26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 HAZÎRAN 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 YARIŞMA *Gelenekten geleceğe evimiz' • ANKARA (AA) — Modern münari anlayışla Türk kültür yaşamına uygun yapılan bir araya getirmeyi amaçlayan 'Gelenekten Geleceğe Evimiz' proje yarışması sonuçlandı. Ödül alan 10 proje Ataturk Kultür Merkezi'nde sergileniyor. Türk ailesinin çeşitli kesimlerinden ömekler alınarak hazırlanan projelerde hızla kentleşen yerleşim merkezlerinde yeni yapılanma önerileri sergileniyor. Toplam 109 projenin katıldığı yanşmada ödül alan projelerin sahipleri şunlar: Cezmi Ermiş, Hüseyin Bütüner, Ayşe-Çmar Bilgin, Ahmet Selim Altunay, Hülya 1\ırgut-Mete Ünyoğur, Mete Ünal-Derya ve Ferit Akşit, Fuat Kınıkoğlu, özgül ve Haydar Dışbudak, Zeynep Aktüre, Ayşen Kırmıt, Süleyman Doğan, Cengiz Eruzun. Sergi, Ataturk Kültür Merkezi'nde 14 haziran tarihine dek gezilebilecek. SERGİ Dört genç ressam müzede • KiUtür Servisi — Marmara Üniversitesi öğrencilerinden dört genç ressamın çalışmalan Sadberk Hanım Müzesi'nde "Bahar Sergısi" adı alünda sergileniyor. Sergide yer alan Hülya Botasun, Zafer Mintaş, Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar yapıtlannda "söz"ü ön plana çıkartıyorlar. Can Külahhoğlu, sergi bülterunde şunlan söylüyor: "Genç sanatçılar, kendi içinde mmldanan ve dış dünyaya şizofrenik bir ügisizlikle bakan resimden uzaklaşıp yüksek sesle konuşan, sosyal ve duygu ağırlıklı resme yöneliyorlar..:1 RJAR 600 yapıt birlikte gergilenecek • Kttltfir Servisi — Plastik Sanatlar Derneği, temmuz ayında açılacak "1. Istanbul Sanat Fuarı"na hazırlaruyor. 10 temmuz günü TÜYAP Sergi Sarayı'nda açılacak fuarda sanat galerileri 600 yapıt sergiIevecekJer. Fuarda ayrıca teknik malzeme, yayın ve öteki konularda bilgilendirmeye yönelik yan ürünler bölumü de yer alacak. Plastik Sanatlar DerneğVnden yapılan açıklamaya göre fuar Uç yıl sonra uluslararası düzeyde gerçekleştirilecek. Fuar Düzenleme Kurulu üyeleri, bu etkınliğin amacını şöyle anlatıyorlar: "Katılımın sanat galerileri bazmda gerçekleştiği fuarın amacı, sanatın yagınlaştırılması, sanat pazarına dikkat çekme ve bu alandaki kurumsallaşma çabalarına katkıda bulunurken Türkiye"deki sanat potansiyelinin boyutlannı galeriler özelinde saptamak". SİNEMA 'Doruktaki Kadın' gösterimde • KiUtür Servisi — Yönetmenliğini Peter Hymas'ın üstlendiği, başhca rollerini Gene Hackman ve Ann Archer'ın paylaştıklan "Doruktaki Kadın-Narrow Margin" fümi bugün Şişli Site, Kadıköy Sureyya, Çemberlitaş Şafak ve Beyoğlu Beyoğlu sinemalannda gösterime girdi. Gerilim turündeki film, bir ganster cinayeti soruşturmasını konu alıyor. 1952 yüında yönetmen Richard Fleischer'ın çevirdiği aynı adlı filmden esinlenerek çekilen "Doruktaki Kadın"ın yönetmeni, "En sevdigim film tarzı, 1940-50 yıllannda çekilen ve insanların sırlanyla ilgili olarak insanda merak uyandıran filmlerdir" diyor. Amerikan sinemasının önde gelen oyunculanndan Gene Hackman'ı sinemalarımızda "No Way Out-Çıkış Yok" ve "Best Shot" gibi fılmlerde izledik. üvaneli'ye 1 milyar lira destek • ANKARA (AA) — Sinema yönetmeni ve besteci Zülfu Livaneli'nin "Cemile" adlı filmine, Avrupa Sinema ve Muzik Eserleri Destekleme Fonu (Eurimages) tarafından 1.5 milyon Fransız Frangı yardım yapılacak. Telif Haklan ve Sinema Genel Müdürü Turgut Arslan'dan edinilen bilgiye göre Eurimages'ın 4 haziran günü Strasbourg'da yaptığı son toplantıda ele alınan Livaneli'nin projesi için 1.5 milyon Frank (1 milyar 50 milyon lira ) destek verilmesi kararlaştırıldı. Türk, Alman. ve Isveç ortak yapımı olarak gerçekleştirilecek film için yapılan yardım, Eurimages'ın bugüne kadar Türk sinemasmda ortakyapımlar için verdiği en büyük miktarlardan biri oldu. Avrupa Konseyi'ne üye 18 ülke tarafından kurulan ve 1990 yüında 500 milyon ile girilen Eurimages, bugüne kadar çeşitli çalışmalara 4.8 milyon frank destek sağladı. Onat Kutlar ve Canan Gerede'nin vapımcüığını üstlendiği "Robert'ın Filmi", Ali Ozgentürk'ün "Çıplak" ve Yavuz özkan'm "Ateş Üzerinde Yürümek" adlı çalışmalan için destek veren Eurimages'ın gundemindeki 2 Turk filminden Erden Kıral'm "Mavi Sürgün" adlı çalışması için 3 milyon frank verilmesi karar aşamasında bulunuyor. Nankör, yayınını noktaladı • Istanbul Haber Servisi — Haftalık mizah dergisi Nankör'un yayınına son verildi. lletişim Yayınlan'ndan yapılan açıklamada, dergınin yayınının durdurulması karannın çalışanlar arasındakı gruplaşmalar nedeniyle alındığı belirtildi. Derginin 5. sayısının hazırlanması sırasında bir grupca imzalanmış muhtıra aldıklan belirtilen açıklamada, "Bu muhtırada arkadaşlar, işin başında yine kendilerince seçilmiş olan yayın yönetmenini azlettiklerini bildiriyorlardı. PANEL HUKUKA SAYG11 "Terörle Mücadele Yasası" Panelistler Av. Necla Fertan, Av. Turgut Kazan (İstanbul Baro Başkanı), Av. Kamil Ateşoğulları (SBP Ankara Milletvekili) Gün: 8 haziran cumartesi Yer: Bursa, Yazıcıoğlu Sineması Saat: 16.30 SOSYALİST BİRLİK PARTİSİ Bursa İl Örgütü SİNEMA/ATÎLLÂ DORSAY 'Çölde Çay', seyircisini RtulBowles'in rommını okumaya çağırıyor Şehvet, yalııızlık ve ölümÇay (The Sheltering Sky) / Yönetmen: Bernardo Bertolucci / Senaryo: Paul Bowles'in romanından Mark Peploe, B. Bertolucci / Görüntü: Vittorio Storaro / Muzik: Ryuichi Sakamoto / Oyuncular: Debra VVinger, John Malkovich, Campbell Scott, Jill Bennett, Timothy Spall, Eric Vu-Ann, Amina Annabi / Bir tngiliz yapımı / 135 dakika (Harbiye As, Kadıköy Süreyya, vs.) Sözü yoğun biçimde kullan- malan ve dilsel zenginlikleri yu- zünden, başka bir sanat formu- na aktanlamaz, yani konumuz- la ilişkili olarak "sinemalaş- tınlamaz" diye nitelenen yazın sal yapıtlar vardır. Tüm Dosto- yevski romanlarını, James Joy- ce'un "Ulysses"ini, modern edebiyattan John Fowles'un "Fransız Tegmeninin Kadını" veya Makolm Lowry'nın "Vol- kanın Altında" vb. romanlarını düşunebılirsiniz. Pan) Bowles'in, 1949'da ilk yayımlandığından beri kendine belli bir hayran kitlesi edinen ro- manı "Esirgeyen Gökyüzii-The Sheltering Sky" da boyle bir üne sahip yapıtlardan. Ama tıpkı yukanda sayılan tum yapıtlaida ve başkalarında olduğu gibi si- nemacıların gözü bu romandan da hiç aynlmamış. Ve "The Sheltering Sky", ya da Fransız- ların yakıştırdıkları adla "Çöl- de Çay" da sonunda sinemaya aktarılmaktan kurtulamamış. Ve aynen "Ulysses" veya "Vol- kantn Altında" için olduğu gibi aynı tartışmalar: Romandan ne kaldı, fılan veya falan tipler, fa- lanca sahne veya filanca tema nerede diye.. Bertolucci'nin başı "Son traparator"dan sonra bile (Çıng hanedanının sağ kalanla- nndan aldığı tepkilerle) böylesi- ne ağrımamış olmalı. Kuşkusuz ÇÖLDE IKİSEYYAH — Debra VVİnger ve Jobn Malkovich'in başrollerini paylaştıklan nim "to- rist degil, seyyah olan" birkaç Bablının Kuzey Afrika'daki senivenini anlaUyor. filmi kendi içinde, kendi başına bir eser olarak ele almak en doğ- rusu. Ama romanını (bizde ye- ni yayımlandı) alıp okumak ve önemli çağdaş başyapıtı bir de "söz sanatı" aracılığıyla tanı- mak da ihmal edilmeyecek bir yöntem olmalı. "Çölde Çay", bizlere "turist degil, seyyah olan" birkaç Batı- h'nın Kuzey Afrika'daki serüve- nini anlatıyor. ("Turistin aklı evine dönmektedir. Oysa 'seyyah' evine donmeyi degil, bulunduğu ülkeyi tammayı, gezmeyi dıişu- nür"). Savaş öncesinin Tanca, Cezayir ve Nijerya'sı boyunca, olabildigince konforsuz koşul- larda yolculuğa çıkan 10 yılük evli Amerikalı Kit ve Port çifti, artık iletişimsiz hale gelen ve po- tansıyel sevgisinı tüketemeyen "izdivaçlanna", bu yolculuk bo- yunca bir çozüm aramayı dener- ler. Bu tür tüm yapıtlarda oldu- ğu gibi bulunulan ulkenin son derece farkh yaşamı ve kultüru, bireysel dramlara, kişisel sorun- sallara dekorluk ettiği ölçüde onemsenir, hatta farkedilir. Çünkü "Çölde Çay", bir turis- tik gezi romanı, film de bir tu- ristik tanıtım filmi değildir. Yo- ğun egzotizm, vurucu estetik duzey ve şasırtıcı farklılıklar, an' cak bireysel dramatik gelişmele- re yatakhk etmek ve kahraman- larımızın ruhsal çözümlemelen- ne yardımcı olmak için vardır- lar sanki... Böylece Pierre Loti- den bu yana *egzotik yazın'ın ve "oryantalist söylem"in moderrr bir uzantısı olan romanın doğ- rultusunda, film de bu ikilemi gerçekleştirmeyi ve egzotizmi kaçınılmaz biçimde (hatta biraz aşın olarak) kullanırken sürek- li ön planda tuttuğu bireyleriy- le, bu kullanıma sanki mazeret aramayı dener. Kit ve Port, yitmeye yüz tut- muş sevgılerini, başka Uişkiler- de, egzotik temaslarda ararlar. Yanı başlarında, Kit'e, âşık dost- ları Tunner ve onları her yerde izleyen çılgın ve kaçık bir ana- oğul bu gereksinmeyi karşıla- maz. Dolayısıyla Port, gizemlı çadırlardaki vahşi ve tehlikelı Arap dilberlerinı, Kit ise bir di- zi acı seruvenden ve Port'un çö- lün ortasında yitıp gitmesinden sonra karşılaştığı sert hath ve sehvetli bedevi hderlerini kullan- maktan kaçuımaz. Ama çöl, in- sana çok farklı şeyler verir kuş- kusuz: Orada sıcağı, şehveti, yal- nızlığı, bırakümışlığı, ama aynı zamanda ölümü ve çılgınlığı da tanıyabilirsimz. Bertolucci'nin ılginç bir buluş olarak nimin ba- şında ve sonunda yer alan Grand Hotel'e "bizzat" konuk ettiği seksenine yaklaşmış yaşlı yazar Bowles, olaylan yer yer anlatır, yorumlar... Ve yıÜar bo- yu sinemanın eline geçmesini inatla önlediği, sine-nacı takı- mından "esirgediği" biricık ve büyuk romanının Bertolucci eliyle görselleşmesine katkıda bulunur. "Çölde Çay", kuşkusuz ilginç bir film. Bertolucci'nin, aynl- maz görüntü ustası Vittorio Sto- raro ile birhkte kavradığı "çöl", gun batımlan, kervanlan, deve- leri ve çadırlan, tozlu kentleri ve pis otelleri, peceli kadınlan ve korkutucu bedevileriyle olağa- nüstü. Bu "egzotik görsellik" önünde, Bertolucci, kişilikleri- nin, düşlerinin ve olanaksız mutluluklarının peşinde koşan kahramanlanyla, klasik Batı edebiyatının "kendini arayan" kahramanlarımn izini süren ki- şileri ve bunalımlarını oldukça güçlü biçimde perdeye getiriyor. Yoğun, saklı ve yer yer kendini şasırtıcı biçimde dışa vuran bir erotizm içeriyor fikn... Bu ero- tizm, gereksiz ve teşhirci olma- dığı, tersine kişilikleri ve arayış- larını açıklamada işlev gördüğü ölçüde daha da yoğunluk ve de- rinlik kazanıyor. Usta oyuncu John Malkovich'in alabildiğine modern ve yoğun bir oyunla ver- diği Port ve Debra Winger'in etiyle kanıyla yaşadığı Kit, ro- manın görselleştirilmesindeki kozlar arasında. Yıllar önce "Furyo" filminde hem kendisi- ni hem de müziğini izlediğirrjiz Japon "rock Molü Ryuichi Sa- kamoto'nun müziği de son de- rece basanlı. Yine de film seyircisinde bel- li bir arayış, belli bir doygunsuz- luk bıralayor. İlginç tiplere, ben- zersiz bir dekora ve kimi unutul- maz sahnelere karşın (Port'un hastalığı bölümleri veya tüm fi- nal bölümleri gibi), "Çölde Çay", bizi kişileriyle ve varoluş- çu temalanyla tam anlamıyla bütunleştiremiyor gibi. Bu da si- nemanın tum üstün etkili yan- larına karşın yazın karşısında, özeUikle yoğun ve karmaşık me- tinler söz konusu olduğu zaman yetersiz kalmasımn bir sonucu olabilir. "Çolde Çay", aslında çok hoş bir film, iyi bir Berto- lucci yapıtı. Ama temel amaa ve yaran, belki de Paul Bowles'in romanına giden yolları acması, diğer bir deyişle seyircisini roma- nı okumaya cağırması olacak... TtusBÂ\ JohnLeCan&m casushıkromanından beyazperdeye aktankh Okumak, seyretmekten keyifliRas Evl (Russia House) / Yönetmen: Fred Schepisi / Senaryo: Tom Stoppard / Görüntü: Ian Baker / Müzik: Jerry Goldsmith-Branford Marsalis / Oyuncular: Sean Connery, Michelle Pfeiffer, Roy Scheider, James Fox, Klaus Maria Brandauer, John Mahoney, Ken Russell / 117 dakika (Dünya, Kadıköy, vs.) "Çölde Çay" filminin yansın- da sözünü ettiğim, sinemalaştı- nlması zor metinler arasma, sa- nınm John LeCarrt'nin casus- luk romanlan da dahil edilebi- lir. Bu kez söz konusu olan me- tin yoğunluğu ve dil zenginliği degil, olaylann karmaşıklığı ve aynntılann önemıdir. Bir John LeCarrt entrikasım romandan okurmuşçasına aynı rahatlıkla perdede izlemenin kolay olma- dığını düsünüyorum. "Rus Evi" de bu kaderden kurtulamıyor. LeCarre'nin bu en son romanı, "glasnost - son- ras»"nda yazarın kariyerin- den kaygı duyanlara ve soğuk savaşın tümüyle sona ermesin- den sonra, LeCarrt ve benzeri casusluktan para kazanan kişi- lerin "işsiz kalacaklan" konu- sundaki varsayımlara bir yanıt olarak yayımlanmıştı. Yazaı, ro- manın bir yerinde bir Batılı c;- susluk örgütü mensubuna şöy- le dedirtmiyor muydu: "—Onlar (SovyeÜer) şimdi iyi çocuk rolö oynnyor diye mi casndoktan vazgeçecegiz? Asıl şimdl daha çok bilgiye gereksinmemiz var". Eee, böylece LeCarre ve yandaş- lannın romana olarak ömürle- ri de haliyle uzamış oluyordu!... LeCarre'nin okuması bile belli bir dikkat isteyen romanlan, de- diğimiz gibi bizce sinemaya pek uygun degil aslında... Ancak "Rus Evi", kimi avantajlardan yararlanmış. Bir kez, tümüyle Sovyetler'de cekilmesine izin ve- rilmiş ilk Batılı filmi bu... Mos- kova ve Leningrad (tıpkı filmin açılış ve final bölümlerinin geç- tiği Lizbon gibi) olağanüstü ba- şanlı biçimde kullamlmış. Oyun birinci sınıf. Sean Connery, Roy Scheider, Klaus Maria Branda- uer gibi oyunculann başansın- dan söz etmeye bile gerek yok. Michelle Pfeiffer ise sabun rek- lamlanndan geldiği sinemada bir kez daha yüreklerimizi titre- ten bir kadın portresi çizmeyi başarmış. Branfod Marsalis'in de katkısıyla icra edilen Jerry Goldsmith'in müziği ise müthiş... Geriye entrika kalıyor. îlk başlarda oldukça yalın biçimde beliren, ama sonlara doğru bi- raz gözden kaybedilen ve en azmdan nuanslan yitip giden bir entrika. "Rus Evi", izlenmesi ke- yifli bir film. (Hele Dünya Sine- ması'nın genış perdesine tumuyle yayılan sinemaskop bir gösteri olarak). Ama burada da kimi klasikler için olduğu gibi bir John LeCarre romanını okuma- nın, filmini görmekten her za- man daha ilginç olduğunu dü- şunüyonız doğrusu... OYUNCULUK BtRİNCt SINDF — Fred Schepisi'nin yöoettigi, Sean Connery(solda) ve Michelle Pfeiffer'in (sagda) rol aldıklan filmde oyunculuk birind sınıf. Branford Marsalis'in katlulanyla icra edilen Jerry Goldsmith'in müziği ise mnthiş. "Dehşetin Nefesi', tüm fantastik sinema meraklûanna sesleniyor Korkulu düşler kahramanın peşinde Dehşetin ftefesi (Jacob's Ladder) / Yönetmen: Adrian Lyne / Senaryo: Bruce Joel Rubin / Görüntü: Jeffrey L. Mimball / Müzik: Maurice Jarre / Oyuncular: Tim Robbins, Elizabeth Pena, Macaulay Culkin / Carolco Films yapımı / 113 dakika (Site, Sinepop, Şafak, Bakırköy Renk, Moda, vs.) YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA — Film, Vietnam savaştnda go- rev almış bir erin, yıllar sonra yaşamla ölüm, gecmisle gelecek, anı- lar ve gerçek arasında gidip gelen halfisinasyonlardan ve ne olursa olsun kendisiyle ilgili gerçekleri ögrenme cabalanndan oluşuyor. Adrian Lyne, "Dehşetin Ne- fesi"nin senaryosunu öyle be- ğenmiş ki kendisine önerilen id- dialı bir filmi, "Şenlik Ateşi- Bonfire of the Vanities"i bıra- kıp bu filmi yönetmeyi seçmiş. "Flashdance", "Öldüren Cazibe" ve "Dokuz Buçuk Hafta"nm yönetmeni, bence iyi yapmış. Çünkü, "Dehşetin Ne- fesi", gerçekten de çok ilginç bir senaryonun örnek bir görsellikle sinemalaştırıldığı ve gerilim duygulanmızı (görmüş, geçirmiş ve artık oldukça yıpranmış olan o duyguları) yeniden ayaklandı- rabilecek düzeyde bir film ol- muş. "Dehşetin Nefesi" (diğer adıyla "Jacob'un Merdiveni"), temelde Vietnam savaşmda bi- raralar kullaruldığı ilerı sürulen bir kimyasal gazla ilişkili bir fanteziye dayanıyor. Savaşta ABD'nin yenilgisi ufukta beli- rince, kimi yetkililer, savaşan askerlerin öfkesini, çılgınlığını, saldırma ve yok etme icgtidüle- rini arttıracak bir kimyasal gaz yapımına sıvanmışlar. Fareler ve bir grup düşman (ve çocuk) tutsak üzerinde başanh sonuç- lar veren bu buluş, ilk kez bir Amerikan mangası üzerinde de- nenmiş. Sonuç oldukça kor- kunç!.. Filmimiz ise bu manga- da görev almış bir erin, yıllar sonra, yaşamla ölum, geçmişle gelecek, anılar ve gerçek arasın- da gidip gelen 'haJüsinasyon'la- nndan, korkulu duşlerinden ve kendisiyle ilgili gerçeği (finalde çok acı bir sürprizle sonuçlan- sa da) ne olursa olsun öğrenme J. çabalanmn öyküsünden oluşu- yor. "Dehşetin Nefesi", kendi tü- ründe gerçekten düzeyh' bir ya- pım. Düşle gerçeğin birbirine kanştığı, seyircinin bir yerde ipin ucunu bile kaçırdığı bu film, Aristo mantığmiızı doyur- masa da gerilim ve tedirginliğe olan ve tüm fantastik sinema meraklılannın ortak biçimde paylaştığı gereksinmemizd doyu- nıyor. Lyne'ın sineması, özen- li, vurucu ve etkileyici. Görsel şoklar, aslında yumuşak aile bağlan ve özlemi üzerine kuru- lu bir öykünün gerekli yerleri- ne ustaca serpiştirilmiş. Film, aslında ABD askeri makamlan- mn Vietnam'da uygulamış ola- bilecekleri insanhk dışı yöntem- lere getirdiği bakışla bir siyasa- kurgu örneği de sayılabilir. Do- laylı yoldan olsa da! özel efekt- lerin başarıyla kullaruldığı, in- san boyutlarından fazla taşma- yan bu değişik gerilim kurdela- sı, türün meraklılannca kaçınl- mamah deriz. Şengöl'ün karikatürüne ödül • Kültiır Servisi — Üskudar Belediyesi'nin duzehlediği, ortaöğrenim, yuksek olcul ve ümversite gençliği arasında yapılan çevre konulu 'Üsküdar'a Gıderiken' adlı odüllu karikatür yarışması sonuçlandı. Turhan Selçuk, Mıstık (Mustafa Eremektar), ^ n Oral, Cengiz Bektaş, Ercan Akyol, Behiç Ak ve Hayati Asılvazıcı'dan oluşan seçici kurulun yaptığı değerlendirmeye göre Muhammet Şengöl, Tuğrul Demirhan ve Mehmet Oğuz Gürel ilk üç sırayı paylaştılar. Seçici kurul, ayrıca Hatice Mordeniz, A. Hasret Özcan, Ersan Özer, Aşkın Ayrancıoğlu, Muammer Kotbaş, Ufuk Atık, Ediz Çelik'e 'başan' armağanları verdiler. Genç karikaturistlerin ödulleri bugun saat 19.00'da ÜskUdar Fethipaşa korusunda; Bakü Müzik ve Dans Topluluğu'nun gösterilerinden önce verilecek. Vaya Con Dios konseri • Knltör Servisi — "Nah Neh Nah" adlı parçalanyla ülkemizde de tarunan Belçikalı topluluk Vaya Con Dios, 13 haziran persembe günü İstanbul Hilton Convertion Center'da, 15 haziran cumartesi günü tzmir Çeşme Dokuz Buçuk Disco'da iki konser verecek. Raksotek firmasınca düzenlenen konserlerin başka ısimlerle yaz boyunca surdüruleceği de belirtiliyor. Vaya Con Dios, Türkiye'de "Nah Neh Nah" adlı parçasımn yanı sıra "Night Owl" adlı albümüyle de tanınıyor. Amerikan PEN Başkanı • NEW YORK (AP) — Princeton Üniversitesi'nde öğretım üyeliği yapan yazar Edmund Keeley, Amerikan PEN Merkezi'nin yeni başkanı seçildi. Başkanlığı kabul eden Keeley, "Çatısı altında çalıştıklan hükumetin saldırısına uğrayan, yazdıklarından dolayı hapse atılan ve sürekli bir sansur tehdidiyle yaşayan" yazarlara destek olunması gerektiğini savundu. Japonya No Tîyatrosu • Kultur Servisi — İstanbul Kultur ve Sanat Vakfı'nın Garantı Bankası'mn desteğiyle düzenlediği 3. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali gösterilerini 200 bın kişi izledi. 19 mayıs-5 haziran tarihleri arasında yapılan tiyatro festivaline bu yıl katılacağı açıklanan Yunan topluluk Attis Theater, ülkemizde bir Yunan otobüsu ve içindekı 35 kişinin yanmasıyla sonuçlanan olay nedeniyle son anda turne programlannı iptal etmişlerdi. Bu topluluk önumüzdeki >ıl festivale katılacağını bildirdi. Bu arada Türkiye'ye ilk kez konuk olacak Japonya Geleneksel No Tiyatrosu 13 haziran tarihinde saat 20.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde bir gösteri sunacak. BüGÜN • Galatasaray Lisesi 8. Kultur Şenliği kapsamında saat 14.00'te Savaş Ay ve Coşkun Aral'ın 'En Buyuk Serüven', saat 18.00'de Tülin Dizbaroğlu'nun 'Doğu Karadeniz' başhklı dia gösterisı Galatasaray Lisesi'nde ızlenebılecek. Giriş ucretsız. • Ankara Devlet Tiyatrosu, Yunus Emre Sevgi Yılı etkinlikleri kapsamında saat 20.30'de Tarık Buğra'nın 'Bir Ben Vardır Bende Benden îçeri' başhklı oyununu Taksim Sahnesi'nde sahneleyecek. • Türk sanat müziği sanatçısı Doğan Tanyer, saat 21.00'de Kenter Tiyatrosu'nda bir konser verecek. • İstanbul Üniversitesi Basın Yüksekokulu'nun düzenlediği 1. Fotoğraf Gunleri etkinlikleri kapsamında saat 16.00'da BYYO'da Cengiz Cıva'nın dia gösterisi izlenebilecek. • 4. Yapı Kredi Uluslararası Gençlik Festivali kapsamında saat 21.00'de RumeHhisan'nda Max Reinhardt Tiyatro Topluluğu, Jura Soyfer'in 'Vineta' adlı oyununu sahneleyecek. • Sadık Gurbüz'un konseri saat 21.00'de Kartal Hasan Âli Yucel Merkezi'nde izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear