18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 Şehir Tiyatrolan Repertuar Kurulu'nun 5 üyesi görevi bıraktı Sahnede istifa perdIstanbul Şehir Tiyatrolan bünyesinde frir buçuk yıl önce oluşturulan repertuar kurulunun, Başkan Hılmi Yavuz dışında kalan üyeleri aün istifa ettiler. İstıfa gerekçesi olarak Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün'ün keyfi tutumu, yapıcı katkıda bulunma olanağının kalmaması, kurulun işleyişindeki düzensizlik ve yetkisiz sorumluluk gösterildi. Kültür Servisi — îstanbul Bü- ytlksehir Belediyesi Şehir Tiyat- rolan repertuar kurulu üyelerin- den Sabahattin Kndret Aksal, Recep Bflginer, Zthni KiıçiiiDeıı, Pınar Kür ve Ahmet Levendog- hı görevlerinden istifa ettiler. Yaklaşık birbuçuk yıl önce belediye meclisince değistirilen Şehir Tiyatrolan Yönetmeliği uyannca kurulan ve 7 kişiden oluşan repertuar Icurulunun öte- ki iki üyesi, lstanbul Belediyesi Kültür tşleri Baskanı HUmi Yavuz(Repertuar Kurulu Başka- nı) ve Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gü- rün, sıfatlan gereği görevlerini sürdürüyorlar. İstifa eden üyelerden Pınar Kür, tiyatro eleştirmenleri ve çe- virmenleri kontenjanından ls- tanbul Bijyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sdzen tarafın- dan atanmıştı. Recep Bilginer Tiyatro ve TV Yazarlan Derne- ği'nin, Ahmet Levendoğlu uni- versitelerin, Zihni Küçümen Şe- hir Tiyatrolan yönetmen ve sa- natçılanmn, Sabahattin Kndret Aksal da Türkiye Yazarlar Sen- dikası'mn terasilcfleri olarak re- pertuar kurulunda yer almışlar- dı. Recep Bilginer, istifa gerekçe- sini, Şehir Tiyatroları Genel Sa- nat Yönetmeni Gürün'ün "key- fi turnmuna" bağladı. "Reper- tuar kunılundaki görevirai iisl- lenirken Şehir Tiyatrolan Yö- netmeligi'nde yapılan değişik- likiere saygın bir işlerlik kazan- dınlması amacını gütmüştüm. Genel Sanat Yönetmeni'nin keyfi ve tntamz yönetimine son verecek çabşmalara katkida bu- InnabUeceğimi ummuştum" di- yen Bilginer, bir buçuk yıü ge- çen görevi süresince repertuar kurulunun, yönetim kuruluna karşın keyfiliğini sürdUrdüğünü belirtti. Pınar Kür ise repertuar kunı- lunu "adı olan, ama yetkisi sınırlı" bir kunıl olarak tanım- ladı. Kür, istifa mektubunda "Bir buçuk yıla yakın bir dene- yim ve caba sonucu göhiyorum ki gerek yönetmeligin yasal ko- şuflan, gerek kunılun pratik ça- nşma koşullan, çok sevdiglın ti- yatro sanatına da repertuar ku- rnlunda yapıcı bir katkıda bu- lunmama olanak tanıma- maktadır" dedi. Zihni Küçümen istifası konu- sunda yasalar gereği açıklama yapamayacağmı belirtirken Ah- met Levendoğlu istifa gerekce- sini iki ana nedende topladı: "Repertuar kurulunnn SşJevi ye- tersiz. Yani yetkisi çok sınırlı, aroa sonımlıüugu fazia. Aynca kurnlun işieyişinde düzeosiziik, yöntems^zlik, ilkesizlik egemen kıhndı. Bu iki eksikliğin gideril- mesi yolunda kunıl üyelerinin bütün girişimlerine genel sanat yönetmeni karsı çıkıyor." Repertuar kunılu üyeleri ta- rafından istifalarının ana hede- fi olarak gösterilen Genel Sanat Yönetmeni Gencay Giirfln ise istifalardan hâlâ haberi olmadı- ğmı, gerekçelerini belediye baş- kanlığından öğrendikten sonra açıklama yapabileceğini söyledi. Gürün, Nokta dergisinin 8 Eylül 1991 tarihli sayısmda re- pertuar kurulu ile ilgili bir soru- yu yanıtlarken "Yoram yok. Bu sene kurulla çok daha uyumlu bir çalışmaya girdiğimizi sö>- leyebilirim" demişti. öte yandan lstanbul Beledi- yesi Kültür tşleri Daire Başkan- İığı adma Şehir Tiyatrolan Re- pertuar Kurulu'nun başkanı ko- numundaki Hilmi Yavuz da be- lediye başkanlığının yeni bir re- pertuar kurulu oluşturmak du- rumunda olduğunu söyledi. Is- tifalarla ilgüi yorum yapmaktan kaçman Yavuz, "sıfatlan gereği" Kültür İşleri Daire Baş- kanı ile Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yönetmeni'nin repertuar kurulundan aynlamayacağmı belirtti. Hilmi Yavuz, 8 Eylül 1991 ta- rihli Nokta dergisine verdiği de- meçte şunlan söylemişti: "Re- pertuar kurulunun ne başanlı olduğunu söyleyebilirim ne de başansız olduğunu. Nedeni ba- sit: Şehir Tiyatrolan, repertuar kurulunun secmediği oyunlan oynayamaz, ama seçtiği oyun- lann tümünün oynanması zo- runluluğu da yoktur. Dola- yısıyla bu konumuyla Şehir Ti- yatrolan'nın başansında ya da başansızlığında sorumlu tutol- ması söz konusu olamaz." Gözaltında bir ölüııı dahaAğn'nın Patnos ilçesinde gözaltma alınan Osman Keleş, iki gün süren sorgudan sonra nezarethanede atletiyle kapının demirlerine asılı olarak bulundu. Yetkililer olayın intihar olduğunu belirtti. Keleş'in ailesi ise dava açıyor. Haber Merkezi — Ağrı ve Buca Cezaevi'nde meydana ge- len iki ayn olay yine işkence ve "gözaltında ölüm"ü gündeme getirdi. Ağn'da PKK'ya yardım ve yatakiık yaptığı savıyla göz- altma alınan Osman Keleş, em- niyet müdurluğü nezaretinde ölü olarak bulundu. Buca Bölge Ka- palı Ceza ve Tutukevi'nde işken- ce yapıldığmı öne süren bir grup avukat, cumhuriyet savcüığın- dan konuyla ilgili olarak araştır- ma yapılmasını istediler. Erzurum Cumhuriyet Büro- sa'nun haberine göre geçen cu- martesi günü Ağn'nın Patnos il- çesine bağlı Çukurbağ köyün- den Keleş ailesinden Ferzende, Osman, lsmail, Ismet, Kâzım ve Milazım Keleş adlı yurttaşlar gözaltına ahndı. Patnos Jandar- ma Merkez Komutanlığı'na gö- türülen samklar burada sorgu- landılar. Pazartesi günü lsmail, Ismet ve Milazim Keleş'i serbest bırakan jandarma yetkilileri, Osman Keleş'i Ağn Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube MUdUrlüğü'ne gönderdi- ler. İki gün sorguda kalan Keleş, önceki sabah nezarethanede at- letiyle kapının demirlerine asılı olarak bulundu. Olaydan sonra yapılan otopside, Keleş'in inti- har ettiği belirtildi. Olayı doğrulayan Ağn Vali Yardımcısı Nlyazi Can, intihann dolctor raporuyla kanıtlandığı- nı söyledi. öte yandan, Osman Keleş'in ağabeyi Rıza Keleş, kardeşinin işkenceyle öldürüldüğü iddiası- nı tekrarlayarak dava açacakla- rını belirtti. İzmir Cnmhuriyet Ege Büro- su'nun haberine göre tzmir Cumhuriyet Başsavcısfnın Bu- ca Bölge Kapaiı Ceza ve Tutu- kevi'nde savunmanın engeüen- mediğini, bu konudaki avukat- lann iddialannın gerçek dışı ol- duğunu içeren açıklamasına karşılık avukatlar, Buca Bölge Kapah Ceza ve Tutukevi'nde bu- lunan Nihal Duruca'mn tedavi- si için hastanenin bizzat istemi- ne karşılık, hastaneye gecikme Ue gönderildiği bu olayla ilgili olarak cezaevi savcısı hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na 1 Temmuz 1991 tari- hinde suç duyurusunda bulun- duklannı açıkladüar. 3 Temmuz 1991 tarihinde ce- zaevi yöneticilerince siyasi tu- tuklu ve hükümlülerin koğuşla- nna yapılan baskında, Ahmet Zincirci, Nevzat Kalaycı, Ümit Dter, Htlil tbrahim Yumaz, Mu- harrem Eryaşar ve Mnharrem Knrşun'un yaralanarak hastane- ye kaldınldıklannı ve olayla il- gili olarak doktor raporlannın olduğunu belirten avukatlar, olayla ilgili olarak 16 lemmuz 1991 tarihinde tzmir Barosu'na başvurarak cezaevi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bu- lunulmasını istediklerini vurgu- Iadılar. Baltalimanı sırtlarında, arnavutkaldırımlı bir sokak... Araç ve insan trafiginden uzakta, eski tstanbul sessizliğinde. Sokak 'sakinlerinden' bir çift. Biri siyah- lar içinde, digeri daha açık renkli. Issız sokakta, bir aşağı bir yukan dolaşıyorlar. Belli ki, iyi arkadaşlar. Bazen mınl mınl ko- nuşuyor, bazen susuyorlar. Birden bir hareket: Sokagın başında biri siyahlar içinde, digeri daha açık renkli bir başka çift gorii- niiyor. Bazen konuşuyor, bazen sessiz kalıyorlar. Eski çift, goz- den kaybolana kadar izliyor yeni çifti. Sokak ve ağaçlar sonra yine onlara kalıyor. (Fotograf: BEHZAT ŞAHİN) DUIVYADA BUGUN ALtSİRMEN Ne Farkeder ki? Seçimlere çok az kala, Muammer Yaşar Bostancı'nın or- taya attığı ve Ozal'ın 1983 yılında ABD'nin Ankara Büyükel- çisi olan Strausz Hupe'a yazdığı ileri sürülen mektup ortalı- ğı iyice karıştırdı. Turgul Bey mektup olayının sahtecilik olduğunu ileri sür- dü, imzanın sahte olduğu belirtildi. Haberi yazan Bostancı ise "Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi neden 'böyle bir mektup yok' dıyemıyor" sorusunu ortaya attı. ANAP Genel Sekreteri Taşar ise "Eğer mektup yazılmış- sa bunu sızdıran Adnan Kahveci olabilir" diyerek hem ANAP- ta seçim öncesi dayanışmanın nasıl sıfıra indiğini ve iktidar partisinin tam bir kaos içinde olduğunu ortaya koydu hem de Çankaya'nın açıklamalarıyla çelişen bir görüş ileri sürdü. Öyle anlaşılıyor ki mektup olayı daha bir süre siyasal gün- demdeki yerini ve kendi üzerindeki giz perdesini koruyacaktır. Mektubun yazılıp yazılmadığı, imzanın sahte olup olmadı- ğı tartışılırken konunun özü ise ne yazık ki gözden kaçınl- maktadır. Bir an için mektubun yazılmış olduğunu, imzanın gerçek- liğini varsayalım. Bu durumda çok tehlikeli ve çok üzücü olan nedir? Türkiye'de uzun süre Başbakanlık kottuğuna oturmuş, son- ra da Çankaya'ya tırmanmış (nasıl tırmanmışsa tırmanmış) olan Turgut Ozal'ın, ABD'ye 'şükran' duyguları içinde olma- sı ve VVashıngton'dan veya doğrudan Bush'tan gelecek hiç- bir isteği geri çeviremeyecek bir durumda bulunması değil midir? Böyle bir mektubun kanıtladığı tehlike ve ülke açısından talihsizlik bu değil midir? Mektuptaki ifade ile bunun bir başbakan tarafından bir bü- yükelçiye yazılmış olmasındaki çarpıklık, öz ile ilgili olmak- tan çok şekli ılgilendıren bir çarpıklıktır. Eğer, davranışları ve siyasal kararları ile Turgut Bey, ABD'ye ya da Başkan Bush'a şükran duyguları ile dolu olduğunu, Be- yaz Saray'dan gelecek hiçbir isteği geri çevirmeyeceğini ve- ya çeviremeyeceğini ortaya koymuş bir kişi ise mektup ya- zılmış veya yazılmamış olsun ne farkeder ki? Şimdi durup bir belleklerimızi yoklayalım ya da isterseniz ANAP'ın yetkili kışılerıne Çankaya'nın, Özal'ı şakalarıyla ne- şelendiren sözcüsü Kaya Toperi'ye soralım: "Acaba Turgut Bey, bugünedekVVashington'dan veyadostu President Bustv tan gelen hiçbir teklifi geri çevirmiş midir?" Turgut Bey o selıs İngilizcesıyle, VVashıngton'a bir kez bile herkesın bildiği iki sözcüğü söyleyebılmış ve 'No, impossible' diyebilmiş midir? Turgut Bey Bükreş'e uçarken gazeteciliğinin yanına Köşk danışmanlığını da ekleyen birine dış politikaya nasıl ağırlığı- nı koyduğunu, Başkan Bush'un çok istediği Kıbns için dört- lü doruk konusunda Mesut Yılmaz'ı nasıl yumuşattığını ve Yılmaz ile Safa Giray'ı Türkiye'nin seçimlerden önce Nevv Vtork Doruğu'nu kabul etmeleri konusunda ikna etmeye çalıştığı- m anlatmış. Haberi veren gazeteciye bakılırsa, Ozal'ın Yıl- maz ve Giray ile yaptığı toplantıda ABD Başkam'na verile- cek yanıt hazırlanmış, bu yanıtta Türkiye'nin dörtlü doruğa her an katılmaya hazır olacağı bildiriliyormuş. Görülduğü gibi Turgut Bey, Bush'un Yılmaz tarafından geri çevrilmek istenen önerisının kabulü için bir kez daha devre- ye gırmiş bulunuyor. Hem de hiçbir yetkisi olmadığı halde... Türkiye'nin, Kıbns konusunda temel sorunlarda anlaşma- ya vanlmadan Nevv York Ooruğu'na katılması, ülkemizin çı- karlarına olduğu kadar, Kıbns Türklerinin yaşamsal çıkarla- rına da aykırı olduğu tüm kamuoyunca biliniyor. Dışişleri Ba- kanlığı Enformasyon Dairesi adına Sözcü Vekili Ferhat Ata- man'ın 18 Eylül 1991 tarihini taşıyan yazılı açıklaması da bu doğrultudadır. Ama bütün bunlara. karşın Turgut Bey, Bush'un isteğinıp gerçekleşmesi için ağırlığını koyuyor. Mesut Yılmaz eğer Ozal'ın isteği doğrultusunda davranır- sa, ANAP'ın genel başkanı ve hükümetin başı olduğu savı- na artık kimseyı ınandıramayacak. Segueila'nın çektirdiği ya- kışıklı fotoğraflarıyla ANAP iktidarının 'Mesut görüntüsü' ol- maktan öteye gidemediğıni bir kez daha kanıtlayacaktır. Ama olaylar ne yönde gelişirse gelişsin, daha şimdiden bir gerçek ortaya çıkmıştır: Turgut Bey, Bush'a karşı şükran hisleriyle doluymuşcası- na, Beyaz Saray'dan gelen hiçbir isteği geri çevirmemekte, bu yönde bir davranış içinde olanların tutumlarını değiştir- mek için de yetkilerini aşarak onlara baskı uygulamaktadır. Şimdi lütfen söyler misiniz, Muammer Yaşar Bostancı'nın sözünü ettiği mektup yazılmış olsa ne çıkar, yazılmamış ol- sa ne çıkar? Hekimlerin yüzde 8Vi çalışmalarının hiçbir işeyaramadığı kanısında Doktor, mesleğine yabancılaşıyorANKARA (Cumhuriyet Bttrosn) — Doktor- lann olumsuz çahşma koşullannda meslekleri- ni yeterince yapamadıklan için topluma ve tıb- ba yabanalaştıklan belirtildi. Türk Tabipler Bir- liği Merkez Konseyi üyesi Dr. Ata Soyer, kamu- da çalışan sağlık personelinin 12 EylUl'den beri haftada 60-98 saati bulan nöbet ve fazla çahş- ma sürelerinin karşıhğı olan ücret ve fazla me- sailerin ödenmediğine de dikkat çekti. Doktor- lann topluma ve tıbba karşı "yabancılasma" içi- ne girdiklerini ifade eden Soyer, "Hekimlerin yüzde 81'i çalışmalannın hiçbir işe yaramadığı- •ı hissettigini, yözde 32'si mesleUeriade giderek köreldtğiııi ve gehşemedigiıü düşündüğünü, yüz- de 16'sı işe bile gitmek istemedigini, yüzde 13ü meslefi bırakma egilkninde otduldannı oeürtmiş- lerdir" dedi. Doktorlann yabancılaşmasma yol açan bazı olaylar ise şöyle sıralandı: "Kabnunanmaraş'ta PKK'ya yönelik operas- yonlarda hekimlerin de götüriUmesi, Adıyaman'- da 20 günlük bir hekimin 'kadın eli sıkmayan' bir savcı tarafından mağdur edilmesi, kadın do- ğum uzmanı bazı hekimlerin 2'şer aylık sürel.er- le Türk Kadınını Güçlendinne ve Tanıtma Vak- fı poUkliniklerinde görevlendirümesi." Soyer, sağlık hizmetlerine yeterli yatırım ya- pümaması ve iş yoğunluğunun artması gibi fak- törler sonucu mesleki risklerle karşılaştıklannı da kaydederek şu saptamaları yaptı: — Tamamen niceliksel hesaplamalar göz önünde bulundurularak yapılan planlar doğrul- tusunda, 14 bin civanndaki tıp öğrencisi sayısı 1989da 33 buıe çıkanlmıştır. 1983ten itibaren üp fakültelerine hiçbir haartık yapılmadan 5000 öğrenci alınmaya başlanmıştır. Bu, pratisyen he- kimliğin denetlenmedigi ortamda, uzmanlaşma için yarışanlann oluşturduğu olağanüstü birikme- ye yol açmış, Hekimlerin ruhsal dunımlannı ve ge- lecekkrini etkiieyecek olçıide bir olaya doniişen tıpta uzmanlık sınavlan aynı zamanda sına> done- minde neredeyse ilk basamak sağlık hizmetlerinin durmasına neden oldu. — Sağlık Bakanlığı, toplam 8 bakan görmuş- tür. Mehmet Aydın, Mustafa Kalemli, Bülent Akarcalı, Nihat Kitapçı, Halil Şıvgın ve Yaşar Eryılmaz'ın Sağlık Bakanlığı yaptığı hükümet- ler, kendi programlannda ve 5 yülık planlarda olau hedefleri gerçekleştirememişlerdir. 1983 sonrası en temel hedef olan kamu sağlık sektö- rünün geriletilmesi önemli ölçüde başanlı. özel sektörün teşviki sağlanmış, ilaç ve teknoloji şir- ketlerinin kârlıhğı arttırılmış, buna karşın sağ- lık hizmetlerindeki kargaşa surmüştür. — Sağlık Bakanlıgınca açüan çeşitli kampan- yalar, siyasi şov niteliğinde, sınıriı kaynaklan be- ba eden kampanyalardır. — Irak'ın Kuveyt'i işgali bahane ediierek Sağ- hk Bakanlığı, cumhuriyet tarihinin en büyük sağ- lık harekâtını yapmış, 3800 sağlık personeüni hiç- bir insani önlem almadan bölgeye sürmuştür. Mali boyutu 1.2 trilyon olan bu sürgün sırasın- da günde 1.5 milyon lira harcanarak şişirilen, fi- yatı 250 milyon lira olan ve söndüğü için göste- riden başka bir işe yaramayan 10 adet balo has- tane almmıştır. — Bakanlıgın merkez kadrolannda siyasi kad- rolasma yapılnuş, şef, şef yardımalıgı sınavlan başasisUn atamalannda nesnel ölçütier yerine si- yasi ölçütler hâkim olmuştur. TEŞEKKÜR lstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde başanlı bir ameliyatla beni sağlığıma kavuşturan Prof.Dr. Tayyar Sarıoğlu'na, Ameliyathane, Cerrahi Yoğun Bakım ve Üçüncü Servis Üniteleri'nin çok değerli tüm doktor, hemşire ve personeline, ayrıca hastalığımın teşhisinden itibaren yakın ilgUerini esirgemeyen Uz.Dr. Vedat Sansoy'a Sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunarım. TÜRKAN ENGİN AceR <• Inanılmaz Flyata Dîzüstû Bilgisayar Acer dizüstü bilgisavarın özelliklerı: • 80386SX •lMBanabellek mikro işlemci • 40 MB hard disk •16MHzbJZ • 10 inçLCDekran (640x480) Tel: 174 37 51 LALE YAPRAK ELDEM GÖKHAN YILDIRIM ÖZKAN cvlendiier. Mutluluklar dileriz. 19.91991 KADIKÖY CUMHURİYET ÇALIŞANLAR1 ELEMAN ARANIYOR Kitap ve ansiklopedi pazarlaması konusunda, maaş + prim sistemiyle çalışacak asgari lise mezunu elemanlar aranıyor. CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ Tel: 512 05 05 - 516 ELEMAN ARANIYOR lstanbul ıçındekı satış mağazalarımızda görevlendırilecek asgari lıse mezunu. deneyımli kitap satış elemanlan arıyoruz. Başvuru: 512 05 05 / 519 j(J Cumhuriyet Kitap Kulübü ACER ANA BAYILERI HUKUKSUZ DEMOKRASt HalitÇelenk 3 bası 8.000 lira (KDV ıv ınde) Çağdef Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cagaloğlu-islanbul Ödemeli gonderilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear