18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunve: Matbaaulık ve Gazetecıllk Turk \r.onım Şırkelı adma N«*r Nadı # Genel Yavır Müduru Hısan Cınul, Mütssese Muöttru Emi» l>«klıgU, Yac Işlen Mudunl Okly GoDtnHn. # Haber Mcrkezı MüdünJ YIIÇID Btj«f, Sa\fa Duzenı ^önetmenı AJı Acar Q Temsılaler ANKARA Ahrotl Tu. İZM1R Hikmtt Çtlinkmr*. AOANA îv Polıuka Cclal Bafla^ıç. tsıanbu] Hıberten Şcur Kı&u, Ekopomı M«nl Taacr D13 Haberler EIJH lalo. Is Sena ka Şakm l ı K I , Kılhilı CcM LaM. Efetmı C < m Şntu. Vun Hab«Wn S « 4 « Dof»» Spoı Duu»danı AMmbıüı Yactlmn. Dia ^zılar Kcrca Çakfkat, Arasttnna Ştkja Alpay, Dozd'mc AMallıfc Ytna £ Koorfınıtör Akwt Korttau 0 Malı Işler Enl LAmt 0 \4uh«<be Bcicfll Vncr 0 Bütçe Plankma. Sn-j] QMM«b«tco{ta 0 Reklan- AJK Tona £ Ek Ya>inlar Hıln Akr^ 9 ldj>™ Ham» Ganr 0 lşl«mc ftafer Çdlk 0 Bıljı İI.CTTÎ Nlil lul 9 Ptnooei OkUj Uktf, fefca ( M 1ta Sostuı v* fe?wL Cumhunyet Marbucılık vc Cucteobk T.A Ş. TOrk Ocafe Cad 5*334 tst PK 2 * lsınbul Tei 512 05 05 (20 hat), TdCL 22İ4* ft» (1) 526 « 72 0 8<n>ter Aafcn. Zı» GAbüp BK InkJap S No 19/4 1U 133 11 İ M ! Tfcta «J44 Fu. (4) 133 05 65 0 l n * - H Z;yı Blv 1352 S. 2/3. T<* 13 12 30 Ttk» 52359, Fu: (51) 19 53 » : lıKÜKl <jd 119 S. No 1 Kat 1, 1U 19 37 52 (4 h«I), Teta. S2155, Fu f71) 19 25 1« TAKVİM: 4 AĞUSTOS 1991 lmsak: 4.11 Güneş: 5.55 öğle: 13.14 îkindi: 17.09 Akşam: 20.24 Yatsı: 22.00 Deniz kirliliği îehlikeli boyutta Çanlar Edremit içîn çalıyor HÜSEYİN ERCtYAS KÂZIM ÖĞÜN IZMİR/BURHANİYE — Denize bırakılan evsel ve en- düstriyel atıklann yol açtığı kirlilik, Edremit Körfezi'ni de tehdit edıyor. Edremit Körfezi'ni çevrele- yen Ayvalık, Küçukköy, Gö- meç, Burhaniye, Pelitköy, Ka- raağaç, Edremit, Zeytınlı, Gu- re, Altınoluk, Kuçukkuyu baş- ta olmak uzere irili ufaklı yer- kşmelerın evsel ve endüstriyel atıklan, herhangi bır arıtma- dan geçirilmeden denize boşal- tılıyor. Bölgedeki hızlı nüfus artışlan Edremit Körfezi'nde- ki kirlenmenin ana nedenlenn- den biri. Ayvahk yöresinde yoğunlaşan zeytinyağı ve sa- bun fabrikalarının bıraktığı atıksuların yol açtığı kirlilik, yeni yeni oluşturulan kanali- zasyon şebekeleriyle daha da artmaya aday. tller Bankası'ran öngörduğu proje kapsamında yürütülen çalışmalar tamam- lanmak uzere. Projeye göre Burhaniye ılçe merkezinden toplanan evsel atıksular, her- hangi bir antmadan geçinlme- den kıyıdan 1400 metre açık- ta, 32 metre derinlikte denize boşaltılacak. Burhaniye Bele- diye Başkanı Necmı Şengider, evsel atıkların bertaraf edılme- sinde karşılaşılan sorunlarla il- gıli olarak şunları söyluyor: "Burhaniye'nin kış niıfusu 22 bin dolayınd». Yaz niıfusu ise günübirlik gelenler dahil 100 bin Oe 200 bin arasında de- ğişiyor. Şu anda evsel atıksu- lar Havran Deresi'ne bırakılı- yor, böylece denize ulaşıyor. Denize bırakan atıksu mikta- n, saniyede 50 litre. Kanalizas- yoriun tamamlanmasıyla bu atıklar deniz deşarjıyla uzak- laştınlacak. Ay\alıkta da beş yıldan beri aynı şe> yapılıyor. Biz Edremit Korfezi'nin elden çıkmasını istemivonız. Şimdi- den tehlike çanlan çalıyor. Önlem aiınsın, antma tesisi kurulsun istiyoruz." Schemer'inbej, abanozsiyahı, bron^yosunyeşilini bolca kullandığıdefılesi, izleyenleri masalâleminegötürdü Altınlaparlayan geceler...""' "" Kocaman, geniş etekleri dalgalanan mantolar, eşarplar, Uzakdoğu başlıklannı anımsatan bere-şapkalar, kaşmir şailar. Drapelerle bezeli pullar, zengin işlemeler, bol bol altın vesiyah... Soluk kesen, giz dolu, uzak bir dünya. İçine bolca masal karışmış. NECLA SEYHUN Scberrer'in yeni koleksiyonu şıkır sıkır altın işlemelerle bezeli. Yanda bu modellerden birisi, unlu modacının kızı Leititia'nın üzerinde gorülüvor. PARİS — 'Gülü seven dikenine katlanır' derler. Katlamr mı gerçekten?.. Işte bir beyaz gül, podyumda. Intercontinental Oteli'nin luks saJonunda. Başında kopuk gibi bir duvak Leititia'nın. Yanında babası, dünya ünlüsu Scherrer. Başarılı geçmiş bir defılenin çılgın alkışlarını topluyorlar. Podyumda ikisi, yalnızca ikisi... Yok, biri daha var. Dört ayaklı. Dunya tatlısı. Keyiften ayakları birbirine karışıyor. Çiçeği ile beraber tasmayı da elinde tutuyor gelin. tşte gul, iştediken!.. Bu, dikenli ya da dikensiz-yoruma bağh- gule gelene dek, Scherrer konuklarını bir Uzakdoğu masalında gezdirdi. Doğu'ya, Uzakdoğu'ya masallara bayılıyor Scherrer. Modellerine giz katmayı seviyor. Otelin görkemli salonlarında, bir saate yakın bir sure konuklaıını bir uzak gezıye çıkardı. Aldı bizi, Asya'run çöllerine, steplerine, ulaşılmaz dağlarına, tundralarına, vakşı yeşil ormanlârına, donmuş göllerin buzlu mavisıne çekti götürdu modelleriyle. Moğolistan'ı, Tibet'i, Baykal'ı, Kaşmir'ı, Mançurya'yı gezdirdi bize kupları üe, desenleri ve renkleriyle... Kocaman genış etekleri dalgalanan mantolar, eşarplar, Uzakdoğu başlıklannı anımsatan bere-şapkalar, kıyafetlerı tamamlayan kaşmir şalları... Bejler, abanoz sıyahları, bronz, yosun yeşili ve kuru yaprak yeşilleri... Tek tek, iç içe... Scherrer'in özellikle bayıldığı tonlar... Kapitone ceketlerde karanhk kırmızalar, kahverengi, siyah \e altınlar. Drapelerle bezeli pullar, tunikler, zengin işlemeler... Gece için lake siyahları, altın, gumuş ve bakır ışıltıları. Mushnler, ipekler.taftalar, kadifeler, ipincecik drapeli korsajlar, uçuşan etekler, derin yırtmaçlar... Sona doğru bol bol altın, bol bol siyah... Soluk kesen, giz dolu, uzak bir dunya. Içine bolca masal karışmış... Bu masal-defile, defile-masal, tum masallar gibi mutlu bır sona ulaşıyor: Onlar ermiş muradına... Podyumda bir gelin... Leıtitia... Duvağını sürüyor yerde. Yanında, dunya unlüsü babası Scherrer. Bir beyaz gule benziyor Leititia. Beyaz kuçuk kopeği, kuyruğu keyiften titreyerek, etekleri dibinde koşarak izlıyor onu. Gul ve diken... Gul alabildiğıne guzel; dikense bastıbacak Ama bu dikene bakarak gulu almaya kalkanlar aldanmasınlar. Bu kuçuk diken bir aysbergın su ustundeki goruntusune benziyor. tş onunla bitmiyor. Leititia'nın evinde daha nice ve nice ordan burdan toplanmış hayvanlar var. Her turden. Ve goğsunde, dunyanın tum zavallı hayvanları için çarpan bir yurek... Gül meraklılarına duyurulur!.. Scherrer'in kısacık altın bir kı>afeti. Satenden kapitone kısacık bir manto ile tamamlanıyor. Turizm Bakanı Akarcalı, her tesis için genel kuralın evlilik cüzdanı sorulmaması olduğunu söyledv Otelde kalmak için evli olmak şart değilAlman turiste bekâret testi olayının her kesimden tepki gördüğünü söyleyen Tlırizm Bakanı, İçişleri ve kendi bakanlığının evlilik cüzdanıyla ilgili gerekli talimatları verdiğini vurguladı. SERDAR KIZIK İZMİR — Turizm Bakanı Bülent Akarca- lı, Alman turiste "bekaret testi" olayıyla ilgi- li, yerli ve yabancı turiste her turden tesiste ev- lilik cuzdanının genel "kaide" olarak sorula- mayacağını, sorulmaması gerektiğini söyledi. Akarcalı, Cumhuriyet'in sorulanna verdiği ya- nıtta, İçişleri ve kendi bakanlığının evlilik cuz- danıyla ilgili gerekli "taümatlan" verdiğini de vurgularken, "Turk kamuoyunun olaya gos- terdiği tepki, bir olgunluğa eriştiğimizi belir- liyor. Çok enteresandır. hiçbir gazetede 'po- lisin yaptığı dogrudur' di>e bir şey çıkmadı" dıye konuştu. Urla'da bir otelde, aralarında Alman turist Angelika Wittwer'in de bulunduğu 4 ba^nın evlilik cuzdanları olmadığı, fuhuş yaptıkları gerekçesiyle hukumet tabiphğine sevk edılme- leri ve cinsel ilişkide bulunup bulunmadıkla- rının araştırmasıyla ilgili olayı Bakan Bulent Akarcalı "gayretkeşlik" diye nitelendirdi. Ola- yın örnek nıtelıkte olduğuna değinen Akar- calı, "Bir husumetin bazen bin hayrı vardır. Bu, emsal bir olay oldu. Herkesin kulagına küpedir" dedi. Bakan Akarcalı, "Turistik belgeli tesisler- de evlilik cuzdanı geneltikle sonılmu>or, an- cak bekdiye belgelilerde isteniyor. Aynca yerii turiste farkü, yabana turiste farklı uygulama- lar soz konusu olabiliyor. Bu konuda neler du- şunuyorsunuz?" bıçımındekı sorumuza yanıt olarak şunlan soyledi: "Belgeli, belgesiz tesis de aynı. Genel kai- de, evlilik cuzdanının sorulmamasıdır. Yani normal vatandaş için, tatilini normal bir se- kilde geçiren insanlar için evlilik cuzdanı so- rulmaz. Artı, evli olmasa bile beraber tatile geten, beraber yaşayanlar için, yani nasd iraam nikâhıyla yaşayan varsa, evlilik cuzdanı sorul- maz. tmam nikâhlı diye, evlilik cuzdanı yok diye insan karakola goturulur rau? Genel ka- ide, evlilik cuzdanının sorulmamasıdır ber yer- de, faer tesiste. Ama bir fuhuş suçu işlenivor gibi bir karine varsa ortada, o zaman polis de- lil diye, kimlik diye sorar." Evlilik cuzdanı sormanın ayrı, "muamele" yapmanın ayrı bir olay olduğunu vurgulayan Akarcalı, "Normal bir çift gelmiş, otelde ta- til yapıyor. Evlilik cuzdanları yok diye onla- ra otomatikman fuhuş yapıyor muamelesi soz konusu olamaz" dedi. Akarcalı, ayrıca tatillerini "normal ve huzurlu" bır ortamda geçirmek isteyen turist- leri de duşunmek gerektiğini vurguladı. Ko- nuyla ilgili goruşlerını aldığımız turizmciler- den Ege Tlınstık lşletmeler Derneği (ETÎK) Başkanı Haluk Nişhoğlu da, evlilik cuzdanı konusunun işletmelerde zaman zaman sorun olduğunu, özellikle evlilik cuzdanları olma- yan yerli turistlerın guçlüklerle karşılaştığını söyledi. Sorunun daha çok İçişleri Bakanlı- ğı'nı ilgilendırdığını belırten Nişlioğlu, "Ya- bancıya sormayacaksın yerliye soracaksın, bu olmaz. Bu konuda yasal duzenlemelere ihti- yaç var. Yerli, turist değil mi, insan değil mi?" diye konuştu. Turistik belgeli tesıslerin bazılannda evlilik cuzdanı sorulduğuna değinen Nişhoğlu şu go- ruşleri belirttı: "Mesela benim yaşadığım bir olay van Kar- deşim ve eşi lzmir gibi bir kentte hem de yıl- dızlı bir tesiste kalamadılar. Dışardan gelmiş- ler geç saatte. Resepsiyondan, evlilik cuzdanı yok diye almamışlar. Bana telefon ettiler. Kefil oldum, ama yine almadılar. Aslında bu ko- nuda kalıcı çözumler lazım." Bu arada olayın geçtıgi otelin sahibı Cemal Aktaş, herkesin "aklandıgım", ama kendi iş- letmesinin bır "fuhuş yuvası" olarak gösteril- diğini ve karalandığını savundu. Aktaş, hu- kuk dışı uygulama karşısında sessız kalmaya- cağını ve hakkını arayacağını belirtirken, "Devletin kaymakamı, turizm miıdurü nasıl oluyor da gazetelere 'bu otelde zaten fuhuş yapılıyordu' diyor. EUerindeki hukuki delil- İer, dayanaklar nedir? Üstelik karakolda ad- lan şikâyetçi diye yazılanlann da hayali isim- ler olduğu ortaya çıktı" diye konuştu. 'Verem aşısı yapılmadan nüfuskâğıdı verilmesin' ANKARA (ANKA) — Ankara Verem Savaş Derne- ği Baştabibi Behiç Yücel, ey- lül ayında başlanacak ilkokul öğrencilerini aşılama kam- panyasında 300 bin enjektö- re ihtiyaç bulunduğunu, oy- sa Sağlık Bakanlığı'mn ll Sağhk Müdurluğü'ne gön- derdiği enjektör sa>isının 30 bin dolayında bulunduğunu bildirdi. Behiç Yucel, yeni doğan çocuklara BCG aşısı yapılmadan nüfus huvıyeti verilmemesını önerdi. Verem Savaş Derneği Baş- tabibi Behiç Yücel, Türkiye^ de verem aşısı yapılmamış çocuk sayısınm bilinen ra- kamların çok ûstünde oldu- ğunu, bunun da sağlık hiz- metlerinin yaygın bir şekilde verilememesinden kaynak- landığım söyledi. Yücel, ye- ni doğan çocukların aileler tarafından bir iki gün içinde hastanelerden çıkarıldığını belirterek şöyle dedi: "Bu nedenle yeni dofan çocuklara daha dogumun- dan birkac saat sonra zonın- lu olarak ası yapıyonız. Bu da çocukta bazı rahatsızlık- lara neden oluyor. Öraeğin koltukaltlannda şişme olu- yor. Biz Sağhk Bakanhğı'mn ba konuda bir düzenleme ge- Ürmesini istiyonız." Rüzgâr TüneK 40 yıl sonra esmek istiyor Miüi Savunma Bakanhğı'na ait Ruzgâr Tüneli'ni şimdilerde bekleyen asker yok. Tunel, cisimlerin hava içindeki hareketleriyle meydana gelen etkileri inceliyor. Tesisin onarımı ve teknolojinin yenilenmesi için 3.5 milyar liranın yeterli olduğu belirtiliyor. HAKAN AYGÜN ANKARA — Konya yolun- daki Mılli Savunma Bakanlığı 1 na ait "Ruzgâr Tüneli", 40 yıl- dır sessiz. Başta uçak ve otomo- biller olmak uzere herhangi bir cısmin hava içerisindeki hareketi sonucu oluşan etkileri inceleme- ye yarayan tunel, inşa edildiğı 1950 yılmdan bu yana kullanıl- mıyor. Bınayı şimdilerde bekleyen as- ker yok. Yılda bir Genelkur- may'dan gelen yetkıliler sayım yapıp zimmeti kontrolden geçi- riyorlar o kadar. Bına TUBİ- TAK Savunma Sanayii Araştır- ma ve Geliştirme Enstitusu'nun (SAGE) deposu olarak kullanı- lıyor. Tuneün hava akımı yara- tacak dev pervanesi çahşmıyor. Yağlıboya duvarlan çatlamış. Ancak bına sağlam. Deney oda- sındaki maket uçakların yerleş- tirildiği stand kullanılamaz hal- de. Pervaneyi çalıştıracak dev je- neratörler bozuk. Baştan aşağı yenilenmeleri gerekiyor. Daya- nıklılık ve denge testlerinı yapa- cak ana mekanizma da bozuk ve Kumanda Merkezi'nde bulunan cihazlar bozuk. "Gunlük mesai ve vnkuat defteri"hiç kullanılmamış. (Fotograf: BARIŞ BİL) 1940'lann teknolojısı olduğu için değiştirılmesı gerekiyor. Za- manında bir milyon dolara mal olmuş tunelde tek bır deney ya- pılmamış. Tünelin oykusu haylı eski. Öykuyu oğrenmek için "Ruzgâr Tiineli"nden çıkıp "zaman tune- li"ne girmek gerekiyor. tkincı Dunya Savaşı yıllanna kadar uzuyor öyku. öykuyu SAGE Başkanı Prof. Eres Soylemez'den dinhyoruz: 1941 yıhnda Başbakan Şiıkru Saracoğju. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve Turk Hava Kurumu ulusal havaalığı kendi- ne yeterli hale getirmek amaay- la uç hedef belirliyor: Uçak ve motor fabrikası kurulması, uçak muhendısliği Öğretimı yapan bir teknik universite kurulması, bu iki kuruluşun da katkısıyla An- kara'da bir aerodinamik araştır- ma merkezi kurulması. 1941'de tTÜ Makine Fakulte- sı'ne bağh Uçak Bölümü açılın- ca hedeflerden biri gerçekleşi- yor. Etımesgut Havaalanı yakı- nındaki sınırlı uçak yapımında bulunan atölyeler de büyutulü- yor. Yeni planlanan motor fab- nkasının 1948 yılı Cumhuriyet Bayramı'nda açılmasıyla ikincı hedef de gerçekleşmiş oluyor. Ancak 1940'larda saptanmış olan Ulusal Aerodinamik Mer- kezı hiçbir zaman gerçekleşmi- >or. Zamanla ıhmal edilen ulu- sal uçak sanayii de sönup gidi- yor. Etimesgut'taki uçak fabnka- sı kapsamından once Ankara 1 da şimdiki yerinde bir "ruzgâr tüneli" yapıkn>sı için çalışmalar başlıyor. Milli Eğitim Bakanlı- ğı ve Turk Hava Kurumu'nun girişimleriyle Ingiliz Holst fır- ması 1947'de ınşaatı başlatıyor. Bınanm kesin kabulu 1950'de yapılıyor. Ilginç bir tesaduf olarak An- kara Hava Tuneli'nin hizmete girdıği yıl, Etimesgut'taki Turk Hava Kurumu Uçak Fabrikası, Makina Kimya Endustrisi'ne (MKE) devredıliyor. Çunku ABD, İkincı Dunya Savaşı artı- ğı uçakları Turkiye'ye "hibe" olarak vermektedir. Ulusal havacılık sanayiinin varlığı unutulurken tünel de amaçsız bir yapı haline geliyor. Tünelin sökülmesi ve yıkılma- sı tartışılmaya başlanıyor. Dev- raldığı uçak fabrikasmı Zirai Araçlar Fabrikası'na çeviren MKE, tünele talip oluyor. An- cak verilmiyor. Tünel, 1956'da Milli Savunma Bakanlığı tlmi Istışare ve Geliştirme Kumlu'na devredıliyor. MSB ile Genelkurmay Baş- kanlığı, 1965'e kadar tüneli hiz- mete açmak için yoğun çaba gösteriyor. NATO'yla, Batılı müttefiklerle temasa geçilerek işbirhği öneriliyor. Sonuçta ge- riye sayısız rapor kalırken tüne- le el atılmıyor. 1972'de ise TÜBİTAK ve Milli Savunma Bakanlığı işbirliği ile Gudumlu Araçlar Teknolojisi ve Ölçme Merkezi (GATÖM) kuru- lunca tünel binası TÜBİTAK kanalıyla GATÖM'e bırakılıyor. 1988'de GATOM'ün yerinı alan Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştırme Enstitüsu (SAGE) ise halen binayı depo olarak kulla- nıyor. SAGE Başkanı Prof. Soyle- mez, 40 milyarlık tesisin onan- mı ve teknolojisinin yenilenme- si için 3.5 milyar liranın yeterli olduğunu söyluyor. TÜBİTAK ve Savunma Sanayii Müsteşar- lığı onarım projesine sıcak ba- kıyorlar. 67 öğrenciye ba^arı ödtilti • İZMİR (AA) — ÖYS sıralamalarında birincı olar lzmir, her yıl bankanın yaşıyla eşit sayıda başarılı öğrenciyi ödullendirmeyi bir gelenek haline getıren Iş Bankası'nın ödüllerini de topladı. Iş Bankası'nın, universite sınavlannda en yuksek puanı alan 7 oğrenciye verdiği l'er milyon liralık para ödülünü kazananlardan 24'u, Izmirli öğrenciler arasından çıktı. Odule hak kazanan başanh gençlerin, adreslerini, Turkıye Iş Bankası Genel Müdurluğü'ne bildirmeleri istendi. Hitit Güneşi resmi amblem • ANKARA (AA) — Anadolu uygarlıklarının en tanınan ıdollennden olan ve birçok kuruluş tarafından amblem olarak kullamlan Hitıt Güneşi Kursu, Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alındı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fiyat Kalıte ve Standartlar Genel Mudurluğu, Turizm Bakanlığı'mn başvurusu uzerine 24 Temmuz 1991 tarih ve 23.474 sayıh karanyla Hitit Güneşi Kursu'nu, Tunzm Bakanlığı'mn ızni ile kullanılabilecek resmi amblem olarak tescil etti. Turizm Bakanlığı yetkilileri, değışik kesimlerde kullamlan ve beüi ticari amaçlarla da simgeleştirilen Hitit Güneşi'nın, tanıtım etkinliklerinde birlik sağlamak için resmi amblem olarak onaylatılmasına karar venldiğıni söylediler. Pamukkale için 30 milyarlira • DENtZLt (AA) — Kultur Bakanı Gökhan Maraş, tarıhı ıpek yolunun 'dostluk yolu' olarak duzenlenmesi için proje hazırladıklannı, Pamukkale travertenlerimn kurtarılması için de, 1992 bütçesinden 30 milyar lira ödenek ayrılacağını açıkladı. Marmaris'e gıderken uğradığı Denizli'de incelemelerde bulunan Maraş, yaptığı açıklamada Pamukkale'yi 'altın yumurtlayan tavuğa' benzeterek, "Dunya kultur mırası lıstesinde yer alan Pamukkale yok olursa Denizli'ye kimse gehnez" dedi. Dağcıların endişesi • ANTALYA (AA) — Dağcılar, dağ turizmi faaliyetleri başlatılırken, daha önce kıyılarda yapılan turizm uygulamalanndan dersler çıkanlmasını istiyorlar. Çevre Koruma Araştırma ve Doğa Sporlan Derneği (DASK) Başkanı Prof. Dr. Yucel Aşkın, "Yaptığumz etüde göre, dağ turizmi etkinliklerinin surduğu yerlerde, 5 yıl öncesine göre çok buyük miktarda çöp bınkmeye başladı" dedi. Cerrahi merkezi açıldı • İSTANBUL (AA) — Vatan Hastaneler Grubu'na .bağlı Aksaray Vatan Hastanesi'nde "Istanbul El Cerrahisi ve Mikrocerrahi Merkezi" hizmete açıldı. Pastuer Hastanesi'nin kapanmasıyla görevlerinden ayrılan el ve mikrocerrahi uzmanı 9 doktor, yeni açılan merkezde hizmet verecekler. Merkezde doku nakilleri ile sinir cerrahisi ve iş kazaları sonucu kopan uzuvlar yerine dikilecek. Dr. Oya Ban başkanlığında ve Dr. Oğuz Polatkan, Dr. Ahmet Ozel, Dr. Can Gurbüz, Dr. Nilüfer Pekel, Dr. Ümit Kantarcı, Dr. Selma Polatkan, Dr. Savaş Ural ile Dr. Can Bamyacıoğlu'ndan oluşan ekip, SSK'lı dahil, merkeze başvuran tum hastalar için 24 saat hizmet verecek. Genç ciltlere nemlendirici • Haber Merkezi — Genç ciltlerin nem dengesini sağlayan yeni bir ürün piyasaya çıktı. Cildi yağlandırmadan nemlendirici "plenitude" yağsız nemlendirici likit krem, L'oreal'in bır urunü. Her sabah yuze ve boyna ince bir tabaka halinde sürulen plenitude'un 40 ml'lik tüp fîyatı 35 bin, 30 ml'lik kavanoz fiyatı 43 bin lira.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear