18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 HAZİRAN 1991 HABERLERÎN DEVAMI CUMHURİYET/19 OLAYLARIN ARDEVDAKİ GERÇEK Hükümete büyük yetki (Baştarafı 1. Sayfada) transferini gerçekleştirmektedir. Daha başka deyinüe ülkede ge- lir dağılımı gün geçtikçe bozul- maktadır. Bir azınltğın zengin- leşmesiyle kitlelenn yoksullaş- ması, sıirekli yüksek enflasyo- nun kaçımlmaz sonucunu oluş- turur. Hiçbir toplum çift rakam- !ı enflasyona uzun sure dayana- maz: yılda yüzde 50'yi aşkın oranda gerçekleşen fıyat artışla- nyla ekonominın dengelerinı korumak olanaksızdır. Türkiye'de çiftçi kesimi de su- rekli enflasyondan nasibini al- mıştır. Girdilerin hızla pahalan- masımn yanı sıra çiftçiyi büyük çapta ezen tanm kesimindeki yüksek faizlerdir. Yüksek enflasyona göre sap- lanan yüksek faiz politikasımn savunulur bir yanı bulunamaz. Ziraat Odalan kesitninden ge- len tepkilerde çoğu çiftçinin yüksekfaizden yakınması da bir raslantı sayılamaz. Faiz sarma- lına dolanan çiftçinin durumu- nu "bıçak kemiğe dayandı" di- ye yansıtmak ve siyasal bir çıkış değil, bir imdat işareti diye yo- rumlamak daha hakçasına bir yaklaşımdır. öyle görünüyor ki ANAP ik- tidannm yüksek enflasyona da- yalı ekonomi siyaseti meyveleri- ni toplamaya başladı. Ne var ki bunlar acı meyvelerdir ve yenir yutulur yanı yoktur. * • • Özal basın zengini tç Politika Servişi — Cum- hurbaşkanı Turgul Özal, dünü- rü hakkındaki yayınları eleştirir- ken, "Bana can düşmanı olan- lar var" dedi. Hakkında dava açtığı gazete ve gazetecilerden 800-900 milyon lira aldığını be- lirten Özal gülerek, "Böyle gi- derse, hiç kimse benim zengin- liğim hakkında sual soramaz" dedi. Özal, Basın Konseyi'ni de eleştirerek, "konseyin haklan- nı hiç korumadıgmı" söyledi. Cumhurbaşkanı, TÜSİAD ve benzeri derneklerin yöneticisi işadamlarının ekonomik duru- ma ilişkin olumsuz değerlendir- melerini eleştirirken, "Adamlar gazetede görünmeye merakh" diye konuştu. Cumhurbaşanı Özal, Ulusla- rarası Basın Merkezi'nin açılış töreninde konuşmasının sonuna doğru yine basından yakındı. Özal, lzmir'in tanınmış ailele- rinden birisinin kızını oğluna al- dıklanndan, dünürü işadamı Alpaslan Beşikçioğlu hakkında- ki yayınlardan soz ederek "Dii- nüriime dedim ki 'bak kardeşim bundan sonra sen yandın. Şim- diden sen de basındasın'. 'IJfak bir seyini gördüler mi. hemen yazılmaya başlayacak. Bu sözüm gerçekleşti. Eskiden hiç yaztfma- yan şeyler bu sefer bizim dtinü- rümüz olduğu için yazılmaya başlandı. Bu doğru değildir. tn- sanlar bu kadar ucuza ortaya konulup tenkil ediiemez. Yaptı- gımız bir şey varsa, o ortaya ko- nup tenkit edilsin, ona bir şey diyemeyiz" dedi. Basının haber anlayışından da yakınan Cumhurbaşkanı, "Negatif haber satar anlayısı var. Asiında zor olan pozitif ha- ber yazmaktır. Negatif haberi yazması da koiaydır. Asiında ba- sın hürriyeti Başbakan'ın da de- diği gibi şahsi hayata girecek ka- dar olmamalıdır" diye konuştu. "Basın Konseyi'nden de şikâ- >etim var" diyen Özal, bu kuru- luşun hiçbir faydasını görmedi- ğini kaydederek şöyle devam etti: "Yani Basın Konseyi bizi mi konıyor, müşterileri mi konıyor, yoksa basın mensuplannı mi ko- nıyor? Açık söyleyeyim, bizi hiç korumuyor. Yani bizim haklan- mızı hiç korumuyor. Benim şi- kâyetim var, gidiyonım mahke- melere orada tazminat davaları açıyonım. Zenginligimin bir kıs- mı oradan gelmeye başladı. (Gii- iüyor). Demek ki ben haklıyım, aynen devam edecegim. Ama umuyordum ki Basın Konseyi bazı yapılan yaolıslan, o yanlışı yapanlann yiizttne vursun ki bir daha yapmasınlar. Hepimiz bu yollara gitmeden meseleleri çözelim. Bana can düşmanı olanlar var. Gazetenin politikasını dü- şünmüyorlar, sadece kendisiyle benim aramdaki meseleyi yazı- yorlar. Biz de onlara hiç cevap vermiyoruz, hiç hesaba almıyo- nız. Ciddi olarak da almıyoruz. Çiınkü ciddi olarak alsak, adam kendisinin bir kıymet ifade et- tiğini zannedecek. Yazmaya de- vam etsin, yalnız mahkemeye ve- rip epey para alınz. Rakamlara şöyle bir baküm, bayağı 800-900 milyon lira para almışım. Böyle giderse, hiç kimse benim zengin- liğim hakkında sual soramaz. Bu basından geliyor." VELİEFENDİ fflPODROMlTNDAN FİKRETDAĞLIOĞLU 1. KOŞU: F: Inşallah (2), P: Kafkasya (3), S: Aşkar (1). 2. KOŞU: F: Fiüka (3), P: Ye- hnoğlu (4), PP: Fırat 15 (1), S: Alipaşalı (8). 3. KOŞU: F: Şansbalonu (2), P: Sun Princess (11), PP: Da- isy's Boy (5), S: Fantasia (9). 4. KOŞU: F: Kıvılcım (9), P: Ulubey (6), PP: Begüş (3), S: Kaynarhan (4). 5. KOŞU: F: Avare (5), P: New Halo (4), PP: Beylerbeyi (8), S: Robinson (3). 6. KOŞU: F: Sedam (8), P: Özcanbey (11), PP: Erdal (3), S: Şehnaz 9 (1), S: Gevgev (6). 7. KOŞU: F: Atlıer (4), P: Heybetli (11), PP: Nirvana (1), S: Osmanağa (9). ir »to 11 n 1İ ğ 1 4 i11 131 Bu arada Basın Konseyi Baş- kanı Oktay Ekşi, Konsey Genel Sekreten Yurdakul Fincancı'nın davet edilmesi nedeniyle Ulus- lararası Basın Merkezi'nin açı- lış törenine katılmadı. Genel Sekreter Fıncana, yap- tığı açıklamada, Cumhurbaşka- nı'nın eleştirilerinde haklı olma- dığını, çünkü Özal'ın şu güne kadar Basın Konseyi'ne kişisel olarak başvurmadığını söyledi. Fincancı açıklamasında şöyle dedi: "Sayın Cumhurbaşkanı da haksız gördüğii yayınlar hak- kında, kendi servetini biriktirdi- ğini itiraf ettiği tazminat dava- lan açmak yerine daha uygar bir yoi olan Basın Konseyi'ne şikâ- yette bulunma yolunu seçerse, haklı olduğu konularda, kişilik haklarının en az kendisi kadar titizlikle korunduğunu görecek- tir." Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, törende "Ya- bancı Basın Merkezi'nin açıldı- gı yere 500 metre ilerideki Tür- kiye'nin en köklü ve en eski ba- sın kunıluşuna hiçbir soz hak- kı verilmemesini" yadırgadığını bildirdi. Basın Konseyi'nin 170'i bulan gazete, ajans, dergi ve yayınevi- nin yanı sıra 1500 de kişisel üyesi bulunuyor. Cumhuriyet gazete- si Basın Konseyi'ne basından be- ri üye olmadı, Giineş, Günaydın ve Tercüman gazeteleri sonradan istifa ettiler. Konsey, geçen yıl okuyucular tarafından 60 gazete ve gazete- ci hakkında yapılan şikâyetleri inceledi. Konsey bunlardan 20'sini kararla, geri kalanını da uzlaşma ile çözdü. Bu yılki 15 başvurudan 6'sı karara bağlandı. Basın toplantısı Cumhurbaşkanı Özal, açılış konuşmasından sonra zamanı- nın kısıtlı olduğunu söyleyerek daha öne açıklanan basın top- lantısını sadece yabancı gazete- ciler için 15 dakika ile sınırladı. Özal, bir yabancı basın men- subunun, "Ecevit'le göriiştük- ten sonra politikanız değişti mi?" şeklindeki sorusuna, "Hayır, degişmedi. Bazı fîkir- ler değişebilir. Bu da esas ola- rak Irak'ta ne gibi değişiklikler meydana geleceğiyle ilgili" de- di. Yunanü bir gazetecinin, Kıb- rıs sorununun çozumüne ilişkin dörtlu zirve önerisi ile ilgili so- rusuna Özal şu yanıtı verdi: "Zaman artık biirokratik dü- zeyde değil. siyasi düzeyde dört tarafın bir araya gelme zamanı- dır. Sonınu çözecek olan iki ta- rafın lideridir. Fakat benim açıklamam yanlış anlaşılmamıs olsa gerek. Çünkü benim öne- rim şu: 7-8 önemli nokta var. Görüşmeler öyle bir noktaya geldi ki artık bürokratik nokta- lar değil, üst düzey politik yet- kililer olarak masaya oturalım. Üç dört gün masadan kalkma- yalım ve bu meseleyi çözelim." Özal, Dunya Ekonomik Fo- rumu toplantısına katılan ya- bancı konuklarla îstinye Spor Tesisleri'nde akşam yemeği ye- dikten sonra, Haseki Hastane- si'nin Cemal Reşit Rey Salonu'- ndaki 254. kuruluş yıldönümü gecesine katıldı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, buradaki konuşmasında "Türkiye'de horoz gibi çok öt- meye meraklıların olduğunu" da belirterek şoyle konuştu: "Herkes Türkiye'nin güç du- rumda olduğunu söylemek için birbiriyle yanşıyor. Bazı gazete- ler ısrarla ekonomideki kötıiye gidişe dikkati çekiyoriar. Hatta bazı TUSİAD ve benzeri der- neklerin yöneticiliğini yapan iş adamları pat diye ortaya çıkıp 'Ekonomide kötiiye gidiş var' diye beyanlarda bulunuyorlar. Son olarak bunu Körfez krizi süresince bankalardan çekilen paralann fazlalığı parelelinde sık sık yinelediler. Adamlar ga- zetede görünmeye meraklı. O>- sa Türkiye'nin son üç aydaki portresi beklenilenin çok üstün- de başanyla gerçekleşti." Özal, ekonomik forum top- lantısına katılan konuklann kendisine yönelttiği soruların başında Turkiye-AT ilişkilerinin geldiğini de belirterek şöyle de- \am etti: "Türkiye sadece BAB'a (Ba- tı Avrupa Birliği) üye olsun is- tiyoruz, dedim. Hatta onlara Aşık Veysel'in, "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum günduz gece' mısrasını hatırlatarak, bi- zim AT'ye baş\urduğumuzda onümüzde uzun bir >ol olduğu- nun bilincinde olduğumuıu \ur- guladım." Cumhurbaşkanı Özal 23.30'da Ankara'ya dondu. (Baftarafı I. Sayfada) rında, hükümetin yalnız "ivedi ve zonınlu" hallerde kararname çıkarma yetkisini kullanabilece- ğini belirtmişti. Iptal edilen yetki yasasının 4 yıl 9 ay 19 gün yü- rürlükte kaldığı da anımsatıla- rak, bunun neredeyse bir yasa- ma dönemi süresine eşit olduğu vurgulanan iptal kararında, ka- mu kurum ve kuruluşlarındaki personele yönelik düzenlemeler de "ivedi ve zonınlu haUer"den sayılmamıştı. önceki yetki yasalannın amaç maddelerinde yer alan "aynı amaçla" sözcüğü çıkanlarak, hükümete, personel dışında ka- mu kurum ve kuruluşlannın ku- ruluş yasalarmda düzenleme yapma yetkisi de getirildi. Yine benzer bir değişiklik de perso- nelin tanımı konusunda yapıldı. "Memurlar ve diğer kamu görevlileri" yerine, "kamu ku- nım ve kuruluşlannda görevli personel" ifadesi kullanılarak sözleşmeli personel de yetki ya- sası kapsamına, tartışmadan uzak bir biçimde alındı. Anaya- sa Mahkemesi'nce iptal edilen Sözleşmeli Personel Kararname- si'nin, yetki yasasına dayanüa- rak değiştirilebileceği öne sü- rülüyor. Yasa, Cumhurbaşkanlığından Başbakanhğa değin kuçük bazı istisnalar dışında tüm kamu ku- rum ve kuruluşlarımn tüzelkişi- likleri, görev, yetki ve teşkilatla- rında da değişiklik yapılmasına olanak sağlıyor. Yasanın, çıka- rılacak kararnamelerin kapsa- mına ilişkin 2/b maddesi şöyle: "Kamu kurum ve kuruluşla- nnın teşkilatlanmalanna ilişkin olarak kamu bizmetinin bakan- lıklar arasında bölünüşüne, ba- kanlık ve bağlı veya ilgili kuru- luşlar kurulmasına, SSK, tş ve tşçi Bulma Kurumu ile Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Ku- rumu'nun teşkilatlan dışında özel hukuk hükümlerine göre yönetilenler hariç olmak üzere, mevcut kamu kurum ve kuru- luşlannın birleştirilmesine veya kaldınlmasına, bunların görev, yetki ve teşkilatlannda yapılacak değişiklik ve diızenlemeleri kap- sar." Hukukçular, bu maddeye da- Pusuda 11 şehit (Baştarafı 1. Sayfada) rılarda ölen erlerden üçünün ce- nazesinin Devlet Flastanesi'nden kaldırıldığını bildirdi. Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcılığı görevine dün ata- nan Ahmet Ertiirk, Çukurca ya- kınlarında meydana gelen olay- lar ve şehit edilen erlerle ilgili olarak kendilerine bir bilgi ulaş- madığını söyledi. "Erlerin şehit edilmesi diye bir olayın gerçek- leşmediğini" savunan Vali Yar- dımcısı Ertürk, "Olay kesinlik- le doğru değil. Böyle bir şey yok, yalan" dedi. Siirt-Şırnak karayolunun Kenyaraş mevkii 5. kilometresin- deki bir bölgeye PKK'lı terörist- ler tarafından döşenen mayının patlaması sonucu Köy Hizmet- leri'ne ait bir iş aracında hasar meydana geldi. Güvenlik güçle- rinin dün sabah 09.00'da mey- dana gelen olaydan hemen son- ra başlattığı operasyon sonucu PKK'lılarla çıkan çatışmada bir terörist silahlanyla birlikte ölü ele geçirildi. yanılarak çıkanlacak bir karar- name ile Semra özal'ın sürekli dile getirdiği "İstanbul Beledi- ye Başkanlığı" düşüncesini bile gerçeğe dönüştürebileceğini ifa- de ettiler. Hükümetin, bu yasa- ya dayanarak çıkaracağı bir ka- rarname ile İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyeleri konusunda yeni bir yapılanmaya gidebilece- ğini, bu belediyeleri tümüyle or- tadan kaldınp yeniden ve istedi- ği gibi oluşturabileceği belirtildi. Bunun gibi, İstanbul için dü- şünülen yeni yönetim modelinin de bu yasaya dayanılarak çıka- nlacak kararnamelerle gerçekle- şebileceği kaydedildi. Hüküme- tin, Bölge Valiliği örneğinde ol- duğu gibi, Istanbul'u birden faz- la idari bölüme ayırabileceği, oluşturulacak bu yeni idari bi- rimlerin (illerin) tepesine de ko- ordinatör bir vali ve emniyet müdürü oturtabileceği sa- vunuldu. Bu yasa, kabinenin tümüyle "elden geçirilmesi"ne de olanak tanıyor. Çıkanlacak bir karar- name ile istenilen bakanlıklar ortadan kaldınhp yenileri kuru- labiliyor. Daha (azla bıigı ıçın en yakın bayıınıze ya da aşağıdakı telefon numaralarına başvurabılırsınız Isianbul Bölge Saiış Mjdüriuğu-lslanbul Tel 164 32 81 Marmara Bölge Satış MtKlınûğu-istanbul Tel 164 96 28 Ege Bölge Sal ş Mudurtügu-lzmır Tel 25 72 99 / 25 79 02 Iç Aoadoiu BSIge Salış MudüMüğı--An>ıara Tei 117 64 33 ' 117 57 43 Guney ve Guneydogu Anadofu Bölge Salış Mudürkjgu-Adana Tel. 13 76 55; 18 21 94 Karaaenız ve Oogu Anaoolu Bölge Satı; Mudurlüğu-Samsun Tel 11 39 06 . 15 10 02 GOZLEM UGURMUMCU (Baftarafi l. Savfada) tane park var? Çankaya, Seymenler Parkı ile soluk alıyor. Arasıra sorarlar: — 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsunuz? Neden 12 Eylül öncesine dönelim? 12 Eylül öncesinde yürüyüp koşacak Seymenler Parkı gibi bir park var mıydı? Yoktu... Öyleyse, neden dönelim 12 Eylül öncesine? Dönmeyiz! ANAP'ın bu memlekete en büyük hizmetlerinden biri Bal- gat'ta yaptırdığı genel merkez binasıdır. Bu binaya az mı para döküldü? Gerçekten de ANAP, bu binayı yaptırarak memlekete hiz- met etmiştir. Bütün ANAP'lıları -balları, petekleri, arıları- yürekten kut- luyorum. Ve her birine teşekkürlerimi sunuyorum. — Neden? Biliyorum, hemen bu soruyu soracaksınız. Nedenini açık- layayım. Efendim, ANAP yolcudur. 15/16 haziran günü toplanacak kongre, ANAP'ın son kongresi olacaktır. Hele genel seçimlerden sonra ANAP- manap kalır mı hiç? ANAP seçimden sonra "ödeme güçlûğü içine düşen bankerler" gibi iflas bayrağı çekecektir. Hani ne derler? — Perşembenin gelişi... Öyle işte... ANAP gidecek de bu genel merkez binası ne olacak? Değerli ANAP delege ve yöneticileti bu konuda kongre- de karar alsınlar. Ya Efe Özal'a düşük bir bedelle satsınlar ya da kültür ve sanat kurumu olarak kullanılması için binayı devlete bırak- sınlar. 'Kültür-mûltür', "sanat-manaf deyince işin içine sotculuk girer diye mi korkuyorlar? O zaman da binayı hemen yakınındaki Dışişleri Bakanlı- ğı'na versinler. Kongre mi? Ne kongresi? Yaptıkları iş seçim değil 'Balgat Noterliği'dır nasıl olsa. Çankaya'dan çıkan kararları Balgat'ta onaytıyoriar; o ka- dar. Bırakın kongreyi siz, bina önemli, bina... PENCEREBaştarafı 2. Sayfada lıp gözlerini karartmalı.. • Zenginin işi eskiden kolaydı, işaret parmağını doğruitup kızıl komünisti gösterirdi: — İşte düşman!.. Herkes tir tir titrerdi. Çünkü komünist gelecek, karını, kı- zını elinden alacak, tarlana, evine el koyacak, minareyi yı- kacak, çan kulesini alaşağı edecek, istavrozunu çiğneyecek, öteki dünyada düşlediğin cennetini kamulaştıracak, bayra- ğını yırtıp don yapacak; fabrikanı, bankant, şirketini yağma- layacak; dükkânını, tezgâhını, ceketini, pantolonunu kurta- ramayacaksın. Düşman tek sözcüktü: Komünist!.. Büyük Patron eskiden zenginlere ve yoksullara 'ortak düş- man'ı kolayca gösterebiliyordu; ama artık komünizmin kıymet- i harbiyesi kalmadı. Günümüzde düşmanı yeniden saptamak gerekiyor Kurt olmazsa, çoban sürüyü çevresinde nasıl to- parlayabılir? Nasıl güdebilir? Bir 'ortak düşman' saptanamaz- sa, NATO'nun sebeb-i hikmeti kalır mı? Örgütün varlık ne- deniyok olmazmı?- . ....... ..I ,,,,,1 .4 U ,ı-w<.<i.« Ya Avrupa? Batı ile Doğu ve iki Almanya birleştikten sonra Avrupa'nın yeni düşmanı kim? • Bir 'ortak düşman' yaratmak için uygar Batı, büyük çaba- lar harcıyor; devlet adamları, hükümet adamları, ünlü politi- kacılar ve yüksek diplomatlar çalışıyorlar; ellerine paleti ve fırçayı almışlar; ama nasıl bir düşman kimliği çizecekler? Agel kefiyeli entarili Arap? Olmaz. Fesli, bıyıklı Türk? Yok, daha neler!.. Afrikalı zenci? İşlerine gelmez. Kara sanklı ayetullah? Haydi canım sen de!.. Esmer toprak renginde bir Hintli, En- donezyalı, Filipinli? Çok ters kacar. Yeni düşmanın kimliğini çizmekte Amerika zortanryor; Avrupa ne yapacağını bilemi- yor; ama NATO'ya yeni bir 'ortak düşman' portresi gerekli de- ğil mi? Batı zor durumda.. İnsanlığın "ortak düşman"\nm toplurnsal adaletsizlik, yer- altı ve yerüstü kaynaklannın sömürûsü, yaşam koşullannın eşitsizliği, tek sözcükle 'emperya/ızm' olduğunu Büyük Pat- ron nasıl söyleyecek? Sömürülen toplumlara sömürüyü 'or- tak düşman' diye göstermek, Batı'nın bindiği dalı kesmesi de- ğil midir? • Merak ediyorum: Komünizm havlu attıktan sonra Batı, mazlumların gözleri- ni boyamak için bakalım nasıl bir düşman yaratacak? Saldırganlar belirlendi PHILIPS (Baştarafı 1. Sayfada) şoförü Şabin Ulusoy'un yaralan- malanyla sonuçlanan 23 mayıs günü saat CH.AOi'taSa suikast ola- yının ardından başlatılan ope- rasyonlarda yakalananlar ve el- de edilen bilgiler konusunda, Emniyet Müdürü Mete Altan, dün ilk kez açıklamalarda bu- lundu. Altan, saldın olayından 5 gün sonra tedavi edildiği ÇÜ Balca- lı Hastanesi'nde kurtarılamaya- rak yaşamını yitiren Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Te- mel Cingöz'e tetiği çekenlerden ikisinın kimliğinin kesin olarak saptandığını açıkladı. Emniyet Müdürü Mete Altan, vuranlar- dan birisinin "Hasan Hüseyin Eliuygun" olduğunu bildirirken diğerinin adını "Polis iz üzerin- de, her an yakalanabüir" diye açıklamadı. Tüğgeneral Temel Cingöz'ün şehit edilmesi olayında kullanı- lan silahlardan birisinin ABD- li Bobis Eugene Mozelle'nin öl- dürülmesinde kullanılan silah- lardan olduğunun olay yerlerin- de elde edilen boş kovanlar üze- rinde yapılan balistik muayene sonucu anlaşıldığını da vurgula- yan Mete Altan, yakalanan 18 kişi ile ilgili olarak şunlan söy- ledi: "Olayı. sol bir terör örgütii gerçekleştirdi. Olaydan hemen sonr.ı bilinen ve şüpheli kişilerin evlerine operasyonlar düzenlen- di. Bugune kadar basının yazdı- ğı ve bazı çevrelerin iddia ettiği gibi ) üzlerce kişi değil, gözaltı- na alınanların sayısı 40'ı aşma- mıştır. Bunlar, olayın asli failleri değildir, ancak a>nı orgütün mensupları ve onları koruyan, gizleyenlerdir. Örgütün il so- rumlusunun da aralannda bu- lunduğu 18 kişinin çeşitli tarih- lerde korsan gösteri, bombaia- ma, pankart asmanın yanı sıra örgüt mensuplannı illegal yol- lardan yurt dışına kaçırdıklan beiirlenmiştir. Cç tabanca, bom- ba yapımında kullanılan patla- yıcı ile çok sayıda suç aleti ve ör- gütsel dokümanla yakalananla- rın soygun ve gasp yapılacak yerlere ait kroki ve istihbari bil- gileri örgütün üst kademesinde- ki kişilere verdikleri de tespit edilmişür." lkisi doktor, 5'i üniversite öğ- rencisi, biri gazeteci, 4'ü işçi, 2'si esnaf, biri ev kadım, biri tezgâh- tar, biri özel bir şirkette şoför, biri de boşta gezer olmak üzere 5'i kadın toplam 18 kişi dün ad- liyeye sevk edildi. Çıkarıldıkla- rı Adana Nöbetçi Mahkeme ta- rafından tutuklanmalarına ka- rar verilen sanıklar, Malatya DGM'de yargılanacaklar. Toto ve (Baftarafi 1. Sayfada) Seçkiner, aynca daha çok iş- tirakçinin kazanması için rakam loto oynatılacağını, bunda işti- rakçinin, kupona belli rakamlar işaretleyeceğini, daha sonra no- ter huzurunda yapılacak çekiliş- le kazanan numaralann belirle- neceğini açıkladı. Seçkiner, noter çekilişinin kaldınlacağını, Spor-Loto'da 6 bilen iştirakçiye de ödül verile- ceğini ve seyyar bayilikler oluş- turulacağını sözlerine ekledi. Siyah-Bcyaz fotoğrafleunnız kaliteli ve ucuza basıbr. 384 12 08
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear