18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 SINEMA Hedy Lamarr tutııklandı I Kültür Servisi — 193O'lu ve 4O'lı yıllann unlu sinema oyuncusu Hedy Lamarr, bir eczaneden ilaç çaldığı gerekçesiyle tutuklandı. Daha sonra serbest bırakılan 78 yaşındaki Lamarr'ın 20 ağustosta mahkemeye çıkarılacağı açıklandı. AP'nin verdiği habere göre kuçuk bir kent olan Casselberry'de tutuklanan yaşlı kadının Hedy Lamarr olduğu polis yetkililerince doğrulandı. Hedy Lamarr, 1933'te "Kendinden Geçiş" adlı bir Çek filminde çırılçıplak görünerek büyük bir sansasyon yaratmıştı. Zamanında "dünyamn en güzel kadını" olarak nitelenen Lamarr, daha sonra 1937'den başlayarak Hollywood filmleriyle ününun doruğuna erişmişti. Özellikle "Samson ve Dalila" adh filmiyle bucun dunyada sevilen Lamarr, 1966'da otobiyografisini yayımlamış, Lamarr'ın kitabı bir yıldızın cinsel ilişkilerini anlattığı ük otobiyografı olmuştu. YÖNETMELİK Devlet sanatçılığı ANKARA (AA) — Devlet Sanatçısı unvanı verilen sanat dallannın kapsamı genişletiliyor. Kültür Bakanlığı'nın, bu yenilikle ilgili yönetmelik değişikliği çabşmalarını tamamladığı oğrenildi. Taslağa göre bundan böyle değişik alanlarda başarılı kişilere devlet sanatçısı unvanı verilecek. Yönetmelığin yeni şekli, Türk halk müziği, Türk sanat muziği, pop müzik ile sinema sanatçılan, ressam ve heykeltıraşlann da devlet sanatçısı unvanı alabilmesini öngörüyor. 1971 yıhndan itibaren, önce çok sesli müzik alanında olmak uzere uluslararası üne sahip sanatçılara "devlet sanatçısı" unvanı verilmeye başlandı. 1981 yılında yönetmelikte değişiklikler yapılarak, opera, bale ve tiyatro dalları da "devlet sanatçısı" unvan kapsamına alındı. 1983 yılında seçici kurul, unvanın diğer sanat dallarına yaygınlaştırılmasını uygun buldu. Türk muziği, plastik sanatlar, sinema dalları da bu kapsama alındı. FESTİVAL Üsküdar Festivali • Kültür Servisi — Üsküdar Belediyesi'nin duzenlediği Uluslararası 3. Kâtibim Kültür ve Sanat Festivali, 7-11 Ağustos 1991 günleri arasında yapılacak. Üsküdar Uluslararası 3. Kâtibim Festivali'ne; Banş Manço, Timur Selçuk, Eser Noyan - Engin Noyan, Serap Mutlu Akbulut, Nursaç Doğanışık, Alaattin Şensoy, Erol Büyükburç, Coşkun Demir, Nurhan Damcıoğlu, Arif Şentürk, Çetin Öztürk, Atilla Içli, Grup Yorum, Azerbaycan Reşit Behbutov Muzik ve Dans Topluluğu, Arnavutluk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Üsküdar Belediyesi, Ekin Sanat Merkezi Halk Dansları Topluluklan katılacaklar. Ayrıca, Beyaz Yunus Caz, Kardelen, Buse müzik topluluklan, Üsküdar Belediyesi Kent Orkestrası, Ortaköy Halk Sahnesi, Kangal Sanat Topluiuğu, Silleymari Eker fclasik gitar, Alican Bülbül org konserleri duzenlenecek. Gösteriler Şemsipaşa, SaJacak, Fethipaşa Korusu ve Kısıklı Güzel Izmir Gazinosu'nda ücretsiz sunulacak. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIGI AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ ATATURK KITAPLIGI 5/31 Sergi Salonu ve Gıriş Atatûrk Kıtaplığı Koleksıyonundan "İstanbul Tramvayları" Fotoğraf Sergısı Gırış Ucretsızdır Adres Mete Cad No- 45 TAKSIM Tel 149 09 45 - 149 56 83 ATATURK MÜZESI 5/19 Ağuslo» Pazartesi MSU Sinema TV Bırımı ve TRT'nın hazırladığı belgeseller saat 14 00 Atatürk'un 5 donem 2 devre Meclıs Açış Konuşması ve Yurt Gezılen 10 dk Atatürk'un 10 Yıl Nutku 8 dk Ataturk ve Sanat 35 dk 26 Ağustos 1922 Guneş Ooğmakta Ordular ılk Hedefinız Akdenızdır ilerı'" Atatûrk, Söylev, Nutuk 35 dk Büyük Barış (Lozan) 22 dk 7/21 Ağustos Çarşamba MSU Sinema TV Bırımı ve TRT'nın Hazırladığı Belgeseller Saat 14 00 Gazı Ve Mareşal Mustafa Kemai Haşa 20 dk Ataturk (Manastır, Ankara. Ezıne) 45 dk Dolmabahçe ve Atatûrk 43 dk Kendı Sesmden 15 dk 12/26 Ağustos Pazartesi Hazııiatan TBMM Kültur ve Sanat Yayın Kurulu Senaryo Behlül Dal Saat 14 00 Samsun'a Uzanan Yol 34 dk Amasya'da Yaşanan Tanh 29 dk Erzurum'dan Gelen Ses 28 dk Sıvas Bayraklaşırken 28 dk 14/28 Ağustos Çarşamba Hazırlatan TBMM Kultur ve Sanat Yayın Kurulu Senar/o- Behlül Dal Saat 14 00 Mıllı Irade Içın 28 dk Ilk Işık 50 dk O Gece ıBuyuk Taarruz) 34 dk Gırış Ucretsızdır Adres: Halaskârgazı Cad No 250 ŞIŞLI Tel 140 63 19 AŞIYAN MÜZESI 19 Ağustos Puarte*i Ölumunün 76 Yılında Tevfık Fıkret'ı Anma Toplantısı Saat 16.00 Katılanlar Salım Rıza Kırkpınar Şukran Kurdakul, Konur Ertop Vecihı Tımuroglu Yön- Enver Ercan Gırış Ucretsızdır Adres: Aşıyan Yokusu BEBEK Tel 163 69 86 KARIKATUR VE MIZAH MÜZESİ 1/31 Ağustos Uluslararası Nasreddın Hoca Ödüllerı Sergısı 4/18 Ağustos Cumartesi Suda Yuzen Resımler (Ebru) Happenıng Çalışmaları Saat 14 00-17 00 11/25 Ağustos Cumartesi Gravur-Baskı Gosterısı Saat 14 00-17 00 Gırış Ucretsızdır Adres Kırıkçeşme Mah Kovacılar Cad No 2 Tel 521 12 64 Ünlü bale sanatçısı Natalya Makarova bundan böyle tiyatro sahnesinde Balerîna '\bldaş' diyecekSon 30 yılın en büyük balerinlerinden Makarova, eylülde Londra'da "Tavariş" adlı Fransız bulvar komedisinde sahneye çıkacak. Aynı rolü müzikalde Vivien Leigh, sinemada Claudette Colbert, Türkiye'de 1963'te Ayfer Feray oynamışlardı. Kültür Servisi — Klasik bale- nin en önemli dansçılanndan Sovyet asıllı balerin Natalya Makarova, ikinci sanat yaşamı- nı tiyatro oyuncusu olarak sür- dürecek. Makarova, önümüzde- ki eylül ayında îngiltere'de Chic- hester Festiva] Tiyatrosu'nda sahnelenecek "Tavar'ş" (Yoldaş) adlı oyunda sahneye çıkacak. 51 yaşındaki Makarova, yıllar ön- ce Dormen Tiyatrosu tarafından tstanbul'da "Şahane Züğürtkr" adjyla sahnelenen Fransız bul- var komedisinde Rusya'dan Ba- O'ya göç etmiş bir düşesi canlan- dıracak. Jacques Deval'in 1934 yılında yazdığı "Tavariş"te Türk tiyat- roseverler 1963'te aynı rolde Ay- fer Feray'ı izlemişlerdi. Ünlü ko- medinin mözikaJ uyarlamasında Vivien Leigh oynamış, beyazper- de uyarlamasında ise Claudette Colbert başrolleri Charles Boyer ile paylaşmıştı. Son otuz yılın en büyük ba- lehnalanmn başında gelen Na- talya Makarova, "Tavariş" adlı oyunun Chichester Festival Ti- yatrosu'nda yapılan ön gösteri- sinden sonra "Artüt mesnıluğu- DD elde etmiş bir tiyatro oyuncusuyum" dedi. "Tavariş"- in ön gösterisini, çoğu Makaro- va'nın bale sanatçılığmı bilme- yen Chichester sakinleri izledi. Oyunun yönetmeni Patrick Gar- Iftnd, gösteriden sonra bir Chic- hester'bnın "Eminim, bu loz ba- le dersi almış, sahnede bir dam- çı gibi bareket ediyor" dediğini belirtti. Yaklaşık otuz yıl sonra "konuşması?" bir sahne sana- tından "konuşmalı" bir sahne DÜŞLERjNDE VİŞNE BAHÇESİ' DE VAR — Natalya Makarova, "Tavariş" adlı oyundan son- ra Anton Çehov'un "Vişne Bahçesi'nde de oynama>ı düşlüyor. Bale dünyasının ünlü adı, sinema- dan gelecek onerilere de açık oldugunu söylüyor. sanatına geçtiğini söyleyen Na- talya Makarova ise "Çok sıkı çalışıyorum" diyor. "tki yıldır bir ses bocam var. Her gün ses ve nefes alıştırmalan yapıyo- rum. Baledeki kadar sıkı çalışı- yonım." 1959'da Leningrad'da Kirov Balesi'ne katılarak kısa sürede topluluğun önde gelen balerin- leri arasına giren Makarova, 1970*16 topluluğun Londra tur- nesi sırasında ülkesine dönme- meye karar vermişti. New York 1 taki Amerikan Bale Tiyatrosu- na katılan Makarova, başta !n- giliz Kraliyet Balesi olmak üze- re çeşitli topluiuklarda da konuk sanatçı olarak yer almıştı. Ola- ğanüstü dans tekniği ve oyuncu- lufuyla çok çeşitli rolleri başa- rıyla üstlenen Makarova, ilk kez, Kirov Balesi'yle çıktığı "Gi- selle"deki başrolüyle tanınmıştı. 198O'de Amerikan Bale Tiyat- rosu sanat yönetmenliğine ken- disinin değil de Mikhail Bary- shnikov'un getirümesi üzerıne düşkırıklığına uğrayarak Maka- rova ve Topluluğu'nu kuran ün- lü sanatçı, bu topulufu bir yıl kadar yaşatabildikten sonra, di- zinden sakarlanmasına karşın, sonraki yıllarda da Amerikan Bale Tiyatrosu'yla sahneye çık- mayı sürdürmüştü. Makarova, 18 yıllık bir "sürgün"den sonra geçen aralık ayında Leningrad'a giderek Kirov Balesi'nde son temsillerini vermişti. NataJya Makarova, bale dı- şında, bundan sekiz yıl önce New York ve Londra'da "On Yo- ur Toes" (Parmaklannın Ucun- da) adlı müzikalde oynamıştı yalnızca. Ama Makarova, "Par- makJannın Ucunda" ile "Tava- riş"in kıyaslanamayacağı kanı- sında. Müzikalde sahnede oyun- culuk yapan bir balerin olarak yer aldığını belirten Makarova "Tavariş'teki durnm daha ger- çek. Gerçek sözcüklerin ardın- da gerçek diişünceler. Üstelik müzik olmadan oynamak çok daha zor" diyor. "Tavariş'te kı- sa bir dans bolümü de var. Oyu- nun aslındaki bir şarkı benim için bir mazurkaya dönuştürül- dü. Bir balerin gibi değil, sıra- dan bir insan gibi hareket etme- ye çahşıyorum." Makarova, "Tavariş"ten son- ra da tiyatro uğrasını sürdürmek niyetinde. John Dexter, Maka- rova için bir repertuar hazırla- mış. Çehov'un "Martı"sı ve tb- sen'in "Biz Ölüler Uyanınca"sı da varmış bu repertuarda. Ama John Dexter ölünce Makarova kendi yolunda ilerlemek zorun- da kahnış. Şimdi tiyatroda ya da televizyonda Çehov'un "Vişne Bahçesi"nde oynamak istiyor. Nitelikli öneriler gelirse sinema- ya da açık oldugunu söylüyor Makarova, ama gerçek mutlulu- ğu sahnede bulacagına inanıyor. "Çünkü" diyor, "seyircinin onünde riskleri göze almanın heyecanı bambaşka..." Rimbaud'nun 100. ölüm yılında 'Cehennemde Bir Mevsim've 'Illuminations' Cehennemde bir siir serserîsi REFİK DURBAŞ "Kafama koydugum program tamam- landı. Eğer Rimbaud'vu çevirmemiş ol- saydım bu program hem kendi açımdan hem de genel olarak şiirin modernleşme seriiveni bakımından eksik kalırdı. Çün- kü Rimbaud 1870 başında bugün yaz- makta olduğumuz şiiri yazmaya başla- mış. Vani şiirin bir ayağı Rimbaud ile modernleşmeye başlaraış, öteki ayağı ise Lautremont'la..." Arthur Rimbaud üzerine konuşmaya böyle giriyor Özdemir İnce. Geçen yıl Lautremont'nun "Maldoror'un Şarkıla- n"nı çevirmişti. Şimdi de Arthur Rim- baud'dan "Cebennemde Bir Mevsim" ve "Dluminations", ikisi bir arada. "Mo- dern Şiir"in bu iki ustasmın iki ana met- ninden sonra artık şiir çevirisi yapmaya- cak înce. "Program tamamlandı" dedi- ği bu... Önce "Modern Şiir" ne anlama geli- yor, konuşmaya buradan başlayalım diyorum. "1850lere kadar dünyamn her tarafın- da şiir dendiği zaman akla ölçülü, u.vaklı, belli bir forma göre yazılnuş rnetinler ge- liyordu. Yani şiirin mantığı düzyazının mantığından ayrı değildi. Yine 1850'lerden önce şürsel söylem dije bir şey yoktu." "Ne vardı?" dememe kalmadan sözü sürdürüyor: "Şürsel teknik >ardı. Şürsel söylem ise bu tekniklerin dışında, tamamen ayn bir yapı kuran, her şür için ayrı bir yapı, her şiir için ayn bir şürsel müzik kuran, im- gece zengin, derinliğine okunabilen, ben ona dikey okuma diyorum, yan anlamı olan, sözcüklerin birden fazla anlarala yüklendigi bir şür... İşte bu şiir 1850lerde jazılmaya başlandı." — Burada sözü Rimbaud'ya getirecek olursak... "Şimdi Rimbaud'dan habersiz, ama ESKIL Pan'm sevimli oğlu! O değerli yuvarlar devinir, gözlerin, çiçeklerle, defnelerle taçlanmış alnının çevresinde. Çukurlaşır kahverengı şarap tortusuyla lekeli yanakların. Işıldar uzun sivri dişlerin. Gitara benzer göğsün, çınlamalar dolaşır solgun kollarında. Çift eşeğin uyuduğu bu karında çarpar yüreğin. Çık dolaş, geceleyin, usul usul devindirerek şu budunu, sonra şu ikincisini, sonra da sol bacağını. (llluminatıons'dan) ondao 1-2 yıl önce Lautremont geliyor ve Rimbaud yla ikisi iki bin yıllık şiiri baştan aşağı değiştiriyoriar. Rimbaud- nun, 'Cehennemde Bir Mevsim'i 1871 yı- lında yazma.va başladığı kabul ediliyor. Bu kitapta klasik şürsel söylem tamamen yıkılmıştır. Ne vezin, ne kafiye, ne de şi- irin klasik yapısı vardır." — Peki, bu birden mi oluyor? "Evet, bir mucizedir bu. Gerçi daha önce, 16.5 yaşında yazdığı şiirler var... Örnegîn Sarhoş Gemi..." Burada söze biraz ara vermenin zama- nı. İnce bir sigara yakıyor, ben kitabın sayfalannı karıştırıyorum. "Sarhoş Ge- mi"nin kirapta olmadığını biliyorum. İn- ce çayından bir yudum aJdıktan sonra ne soracağımı sezmiş gibi sözü ucundan ya- kalıyor. "Sarhoş Gemi'yi çevirmedim. Saba- hattin Eyuboğlu'nun çevirisi bence bir başyapıt." — Yeniden Rimbaud'ya donersek... "Şimdi Rimbaud'nun ilginçliği şurdao geliyor: Okulda bir dahi. Latince şiirler vazıyor. Her şeyi biiivor. Her şeyden on alıyor. Hal ve gidiş de on. Fakat oyle bir dönern geliyor ki fıttırıyor. Hayaiında büyük serserilikler başlıyor." — Yıl? "Yıl 1869-70... 1869'un mayıs ayında birisi öğretmenine, birisi de arkadaşına iki mektup vazıyor. Bu mektuplarda Rimbaud iki bin yıllık şiiri eleştiriyor. Eleştirilerine nereden bakılırsa bakılsın doğru..." — Ne diyor? "Örneğin 'şairler kâlip oldu' diyor. 'Hayatı değiştirmek gerek' diyor. Bun- lann yanında yeni şiirin programını ge- tiriyor. Bir manifesto yani..." Birer sigara daha yakıp şimdi de ne- den Rimbaud'yu çevirdiği uzerinde ko- nuşalım biraz... "Özellikle Rimbaud'yu çevirişimin ne- denlerinden biri O'nun anlamsız değil. tamamen anlam üzerine şiirini kurduğu, dünyayı kavramaya çalıştığı ve bu dün- ya ile kendisi arasında olaganüstü bir ör- tüşme, koşutluk, iç içelik ve sarmaliık ol- dugunu göstermek için. Rimbaud üze- rine Türkiye'de yazı yazanlar genellikle onu anlamı kapalı, saçmanın kurucusu bir şair olarak ele almışlar. Oysa Rim- baud'da kapalı olan semanüktir. Seman- tiğin açılması için de o semantige dair bilgimizin olması lazım. O bilgi olmaz- sa zaten bütün kapılar kapalı." — Bir de... "Bir de Rimbaud dendiği zaman Türkiye'de serseri, eşcinsel, Afrika'ya çe- kip gitmiş bir adam geliyor akla. Oysa Rimbaud'un politik bir kişili|i de var. Bu Türkçe'de pek söylenmedi. Örnegin 1870 Komünü öncesinde ve sonrasında dev- rimle yakın ilgisi oldugunu hemen he- men kimse yazmadı. Tahsin Saraç'ın 'Mektuplar'a yazdığı önsöz dışında, o da yalnızca bir satır..." Şimdi Rimbaud üzerine bilgiler, şiir- ler ve açıklayıcı notlarla kitap okur onünde. Rimbaud'nun günümüz genç şairine söyleyeceği ne olabilir? İnce"nin sözleriyle başladık konuşmaya, yine onun sözleriyle kapatalım: "Şuna inanıyorum. Bir şair Rimbaud'y- la, Lautremont'la kozunu paylaşmadan dünyamn hiçbir yerinde şiir yazamaz. İkisi arasında büyük benzerlikler var. Aynı tarihsel koşullann, aynı estetik sı- kıntılann birbirine yakın sonuçlar ver- diğinin çarpıcı örneği bu iki metin de..." Cehennemde Bir Meysim-Illummatıons /Art- hur Rimbaud / Çevıren: Özdemir înce / Can Yaymlan / 16 bin lira. Bodrum SualtıArkeolojiMüzesi'nde buyıl dayeni bir bölüm açıldı Kale içindehapishane hamamıASLI KAYABAL Hamamın öykusü eskilere uzanıyor. Başlangıçta üstü açık banyo düzeninde hamamlar var- dı. Fırat, Nil ve Ganj gibi kut- sal ozellikli nehirier bir dönemin açık hamamlanydı. Bu nehirle- rin sularına, ruh ve bedenin kö- tulukten arınması için girilirdi. Zamanın akışında kapalı ha- mamlar gelişti. Kral Adad Nira- ri'nin yıkıntıları arasında orta- ya çıkarılan hamamı, "kapalı hamamlar"ın başlangıcına işa- ret eden bir belge oldu. Bugun- kü banyoların ilk örnekleri ÎÖ 16. yuzyılda Girit saraylarında şekillendi. Turk hamamlarının oncüleri ise İö 1. yuzyılın Ro- ma hamamları oldu. Turklerin 11. yuzyılda inşa et- tikleri Bodrum Kalesi'nde yetki- lüerin aktardığına göre hamam malzemesi ilk kez kendi mekâ- nında sergileniyor. Bu sergileme- de temel amaç temizlik anlayı- şını göstermek. Hamam bahçe- sinde ise çevreden derlenen tu- valet taşları ve denizden Cikartı- lan lazımlıklar Anadolu tuvalet kultürünü ranıtıyor. Bodrum Sualtı Arkeoloji Mu- zesi'nde her yıl yeni bir bölüm açılıyor. Bu >ıl da kale içindeki mahkûmların geçen yuzyılda kullandıkları hamam bu çalış- malara yeni bir halka oldu. Mayıs ayında açılan hapisha- ne hamamına girmeden once zi- yaretçi Anadolu tuvalet kultü- rünü tanıtıcı düzenlemeyi izü- yor. Muze yetkilileri, tarihte ilk hela orneklerinin İndus uygar- lığında Mohenjo-Daro kazıla- nnda (IÖ 3 bin) ortaya çıktığı- nı aktarıyor. İlk "alaturka hela" ise IÖ 1700'de Mari Kralı Zim- rilim'in sarayında kullanılmış. Bu hela türu daha sonra Ana- dolu'da Türkler tarafından ge- liştirilmiş. Osmanlı'dan Avru- pa'ya geçen bu hela geleneğine "Allaturca" denmiş. Muzedeki düzenlemede "he- la"nın karşılığı 20 kadar terim, bir liste şeklinde tanıtılıyor. •Kabin', 'rahatevi', 'kademha- ne', 'keşişhane', "kirnas", 'mar- kuşbane', mustarah", pjsorhane', 'seyranyolu', 'teşaşürhane' ve 'tintin' bu sozcuklerden bazıları. Hamamın bahçesinde ayrıca ilk kez mermerden çağdaş üç aLaturka hela orneği sergileni- yor. Bu uç örnek istanbul, Mi- las ve Bodrum'dan getirilmiş. Hamamın girişinde tuvalet kultürünü tanıtıcı bolümü "Ne- faset Odası" izliyor. Bu oda vü- cutta istenmeyen tüylerden arm- mak için gereklı işlemlerin yapıl- dığı bir mekân. Hamamın inşa edildiği 19. yuzyılın ikinci yarı- sında henüz tuy dökucu krem- ler yok ama çeşitli karışımlar öneriliyor. Tarihi formülün sır- n. "hamamotu." Bu ot, zırnık ve sonmuş kirecin karışımından el- de edilirmiş. Uygulanışı için ıkı kah\e kaşığı zırnıkla, üç kaşık sonmuş kirecin su katılarak ha- zırlandığı ve kunı cilde surüldü- ğu anlatılıvor. Üç dakika bek- lendikten sonra işlem sona eri- yor. Nela^ci Odası'ndaıı so.ı r a le- mizlenmek ıçın hamamın volu tutuluyor. Yapı 19. yüzyılın ikin- ci yarısında tamamlanmış. Ha- mam soğukluk, sıcaklık ve kül- han bölümlerinden oluşuyor. Girişi izleyen soğuklukta üç adet ahşap soyunma odası ve ha- mamcının oturduğu bir seki yer alıyor. Kubbeli mekân ise sıcak- lık. Bu mekânda dört kurna yer alıyor. Dışandan ayn bir kapı ile girilen külhanda ise sıcak ve so- ğuk su havuzları bulunuyor. Hamamın altında yer alan sar- nıçtan bir tulumba ile soğuk su hav uzuna su pompalanıyor. Bu su daha sonra alt seviyedeki ba- kır tekneli sıcak su havuzuna akıvor. Ocak bölumunde ısınan hava cehennemlikte dolaştıktan sonro tütekliklerden dışarı çıkı- yor. Moda'da Blues' • Koitür Servisi — 'Taxi Blues' adlı film bugün Moda Sinenıası'nda gösterilecek. İstanbul Film Ajansı ve Cumhuriyet Kitap Kulübü işbirliğiyle di-zenlenen 'sinema söleni' çerçevesinde izlenecek fılmin yönetmeni P.Lougine. Film, Cannes'da 'en iyi yönetmen ödülü'nü almıştı. Kurosawa'nın 'Düşler'i • Kültür Servisi — "Beyoğlu ve Sinema Şöleni III-Eleştirmenlerin Seçtiği İlk On Film Etkinlikleri" sürüyor. Bugün Beyoğlu Sineması'nda Akiro Kurosawa'nın yönettiği "Düşler" adlı fihn gösterilecek. 18.30 seansı öncesinde filmle ilgili söyleşiye katılacak konuk eleştirmen, Atilla Dorsay. Graham koleksiyonu • Kültür Servisi — Modern dansın öncülerinden, kendine özgü dansı ve koregrafileriyle tarunan Martha Graham'in dansçılarını ve dans tekniğini belgeleyen video kasetlerinden ve filmlerden tarihi bir koleksiyon oluşturuldu. Ulusal Sanat Vakfı tarafından Kongre'nin Kütüphanesi'ne bağışlanan koleksiyon, Martha Graham'in yaşayan, solunan ve hissedilen çalışmalannı bütün duygulanımlanyla aktarmaktan uzak, ama yine de geleneğinı ve artistik deneyimini gelecek kuşaklara aktarmak ve korumak için gerekli. Graham geçen nisan % yaşındayken öldü. İstakoz heykeli • Kültür Servisi — Amerikalı sanatçı Richard Blaes, Florida istakozunun heykehni yaptı. Blaes, malzemesine 65 bin dolar harcadığı istakoz heykelini beş yıllık bir çalışma sonunda tamamladı. Sanatçının heykelinin boyu 10 metre, yüksekliği ise beş buçuk metre. Richard Blaes, heykelde malzeme olarak çelik, kontrplak ve cam elyafı kullandı. Amerikalı heykeltıraş, beş ton ağırlığındaki yapıtını, giderlerini karşılamak amacıyla satmayı tasarhyor. Blaes, dev heykelinin istakoz anatomisi açısından en küçük aynntılanna kadar doğru oldugunu ileri surüyor. Batmaırın devamı • Kültür Servisi — Devamı çevrilecek "Batman" filminde "kedi kadın" rolünü Michelle Pfeiffer, Annette Bening'in yerine oynayacak. Şu sıralar "Henry Hakkında" adlı filmde başrol oynayan Bening, aktör Warren Beatty'den bir çocuk beklediği için Batman'deki rolünü bırakıyor. Warren Beatty ile Annete Bening "Bugsy" adlı gangester filminde birlikte çalışırken tanışmışlardı. Bakırköy'de iıııza gtinti • Kültür Servisi — Bakırköy Belediyesi Eğitim Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından 15 Temmuz 1991 tarihinde başlatılan "Bakırköy Belediyesi 2. Kitap Günleri" surüyor. Bugun 17.00-20.00 saatleri arasında Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda Gülsüm Akyüz ve Mehmet Altan kitaplarını ımzalayacaklar. 'Dağlarla çevrili' • Kültür Servisi — 7 ağustos çarsamba günü, Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde İsrailli sanatçıların baskı resim sergisi açıhyor. 70'li ve 80'li yıllann İsrailli sanatçılarının "Dağlarla ÇevTili" adlı özgün baskı sergisi 27 ağustosa dek sürecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear