Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Haber Merkezi Yurtta yaklaşık bir aydır hukum suren ve "mevsim normali dışı" olarak nitelenen soğuk ve yağışlı hava dönemsel olarak gerçeklejen doğa olayına bağlanıyor. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Belgin Kurtuluş, "Türkiye için 1991 su yılı. Türkiye, yağışlı bir periyoda girdi" dedi. Meteoroloji Genel Müdürü Faysal Geyik de 3040 yılda bir görülebilen bir doğa olayıyla karşı karşıya bulunulduğunu bildirdi. Meteoroloji Müdürlüğu yetkilileri, önümüzdeki hafta içinde de yağışların süreceğini bildirdiler. Yağış periyodunun uzaması halinde ta *Sulu' \ az kapıda v Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Belgin Kurtuluş, "Türkiye için 1991, su yılı. Türkiye yağışlı bir periyoda girdi" dedi. rım alanlarının zaraı gormesinden endişe ediliyor. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Belgin Kurtuluş, 1991 *in "su yılı" olduğunu belirterek şunları soyledi: "Aslında 1991 yılının ilk dort ayı kurak geçti. Ancak mayısta mevsim normallerinin üzerinde bir yağış gerçekleşti. Meteoroloji sadece hava tahmini değildir. Meteorolojik istatistikler göz önüne alındığında Türkiye yağışlı bir periyoda girdi. Ülkemiz, yarı kurak iklim kuşagı içinde yer alıyor. O nedenle değişik iklim periyodlan yaşanıyor. 612 yılda bir, kurak ve yağışlı periyodlar göriilür. Bizim tahminlerimize göre bu yıldan hava koşullan sadece Tiirkiye'yi sıkıntısını atlatmış oluyor" itibaren yağışlı periyod başla değil, bütun Avrupa'yı etkili dedi. dı." yor." Hava koşullannın değişiminde Korfez'deki olayların etkisi Kurtuluş, Istanbul ve AnkaİTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri ra için su rezervleri bakımından Fakultesi Meteoroloji Mühen konusunda araştırma yapmak yağış miktarının "sevindirici" disliği Bolum Başkanı Prof. gerektiğini belirten Prof. Omay, olduğunu da sözlerine ekledi. Eren Omay, meteorolojik olay bu konuda araştırmalara başladıklarına da dikkat çekti. lstanMeteoroloji Genel Muduru ların "rasgele" karakter taşıdı bul'da gerçekleştirilen "yapay Faysal Geyik de Turkiye'nin ğına dikkat çekerek, bu yıl ba yağmur" uygulamasının bugünönümüzdeki gunlerde yeni bir har aylarında görülen yağışların kü hava koşullarını hiçbir şekilyağışlı hava sisteminin etkisi al da rasgele karakterin bir örne de etkilemediğini söyleyen Prof. tına gireceğini soyleyerek şu bil ği olduğunu belirtti. Prof. Omay, "Bu, Istanbul'da rastlagileri verdi: Omay, "Geçen yıl kuraktı, bu nabilecek normal bir hava ko"Böyle bir hava durumu yıl yağışlı oldu. Uzun bir zaman şuludur. 10 gun sonra tstanbul'3040 yılda bir görülebilen bir aralığı incelenirse baharı yağış da açık günler göreceğiz" diye olay. Nedeninin izah edilmesi lı geçen yılları bulmak müm konuştu. miimkün değil. Bilimsel değil, kıindür. Bu duruma sevinme"Yağmur Bulutu Hükmünde tamamen bir tabiat olayı. Kötu miz gerekir. Çiinkii İstanbul su Gaz Bulutları" kitabının yaza Meteorolojiye göre yağışlar önümüzdeki hafta da sürecek 28 MAYIS 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 DIMVADA BUGUN ALtStRMEN îr Mektup Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkilerin Ege dolayısıyla bir kez daha gerginleştiği sırada dostum (aynı zamanda Turkiye'nin de büyük dostlarından biridir) Andreas Politakis'ten bir mektup aldım. Abdi ipekçi Barış ve Dostluk Ödülü kurucusu, TürkYunan Dostluk Derneği üyesi ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi fahri doktoru Andreas Politakis'i uzun uzun tanıtmaya gerek yok. Türk kamuoyu kendisini iyi tanıyor. Dostum Politakis Turgut özal'a yazdığı açık mektubun kamuoyunca da bilinmesi için aracılığımı istiyordu. Dileğini yerine getiriyor ve mektubunu bu sütunda yayımlıyorum: "Ekselansları, Sayın Cumhurbaşkanı, Bu satırları yazan kişinin Türk halkının gerçek bir dostu olduğunu biliyorsunuz. Bu satırları yazan Yunan vatandaşı, İpekçi ödülü vasıtasıyta Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatlarınızla, zatınız tarafından kabul edilme ve uzunca görüşme şansına ve şerefine sahip olmuştur. Aynı şekilde Başbakan Yıldırım Akbulut, muhalefet liderleri Erdal İnönü ve Süleyman Demirel ve TBMM Başkanı Kaya Erdem ile görüşme fırsatını bulmuştur. Bütün bu görüşmelerden elde ettiğim intiba, sizin ve bütün Türk siyasi liderlerinin barışı, Türkiye'ye komşu ülkelerle ve tabii ki Yunanistan ile işbirliğini istediğidir. Sayın Cumhurbaşkanı, Körfez savaşından ülkenizi, bir tek Türk askeri ya da vatandaşını yitirmeden, uluslararası alanda daha güçlü çıkarmayı başardınız. Her şey bu denli iyi giderken sizi tanıyanlar için beklenmedik bir şekilde uzaktaki Avustralya'da, size özgü meşhur soğukkanlılığınızı yitirdiniz. Bazı önemli olmayan olaylar nedeniyle Yunanistan ve Yunanlılar aleyhinde inanılması zor ifadeler içeren demeçler verdiniz. En önemlisi de bunlar, Yunan Başbakanı Konstantin Mitsotakis'in programlanmış Kuzey Yunanistan ziyaretindeki yapıcı demeçlerinden bir gü'n önce söylendi. Bir gün için sabır göstermiş olsaydınız (rakiplerinizin de kabul ettiği bir özelliğiniz) Başbakan Mıtsotakis'in önemli açıklamalarını göz önüne almış olsaydınız, açıklamalarınız da bugünkü ortamda çok değişik olacaktı. Başbakan Mitsotakis, hükümet açıklamalarından öte sizin sert açıklamalarınıza yanıt verme durumunda kaldı. Alçakgönüllü, soğukkanlı ve gururlu bir yanıt verdi: "Bugünkü Avrupa'da tehditlere yer yoktur. Kimse kjmseden korkmamaktadır..." Ve şöyle ekledi: "Diyaloğa iyi gözle bakıyoruz." Türk halkının ve şahsınızın bir doştuna, açıklamalarınızın iki noktasına değinme izni veriniz. İki nokta da geçmişte ilgilidir: 1. Eğer demeçleriniz Yunan basınına doğru olarak aktarıldıysa, "Yunanlılar İkinci Dünya Savaşı sırasında ağır bir darbe yedi" dediniz. Sayın Cumhurbaşkanı, bir değil, iki "darbe" yedik. Tahrip eden iki ağır "darbe." Avrupa'nın o zamanki en büyük iki askeri gücünden. Belki bu konuda daha sağlıklı bilgi edinmiş olmanız gerekirdi. Bu "darbeler" Yunanlılar için Yunanistan için, büyük şeref nişanı niteliğini taşımaktadır. Önce faşist İtalya, Arnavutluk sınırlarında bize darbe vurdu. Onları yendik. Kuvvet oranının erlerde 1/5, silahlarda ise 1/3 olmasına rağmen. Ve onları kovaladık. Topraklarına girdik. Fransa yenilmiş, ingiltere de hayati tehlike ile karşı karşıya kalmışken. Altı ay sonra da müttefiğini kurtarmak için daha büyük bir güç, Nazi Almanyası saldırdı. Başımızı eğmedik. Başka Av' rupa ülkelerinin yaptığı gibi teslim olmadık. Ayakta durduk ve Bulgar sınırlarında savaştık. Savaşı sevdiğimizden değil, ülkemizi savunmamız gerektiğinden. Gerektiği zaman hep öyle yaparız. Türk halkının da yaptığı gibi. Eşıt şartlarla verılmeyen bu savaş, bu yüce özveri, yapmışv' oiduğunuz yoruma mı layık? Başkasının acısına sevinç göstermeye mi layık? Bu yorum çaresiz şu soruyu beraberinde getiriyor: Sayın Cumhurbaşkanı, kısaca değindiğim bu tarihsel savaşımda hangi tarafın yerini alıyorsunuz? Bu sözlerı söylediğinize aslında inanmıyorum. Çok üzgünüm. Sizin barış yanlısı ve diğerlerinin hassasiyet ıle gururuna saygılı olduğunuza inanan çok kişiyiz Yunanistan'da. 2. Açıklamalarınızın ikinci bir noktası, on iki adayla ilgili. Bazı yurttaşlarımın yapmış olduğu yanlışı yapmayacağım. Biliyorum, on iki adaya Turkiye'nin bu adalarda gözü olduğunu vurgulamak için değinmediniz. Açıklamamz bugünle ilgili değildi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra o darbeyi yedikten sonra size ait olan oniki adayı İtalyanlardan aldığımızı söylediniz. Bütün bunlardan çıkan sonuç görüşünüze göre adaların 'size ait olması gerektiği' idi. Ve aynı şeyi Yunanlı bir bayan gazeteciye üç hafta önce söylediniz. Türkiye Cumhurbaşkam'nın, yani komşu ülke liderinin kendi görüşüne göre 'geçmişin yanlışlarına' bu denli sık değinmesi, ilişkilerin gelişmesine ve yapıcı diyaloğa yardımcı olmuyor. Bir Cumhurbaşkam'nın, kendi görüşüne göre geçmişte yapılmış coğrafi yapılanma yanlışlarına değinmesi durumunda konu ciddiyet kazanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Bu satırları yazanın da aracılığı ile 1986'da "Türkiye ile Yunanistan arasında, iki ülkenin, var olan sınırları karşılıklı olarak garanti edecegi dostluk ve işbirliği anlaşmasının" imzalanmasını önermiştiniz. Gerçek Özal'ı, gerçekçi, barışçı, mühendis Özal'ı ifade eden bu önemli öneri ile Avustralya'da yapılan ve geçmişi karıştıran açıklamalar nasıl bağdaştırılabilir? . Yunan Başbakanı Mitsotakis'in Âtina'da yabancı gazetecilere verdiği bir demeç sırasında "Yunanistan'ın bu önerilere karşı tutumu öneriler geçerli ise tamamıyla olumludur" yönündeki açıklamasından on beş gün bile geçmedi. Sizin öneriniz, Mitsotakis'in gecikmiş de olsa yanıtı (unutmayın, kısa bir süredir başbakan henüz ve en azından Andreas Papandreu'ya vermiş oiduğunuz fırsatı vermeniz gerekiyor), Kuzey Yunanistan'da yapılan yapıcı açıklamalar ve Yunanlı Başbakanın Türkiye ile diyalog konusundaki kararlılığı (son demeçlerinde iki kez ifade edildi) ilişkilerin düzelmesini iyi yola soktuğu açıktır. Sayın Cumhurbaşkanı; Bu yolda karşılıklı olarak dikenleri yok edelim. Düşüncemizde, o iki Yenilikçi'nin Atatürk ve Venizelos'un siyasal mirast egemen olsun. Derin saygı ve dostlukla,. " Meteoroloü Genel Müdürü Geyik de 3040 yılda bir görülebilen bir doğa olayı ıle karşı karşıya bulunulduğunu söyledı. rı, çevirmen ve 1980 yılında çevre kirliliğine karşı yarattığı "Gözlüklü Martı"nın çizeri Reşit Aşçıoğlu, kimyasal bileşimi değiştiği için havanın. hastalandığını ileri sürüyor. Aşçıoğlu'na gore insanlar; havadaki partikullerin, tozun, karbondioksidin ve azot oksidin miktarını değiştirdiği için hava "hastaland ı . . . ' " "Söz konusu gazların hava moleküllerindeki miktarı değişince güneş ışınlarının soğutulması oranında da değişiklikler oldu" diyor Reşit Aşçıoğlu. Bu durumda bitki örtüsünün ısı soğurup salıverme huyunda da değişiklikler oldu. Yani hava "yumuşak huy"unu kaybetti. Hayvanlara iıısaıı zulmü Gülhane'de barmak, gezinti yerleri ve demir kafeslerin yetersiz ve çağdışı olduğu vurgulanan veteriner fakultesi raporunda, hayvanların doğal davranış ve görüntülerini yitirdikleri belirtiliyor. NtLGÜN TOPTAŞ lstanbul'un tarihi yarımadasının tam ortasında 1955 yılından bu yana varhğını sürdüren tstanbul Hayvanat Bahçesi, bugünlerde var olma savaşı veriyor. Yılların ihmaliyle giderek küçülen, hayvan sayısı ve çeşidi azalan Gülhane Parkı'ndaki hayvanat bahçesi, son dönemde uyuz, hasta ve "depresif görunümlü" Avrupa'daki " z o o " l a r d a n çok farklı bir görünüme sahip. Bahçenin ve hayvanlann kaderi ise önümüzdeki gunlerde Büyükşehir Belediyesi'nin vereçeği karara bağlı. Doğal Haya'tı Koruma Perneği, hayva4İat bahçesinm kaldmlmasını isterken Hayvanların Yaşam Hakkını Koruma Derneği, "ıslah" edilmesinden yana. Dernek Başkanı Eva Aksoy, Londra Hayvanat Bahçesi'nin kaldırılması sonunda bahçedeki hayvanlann öldürülduğünü belirterek "korkularını" dile getiriyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ise hayvanlara zarar verilmesinin söz konusu olmadığmı vurgulayarak "Henüz kesin bir karar veremediklerini, ancak veteriner fakültesine yaptırdıkları bir araşlırmanın sonucuna gore rehabilite edilmesi ya da başka bir yere taşınması konusunda karar vereceklerini" belirtiyor. "tesadüfi" olarak değerlendirdiği hayvan katılımları ile oluşturulmuş. Bahçedeki hayvanların çoğunun 'üremelerini sürdürdükleri ve ıslah edilmelerinin mümkün olduğu veteriner fakülteleri raporunda yer alıyor. Buna karşın bahçenin şu anki durumuyla sakıncalar yarattığı da vurulanıyor. Barmak, gezinti yerleri ve demirkafeslerin yetersiz ve çağdışı olduğu vurgulanan Veteriner Fakultesi raporunda, hayvanların doğal davranış ve görüntülerini yitirdikleri belirtiliyor. Hayvanlann doğal ortamı bulacakları bitki örtüsü, engebe ve tepecikler ile su kaynaklannın ve göletlerin yapılması gerektiği raporda aynntılanyla açıklanıyor. Buna karşm Gülhane Parkı'ndaki bahçe alanının istenilen büyüklükte olmadığmı öne süren belediye yetkilileri, bahçenin taşınarak ıslah edilmesi gerektiğini ifade ederken Maslak'ta, planlarda hayvanat bahçesi olarak ayrılan" yerin, geçmiş dönemde Disneyland tipi eğlence yeri için bir şirkete tahsis edilmesini "kaçınlmış bir fırsat" olarak değerlendiriyorlar. Ayazağa'da, Fatih Ormanı'nın karşısında bulunan 1 milyon metre karelik bir alan, İstanbul Nazım Planı'nda yıllarca hayvanat bahçesi ve koru alanı olarak yer alıyordu. Eski Belediye Başkanı Bedrettin Dalan döneminde bu alan, Dalan'ın kurucusu ve ömürboyu başkanı olduğu "îstanbul'a Hizmet Vakfı"na metrekaresi 2 liradan 49 yıllığına tahsis edildi. Tapusunda, kullanım hakkının vakfa geçtiği yazılan bu alan, daha sonra vakıf tarafından Net Holding'e, Disneyland türü bir eğlence merkezi yapılmak amacıyla 150 milyon liraya kiralandı. Böylece şu anda hayvanat bahçesi yapılabilecek ender yerlerden biri olan alan, bu amaçla kullanılamıyor. Yılların ihmali, Gülhane Parkı'nı giderek küçülen birbahçe haline getirdi Ziyaretçisi de giderek azalan hayvanat bahçesiyle ilgili olarak verilecek kararda etkili olacak raporu hazırlayan IÜ Veteriner Fakültesi'nin Dekanı Ercan Artan ise "Bizim 6 Sözen yönetimi ise bu karaaydır oluşturduğumuz ıslah rın haksız, yolsuz ve usulsüz projemiz hazır. Ancak henüz olduğunu belirterek alanı geri baskanla göriisüp netleştirmealmak için mahkemede dava dik. Kendilerinin çağrısını açmış durumda. bekliyoruz. Proje kabul edilirse, çalışmalara başlayacağız" Büyükşehir Belediye BaşkaKADERLERIYLE BAŞ BAŞA Gülhane Parkı'nda bugün 3500 kanatlı hayvan, 3500 akvaryum balığı, 8 değişik tür sürüngen diye konuştu. nı Sözen, planlarda hayvanat ve deveden aslana kadar 200 memeli hayvan kaderi ile baş başa durumda. (Fotoğraf: Erdoğan Koseoğlu) bahçesi olarak belirlenen ye1955 yılından bu yana Belerin, eski statüsüne kavuşturuldiye Park ve Bahçeler Müdür lanmıştı. Sözen'in danışmanı ruma derneğinden istediği gö dernekler, hayvanat bahçesi 3500 akvaryum balığı, 8 değilüğu'ne bağlı olarak hizmet Prof. Selçuk Erez, bahçenin rüşlerin hepsi, bugünkü bah nin önemi konusunda da bir şik tür sürüngen ve deveden duğu takdirde Gülhane'deki bahçenin Maslak'a taşınabileveren Gülhane Parkı'nın için geleceği ile ilgili çalışmaların leşiyor. Sonuçta bahçenin ge aslana kadar değişik türde 200 çenin bir hayvanat bahçesinceğini, ancak şimdilik, kesin deki hayvanat bahçesi, yeni koordinatörlüğünü yürütüyor. den beklenen fonksiyonları yeleceği bugünlerde belediyenin memeli hayvanın barındığı kararı veremediklerini yinelibelediye yönetimi tarafından vereceği kararla belirlenecek. Gülhane Parkı'ndaki hayvaProf. Erez'in veteriner fa rine getirmediği kamsında biryor. Veteriner Müdürlüğü'ne bağ kültesi ve iki ayrı hayvan ko Ieşmiş durumda. Fakülte ve Bugün 3500 kanatlı hayvan, nat bahçesi, yetkililerin Diyanet tşleri ynın hazırladığı "İlmihar ibadetin kolaylaştınlmasını hedefliyor Kuraıı yorumunda reform atağı Yeni îlmihal'de yalnızca iki rekâtı farz olmasına karşın uygulamada 6 rekât kılınan cuma namazlarmda farzın önce kılınıp cemaatin sahverilmesi öngörtilüyor. "Tavlanın, satrancın günah sayılması", "Mideye yabancı bir cisim battığında orucun bozulması' gibi aynntılar ayıklanıyor. Eski Diyanet îşleri Başkanı Lütfi Doğan "Girişimi olumlu karşılıyorum" dedi. HAKAN AYGUN ANKARA Başbakanhğa bağlı Diyanet Îşleri Başkanhğı, "Gençlige daha kolay yaklaşabilmek ve daha geniş kitleleri ibadete yöneltebilmek" için atağa geçtı. Başkanlığın tarihinde ilk kez yayımlayacağı "Islam Ilmihali", "ibadetin kolaylaş(ırılması"nı hedefliyor. "DmlhaP'de uygulamada "zorunlu" olarak altı rekât kılınan cuma namazının iki rekâta indirilmesi öngörülüyor. Ilmihali hazırlayan 9 Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu, peygamberin "Zorlaştırmayın, kolaylaştınn" ilkesinden hareket ettiğini söyledi. Diyanet tşleri Başkanhğı Yayınlar Daire Başkanı Ahmet Gül, Prof. Sofuoğlu'nun hazırladığı "UmihaF'in en kısa sürede basılmasının hedeflendiğini kaydetti. "llmihal, Islam dininin esaslarını, kurallannı ve ibadet usullerini öğretmek için yazılmış kitap" anlamına geliyor. Islam dininin çeşitli yorumculanna göre "ibadet usuDeri" değişebiliyor. Diyanet Îşleri Başkanlığı, kurulduğundan bu yana hiç "Islam tlmihali" yayımlamazken piyasadakiler arasında eski İstanbul Müftüsü Omer Nasuhi Bilmen'in hazırladığı "Büyük Islam tlmihali" büyük değer gören kaynak olarak tanımlanıyor. Ancak Bilmen'in "gereğinden fazla ayrıntılı" olarak nitelenen ilmihalinin günün şartları karşısında "yetersiz kaldığı" da vurgulanıyor. 9 Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Sofuoğlu'nun kaleme aldığı "ilmihal"in getirdiği yenilikler iki noktada toplanıyor: "Sünnet olduğu (zorunlu olmadığı) halde uygulamada "zorunlu" hale getirilen ibadetlerin günün koşullarına uygun hale getirilmesi. Fazla aynnüya girilmeden ibadette esneklik sağlanması. Bilmen'in ilmihaline göre bir kimsenin bir parayı, başka bir yerde bulunan bir adama ödemek koşuluyla borç alması "mekruh" (haram derecesinde olmayan yasak) sayıhyor. Yine her ay veya her yıl belli miktarda para ödemek Uzere birine para verilmesi de doğru bulunrnuyor. "Sallanan bir dişin altın telle bağlanamayacağı"na kadar ayrıntı içeren "ilmihal"de "Tavla, satranç gibi oyunlar da harama yakın mekruh' kabul ediliyor. Oruçta temel düşünce, "Insanın yemeyip içmeyip nefsine hâkim olmasını sağlamak" iken oruçlu bir kimsenin "midesine katı bir cisim batması" hakkında orucunun bozulacağı görüşüne yer veriliyor. Ayrıca oruçluyken iğne olmanın da orucu bozabileceği ifade ediliyor. Prof. Sofuoğlu'nun Diyanet Îşleri Başkanhğı'nca bastınlacak "ilmihali"nde bu tür "ayrıntılar"ın çoğuna yer verilmiyor. Sofuoğlu'nun "ilmihali"ndeki en önemli öneri, cuma namazlarının kolaylaştırılması olarak ortaya çıkıyor. Cuma namazının iki rekâtı farz kabul ediliyor. Ancak dört rekât da kılınabiliyor. Türkiye^ deki mevcut uygulamada zorunlu olmayan dört rekât, farz rekâtlarından önce kılındığından cumaya giden vatandaş "zorunlu" olarak altı rekât kılmış oluyor. Sofuoğlu'nun "ilmihali"nde günün koşullan karşısında herkesin iş guç sahibi olması ve zamanının az olması nedenlerjyle, cuma namazının farz olan iki rekâtının öne alınması ve namaz duası yapıldıktan sonra "cemaatin sahverilmesi" öngörülüyor. öneriye göre isteyenler daha sonra kahp farz olmayan rekâtlarını da kılabilecekler. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Sofuoğlu, henüz basılmadığı için "ilmihali" ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi veremeyeceğini, kitabını hazırlarken peygamberin "zorlaştırmayın, kolaylaştınn" ilkesinden hareket ettiğini söyledi. Sofuoğlu, şöyle konuştu: "Jtslamı daha iyi anlatmaya çalıştığımı zannediyorum. Katı bir şekilde değil de Hazreti Peygamber'in hoşgördüğü şeyleri günümuz şartlanna uyarlayarak konuya insanımızı mutlu edecek bir anlayişla yaklaştığımı ümit ediyorum." Sofuoğlu, cuma namazıyla ilgili görüşlerinin anımsatılması Uzerine de şu bilgileri verdi: "Günümüzde iş imkfinlan çok zor. Cemaati uzun süre camide tutmak günün şartlanna uymuyor. Farz namazını kılıp duasını yaptıktan sonra cemaat serbest bırakılmalı. tsteyen kahp nafile namazlannı kılsın. Ben böyle bir kolaylık sağlanmasını istiyorum. Ama kitabımdaki bu konudaki görüşler, belki de Diyanetçe benimsenmeyebilir, bilemiyonım" dedi. Eski Diyanet tşleri Başkanı Lütfü Doğan, Diyanet'in "ilmihal" yayımlamasını olumlu karşıladı. Var olan ilmihallerde katı görüşler bulunabildiğine dikkat çeken Doğan, 'Daha müsamahalı, hoşgörüsü fazla bir ilmihali desteklemek gerekir" diye konuştu. KlSA KISA • İstanbul Gaziosmanpaşa Bağlık Sokak'ta kaçak kontrolü yapılan tüp alev aldı, olayda eve tüpü getiren satıcı Remzi Erdem (18) yanarak öldü. Firdevs Altıoklar da hafif şekilde yaralandı. • Pendfk Esenyah'da öğretmen huzurevinin temeli Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol tarafından atıldı, Bakan Akyol Bölge Hekimliği Poliklinik binasını da hizmete açtı. • Pendik ilçesine bağlı Tepeören köyü Karaağıl mevkiinde arazi anlaşmazlığı tartışmaya yol açtı. Arazi bekçisi Hasan Tüysüz'ün kurşun yağmuruna tuttuğu Ayşe Ayar ile oğlu Orhan Ayar olay yerinde öldüler. • Kadıköy adliyesi bodrum katındaki kalorifer dairesinde akaryakıt parlaması meydana geldi. Parlama nedeniyle adliyeyi saran dumanlar heyecan yarattı. • Istanbul'da, bugünden itibaren 31 mayıs cuma gününe kadar yapılacak trafo bakım çalışmaları nedeniyle, bazı bölgelerde 5 saat süreyle elektrik verilemeyeceği bildirildi. • Küçükçekmece Cumhuriyet Caddesi Goncagül Sokak Deniz Apartmanı'nda Muhittin Oto (42) tabancayla şakağından tek kurşunla vurulmuş olarak bulundlı. • NATO Güney Bölgesi Müttefik Taktik Hava Kuvvetleri (ATAF) Komutanlar Toplantısı, dün Izmir'de başladı. Toplantıda, NATO içindeki müşterek konuların görüşüleceği bildirildi.