18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 HAZİRAN 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 SERGİ 1950lerde Güney Afrika • Kültür Servisi— II. Uluslarârası Montpellier Dans Festivali çerçevesinde bir fotoğraf sergisi açıldı. Sergi kapsamında 195O'li yıllann siyahi fotoğrafçılarının objektiflerine giren ve Drum'da yayımlanan fotoğraflar yer alıyor. Drum'daki fotoğranar 195O'lı yılların Guney Afrikası'nı yoksulluk, şiddet, terör ve yeni gelişen ırk aynmı butunünde tanıtıyor. Drum'un siyah fotoğrafçıları Jurgen Schadeberg ve Bob Gosani, hareketli ve konuşan fotoğraflar çekmişlerdi. Her iki fotoğrafçının objektiflerine takılan görüntüler, duşlerinde bile yaratamayacaklan utopik, hayali bir ülkeyi ortaya koyuyordu. Özellikle Schadeberg Drum, bünyesinde gerçek anlamda bir fotoğraf okulu kurmuştu. Bob Gosani, Schadeberg'in sanatını öğrenerek ustalaşmıştı. Gosani'yi izleyen bir diğer fotoğrafçı Can Themba'ydı. Siyahi fotoğrafçıların 1950'li yıllann Güney Afrikası'na ışık tutan çalışmaları temmuz ayının ortasma dek sürüyor. 'Pencere Önündeki Kadın* • Kiiltür Servisi— Kolombıyalı sanatçı Fernando Botero 40 resim, 30 anıtsal heykel ve 54 bttyük tablodan oluşan yapıtlannı Floransa'da Forte Belvedere'de sergıliyor. Gunumuzde yapıtlan ABD, Almanya ve Japonya'dakı muzeler ve koleksiyonlarda bulunan Botero, 1932 yüında doğdu. Çocukluk dönemi sıkıntı içınde geçen sanatçı, 12 yaşındayken gittiği matador okulunda boğalann resminı çızmeye başladı. Henüz 16 yaşındayken desenleri El Colombiano'nun hafta sonu ekinde yayımlandı. llk dönem resim çalışmalannda Gaugin ve Picasso'nun etkileri vardı. Çağdaş ressamların yapıtlannı başlangıçta çok ilginç bulan Botero daha sonra sıkıhyor. Sanatçı, "Bir Monet ya da Raffaello hiçbir zaman beni sıkmıyor" diyor. Muzeler ve ozel koleksiyonerler ıçm çalışan Botero yapıtlannı satmaktan hoşlanmıyor. Sanatçının gelecek tasanlanndan bıri Pans'te Champs Elysees boyunca 20 kadar heykelini dikmek. Yukanda Botero'nun "Pencere önundekı Kadın" adlı bir resim çalışması göruluyor. ÖLÜM Dııvar resminin son ustasıydı • Kulttir Servisi — Meksıkalı ressam Rufıno Tamayo, 91 yaşında oldu. Freskleri ve tabloları 1970'li yıllardan sonra çok yuksek fiyatlara satılan Tamayo, Colomb oncesı sanata ve renklere tutkun bir ressamdı. Tamayo'nuıı Colomb öncesı sanata duyduğu ilgı, Meksika'dakı Antropoloji Muzesi'nin başına seçildiğınde gelişmişti. 1930'Iu ve 194O'lı yıllann New Yorku'nu yaşayan Tamayo, Meksıka'ya döndukten sonra Giızel Sanatlar Sarayı'nı boyadı. Birısi Porto Rico Unıversitesı, diğeri Parıs'teki UNESCO binasında yer alan anıtsal ikı Prometheus 1 hevkelinı dıkti. FEST1VAL Bolşoy'un yıldızlar geçidi • Kultür Servisi — Bolşoy Balesi, dun gece Açıkhava Tiyatrosu'ndaki gösterisi ile izleyenleri buyüledı. Moskova Yetimhanesi'nin çocuklanndan oluşan kadrosuyla ilk gösferisini 215 yıl önce, 1776'da sunan Bolşoy Balesi'nin yıldızlan, İstanbullu sanatseverlere unutulmaz bir gece yaşattılar. Aralannda Natalya Bessmertnova, Boris Ytfımov, Mikhail Gaborich, Tatiana Bessmertnova, Marina Leonara, Irina Porokofiera'nın da bulunduğu Bolşoy yıldızlan, "Kuğu Gölu"nden başlayarak "Şımarık Kız"a, "La Esmeralda"dan "Don Kişot"a dek zengin bir bale şöleni sundular. özellikle "4 Kuğu" varyasyonunda dansçılann olağanüstu uyumlan buyuk begeni topladı. Gösterı sonunda sanatseverler Bolşoy Balesi yıldızlannı dakıkalarca ayakta alkışladılar. (Fotoğraf: İbrahım Gunel) Işıl Özgentürk'ün 'Seni Seviyorum Rosa'sının setinde birgün Rosa'yla aykırı yolcıılukÖzgentürk'e göre Tante Rosa, yaşamın sonradan sinsice konmuş kurallarına başkaldıran, yaşama sevincini asla yitirmeyen bir insan. Her insanın yüreğinin gizli bir köşesinde bir Tante Rosa var. HANDAN ŞENKÖKEN^ "Öncesiz ve sonrasız, baglan- tısız ve belgesiz tükenivermek bir ağacın. bir evin, bir pabucun hakkıdır. Bir insamn, bir insa- nın ama, bir Rosa'nın niçin es- kidiğini bilmem gerek, yeni Ro- sa'yı bunun uzerine kurmam ge- rek..." "Tante Rosa", ıçimizde oluş- muş, oluşmakta olan, hatta olu- şacak bir yaşantıyı sımgelıyor. Sevgi Soysal'ın, 1968 yılında ya- yımlandığında okuru şaşırtan, duygulandıran, heyecanlandı- ran kitabı, bu kez Işıl Özgen- tttrk'Un senaryosunu yazdığı ve yönettiği "Seni Seviyorum Rosa" adlı fılme dönuşuyor. Bunun yoğun cabasına, heye- canına, sancısına bir gun bo- yunca tanık oluyoruz. Asya Film ekibının aracı Belgrad or- manlarında bir göletin kıyısma yanaşıyor. Guzel bir yaz gunü- nun öğle saatlerinde hazırlıkla- ra başlıyorlar. Önce bir kilim seriliyor ağaç- lann arasına. Keyifle piknik ya- parcasına yemek yiyorlar. Işıl özgenturk, ekibine produktöru- nu şikâyet ediyor, daha zengin bir mönu istiyor. Prodüktör ise eşi yönetmen Ali Özgenturk. Tante Rosa, Devlet Tiyatro- su oyuncusu Suranı Yavrucuk. Giyinecek bir mekân olmadığı için kostumlerını alıp ağaçların arasında kayboluyor. Bir pik- nik tupu ustunde utu ısıtıhyor, kostumler utuleniyor. Makyoz Suzan Hanım, aynı tUpu saç maşası için kullanıyor. Şaryolar ROSA YAŞLANHOR— Belgrad Onnanlan'mn bir köşesinde makyaj çalışması sürüyor. Makyöz Suzan Hanım, Samru Yav- rucuk'u yaşlandırıyor. Sumru Yavrucuk, şişman ve yaşlanmış Rosa için 6 kilo almış. (Fotoğraflar tbrahim Gunel) kuruluyor, reflektörler yerleşti- rilıyor. Av >asağıyazılannın us- tü çalflarla kaplamyor, özel ola- rak getirilen kayık elbirliğiyle golete indırilıyor. Bugun 14. işgunu. Sumru Yavrucuk bu sahnelerde artık yaşlanmış Tante Rosa'yı oyna- yacak. Yönetmenin çizdiğı kos- tumu giyiyor. Şişman ve yaşlan- mış Rosa ıçın altı kilo almış. Korseyle ve vatkalarla dolgun goğusleroluşturuluyor. Makyaj surerken aynaya goz attığında dehşete duşuyor Sumru Yavru- cuk. Hiç yaşlanmak ve şişman- lamak ıstemıyor. Bu arada Zul- fu Livaneli'nın bestelediğı şar- kının sozlerını >ınelıvor "Kü- çuk bir kız, yitirmiş kalbini yol- da..." Diğer oyuncular Ali Sirmen, Yaman Okay ve Mustafa Göç- men sete katılınca yapılan çeşıtli yorumlar ve esprüerle ınanılmaz bif ortam, benzeri gorulmemış bir film setı oluşuyor. Mustafa Göçmen'in sandalla kısa gezin- tisinin ardından getirdiği nilufe- ri Işıl Özgenturk hemen yapma çiçeği fırlatıp, Rosa'nın göğüs- lerinin arasına yerleştiriyor. "Taşralı tuccar" Ali Sirmen, pi- posunu bir kenara bırakıp ağız- İık arıyor, fıltresiz sıgara yerleş- tirip rolunde ustalıkla kullanı- yor. llk yönetmenlik denemesinde ozgun bir senaryo yazmak yeri- ne "Tante Rosa"yı seçmiş Işıl Özgenturk. Çunku "Rosa'yı çok seviyor" ve iki yıl boyunca "nasıl film olur" diye düşunü- yor. Geçen yıl senaryolaştınyor, uzun bır sure mekân araştırması ve deneme filmlen yapıyor. Tante Rosa, "Dünyalı bir in- san" olarak 27 ayrı mekânda, 60 oyuncuyla "Seni Seviyorum Rosa"da, "bütun insanca bil- meyişlerin adı"na dönuşuyor. Yaşamın sonradan sinsice kon- muş butun kurallanna, sınırlan- dırmalanna başkaldıran, anar- şıst, içinden gelen durtulere da- ha çok ınanan, yaşam sevincini asla yitirmeyen bir insana. Hilmi Yavuz, "Eski Bagdat'- ta bir duvar dibine çökmüş, aş- ka dair şiirier okuyan hayal ta- dri", Ali Sirmen, Yaman Okay, Mustafa Göçmen "taşralı tıic- carlar", Selçuk Erez "Rosa'nın babası", Fusun Özbügen "rahi- be", Kemal Gokhan "randevu- evi piyanisti", Fehmi Yaşar "kuşçu", Refık Durbaş "fotoğ- rafçı", Üstün Korugan "laternacı" olarak konuk oyun- cular arasında yer ahyorlar. Rosa gramofonu çeviriyor, ormanın sessizlığinde tango huznu çağrıştınyor. Az sonra yuzundeki neşe, acıya donuşe- cek. Işıl Özgenturk, Yeşilçam'- ın "korkunç" koşulları ıçinde uzun yolculuğunu surduruyor. Yaşamımızın "gerçek ve düşler- le örtülıi çok özel bir seriiveni" olduğuna ınanıyor. Stuttgart Balesi'nin iki dansçısı Uğur Seyrek ve Tunç Sökmeru Bol temsil,bol turne gerekliUgur Seyrek Türkiye'de büyük bir para sorunu var. Türk balesinin bol temsile, bol turneye, ünlü koregraflara ihtiyacı var. Tumç Sökmen Türkiye'de yetişen bir dansçı devlet balesine geliyor. Ama temsil yok, dans edemiyor. Harcanan paralar boşa gidiyor. ÖZLEM ADA İstanbul Festivali'ne Hanno- ver, Stuttgart ve Ankara'dan ge- len dansçılanmızın da katıhna- sıyla zengin bir gösteriyle çıkan İstanbul Devlet Balesi'nin prog- ramında akla gelmedik bir de- ğişiklik oldu. "Kugıı Gölü" ve "Don Kişof'ta oynayacak olan Oktay Keresteci bir trafik kaza- sı geçirip boynunun yan bağla- rı zedelenince gösteriden çekil- mek zorunda kaldı. Bu şanssız olaydan sonra İs- tanbul Devlet Balesi'nin imda- dına, yurtdışından gelen dansçı- larımız Uğur Seyrek ve Tunç Sökmen yetişti. İki dansçının ye- ni rollerine çalışmalan için sa- hip olduklan süre ise yalruzca bir gündu. Bu surenin kısalığıru vurguıa- yan ve "Kuğu GöliT'nde dans eden Tunç Sökmen Ankara Dev- let Konservatuvan'nı bıtirdikten sonra 3 yıl Ankara'da kalmış, ardından 1981'de yurtdışına çık- mış. llk onemli aülımını Frank- furt Balesi'yle yapan Sökmen, daha sonra Stuttgart Balesi'ne girmiş. Türkiye'ye gelmeden önce bu- radakine benzer bir olay yaşa- yan Uğur Seyrek ise başından geçenlen şoyle anlatıyor- "Bir arkadaşım sakatlandığı için onun yerine sahneye çıkmıştım. Solo'yu yaparken yarısını unnt- tum. Dansın geri kalanını yılla- nn verdiği ahşkanlıkla muzige uygun bir şeyler yaparak bitir- dim." 1958 Üskup doğumlu olan Uğur Seyrek, 1978'de Ankara Devlet Balesi'ne girmiş. 1981'de yurtdışına çıkarak çeşitli toplu- luklarda çalışan Seyrek, 1985'ten bu yana Stuttgart Balesi'nde dans ediyor. Ünlü koregraflarla çalışma fırsatı bulduğu için kendini şanslı sayan Tunç Sökmen şun- lan soyluyor: "Burada bir dans- çıyı alıp yetiştiriyorlar, profesyo- nel yapıyoıiar. Sonra Devlet Ba- lesi'ne geliyor, temsil yok, dans edemiyor. Harcanan paralar bo- şa gidiyor. Burada bir ayda ya- pılan temsiller yeterli değil. Bu şekilde insanın kendisini form- da tutması, çalışma bevesini al- ması olanaksız." Uğur Seyrek de Sokmen'in- sözlenni şöyle tamamlıyor: "Bu- rada büyuk bir para sorunu var. Ünlü koregraflar getirtemiyor- lar. Böyle olunca da dansçı da seyirci de yeterince gelişemiyor. Bir ayda 10 temsil yerine 1 tem- sil için çalışryorlar. Biz dışarfda 1 ayda en az 20, en çok 27 tem- sil veriyonız. Aynca dışanda dansçıya tanınan olanaklar da- ha fazla. Turk balesinin geliş- mek için bol temsile, bol turne- ye, dunyaca unlu koregraflara ihtiyacı var." Kendilerınin ülkemize çağrıl- malarını, Turk balesinin dışan- ya açılmasında bir adım olarak niteleyen Tunç Sökmen, "Önce- den çok kopuktuk" dıyor. "Bi- zimle kimse ilgilenmiyordu. İs- tanbul Festivali'ne çagnlmamız- la biıiikte diyalog kunıldu. De- vam etmesi için balenin spon- sorlarca desteklenmesi gerekir. Stuttgart Balesi'nin başarılı ol- masının nedenlerinden biri de, Mercedes, Porscbe gibi buyuk firmalarca destekleniyor olma- sı." Uğur Seyrek yeni sezonda Türkiye'ye gelip belki iki, belki uç perdehk yapıtlar sunacakla- nnı belirtiyor. Seyrek'e göre yurtdışında dans etmenin zevki başka, ama kalbi her zaman bu- rada. Her yapıtın içeriğine göre kendine özgu bir niteliğı oldu- ğunu ve bunun değiştirilemeye- ceğ^ni söyleyen Uğur Seyrek, "Bir karaktere girip rolunü oy- nuyorsun, sonra kostümunu de- ğiştirip başka şey yapıyorsun" diyor. "Bir ressam resmini ya- par, o resim bin yıl kalır. Sabne sanatının zoriugu burada. O ak- şam gelen sınırlı sayıda seyirci- ye temsil verirsin, alkışlanırsın, orada biter. Ertesi gün en baş- tan başlarsın." KONUK SANATÇILAR — tstanbnl Devlet Balesi'nia İstanbul Festivali'ndeki gösterisine yurtdışından Tunç Sökmen ve Sue Jin Kang da kaüldılar. 19. ULUSLARÂRASIİSTANBUL FESTÎVALİ Hk Sovyet mtizisyenlerden Rus ırıüziği Kultür Servisi — Sovyet Fı- Iarmoni Orkestrası'nın 19. Uluslarârası İstanbul Festivali'nde unlu şef Gennadi Rozdestvenski yönetıminde ve- receğı uç konserden ilki bugun 18.30'da Atatürk Kultür Merke- zi Buyuk Salonu'nda. Çağdaş muzik dünyasının en ilginç, en renkli kişiliklerinden biri sayılan Gennadi Rozdest- venski yönetimindeki Sovyet Fi- larmoni Orkestrası'nın bugun- ku solisti son 20 yıl içinde ku- şağının en yetenekli piyanistle- rinden bin olarak kabul edılen Nikolay Petrov. Petrov, orkest- ra eşliğinde Sergey Prokofiev'- in 2 Nolu Sol Minör Piyano Konçertosu'nu yonımlayacak. Sovyet Fılarmoni Orkestrası ay- rıca Alexsandr Skriabin'in 2 Nolu Do Minör Senfonisini ve Prokofiev'in "Romeo ve Julyet" balesınden 4 bölumu seslendirecek. Sovyet Filarmoni Orkestrası'- nın yarınki solisti Sovyet pıya- nıst Natalia Trull. 1986 Ulusla- rarası Çaykovski Yanşması'nda gumuş madalyayı kazanan Trull, orkestra eşliğinde Alex- sandr Glazunov'un 2 Nolu Si Majör Piyano Konçertosu'nu yorumlayacak. Orkestranın ya- rınki programında ayrıca Rimski-Korsakov'un Rus Pas- kalya Festivali Uverturü ve Dmitri Şostakoviç'in 10 Nolu Mi Minor Senfonisi de yer alı- yor. Gennadi Rozdestvenski yöne- timindeki Sovyet Filarmoni Or- kestrası 30 haziranda vereceğı uçuncü ve son konserınde genç kemancı Aleksandr Rozdest- venski'ye eşlik edecek. Genna- di Rozdestvenski'nin 21 yaşın- daki oğlu Aleksandr Rozdest- venski, orkestra eşliğinde Çay- kovski'nin Re Majör Keman Konçertosu'nu yorumlayacak. Son konserde orkestra ayrıca Çaykovski'nin 3 Nolu Sol Ma- jör Süitı'nı de seslendirecek. FESTİVALDE BUGÜN Sovyet Filarmoni Orkestrası / G. Rozdestvenski / N.Petrov (Ataturk Kultür Merkezi Büyük Salön, 18.30) Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti / Ş.Çakar / B.S.Sezgin (Atatürk Kultür Merkezi Konser Salonu, 21.30) Bolşoy Balesi Yüdızlan (Açıkhava Tiyatrosu, 21.30) FESTİVALDE YARIN Sovyet Filarmoni Orkestrası / G.Rozdestvenski / N.Trull (Atatürk Kultür Merkezi Buyuk Salon, 21.30) rrÜ Türk Müzigi Devlet Konservatuvan Halk Müziği Korosu ve Saz Tophılugu / Neriman Altındag Tüfekçi (Ataturk Kültur Merkezi Konser Salonu, 21.30) H.Hancock / W. Shorter / S.CIarke / O.Hakim (Açıkhava Tiyatrosu, 21.30) Âşıklar Şöleni (Gülhane Parkı, 17.00) Emin Ongan Üsküdar Musi- ki Cemiyeti'nin konseri de bu- gün saat 21.30'da Atatürk Kul- tur Merkezi Konser Salonu'nda. Şeref Çakar yönetimindeki Üs- kudar Musiki Cemiyeti'nin fes- tivaldeki tek konserinin solisti ise Bekir Sıtkı Sezgin. Bolşov Balesi Yıldızlan'nın festivaldekı ikinci ve son gösteri- si bugun saat 21.30'da Açıkha- va Tiyatrosu'nda. Topluluk bu- gunku gösterisinde "Giselle", "Şımank Kız", "Dvorak Mdo- di", "Paris Ateşi", "Frigya ve Spartaküs", "Le Corsaire", "Altm Çağ", "Gopak" ve "Don Kişot" gibi balelerden bölümler sunacak. Bolşov Balesi Yıldız- lan arasında Natalya ve Tatya- na Besmertnova, Boris Yefi- mov, Natalya Lapitskaya gibi ünlu sanatçılar var. Sınema yazanınız ATtLLÂ DOR- SAY yıllık izninin bır bolumunü kullandıgından bugun yanlanna yer veremiyoruz. Meryl Streep 4. kez anne • Kültür Servisi — Hollywood'un "yeni yüz"ü, Oscar ödüllu oyuncu Meryl Streep geçen günlerde dördüncü çocuğunu doğurdu. 12 haziranda Los Angeles Hastanesi'nde doğum yapan Streep'in bir kız çocuğu oldu. Streep ile eşi heykeltıraş Donald Gummer'dan olan çocuğa Louisa adı verildi. Çiftin aynca 11 yaşında bir oğulları ile 7 ve 5 yaşlannda iki kız çocukları - bulunuyor. Beyoğlu'na çıkalım • Kultür Servisi — tstanbul Film Ajansı, Beyoğlu Sineması ve Cumhuriyet Kitap Kulubu'nun işbirüği ile duzenlenen "Beyoğlu ve Sinema Şöleni" bugün başhyor. Arjantinli yönetmen F. E. Solanas'ın yönettiği, 1985 Venedik Jüri özel ödülü'nü alan "Tangolar" adb film bugün Beyoğlu Sineması'nda gösterilecek. Aynca sinemanın fuayesinde, CKK standında sinema kitaplan sergılenecek. Lautrec'in tablolan • LONDRA (AA) — Ünlü Fransız ressam Henri de Toulouse - Lautrec'in iki tablosunun İngiltere'nin Sotheby's müzayede salonunda 6 milyon dolara satıldığı bildirildi. Ressamın "La Toilette Mme Fabre" adlı tablosunun 4 milyon, "Le Lit" adlı tablosunun da 2.2 milyon dolara alıcı bulduğu belirtildi. Lautrec'in 1891 yılında yaptığı ve tanınmış dram yazarı Emile Fabre"nin annesini çizdiği tablonun Avnıpalı bir koleksiyoncu tarafından satın alındığı kaydedildi. Ressamın yan çıplak bir kadını yatağa uzanmış olarak çizdiği "Le Lit" adlı tablosunun da yine Avnıpalı koleksiyoncuya satıldığı ifade edildi. 214 bin dolarhk mektuplar • LONDRA (AA) — "Alis Harikalar Diyarında" adlı unlü çocuk romanının yazan Lewis Carroll'ın, kuçuk bir kız çocuğuna yazdığı 29 mektuptan oluşan kitap, Londra Christie's müzayede salonunda yapılan satışta 214 bin dolara alıcı buldu. Gerçek adı Charles Dodgson olan Lewis Carroll'ın, 10 yaşındaki Agnes Hull adlı kız çocuğuna, 6 sene boyunca yazdığı mektuplar değişik kelime oyunlan, bilmeceler ve şiirleri içeriyor. 1979 yılında yayımlanan mektuplar, ismi açıklanmayan bir şahıs tarafından ilk fiyatının dört katına satın alındı. "Palyaço" Sapancatla • Kültür Servisi — Geçen yıldan bu yana Çağdaş Sahne tarafından değişik salonlarda ve festivallerde sahnelenen "Palyaço", bugun 2. Sapanca Kultür ve Sanat Festivali kapsamında Sapancalı çocuklann karşısına çıkıyor. Halit Ergör'ün yönettiği oyun 7-13 yaş arası çocuklan hedef alıyor. Geleneksel Turk tiyatrosu kişilerinden İbiş ile Avrupalı palyaço, oyunda ortaoyunu biçiminde bir araya geliyor ve tembellik, kurnazhk, cahillik gibi konular sahne diliyle yorumlanıyor. Oyunda Halit Ergör, Celal Çımen, Berna Güç, Huseyin Ak ve Ömer Kırcal rol alıyor. SSCB ile sinema işbirligi • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin sinema alamnda dış dünyayla bağlantı kuran tek kuruluşu olan Sovexportfilm'in Genel Müdürü Oleg Rudynev, ortak yapımlar ve film değişimi gibi konularda görüşmeler yapmak üzere Türkiye'ye gelecek. TASS'ın habenne göre, Rudynev, Ankara ve İstanbuFda film yapımcılan ve ithalatçılanyla biraraya gelerek, iki ülke sanatçılannın ortak film üretebilmelerine ilişkin proje önerilerini görüşecek. Rudynev'in aynca, yalruzca Sovyet filmlerinin tanıtımını yapacak "Sinematek"ler kurulması konusunda görüşmelerde bulunacağı belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear