasında yakınlaşma ve dost- luğa giden yolda bır adım daha atıldı. Dr. CHRIS HINTEROBERMAIER LINZ - 130 yıldır ilk defa, bır Türk fotoğrafı sergisi Avusturya'da düzenlendi. Linz Emniyet Müdürlüğü'- nün, uluslararası çalışmalar- da uzmanlaşmış kültür kuru- luşu Fotofonım, Yıldız Üni- versıtesi'nden Mehmet Bay- han'ın işbirlığı ile bu sergiyi hazırladı. Fotoforum yöne- ticisi olarak amacım değişik teknik ve düşünce yapısındaki ürünleri sunabilmekti. Bu ne- denle Bayhan, fotoğraflan se- çerken sadece sanat değeri de- ğil, konu-teknik-düşünceden- gesinı aramak çabasında oldu. Sergilenen 100 fotoğrafı ha- zırlayan 75 fotoğrafçınm ara- sında uluslararası ılışkilerden tanıdığımız Şakir Eczacıbaşı, Fethi ızan, İzzet Keribar, Mah- mut Güneş, Gökhan Yalta, Or- han Alptflrk, Nuri Biige Ceylan gibi isimler vardı. Ozan Sağdıç, Sıtkı Fırat, Ani Çelik Arevyan, Ercan Dirikan, Sıtkı Kösemen, Mehmet Mutaf, Hüsnü Gürsel gıbı profes- yoneller de sergide yer alıyor- lardı. Türkıye. Avusturya'da do- ğal güzelliklen ve kültür hazı- neleri ile bir turizm cenneti, binbir gece ülkesi olarak bili- nir. Bu güzellikleri tatmış olan Linz Emniyet Müdürü Dr. Jo- sef Stark açış konuşmasında, diğer izleyiciler gibi serginin yüksek düzeyınden etkilendi- ğini özellikle belirtti. Törende Mehmet Bayhan'a PSV-Foto- forum'un onur üyeliği ve ma- dalyası verildı. Bu kültür ku- ruluşunun 60 yıllık tarihi içeri- sinde bu unvanı alan ilk ya- bancı Bayhan oldu. Dr. Chris Hinterobermaier, Avusturya'mn Linz kentindeki Fotoforum Galerisı 'nin yö- neticisidir. Labirent'in başansı KültürServisi- Her yılın aralık ayında tngiltere'nin Eastbourne kentinde yapılan uluslararası Images Festival'e bu yıl ilk kez Türkiye'den de katılım oldu; tltek yapımı olan "Labırent" adlı multivizyon gösterisi çeşitli ülkelerin yüz otuz adayı arasından ilk otuz beşe gırerek fınale kaldı. Tasanm ve sanat yönetmenliğini Yıldınm Ancı'nın. fotoğraf ve bılgisayar programlamada Fethı lzan"ın, rostrum kamera ve fotoğrafta Gülsüm Usta'nın, bilgısayar programlama ve prodüksiyonda Alı Üstündağ'ın grupçalışmasıyla gerçekleştınlen Labirent'in çekımleri fstanbul'da yapıldı. M.S. Escher'ın resımlerindekı mekân zaman ve perspektif anlayışına estetik bır yaklaşımla hazırlanan yapıt, güçlü fınalıstlerı ile birlikte 11,12,13 aralık tanhlennde festıval prog- ramı ıçınde Eastbourne'da göstenldı. Aynı festıval çerçevesınde duzenlenen fotoğraf yanşmasında da Gülsüm Usta'nın özel rostrum kamera teknıklen ile ürettığı bır renklı baskının da yer aldığı "Labırent" ülkemızı çağdaş sanat ve teknik ışbırlığınde başanyla temsil ederek büyük ılgı topladı. "Labırent" mart ayı ıçinde Paris'te yapılacak Uluslararası Chelles Multi, Pot Festıvah'ne resmen davetedıldı. • Kültür Servisi — tslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştınna Merkezi'nin (IRCICA) geleneksel olarak her ayın I. ve III. haftalan dUzenlediği cumartesi konferanslan, 18 ocak cumartesi günü saat 10.30'da Yüdız Sarayv-Çit Kasn'nda Uğur Derman'ın "Hat Sanatında Kuşak Yanlar" adh konferansıyla devam ediyor. 1935 yılında Bandırma'da doğan Uğur Derman, tstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden 1960 yılında mezun oldu. 1961 yıhndan bu yana kitap sanatlan konusunda kitap, makale ve ansiklopedi metni olarak çeşitli metinler neşretti. Halen Türk Petrol Vakfı'mn yöneticisi, Marmara ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak calışıyor. Türk Kukla Tıyatrosu • Kultür Servisi — Müzik sanatçısı Erol Buyükburç, "Geleneksel Türk Kukla Tiyatrosu"nun baslıca tiplerinden olusan sergisini Emlak Bankası Sanat Galerisi'nde açıyor. 15-31 Ocak 1992 tarihleri arasında açık olan sergide; başta Ibiş olmak üzere, Nasrettin Hoca, Tuzsuz Bekir, Arap Bacı, Mestan, Bebe Ruhi, Maskara, Zenne gibi tipler yer alıyor. Aynca günümüzün bazı ünlü kişilerinin kuklaları da sergileniyor. Sergide fon müziği olarak Erol Büyükburç^un kukla oyunları için bestelediği şarkılar kullarulacak. 'Cin Gibi' • Kültür Servisi — Üç yıldır süren butun engellere ve yasaklamalara karşın Astm I Can Günduz'ün "Cin Gibi" isimli kaseti piyasaya çıktı. Yapımcılığını Hasan Saltık'ın üstlendiği, yönetmenliğini Mr. Istvan Leel Ossy, tonmaisterliğini Martin Spencer, klavyeleri Fahir Atakoğlu'nun çaldığı ve stüdyo maliyeti 200.000.000 TL'yi bulan kaset, Ebedi-Seninle Dansederken-Keriman Teyze-Aysel-Anasının Gözü- Turkish Girls-Boku Yedik- Yuh TUh ve Kompleksini Yiyiğim adlı 9 çalışmadan oluşuyor. Türk şiveleri sözlü&ti • ANKARA (tÜHA) — Kültür Bakanlığı tarafından duzenlenen bir çalışmayla çok sayıda basılacak olan "Karşılaştırmalı Türk Şiveleri Sozlüğü"nün hazırhkları sürdürülüyor. Sözlük çalışmasında Türkiye Türkçesi, Azerbaycan, Kazak, Kırgız, özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçesi ve Rus diİlerinden secilen 7 bin 400 kelime bulunuyor. Pratik kullanıma yönelik sözlüğün hazırlanışında Türk Dil Kurumu asil üyesi Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun başkanlığında Sovyet cumhuriyetlerinden davct edilen 8 bilim adamı yer aldı. Nüfusu 1 milyonu asan Türk boylan lehçelerinin de alındığı sözlük, Türk ve Rus insanının günlük konuşmalannda karşılıkh olarak kolaylık sağlamayı amaçhyor. BüGÜN ; • Kitap tanrtnnı Prof. Dr. Şinasi Takin, Prof. Fahir tz'in 80. doğum , yüdönümU nedeniyle hazırlanan kitabı saat 15.30'da Atatürk . Kitaplığı'nda tanıtıyor. (149 ' 09 45) • Monund filmleri Yves Montand'ın yer aldığı > Vincent, François, Paulet... , ve I Comme Icare adlı fılmler saat 15.30 ve } 19.00'da gösteriliyor (144 44 95) • VVIndsor'un Şen Kadınlan Istanbul Devlet Opera ve Balesi » Shakespeare'in VVindsor'un Şen Kadınlan operasını saat 20.00'de AKM büyük salonda sahneJeniyor. (151 56 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear