18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MAKT 1991 KENT-YAŞAM CUMHURİYET/17 Gorbaçov: Ne İsa'ya Ne Musa'ya... (Baftarafı I. Sayfada) Küçük tahta sandıklara oturmuşlar, buz- da deldikleri delıklerden oltalarını nehre sal- landırmışlardı. Kente girince, yine Moskova'dakine ben- zer görüntüler: Dükkanların önünde daha çok kadınların oluşturduğu uzun kuyruklar... Raflar hâlâ boş, mal yok gibi. Ekonomik kriz derinleşiyor Sovyetler'de. Henüz dip noktaya varabilmiş değil. Moskova'da mihmandarımız gösteriyor: "Ucuz sigara kuyruğu bu!" Sigara kupona bağlanmış Moskova'da. Şöyle: Ûrneğin, ayda 10 paket Cosmos marka sı- garayı kuponla paketi 70 kopeke alabiliyor- sun. Daha çok içersen ya da serbest piya- sadan almak istersen aynı sigaraya 3 ruble ödüyorsun. Ucuz sigara gibi şeker ve votka da kupo- na bağlanmış Sovyet başkentinde Hafta başında bir Amerikan Doları kara- borsada 25-26 rubleydi. Resmi kurdan boz- durmak istediğiniz zaman 1 dolara 6 ruble ödüyorlardı. Otellerde, restoranlarda ve dö- vizle satış yapan mağazalarda ticari kur ge- çerliydi: 1 dolar 1.7 ruble üzerinden hesap- lanıyordu. Asgari ücretin 170 ruble, bir doktor aylı- ğının 300-350 ruble olduğu göz önünde tu- tulursa ekonomınin içinde yaşadığı çarpık- lık apaçık ortaya çıkmış olur. Tanınmış iktisatçı Nikolay Shmelyov, Mos- cow News dergisinin son sayısında ekono- mik durumu "Gitgide daha çok bir tımarhane" diye niteliyordu. Derginin bir başka sütunundaki degerlen- dirme yazısında, yakın gelecekte "malların raflara dönmesinin beklenmediği, enflasyo- nun yükseleceği, durgunluğun ise şiddetleneceği" belirtiliyordu. Bizi Moskova'da gezdiren mihmandarımı- za göre, raflar neden boş, sorusunun bir ya- nıtı daha vardı: Çünkü halkın geleceğe güveni kalmadığı için ortalıkta ne bulursa satın alıp stok- luyordu. Geçen yaz ortasından itibaren Başkan Gorbaçov'un piyasa ekonomisini amaçlayan çizgiden sapmaya başladığı biliniyor. Eski sistemin çökmesi, ancak yerine yenisinin ku- rulamayışı, iki arada bir derede yöntemlerin yarattığı çıkmaz, ekonomik bunalımı kuşku- suz daha da şiddetlendiriyor. Harvard Üniversitesi Rusya Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Goldman, Mos- cow Nevvs'un son sayısındaki yazısına şu sa- tırlarla girmiş: "Gorbaçov, kendisini hiç beklemediği bir fırtınanın içinde bulan çaresiz bir gemi kap- tanına benziyor. Gemisini kurtarmak için umutsuzca mücadele ediyor. Ansızın sola kı- rıyor dümeni. Bu işe yaramaymca bu sefer tam tersini yapıp sağa kırıyor. Ama bir şeye yaramıyor. Ama bu arada gittikçe daha çok yolcuyu deniz tutuyor, hastalanıyorlar." Denilebilir ki: Artık ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranabiliyor Başkan Gorbaçov. Herkes yakınır hale gel- miş durumda ondan. Ayak üstü sohbet etti- ğimiz bir Rus aydını şöyle dedi: "Halkın bir bölümü yaşanmakta olan kar- gaşadan dolayı böyle demokrasi olmaz ol- sun diyor. Bu yüzden de Gorbaçov'a kızıyor. Bir bölümü de Yavaş gidiyorsun Bay Gorbaçov' diye öfkeleniyor. Böylece rahat- sızlık gitgide büyüyor." Eski düzen çözülmeye yüz tuttuğu için ay- rıcalıklarını yitirmeye başlayanların tepkisi- ni ise bir Rus aydını bize şöyle özetledi: "Biliyorsunuz, bürokratlar var. Yerlerini, ayrıcalıklarını yitirmek istemeyen. Bunlar ra- hatsız. Parti etkisızleştikçe daha da rahatsız oluyorlar. Sonra Doğu Avrupa'dan, Doğu Al- manya'dan gelen, gelecek olan askerler var Onbinlerce bunlar. Burada onlar için yete- rince ev yok, sağlık hizmeti yok, dükkân yok. Üstelik geri dönecek olanlar arasında çok genç generaller var. Oysa Doğu Avrupa'da mutluydular, evleri, bahçeleri vardı. Şimdi mutsuzlar... Bir yerde askeri-sınai kompleks bu..." Bunlar, muhafazakâr takımı oluşturuyor. Bir de örneğin aydınlar var, bir zamanlar Gorbaçov'u desteklemiş olan. Bugün düş kı- rıklığı içindeler. Bunlardan biri Gorbaçov'la birlikte glas- nosta imza atmış olanlardan, Moscovv Nevvs'un genel yayın yönetmeni olan Yakov- lev şöyle diyor: "Gorbaçov gibi ben de altmış yaşındayım. Benim kuşağımın insanı, Gorbaçov lider ol- duğu için onunla onur duyabilir. Zira o de- mokratikleşmeden başka her şeye hazır bu ülkede, demokratikleşmeyi başlatacak cesa- rete sahip olabilmişti. Devrim sonrası tarihi- mizde ilk lider Gorbaçov'dur aydınların des- teğine sahip olan. Peki ama bu destek ne- rede şimdi?" Moscow Nevvs'un Genel Yayın Yönetme- ni Yakovlev, dergisinin aynı sayısında düzen- lediği bir açıkoturumda basın özgürlüğüne yönelik yeni kısıtlama girişimlerine karşı bir mücadeleyi de başlatmıştı. Buna karşılık Gorbaçov, geçenlerde yap- tığı bir konuşmada kendisinin değişmedıği- ni söylüyor. Sovyetler Birliği'nin büyük bir krız yaşadığını. hatalar yapıldığını, sorunla- rın sanıldığından daha büyük çıktığını kabul- lenirken, ülkenin bir içsavaşm eşiğinde do- laştığını, dükkân raflarını doidurabilmek için önce ülkede düzen ve istikrann, yasa ege- menliğinin sağlanması gerektiğini vurgulu- yor. Yalnız bu sözler bile Sovyetler'de duru- mun parlak olmadığını sergiliyor. Ekonomik çöküntünün yanı sıra toplumun siyasal açı- dan büyük bir cepheleşmeyi, kutuplaşmayı yaşadığı belli oluyor. Moscovv Nevvs'un mart başındaki kapağında kocaman harflerle atıl- mış şu manşet vardı: — Sen hangi yandansın? . Bu başlığın altında iki gösteriden iki fotog- raf dikkati çekiyordu. Her iki gösteri de aynı meydanda yapılmıştı. Fotoğraflardan birin- de bir kadın oğlunun tabuttaki fotoğrafını ta- şıyordu. Üstünde, "Ordu öldürüyor, analar yas tutuyor" yazılıydı. Öteki fotoğrafta ise aynı meydanda gös- teri yapan Kızıl Ordu mensupları gözüküyor, orduyu savunan, Saddam'ı destekleyen pan- kartlarıyla... Ve derginin aynı sayısında yer alan baş- yazıda şu satırlar ilgınçti: "Cepheleşmenin altını çizen bu gösteriler bir haşin gerçeği içerıyor: Parlamento ülke- nin siyasal gündemini tayin etmekten uzak bir konumdadır bugün. Onun için siyaset so- kağa inmiştir. Bu da demokrasi sayılabilir, ancak yapıcı bir gelişme olarak kabul edil- mesi çok zordur. Bugün bir sloganlar sava- şı yaşıyoruz. Politikayla ekonomi arasında- ki ayrılık büyüyor. Ekonomik kriz büyüdük- çe kürsülerdeki hatiplerin sesi daha da yük- seliyor. Anlamsız ve tehlikeli bir durum bu. Çünkü bu durum halkı çatışan kamplara bö- lüyor." Sovyetler Birliği işte böylesine bunalımlı bir ortamda pazar günü yapılacak son de- rece önemli bir halk oylamasına doğru yol alıyor. Bir düzenin çöktüğü, ancak yerine yeni- sinin kurulamadığı böylesı koşullarda, deni- zin ne zaman ve nasıl durulacağını kestirmek çok zor. Siz bu satırları okurken biz Kaza- kistan'ın başkenti Alma Ata'ya doğru 6 sa- atlik bir uçak yolculuğunda olacağız. Gamnîi Bankası Bahçelievler Şubesi soyuldu Yine banka soygıınu GOZLEM Çalışlar Caddesi'ndeki banka şubesine gelen 5 kişi içeridekileri etkisız hale getirdikten sonra 40 milyon lira alarak kaçtılar. İstanbul Haber Servisi — Garanti Bankası Bahçelievler Şubesi dün silahlı 5 kişi tara- fından soyuldu. Yaklaşık 40 milyon alan soyguncularkactı. Bahçelievler Çalışlar Cadde- si 13 numarada bulunan şube- ye saat 15.10 sıralarında gelen silahlı 5 kişi, havaya ateş ede- rek içeriye girdi. Giriş katında- ki personel ve müşterileri etki- siz hale getiren soyguncular. üst katta yer alan kambiyo bö- lümü görevlilerini de yere ya- tırdılar. Henuz kimliği belirsiz sanıklar, kasadan yaklaşık 40 milyon lirayı aldılar. Soygun- cuların gasp ettikleri 34 TFA 84 plakalı taksiyle olay yerin- den uzaklaştıkları belinildi. Taksi, olay sonrası Güngö- ren Tevfik Fikret Caddesi'nde bırakılmış halde bulundu. Garanîi Bankası Bahçeliev- ler Şubesi ;alışanları, olayın ardından soyguncuların eşkâl- lerini beliılemek için ifade ver- nıek üzere siyası şubeye götü- rüldüler. Soygunculardan biri- nin üzerinde postacı giysisine benzer bir kıyafet bulunduğu belinildi. Polis, sanıkların ya- kalanması için bölgede geniş çaplı bir arama başlattı. MEKTUP İstiklal Caddesi'nde araç • Beyoğlu'nda yapılan yeni düzenlemelerden sonra İstiklal Caddesı araç trafiğine kapalı olmasına karşın, zaman zaman özel ve ticari araçların bu caddeyi kullandıklan görüluyor. Konuyla ilgilenilmesini ve denetimlerin yoğunlaştırılmasım yetkililerden dilivoruz. CÜNEYTÖZGİJNER j KlSA KISA • Kumkapı'da bir işhanında geçen yıl meydana gelen ve 17 kişinin ölümüyie sonuçlanan vangınla ilgili davaya devam edildi. 3 kişinin yargılandığı davada sava yangının sigara izmarilinden çıküğının anla>ıklığım biküıdi ve han sahibi Agop Tâşcıyan'ın beraatini istedi. Sava yanguıa neden olduğu anlaşılan Tahsin ve M.Şerif Sevinç'in ise cezalandınlmalanru takpetü. • 4. Leventte tekstil ürünleri boyama atölyesi sahibi Bülent Demircioğlu (42), girdiği bunalım sonucu dün intihar etti. Sanayi Mahallesi Daim Sokak 11 numaradaki işyerinde kendini iple tavana asan Demircioğlu'nun, piyasaya olan borcu yüzünden yaşamına son verdiği belirtildi. • Tepebaşı'ndaki Odakule lş Merkezi'nde pazar günü çıkan vangınla ilgili olarak soruşturmayı yürüten Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Ali Avşa bazı kişilerin ifadelerinin alındığını bildirdi. İtfaiye Müdurü Abdurrahman Kılıç ise, vangınla ilgili raporu bugün savcılığa verebileceklerini belimi. TÜRKİYEDE Dİ\ EĞİTİMİ PANELİ 'Milli eğitim zaptedÜcLP Savlan Kuran kursu mezunlarına ortaokul sertifikası verilmesi doğru değil. Sirmen Türkiye'de çağdaş eğitim yok, milli eğitimin kaleleri zaptedilmiş. İstanbul Haber Servisi — Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği'nce düzenlenen "Çağdaş eğitim baglamında Türkiye'de din eğitimi" konulu panelde Türk mılli eğıtiminin laiklik \e Öğretim birliği ilkeleri işiğında yeniden gözden geçirilerek du- zenlenmesi gerektiği belirtildi. Cemal Reşit Rey konser Sa- lonu'nda yapılan paneli, Prot Jale Baysal yönetıi, konuşmaçı olarak da Prof. Neda Armaner, Prof. Niyazi karasar. Prof. Ömer Okutan. Doç. Lütfii Do- ğan ve yazanmız Ali Sirmen katıldı. Panelin açış konuşmasını ya- pan Çağdaş Yaşamı Desıekleme Derneği Başkanı Prof. Türkan Saylan, "Bizler laiklik ve eğitim birliği ilkelerinin tam anlamıv- la uyğulandıgı devlet okulların- da okuduk. O zaman okulları- mızda din der>leri yoktu, ama kimse dinsiz olmadı" dedi. Say- lan, Kuran kursu mezunlarına ortaokul sertifikası verilmesine değinerek "Biz Kuran kursları- nın bu şekilde legalize ortaokul- lar haline ^etirilmesini >ok yan- lış buluyoruz. Bu girişimin der- hal geri alınmasını istiyonız" bi- çiminde konuştu. Pide bin lira İstanbul Haber Servisi — İstanbul'da ramazan pideleri- nin bin liradan satılacağı bil- dirildi. Ekmek Sanayii İşveren- ler Sendikası Başkanı İsmail Hakkı Keçeli. vaptığı açıkla- mada, ekmek ve unlu mamul ureten t'ırınlarla fabrikalann ramazan ayı süresince lüks un- dan çörek otlu pide imal ede- ceklerini belirtti. ^İREVTERHİPODROIMI'NDAN FIKRETDAĞLIOĞLU 1. Koşu: F: Tunçpınar (7), P: Mesudiyeaüzeli (2), PP: Osma- nağa (8),"S: Kamer 18 (4). 2. Koşu: F: Tolgaer (5), P: Gültorun (1), PP: Burak 12 (4), S: Turbatur (2). 3. Koşu: F: Pussy Cat (9), P: Dorutay (I), PP: Zengin (3), S: Fehmıço (2). 4. Koşu: F: Bozkurt (10), P: Cemil(l), PP: Buse(8). S: Ni- han (3). 5. Koşu: F: Irres. Miss (10), P: Hasat (2). PP: Splendid (8), S: Rusty (1). 6. Kosu: F: Challenger (3). P: Talihkuşu (8), PP: Koraytay (5), PP: Golden Flovver (4), S: Noble Harmony (10). 7. Koşu: F: Tuluyşah (2), P: Cariye (8), PP: Şanlı (6), S: Nazıma (4). OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlioğlu j 4-1-2-5 M. Durmuş U-5-2-1 A.Temizer ! 5-1 K. Akyer j 5 12 9 9 9-1-3-2 9-1 9-1-3-8 1-8-10 1-3-8 10-8-1 10 10-2 10 10 8-3-11 10-5-3 5-3-8 3-8-11 3-4-8-9 8-2-6 2-1-4 2-6-8 A R T ' T A EN^^M 1 M a m ü 1 ^M 1 650 fifJlV ^M /631îflRiU ^M 1 651 FtRİH ^M /bSHfiRiU m 1 655 F1R1N W /6f5FFiRİN f I661 FlRIfJ ' İ661£F\K\H 1 661S FiRtU i670 fiRlN 311 M'IUI FiKlti 1801 S S0F8FN 880 Ş0F6FN . F I R S A l 180.000- 117.000.. lbO.000- 193.000.- •300.000.- ifS-OOO- •393.000.- 406-000.- 430.000.- bbb.OOO.- 1Oİ.0OO.- 110-000.- 190.000.- r : M A R T T E S L I M I 4 x 1S0.000.. 4 X110-000.- 4 x ibO.OOO.. 4x193.000.. 4X300.000.. 4*~511.000.. 4 X 390.00a. 4x406.000.. 4 X 430.000.- 4X666.000.. 4x.1Ot.OOO.- 4*210.000- 4x195-000- 900.000- 1.097.000.. 1.300.000.. 1.465.000- 1.500.000- 1.SS6.000- 1.953.000- 1.030.000- 1.15O.0OO- 3.330.000- 5*0.000- 1.050.000- 970.000- A / M a m ü I / 630 F1K1N 1 631 S FlRtN 1651 FİHİN 1'651 £ FiRiN /655 FiRiN 1 65S £ FiRiN 1661 FIRİN 1661 £ FiKiN 1661 S FtRi'N I67O FiRtN 13Z1 f-1'lN'l FİHIfi 1801 S Ş OFBfN 1880 S0F8£N . Fl RS AT 99.000- 119.000- 136.000- 158.000- 159.0 00- 170.000- 107.000- 117.000- 11İ.000- 353.000.- 60.000- m.ooo..Ut.OOO- : M A Y I S T E S L I M I 9 X 95.000- 9 X116-000- 9 X13$. 000- 9x155-000- 9x159.000- 9 * 16$. 000. . 9K207.0OO.. 9x115-000- 9x119.000- 9x553.000.. 9x 57.000.. 9^110.000. 9*100.000- 9Slt.000- 1.1f>3.000.- 1.378.000- 1.5S3.000- 1.590.000- 1.681.000- 1.070.000- 2.151.000- 1.110.000- 3.530.000- 573.000.. 1.113.000.- 1.01i-006.. Not:Fiyotlora KDV dohildir. KDV oraırnda bir artıj olursa, fork, te*Jimatta aiıodon talep edil«cekktir B*j kompanya, 26. 1.1986 lcrihli Rejmi Gazetede yo- yınlanar ilgili tebiiğe uygurdur. Öıel bor uygulomadır Üretici firmo olan AUER 1MALAT A.Ş.'nin goro/ıtisi dohilindetarofımızdanpazarlanmaktodır Auer Dayanıklı Tüketim Mallan Pazariamo itfıalat ihrocat A.Ş.'nin, yuklek lalep halinde kampanyayt 31 MART 1991 tarihınden önce durdurrrro hakkı saklıdır AUER DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI PAZARLAMA İTHALAT İHRACAT A.Ş Merlcez: 1 51 11 27 - 1 51 1 1 29 - 1 44 87 92 - 1 49 24 32 - 1 49 06 16(Fax) Ankara Bölge Müdürlüğü: 2 22 03 55 - 2 22 87 80(Fax) İzmir Bölge Müdürlüğü: 19 69 53 - 25 70 92(Fax) Adana Bölge Müdürlüğü: 25 02 16 - 25 26 28(fax) KARLI TABLO Sınırlı sayıdaki AUER'ler tükenmeden, peşinatınızı yatırın. AUER' inizi alın. Gerisi ne de olsa taksit! 3 1 M a r t ' a k a d a r ! Nedeoka AU UGUR MUMCU Jale Baysal da konuşmasında, Türkiye'de din eğitimi veren çok sayıda Kuran kursu, imam ha- tip lisesi, ilahiyat fakülteleri ve ortaokullardaki zorunlu din dersleri olduğunu söyledi. Sözlerine "Türkiye'de çağdaş eğitim yoktur" diyerek başlayan Ali Sirmen, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: "Milli eğiti- min tum kalelerine girilmiş, tüm tersaneleri zaptedimiştir. Bugün cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitimi savunur duruma diiştük. Oysa biz çok daha ilerisini yap- malıyız. Türkiye'de bugün şeri- atçı görüş devlet kadrolarını ele- geçirmiştir ve laiklik 'manevi cebir' yoluyla ortadan kaldırıl- maktadır." (Baştarafı 1. Sayfada) Bu plebisit ile bu özerk devlet, bağımsız devlet de olabi- lir. Bu özerk devlet Türkiye'ye de katılabilir. Bir başka olasılık da Türkiye'de yaşayan Kürtlerin bu Kürt devletine katılmak için uluslararası platformlarda birtakım girışimlerde bulunmalarıdır. Bölge, petrol bölgesıdir; Batı da Kürt sorunu ile bu yüz- den bu kadar yakından ilgilenmektedir. Ortadoğu, petrol kaynakları üzerindeki bir coğrafya par- çasıdır. Ortadoğu'da bir taş yerinden oynadı mı, ileride ne- ler olabileceğini ve bu sorunların Türkiye'ye nasıl yansıya- cağını kimse kestiremez. Petrol, bölgesel savaşların ve hükümet darbelerinin ana nedenidir. Batı, öteden beri Musul ve Kerkük'ü içine alan özerk ya da bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını savunur. Kurtuluş Savaşı boyunca da İngiltere ve ABD, Kürtlere ve Ermenile- re birer devlet kurdurmak için çalışmalar yapmışlardır. ingiltere'nin Akdeniz'deki kraliyet donanması komutanı Amiral Sir F. de Robeck'in Lord Curzon'a gönderdiği 9 Aralık 1919 tarihli gizli rapor çok çarpıcıdır: — Kürtler, bütün umutlannı İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar... (..) İngiliz kuvvetleh, KürtleriMustafa Kemal'e karşı kullanmak için bütün harcamaları üstlenmeye hazır- dırfar. ingiltere'nin 1920'lerdeki Kürt siyaseti kendileri için çok başarılı sonuçlar vermiştir. Emperyalizmin Kürt siyaseti 10 Agustos 1920 tarihli Sev- res Antlaşması'nın 62 ve 64'üncü maddelerine de yansı- mıştır. Bugün dönüp dolaşıp aynı noktaya gelindi: Sevres Antlaşmasının 62'nci maddesi şöyle bir düzen- leme getirmeyi amaçlıyordu: Fırat Nehrı'nin doğusunda kurulacak bir Ermenistan dev- leti sınırları güneyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgede bir özerk statüye sahip Kürt devleti kurulacak; bu çalışmalar da İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından yürütü- lecekti. Bu üç devletın temsilcilerinden oluşan komisyon oy- birliği bir karar veremezse, o zaman ingiltere, Fransa, İtal- ya, Iran ve Kürt temsilcileri, Türk - İran sınırında gerekli dü- zeltmeleri yapacaklardı. 64'üncü madde de bağımsız bir Kürt devleti için şu ko- şulları öngörmüştü: Antlaşmanın yayımlanmasından bir yıl sonra yörede ya- şayan Kürtler, bağımsız bir devlet kuracaklarını kanıtlarlar- sa, Mılletler Cemiyeti'ne başvuracaklardır. Milletler Cemi- yeti Akvam Meclisi. Kürtleri, bağımsız devlet kurmaya la- yık görürse o zaman Türkiye de bu çözüm yolunu benim- seyecektir. Musul Kürtleri, bu bağımsız Kürt devletine katılmak is- terlerse, Müttefik hükümetler buna da karşı çıkmayacaklardır. Emperyalizmin 1920 yılındaki Kürt siyaseti işte buydu. Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa, Musul'da bir plebisit yapılmasını, Musul'un geleceğinin bu halkoylaması ile be- lirlenmesini istemiş; bu öneriye İngiliz delegasyonu başkanı Lord Cu rzon "Kürtler plebisitin ne anlama geldiğini bilmezler" gerekçesiyle karşı çıkmıştı. Sonrasını biliyoruz; sonra 'Nasturi' ve 'Şeyh Sait ayaklanmalan' başgöstermiş; bu ayaklanmalar sonunda Türkiye, Musul'u ingiliz mandaterliğindeki Irak'a bırakmak zorunda kalmıştı. Konu ile ilgili Milletler Cemiyeti kararın- da ingiltere'nin Kürtlere güvence vermesi de öngörülmüştü. Emperyalizmin 1925 yılındaki Kürt siyaseti de işte bu kanlı oyunlarla sahnelenmişti Bugün bu siyaset yine uygulanıyor. Bu oyunda başaktör değişmış, Brıtanya imparatorluğu'nun yerini ABD almıştır. Evet Sevres hortluyor! Celal Talabani ve Mesut Barzani'nin temsilcisi hangi 'srfaf ile Türkiye'ye çağrılıyor? Dışişleri sözcüsünün 'gayri resmi nitelik' taşıdığını ileri sürdüğü bu gizli görüşme 'devlet' adı- na nasıl yapılabiliyor? Devlet adına, kim. nasıl yetki kul- ) lanıyor? Bu ülkede Dışişleri Bakanlığı yok mu? TBMM yok mu? Hükümet yok mu? Genelkurmay yok mu? Bu gibi konula- rın görüşüldüğü Milli Güvenlik Kurulu yok mu? Yetkili ku- rumlar ve kurullar yok mu? Partiler yok mu? Kamuoyu yok mu? "Yabancı devletlere Türk devletinin temsilcilerini gönder- mek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek"ter\ başka dış siyaset ile ilgili bir tek anayasal yetkisi olmayan bir Cumhurbaşkam'na bu gi- bi gizli kapaklı görüşmelere Ortadoğu'daki Kürt siyasetini belirleme ve uygulama yetkisi nasıl veriliyor? Denetim mesleğinde (Baştarafı 2. Sayfada) tulan defterlerin pisletildiğini gösteriyor." Finançial Times'ta, J.M. Brown imzalı yazı, bu uzun başlığı taşıyor. Yazıya Polly Peçk-Vestel (Asil Nadir olayı tarafımdan eklendi) olayı katıİıyor. Bu yazıyı da an- lamca ve özet biçimde aktarıyo- rum: "...Asil Nadir olayı, Türk mu- hasebe mesleğinin daha hantal bir başka dönemine rastlaya- mazdı. Bu meslek, kısa geçmi- şinin en büyük silkelemelerin- den birinin sancılannı halen ya- şıyor... Son yıllarda, uluslararası muhasebe firmaları Istanbul'a geldi... Bu firmaların işlemleri, Türkiye'deki muhasebe gelene- ği ile çelişiyordu, Türkiye'de def- terler vergi için tutuluyordu. Ocak 1991'de bütun kuralları ile yürürlüğe giren yeni Muha- sebe Kanunu, yabancılann Türk firmalarının hesaplarıru imzala- malannı yasaklıyor, yabançılar denetim işini sürdürebilmek için yerlilerle ortaklıklar kurmak zo- runda kalıyor. Yeni kanun, ay- rıca muhasebe profesörlerinin denetim işi, vergi inceleme ele- manlarımn vergi işi yapmasına izin veriyor. Bir yabancı muha- sebeçi, kanunu, Maliye Bakan- lığı'nın Emeklilik Yasası diye be- timliyor. Bir diğer yabancı mu- hasebeci, şimdi Türkiye'de he- saplar meslek konusunda hiçbir şey bilmeyen kişiierce denetleni- yor, diyor. ABD'li bir muhase- beci, Türkiye, AT'ye giıecekse kanun kaldırılmalıdır, hükmünü koyuyor. ...Türkiye'de muhasebe, halen vergi muhasebesidir. Kimileri, kanunun vergı toplamayı kolay- laştırmak için çıkarıldığı savm- da bulunuyor. ...Vestel (Asil Nadir) İstanbul Borsası'na girerken sadeee ken- di avukatı Bay llknur Boraefnın imzaladığı hesapları vermiş, mu- hasebecilerce imzalanmış hesap- ları vermemiş durumdadır!' Rapor ve yazıdaki yanlış mu- hasebe bilgilerini geleeek yazım- da değerlendireçeğim. Muhase- be mesleği yönünden, raporda ve yazıda birbiri ile çelişkili ve bılisizce değilse kasıtlı görüşle- re yer veriliyor. Ülkemizde ta 1850'den gelen, yüz kırk yıllık jtv ı,ı,} 1 olan licaret hukuku mevzuatı var, böyle ise elbette ti- caret muhasebesi de var. Ülke- mizde muhasebe öğrenimi ve eğitimi veren üniversiter kuru- luşlar, geçen yüzyılda açılmış, şu anda sadeee özel kesimde 20.000 kişiyi aşan muhasebeei meslek- taşım çalışıyor, bu kişilerin en az 2.000 kişisi, ABD'deki muhase- beei (CPA), Almanya'daki mu- hasebeei (WP) niteliklerini hak- kı ile taşıyor. Siz raporu yazan kişi ve siz Mister Brovvn, 20 kişilik yaban- cı muhasebeei ile mi on binlerin ve binlerin yaptığı muhasebe işi- ni yapacaksınız? Karşılıklı olma koşulunu benimsemiyorsunuz, yabancı muhasebeciler muhase- be biliyor. Türk muhasebeciler muhasebe bilmiyor mu demek istiyorsunuz? Sizin ülkeleriniz- de CPA ya da WP muhasebe meslek kuruluşları yanında, ser- maye piyasalarınıza bağlı firma- ları ve bankaları denetleyen ay- n muhasebe mesleği kuruluşla- rı var da onun için mi Türkiye1 de çifte meslek kuruluşu olsun savında bulunuyorsunuz? Sıra- ladığım soruların yanıtları kar- şılaştırmah hukukta elbette ha- yır'dır. Böyle ise mesleğimize ve ekmeğimize saldırıyorsunuz, sonra da kanun yabancı muha- sebecilere saldırıyor diye rapor düzenliyorsunuz. Rapor, kendi amaçlan doğ- rultusunda, mesleğimizi böunek için SPK'mızı aracı kılıyor, töh- met altında bırakıyor. İnceleme elemanlarımıza ithamlar yağdı- rıyor. İlgEi bakanhklarımızın ra- poru ve yazıyı yanıtlamalarını diliyorum. Ne var ki Sermaye Piyasası Kanunu değişiklik taslağı, geçen yıl Meclisimize verildi. Taslağâ muhasebe mesleği ile ilgili kural- lar sokuşturuldu (monte edildi). Şu anda SPK'da çahşan binler- ce aynı kökenden gelen bir iki meslektaşımız, yirmi bin meS" lektaşı aleyhine, Meclis komis- yonlarında, rapordaki ve yazıda- ki görüşleri savundular, her nâ- sılsa montajı becerdiler. Tasarı şimdi Meclis günde- minde. Tasarıda mesleği çatâl- laştıran, bölen. 3Î68 sayılı temel meslek kanunu yanında müker" rer olan meslek ve muhaseb* kuralları yer alıyor. Meclis üy«- lerimizin bu tür kuralları tasa- rıdan ayıklamalannı diliyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear