Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 HAZİRAN 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloji Işieri Genel MG-
dûrtüSü'nden alınan bılgıye göre yur-
dun kuzsydoOu kesimleri parçalı çok
bulmkj, Doflu Kaıadeniz iie Doğu Ana-
doto'nun Xuzeyi yer yer sajanak ve
gfik gtJrûltûkj saflanak yağışlı. ötekı
yertef az bukjftı ve açık geçecek Hfr
VK SKAKLIĞİ: Biraz artacak. RÛZ-
GAfifYurtiun tacey kesımlenmle ku-
zey ve ttoğu, difler yefienle gûney ve
batı yönlerden hafîf ara sıra orta kuv-
vette esecek. Oenizierde Bat Karade-
nız'de yıtdız ve karayBİ, Akderttfde
gûnbatısı ve lodos dğerdenizlerimu
yıldız ve pcyrazûan 3-5 Batı Karade-
viz, Marmara ve Ege'de zaman zaman
6 kuvvetinde saatte 10-21 Batı Kara-
tienız, Marmara ve Ege'de zaman za-
A 32°20°Dıyart>a)or
A 28° 16° Edırne
A 3tf 17" Eranta-ı
A 22° 10° Eraırum
Y 21° 9° Estaşefıır
A 26° 12° Gaaantep
A a P û
man 27 demzmlı W a eseceK Daiga yûtee»5i 05-1.5 Batı Kara-
deniz, Marmara ve Ege'de zaman zaman 2-3 m dolayında bulu-
nacak Van Götonde hava: Parçalı bulutlu geçeceK Rûzgar gû-
ney ve bat yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl
küçük dalgalı görüş uzaklıgı 10 km. dolayında olacak.
BakkKSir
Heok
BtagU
Bitts
Bokı
Bursa
Çanaklole
Çoıum
Denelt
A
A
1
Y
A
\
Y
A 32°20°Gûmu$haneB
Y 22° 13° HakÖn A
A 3T° 19° Isparta A
A 27" 12° Istanbul A
A 25° 11° Izmr Y
Y 24° 13° Kare
31° 16° Manısa
27° 15° K . M Î T Ş
2S°12°Mensn
21° 8°MuJta
26°12°Muş
29°17°NıO*i
22° i7° Ortu
B 26° 14° Kastamonu A
B 23" 13° Kaysen
A 26° 15° Knidarel
A 28° 16° Konya
B 25° 11° Kuöfıya
A 29° 18° Malatya
25° 15° Samsun
27" 11° Stırt
26° 16° S4nop
33°20°Sıvas
20° 7°Telortfcıj
23° 13° Tralaon
24° îl» Tunceli
25° 15° Uşak
25° 13° Van
24°1O°YozBat
28° 6 Z UB 28° 16° ZonguUak B 23° 16°
K
'k ^ -yajnıurtu as» /S
t
A-açık 6-Dulutfcj G-gûneşlı K-tarlı S-sslc Y-yaJmuHu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Işığın püriizleri
bulunan bir yüzeyin
her noktasında yan-
sıyarak pek çok doğ-
rultuda yayılması
olayı. 2/ Ele avuca
sığmayan... ödeşme,
razı olma. 3/ Çok
küçük boyutlann öl-
çülebilmesini sağla-
yan düzenek. 4/
Gözleri görmeyen...
Plan. 5/ Eski Mısır'-
da güneş tannsı...
Evre... Güney Afrika
Cumhuriyeti'nin
plaka işareti. 6/ lakılmış ad. 7/ Se-
ciye, karakter... Afrika'da yaşayan,
gövdesi kızıl kestane ve bacaklan be-
yaz çizgili bir hayvan. 8/ Bir çeşit si-
nek... Lantan elementinin simgesi. 9/
Duvar ilanı... Yük hayvanlannın sağ
ve sol yanına konulan iki yük par-
çasından her biri.
YUKAREDAN AŞAĞIYA: 1/ Has-
sas. 2/ Dahil... öğretim ve egitim sis-
temi. 3/ Bakla içiyle yapılan zeytin-
yap bir yemek... Dayanıkb, güçlü. 4/ Yapay reçine verniği ve
tutkah üretiminde kullanılan beyaz ve billur toz... Bir nota... Ha-
yat arkadaşı. 5/ 'Delismen, npır' anlamında argo sözcük. 6/
Yalvartmak amacıyla yapılan davranış. 7/ tşyeri... Ağaç kökle-
rinden yapılan, tsviçre'ye özgü dağ evi. 8/ Tann'ya, doğaûstü
bir varhğa, kutsal sayüan bir kimseye bir kimsenin iyiliği için
yakarma... Yunan mitolojisinde kır tannsı. 9/ Tedavi.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Ihtiyaç fazlası oto
13 HAZtRAN 1931
PORTATİF
Remington
Istanbul Belediyesi
geçenlerde ittihaz ettiği bir
kararla Lando biçimi tek
taksiyi kabul etmişti.
Bundan beklenilen fayda
şunlardı:
1- Istanbul'a lüks otomobil
gelmiyecek ve bu suretle her
sene bir kaç milyon liramız
memleket haricine
gitmiyecek,
2- Otomobiller hep ayni biçimde olacağı için bittabi her
fabrika az benzin sarfeden makineler yapacak, binnetice
senede iki milyon lira benzinden tasarruf edeceğiz.
3- Yeni otomobiller piyasaya çıktıkça eski arabalara
rağbet gösterilmemekte ve eski araba sahipleri bu yüzden
henöz mallanrun taksitini kumpanyalara ode>ememiş
oldukları sırada arabalara haciz konulup garajlara
çekilmekte, bilâhare yok fîatına satılarak sahibinin
felâketini mucip olmaktadır. Yeni şekil buna da meydan
vermiyecekti.
Evvelâ Belediye ile otomobil sahipleri ve şoförler
arasında müzakere cereyan ederken bazı kirnseler
buradan Viyana'ya ve diğer Balkan memleketlerine
giderek alelâcele oradan yeni otomobil getirmişlerdir.
Otomobil şirket ve fabrikalan bu kararın imzasından
evvel şehrin ihtiyacından fazla otomobil siparişi
vermişlerdir. Belediye bunlann memlekete girmesine
müsaade etmiştir.
Diğer taraftan şoförler cemiyeti tek taksi karanndan
sonra sipariş edilmiş bir otomobil listesinin daha
Belediyece imzalanarak kabul edilmiş olduğu şayialan
devam etmektedir. Kuvvetli olduğu söylenen bu haber
tahakkuk ederse hem mühim bir yolsuzluk ortaya çıkmış
hem de Belediyenin kendi teşebbüsü ile yapmak istediği
diğer faideli bir iş suya düşmüş olacaktır.
30 YIL ONCE CumhuhYet
Laos Konferansı
13 HAZtRAN 1961
Bugün yeniden toplanacak olan
Laos Konferansına Birleşik
Amerika da iştirak edecektir.
Sovyet ve lngilizlerin sarfettikleri
gayretle Laos Konferansı
dağılmaktan kurtanlmışa benziyor.
Ingiltere Dışişleri Bakanı Lord
Home ve Sovyetler Dışişleri Bakanı
Andrei Gromyko'nun Laos'taki
beynelmilel kontrol komisyonuna
gönderdikleri müşterek A G n m y k o
müracaat üzerine konferans
bugün toplantıya dâvet edilmiş ve konferanstan bundan
evvel çekilmiş olan Birleşik Amerika heyeti de iştirake
karar vermiştir.
Laos'ta beynelmiiel komisyonu teşkil eden Hindistan,
Kanada ve Polonya delegelerinden Cenevre'ye yeni bir
rapor ulaşmış bulunmaktadır. Bu rapora göre, Komisyon
üyelerinin bundan sonra çarpışmaların cereyan ettiği
sahalara, bilhassa son günlerde Komünist Pathet
Lao'lann ele geçirebilmiş olduklan Padong"a
gidebilecekleri bildirilmektedir.
Kontrol komisyonu üyelerinin "kritik" noktalara
ulaşamamaları Batıhlann konferanstan çekilmelerinin
başhca sebebini teşkil etmişti. Bu sefer Komisyon'dan
gelen bu rapor üzerine Batı'lılar konferansın bugünkü
oturumuna iştiraki kabul etmişlerdir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Cezayir'de seçimler
13 HAZtRAN 1990
Cezayir'in, bağımsızlığına kavuştuğu 1962 yılmdan berj
ilk çok partili yerel seçimler dün yapıldı. 28 yıldan bu
yana iktidarda bulunan Ulusal Kurtuluş Cephesi ile
radikal îslamcılann oluşturduğu İslami Kurtuluş Cephesi
çekişti. Seçimlere katılma oranının düşuk olduğu,
yaklaşık 13 milyon seçmenin yüzde 56'sının oy kullandığı
bildirildi.
DÜZELTME ~
• İcazetli aday Gazetemizin dünkü sayısında yer alan
ANAP haberinde genel başkan adaylarından Hasan
Celal Güzel'in "İcazetli aday Mesut Yılmaz'dır" sözleri
yanlışlıkla "îcazetli aday Hüsnü Etoğan'dır" şeklinde y^r
aldı.
L — /•$am
Kahire*
OÜNYA'DA BUGÜN
Amsertam Y 16°
Amman A 31°
ADna Y 29°
A 34°
A 26°
A 20°
A 25°
Y 21°
Y 18»
Y 17°
Y 22°
A 22°
A 27°
A 41"
A 44°
Y 19°
A 29°
Y 17°
A 31°
Y 18°
Y 18°
A 31°
Bnekma
Basd
srBonn
Bcûksel
Budaoeşte
Canevre
Ceayır
Odde
Duba
Frankfur.
Gıme
Helsmkı
Kahre
Kopenhag
KAkı
Lefltoşa
MMı
Lemngrad Y 21°
Landra Y 16°
Madrid A 29°
Mano A 27°
Y 21°
B 20°
Y 15°
B 20°
Y 20°
A 43°
A 24°
Y 25°
A 33°
Y 21°
A 25"
B 22
A 20°
Mo
Pans
Prag
Rocna
Sdya
Şam
HelAvıv
liınııs
vened*
Vıyana
Zûnh
Felsefmm Önemine İlişkm
Felsefe; matematik, fizik.kimya, biyoloji, sosyoloji vd. bilim
dalları gibi (ve tıpkı bunlarda olduğu gibi) birbirinden soyut
düşünülemez, öğrenilmesi insan olarak hepimiz için zorunlu
bir bilim dalıdır. Bunun tersini savunmak ya bilgisizlik ya da
kurnazlıktır.
Felsefenin önemine, bugün iktidann içi-
ne girdiği yanlış bir uygulamayı ele alarak
bakmaya çalışabm:
Bilindiği gibi günün iktidan orta dereceli
okullarda felsefeyi "seçmeli ders" olarak
tanımlıyor. Bu demektir ki öğrenciye fizik,
kimya, matematik gibi yoğun müfredatlı
derslerin yarunda felsefe olsa da olur, ol-
masa da. Ne diye kendini felsefenin zonı-
na sokasm? Ama üstesinden gelirim diyor-
san buyur o dersi de al.
Olaya hiç olmayacak bir açıdan bakaum:
Diyelim, matematik de seçmeli ders olsun.
Birçok öğrenci üniversite smav kaygısını bir
yana bırakabilirse, bu dersi de almak iste-
meyecektir. Ve diyecektir ki: Yann ben bir
ressam olacaksam ya da doktor ya da bo-
tanikçi, bugün matematik kapsanunda gör-
düğüm trigonometrinin pratikte bana ne
yaran olabilir? öğrencilik yülanrruzı arum-
sadığımızda, bu türden yakınmalarımızın
hiç de az olmadığını biliriz.
Konumuza, felsefenin seçmeli ders olma-
sına döndüğümüzde ise felsefenin kısa ta-
nımına bakalun:
"tnsanın doğasını, düşüncesini (yani
kendisini) ve toplumunu inceleyen bilim da-
lına felsefe denir." Peki şimdi bir soru so-
Savasları9
Şu anda 18-20 DM'ye kadar düşmüş olan 4-5 yıldızh otel
fiyatlarının oluştuğu bir ortamda 15-20 gün sonra 1992 yılı
anlaşmaları yapılacaktır. Bu koşullarda 1992 yılında
fiyatlarımızı hangi düzeyde tutacağımızı maalesef bizler değil,
yabancı tur operatörleri belirleyecektir.
Körfez savaşının bitimi ile 1991 sezonu
için turizmde artan umutlar şu ana değin
hiçbir şekilde gerçekleşmemiştir.
Son ANAP iktidan döneminde sürekli
değişen bakanlar ve aynı partiye bağlı ol-
malanna karşın sürekli yeni gelenlerce de-
ğiştirilen "turizm politiluüan" sonucu kar-
makanşık gelisen turizm sektörü Körfez sa-
vaşının bitimi ile tam bir batağa saplanmış-
tır. Acıdır ki Körfez savaş.ının bitimi ile or-
taya çıkan gerçek, bu turizm politikalanm
oluşturup uygulaması gereken kişilerin tu-
rizmin "f'sinden dahi anlamayan kişiler ol-
duklandır. Sokaktaki boyaamn bile 1991
sezonunu kaybedilmiş bir sezon olarak gö-
rebilmesine karşın, Turizm Bakanı'mn
1991'de de turizmin patlayacağı iddiasın-
da bulunması sadece ve sadece bir karami-
zah olabilir.
"Biz şu kadar mflyonuz, onlarsa şu ka-
dar milyon. Kafamızı kızdınnasıniar" di-
yerek kaba kuvvet gösterisi yapanlara o şu
kadar milyonluk Yunanistan'm Turizm Ba-
kanı'mn Körfez savaşı bitimi ile başlattık-
ları tanıtım çahşmalan ile ilgili olarak söy-
lediği şu söz 20. yüzyılın sonunda insanla-
nn kaba kuvvet hikâyeleri ile değil, akılcı
politikalar ile kazandıklannı göstermekte-
dir: "Bizim Körfez savaşuun bitimi ile baş-
lattıgımız tanıtım ve pazarlama faaliyetle-
ri sadece bu ytla yönelik degildir. Bu çalış-
malar uzun vadeli olup önümfizdeki yılları
da kapsamaktadır."
Bu düşünceye sahip olamayan bizim sa-
ym yetküilerimiz lütfen yabancı basm or-
ganlannda o küçümsediğiniz küçücük Yu-
nanistan'ın vermiş olduğu reklamlar ile
yaklaşık 1 ay önce verdiğiniz ve o günden
bu yana (en azmdanbenim) göremediğimiz
ve uzun sürede de Türkiye'ye yüzde yüz za-
ran dokunacak olan "en ocuz ülke
Türkiye" imajıru vurgulayan, Mahmutpa-
şa usulü reklamlannızı bir karşılaştınn.
"Havayolu şirketleri kendilerini kandı-
rümış hissediyorlar", "Ankara'dan boş
sözler", "Ortadoğulu Ue ticaret yapılmaz."
Bunlar Alman firmalannın Türkiye ile il-
gili sözieridir. Çünkü kendilerine verilmiş
olan sözler yerine getirilmediği için bu tep-
Eğh Son!
Eğitim sistemimiz değil, sistemsizliğimiz
en önemli sorunlanmızdan biri. Geleceği-
miz olan çocuklanmızı, geleceğe hazırla-
mak için hangi yolu izlememiz gerektiğine
halen karar vermiş değiliz.
Her yeni gelen bakan âdet olduğu üzere
önce "egitim sistemimizde degişiklikkr
gerekü" der ve değiştirmekle ise başlar. Ya-
pılan bu değişiklikler de öncekiler gibi en
fazla bir-iki yıl sürelidir. tzlenen yöntem,
deneme yanılma. Bu yıl bu denensin, ol-
mazsa değiştirir başka bir modeli deneriz.
Nasılsa denemesi bedava! Pekiyi bu arada
denerken yandttığmuz, şaşluna çevirdiğimiz
öğrencilerimizin durumu ne olarak? Bunun
pek sorumluluğunu üstlenen yok.
"Egitimin ilk basamafı olan ilköğretim
sekiz yıla çıksın mı çıkmasın mı?" tartış-
malan süredursun üköğretim sıralarında
başlayan yanş, çocuklanmızın, en güzel yü-
lannı yaşayamadan, okul-dershane-özel
ders arasmda gecirmesine yol açıyor. "Ge-
lecekte çocuğum ne oiacak?" kaygısı aile-
leri maddi manevi bü>1ik özverilere katlan-
maya zorluyor. Aileler de katlandıklan öz-
verilerin karşılığım verebilmesi, âdeta bor-
cunu ödeyebilmesi için çocuklannı başan-
ya zorluyorlar. Bütün bu yanşın ve zorla-
malann amaa iyi bir ortaöğrenim kurumu-
nu kazanmak ve oradan da iyi bir
üniversiteye girebilmek. Ancak bu iyi eği-
time hak kazanan çocuklanmızın sayısı, ül-
ke nüfusu düşünüldüğünde bir elin paı-
maklan kadar azdır.
Pekiyi, ya geri kalanlar? 60-70 kişilik sı-
nıflarda, öğretmensiz geçen dersler sonu-
cu, adma hiçbir şekilde eğitim diyemeyece-
ğimiz bir süreç sonunda eline verilen dip-
loma ile kapı önüne konan gençlerimiz.
Bunlan bekleyen ya işsizlik ya da işsizlik-
tir. Ya üniversiteyi kazanamayıp gizli açık
işsizler ordusuna katılacak ya da üniversi-
teyi kazanıp mezun olduktan sonra gizli
açık işsizler ordusuna katılacaktır. Elinde
üniversite diploması ile çalmadık kapı, gir-
medik smav bırakmayan gençler için artık
hatın sayılır, sözü dinlenir, hükümete ya-
kın bir torpil aramaktan başka çıkar yol
kalmamaktadır.
İlk, orta, lise, üniversite toplam en az 15
ydlık bir süreç. İnsan hayatının en az 15 yı-
hna mal olan bu sözde eğitim süreci sonun-
da halen bir meslek öğrenememiş, bir iş bu-
lamamış gençlerimizin bulunması, üzerin-
de durulması gereken içler acısı bir du-
nımdur.
Eğitim sistemsizliğimize yapılan katkıla-
ralım kendimize: Hangimiz doğasını, ken-
dini (düşüncesini) ve toplumunu öğrenmek,
tanımak, bilmek istemez? Böyle bir sonı-
ya yanıt aramak gibi bir uğraş, açıkça saf-
dillik olmaz mı?
Felsefe dersi konusunda böyle bir uygu-
lamayı göze alabilen iktidar sahipleri, eğer
felsefenin önemini kavTamadan da o ma-
kamlarda olabildiklerini örnek gösterebili-
yorlarsa, söylenecek söz zaten yoktur. Yok,
ama "Felsefe önemlidir, her insan doğası-
nı, kendisini, düşüncesini Unımalı ve
bilmelldir" savında iseler "bilginin sosya)
eşitüğe katkılan"nı gözardı etmeksizin öğ-
rencilerin, hatta ilköğretimden itibaren bu
dersi, felsefeyi öğrenebilmelerini sağlama-
lı ve zorunlu kılmalıdırlar. Tersi durnmda,
sağhklı düşünen, sağlam kafalı kuşaklar ye-
tiştirmek nutuklannı öğrencilerin gözleri-
nin içine baka baka boşuna atmasınlar.
Dinleyici bulamazlar çünkü.
Sonuç olarak felsefe matematik, fizik,
kimya, biyoloji, sosyoloji vd. bilim Üallan
gibi (ve tıpkı bunlarda olduğu gibi) birbi-
rinden soyut düşünülemez, öğrenilmesi in-
san olarak hepimiz için zorunlu bir bilim
dalıdır. Bunun tersini savunmak ya bilgi-
sizlik ya da kurnazlıktır.
AYLA D. YALÇIN
tstanbul
kiyi haklı olarak göstermişlerdir. 1988 yı-
lında Antalya'da yapılan bir toplantıda za-
manın Turizm Bakanı Sayın Tınaz Titiz,
yabancı tur operatörlerini savun-ırken on-
lardan öğreneceğimiz çok olduğunu
vurgularnıştı. Ben hâlâ bizlerin onlardan
öğrenebileceğimiz bir şeyler olduğuna inan-
mıyorsam da şu anda o mevkileri işgal
edenlerin gerçekten öğrenmeye gereksinim-
leri olduğunu da kabul etmek zorundayım.
Madalyonun diğer yüzünde ise turizm
sektöründeki birlik ve derneklerin asıl
amaçlannın temsil ettikleri kitlelerin men-
faatleri doğrultusunda sosyal baskı unsu-
ru olmalan gerekliliğini hâlâ kavrayamamış
olmaları bulunmaktadır. Bu nedenledir ki
bu birlik ve dernekler kriz-savaş ve savaş
sonrası dönemde hiçbir işlev gösterememiş-
lerdir.
Şu anda 18-20 DM'ye kadar düşmüş olan
4-5 yıldızh otel fiyatlarının oluştuğu bir or-
tamda 15-20 gün sonra 1992 yılı anlaşma-
lan yapılacaktır. Bu koşullarda 1992 yüın-
da fiyatlarımızı hangi düzeyde tutacağımı-
zı maalesef bizler değil, yabancı tur opera-
törleri belirleyecektir. Fiyatlann bu girdap-
ta olduğu, hükümetin hiçbir caba sarfetme-
diği bir ortamda 'Türk turizmi'nin 3-4 se-
neden önce istenilen düzeye gelebileceğini
ummak biraz hayalperestlik olacaktır.
BENER E. KAVUKÇUOĞLU Alanya
nn sonuncusu Üniversite sayısınm 73'lere çı-
karılmasıdır. Bu sayıya ulaşmak için kök-
lü bir geçmişi ve saygınhğı olan üniversite-
lerimiz bölünüyor. Pekiyi, ya öğretim gö-
revlilerinin sayısı? Onlan nasıl arttırmayı
düşünüyorlar. Herhalde onlan da ortadan
ikiye bölmeyi düşünmüyorlardır.
Üniversite sayısmı 70'lere cıkarmanın
üniversiteli işsizler yaratmaktan, üniversi-
te eğituninin kalitesini düşürmekten ve üni-
versite kapısında bekleşen gençlerin umu-
dunu sömürmekten başka bir işe yarama-
dığı açıktır. Çünkü üniversite demek dip-
loma demek değildir. Bugün Bilkent, Op-
TÜ, Boğaziçi mezunlanmn diğer üniversi-
te mezunlanyla kıyaslandığmda ne kadar
ayncalıkh konuma sahip olduklan bir ger-
çektir.
Yapılması gereken, üniversiteleri bolüp
parçalayıp sayılannı artturmak değil; var
olanlan tam anlamıyla bilimsel ve idari
özerkliğe kavuşturmak; bilimsel, sosyal,
kültürel alanda çalışmalann ve araştırma-
lann yapıldığı; özgür düşünen, sorgulayan
beyinlerin yetiştiği; nitelik ve nicelik olarak
yeterli öğretim görevülerinin bulunduğu,
kunımlar haline getirmektir.
Av. KADRİYE GÖKÇADIR Bursa
Galeri • Atelye 146 97 38 • 132 64 26
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Ataturk Eğitim Fakultesı Resım Bolumu Öğrencılerı
GENÇLER SERGÎSİ
7 Hazıran • 31 Temmuz
DEKİMOD KÜLTÜR MERKEZİ
I 5 T A N B J L 547 *6 0*€ H3t
^azot dahıi h&gun içoCTa kodar oçıga
"^tlTElSüHllTGÂLERİSİSr090
"
Sotı B«H,el Zalw SOyukıslr,^
Abıdır D.no Ayle* Kah
Chol Burak # • ^ - &0m S Hı«mM KaıobuU
Fahır Aksoy < 9 ^ î • ^ J 1 Huserm Er>un<
Şolcıır» Dtkmeo ^ Fevıı Komkcn
Adnon Vannco 2 7 M a y ı s • 2 0 Temmuz 1991 ^u Cojkun
'"ieıac Weiıh
Devnm Fua» Acoroglu
Onıe' Ukı; lolct Wıl
Omr ¥.a*% lukstt Oze«
YukMİAıston Vb-OT^.Cod PTJI Dt O * » E-jek So> « 3 Mılhaı 5«ı
Mei.n loloyman N,sw»o» !<t 1 U' 08 « Selmo Gu'buz
EXCLUSIVE
s \ N \ r M t K k t / İ
20 Ressamın özel
olarak çalıstıldorı
kücük resimleri
"Mini ebatlı resim"
sergisinde gorebilırsiniz.
e»9öılCjd 389/1 Su»*ıye ıSuadıye
ls8anfcasıUSj)36375M 35917M
MODAII AN
CAFE'BAIl
Sürekli Vaz Sergisi
15 Haziran-15 Temmuz
Bercls Aker
Ramıs Aydın
BlrsH Bosut
TuRn Oemiray
Oüneş Ertlnan
İpek Tekll
M<xta CKL 2X1 KH*«y
Moda T.l: 345 M 74
Balabon ^ l i , fmmrpt^mr Homzo inanc
Bedn Rahmı Eyüboğlu Ibrahım Sofi
Cohıt Güraydtn Mohmut Celayır
Cavıt Atmoco Mehmet Guler
Devrım Erbil Resim-HeyVel Mehmef Pesen
Erol Akyavoş öıgû" Botla Mustafa Aslıer
Gencoy Kosapçı 6 Harirtın- Salıh Acar
Habib Gere^ 8 Temmuı Tıttıur K. incedayı
Nitpetiy« Aytar Cad. Nil Apl. 24/6 169 80 14
(BflWa?W!rd] Kızıltepe Mevkiı
ADT l/n İ~D Kemer ANTALYA
AK! K t M b K Tel-<3214) 2611 16 Hat)
NEVİN MENGÜ
Suluboya Resım Sergisi
15 Haziran-31 Temmuz 1991
Ihı/mlovn Ml 11 l sV\\l <)I)\SI
KARS 2.NCİ AĞIR MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN
Uzuv tatili niteliğinde yaralamaktan samk Susuz ilçesi Ortalar kö-
yü nüfusuna kayıth Mevlüt o|lu Nury«?den olma 1965 D.lu Yümaz
özturk'ün raahkememizde yapılıp bitirilen duruşması sonunda:
Sanık Yılmaz özturk'ün eylemine uyan TCICnun 456/3,457/1, 59/2,
31, 33. maddeleri gereğince beş sene altı ay yirmi gün müddetle agır
hapis cezasına dair verilen 23.5.1991 gün ve 18-37 sayılı karar yapılan
araştınnalara rağmen sanık bulunarak kendisine tebliğ edilemediği
gibi sarih adresin de tesbit edilemediginden iş bu httküm fıkrasımn
gazetede ilan edilmek suretiyle ilanın teblığıne ilan yapıldığı tarihden
15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılmasına tebligat masrafının sa-
nıktan tahsiline 7201 sayüı tebligat yasasının 28, 29 ve 36'ncı madde-
leri uyarınca ilanen duyurulur.
ANKARA NOTLARI
IVtUSTAFA EKMEKg
Kupon Fırtınası...
1968-69 yılları olmalı; o yıl, Milliyet'ten üzülerek ayrılmış-
tım. Arkadaşım Sait Başaran'la, Tüm' adında toplumcu bir
dergi çıkarmayı kararlaştırmıştık. Dokuz yılım geçen Milliyet-
ten de gidecektim artık. O sırada, bir şey daha oldu; Milli-
yet'in Istanbul bölümünden, büyük bir yazar çizer takımı
ayrılıp, bir başka gazeteye geçiyorlardı. Bu gazeteye geçer-
ken yüksek ücret sözü almışlar, kimi sözleşmeyi bile imzala-
mıştı. Ama ayrılış bahanesi Ali Gevgilili'ydi sanıyorum.
Ayrılanlar:
— Ya biz, ya Ali! diyorlardı.
Onlara göre, Ali aşırı solcu, yani komünistti! Abdi Ipekçi,
olaya çok kızdı:
— Hepiniz gidin, Ali kalacak dedi. Ali'den yana çıktı.
Gidenlerden biri, aynı gün geri döndü. Gazeteyi boşaltıp
gidenler, gittiler. Ali bahanesi olmadan gidenler de oldu; çün-
kü, çağıran gazete çok para veriyordu. Diyelim, aylıklar bin,
iki bin lira mı o, yetmiş bin veriyordu. Buna ne dayanırdı?
Aylardan eylül fılan olmalı; olup bitenleri tam bilmeden Abdi
İpekçi'yi aradım!
— Abdi Bey, size üzülerek bir şey söyleyeceğim...
— Hayrola?
— Ben ayrılıyorum!
Anlattım, "Böyle böyle, karar verdim, dergi çıkaracağım"
filan...
— Peki, ben Ercüment Bey'e nasıl söyleyeceğim bunu de-
di.
— Benim tek ricam var, zaten çok tutmuyor; tazminatımı
peşin olarak alabilir miyim?
— Bakayım, konuşayım dedi. Gerçekten üzülmüştü. Öyte
bir ortamda ayrılmamalıydım. Gazetenin sahibi Ercüment Ka-
racan'ın verdiği yemekte, tazminat konusunu konuşuyorduk:
— Ercüment Bey, zaten vereceğiniz tazminatın büyük bö-
lümünü ilanlar için yine sizlere vereceğiz dedim. Oradakile-
re döndü:
— Ekmekçi'nin dergisinin ilanlan Milliyet'te parasız yayım-
lanacak dedi. En sıcak duygularla ayrıldık. Sanki bir parçam
orada kalmıştı. Bir ayda dergiyı kapayıp, Türk Haberler Ajan-
sı'na girdiğimde, orada, Milltyet adma çalışıyormuşum gibi.
çalıstım. imzalı haberlerimi. Milliyet kuilanırdı adımla. '.
Benim asıl anlatacağım bunlar değildi. Yüksek ücretlerte,
başka gazeteye geçen arkadaşlarımın durumu. Arkadaşla-
rımın başına geleni, sonradan bir arkadaşımdan dinledim.
Şöyle anlatıyordu:
'— İşe başladık; en seçkin imzalar toplanmış gazetede.
Gazetenin baskı sayısı artmış, tanıtım (reklam) yapılmış; eh
keyfımizyerinde. Gazetenin sahibi, bir yüklenici (müteahhit).
Ay sonu geldi; bizim patron, çuvallara paralan doldumnuş gel-
di. Kimin aylığı neyse. para tomarları önüne atılıyor; hooop!
O sırada, bir arkadaş, şöyle bir şey dedi:
— Efendim, bizim çalıştıgımız gazetelerde ücretlerimizi alır-
ken ücret bordrosu filan imzalardık, aylıklarımızı öyle alırdık!
— Ne bordrosu kardeşim dedi patron, ne bordrosu?
— Hani sigortamız, vergimiz filan?
— Ne sigortası kardeşim, ne vergisi?
Haydaaa! Neyse, çok para alıyoruz ya, sigortamızı kendi-
miz yatınrız olmazsa. Bordro da olmayıversin!
Birkaç ay, böyle çuvalla paralar geldi, gitti. Ama arkadaş-
lar da mızırdanmaya başlamışlardı. Gazetenin baskısı da düş-
meye başlamıştı. Patron geldi:
— Arkadaşlar, gazetenin baskısı gittikce düşüyor, ne ya-
palım?
Şöyle yapalım, böyle yapalım, derken, biri:
— Okurlara ev verelim dedi. Bir ay kupon yayımlayalım.;
Okurtar, kuponları göndersinler. Evsiz insanlar gazeteyi ala-
caklardır. Böylece baskımız (tirajımız) artacaktır. Evden son-'
ra, kalan baskı durumu kurtaracaktır. ',
Buna patrontn da usu yattı. \
— Benim Beyoğlu'nda bir dairem var dedi, onu koyalım! {
Söylediği, patronun Beyoğlu'ndaki bekâr konutuydu. An-'
lıyorduk!
Bol bol duyurular yapıldı; "Okurlara kura ile ev veriyoruz!
Kuponlannızı kesip gönderin!" dedik. '.
Bir ay boyunca, kupon yayımladık. Ay sonu geldi. Çuval-
lar dolusu kupon yığıldı. Bu arada, patronun Beyoğlu'ndaki
bekâr konutunun fotoğraflannı da yayımlıyorduk. Şimdi ku-.
ra çekilecek! Ne kurası? Çuvalları açacak adam yok. Ev mi,
ne evi? Başta patron, kara kara düşünüyor. Bekâr konutunu;
filan vermeye pek niyeti yok. Ne yapmalı?
Böyle herkes, kara kara düşünürken içeri bir köylü girdi.
Şöyle diyordu:
— Abiler, Çorum'dan geldim, burada iş bulamadım. Allah
rızası için köyüme dönecek bir para verin bana!
Başka zaman olsa, 'Allah versin' denilir kovulurdu. Ada-
mın şansı varmış yine. Bir arkadaşın gözleri parladı. Patrona:
— Kura çıkacak adamı buldum! dedi. Adama soruldu.
— Senin okuman yazman var mı?
— Yok beyim!
— Bak sana, bin lira para vereceğiz. Ama, bir daha orta-
lıkta görünmeyeceksin!
— Görünmem beyim!
— Gel bakalım, şurayı imzala! Adamın fotoğrafları çekildi,
bir de evin önünde çekildi! "Ev, bir çobana çıktı!" gibisin-
den başlıklar atıldı. O iş de bitti!"
O gazete, basında daha bir süre yaşadı; adı hâlâ var ama,
kendi yok; O gazeteye geçen yazarlar, çizerler, kısa sürede
ya eski gazetelerine ya da başka gazetelere geçtiler. Olayı
anlatan eski arkadaşımın adını da gazetenin, patronun adı-
nı da saklı tutacağım. Gerektiğinde açıklamak üzere...
Amacım, gazetelerin bu 'kupon rezaleti'ne son vermeleri-
ni istemekti. Yaşar Kemal, 125.1991 günlü Cumhuriyet'te çı-
kan "Ha desinler Kel Ali'nin bağı var" adlı yazısında, aynı
konuya değiniyor, basını eleştirerek şöyle diyordu:
"... Gazeteciîik zor bir iştir zor. Incıkcıncık vermekse kolay.
Veriyorlar otomobili, veriyorlar katı, veriyoriar ıncık boncu-
ğu... Veriyorlar... Vermeyi kesince de tirajlar eskisinden be-
ter hale geliyor Gene döküyorlar milyarları. Televizyon
reklamları, reklamlan... Kesince gene tirajlar yerinde. Bir tür
Sisyphus Efsanesi. Be Allah'm kulları biraz da başka yol de-
nemek yok mu? Biraz da dünya gazeteciliğinin gittiği yolla-
n... İngiltere'nin cıncık boncuğunu örnek gostermesin
kirnse..."
Üçkâğıtçılık basına, üçkâğıtçı kimi politikacılardan mı yan-
sıdı? Köşeyi dönmekten başka becerisi olmayanlardan ne -
beklenirdi ki? Ama, gün gelir, bunlar fitil frtil gelir buruniardant '.
Basında yine "kupon furyası" sürüyor ya, çok gülünç şeyler :
de oluyor; bir gazetede, 'büyük güçlüklerle Uzakdogu'dan
getirildiği' ileri sürülen saatler, Maltepe Pazan'nda üç bin li- ;
raya çuvallarla! Bir ansiklopedideki 'Kangal köpekleri'ni, kirn-
se Kangal köpeğine benzetemedi. Baştan sona şişirme
şeyler. Yazık kandırılan insanlara!
• • •
KÖY-KOOP Kırklareli Birliği Başkanı Erdoğan Kantüter,
Kırklareli'nde, 'Sabahattin Ali Günleri'ne katılacak yazarları
açıkladı. Şöyle: Rrfat llgaz, Kemal Sülker, Atilla Ozkırımlı, Ad-
nan Özyalçıner, Mehmet Başaran, Sennur Sezer, Haşim Şa-
hin, Cevdet Kocaman, isa Çelik ile Filiz Ali. Cevdet Kudret,
Asım Bezirci, Kemal Özer, Macit Gökberk, iletiler yolluyorlar.
KONYA 1. ASLtYE HUKUK
HAHKEMEStNDEN
İLAN
Dosya No: 1991/114 Esas
Davacı Hasan Büyükerdiren vekili Av. Muzaffer llhan tarafından
davalı Mahmut Kayan aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık
yargılaması sırasında verilen karar gereğınce:
Davalı Mahmut Kayan adına çıkartılan davetiyeye verilen meşrua-
ta göre bila tebliğ iade edildiği, Konya C. Savcılığı kanalı Ue de açık
adresinin tespiti istendiğı ancak tespit edilemediginden davabya du-
ruşma gününtn ilanen tebliğ yapılmasına karar verilmiştir.
Karar gereğince davalı Mahraut Kayan'ın duruşma günü bulunan
9.7.1991 günü saat 9.20'de mahkememizde haar bulunması veya bir
vekille kendisini temsil euirmesi, aksi halde gelmediği ve kendisini
temsil ettirmediği taktirde yokluğunda tahkikat yapılıp karar verile-
ceği hususu ilanen tebliğ olunur.
Basm: 28617