02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK 1992 CUMHURÎYET/15 € OUMARTESİf UMARTESİ HÜSEYİN BAŞ Galbraith'ın kumap ekonomisîSimdi rağbet borsaya. Borsada "oynamak", "kâğrt" ahp satmak yeni ahşkanlıklanmız arasında. İşyerlerinde, ev ziyaretlerinde, "entel" barlarda, borsa gündemin ilk maddesi. Alanı satanı binlerle ifade ediliyor. Dönen para milyartarla r*esaplanıyor. Adına dergiler çıkanlıyor. TV'de boy gösteriyor. -*tki yüz bin liranız bir yılda nasıl 600 milyon lira olw"u anlatan kitaplar kapışılıyor. Genç uzmanlar, üç beş ayda sıfırdan miJyarderolanlan, deli divaneleri. "tüyo"lan, sokak satıcılan, "ayi"lan, **boğa"lanyla tam bir panayır. Harvard'ın ünlü ekonomi profesörü John Kenneth Galbraitfa yeni yayımlanan "Parasal Mutluluğun TarihçesT adlı kitabında "Casino Ekonomisi" olarak adlandırdığı borsa ve borsa krizlerini irdelerken son derece de ilginç görüşlersergiliyor. Ünlü ekonomiste göre borsanın ilk krizi 1637'lereuzanacak kadar eski. Krizin kaynağında ise "HUe" var. Lâle Devri salt bize özgü değil. Salgın o zamanlar Hahsburg'lann yönetiminde yaşayan Hollanda'yı da kasıp kavurmuş. 1630'daOsmanlıdan ithal "lâle" tutkusu, biranda Flaman halkı büyülemiş. O kadarki tek bir lâle soğanına sahip olabilmek için "iki atlı yepyeni bir araba, takımlanyla biiükte" gözden çıkanlır olmuş. Kimileri, "lâle" soğanlan daha toprak altındayken dünyanın parasını sayarak satın alacak ölçüde işi ileri götürmüş. Galbraith'a göre burada insanlan cezbeden, kuşkusuz, lâleden çok onun alınıp saümından elde edilen ya da elde edilmesi umulan kazanç. Ama bir gün "aniden" kimse lâle almaz olmuş. Lâle krizi nice ocaklan söndürmüş. Galbraith'a göre lâlenin öyküsü, borsa krizinin "mekanizmasını" ortaya koyan ilginç bir örnek. Ünlü ekonomist "parasal çöküşlerin" hep aynı mantığı izlediğini, dahası, insanlann önde gelen iki "zayıfbğından", "açgözlülüğünden ve saflığından" kaynaklandığı görüşünü ileri sürüyor. Borsa krizlerini ise şematik olarak dört evreye ayınyor. Galbraith'a göre tüm spekülatif çılgınlıklann kaynağında, "dünyada yeni bir şeylerin varolduğu düşü" yatıyor. Öysa dünyada bırakınız yeni olmayı, yeniye benzeyen hiçbir şey yok. Lâle olaymda ve 80'li yıllann tüm spekülatif çılgmhklannda "yeni buluş" oyununun payı büyük olmuştur. Bir şey ne denli "egzotik" olursa, şpekülasyon için o denlı uygun bir zemindi. İkinci evre, birincisinin doğal uzanüsında yer alır. Herkes kendisini başkalanndan daha uyanık sandığından maceraya balıklama atlar. Tıpkı "altma hücum" gibi, "sihirli olduklan varsayılan bazı ürün ve hisse senetlerine saldınlır. Fiyat yükselmeleri, fıyat yükselmelerine yol açar. O andan itibaren de daha fazla kâr için her şey mübah olur. 1716'da bazı kadın hisse senedi tutkunlan John Law adlı bir tskoçyahrun kurduğu Mississippi şirketinin "zor" bulunan hisselerine sahip olabilmek için "yatağa" girmeyi bile göze alacak ölçüde işi ileri götürmüşlerdir. Bu arada "gerdeğe" borç parayla girenler de eksik değildir. Amaç, az parayla kısa sürede çok para kazanmaktır. Tüm spekülatif girişimlerin kaynağında bu "kaMırac etkfeT mevcuttur. Üçüncü evre en trajik olanıdır. Bu. knzın gerçekleşmesı evresidir. Çünkü önlenemeyen düşüş öyle yavaş yavaş olmaz. Ani bir biçimde ortaya çıkar. Çöküş başladığında ise hiçbir önlem onu durduramaz. Ekonominin tümünü etkiler. Durgunluğa, giderek gerilemeye neden olur. Çöküşten sadece bir avuç spekülatör kazançh çıkar. Krizin son evresi ise "çöküşün" sorumlulanrun aranmasıdır. Sorumluluk birkaç kişinin üzerine yüklenir ve bunlar toplumdan dışlanarak cezalandınlır. Ama "çöküş", 1929 krizinin dışında, genellikle çabucak unutulur ve her şc> yeniden başlar. KUTU Hizboloii ve SHP Diraz nefes almıştık ki SHP'nin"hizbolog"larıbir kez daha sahnedeki yerlerini aldılar. Aslında sahneden hiç çekilmemişlerdi. Çünkü bu partide "hizboloji" bilimi, öteden beri hayli gelişmiştir. M uhalefette ya da iktidarda oluşlan fark etmez. Nasılsa biryolunu bulupdıdişip dururlar. Şirndi. ülkede başka sorun kalmamış gıbi parti içi savaşı yeniden başladı. Hizbologlar bir kez daha kollan sıvadılar. Yenilgiyi artık alışkanhk haline getiren "ebedi aday"larını mindere çıkarmanın çabasında hiçbir şeyi gözleri görmüyor. Gına getirdiklerinin, bıkkınhk verdiklerinin, partiyi asıl eritenin, yansıtılan bu "imaj" olduğunun ayırdına varmadan... Dün mindere SHP'yi iktidara taşıma sloganıyla çıkmışlardı. Eh, SHP bugün "yanm da olsa" iktidarda olduğuna göre partiyi nereye taşıyacaklar dersiniz? Söyleyelim: Muhalefete. Klasik, herkesin okumuş olmayı istediği, ama kimsenin okumak istemediğikitaptır. MARK TWAIN Dedikodu afetlerin en büyüğüdür. İkisuçlu, bir kurban varatır. HEREDOT Deha, yüzde bir "esinden ", yüzde doksandokuz "terden" oluşur. T.ALVAEDISON Üçtüryalanvardır: Yalanlar, kutsalyalanlar, istatistikler. D1SRAEL1 Karakter, bir doğa gücüdür. Karakteryoksunluğu, daha da fazlası. ANTONÇEHOV Eleştirmen için yazmak boşa çabadır. Nezleli birine çiçek koklatmaya benzer. ANTONÇEHOV T E M E L ' I N Y E R ! İdPis'in kulağı hangisi? İdris uzun yıllardır Almanya'da çalışıyordu. Büyük bir marangozhanede ustabaşıydı. Kaza geliyorum demez. Bir gün şerit testerede "ince" bir "kesim" yaparken dikkatsizliğinin kurbanı oldu. Sağ kulağını testereye kaptırdı. Kulak bir anda yeredüşmüş, etraf kana bulanmıştı. Arkadaşlan hemen yardımına koştular; İdris'i kesik kulağıyla birlikte hastaneye yetiştirdiler. Kulak üç saat süren son derecede başarılı bir ameliyattan sonra yerine dikildi. On gün sonra büyük t . güngelipçatmıştı. Sargılar açılacaktı. Doktorlar, hemşireler, Idris'in tüm merakla sonucu bekliyorlardı Derken sargılar açıldı. Sonuç tek kelimeyle mükemmeldi. Kulak tam yerine dikilmişti. Dikiş izleri bile belli değildi. Hemşirelerden biri ldris'in eline bir ayna tuttuşturdu. Sonucu görmek onun da hakkıydı. İdris, uzun uzun baktı aynaya. Suratı asılmıştı. Ters bir sesle. "Ha pu penum kulağım değildor" dedi. Herkes şaşırmıştı. Doktorlardan biri dayanamadı: "Senin kulağın olmadığını da nereden çıkardın" diye sordu. İdris, kararlı bir tavırla yanıtladı: "Penum kulağumda kalem vardı.." Davidoffların sonuncusu Uavidoff puro ve "cigarillos"lan tutkunlanna kötü bir haberimiz var: 1992 yılından sonra Küba kaynaklı Davidofflan tüttüremeyecekler. Stoklar bitmeden, kendilerine stok yapmaya baksınlar.. İsviçreli dağıtım firması ile Cubatobaco arasında 1989 yıhndan bu yana süren "boşanma davası" dostane bir biçimde sonuçlandı. Buna göre İsviçre firması artık Davidoff adinı kullanamayacağı gibi dünyanın en güzel tütünü olan Küba tütününden mamul puro ve "cigarillos"ları pazarlayamayacak. Davidoff tutukunlanna Tekel'in puro ve "cigarillos"lannı öneririz Nefeslerine güveniyorlarsa tabii.. tmBASINDAN Jovanovic / BELGRAD Atlıhan'ın kayıp desenleri' l_/rgin Atlıhan'ı tanır mısınız? Eğer tanımıyorsanız meraklanmayın, onu er ya da geç tanıyacaksınız. Çünkü bu neredeyse kaçınılmazdır. Çılgın Ergin'i tanımaktan bugüne kadar tannnın hiçbir kulu kurtulamamıştır. Ama gel gelelim, "çılgın", New York gibi bir sanat mabedınde art arda ses getiren sergileraçmasına.Türkiye'de ilginç olduğu kadar "uçuk" "happenning"lere, beğeni kazanan sergilere imza atmasına karşın resim "romankulatura"sına kendini bir türlü "ressam" kabul ettirmeyi başaramamaktan dertlidir. Çünkü "çılgın" bu takıma göre sanata sonradan gelmiştir. Resme "sonradan gebnekse", "sonradan gönne"lik kadar bağışlanmaz birdurumdur. Ressam dediğin "doğma büyüme ressam" olmahdır. Birkaç gün önce Ergin'e rastladım. Çok keyifliydi. İlk kez bu eski derdinden yakınıp durmadı. "Artık kimse beni resme dün başlamış olmakla suçlamayacak" diyordu kahkahalaratarak. Halası, eski evlerinin tavanarasını kanştınrken "çügın"ın bir "desenini" bulmuştu. Desen 1962tarihini taşıyordu. Ergin Atlıhan, kimi şom ağızlı "hasut"un dediği gibi "resme" dün gelmemişti. Tam otuz yıldır resim yapıyordu. Eski ressamdı. AVCILIK Kaplan llindistan ordusundan emekli İngiliz albay en başanlı av öykülerini anlatıyordu büyük bir keyifle: "Birden bire önûme dev bir kaplan çıkfı. Hemen üzerine atıldım ve başanlı bir bıçak darbesiyk kuyruğunu kesrim deyince, dinleyenlerden biri dayanamayıp sordu: "Neden başını kesmediniz?" Albay, nazikçe yanıtladı: "Çok basit bir nedenle.. Birileri daha önce kesmişti.." VKasMngton, 500 dnayetle ABD şampiyonu Dilanço henüz tam olarak ortaya çıkmış değil. Ama sonuç şimdiden belli: Washington, "kişi başma" düşen "cinayette" dünya rekortmeni. Noel arifesinde yapılan hesaplara göre ABD'nin 626 bin nüfuslu başkentinde bir yılda tamamı tamamına 500 cinayet işlenmiş. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 65 gibi ürkütücü bir artışı ifade ediyor. "Büyük elma" diye anılan New York, yülık 2200 öldürme olayı ile önde görünüyor. Ama nüfusa oranlandığında 100 bin nüfusa yüzde 77.7'lik cinayet oranıyla gerçek şampiyonun Washington olduğu ortaya çıkıyor. Cinayet patlamasınm nedeni, uzmanlara göre uyuşturucu kullananlann sayısındaki artış. Özellikle 1986 yıhndan bu yana kokainin sigara gibi içilen, ucuz olduğu kadar çabuk ahşkanlık yapan türevi "crack"ın ortaya çıkmasıyla uyuşturucu kullananlann sayılan hızh bir artış göstermiş. Cinayetlerin büyük bölümü uyuşturucu satışmı elinde tutan "mafya"lann pazar savaşından kaynaklanjyor. Nüfusunun dörtte üçünü "siyah"lann oluşturduğu kentte gemi azıya alan cinayetlerin durdurulması için yapılan tüm girişimler dişe dokunur hiçbir sonuç vermiyor. Belediye konseyinin 18 yaşın altındaki gençlere "koyduğu" gece sokağa çıkma yasağı, sonuç vermeyen önlemkr arasında. Başkentin giderek bir "süper Cbkago" haline gelmesi, Beyaz Saray'ın burnunun dibinde "crack" satışının yapılması karşısında küplere binen Başkan Bush ise bu çılgın gidijin durdurulması için sert önlemler alınması yönünde kararb. Uyuşturucu mafyasına karşı savaşın hızlandınlması, silah saüşlanna belli kısıtlamalar • getirilmesi alınan önlemler arasında. Ancak tüm bu önlemlere karşın cinayetlerin sayısında hiçbir azalma gözlenmiyor. Skor bu yıl da aynı: VVashington, 500cinayetle ABD şampiyonu. ABD ise yıllık 23.600 cinayetle dünya şampiyonu. KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK PÎKNİK PİYALEMADRA HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN ı'NJSAMLARl .AMAK ZOR\ DOSTA IHTı/ACLARl 4/UA HAKSIZUK '.. İFLAUI KESILEN OLMAUYPIM. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI GARFIELD jm DAVIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ERNESTO R.GARCIA SEUAS BULUT BEBEK NVRAY çtFTÇt Hayjr efendim! Hevzimh Bârryo denılen şu stıiu oLaya \ zri filan kârışUrmadım ! .T T TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 OCAK SICAK KOMSERYE!. 1982 '£>£ BUGÜAJ, ISINAN <OH££I?VE Üe£rrWİ- Ğt AÇrtOj4NMfŞr/. "BLANCHUr, BEftrKAHD SJI.* İÇ /Ç£ ftcr AteTHL &J- IS£ /4G4Lı4/Z/A/OA, KİA4- 8U AÇfUNCA iiÇ Mryoe, Y£M£K 8U Ç./Ğ Dİ. Ö ÇOtC
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear