18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 EYLÜL 1991 • * • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Özal: Süleyman Bey'in Söyledikleri Hikâye••• (Baştarafı J. Sayfada) söz konusu olan... Özal'a göre "zaman füne//"ndeki konular vardı dıllerinde; "Hâlâ bugünün, yarının de- ğil, dünün meselelerini konuşuyorlar. Fakir- lik edebiyatının devri geçmiştir artık. Tıpkı ge- cekondu edebiyatının geçmiş olduğu gibi... Baktım geçen akşam Süleymen Bey hâlâ ba- ğırıyor, 'şu trene bınin' dıye. Hep aynı plak; bir şey ifade etmeyen laflar." Şöyle dedi Özal: "Yahu partıler bir şey söylemiyor." "ANAP da mı?" Şöyle bir baktı Özal: "Mesut da konuşmuyor kı yahu!" Gülmeye başladık. O da gülerek: "Durun bakalım, durun bakalım! Belkı onun taktiğı öyledir. Rakibinin nefesinin ke- sildiği yerden başlayacaktır. Akşam televiz- yonda onun bir de reklam filminı seyrettım StaM'den. Buradan seyredılıyor. Bir an uçu- yor vız diye. 12 Eylül öncesi manzaraları. Su- leyman Bey gözüküyor bir an. Sonra Mesut Bey, hoşgörü falan diyor." "Etkilendiniz mi?" Kıkır kıkır gülüyor: "Şimdi bir şey söylemeyeyim." Seguela ile arası yok gibı Özal'ın... Bir ara Mesut Yılmaz'ın "Mülkıyeliliği'ne lafı dokundurarak "Mülkiyeliler yenıden geliyor" diye konuşuyor. ANAP'ın "Daha yapacak çok ışimız var" sloganına takılıyor: "Ecevit de güzel söyledı; çok işiniz var ıdiy- se neden seçimleri bir yıl öne akjınız diye..." Gecenin ılerleyen saatlerınin de etkisiyle olacak, bir meslektaşımız, Başbakan Yıl- maz'la, Özal'ın "kafa bulduğu"nu ima eden bir sözü ağzından kaçırınca, o kadar da de- ğil gibisinden oluyor tepkısı: "Durun bakalım, durun bakalım!" dıyor, ama yıne de devam ettıriyor aynı havayı: "Hakikaten konuşmuyor Mesut Bey..." Kendine göre Özal sanki ince ince doğruyor Yılmaz'ı... "Peki, Mesut Bey'in seçim şansı nedir?" "Rize'de 3-0 alır Mesut Bey; kim gelirse gelsin karşısına..." Özal'a göre seçim, '80 öncesi partileriyle '80 sonrası partileri arasında geçecek. "Efendim, '80 öncesi partiler arasına DSP'yi de koyuyor musunuz? Ecevit'i?.." Gevrek gevrek gülüyor: "Bu akşam StarTde seyrettım Ecevit'i; De- mirel'e öyle bir yüklendi ki..." Çok keyifli bir havada- "Partileri bilmem ama kışiler değişıyor." Bunu öyle bir üslupla söylüyor ki Ecevit'i '80 sonrasına soktuğu anlaşılıyor. Seçim ne sonuç verecektı? Demirel ne yapacaktı? Beni konuşturamazsın havasında. Soruyor: "Millet neye göre rey verecek? Yanı konuş- malara göre mi oy verecek sanıyorsunuz? Hayır. Enteresan bir seçim... Birçok kimse umduğunu bulamayacak." "Demirel de mi?" "Aynntıya sokmayın şimdi benı." . Umduğunu bulamayacaklar arasında De- mırel'den başkası var mıydı? Örneğın, bir meslektaşımız SHP bir numara olacak diye ıddiaya girmişti. Özal ona dönerek: "Yanlış yapmışsın sen ' iddianın yalnız bir yemeğıne olduğunu öğ- renınce de tepkisi şu oldu Özal'ın: "Neyse, zararın fazla olmayacak." Erken seçimi sadece Mesut Yılmaz mı ıs- temişti? Bu soruya da şu karşılığı verdi Özal: "Erken seçimi ben de istedim. Bız sekiz senede öyle transformasyonlar yaptık ki şim- di bunlan 2 bınli yıllara götürmek lazım." Bunların tümünü yazılabilir kaydıyla konuş- tuk Sayın Özal'la. Arkasından da sorduk: "Hangi parti liderini beğeniyorsunuz? Yanıtı ilginçti: "Karışmam..." Bir de karışsa Sayın Özal! Şimdi sözü yıne cumhurbaşkanlığının ana- yasal konumuna getirmek ıstıyoruz; yani ta- rafsız ve partilerustü olmak gereği... Yukarıdaki söyleşiyi okuduktan sonra bu- na siz karar verin, Ozal bu anayasal gereğe uymuş mu, uymamış mı dıye... "Amerikan halkında daha hâlâ kovboyluk var..." Bu yargı da Sayın Özal'ın. Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerı Yugoslav- ya'ya askergönderebilir miydi? Buna ihtımal vermıyor Özal: "Halklan müsaıt değil" diye söze başladı; ' Asker gönderse gönderse sadece Amerika gondenr. Hele Almanya falan hiç yapamaz. Körfez savaşında gördük bunu." Avrupa'ya, hele Almanya'ya dönük duygu- larını pek saklama gereği duymuyor gibi. AP nin Türkiye'ye ilişkin cdumsuz bakışı da onun açısından ABD'ye daha çok yaslanmanın ge- rekçesını oluşturuyor. Balkanlar'da Türkıye'nin "biraz abilik" yap- masından yana Sayın Özal. Bundan üstü ör- tülü bir memnuniyet duyduğu okunuyor yü- zünden! "Baksanıza Makedonya, Bosna-Hersek gelip derdinı bize anlatıyor." Makedonya'da 200 bin soydaşımızın yaşa- dığını. Bosna-Hersek halkının yüzde 65'inin Muslüman olduğunu anımsatıyor. Bir meslektaşımız, "Birinci Dünya Harbi'n- den önceki tablo Balkanlar'daki..." diyor. Özal'ın yanıtı: 'Ama harp çıkarmaz o zamankı gibi..." Dikkat ettik Ozal, Bükreş konuşmalarında bir noktayı bırkaç kez vurguladı: Balkanlar1 da, bölgede sınırların değişmezliğı... Bunun altını çizmesı, yerınde bir tutum sa- yılmalı. Zira bu bir kez başladı mı, nerede du- racağı belli olmaz. Ayrıca Balkanlar'da "sınırların değişmez- lıği"ni vurgulaması, Makedonya'ya, Bosna- Hersek e çevre ülkelerden yönelebılecek kı- mi toprak ıstekleri açısından "Turkiye'nin abilik" jesti olarak nitelenebilir mi, bilemiyo- ruz Balkanlar'da barış ve istikrarın kurulabil- mesı, tüm bölge ülkelerınin ilişkilerini sıkılaş- tırmalarından geçiyor. Bu açıdan Karadeniz Ekonomik işbirliği projesinın gerçekleşmesi de çok yararlı olacak. O yüzden, Cumhurbaşkanı Özal'ın Ro- manya zıyaretı olumlu olmuştur. * Bu satırları Bükreş'ten Prag'a uçarken yaz- dık. Tam noktalamak üzereydik, cumhurbaş- kanı geldi yanımıza. Uzun söyleşıden bazı satırbaşları: SORU — "Demirel dıyor ki: 21 Ekim sa- bahı sonucu görünce pratik adamdır, ıstıfa eder cumhurbaşkanlığından" ÖZAL — "Hikâye onun söyledikleri..." ÖZAL — "12 Eylül'de değil ama, 12 Mart'ta şapkayı alıp gitmıştır. Halbuki direnmeliydı. Meclise gıtmeliydi." ÖZAL — "12 Eylül öncesi, 1980 yılbaşın- da muhtırayı verince askerler, Demirel'e şu- nu söylemıştim: 'Ben olsam muhtırayı veren- leri emekliye sevk ederdim.' Yanımda Korkut da vardı." SORU — "Öyle diyorsunuz ama, dokuz ay geçınce aynı askerlerle başbakan yardımcı- sı olarak çalıştınız." ÖZAL — "Öyle değil. Başbakan yardım- cısıydım, ama teknısyendim. Sıyasal sorum- luluk konseydeydi. Hem Hamzakoy'a telefon edip Süleyman Bey'in onayını da almıştım." SORU — "Size izın vermekle hayatının yanlışını yapmış galıba. Ne dersinız?" Yanıt yok Özal'dan. Yalnızca yüzümüze bakmakla yetıniyor. Söyleşınin bir yerinde Özal. "70-75 yıl ge- çınce bugün ekonomıde yaptıklarımız mucı- ze gibigörülecek" demeyi de hem de bırkaç kez unutmadı. Konuşmadan duramıyor değil mi Sayın Özal? Cumhurbaşkanhğı'nın anayasal konu- munu hiç umursamaksızın eski ağabeyi De- mirel'e meydan okumayı sürdürüyor. Neden? Bir şeylerın yaklaşmakta olduğunu sezdi- ğı ıçin mi böyle konuşuyor? Süreklı yaptıkla- nnı anlatması bundan mı? Takdır edılmedi- ğınden sık sık yakınması, artık bir dönemın noktalanabıleceğıni sezmeye başlamasından mı? Bilemiyoruz. Sonbaharda Prag çok güzel... Iç polıtıkadan başımızı kaldırabHirsek onu da yazacağız. Özal meydan okudu VELİEFENDt BUKREŞ (Cumhuriyet) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, DYP Jiderinin kendisine yöne- lik olarak 21 ekim sabahı istifa edeceği yolundaki sözlerine kar- şıhk olarak "Demirel'in söyle- dikleri hikâyedir" dedi. özal, Demirel'in 12 Mart'ta şapkayı alıp gittiğini, oysa direnmesi ge- rektiğini söyledi. Erken seçim- de etkisinin olduğunu belirten Özal, "şükran mektubu"nun bu seçimlerden önce ve bazı id- dialara göre düzenlendiğini an- lattı. Romanya'dan Çekoslovak- ya'ya giderken uçakta gazeteci- lerle sohbet eden özal, çeşitli so- nılan yanıtladı. Bir gazeteci, özal'a şu soruyu yöneltti: "Demirel diyor ki: 21 ekim sabahı, sonucu görünce Turgut Özal pratik adamdır, istifa eder..." özal'ın bu soruya yanıtı şöy- le oldu: "Hikâye onun söyledik- leri, bir zamanlar 1987 referan- dumu sırasiDda '7 eylül sabahı yokiar' diyordu. Ne oldu? Yi- ne vanz." İki sandık Cumhurbaşkanı özal, Cum- hurbaşkanlığı seçiminin de er- ken genel seçim ile birlikte ya- pılmasını istediğini hatırlatarak şöyle konuştu: "Seçimle birükte meydanlara iki sandık konsaydı ne olurdu sanki? Cumhurbaşkantnı halk seçseydi. O zaman halkın kimi sevdiği de ortaya çıkardı. Şim- di de iddia ediyorum, ikisiyle de yanşmaya hazınm. Süleyman Bey'le de tnönü ile de." Özal söyleşi sırasında "1989da referandnma gitmekle Demirel'in oyununa gelmiş ol- duk. Bunu kabul ediyorum" di- ye ekledi. 'Demireri tanırım' Özal, bu halkoylamasında yüzde 50'den fazla "hayır" oyu çıktığını, ancak olayın üstüne gitmediklerini anlatarak şöyle konuştu: "Demireri sizlerden iyi tanı- run. Eğer referandumu Medis'e götürseydik 1987 seçimini bu- nun iizerine kurardı. Yuzde 50 civannda aldıgımız oy bize se- çimi de kazandırmıştı. Eğer on- lar yıizde 65 alsalardı seçimi de alırlardı. Sayın Demirel, refe- randumda '7 eylül sabahı bun- lar yoktur' diyordu. Ben de ay- nı şeyi şimdi söylüyorum." özal, 12 Mart ve 12 Eylül ile ilgili olarak şunları söyledi: "Biz, şapkayı ahp gitmeyiz. 1980 12 Eylülü'nü söylemiyo- rnm, ama 12 Mart'ta şapkayı ahp gitmiştir. Aslında Medis'- Demirel: (BofUrofi 1. Sayfada) disi de yoktur." "Açıkgöze bak" Süleyman Demirel, özal'ın cumhurbaşkanını halkın seçme- si konusunu yeniden gündeme getirmesi ve bu seçimin erken genel seçimle birlikte yapılması önerisine ilişkin bir soruya da "tstifa etsin, derhal kabul ede- riz. Hem Çankaya'da oturacak bem seçim yaptıracak. Açıkgö- ze bak" karşılığını verdi. Demirel, Ozal'ın 1983 yılında ABD Buyukelçisi Hupe'e yazdı- ğı iddia edilen "şiikran mektubu" ile ilgili soruyu yanıt- larken de mektup konusunda henüz kesinleşmiş bir durum ol- madığına dikkat çekti ve "Mek- tup gerçekse, 8 senelik hükü- met, Türk milleünin degil, bas- kasının hükümetidir" dedi. in öniine gitmesi lazımdı. Benim alıp kaçacak şapkam yok." 'İznini aldım1 Özal, kardeşi Korkut ile bir- likte 1980 yılının ocak ayında başbakanhk müsteşan iken dö- nemin başbakanı Demirel ile gö- rüştüğünü belinerek "Yüziine söylemişimdir: 'Bu mektubu ve- renleri ben olsam derhal emek- liye sevk ederün.'Kardeşim Kor- kut da yanımdaydı" dedi. Bu sözleri üzerine Özal'a şu soru yöneltildi: "Öyle diyorsunuz, ama ara- dan 9 ay geçince gidip o muhtı- rayı verenlerin Başbakan Yar- duncısı oldunuz. Siyasal sorum- luluk aldınız." özal'ın yanıtı şu oldu: "Öyle degil. Başbakan yar- dımcısıyım, ama teknisyendim ben. Siyasal sorumluluk kon- seydeydi. Görev almadan Ham- zaköy'deki Demirel'e telefon edip onan iznini de almısöm." II yıldır siyaset sahnesinde olduğunu ve zirvede buîunduğu- nu kaydeden özal, "Bunda bir şey var demektir. Ben herhangi bir şekilde aynlırsam, ki geri ge- lecegimi hiç sanmıyorum, ülke- nin ber yerinden feryatiar gelir" dedi. 1960'lardan bu yana "etliye sütlüye kan^mayan ve biraz sembolik faaliyette bulunan cumhurbaşkanı" alışkanhğı gö- rüldüğünü söyleyen özal, baş- bakanlık yaparak siyasetten gel- diği için farklı görüntüsünün doğal olduğunu söyledi. Zaman gazetesinden yazar Fehmi Kora'nun "şiikran mek- tubu"nu gördüğü yolundaki açıklamasıyla ilgili bir soru üze- rine de özal, "Mektup bu se- çimlerden evvel düzenlenmiş ve iddialara göre bazılan yazmış. Imzayı da taklit etmek çok zor değil. Kimin yaptıgını bilemem, ama siyasi yanı olduğu anlaşılı- yor " yanıtını verdi. özal, "ANAP'tan olur mu" sorusu- na ise "Bilmem, sanmam" di- ye karşılık verdi. Özal, haberi yazan Muammer Bostancı ile il- gili olarak da "Ortahgı kanşür- maya çalışıyor. Paşalarla ilgili kitabında da yanılmalar var. O kiUptan da anladım ki TRT Ge- nel Müdürliığü'nii çok istiyor. Bu mektubu hazıriadığı mana- sında söylemiyorum. ama onu alet etmişlerdir. Araştırmaya ge- rek görmeden de yayımlamış- lar" dedi. Mektubun var olup olmadığı konusundaki bir soru- yu ise özal, "Mektup yazılma- sına gerek yok. Ben parti baş- kanı iken yabancı elçilerle gö- rüştüm. Ama onlar kendileri için yoklama yapıyorlardı. Bu- gün de rauhalefeti ziyaret edi- yorlar. Ben zaten göreve geldi- gimde Carter yönetimini de faz- la (anımıyordum. tlişkilerim Basbakanlık Müsteşarfağı'ndan sonra gelişti" diye yanıtladı. Cumhurbaşkanı Özal, önce- ki akşam Bükreş Büyükelçili- ğTnde Türk gazetecilerle sohbet ederken önümüzdeki yıllarda da önemli icraatları olduğunu be- lirterek "Erken seçimde benim etkim vardı, olması da lazımdı" dedi. 2000'e doğru gidilirken çok hızh bir değişme olduğunu, kafalann bu değişimi anlayacak kadar hızlı çalışmaması hâlinde geri kalınacağını belirten Özal, "Bizimkiler hâlâ bugünUn ve güniin gerisini tartışıyor. Zaman tttnettnde münakaşa ediyor" de- di. Bu seçimin enteresan bir se- çim olacağını, birçok kişinin umduğunu bulamayacağını kaydeden özal, anketler konu- sunda şunlan söyledi: "Türkiye'de anket yapma zoriuğu var. Herkes fikirlerini söyleyemiyor. Daha çok sol gnıplar konuşuyor ve sol fikir söyleniyor." '3-0 Mesut alır' Özal, bir başka soru üzerine de "Rize'de 3-0 Mesut Bey alır. Listeden kimi getirseler başba- kan çıkartmış br kentten Mesut Bey'e oy veririer" dedi. ANAP'uı seçim kampanyası- m nasıl değerlendirdigi konu- sundaki bir soru üzerine de özal, Yılmaz'ın genelde konuş- mamayı yeğlediğini beürterek bunun da bir seçim stratejisi olabileceğini kaydetti. Cumhur- başkanı gülerek "Mesut Yü- maz'ın 'Daha yapılacak çok iş var' sloganına karşı Ecevit ce- vap vermiş. 'O kadar çok işiniz vardı da o zaman neden erken seçime gidiyorsunuz?' diyor" şeklinde konuştu. 'Konuşarak çözeceğiz' Bir gazetecinin, gezisinin bü- yük bölümünde ortaya Avru- pa'daki azınlıklarla ilgili sorun- larm işlendiğini, Türkiye'deki Doğu sorunu konusunda ne dü- şündüğünü sorması üzerine Ozal şöyle konuştu: "Doğu sorununu konuşa ko- nusa çözeceğiz. Var olan prob- lemleri tabu haline getirmemek lazım. Meselelerin diyalog ba- linde çözulmesinden yanayım. Aslında sömüren kim, bunu bir kez daha düşünmek lazım. Türkiye Cumhuriyeti bir ahnış- sa 20 yaürmış bu bölgeye. Ama adam kendisine 'Kürt' diyorsa 'Sen dağ Türküsün' dememdi." HavelMe göriiştü Romanya gezisini tamamlaya- rak Çekoslovakya'ya geçen Cumhurbaşkanı Özal, dün Prag'da Çekoslovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel ile görüş- tü. İki ülke arasında "Yatınm- lann Korunması ve Tesviklne llişkin Anlaşma" imzalandı. özal ve Havel daha sonra ortak bir basm toplantıa düzenlediler. Cumhurbaşkanı Özal, Karade- niz tşbirliği Bölges^yle ilgili Ha- vel'e bilgi verdiğini ve kendisini Türkiye'ye davet ettiğini söyledi. Vaclav Havel de Türkiye*yi Av- rupa ile Asya'nın kesişme nok- tasında önenüi bir ülke olarak gördüklerini kaydetti. Özal, da- ha sonra 1968 devriminin en önemli isimlerinden Meclis Baş- kanı Aleksandr Dnbçek ile gö- rüştü. Üçlti ittifak tehlîkede GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) kaçtı. "TRTde tartışalım"... Hayır; "Gel bakanlığında bûrokrat- lamm önünde tartişalırrf... Yine hayır; Prof. Işıklı, "Geün Mül-' kiyeliler Birliği'nde tartışın" diyor... Yanıt: "Olmaz." Nedenmiş? Basın Konseyi'ne başvurmuş... Cumhuriyet gazetesinin Konsey'e üye olmadığını biliyor. Bile bile görüntüyü kurtar- mak içın "Ben Konsey'e başvurdum, tartışmam" diyor. Açık rejim ise gelin tartışalım; 'patent o/ay/'ndan başla- yarak 'dokunmatik' konulara teker teker değinelim. ANAP'ın kaçakçılara sağladığı ayncalıklara değinelim... Yasaları.'kararnameleri, teblığleri tek tek tartışalım. Kimler korunmuş: kimler kollanmış; vurgunlar nasıl örtbas edilmiş; bu vurgunlarda Kahveci ne yapmış; nasıl davranmış? Hangi yazışmaların ve işlemlerin altına imza atmış? Bunlan belgelerı ve kanıtları ile bir bir gözler önüne se- relim. Ben konuşayım. O da konuşsun; kararı da bu tartış- mayı izleyenler versin. Soruyorum: — Türkiye'ye tekstıl makinelerinin yenilenmesi için 1.4 mH- yar dolariık yatınm kredisi verildi mi? Ne oldu bu kredi? Kim- lere verildi bu krediler? Soruyorum: — 5 yaşından büyük tekstil makineleri nasıl sokuldu Türtö- ye'ye? Eski makineleri yenı makinelermiş gibi Türkiye'ye so- kanların hangi ANAP yanlısı yayın organı ile ilgileri vardı? Soruyorum: — Haklarında Bursa ağır ceza mahkemelennde dava açı- lan bu tnlyonluk kaçakçılık suçunu yüreğinız sızlamadan nasıl affettiniz? 31 Ocak 1991 günlü karamameyi nasıl imzaladh nız? Kim kaleme aldı bu tnlyonluk vurgunu örtbas eden ka- ramameyi? Soruyorum: — Bursa tekstil makineleri olayında ekspertiz raporu ve- ren mühendislerin yetkilerini 17 Ağustos 1991 günü yayım- ladığınız genelge ile ellerinden nasıl alabildiniz? Soruyorum: — Bursa'da ortaya çıkartılan tekstil kaçakçılığı olayından sonra Denizli, Gaziantep ve Uşak'a da teknotojik ömürierini dolduran eski tekstil makineleri sokuldu mu? Sokulmadı mı? Soruyorum: —Neden Makine Mühendisleri Odası'nın bu kaçakçılık olaylarında eksper olarak görev almalarını engellediniz? Soruyorum: — Maliye ve Gümrük Bakanlığı görev alanı içine giren bir konuda para getirecek bir aygıt için bir devlet şirketi yöneö- cileri ile kendi adlannıza nasıl patent aldınız? Soruyorum: — TBMM'de mini yazarkasa patenti alındı mı sorusuna ni- çin yanıt vermediniz? Neden milletvekillerinden bu gerçeği gızieme gereği duydunuz? Soruyorum: — Mini yazarkasa ve dokunmatik seçim makineleripatent gelirlennı, madem hayır kurumlarına bağışlayacaktınız. Bu özveride (!) bulunacağınızı gazetecilere neden daha önce söylemediniz de patent olayı Cumhuriyefte yayımlanıncaya kadar beklediniz? Gelin TRT'ye tartışalım... Açın Maliye ve Gümrük Bakan- lığı salonlannı tartışalım... Gelin Mülkiyeliler Birliği'ne tar- tışalım... Bu tartışmalarda başka dosyalar da açacağız! Bayat mayonez yemiş fukara bakan, şimdiden dut yemiş bülbüle döndü (Baştarafı 1. Sayfada) kaya da "siyasi partilerin seçim- \tr4t afftftşarak müşlerek liste halinde aday gösteremeyecekkri" biçimindeki Seçim Yasası hükmüne dikkat çekti. MÇP yöneticileri, RP Ge- nel Başkanı Necmettin Erba- kan'ı "ipe un sennekle" suçlar- ken dün IDP Genel Merkezi'ne giden MÇP Genel Başkanı Alpaslan Tiirkeş, ittifakın yasal sakıncası olmadığını söyledi. RP MKYK, önceki gün yak- laşık 10 saat süren toplantısın- da MÇP ve IDP ile seçim ittifa- kını ele aldı. Geç saatlere kadar süren toplantıda 'ittifakın yasal sakıncalan olabileceği" görüşü dile getirildi ve durumun bir hu- kuk komisyonu kunılarak ince- lenmesine karar verildi. RP MKYK'nın oluşturduğu hukuk komisyonunun dün yaklaşık 5 saat süren toplantısında da "it- tifakın yasal olmadığı" görüşü benimsendi. Komisyonun saat 17.00'de biten toplantısının ar- dından MKYK yeniden toplan- dı. RP yöneticileri, toplantıya girerken ittifakla ilgili açıklama- mn bugün yapılacağını bildirdi- ler. Kurulması olası üçhı itöîak'- ın RP kanadında ortaya çıkan bu durum, her şeye oldu-bitti gözüyle bakan diğer iki parti, MÇP ve IDP yönetimlerinde tam bir şok etkisi yarattı. Son olarak 1989 ll Genel Meclisi se- çimlerinde sadece yüzde 1 ora- nında oy alan ve geleceğini, ku- 'ipe un sermek"le suçladılar. RP, IDP ve MÇP'nin seçim- lerde ittifak yapması konusun- daki çahşmalar sürerken dün AA'ya bir açıklama yapan YSK Başkanı Orhan Yalçınkaya, siya- si partilerin anlaşarak müşterek üsteyle aday gösteremeyecekleri- ni bildirdi. Seçim Yasası'nın 16. maddesinin buna izin vermedi- ğini bildiren Yalçınkaya, siyasi rulmasına çahşılan bu "ittifak"a partilerin seçimlerde bir başka bağlayan IDP çevreleri, RP'de- partiyi desteklemelerinin de Si- ki yeni durumu sessizlikle kar- yasi Partiler Yasası'nın 90. mad- şılarken MÇP çevrelerinde bü- desine aykın olduğunu söyledi. yük tepki oluştu. RP Genel Baş- Yalçınkaya, daha önce açıklanan kanı Necmettin Erbakan'ın 1980 seçim takvimi uyannca partile- öncesi koalisyonlar döneminde- rin, milletveküi adaylannı en geç ki "kadayıfın altı" politikasını 24 eylül sah günü saat 17.00'ye anımsatan bu çevreler, bu defa kadar bildirmeleri gerektiğini da Erbakan ve arkadaşlannı anımsaıtı. ELEMAN ARANIYOR İstanbul içindeki satış mağazalarımızda görevlendirilecek asgari lise mezunu, deneyimli kitap satış elemanları arıyoruz. Başvuru:512 05 05/519 . # Cumhuriyet Kitap Kulübü HtPODROMlfNDAN FİKRETDAĞLIOĞLU Abbas kazanaeak güÇte TAHMİNLER 1. KOŞU: F (2) Bahadır, P (1) Alahm, P (4) Iskeletor, S (3) Çelebi. 2. KOŞU: F (3) Cariye, P (9) Mermi, P (4) Aral, S (5) Yener 5. 3. KOŞU: F (4) Hakanhan, P (2) Bükentay, P (9) Filika, S (7) Sülo. 4. KOŞU: F (1) Altınordu, P (7) Rikardo, P (11) Gülümser, S (13) Şans. 5. KOŞU: F (1) Abbas, P (3) Buskashi, P (2) Akar, S (8) N. Procida. 6. KOŞU: F (7) Best Line, P (2) King Cote, P (5) HeUo Baby, S (4) Avare. 7. KOŞU: F (6) Nirvana, P (16) Varol Izzet, P (3) Tayga, P (10) Osmancık, S (11) Anm Ba- lım. 8. KOŞU: F (2) Gold Son, P (5), Burçakhanım, P (7) Affan- bey, S (10), Moulen Rouge. RAKSOTEKTE ÇIZGI FILM ŞENLIGI SURUYOR 1s 6 7 e 9 to 11 12 13 14 15 H A s s 7 e 0 11 12 M 15 « Ps 6 7 T s \u 11 n a M 1$ H —J 19 iu 11 12 O 4 Ç » I9 K9 11 a 3 4 S » Türkiye Genel Satıcısı: Raks Sanat Ürünleri Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Kore Şehitleri Cad. Mithat Uluünlü Sok. No:27, 80300 Zincirlikuyu/İstanbul Tel:(90-l) 174 29 38 Faks:(90-l) 175 56 56 %AKSOTEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear