26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 MAYIS 1991 HAVA DURUMU duriuğü'nden alınan bılgıye göre, yurdun kuzey kesımlen çok bulutlu, Karadenız, Iç Anadolu'nun kuzey doğusu ıle Doğu Anadolu'nun kuzey! yaflışlı, ötekı yerler parçatı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar sağanak ve yer yer gökgurültiılu sağa nak şeklınde olacak HAVA SICAKLIĞI: Yağış alan yerlerde değışmeyecek, ötekı yerlerde bıraz artacak RÜ2GÂR: Kuzey ve Batı yerden guney kesımlerinde güney ve batı yönlerden hafıf, ara sıra orta kuvvette esecek. Denızlerde Karadenız ve Marmara'da günbatısı ve karayel, ötekı denızlenmızde günbatısı ve loAdana Adapazan Adıyaman Afyon Ağrı Ankara Antakya AnUlya Artvın Aydın Balıkesır Bttecık Bıngöl A B B A Y Y A A Y A B B B B Bıtlıs Y Bolu B Butsa Çanakkale B Y Çoıum A Oenızlı TURKIYE'DE BUGÜN 29° 15° Dıyarbakır 23° 14° Edırne 27° 14° Erzıncan 24° 11° Erzurum 18° 6° Eskışehır 23° 12° Gaaantep 27° 17° Gıresun 25° 15° Gumuşham Y 18° 7°Hakkârı 28° 14" Isparta 26° 12° Istanbul 23° 10° lımır 24° 12° Kars 24° 14° Kastamonu Y 21° 12° Kayserı 25° 13° Kırklatelı 23° 14° Konya 24° 12° Kütahya 26° 13° Malatya 27° 12° Manısa 23° 13° K Maraş 22° 12° Mersın 18° 2°Muğla 23° 10° Muş 28° 14° Nıjde 17° 13° Ordu 20° 8°Rıze 22° 9°Samsun 24° 11° Sıırt 21° 13° Sınop 27° 14° Sıvas 17° 5°Tekırdafl 21° 11° Trabzon 25" 10° Tuncelı 21° 13° Uşak 24° 10° Van 23° 10° Ymgat 26° 13° Zonguldak A A A A B B Y Y Y B Y Y B Y B A B Y Y 26° 15° 28° 14° 26° 16° 25° 13° 22° 11° 24° 12° 17° 13° 18° 10° 17° 13° 26° 16° 19° 12° 23° 12° 20° 14° 18° 12° 26° 12° 23° 10° 19° 4° 23° 12° 19° 13° DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdam Amman Atına Bagdat Barcelona B 16° A 32° A 24° A 31° A 17° A 10° Belgrad Y 24° Y 18° Berlın Y 18° Bonn B 18° Brüksel Budapeşte Y 20° Cenevre Y 11° A 23° Cezayır A 36° Cıdde A 36° Dubaı Frankfurl Y 18° A 27° Gırne B 16° Helsınkı A 36° Kahıre Kopenhag "B 17° Kuln Y 18° A 32° Lefkoşa Lenıngrad Y 18° Londra B 17° Madrıd A 18° Mılano Y 16° Montreal Moskova B 14° MCınıh 1 14° New York B 12° Oslo B 18° Parıs Prag Y 18° Rıyad A 37° Roma Y 18° Sotya Y 21° Şam A 32° Tel Auıv Tunus Varşova Y 22° Venedık Y 16 Vıyana Y 13° VVashıngton Zürlh Y 10° MEHMED KEMAL POLTITKA VE OTESI CUMHURÎYET/17 dostan 3 5 kuvvetinde saatte 1021 denızmılı hızla esecek. Dalga yukseklığı 051 5 yer yer 2 metre dolayında olacak Van gölünde hava; parçalı bulutlu geçecek Rüzgâr, guney ve batı yönlerden hafıf, ara sıra orta kuvvette esecek Göl küçük dalgalı olacak Görüş uzaktığ 10 km dolayında olacak. S: aç.k ı Bulutlu yaflmurlu g g sıslı /?kaılı Aaçık Bbulutlu Ggüneşlı Kkarh Sssli Yyağmurlu Kahıre < BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ "Benitn adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap / Böyle emreylemiş / Derdim vardır inilerim" (Yiınus Emre)... Çelikçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad. 2/ Muhteva... Demirin simgesi. 3/ Bulaşıcı hastabklar bulunan bir ülkeden gelmiş bir gemideki 9 insanlann karantina süresini doldurmak üzere götürüldükleri bina. 4/ Küçük erkek kardeş... Denizayısı da denilen bir fok türü. 5/ Alüminyum, bakır, magnezyum katılnuş çinko alaşımlarma verilen ad. 6/ Çin ve Japonya'da oynanan bir çeşit satranç... Kürkçülükte kullanılan kanguru derisine verilen ad. II Gerçeğe ulaştıncı güçlü seziş... Ekmek. 8/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Sofrada kullanılan sahan altlıftı. 9/ Yakmak için kullanılan iri saman... Değerli bir süs taşı. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ "Haydi Abbas vakit tamam X Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalımsoframızı (Cahit Sıtkı Tarancı.) 2/ Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kaslarm genel adı... Kahç. 3/ Tadı güzel. 4/ Mesafe... öndelik. 5/ Bazı bireyleri yangın çıkarmaya sürükleyen saplantıh itki. 6/ Çirişli bir çeşit parlak bez... Alan ölçüsü hektann kısa yazılışı. 7/ Alacak ya da borç. 8/ Göç, emek, çaba... Endonezya'yı oluşturan adalardan biri. 9/ Bir cetvel türü... Bir nesneye zorunlu olarak bağlı olmayan ve onun özünde bulunmayan. TABTTSMA I^Iısırlı • VİMİelHahal>\.. Şarkıcının 88 yaşında öldüğünü okuyunca haberde adı geçenin kim olduğunu anladım: 1940 öncesi ve sonrasmın Arap filmlerinden bildiğimiz "Abdülvahap"tı bu. 5 Mayıs günlü "Cumhuriyefte yer alan bir haberdan ahntılar yapıyorum: "Mısırlı AbdelWahab öldii"; "Arap dünyasının en ünlü şarkıcüaruıdan Om Kalthoum için bestelediği şarkdarla büyük ün kazanan AbdelWahab..." Şarkıcının 88 yaşında öldüğünü okuyunca haberde adı geçenin kim olduğunu anladım: 1940 öncesi ve sonrasmın Arap fılmlerinden bildiğimiz "Abdülvahap"tı bu. "Beyaz Gül", "Aşkın Gözyaşlan" vb. filmleri ve "Nereye gidersin ya tren?" yalelini bu vesileyle ammsadım. "Om Kalthoum" kim ola diye düşündum ve sanırım onu da buldum: Bu da o zamanki sinema seyircisinin bildiği ünlü muganniye "Ümmü Gülsüm" olacaktı. Bakın şu işe siz: Yabancı adları yazmadaki yazım (imla) kargaşasına, bu haberiyle Cumhuriyet de bir katkıda bulunmuş oluyor. Türk seyircisinin yıllaF yıh bildiği, bellediği, "Yani'Heri "Kani" yapmış. Bu yazım esasını izlemeyi sürdürecek ise bundan böyle Arap adlannı hep öyle yazsm bari: "Anwar Sadat", "Housni Muabarak", "Quaddafi", "Hafouz Assad" vb. Haydi zaten asılları Latin abecesi ile yazılan Hıristiyan adları için neyse de bizim dilimize de ad olarak kullanılan bu sözcüklerin, böyle garip bir biçimde yazılmasına bir anlam veremiyorum. Haberi veren genç gazeteci acaba bunu yazarken Cumhuriyet'in ustalarından birine (örneğin O. Akbal ya da S. Karaören'e) sormayı da mı akıl edemedi? Bunu çok "kıytınk" bir sorun olalar: Yerleşik "yazun" (imla) kurallan olmalı ve toplumun okuryazar kesimi bunlara kesinlikle uymalıdır. Bu konu ile ilgili olarak eleştirilecek bir tutum da yazılı basının, kimi "yeni yetme ulema"nın peşine takılarak yerleşmiş ve kökleşmiş Türkçe sözcük yazımlarını bozmaya kalkışmasıdır. örneğin, büyük bir bankaya müdür olarak atanan "Amerikada bulunmuş" bir zat, "benitn adım RüştU değil, Rüşdü" dedi diye, bütün basın bu adı onun dediği gibi yazıp çizmeye başlamıştır. Çok doğru yazacaklarsa, bari "Rüşdi" yazsalar. Buna uyulacak ise bu kişinin dedesinin adırun doğru imlası da "Şukri" olmak gerekirdi. Buradan yola çıkınca, Kemalettinleri, Cemalettinleri, Fahrettinleri, hep, "eddin" diye yazmaya başlayacağız demektir. Düzelteceğiz diye "Rafef'lerin hepsini "Refet" yapacağız; "Sabriye", "Ulviye", "Nuriye" gibilerin adlarma da birer "y" daha ekleyeceğiz! Bu tür davranışlan bir yana koyup, ciddi olmalıyız: Türk dilinin "yazım"ı Latin abecesinin kabul edilmesinden sonraki dönemdeki çabalarla bugün belli bir olgunluğa erişmiş veyerleşmiştir. Bu konudaki "oydaşma"yı bozmaya kalkanların hiçbir başarı şansı yoktur. "Devrim" sözcüğünden korkup, onun yerine "inkılap"a dönmeye kalkanlar da başardık sanarak kendi kendilerini aldatmaya kalkmasınlar. Hemen birkaç yıl sonra bilisizlik ve yersiz korkularının ürünü olan bu "inkılap"larının dilin çöp tenekesine gittiğini ve yeniden "devrim'e "kalbolduğunu" da göreceklerdir. Sakın şaşırmasınlar. AYDIN AYBAY Taksimİstanbul 60 YIL ONCE CurnhuriYe( 13 MAYIS 1931 Kadıköy'den Suadiye ve T A K S i T L E • Moda gibi yerlere işlemekte IER KEYi fiŞl\ olan otobüslerin mühim varidat getirdiğini nazari itibara alan bazı kimseler Üsküdar ile Kadıköy' arasında da bir otobüs hattı tesis ederek tTamvay şirketüe rekabet etmeğe başlamışlardır. Son aylar zarfında adetleri gittikçe çoğalan otobüsler bugüh on beş kadar olmuştur. Onümüzdeki yaz mevsiminde Alemdağı Kısıkh ve TAımruk suyu gibi mesireler için ucuz fiatlarla nakliyat yapılacağı ve otobüs hatları tesis edileceği haber verilmektedir. Bazı kimselerin bu teşebbüslerini haber alan Üsküdar tramvay şirketi de bu vaziyet karşısmda bazı tedbirler almış ve tramvay hattı üzerinde yolcu nakliyatımn daha sür'atle temini için (sinyal) tertibatı yaptırmıştır. Bu tertibat bugün tramvay seferlerinde intizamı temin etmekte ve evvelce dakikalarca mevkiflerde beklemekte olan arabalar bilâinkita seferlerine devam etmektedir. Tramvay şirketi, Üsküdar otobüslerinin Kadıköy otobüs şirketleri gibi kuvvetli sermayelerle teşekkül etmiş olmayıp şahıslara ait münferit arabalar olduğunu nazari itibara alarak bunların yapacaklan rekabetin maddi tesiri olmıyacağı kanaatindedir. Üsküdar tramvay hatlarında sür'at temin edilmiş olduğundan halkm tramvay arabalarını tercih etmekte oldukları görülmektedir. Şirket bu sene Çamlıca hattı için çok müsait bir seyrüsefer programı hazırlamaktadır. rak almamak gerektiğine inanıyorum; bu konuda Türkçe'nin bir "politikası" olmalıdır ve vardır. Özellikle Cumhuriyet gazetesi buna özen göstermelidir. Çünkü bütün "Babıâli"nin bugün uyduğu ve uyguladığı "gazete dili"nin ve bu dilin yerleşik "yazım kurallan"nın kaynağının "Cumhuriyet Okulu" olduğunu herkes bilir. Türkçe konuşurken yabancı dili sanki çok iyi kıvırıyormuş gibi, örneğin, "başkan" yerine "presidan" diyenlerin böyle bir sorunu ya da duyarlığı olmayabilir. (Bu bir "gösteri zaafı"dır. Yabancı dilleri çok iyi bilenler Türkçe konuşurken bu tür gösterilere hiç tenezzül etmezler). Ama diline saygısı ve sevgisi olanlar bu konuda çok duyarlıdır Tramvayotobüs 'Hferiç UçağVmn Tlaçlaııma^ı Bu ülkelere dışarıdan gelen her uçak, kendi uçakları da dahil olmak üzere, ilaçlanmaktadır. Son günlerde basın organlarının manşetlerinde yer alan "Meriç uçağının ilajflanması" haberiyle ilgili olarak üç buçuk ay Yeni Zelanda konukseverliğini tatmış biri olarak küçük bir açıklama yapma gereğini duydum. maları nedeniyle çiftlik hayvan ve ürünlerine, ağaç ve bitkilere zarar veren aft humması, kuduz vb. hastalıkların bazılarının uzağmda kalmayı başarmıştır. Ekonomi tarıma dayalı olduğundan bu hastalıkları ülkelerine sokmama, doğal yaşamı koruma konusunda da ciddi bir kararlılığa sahiptirler ve bu nedenle de doğal olarak karantiAvustralya ve Yeni Kelanda, a d a üBKSÎ ol na hizmetlerinde ayncalık onlar için söz konusu değildir. Ülkeye sokabileceğiniz ve sokamayacağınız bazı şeylerin listesi bellidir. Vizenizi alırken Avustralya Başkonsolosluğu'nun "Karantina Yasalarımız Konusuntla Bilmeniz Gereken Hususlar" başhklı broşür ve' uçakta dağıtılan "Yeni Zelanda Tarım Karantina ve Giimrük Beyannamesi" (New Zealand Agriculture Quarantine and Customs Declaration) başhklı broşüründe de bu konu açık bir şekilde vurgulanır, püskürtülen ilacın ülkeye yabancı hastalıklar ve haşaratı getîrebilecek olan uçan böcekleri kontrol altına almak için kullanıldığı, uçaktaki yüklere de püskürtüldüğü, Dünya Sağ lık Kurulu'nca onaylanmış olduğu belirtilir. Avustralya'ya kendi ülkelerinin havayolu olan Qantas ve Yeni Zelanda'ya Amerikan Continental Havayollan ile ve her iki yolculukta da uçaktaki tek Türk olarak ulaştığımda aynı uygulamaya tanık oldum. Çünkü bu ülkelere dışarıdan gelen her uçak, kendi uçakları da dahil olmak üzere, ilaçlanmaktadır. Konunun, basın organlarında yansıtıldığı gibi "'Turklerin Uaçlanması" olarak de. ğil, "Yeni Zelanda ve Avustralyaldarın ulu' sal çıkarları nedeniyle ilkelerine bağlılıklan, ödiin vermemeleri ve koşullar ne olursa olsun ayncalık tammamalan" biçiminde değerlendirilmesi daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır kamsındayım. ESEN TÜRAY İstanbul Ne denli alkışlar, sevgiler, coşkularla gelirseniz gelin, politika, insanı eskitir; çevrenizde 'istifa' çığlıkları duyarsınız. İşte Gorbaçov! Artık nereye giderse gitsin, nerede görünürse görünsün dost alkışlar yanında istifa çığlıkları ile karşılaşıyor. 11 Mart 1985 sabahı, Sovyetler Birliği'nde, kahvaltısını edenler, radyolarını açtıklannda parti genel sekreteri Çernenko'nun öldüğünü, yorine Mihail Gorbaçov'un getirildiğini öğrendiler. Bir dönem bitiyor, yeni bir dönem başlıyordu. Yani Ekim Deyrimi yerine perestroyka geliyordu. Bir devrim 70 yılda eskimişti. Artık evde, fabrikada, tezgâh başında, okulda, sokakta, maçta, eğlencede, cinsellikte, yaşamın her evresinde perestroyka vardı. Komünist Parti içinde Gorbaçov'a karşı çıkan Yeltsin, bir dönemin bittiğini iyice gördüğünde partiden istifa ederek muhalefete geçme zorunda kalmıştı. Arkadaşımız Fatih Yılmaz, kendine göre yeni bir düzen getireceğini söyleyen Yeltsin'e Moskova'da şöyle soruyordu: "Bir sistemin içinden çıkmış biri olarak kendinizi komünist sayıyor musunuz?" "Hayır, kesinlikle hayır, ben komünist değilim. Ben demokrat bir insanım. Demokrasinin yerleşmesini ve halkm gerçekten iktidara gelmesini istiyorum. Bu ülkede uygulanan komünizm bunu sağlayamadı." Bu sözleri yanıtlayan Gorbaçov ise istifa konusunda "Partimin hangisi yararına ise onu yapmaya zorunluyum" diyordu. Ama artık ortada parti marti diye bir şey yoktu. Kızıl Meydan'da 1 Mayıs'ı kutlayanlar bağımsız sendikacılardı. Ne Kızıl Ordu, ne kızıl donanma vardı! Lenin mozolesi Kızıl Meydan'da dursa bile Lenin heykellerinin tehlikede olduğu haberleri yaygındı. Batı demokrasilerinde her eskiyen lider gidiyor, yerine yenisi geliyordu. Komünist partilerin iktidarda bulunduğu ülkelerde eskiyen liderlerin demokratik bir yöntemle yerlerinden olmaları olası değildi. Liderler, sırayla yaş sınırlarını dolduruncaya dek yerlerinden gitmiyorlardı. Oralarda da bir seçim vardı, ama o seçim süresi dolan, iyice eskiyen liderleri temizlemek için değildi. Liderler belli çeteleye göre gidip geliyorlardı. 17 Ekim Devrimi'ni yapmış olanlar yeni adamlar yetiştirmekten yoksun muydu? Demokratik yolla liderlerin temizlenmesi olmuyordu. Gorbaçov, liderler çetelesini bozup başa gelenlerin belki de ilkidir. Ama daha şimdiden eskimiştir. Birkaç yıla varmaz Gorbaçov görevi bırakacaktır. Yerine belki de komünist olmayan biri geçecektir. Böylece Batı demokrasilerinde olduğu gibi demokratik bir süreç işlemeye başlayacaktır. Belli yıllarda eskiyenlerin yerine yenileri geçecektir. Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin sonu mu demektir? Sanmıyorum. Liderler eskidikçe gidecekler, ama sosyalizmin tartışması bitmeyecektir. Sosyalızm yeniden enine boyuna tartışmaya açılacaktır. Hangi yanlışlar yapıldı da sistem günün birinde gelip tıkandı? Bunun tartışması ilkin teorik, sonra da pratik sürecektir. Sadece Sovyetler Birliği'nde değil, öteki sosyalist ülkelerde de tartışma sürecektir. Sosyalizmin getirdiklerinden çoğu gidiyor, getirmediklerinden azı geliyor. Bu azla çok terazinin kefelerinde yerlerini alacaktır. Bugün Kızıl Meydan'da izinsiz coşkuyla toplanan, ağızlarına geleni rahatça söyleyen kalabalıklar, bunun içlerini böşaltma olduğunu, ama evdeki tencereye bir şey katmadığını göreceklerdir. Kızıl Meydan'da toplananlar ağız dolusu sövgülerle gösteri yapıyorlar. Böyle bir olay bizim gibi ülkelerde olsa üslerine hemen çevik kuvveti salarlar. Demokratik görünmenin bir de bu yanı var. Eski liderler değişirken yöntemler de değişiyor. Bakalım nexeye varacak? Ne Ordu, Ne Donanma... HINIS KADASTRO MAHKEMESİ 1983/10 Davacılar Karaçoban üçesi Duman köyünden Rıza Bulbül ve Mustafa Sarı'nın aynı yerden Akif Baykal ve müşterekleri aleyhine ikame ettiği 770 nolu parsele ilişkin davaya ait dava dilekçesi davalılar Mehmet ve Seher Baykal adlarma tebliğ edilemediğinden, adlarına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, davalılar Mehmet Baykal ve Sener Baykal'ın duruşmanın atıh bulunduğu 24.5.1990 tarihinde mahkememizde hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille tenasil ettirmeleri aksi takdirde yargılamanın gıyaplarında yürütülüp sonuçlandırılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 26.10.1990 GAYRİ MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLANI AYANCIK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1987/409 Satılmasına karar verilen gayri menkullerin cinsi, kıymeti, adedi ve evsafı: 1 Ayancık Zaviye Köyü hudutlan dahilinde Fınn çukuru mevkiinde doğusunda Satı Sönmez, baüsı orman, güneyi Hüseyin Tkhir öztürk, kuzeyi lahsin Aksoy ve Güllü Aksoy ve müşterekleri gayrimenkulleri ile çevrili tarla vasıflı 2400 m 2 miktannda 440 parsel sayıh gayri menkulün 4/32 hissesi. (2) Aynı köy ve mevkiide bulunan doğusunda Hamza Demircan, batısı yol, kuzeyi Hamza Demircan ve müşterekleri, güneyi Mehmet Cankur ve müşterekleri ile çevrili 1200 m 2 yüzölçümünde içinde tek katlı ve altında ahır bulunan 434 parsel sayüı gayri menkulün 4/32 hissesi. (3) Aym köy ve mevkiide bulunan doğusunda devlet ormanı, batısında Fatma Ozlürk ve müşterekleri, kuzeyi Mehmet Sönmez ve Hüseyin Tahir öztürk, Fatma öztürk müşterekleri ve Emine öztürk müşterekleri ile güneyi maliye hazine2 si ile çevrili 1160 m yüzölçümünde tarla vasıflı 445 parsel sayüı gayrimenkulün 4/32 borçlu hissesi. Kıymetleri: 1. sırada yazılı 440 parsel sayılı gayri menkulün 125.000 TL, 2. sırada yazılı 434 parsel nolu gayri menkulün 125.000 TL 3. sırada yazılı 445 parsel sayılı gayri menkulün ise borçlu hisselerine isabet eden 62.500 TL. kıymet tavcdir edilmiştir. Satış şartlan: 1 Birinci sırada yazılı 440 parsel sayılı gayri menkul hissesi 21.6.1991 gttnü saat: 10.0010.10 arası, ikinci sırada yazılı 434 parsel nolu gayri menkul hissesi 21.6.1991 günü saat 10.00 ile 10.20 arası, üçttncü sırada yazılı 445 parsel sayılı gayri menkul hissesi 21.6.1991 günü saat: 10.2010.30 arası Ayancık lcra Müdürlüğü'nde açıkarttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin % 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şarjiyle 1.7.1991 günü aynı saatlerde ikinci arttırmaya çı.karılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağım ve satı; masraflarını geçmesi şartiyle %40 arttırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20 nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin bu gayri menkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirraelerı aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkca paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse ttKtnun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. tki ihale arasındaki farktan ve %30 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları başkaca bilgi almak isteyenlerin 1987/409 sayılı dosya numarası ile mudurlüğumüze başvurmalan ilan olunur. Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiğinde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 2.5.1991 Basın: 47079 30 YIL ÖNCE CumhuhYet 13 MAYIS 1961 Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, son o&ylarla ilgili olarak Anadolu Ajansına şu demeci vermiştir: "Fena adamlar... tşte Kuyruk dediğimiz bu bedbahtlardır. Başlarından büyük işlere giren, memlekette ihtilâl çıkararak intikam almayı tasarlayan gafiller. Işe bakın ki, onlar bizi gaflette Cemal Gürsel zannediyorlar, tasavvurlarını yürütmek için askeri okullara, birliklere, depolara sokulmaya cür'et ediyorlar. Fakat uyamk ve vatanperver olan çocuklarımız işi iyi idare ederek teşkilâtlarımızın vazifesini kolaylaştırmışlar ve bu kötü teşebbüsün kontrol altına alınmasım sağlamışlardır. Yeni partilerden bilhassa Memleketçi Parti asla bu yola gitmemiş, rey avcılığı yerine dürüst kalmayı tercih etmiştir. Vakıa bugün için fazla inkişaf edememiştir. Fakat bu temiz tutum onların ve memleketin istikbali için iyi bir teminat olduğunda şüphe yoktur. Bu ahval içinde vatandaşlarıma şunları söylemek isterim: Vazifem Türk milletinin bugününü ve yarınını teminat altmda bulundurmak, iç sarsınülara uğramasına ve kardeş kavgasına sürüklenmesine mani olmak, aziz milletimizi bir an evvel teminatlı ve sağlam bir hukuk nizamına ulaştırmaktır. Bu hedeflerin yolları üzerinde pusu kuracaklara aman vermiyeceğime, icabında en sert kararları alacağıma bütün vatandaşların inanmasını isterim." Gürserin ihtarı KAZANIRKEN SINIRLARI ZORLAMAK HER ZAMAN MÜMKÜN... SONUNA KADAR GERİLMİŞ BİR YAY GİBİ HEYECAN VERİCİ OLMAK DA! AMA NE KARŞILIĞINDA? BİZ, HEYECAN VERİCİ OLMAYI HİÇBİR ZAMAN İLK HEDEF OLARAK BENİMSEMEDİK.. AMA, HER KAYNAĞIN ZORLANMADAN, MACERASIZ GENİŞLEYEBİLECEĞİ SINIRLARI HESAPLAMAK KONUSUNDA 128 YILLIK BİR DENEYİMİMİZ VE İLKEMİZ VAR: GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet 13 MAYIS 1990 ABD'nin Ankara Büyükelçisi Morton Abramovvitz önceki gün Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa'da önemli gelişmeler yaşandığı bir dönemde, Ankara'nın "içeride göstereceği performansın" gelecekte Türkiye'nin dünyadaki yerini belirlemekte önemli rol oynayacağını söyledi ve bunun da anahtarının, sırasıyla, Kıbrıs, ekonomide "oyunu kurallarıyla oynamak" ve insan haklarından geçtiğini vurguladı. Abramovvitz, konuşmasında özellikle Kıbrıs konusunda "sert" ifadeler kullanarak görüşmelerin başarıya ulaşması için "ilgili tüm tarafların retoriği (gereksiz laf kalabahğı) kısmalarını" önerdi. Ancak buna karşılık ABD Başkanı Bush'un 24 nisanda yaptığı Ermeni açıklamasına üstü kapalı bir şekilde değindi. Sert çıkış SAMAT MERKEZİ CUZEL SANATLARA HAZIRLIK. Ayrtca; RESİM HEYKEL SERAMİK GRAFİK VİTRAY BATİK ÇALIŞMALARI TEL: 1307119 1319318 NÜANS hiçbir kazanç kendisini üreten kaynağından daha değerli değildir! 128 »YILDIR SURUCU KURSU Devreler: HattaSonu: 11Mays Hattafçi: 13 Mayıs Sabah Akşam KADIKÖY (Siğutlüçeşme Camiı yanı) 349 18 24349 18 25 336 02 06336 02 79 OSMANLI BANKASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear