18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET/HAYIR OKTff AKBAL 30 V ııiversite Daha! HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU YÖK sistemi üniversiteleri yıprattı. Yazılarımızda birçok kez belırttiğimiz gibi 12 Eylül generallerinin universitelere getirdiği askeri disiplin sistemiyle bilim üretilemez, sanat geliştirilemez. İnsan doğasının bilimsel ve sanatsal üretim için özgürlük ortamına gereksinimi vardır. Boyle olmazsa üniversiteler belirli bir meslek için adarn yetiştirmek üzere kurulmuş ezbercilik kurumlarından bir adım Öteye gidemez. O zaman da bunların adına "universite" denemez, olsa olsa "medrese" denebilir. Durum böyleyken son zamanlarda çıkarılan bir yasa ile üniversitelerdeki kışla disiplini sistemi daha da pekiştirilıniş, bu bilim kurumları YÖK aracıhğıyla devlet başkanına bağlanmıştır. Başka deyişle, 12 Eylul generallerinin yapmayı göze almadıkları bir uygulamayı, 12 Eylul'un uzantısı olan bugunkü sözüm ona sivil yönetim bir yasa ile gerçekleştirivermiştir. YÖK hakkında; "Üniversiteye onurla emek vermiş, bilime, bilimselliğe, eğitime, araştırmaya, niteliğe, çağdaş değerlere saygı duyan büyük çoğunluk, YÖK duzeninin üniversitelerimiz için bir çökuntü dönemi olduğu görüşunde birleşmektedir. (...) YÖK sistemi, bilimsel kaygıları, niteliği, çağdaş üniversite anlayışını bir yana koyarak katı merkeziyetçi, hiyerarşik bir yönetim yapısı kurmayı amaçlamış, ne yazık ki bunu gerçekİeştirmiş, universitede özerklik,vbilimsellik ve nitelikle birlikte umudu, heyecanı da yok etmiştir" yargısına varan değerli dostum Prof. Dr. Coşkun Özdemir'in, 7 Mayıs 1991 tarihli yazısındaki duşünce ve kaygılara yurekten katılıyorum. Bir de 30 üniversite daha kurulacakmış! Iç ve dış olayların, iç ve dış ziyaret ve gezilerin yoğunlaştığı bir dönemde bu haber uzerinde pek durulmadı, daha doğrusu, uç oğretim uyesinin eleştirisinden başka bir tepki görulmedi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakultesi öğretim uyelerinden tlber Ortaylı, 30 yukseköğretim kurumunun tümünu birden açmanın fantezi izlenimi yarattığını, Mete Tunçay da halen öğretimi sürdüren 29 universitede öğrenci düzeyinin çok düşük olduğunu, yeni acılacak Dil Devrimi Yaşıyor... Türk Dil Kurumu'nun son kurultayı 12 Temmuz 1982'de toplanmıştı. Kurumun 533 üyesinden 278'inin katıldığı toplantıyı Başkan Prof. Şerafettin Turan şu sözlerle açmıştı: "TDK, Türkçeyi ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı haline getirmek ve Türk dilini çağdaş uygarlığın tüm gereksinmelerinı karşılayacak bir otgunluğa erdirebıtmek için yazı dilinden Türkçeye yabancı kalmış olan oğelerin çıkartılması, halk ile aydınlarımız arasında nitehkçe ayrı olan iki dil varlığının ortadan kaldırılması ve temel öğeleri Türkçe olan u us ! ? ' b ı r c ) l ' ı n oluşması için 50 yıldır çalışmalannı aralıksız sürdürmektedir. Dil devriminin büyük öncüsü, kurumumuzun kurucusu ve en çahşkan, en duyarlı üyesi Atatürk'ün aşıladığı güçle bundan böyle de yolumuza devam edeceğiz." Bir yıl geçmeden General Şahinkaya'nın hazırladığı ya da birtakım kişı ve çevrelerce düzenlenen bir öneriyle Atatürk Dil, Tarih ve Kültür Kurumu ortaya çıkacak, Atatürk'ün vasiyetnamesı çiğnenerek Dil ve Tarih kurumları yıkılacaktı. 1982 Kurultayı'nda Genel Yazman Cahit Külebi, Atatürk'ün kurduğu TDK'ya yapılan birtakım haksız saldırılar konusunda şöyle diyordu: 'Atatürk, yaşamının son yıllarında da dil devriminden caymamıştı. Kimilerinin yanlış bir yorumla ileri sürdükleri gibı kurumumuz kapatılarak yerine bir akademi kurulmasını da istememişti." Külebi, bu savını şu üç olaya bağlıyordu. Atatürk, bunca yoğun işleri arasında 193637 kışında 'Geometri' kitabını hazırlamıştı. Bilindiği gib) bugün kullanılmakta olan geometri terimleri Atatürk'ün buluşlarıdır. 1 Kasım 1938'de TBMM'deki konuşmasında da TDK çalışmalannı şu sözlerle övüyordu: "Dil Kurumu, en güzel ve verimli iş olarak türlü bilimlere ilişkin Türkçe terimleri saptamış ve böylece dilimiz yabancı dlllerin etkisinden kurtulma yolunda köklü adımını atmıştır. Bu yıl okullarımızda öğretimin Türkçe terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olmasını kültür yaşamımız için önemli bir olay olarak belirtmek isterim." Atatürk, ölümünden iki ay önce vasiyetnamesinde Türk Dil ve Tarih kurumlarına İş Bankası hisse senetlerlnln gelirlerinden pay ayırmakla dil devriminin aynı hızla sürdürülmesini istemiştır. Bu da birtakım kişi ve çevrelerin Atatürk dil devriminden vazgeçmiştı' gibi yanlış savlannı çürütmeye yeter! 1983 eylülünde TDK Yönetim Kurulu son kez toplandı. Ardından Atatürk'ün kurduğu kurum tarihe karıştı ya da karıştı sanılıyor. Oysa kurumun beş yüzü aşkın üyesi bütün Inancıyla ayaktadır. Atatürk'ün vasiyetinin yenıden gündeme geleceğıne inanarak Dil Derneği'nde bir araya gelmiştir. Günden güne güçlenen Dil Derneğı gerçek anlamda Türk Dili Kurumu'nun sürdürücüsü olduğunu çalışmaları, yayınlarıyla kanıtlamıştır. 1982 Kurultayı'nda Afet İnan, 50 yıllık üyelere odül dağıtımı sırasında şöyle diyordu: "Bugün mutlu günlerden birini yaşıyoruz. O ilk toplantıda bulunmak şeref'ıne nail oldum. Bir tebliğim vardı onu okudum. Ama başkalarının okuduğu teblığleri anlamıyordum. Çünkü ben Arabı ve Farisi okumamıştım. Anlamadıklarımı birtarafımda oturan Samih Rifat'a ve Atatürk'e soruyordum. Atatürk sonunda bana şunu söyledi: 'Demek ki sizin nesil bızim nesli anlamıyor' Burada sırası gelmişken akademi konuşundan söz edeyim" diyen İnan, Atatürk'ün akademi konusundaki sözlerini de belırtti. Atatürk dıyor ki: "Akademi kurarsak, akademi çalışmaları sırasında konulmuş kelimeler kati olarak kalacaktır. Halbuki eskı metınlerımizde olan kökleri alalım. Bunlardan gramerımize uygun olan terimleri ortaya çıkaralım. Bunların hangisi yazı dilimize yerleşirse o zaman bu mesele hallolur. Halbuki akademi olursa, konulan sözcük kesin olarak kalacak ve kullanmaya mecbur oiacaklar." Inan'a göre bugün kullandığımız geometri ve askerlik terimlerinı Atatürk yapmıştır. Böyle içtenliklı, ınançlı bir dilciyi, 'Dil devriminden vazgeçmiştı' diye tanıtmaya çalışmak insanları boş yere aldatmaya çalışmaktır. 18. Türk Dil Kurultayı'ndan bu yana tam dokuz yıl geçti. Cuntanın ve ona bağlı Danışma Meclisi'nin yarattığı uydurma Dil Kurumu ıse bunca zaman ıçinde ortaya ne gibı olumlu, yararlı iş çıkardı? Bu sorunun yanıtı ortadadır: Dokuz yıllık devlet dairesi olan uydurma Dil Kurumu'nun bir tek başarılı yapıtı, bir tek yararlı çalışması yoktur. Atanmış üyeler yaşam boyu görev yapacaklar ve ücret alacaklar, hepsi bu! Ya da böyle bır umutla bir süre daha bu 'tatlı' saltanatı sürdüreceklerinı sanarak kendilerini aldatacaklar! ISTİNYE'de 80 m 2 , balkon, 2 oda, salon Boğaz tnanzaralı, sahıbmden uygun şartlarda, acele satılık daire. olanların bunu daha da duşureceğini, Baskın Oran ise yeni universitelerin seçim ekonomisinin yan kollan olduğunu, girişimin oy kaygısıyla gündeme getirildiğini soylemişler. Mete Tunçay, özellikle şu noktayı vurgulamış: "Ülkemizin eğitim gereksinimi teknik alandadır. Üstelik şu anda üniversitelerde okuyanların sadece onda biri gerçek üniversite oğrencisi olabilecek niteliktedir. Maalesef or+aoğretimde (duzeyin düşuk olması) nedeniyle bu böyledir. (...) Korkulur ki bugünku universitelerden çoğu da gecekondu niteliğine burunecekler. Vaktiyle Osmanlı medreselerinde yaşanan, universitelerde yeniden yaşanacak". (Cumhuriyet, 4 Mayıs 1991) • •• Sayın Özal, İran Cumhurbaşkanı Rafsancani ile birlikte yaptığı Güneydoğu gezisinde ulkemizde il sayısının 72'den lOO'e çıkarılacağını söyledi. öyle olunca zorunlu olarak birçok köy ilçe olacak. Hem burokrasiden, cari hizmetler giderlerinin bütçede çok büyük yer tuttuğundan yakmırlar, hem de il ve ilçe sayısını çoğaltma yoluyla bu giderlerin daha da artmasına neden olurlar. Adama, daha doğrusu taraftarlara iş hazırlamak için bu yön PENCERE Saçmalık... 12 MAYIS 199 "Türk adı yayılmaya başlamadan önce Orta Asya kavminiı adı genel olarak GUR'dur. Tükçedekı T çoğul ekini alaraı Türkler manasına gelen GURTsözü zamanla Kürt olarak kul lanıldığı tarihibir gerçektir. (...) Kürtler as/a Ariolmayıp Turar, bir kavimdir. Esasen antropolojik bakımdan saf Türk olan Türk menlerle Kürdü ayırt etmek mümkün değildir" "Kürtçe dili aslında tarihte var olan ve herhangi bir millett mensup tarihi bir dil de değildir. Çünkü artık bu da ispatlan mıştır ki Kürtler özbe öz Türk soyundan gelmedir. Türkün dt öz dili Türkçe olduğuna göre soydaşlanmız olan Kürtlerin de öz dillerinın Turkçeden başka bir dil olmadığı ortaya çıkar" Kim söylüyor bunları? 23 Ekım 1971'de Diyarbakır'da açılan sıkıyönetim davasının iddtanamesinden aldığım yukarıdaki satırların altında askeri savcının imzası var. Savcı Albay iddiasını sürdürüyor; söylediğine bakıtırsa dünyada ne Kürt var ne de Kürt dili. "Ömek olarak Kormanci'den bir cümle alalım: Ji Kurt pirsine rikne İslame çine ( Gotiye: Savm'u salat, Hac'u zekaf •> , Se resek fişek u tuvingek zoldat > Tercümesi: (Arkası 19. Sayfada) GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI AĞRI İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1989/29 Esas Satılmasına karar verilen gayrımenkulun cınsı, kıymetı, adedı, evsafı: Ağrı Merkez Bahçelıevler Mahallesı'nde 2093 ra1 Ada 207, Parsel 9'da kayıtlı bulunan arsa yine aynı mahalle 752 m ! , uzennde yapvlmış ustu çatılı elektrık ve suyu mevcut 5 oda 2 salon 1 VC 2 mutfak yıne : Ağn Merkez Kâğ\zman caddesinde 587 m , arsa Ada: 217 Parsel 8'de kayıtlı 3/32 hısselı olup bu garımenkuller uzenndekı muştemılaüyla birlikte satışma karar verılmış tumılnun değerı 126.398.200r TLIdır. (Yüz yırmi altı bın üç yüz doksan sekız bın ıkı yuzTLÎdır) Teblığ olunur Satış şartları: 1 Satış: 25.6.1991 günu saat 10 00'dan 10 10'a kadar Ağrı lcra Daıresı'nde açıkarttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edılen kıymetın %75'ını ve ruçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ıle ıhale olunur Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhudu bakı kalmak şartı ıle 5.7.1991 gunu saat 10.00'dan 11.00'e kadar ıkıncı arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanh alacakhların alacağını ve satış masranarmı geçmesı şart ıle en çok arttırana ıhale olunur. 2 Arttırmaya ıştırak edeceklerın, tahmın edılen kıymetın %10'u nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bır bankanın temınat mektubunu vermelerı lazımdır Satış peşın para ıledır, alıcı ıstedığınde 20 gunü geçmemek uzere mehıl venlebılır. Dellalıye resmı ıhale pulu, tapu harç ve masrafları ahcıya aıttır Bırıkmış vergıler satış bedelınden ödenır. 3 tpotek sahıbı alacakhlarla dığer ılgıhlenn ( + ) bu gayrımenkul uzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalarını dayanağı belgeler ıle on beş gun ıçinde daıremıze bıldırmelen lazımdır; aksı takdırde hakları tapu sıcıli ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4 Satış bedelı hemen veya verilen nıuhlet ıçinde ödenmezse İcra ve Iflas Kanunu'nun 133 maddesı gereğınce ıhale feshedıhr. Ikı ıhale arasındakı farktan ve %10 faızden alıcı ve kefıllerı mesul tutulacak ve hıçbır hüktne hacet kalmadan kendılerınden tahsıl edılecektır. 5 Şartname, ılan tarıhınden ıtıbaren herkesin gorebılmesı için dairede açık olup masrafı verıldığı takdirde ısteyen alıcıya bır örneğı gonderılebılır. 6 Satışa iştırak edenlenn şartnameyı görmuş ve munderecatını kabul etmış sayılacakları, başkaca bılgi almak ısteyenlenn 1989/29 E. sayılı dosya numaras ıle memurluğumuza başvurmaları ılan olunur. 2.5.1991 ( + ) llgililer tabırıne ırtıfak hakkı sahıpleri de dahıldır Basın.47048 1986 YIU VE 86/10911 SAYILI 8AKANLAR KURULU KARARINA GORE SIGARA SAĞLIGA ZARARLIDIR Tel.: 177 97 57 MEHMET ALÎ KA YABAL 00374 nolu basın şeref kartımı kaybettım. Geçersızdir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear