18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 KİTAP ŞENLİĞİ \azar-okur dostluğu • Kiiltür Servisi — Yazar ile kitapseverler arasmdaki dostluk, Cumhuriyet Kitap Kulübu'nün Beyoğlu Merkezi ve Kadıköy tskelesi'nde süren kitap şenliklerinde pekişiyor... Şenlikte dün Zambak Sokak 4/1'deki CKK Beyoğlu merkezinde gerçekleşen imza gününde Demir özlü, Tomris Uyar, Necati Cumab, Nezihe Meriç, Zeynep Avcı ve Salim Şengil okurlanna kitaplarını imzaladılar ve söyleşilerde bulundular. Kadıköy Belediyesi ile CKK'nin Kadıköy tskelesi'nde düzenlediği "Kitaplı Günler" kapsamında ise dün gazetemiı yazarlanndan Oktay Akbal, Mine Saulnier, Erdal Atabek ile Hilmi Yavuz, Mario Levi, Osman Şahin ve Atilla Birkiye okurlanyla buluştular. Cumhuriyet Kitap Kulübu'nün Kadıköy Iskelesi'ndeki kitap şenliği kapsamında bugün ise Nevzat Çelik, llyas Salman, Nuıten Ay, Leyla Pamir, Gülsüm Akyiiz, Buket Uzuner ile Emine Erbaş imza gününe katılacaklar. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) AÇIKLAMA Koçaridan kişisel açıklama • KültüT Servisi — Plasük Sanatlaı Derneği Başkaru ressam Hüsamettin Koçan, Sezer Tansuğ'un Sanat Çevresi dergisinde Sarkis'i hedef alan yazısıyla ilgili bir açıklama yaptı. Son günlerde özel nedenlerle Istanbul dışında bulunduğu için olayı yeterince izleme olanağı bulamadığını belirten Koçan, Plastik Sanatlar Derneği tüzüğünde din, dil, ırk ve siyaset açılarından tüm önyargılara karşı olunduğunun açıklandığını, önümüzdeki günlerde dernek yönetim kurulu olarak Tansuğ'un yazısı hakkmda görüşlerini açıklayacaklarım söyledi. Bu arada, Koçan, kişisel olarak, kültür ve sanat ortamında önyargılarm hâlâ gündemde oluşu karşısında dehşete duştüğünu belirtti. Koçan, "Gerekçesi ne olursa olsun sanat dışı ölçütlerin sanatı değerlendirmede kullamlamayacağı, kullanıldığı takdirde kendisine yurtseverliği mazeret olarak gösteremeyeceği bilinmelidir" dedi. KONFERAHS British Museunvda Türkiye • LONDRA (AA) — Ingiltere'nin dünyaca ünlü muzesi British Museum, Türkiye'yi tarihi ve turistik yönleriyle tanıtan üç haftalık konferans dizisi başlattı. Türkiye hakkında gezginler için "mavi rehber" kitabını yazan lrlanda asıllı Ingiliz yazar Bernard McDonagh tarafından her hafta perşembe günleri verilen konferans büyıik ilgi göriiyor. British Museum salonlarında dialar, görüntüler eşliğinde kalabalık bir izleyici topluluğuna verdiği ilk konferansta McDonagh, Türkiye'yi taıutmaya Bursa'dan başladı. Osmanlı Imparatorluğu'nun kuruluşu ve Bursa civanndaki eserlerini anlatan yazar, daha sonra bu bölgedeki uygarlıklarla ilgili kalıntüar, doğal güzellikler ve kaphcalarla ilgili bilgi verdi. tkinci konferansmda Karadeniz Bölgesi'ni tanıtan yazar, gelecek hafta Akdeniz kıyılannı ve burada kurulan uygarhklar ve eserleri üzerine bilgiler verecek. SINEMA Moda Sineması'nda 4 Devrim' • Kültür Servisi — Moda Sineması, geçen sezon içinde çeşitli nedenlerle vizyona giremeyen 'Revohıtion- Devrim' filmini gösterime soktu. Yönetmenliğini Hugh Hudson'm üstlendiği ve başlıca rollerini Al Pacino, Nastassia Kinski ve Donald Sutherland'in paylaştıkları film, bir millete özgürlüğünü kazandıran savaşın, bir kadının, genç bir adamın bağımsızhğının ve bir babanın oğluna olan sevgisinin öyküsünü anlatıyor. Robert Dillon'un senaryosundan uyarlanan fîlmin yapımcüığıru Irvin \Vinkler üstlenmiş. (Fotoğraf: Al Pacino başrolde) Cumhuriyet Kitap Kulübü Kadıköy Belediyesi Işbirliği... 2. KITAP SENLIGI 9-18 AĞUSTOS ™ imza günleri ™ edebiyatçılarla söyleşiler HER TÜRDEN BİNLERCE YAPIT HER GÜN 10.00 20.30 ırast Kadıköy Eski İskeie yını Sarkis, son çalışmalannı, yerti sergilerini, sanata üişkin görüşlerini anlattı Bugünden söz eden bellek Çalışmalarım uzun yıllardır Fransa'da sürdüren Sarkis, aralık ayında Grenoble'da bir sergi açacak. Şanatçı, "hayatımm en büyük sergisi" dediği bu sergide son 22 yıldır yaptığı işlerin bir bölümünü "icra" edecek. CELAL ÜSTER Terör, şiddet her zaman silahlarla, bombalarla uygulanmıyor. Kimi zaman bütün gerçekleri çarpıtan, karalayıcı ya- zılarla da uygulanıyor. Hele bu iş sanat alanında, bir sanatçıya yönelik olarak yapılırsa. Sanat tarihçisi, eleştirmen Se- zer Tansuğ'un Sanat Çevresi dergisinin ağustos sayısında yayımlanan yazısını okuduğumda bunu düşündüm. Tansuğ'- un "Köfteci Kaptan Hakkmda..." başlık- lı yazısı, çalışmalannı yıllardır yurtdışın- da sürdüren, 1986'dan bu yana Tür- kiye'de de işlerini sergileyen Sarkis'i he- def alıyor, Sarkis'in Ermeni kökenli ol- masmdan kalkarak sanatçıya ırkçı nite- likler taşıyan bütakım suçlamalar yönel- tiyordu. Yazıyı okuduktan sonra Sarkis'le bir araya gelme, yüz yüze konuşma ihtiya- cını duydum. Oturup, sanattan, Sarkis'in işlerinden konuşma ihtiyacını... Sarkis son yıllarda Fransa'da çok il- ginç bir okulun kuruculan ve uygulayı- cılan arasında. Paris'teki Beaubourg Merkezi'nin kuruculanndan Pontus Hnlten, daha önce Istanbul Bienali'ne de katılan Fransız sanatçı Daniel Buren ve Sarkis, resmi okullann dışındaki bu oku- lu bir tartışma yeri olarak görüyorlar. Beaubourg'un müdürü Jean Hubert Martin de var işin içinde. Bir laboratu- var niteliğindeki bu okul her dönemde 20 kadar öğrenciyi bir araya getiriyor. Gelen 200-300 kadar dosya arasmdan seciliyor öğrenciler. Fransızlann yanı sıra Ruslar var, Izlandalılar, Almanlar, Ame- rikahlar, Çinliler var. Geçen yıl Selim Birsel adlı bir Türk genci de varmış. "Her yıl bir konu iizerinde tartışıyoruz" diyor Sarkis. "Örnegin, ilk yıl 'sanat ala- nının genişlemesi'ni tartıştık. Bazı dö- nemlerde bazı yapıtlar ortaya çıkıyor. Ama o dönemlerde bunlara sanat yapı- tı diye bakılmıyor. Bunlar insanı şaşır- tan işler. Biri bilime dayanmış biri poli- tikaya biri metafizige. Boyle 40 yapıt se- çip tartışıyoruz." 20 genç sanatçıyla oturup Pontus Hul- ten, Daniel Buren, Sarkis ve bir de sa- nat tarihçisi "müthiş bir yogunluk içinde" tartışıyorlar. Hatta bu sıcaklığı korumak için öğleyin birlikte yemek yi- yorlar: "Öroegin, bir keresinde Maleviç'- in 'Siyah Kare'sini seçtik ve bütün gün tartışük. Sonra Ducbamps'ın 'Tekerlek'i, Brancusi'nin 'Sonsuz Kolon'u. Birden ortaya inanılmaz şeyier çıkıyor. Biri 1913te biri 1915'te biri 1916'da yapılmış. Gençler bunlan kafalannda birbirine baglamaya başlıyor. Bir tartışma alanı doguyor." Peki, nasıl bir işlevi oluyor bu tartış- ma ortamının? Böyle bir ortama neden ihtiyaç duyuldu? "Çağımızın başlannda kübistlerin kahveleri vardı" diyor Sarkis. "Dadacı- lann, gerçeküstücülerin sürekli toplan- dıklan yerler vardı. 1940'lardan, savaş- tan sonra bu tür yerler azalmaya başla- dı. Özellikle 1960'lar sonrasında bu tür yerler yok olmaya yüz tuttu. Bunun ye- rine piyasanın agırüğı ortaya çıktı. Piya- sanın oluşması, galerilerin geiişmesi, sa- natta büyük paralann dönmeye başla- ması, sanata iliskin tarbşmalann düşiin- cede toplanmasını olumsuz etkiledi. Pontus Hnlten'in bir düşüncesi var. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu-Batı bloklannın oluşmasıyla biriikte kültür- lerin birbiriyle buluşamaması, sevişeme- mesi: Yalta sonrası bir durum. Bizim enstitü de buna yakın bir fikirden yola çıkarak kültürlerin buluşmasını amaçlı- yor, bunun bir tartışma alanı yaratma- sını amaçlıyor." Sarkis, kısa bir süre önce Yugoslavya 1 da Montenegro Bienali'ne katümış. lç sa- vaştan dolayı birçok sanatçı ürkmüş, git- memiş- Yugoslavlar dışında bir Sarkis katılniış: "Sokak levhalan genellikle öznel şey- ler degildir. Zaferleri. büyük adamlan falan dfle getirirler. Sübjektif bir duru- mu yansıtan sokak levhaları olabilir mi dedim ben de Körfez krizi zamanında oda Sarkis için bir tür sığınak. Sergile- rinin düşüncelerini orada oluşturuyor: "O odayı bir aktör gibi kullanmak is- tedim. Oda birdenbire heykel oluyor. Onu müzeye götürüyonım. Bırebir ha- linde. Ve oda bir düşünce gibi dönmeye başlıyor. Her dönüşünde küçülüyor, bir bölü elliye kadar. Bir elin içine sıgacak kadar küçülüyor. Bir bölü elüde bir bel- lege dönüşmeye başlıyor. Ben bunu al- tın varakla kaplattım. Ve elim neondan yapddı. İçine altm varaklı odam girdi. Ve sunuldu. Müzenin yanında bir nebir akar. Nehrin suyunu iceri davet etmek istedim. Meanın içine çepeçevre bakır oluk döşedim. Sergi süresince oluklar- dan sular aktı ve serginin kanı gibi ol- du. Müze bu enstalasyonumu satın al- mak istedi. Le Pen'in partisi de dahil ba- züarı buna karşı çıktüar. Ama sonunda müze galip geldi..." Sarkis, bu çahşmasmı geçen Venedik Bienali'nde de değişik bir biçimde ger- çekleştirmiş. Strasbourg ve Grenoble'da- ki müzeler, Sarkis'ten, bu işini Venedik O tezg&hı bulduk. Galeride tezgfihı ye- niden kurduk ve üzerine battan bir hey- kel yaptım. O tezgâh bir bellek durumu- na geldi. tlk müziği teyzemin radyosun- dan nasıl dinlemiştim. O radyo bulun- du. Sonra ilk banyo. Atılmamış. İçinde domates yetistiriliyordu. Banyoyu da ge- tirdik. Sonra yüriiyemeyen babamın ayakkabılan. Ama en sevmedigim sey, aglamakh işler yapmak. Bütün işlerim bugünde geçer ve ileriye dönüktür. Bu- günden konuşur. Sinemadaflashbackgi- bi. Flashback geriye döner, ama biz onu bugünden izleriz. Tabii onu ileriye gö- türen, insanm, ona bakanın düsüncesi- dir." Son yıllarda plastik sanatlarda en çok kullanılan terimlerden biri de "kavram- sal sanat". Peki, Sarkis bir kavramsalcı mı? Kendisi ne düşünüyor bu konuda? "Resim olmayana bir tavır var aslın- da. Resim olmayana kavramsal deniliyor. Oysa uzak yakm bir ilişkisi yok. Kavram- sal akım 1966-67'de başladı, şimdi dün- yada 3-4 kişi kaldı. Bunlann derdi, sa- TARTIŞMALAR BİLGİ VE İYİNTYETLE YAPILMALI — Sarkis, sanat alanmdakitartışmalann bügiyle ve iyi niyetle ya- pılması gerektiğini düşünüyor. Fransa'da Pontus Hulten, Daniel Buren gibi sanat adamlanyla birlikte oluşturduğu okul da bu amaca yönelik. (Fotoğraf: İBRAHİM ÖGRETMEN) dünyamızm birden yandıgını düşündüm. İçerden söylediklerimizin dışanya levha olarak taşması gerektiğini düşündüm. Yugoslavya'da da epey 'sıcak' bir durum vardı. 12 levha bazırlattım. Bunlar ken- tin sokaklarına asıldı. Şunlar yazüıydı: Yatak Yandı. Çeşme Yandı. Aktör Yan- dı. Gece Yandı. Tiyatro Yandı. Gündüz Yandı. Piyano Yandı. Piyano yanınca müzik de yok artık..." Sarkis şu sıralar "hayaünın en büyük sergisiııi" hazırlamakla meşgul. Grenob- le'da aralık ayında açılacak sergi. Gre- noble'daki çağdaş sanat merkezinde, son 22 yıldır yaptığı işlerden bir bölümünü 12 sahne oluşturup "icra" edecek. 2500 metrekarelik bir yerde, Sarkis'in 22 yıl- dır yaptığı işlere nasıl baktığı ortaya çı- kacak. Sarkis'e göre bütün işler bir bü- tün oluştunıyor ve bu bütün yaşıyor. 1989 martında Strasbourg'da gerçek- leşürdiği sergi de Sarkis için büyük önem taşıyor. İstanbul'dan sonra bağlı olduğu ikinci yer sayüabilecek Strasbourg'da 1980'den bu yana kürsüsü var Sarkis'in. Okula yakın bir yerde, bir odası var. Bu yakınındaki San Lazzaro Adası'nda uy- gulamasını istemişler. Sarkis anlatıyor: "Gittim gördüm. Venedik Dükaugı U- rafından 1715'te Katolik Ennenilere ve- riltniş bir manastır. Şimdi 6'sı yaşh, 6'sı genç 12 ilahiyatçı var. Kilisesinin >-anı sva çok zengin bir kitaplıgı var. Burada ba- zen sergiler ve sergi resepsiyonlan da dü- zenleniyor. Bu manastır havasında işim nasıl gider diye düşündüm ve işimi kur- dum. Çok insan geldi. Ama bu sergime hiç kimse 'başka düşünce' ile bakmadı. Hatta geçen yıl Kunst Forum'da, biena- lin en iyi sergisi diye bir yazı çıktı. Libe- ration'da, Beaux Art'ta yazılar çıktı. Ama kimsenin aklına politik Uişkiler gel- medi... Hemen herkes sergimin sanattan konuşma ortamı yaratbğından söz etti." Sarkis, çoğumuzun bildiği gibi lstan- bullu. 1986'da Maçka Sanat Galerisi'nde düzenlediği "Çaylak Sokak" sergisi de sanatçımn nereden çıktığıru, nerede ol- duğunu, ne yapmak istediğini anlatma- yı amaçhyordu: "Çaylak Sokak'ta 7-8 yaslannda, am- camın kunduraa dükkânında çalışırdım. nat üzerine düşünmektir, sanaün dunı- mu üzerine düşünmek ve meta verme- mektir. Kavramsal sanatçılar obje yarat- maz. Obje yaratanlarsa, artık kavram- salcı olmaktan çıkmışlardır. Enstalas- yoncular, örnegin Joseph Beuys kavram- salcı degildir. ben de degilim. Ayşe Erk- men, Füsun Onur, Handan Böriiteçene, Serhan Kiraz da degiller. Bunlar, objey- le yola çıkıp iş gören heykeltıraşlar. Ens- talasyoncular, ruvafciler, seramikçiter de- niliyor. Bu, bir yerde, disiplinler arasın- da ırkçılıkür. Yapıtın iyisi kötüsü vardır. Ama resim enstalasyona karşı degildir, enstalasyon da resme karşı degildir. Be- uys'un enstalasyonu Maleviç'in, Mond- rian'ın resmine karşı degildir. Ashnda bütün bunlar bilgiyk, iyi niyetle tartışü- malı..." Sarkis'le vedalaşıyoruz. Yakında Fran- sa'ya dönecek, herhalde Grenoble sergi- sinin hazırlıklanm hızlandıracak. Biraz tereddüt ediyor, sonra dönüp "Bir sanat dergisinde iftiracı bir eleştirmenin bana yöneltrjgi ırkçı saldınyı kınama fırsaü ve- ren gazetenize teşekkür ederim" diyor. 89 sanat ve kültür insanı, Sezer Tansuğ'un 'Sanat Çevresi'ndekiyazısını kınadv Aynmcılığın düşıııaııca tohuııılan Tansuğ'un yazısında uygulanan yöntem, sanat yaşamımız açısından çok endişe verici bir yol açılması tehlikesini yaratıyor. Sarkis'i karalamaya yönelik anlamsız iftira ve suçlamalar "ırkçıbk" temeline oturan "ayrımcılığın" parlak bir örneğidir. kültur Servisi — Çeşitli alan- lardan 86 sanat ve kültür insa- nı, Sezer Tansuğ'un 1991 ağus- tos tarihli "Sanat Çevresi" der- gisinde yayımlanan "Köfteci Kaptan Hakkında..." başlıklı ya- asını kınadı. Aralarında plastik sanatlar, edebiyat, sinema, tiyat- ro, grafik sanatlar ve muzik alanlarından sanatçıların bulun- duğu 86 kişi, yayımladıklan kı- nama metninde, Tansuğ'un Sar- kis'le ilgili yazısını "ırkçı, şoven ve gerici" bulduklarını belirtti- ler. Aralarında MeHh Cevdet An- day, Murat Belge, Bulent Erk- men, Mengü Ertel, Füruzan. Ara Güler, Füreya Koral, Onat Kutlar, Ahmet Oktay, Tan Oral, Demir Özlü, Ali Özgentürk, Ba- Sanat ve kültür insanlannın kınama metninin altında şu im- zalar yer aldı: Meltenı Ahıska, Orhan Alka- ya, BUge Alkor, Tülin Altılar, Yurdaer Altıntaş, Melih Cevdet Anday, Mostafa Ata, Serdar Ateşer, Zeynep Avcı, Arzu Ba- şaran, Murat Belge, Handan Böriiteçene, Enis Batur, Canan Beykal, Rabia Çapa, Vecdi Ça- pa, Cengiz ÇekÛ, Joelle Danon, Latif Demirci, Osman Dinç, Di- lek Duru, Ferit Edgü, Halil Er- gün, Nusret Nurdan Eren, Gen- co Erkal, Ayşe Erkmen, Bülent Erkmen, Seyhan Erözçelik, Mengü Ertel, Candeğer Furtun, Füruzan, Haluk Gedik, Ara Gü- ler, Faruk Günaltay, Güngör Güner, BUge Gürman, Nedim Gürsel, Haydar Karabey, Gülsün Karamustafa, Sadık Karamusta- fa, Arif Keskiner, Sevim Kına- h, Füreya Koral, Vasıf Kortun, Aykut Köksal, Doğan Kuban, FUiz Kutlar, Onat Kutlar, Beral Madra, Teoman Madra, Ömer Madra, Hakkı Mısırhoğlu, Ne- zihe Meriç, Murat Morova, Ah- met Oktay, Füsun Onur, Tan Oral, Ahmet Öktem, Safa Önal, Müjgan özçay, Demir Özlü, Ali özgentürk, Işıl Özgentürk, Fat- ma Tüün Öztürk, AB Poyrazog- lu. Murat Recevik, Başar Sabun- cu, Candan Sabuncu, Hasan Safkan, tsmail Saray, Hale Son- taş, Lokman Şahin, Deniz Şen- gd, Salim Şengil, Latife Tekin, Erdoğan Tokatlı, Seyhun Topuz, Mete Tunçay, Tülay Tura, Meh- met Ulusoy, Aliye Uzunatagan. Gürel Yontan, Can Yücel, Su Yücel, Feyza Zeybek, Haşmet Zeybek Fethi Naci Semih Kap- lanoğlu Serhat Kiraz. Eleştirmen, sanat tarihçisi Se- zer Tansuğ, Sanat Çevresi'nin bu ayki sayısında "Köfteci Kaptan Hakkmda..." başhklı bir yazı ya- yımlamış, çalışmalarmı uzun su- redir Fransa'da sürdüren Sar- kis'e suçlamalar yöneltmişti. Tansuğ, Sanat Çevresi adlı derginin 154. sayısının 19. say- fasında yer alan yazısında şu gö- ruşlere yer vermişti: "...Sarkis Zabunyan, Batı'da tanınmayB üişkin safça kuruntu- lan istismar ederek Türkiye'de- ki sanat realitesinin konseptüel açmazlara sürüktendigi bir or- tamda, gizli düşmanlıgın bile empoze edilmek istendigi bir saygınlık ve dolayısıyla çıkar arayışına girmiştir. Daha önce- ki konseptüel maskelerin arka- smda meşum Ermeni propagan- dasına alet olarak karâaian ün, geceK yu Venedflt I m l l mntm- da Venedik'e yakıa EnMfld m**- smdaki manasdrda knrubuı ens- talasyonun, papazlar tarafından TürUer aleyhine bir propagan- da zemini olarak kuûaajlması- na kadar kirknmiştir..." ".JUydurulmuş bdlegin dıiş- man fanafigi bu köfteci kaptan' Türk sanat ortamuun gercekli- gin inkâra yönelik bir küçümse- me ve aşagılamayı âdeta bir mis- yon olarak benimsemiş gorün- mekte ve bu amaca bir galeri çevresinde yer kazandınnaya ca- lışmaktadır." "Herşeye ragmen, nitelikli sa- natcılan ve süregeten etkinligiyle saygınlıgı olan bir tstanbul ga- lerisinin, aşagdık propaganda- laria bütünleşmiş bir düşmanlı- ğa prim vermesi, bu köftednin kirli oyununa alet olmaktan başka bir şey degildir..." "...Kaldı ki dogruca Fransız tvjt<atnpdq, bu adamın sadece iil- kesine baglı bir Türk vatandaşı oldugunu ikrar etmesi bile, he- men ertesinde sümük muamelesi görmesine neden olur. Türkiye1 ye baglılıktan söz etmek en korktugu şeydir. Ona Fransa'da tanınma ve saygınlık saglayan tek koşul da budur..." TYücel gibi yazar ve sanatçılann da yer aldığı 86 kişi yayımladık- lan kınama metninde şöyle de- diler: "Aşagıda imzalan bulunan ve insan haklanna, sanatın ayıncı degil birleştirici gucüne inanan, ırk, dil, din, renk, cinsiyet ve milliyet aynmına karşı olan biz- \er, Sezer Tansuğ'un agustos 1991 tarihli ve 154 sayılı Sanat Çevresi dergisinde yayımlanmış olan yazısında dile getirdiği ırk- çı, şoven ve gerici düşünceleri- ni; yazanın kişiliginde sembolle- şen aynmcılığın düşmanca to- hunüannı ekmek ve sanatçılar arasında hizip yaratmak ama- cındaki gerici zihniyeti; ayrıca bu yazıyı yayımlayarak böyle bir zihniyetin yayın organı olmak durumuna düşen Sanat Çevresi dergisinin yayın sorumlulannı kınıyoruz." Sanatçımn kişilik haklanna saldırı Kişilik haklanna saldırıÇETİN ÖZEK Sezer Tansuğ'un yazısı, kişilik haklanna saldırganhğın örneği olarak gösterilebilir. Sanatsal elestiri yapmak haktır. Sanat eleştirisi yapar gibi gözüküp, ki- şinin onur ve saygınlığına saldı- nda bulunmak ise hukuka aykı- rı yayın eylemini oluşturur. Gu- nümüzde, uluslararası sözleşme- lerde ve anayasalarda yer alan başlıca haklardan biri de "kişi- lik hakkıdır." Kişinin uğraşısın- dan kaynakianan saygınlık da kişilik hakkı kapsamındadır. Elestiri, kişinin saygınlığına sal- dırıya dönüştüğunde "hakkın kötüye kullanüması" durumu ortaya çıkar. Elestiri konusu açı- sından düşünsel nedensellik bağı bulunmayan suçlamalar, gerçek dışı iddialar, hakkm kötüye kul- lanıldığını gösterir. Bu durum- da, yayın eylemi hukuka aykırı- dır; hem suç hem de manevi taz- minatı gerektiren haksız fiil iş- lenmiş olur. Sezer Tansuğ'un yaptığı da budur. Yazısının sanat eleştirisi ile uzaktan yakmdan ilgisi yok- tur. Yazılanlar düzeysiz, somut olgulara dayanmayan, gerçekle bağdaşmayan iftira ve suçlama- lardan öteye gitmemektedir. Sar- kis'i karalamaya yönelik, soyut, genel ve anlamsız iftira ve suç- lamalar "ırkçüık" temeline otu- ran "aynmcılığın" parlak bir ör- neğidir. Çağdaş anlayışa göre hangi temele oturtulursa oturtulsun, salt "aynmcılık" görüşü dahi, kişi haklanna saldındır, insan- lık onurunu hiçe saymaktır, hu- kuka aykırı bir eylemdir. Anla- şılan, Sezer Tansuğ, ulaşama- dıkları başarıyı çekemeyen ve başarılan karalayarak bir yere gelmek isteyenlerin sözcülüğünü üstlenmiş; bu görevini yerine ge- tirmek için de çok kötu bir Türkçeyle "ırkçı, aynmcı" bir mantıkla nedeni, nasılı belli ol- mayan suçlamalar ileri surüvor. Uygulanan yöntem, sanat ya- şamımız açısından çok endişe verici bir yol açılması tehlikesi- ni yaratıyor. Zaman zaman, öz- gurlükten yana sanatçılara kar- şı kolluk gucünün uyguladığı suçlama yöntemini, şimdi sanat çevresinden kimi kişilerin üstle- nip, uyguladığına tanık oluyoruz. Sarkis'in kişilik haklanna sal- dın eylemi yargı konusu olacak- tır. Yargıya başvurmakta amaç, salt Sarkis'in kişilik haklanna saldırının varlığını yargı kararı- na bağlamak değildir. Verilecek yargı kararı belki, Sezer Tan- suğ'un yönteminin "yol olma- sı"nı engelleyecektır. Ejıındlah Uzun öldti • Kültür Servisi — Kenter Tiyatrosu oyunculanndan Emrullah Uzun dün öldü. Uzun yıllardır Kenter Tiyatrosu'nun bir üyesi olan Uzun hakkında Kent Oyunculan'ndan Şükran Güngör "Değerli, müthiş biriydi. Tiyatro için duyduğu heyecan, samimiyet kelimelerle anlatılamaz" dedi. Emrullah Uzun için bugün saat 11.00'de Kenter Tiyatrosu'nda bir tören düzenlendi. Uzun'un cenazesi törenden sonra Teşvikiye Camii'nde kıhnacak öğle namazırun ardından Ortaköy Mezarlığı'na defnedilecek. • Kültür Servisi — Çağdaş halk müziği sanatcısı Fatih Kısaparmak'ın 4. kaseti "Güneşi Biz Uyandırdık" adıyla piyasaya çıktı. Sanatçımn 6 ayn aranjör ve 3 stüdyoda 400 saatlik bir calışma sonunda çıkardığı yeni kasetinin yapımcılığını ise Şahin özer üstlendi. tlk gün 400 bin adedinin piyasaya sürüldüğü "Güneşi Biz Uyandırdık" kasetini Kısaparmak "kendini yinelemeden yenilemeye ve çizgimden sapmamaya çalıştım" biçiminde yonımladı. Sopot Festivali • Kültür Servisi — 22-25 ağustos tarihleri arasında Polonya'da yapılacak Sopot Festivali kapsamında düzenlenecek şarkı yanşmasında Türkiye'yi temsil edecek parçalann tamtım kliplerinin çekimleri tamamlandı. Söz konusu kliplerin çekimleri Polonezköy, Sultanahmet, Ayasofya, Kuruçeşme Sokağı, Ortaköy, Izmir, Kuşadası, Didim, ölüdeniz, Marmaris ve Bodrum'da gerçekleşürildi. Yanşmaya Türkiye adına katılacak Hülya-Ozan ikilisi beste ve düzenlemesi Melih Kibar'a ait 'I need your love" ve bestesi Garo Mafyan ile Ozan'a, düzenlemesi Garo Mafyan'a ait 'This is my world' adh parcalarla temsil edecekler. Her iki parçamn sözleri Figen Çakmak tarafından yazıhnış. Ü New Yorklıı -" mtidtir • Kültür Servisi — Welsh Ulusal operasının yeni müdürü Matthew Epstein. Operamn kırk üç yaşındaki yeai direktörü daha önce New York'taki Columbia Artists'te yönetmenlik yapıyordu. Yeni görevine 28 ağustosta başlayacak olan Epstein'ın sözleşmesi 1996^-a kadar geçerli. Operanın daha önceki yönetmeni Brian McMaster ise görevinden, Edinburgh Festivali'nin direktörü olmak için aynldı. Kıyı'da ağustos ayı • Kültür Servisi — Kültür. ve sanat dergisi Kıyı'nm ağustos sayısında Sami N. Özerdim, "Büyük Bir Yazar ile Okuyucusu" adh yazısında Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı anlatıyor. Gülseren Engin'in "Dalgalann Sesinde" yazısı "Am Bölümü"nde yer alıyor. Dergide Halit Çakır, "Dilde Umursamazlık" ve Orhan özdemir "Türkiye'de Batı Dillerine Yöneliş" yazılanyla Türkçenin sorunlanna deginiyor. Mithat Yaban'ın Vedat Günyol'la yaptığı söyleşi de okunabilir. Nazif Evren'in "Çeyrek Yüzyıl Sonra" başlıklı am yazısından sonra M. Güner Demiray, Leyla Şahin'in "Acı Toplayan Ipekü Çardak Kuşu" isirrîli şiir kitabını tamtıyor. 'Son Çıkıiş'a tepkiler • Dış Haberier Servisi (tÜHA) — Geçen hafta, Amerika'da en çok satan kitaplar listesinin başında 'Son Çıkış' adh kitap vardı. USA Today Gazetesi'nde yer alan haberde, intihar etmenin yollannı anlatan bu kitap için 77 bin müşteri daha sırada beklerken tepkilerin devam ettiği açıklandı. Kimi tepkiler, bu eserin sonınlu gençleri intihara götürebilecek bir yol gösterici olacağı, kimileri de kitabın akıl tastalan için büyük bir tehlike oluşturacağı şeklinde. Kitabın yazan Derek Humpry ise kitabı kurtuluşu olmayan hastalıklara yakalanmış insanlar için yazdığını belirtiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear