18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EYLÜL 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 (Baştarafı 1. Sayfada) Yılbaşından bu yana terör eylemleri yal- nız İstanbul'da 14 polisi kurban almış durum- da. Dile kolay tam 14 polis! Ve yaprak kımıldamıyor ülkede hâlâ. Hiç- bir şey olmamış gibi devam edebiliyor ya- şam. Katiller yakalanamıyor. Hükümet hesap vermiyor. Siyasal iktidardan hesap sorulamıyor. Sanki bu ülkede hukuk devteti değil de or- man kanunlan geçerli. Bir devtet polisinin ya- şamını güvence ahına alamazsa, kendi yurt- taşlarının can güvenliğini nasıl sağlayabilir ki? Oysa, herhangi bir uygar ülkenin en bü- yük kentinde dokuz ay içinde 14 polis öldü- rülmüş oisaydı, yer yerinden oynardı. Kamu- oyu baskısı, ikiidarı silkeler, hükümeti istifa noktasına getirebilirdi. Ne yazık ki bizim ülkemizde henüz böyle- si bir duyariık yok. İlginçtir. Kimi iktidar çevreleri ve onlara endeksli kalemter ise bugün yaşanmakta olan azgın terörü bir yana bırakıp, hâlâ 12 Eylül 1980 öncesinin hesabını sormakla uğraşabiliyor- lar. Politikada böyle bir aymazlığa doğrusu az rastlanır. Ne yazık ki ülkemiz bugün terörün derin- leştiği bir ortamda yaşıyor. Amerikan Fortu- ne dergisinin son sayısında yer alan bir araş- tırmaya göre Türkiye, "terör riskinin en bü- yük olduğu ülkeler" sıralamasında dördün- cü sıraya yükselmiş. Terörizmle mücadele- de ANAP iktidarının başarısızlığını simgele- yen bir sonuçtur bu. Teröre karşı devietin ve demokrasinin ken- dini koruması doğaldır. Ama nasıl? Şiddetin bir çıkmaz sokak olduğunu, bu- na başvuranlara göstermenin yolları neler- dir? Güvenlik güçlerinin etkinliğini artırmak... Onları her açıdan daha iyi donatmak... Faili meçhul cinayet bırakmamak... Devleti dev- tet yapmak... Yapılması gereken işlerin bir bölümü bun- lardan oluşuyor. Bu arada şiddetin üstüne şiddetle gitme- nin de bir çıkmaz sokak olduğunun bilinci- ne varmak... Bunun anlamı, terörist karşısın- da hareketsiz kalmak degildir kuşkusuz. Ama devietin hukuk devieti kurallanndan sapmaksızın görev yapması gereği de hiç- bir zaman gözden kaçırılmamalıdır. Demokrasiyi geliştirmek, hakça bir toplum düzeni için yürümek, terörün boy attığı ba- taklığın kurutulması açısından olmazsa ol- maz koşullardır. Terörün heıtıangi bir başan şansı olduğu kanısında değiliz. Ancak onu demokratik hu- kuk devieti kurallan içinde tümüyie etkisiz kıl- mak için toplumsal bir uzlaşmaya ihtiyaç ol- duğuna inanıyoruz. PKK 3 turist kaçırdı YÜCEL SEZER KARS/IĞDIR — Doğubeya- zıt karayolunda trafiği keserek durdurduklan üç aracı ateşe ve- ren PKK militanları, biri ABD'- li, ikisi Meksikalı üç turisti ka- çırdı. Teröristler, bölgede başla- tılan yoğun operasyon üzerine turistleri 2.5 saat sonra Büyük Ağn Dağj etekJerinde serbest bı- rakarak kaçtılar. Edinilen bilgiye göre 8 silahlı militan, dün saat 17.30 sıralann- da Iğdır-Doğubeyazıt karayolu- na, Iğdır'a 17 kilometre kala Şıhnza köyü yakmlannda inerek yoldan geçen araçlan durdurdu- lar. Teröristler bir otomobil, bir minibüs ve Köy Hizmetleri Mü- dürlüğü'ne ait bir pikabı, için- dekileri indirdikten sonra yaktı- lar. 06 AVH 38 plakali minibüs- te bulunan biri kadın iki ABD'li ve Meksikalı iki bayan turist ile şoför ve turist rehberi de terö- ristlerce araçtan indirildi. Terö- ristler bedensel özürlii olduğu kaydedilen ABD'li bir kadın ile minibüs şoförü Musa Kntlu'yu serbest bıraktıktan sonra üç tu- risti yanlanna aJarak Büyük Ağ- n Dağı yönünde yaya olarak uzaklaştılar. Serbest bırakılan şoför ile ABD'li turistin Iğdır'a giderek olaydan güvenlik güçlerini ha- berdar etmeleri üzerine bölgede geniş çaplı bir operasyon basla- tıldı. Ozel timin yanı sıra jandar- ma güçlerinin de katıldığı "kıs- kanç operasyonu" üzerine yaka- lanacaklannı anlayan teröristler, üç turisti olay yerine 40 kilomet- re uzakhkta, Büyük Ağrı Dağı eteklerindeki Gövök köyü ya- kmlarında serbest bırakarak kaçtılar. 23.30 sıralannda güven- lik güçlerinin bulduğu turistler ve rehberleri, Iğdır'a götürüldü- ler. Kaçırılan turistlerin Meksi- kalı Salamon Cielakkas(65), Meksikalı Frida Rembagron VVskydecelak (61), Amerikalı Imelda Chrislen Kolanna ve tu- rist rehberi İbnthim Gülteidn, diğer turistin de bedensel özür- lü Amerikalı Lornüne Muntre (56) olduğu belirtildi. Bölgede operasyonun devam ettiği bildi- rildi. Bu arada Bingöl'ün Karüova ilçesi yakınlarında kaçırılan 5 turistin bulunması için sürdürü- len arama çabsmalan dün de so- nuç vermedi. tran'dan PKK'hlan istedik 32. Gün dosyasını açıklıyoruz (Baştarafı I. Sayfada) tarafından Başhukuk Müşaviri Akın Beşiroğlu'na 'gereği yapûmak' iizeıt verilen rapor ve eklerinin önümüzdeki günlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'na gönderilmesi bekleniyor. Hayali şirketler: TRT Teftiş Kurulu'nca yapı- lan soruşturmada 'Multivision SA', 'Studlo-M've Locatioo Voitures' adh şirketler, Brüksel ve Paris büyükelçiliklerimiz ta- rafından araştırıldı. Brüksel'deki büyükelçiliğimiz Ekonomi ve Ticaret Müşavirli- ği Location AŞ şirketinin fatu- rada gösterilen '140 Chaussee de Ctaerlerci' adresinde bulun- madığını ve Brüksel Ticaret Si- cili'nde bu adda bir şirketin ka- yıtiı bulunmadığı bildirdi. Paris Büyükelçiliğimiz Ekonomi ve Ticaret Müşavirliği de Birand'- ın sunduğu 'Multivision SA' ad- lı bir şirketin Paris Ticaret Sici- li'nde kaydına rastlanmadığmı, Paris'te, faturada gösterilen '23 Rue Demoulin Paris 75016 France' diye bir adresin bulun- madığı belirlendi. Brüksel Büyükelçiliği Ekonomi ve Tica- ret Müşavirliği, Birand'ın TRT'ye sunduğu 'Studio-M' adına düzenlenen faturada Brüksel'de bulunmayan 'Ru D'oren' adresinin yazüı olduğu- nu ve şirketin de Brüksel Tica- ret Sicüi'nde kayıth olmadığını bildirdi. Brüksel Büyükelçiliğimiz Ekonomi ve Ticaret Müsavir Yardımcısı Cemalettin Damga- cı imzasıyla TRT Teftiş Kuru- lu'na gönderilen yazıda Belçi- ka'da katma değer vergisi nu- maralarının 9 rakamlı olduğu, 'Studio-M' adına düzenlenen faturada yazıh katma değer ver- gisi numarasının doğru olmadı- ğı; 'Location Voitures' şirketi- nin adresinde yirmi yıldır Mor- kens adlı otomobil galerisinin bulunduğu bildirildi. Teftiş Kurulu, söz konusu fa- turalardaki el yazılannm Emni- yet Genel Müdürlüğü Polis La- boratuvarlan Daire Başkanlığı Grafoloji ve Sahtecilik uzman- hğı tarafından incelenmesi isten- di. Grafoloji ve Sahtecilik Uz- manı Dursun Kerimoğlu'nun verdiği raporda Studio-M, Lo- cation Voitures faturalan üze- rinde yapılan incelemelerde 'or- tak harflerin tersimi, yuvgrlak harfterin başJama ve bitim nok- taJan, siliklik derecesi ve meyil dunımu, kaiigrafik özeiliider' açüanndan yapılan inceleme so- nunda faturalardaki el yazılan- nın M.Ali Birand'ın eünden çık- tığı sonucuna vanldı. TRT Teftiş Kurulu raporun- da, Birand'm Miltur AŞ'den al- cüğı 5.2.1990 gün ve 0422072 sa- yılı faturada 'daksü' adL mad- de kullanarak silinti yapıldığı; TRT'ye 'beuim uçak bUetim' yazılı faturanın "Mrs. Garan' adına düzenlendiği, böylece başkası adına düzenlenen fatu- ranın Birand'ın uçak bileti ola- rak TRT'ye sunulup, parasının tahsil edildiği, Ingiltere'deki MusicBox şirketince kayınbira- deri Ömer Karacan adına dü- zenlenen 30.1.1989 gün ve 4052 sayıü faturanın belge üzerinde değişiklik yapılarak sonradan Birand adına düzenlenmiş izle- nimi yaratılarak TRT'ye sunul- duğu ve bu faturaya da ödeme yapıldığı belirlendi. Belçika'da 'Mainteoanse de Messter' şirketinden alınan 6.118 Belçika Franlık faturada bazı bölümlerin daksil ile kapa- tıimış olduğu, yapılan inceleme- de faturanın banyo ve musluk onarımı ile ilgili olduğu ve bu faturanın da önce aslmın sonra la suretinin TRT muhasebesine ^erilerek bu yolla Birand'a çift Jderne yapıldığı saptandı. Ingiltere'deki 'British Vfovietonews' adlı şirketten 19.4.1989 günü alınan faturanın la aynı yöntemle bazı bölümle- indeki yazılar kazınarak ve fa- ura toplamındaki rakam üze- inde kalemle değişiklik yapıla- ak 35.50 sterlin yerine 395.50 terün yaalarak ödeme yapıldı- ı, ABD'deki Saks şirketinden ünan faturada da kazıntı ve si- ntiler yapıldığı, Ingiltere'de Meridien Londoo Oteli'nden alınan faturada müşteri adının daksil ile silindiği, silinen adın Birand'ın eşinin adı olduğu; Fransız 'Duriez AŞ' şirketinden alınan faturanın da kuruma iki kez verildiği saptandı. Raporda, gercek tutan 306.60 Fransız Frangı olan bir fatura- nın üzerinde oynamalar yapıla- rak 30.660.00 frank olarak tah- sil edildiği de belirtildi. Raporda, Brüksel'deki 'Utt- le Big One' mağazasından alı- nan 100 bin Belçika Franklık fa- turanın tarihlerinde daksil ile değişiklik yaparak, hem aslmın hem de suretinin TRT muhase- besine verildiği; fngiltere'deki 'Tele-Cine Ltd' şirketinin hiz- met siparişinin kabul edildiğini gösterir yazısının fatura gibi su- nulduğu, Fransız TV kuruluşu TVL şirketinden alınan fatura- nın da iki kez ödendiği, bu fa- turanın aynca, Euorovision mü- dürlüğünce de ödenerek bir fa- tura için üç ayn ödeme yapıldı- ğı yazıldı. Raporda, Birand'ın 'World Telex Directory' şirke- tinin açıklama niteliğindeki ya- zısının da fatura olarak ödetil- diği kaydedildi. Çift ödemeler TRT basmufettişleri Oktay Ansoy ve Sener Tokcan tarafın- dan düzenlenen raporda, Ox- ford'da 'Pergoman Books Iimited' adlı şirketten alınan fa- turalann M.Ali Birand'ın 'Ge- neral's Coup in Turkey' kitabı ile ilgili olduğu, Birand'ın kita- bı ile ilgili bu faturalan 'Kıbns Ue ilgili kitap' ve özel abone' olarak sunduğu, bu yolla Bi- rand'ın özel harcamalannın da TRT tarafından ödendiği öne sürüldü. Raporda, Brüksel'deki Vide- pool şirketine TRT Eurovision Müdürlüğü tarafından ödeme yapıldığı, Birand tarafından ay- nı faturanın kopyası sunularak TRT'den aynı fatura için ikinci kez ödeme yaptınldığı, Birand'- ın sunduğu fatura kopyasında bir kısım açıklamaların silindi- ği belirtildi.Teftiş Kurulu rapo- runda TRT Haber Dairesi Baş- kanlığı'nın, Belçika televizyon kuruluşu BRT'ye ödenmesi ge- reken paranın da Birand tara- fından alındığı saptandı. TRT Teftiş Kunılu Başkanı Mustafa Sayrık tarafından ge- çen haziran ayının ortalarında Genel Müdürü Kerim Aydın Er- dem'e sunulan raporda Bi- rand'a sahte faturalar ile 'mii- kerrer ödemeler' yapıldığı da belirtildi. Rapora göre bu 'miikerrer ödemeler'den biri proforma fa- tura karşılığı yapıldı. Birand, SKYPAK şirketinden aldığı proforma faturayı gerçek fatu- ra gibi TRT muhasebesine vere- rek parayı tahsil etti. Birand'a, 'Video Promotion' adlı şirket- ten fatura niteliğinde olmayan bir yazı ile iki kez ödeme yapıl- dı. 'Bagunsız Basın Ajans'ndan alınan tahsilat makbuzu da Bi- rand tarafından TRT'ye iki kez sunuldu. 'Koleksiyon' adlı de- korasyon mağazasından alınan 17.9.1988 gün ve 1459sayılı fa- turanın iki kez sunulduğu, aym fatura için iki ayn ödeme yapıl- dığı belirlendi. Raporda, M.Ali Birand'ın Sovyetler Birliği'nde yaptığı harcamalarla ilgili faturalann birinin Büyükelçi Oktay Can- kardes'e 6-7 eylül Krasnaya'da otel ayrılmasını isteyen bir telg- raf metni olduğu, bu telgrafın üzerinde 273 ruble yazılarak TRT'ye sunulduğu, bu telgraf metninin 'araba kirası' olarak yer aldığı belirtildi. TRT Başhukuk Müsavirliği'nce incelenen soruş- turma raporunda Ingiliz şirket- lerince kullarulan ve fatura ni- teliğinde olmayan 'statment' adlı belgeleri fatura olarak su- nup, haksız kazanç sağladığı, bu statmentleri birkaç kez TRT'ye sunarak para aldığı, British Telecom şirketinden alı- nan bir statmenin Birand tara- fından telefon faturası olarak ödedildiği saptandı. TRT Teftiş Kurulu raporun- da, çok sayıda faturada değişik- likler yapılarak bu faturalann ve fatura niteliğinde olmayan yazışmaların fatura olarak su- nulduğu, bundan Birand'ın haksız kazanç sağladığı kayde- dildi. Raporda, Birand'ın aynı seyahatler için hem uçak bilet- lerini hem de MCO diye bilinen rezervasyon yazılannı sunup, kurumdan haksız çıkar sağladı- ğı da öne sürülüyor. Raporda, Birand'ın eşi ve ço- cuğunun seyahat giderlerinin de 32. Gün haber programı harca- ması gibi TRT'ye ödetildiği sa- vı da yer aldı. Başmüfettişlerin saptamalanna göre Birand, bu biletler üzerinde de tahrifat yap- tı. Soruşturma raporunda, Bi- rand hakkında 'bususi evrakta sahtecilik' ve 'dolandıncılık' suçlanndan suç duyurusunda bulunulurken Birand ile birlik- te, TRT Merkez Muhasebe Mü- dürü Yılmaz Güngör, yardıma- sı Şaban Adıgıizel ile muhasebe görevlileri Nihal Eser, tiyas Ün- gfln, Kesban Ateş, E^dip Kuzu- dişii ile Muhasebe ve Mali Işler Başkan Yardımcısı Mehmet Seyrantepe haklannda görevi savsaklama suçundan Cumhu- riyet Başsavcılığı'na suç duyu- nısunda buiunulması, bir kısım kurum zararınm memurlara ödetümesi de isteniyor. (Boştara/ı I. Sayfada) yetkili kişilerce resmen dile ge- tirilmiş olduğunu belirtmiştir. Görüsmede, bu gibi terör olay- larının faillerinin yakalanması ve etkisiz haJe getirilmesi husu- suoda iki itlke arasında mevcut anlaşmalar çerçevesinde isbirli- ği yapılması imkânlan da ele ahnmıstır" denildi. Ağustos ayı başlarında Türk- Irak sınınndaki Samanlı kara- koluna düzenlenen baskında 9 erin öidürüimesi ve 7 erin kaçı- nlması sonrasında PKK'nın ka- rakol baskınlarını sürdürmesi Ankara'da büyük rahatsızlık ya- ratıyor. Genelİcurmay Başkanlığı yetkilileri, 7 erin halen kurtan- lamamasının Genelkurmay'da da sıkıntı yarattığmı belirtirken Dışişleri çevreleri kamuoyunda "7 erin unutuldugu" şeklinde rahatsız edici bir izlenim doğdu- ğunu vurguladılar. Askeri ve diplomatik çevreler- den edinilen bilgiye göre Kuzey Irak topraklanna yönelecek ve 7 erin kurtanlmasını hedefleye- cek operasyon için şu iki olası- lık üstunde duruluyor: 1- 20 ekim genel seçimlerin- den önce geniş ve kapsamlı bir operasyon yapılması. Bu du- rumda, Türk Silahh Kuvvetleri (TSK) erken seçim atmosferinin yarattığı siyasi hareketülik orta- mında, Irak topraklanna gire- cekler. Operasyonun basanyla sonuçlanması halinde, ANAP hükümetinin de secimlere yöne- lik siyasi prim sağlaması müm- kün olacak. Ancak operasyo- nun, dış kamuoyunda yarataca- ğı tepkilerin "secime giden" bir hükümet tarafından nasıl gö- ğüsleneceği merak konusunu oluşturuyor. Operasyonun uzun sure sonuç alamaması ve Türk kuvvetlerirün ka>ıp vermesi ola- sıüğı da "iç kamuoyunun tepkisi ve seçim ortamının bu tepkiden etkilenmesi" olasılığı nedeniyle kaygı yaratıyor. Aynca böyle bir operasyon sırasında kaçınlan 7 erin sağ olarak kurtanlamama olasüığı da TSK'yı daha temkin- li bir tutuma sevk ediyor. 2- Harekâtın seçim sonrasına- bırakılması, seçimier sonrasında olusacak yeni ve güçlü bir siya- si iktidar himayesinde tek bir operasyon yerine bir zincir ha- linde düzenlenecek harekâtlar ile PKK karnplannın tek tek yok edilmesi de planlanıyor. Ancak erken seçimier sonrasında bir çoğunluk hükümeti yerine ülke- yi yeniden secimlere götürecek bir siyasi ortam oluşması olası- hğı ilgili çevreleri düşündüruyor. Hükümetin isteği üzerine dün bir heyetle Türkiye*ye gelen Ne- çirvaa Barzani, PKK kamplan ile ilgili olarak Türkiye ile anlaş- tıklanmn doğru olmadığmı söy- ledi. Barzani, "Bu konuyu ön- ceden görüsmedik. Yeni geliyonız" dedi. Ankara'ya ha- reketinden önce Diyarbakır Ha- vaalanı'nda gazetecilerle görü- şen Barzani, bir soru üzerine, "Kuzey Irak'ta PKK yoktur, sı- nır ötesi bir operasyon olacağı- nı sanmıyonım. Şayet olursa, o zaman tavnmızı belirtiriz" dedi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın KDP lideri Mesut Bar- zani'yi Türkiye"ye davet ettiği, ancak Irak'la özerklik görüşme- leri sürdüğü için yerine Neçirvan Barzani'yi gönderdiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, Kuzey Irak'taki Kürt Iiderlerine yapılması söz verilen yardımın herhangi bir Spor içîh senet değîl söz verdîler (Baştarafı Sporda) 7) Oümpiyat ve dünya şampiyonlanmızın ha- yat boyu ayhk almalanndan yanayırn. Bunun da mücadelesini vereceğim. Oanr K a y a d o r (DYP) (Spor Akademisi meztınu, eski Fenerbahçelifutbolcu): Yıllanm ve eğitimim sporla geçti. Futbolcu olduğum yıllar- da 100 binlik bir statta oynamayı hayal ederdim. Eğer parlamentoya girersem 100 binlik stadın Is- tanbul'a kazandırılmasına çalısacağım. Aynca yi- ne İstanbul'da olimpiyatlann gerçekleştirihnesi için elimden gelen çabayı göstereceğim. Eski spor bakanlanndan Ali Şevki Erek ile birlikte bugün hiçbir fonksiyonu kalmayan eğitim fakülteleri- nin eski haline, yani spor akademilerine dönme- sine çalısacağım. Üniversite, okul ve kulüp iliş- kilerinin pekiştirilmesi için yasa ve yönetmelik- lerde gereken değişikhklerin yapılmasını sağla- yacağım. Sporun köylere girmesine ve güreş, fut- bol, boks gibi sporlarda fakültelerin oluşması- na çalısacağım. \ee4et ErgÜM (SHP) (Beşiktaşlı eski fut- bolcu): Kitlesel ve amatör sporda insan malze- mesinin en iyi şekilde kullanıîmasından yanayım. Çünkü SHP günümüz siyasi partileri açısından kendi içinde ve ülkedeki demokrasi mücadelesin- de insan malzemesini en iyi kullanmayı amaçla- mış bir partidir. Ben parlamentoya girersem spor- da da insan gücünün en iyi şekilde değerlendi- Abdülaziz Oldürüldü mü? (Baştarafı 2. Sayfada) bat Pasa'mn can dösmanı olup habratında ken- dianin dc beörttigi gibi Said Paşa'nın da dostu addedihncsi gereken Mahmud Nedim Paşa'nın Dabüiye Nezaretine getirflmesine razı olmasınm bu amâçla itiskisııi görmemek mümkun miidiır? Midhat Paşa'mn bâyük dedikodulara yol acan ölamanün, Said Paşa'nın sadaretine rastlaması ve batıratta ev ve aiİe dedikodulan bile uzunu- zadıya anlatdmışken Midhat Paşa'nın vefaü hak- kında 301 senesi Recebiaiıı 14. günü Mabeyn Baskitabeti'oden bir tezkire abndı. Tezkire Mid- hat Paşa'nın ölümüne iUşkin söylentiler duyul- dugunu, v* dunımnn inceknmesiııi bildiriyordu. Midhat Paşa'nın 25 Nisan 300 tarihinde vefat et- tiğine dair Hicaz Tilayetinden DahUiye Nezare- rilmesini sağlayacağım. Eski mesieğim futbolcu- luğun sosyal güvence altına alınmasına destek olacağım. Yüeel S«çkliMr (ANAP) (Beden Terbiye- si eski Genel Müdürü ve Spor Toto Müdürü ve Güreş Federasyonu eski Başkanı): 42 yıhm spo- run içinde geçti. Bürokrasinin Meclis'te çözülmesi gereken sorunlanm biliyorum. öncelikie olimpi- yatlann İstanbul'da yapılması için elimden ge- len her türlü gayreti göstereceğim. Başanh spor- culara burs verilmesini, gençlerin yurt ve kredi meselelerinin çözümlenmesini, Türk sporuna ak- tarılan fonlann arttırılmasını, kentlere çocuklar için parklar, spor alanlan yaptırılmasını sağla- yacağım. Aynca kulüplerin şirketleşmesine, ku- lüplere devlet yardımının yapılmasma, olimpiyat komitesi üyelerine kordiplomatik pasaport veril- mesine çalısacağım. M. Ali Yılmaz (DYP) Irabzonspor Kulübü Başkanı): Parlamentoya girmeden önce Trabzon ve Trabzonspor için ne yapmışsam parlamento- ya girersem aynı şeyleri Türkiye sathında yapa- cağım. Sadece Türk sporu ve sporcusu için değil Türk vatandaşı için vatandaşlanmm refahı ve se- Iameti için ne gerekiyorsa onun mücadelesini ve- receğim. Gazete sahibi ve bir banka sahibi ola- rak iş dünyası içindeki ekonomik yapıyı gayet iyi biliyorum. Insanlanmızın ekonomik sorunlan- na çözüm arayışı içinde olacağım. tine gelen telgraf Padişaba arz olundu" şeklin- de geçiştirmesi tuhaf değil midir?" yolunda karşı cıkanlar olduğu duyulmus ise de, bu gibi soyien- rileri bir yana bırakıp yalnızca tarihe bizmet için Said Paşa'nın yol açtıklan muanunayı kendisi- nin çözmesi gerektiği, Sultan Abdiilaziz'in ölö- mü hakkında o zaman sabip olduğu bilgileri ve düşiinceierini açıklamasının uygun olacağı gö- riişüDü jineliyorum. "Abdülaziz, kendi mi öldü, yoksa öldürilldü mü?" konusunun gazetelerimizde yıllarca tefri- ka edilmiş ohnası boşuna degildir. (1) — Alıntı, "Belgelerle Kâmil Paja'mn Anüan" adlı kitaptan. ARBA Yay. Yayına haarlayan: Gul Çağalı - Gü- ven 1991. (2) - Sultan-ı Sabık, Hakam Sabık: II. Abdülhamit. Merak etmeyin efenclım.. döşeyecegim. pazarlıkla ilişkisi bulunmadığı- nı söyledi. Bu arada muhabirimiz Vedat Yenerer'in geçen ay sonunda Ku- zey Irak'taki Şaklava'da görüş- tüğü Kürdistan Cephe liderleri Ankara'dan ilaç ve gıda yardımı talep ettiklerini açıklamışlar, an- cak PKK'yı Kuzey Irak'tan çı- kartma konusunda olumsuz yaklaşımlarda bulunmuşlardı. Cephenin önde gelen liderlerin- den Kürdistan Yurtsever Birliği Başkanı Celal Talabani, Kürdis- tan Demokratik Partisi Başka- nı Mesut Barzani'nin Sözcüsü Hosyar Zebari ve Kürdistan Sos- yalist Partisi Başkanı Dr. Mah- mud Osman, Iraklı Kürtlerin PKK'ya karşı savaşmalannın söz konusu olamayacağını be- lirtmişlerdi. Vedat Yenerer ile Zebari ara- sında geçen konuşmanın bant çözümleri aynen şöyle: — Kuzey Irak'taki PKK kamplannın son dunımu nedir? — Kuzey Irak'ta PKK kampı yoktur! — Peki, Türk hükümeti, bi- zim gördüğümüz PKK kampla- nnın Kuzey Irak'tan sökülüp ablmasını sizden iste'ı-se, PKK'ya karşı savasır mısınız? — Savaşmak mı! (Buruk bir gülumseme). Biz yıllardır çeşit- li Kürt örgütleri arasında, ya- banalar tarafmdan kışkırtılan iç çekişmelerden çok zarar gördük. Kürtlerin düşmanı Kürtler değil ki... Neden savaşahm? Ama ge- rekirse kendilerine nazik bir uyanda bulunuruz. G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) ile ilgili bir soruşturmadan söz etm'ış; geçen pazartesi de M. Ali Birand hakkında soruşturma açıldtğını duyurmuştum. Bugün de TRT Teftiş Kurulu raporunda yer alan savlar ile dosyanın ayrıntısını okuyacaksınız. Olay, gerçekten üzücüdür. Böyle bir haberi gazeteci ola- rak nasıl duymazlıktan ve görmezlikten geleceksiniz? Gazetecinin görevi, araştırmak ve yazmaktır. Bu haberi görmezlikten ve duymazlıktan gelirseniz, görevinizi kötü- ye kullanmış olursunuz. Birand ile görüşürken belgeler birkaç klasör olarak ma- samda duruyordu. Faturalar. belgeler. sözleşmeler ve ya- zışmalar... Birand, Fransa ve Belçika'da "hayali şirketler" adına kendi el yazısı ile düzmece belgeler yazarak TRT'yi dolandırmakla suçlanıyor. Şirketlerin "hayali" oldukları Paris ve Belçika büyükelçi- liklerimiz tarafından ortaya çıkanlmış; el yazısı da polis la- boratuvarı tarafından saptanmış! "32. Gün" programı harcamalarında kullanılan faturalar- da "tahrifattar" yapılmış. TRT Teftiş Kurulu, Birand'ın "hususi evrakta sahtecilik" ve "dolandıncılık" suçlanndan yargılanması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuyor. İlgili madde "hayali ihracatçılar"a uygulanan Ceza Yasa- sı maddesidir! Birand da bu faturalann "32. Gün" programında çalışanlar tarafından düzenlenmiş olabileceğini söylüyor. Fakat polis laboratuvarı, faturalar üzerindeki yazıların Birand'ın elinden çıktfğını kanıtlamış. Dosya şu anda TRT Başhukuk Müşavirliği'ndedir. Baş- müşavir Akın Beşiroğlu ve çalışma arkadaşları dosyadaki son incelemeleri de bugünlerde bitiriyorlar. Beşiroğlu, önceki gün Birand ile uzun bir görüşme yap- tı. Bu görüşmeden sonra Birand'ın 624 milyon lirayı kuru- ma geri ödeyeceği duyuldu. TRT bürokrasisi ağır işliyor... TRT Genel Müdürü Erdem de Birand'ın ilişkiterinden çe- kindiği için olacak "Dosya sizde mi?" sorusuna önceki hafta "Hayır" yanıtını vermişti. Soruşturma raporu, ağostos ayı- nın ikinci yansında tamamlanmış ve genel müdüre verilmis- ti. Ne yapsın genel müdür? Korkuyordu; çekiniyordu. Birand, Başbakan Mesut Yılmaz'ın en yakın arkadaşla- nndan biriydi. Erdem, dosyayı iki ay bekletmisti. Genel Müdür Erdem, "Dosya sizde mi?" diye sorulduk- tan sonra 26 Ağustos 1991 günü "gereği yapılmak üzere" dosyayı Başhukuk Müşavirliği'ne göndermişti. Aynı günlerde -belki rastlantı- Birand, Şeyh Sait Ayaklan- ması konusundaki araştırmamı kutlamak için aradığında "Yaytmlarsan beni yıpratırsın" diyor, sonra da "12 Martdizi- sini beraber yapalım" önerisinde bulunuyordu. Bu önerisini Ankara'daki görüşmemizde de üstefeyerek birkaç kez yineledi. Evet, dosya, Başhukuk Müşavirliği'nde. TRT Teftiş Kurulu ile Başhukuk Müsavirliği'nin aralarının pek iyi olmadığı biliniyor. Sürtüşme nedenlerinden biri de Birand'a yapılan ödemeler. Hukuk müşavirierinin Teftiş Kurulu raporiannı değiştirmek gibi bir yetkileri de yok. Dosya bugünlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilecek. Cumhuriyet Başsavcısı, dosyayı bir yardımcısına verecek, başsavcı yardımcısı ya "koğuşturmaya yer olmadığı karan" verecek ya da dava açacak. Üzücü de olsd biz gazetecilik görevimizi yaptık. "32. Gün" öğretici bir programdı. Programın bu yönü ile de öğretici olduğu anlaşılıyor; sozleşmesi ve faturalan ise ders veriyor! Haber Semsi — 1991 başından bu yana istan- bul'da yasadışı örgüllerin silah- lı saldınlan ve çatışma sonucu 14 polis ve 2 subay yaşamını yi- tirdi, 1 polis memuru ağır yara- landı. 9 ocak günü emekli Yarbay Ata Burcu'nun Kartal'da öldü- rülmesiyle süren suikastlar zin- ciri günümüze kadar şöyle geliş- ti: 9.1.1991 — Kartal Inzibat Ko- mutanı emekli Yarbay Ata Bur- cu, Kartal'da bürosuna giderken uğradığı silahlı saldın sonucu öldü. 11.1.1991 — Polislikten ay- rılma Habip Gür, Bostancı'da öldürüldü. 22.2.1991 — Komiser Zeki Kaya, Sefaköy'de saldınya uğra- dı. Sefaköy Polis Karakolu Grup Amiri Kaya, olay yerinde can verdi. 5.4.1991 — Güvenlik Şube- si'nde görevli Hacı Beykaya, Fulya'da öldürüldü. 7.4.1991 — Ziverbey Köşku ile anılan emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk, Üsküdar^ daki evinde silahlı saldırrya uğ- radı ve yaşamını yitirdi. 13.4.1991 — Bakırköy Ekip- ler Amirliği'nde görevli Nebi Se- ker ve Kenan Yamak, ekip oto- su içinde silahh saldınya uğra- dı. 2 polis memuru olay yerin- de öldü. 16.5.1991 — Hasan Erkan, Hüseyin Kavaklı, Bakırköy'de uğradıklan silahh saldın sonucu yaşamını yitirdi. Olayda polis memuru Tevfik Can ağır yara- landı. 31.7.1991 — Güvenlik şube- sinde görevli Vebbi Erdoğan, Ye- nibosna'da kimliği belirsiz kişi- lerce tek kurşunla öldürüldü. 31.7.1991 — Aynı gün Üskü- dar Zeynep Kâmil'de dolandın- cılık masasında görevli Soner Yılmaz ve Muhsin Aslan, oto içinde saldınya uğradı. Polis me- murları olay yerinde can verdi. 16.7.1991 — Ümraniye Tekel Deposu'nu soyan kişilerin açtı- ğı ateş sonucu polis memuru Murtaza Genç öldu. 12.8.1991 — Yenibosna'da Nurtekin Sevimli, Selabattin Odabaş ve Ertuğrul Dönmez si- lahh saldırıda öldu. Duygusal şarkılar (Baştarafı 1. Sayfada) Tom Jones, bunca yıldu* süre- gelen unünü neye borçluydu? Bizler onu 1965'Ierde "It's Not Unusual", "Delilah" gibi neşeli şarkıları, ama özellikle "Green Green Grass of Home", TU Ne- ver Fall in Love Again" gibi 'ba- lad'Iarı ile tanımıştık. Çeyrek yüzyıl sonra o hâlâ gözdeydi, hâlâ ünlüydü. "Carrying the Toreh" adlı son albümündeki "Do I Ever Cross Your Mind" veya "Could't Sa> Goodbye" gi- bi parçalan ise sanki 25 yü ön- cesinin baladlan idiler, onlar ka- dar yumuşak, duygulu ve melo- dik... Sanatçı şöyle diyordu: "Ben direnmemi çeşitliliğime boryluyum. Engelbert Humper- dinck, sadece bir balad şarkıcı- srydı. O ve diğer kimileri 601ann müziğinin tipik temsUcisiydiler, orada kaldıiar. Ama ben her tiirden şarkıyı söyleyebilen, bir tür miizikle kendimi sınııiama- mış bir sarkıcıyıın." Ama sanatçımn gönlü, yine de balad'lardaydı. "Balad hep var olacak, gelecek yüzyılın mii- ziğinde bile duygusal parçalara yer olacak" diyordu. Ama bu- nun yanı sıra hemen "Dans mü- zigi de çok önemü" diye eküyor- du. "Gençler ber dönemde dans etmek isteyeceklerdir. Bugün 'rap' müziği şarkıdan çok ko- nuşma>^ benziyorsa da populer- liğini dans gereksinmesini kar- şılamasına borçlu." Tom Jones, sahnede çok ra- hat olduğunu, asıl kişiliğini bul- duğunu, plak yapmayı sahne kadar sevmediğini belirtiyordu: — Sahnede bir sanatçı, için- deki bir şeyleri, dürtttleri, coş- kuyu ortaya döker. Ben de bu- nu yapıyorum. Sahnede yeni bir kişflige bürünüyonım. Bir erkek olduğum için de bu, en çok ka- dınlan etkiliyor. Yaptığtm bir 'show' ve sonuç olarak kadın ve- ya erkek, seyirciyi etkikmeye ve mutlu etmeye yönelik." Tom Jones, kadınlan seviyor. Kadınlann onu çok sevdiğini de biliyor, beurtiyor. Ama bu, onu tam 16 yaşındalarken tanışıp ev- lendiği kansına bunca yıldır bağlı kahnaktan ahkoymamış. Sahnede olup bitenleri mesleği- nin bir parçası olarak görüyor. Sahnede seyirciden aldığı "ani tepki"yi hiçbir şeye değişmeye- ceğini beurtiyor. O kesinlikle bir "sahne hayvanı." Eşi de bunu büiyor, anhyor, kabul ediyor- muş. Yanında getirdiği tek oğlu ise müzik yeteneği olmayan, sa- dece babasının işlerini yöneten bir "menajer." Gözde şarkısı olarak "I'll Ne- ver Fall in Love Again"i belirten sanatçı, eskilerden Rock'n Roll1 un hemen tüm adlannı, yeniler- den ise özellikle Whitney Hous- ton, Prince, Robert Palmer gibi adlan beğendiğini söylüyor. Ün- lü adlarla olan amlarından söz ediyor: Engelbert Humperdinck'i üne kavuşturan "Release Me"nin ön- ce kendisine önerildiğini, plağı doldururken onunla birlikte stüdyoda olduğunu, Elvis'le uzun süren dostluklarını ve EI- vis'in önüne geçemediği uyuştu- rucu düşkünlüğünü anlatıyor. Ve ilk kez geldiği Türkiye'de, kendisini tam 3 gece sürecek bir maratonda Türk seyircilerinin karşısına çıkmaya hazırlıyor. cak yakalanan ohnadı. Olaydan sonra gazeteleri telefonla arayan bir lcişi, saldınyı Dev-Sol/Silahlı Devrim Birlikleri adına üstlen- di. Emniyet Müdürlüğü yetkilile- ri ve görgü tanıklannın ifadele- rine göre Nurtekin Sevimli ve Ertuğrul Dönmez adlı memur- lar fınndaki tezgâhın arkasında otururken Selahattin Odabaş adındaki polis memuru da tel- siz dinlemek için 50 DT 197 pla- kalı sivil ekip otomobüinin için- de kaldı. Bu sırada daha önce gasp edildiği belirlenen 34 TCB 97 plakali ticari taksi ile fırının önüne gelen silahlı 4 kişiden iki- si içeri girdi ve kahvaltı yapan polis memurlanna ateş açtılar. Sivil ekip otomobilinin önünde duran silahlı üçüncü terörist de içerideki arkadaslanyla aynı an- da ateşe başladı. Kasada bulu- nan Mustafa Güneş, ifadesinde, iki gencin içeri silahlarla girdi- ğini belirterek şunları söyledi: "İkisi de 19 yaşlanndaydı. Si- lahla girdiler ve tezgâhın arka- sında oluran iki polis merauru- na 5-6 el ateş ettiler. Bir arka- daş kalkar gibi oldu, tekrar düş- tii. Gençlerden biri arkaya ge- çip yakmdan bir-iki el daha ateş etti. Bu sırada dışandan da dört-beş el silah sesi duyuldu. Benimle tek kelime konuşmadı- lar. Zaten dondum kaldım. Ko- şarak çıktıiar ve kendilerini dı- şanda bekleyen taksiye atladı- lar. İlk anda yoldan çevirdiler sandım, ama direksiyonda aynı yaşiarda bir genç vardı. Bu sırada birkaç vatandaş olayın şokunu atlatıp ekip oto- mobilindeki memuru bir taksi- ye bindirdiler. Biz de içerideki polisleri çıkanp bir taksiye koy- duk. Memur arkadaşlar sık sık bize kahvaltıya gelirlerdi. Otu- rup beraber çay icerdik." Olay yerinden hızla uzaklaşan silahh saldırganlar 34 TCP 97 plakali taksiyi Hürriyet Mahal- lesi BağJar Sokak'ta terk ettiler. Saldırganlar izlerini kaybettirdi- ler. Bu arada ağır yaralı olarak Yaşam Hastanesi'ne kaldınlan Nurtekin Sevimli ve Ertuğrul Dönmez ile Bakırköy Devlet Hastanesi'ne kaldınlan Selahat- tin Odabaş, bir süre sonra kur- tarılamayarak öldüler. Gasp edilen taİcsinin sürücüsü Kenan Çınar da bagajda kilitli halde bulundu. Olaydan sonra gazeteleri te- lefonla arayan bir kisi, saldın- yı Devrimci Sol/Silahlı Devrim Birlikleri adına üstelenerek, "Mimar Sinan Üniversitesi öğ- rencilerinden, devrim şehidi Se- her Şahin'in üniversitenin üçün- cü katından aülarak Eatlini pro- testo amacıyla Yenibosna'da üç polis memurunu öldürdük. Se- ber Şahin'in katilleri yargı önü- ne çıkartılıncaya kadar eylemle- rimiz sürecek" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear