18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Dalan. "163 kalkmamalı" • ANTALYA (Cumhuriyet) — DMP Genel Başkanı Bcdrettin Dalan, Körfez savaşının özal'ın "yıldız" olabiknesi için kullamldığını söyledi. Dalan, Serik ilçe binasının açıkşında yaptığı konuşmada, Körfez savaşının iç politika malzemesi yapıldığına dikkat çekerek, dünyada kurtıjluş savaşları dışında hiçbir savaştan prim aiınarak çıkılmadığını belirtti. Dalan, daha sonra 141, 142 ve 163'ün kaldırılmasıyla ilgili sonılan yanıtlarken, 163'ün kalkmasından yana - olmadığj görüşünü savundu. Dalan, şunlan söyledi: "Dünyada komünist düşünce düşüşte, ama Türkiye'de tarikatçıhk yükselişte. 163'ü kaldırmak, din devleti kurmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir. Caminin içine siyaset girecektir. Eskiden kahveler sağa, solcu diye aynhrdı, şimdi camiler şu tarikatın, bu tarikatın diye aynlacak" SHFnin ugraşı • ANKARA (ANKA) — SHP, bir grup milletvekilinin TRT Genel Müdürlüğü'ne giderek savaş konusundaki habercilik politikasını protesto etmesiyle sonuçlanan olayla ilgili olarak tekzip yayımlatma uğraşını sûrdürüyor. Ankara Barosu Başkanı Erzan Erzummluoğlu'nun da aralarında bulunduğu bir grup avukat, SHP'nin tekzip istemini reddeden Ankara 4'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nin karanna icarşV Ankara Asliye Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Dilekçede, TRT'nin anılan olayı tarafsızhk ve dürlist habercilik ilkelerine aykın olarak kamuoyuna sunduğu ve bu yolla partinin şeref, haysiyet ve saygınlığına saldında bulunduğu görüşfl savunuldu. Mitinge engel • İZMIR (ANKA) — Yeşiller Partisi'nin bugttn KaYşıyaka Bostanlı'da düzenleyeceği "banş mitingi", Izmir Valiliği'nce güvenlik gerekçesiyle iki ay sonraya ertelendi. YP lzmir tl Başkanı Ayşe Tosuner, "Güvenlik bahane, Cumhurbaşkanı özal'ın oğlu Efe'nin nişanı nedeniyle mitingimiz ertelendi" dedi. Barış treni • ANKARA (Cumhnriyet Bürosu) — Ankara'da demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla oluşturulan "Savaşa Hayır Platformu"nun banş yolculuğu bugün yapüıyor. Saat 19.00'da hareket edecek Gaziantep treniyle Adana'ya gidecekler arasında ÎHD Genel Başkanı Nevzat Helvacı, Genel Sekreteri Akın Birdal, NÜSHED Genel Başkanı Prof. Dr. Leziz Onaran, ÇGD Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi, TYS Genel Başkanı Demirtaş Ceyhun, Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Gazalcı, milletvekilleri Veli Aksoy, Sedat Doğan, Cüneyt Canver, Hüsnü Okçuoğlu, Rıza Ilıman ve sanatçı İlhan Irem de bulunuyor. "Banş Treni" yolculan yann saat 11.00'de Incirlik'te bir basın toplantısı, 14.00'te de Adana'da "Banş Fonımu" düzenleyecek, aynı trenle de geri dönecekler. Krıpto davası • ANKARA (UBA) — Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen "Kripto" davası mart ayına ertelendi. Kripto davasına Ankara Deylet Güvenlik Mahkemesi'nde devam edildi. Yaklaşık 12 dakika süren duruşmaya sanıklar, Hande Şevket Mumcu, Uluç Gürkan ve vekilleri katılmadı. Geçen duruşmada bilirkişi talimatı ile İstanbul'a giden dosya Ankara DGM'ye gelmediği için duruşma mart ayına ertelendi. DYP, GİK bildirisinde "YüceDivan" imasında bulunuldu 'OzaPdan hesap sorulacak' DYP Genel Sekreteri Gökberk Ergenekon'un açıkladığı GİK bildirisinde "Ülke kendi kutsal değerleri ve çıkarları için değil, ne olduğu milletçe, milletin meclisince ve hatta hükümetince de bilinmeyen kapab kapılar ardında sorumsuz ve yetkisiz kişi tarafından verilmiş içeriği meçhul vaatlerle, bir savaşın eşiğine getirilmiştir" denildi. dışında, bir azınlığın devlet nü- fuzunu suüstimali olarak yürü- tülmektedir. tcra mevkündeki sorumlu hükümetin elinde, icra ve iktidar göcü yoktur. Bunu devretmiştir. Ama devretmeye faakkı yoktur. Sorumsuz Çan- kaya'nın ise arkasında ne hukuk ne de halk vardır. Meclis için- deki, milletin 26 Mart 1989 da vekâletinden azlettigi iktidar ço- ğunluğu da, milletin emaneti olan yaşama hakkını, hükttmet aracüıgıyla tek şahsa, bir an ön- ce devretmenin tefaışı içerisinde- dir. Bunu devretmeye hakkı yoktur. Devrederse, orada otur- ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP Genel İdare Ku- rulu'nca yayınlarian bildiride, 'Yiice Divan* yolu ima edilerek, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a "Hesap yiice miilet ve ügili mer- dler önünde sorulacaktır" gö- rüşüne yer verildi. Genel Sekreter Gökberk Erge- nekon tarafından dün açıklanan GİK bildirisinde, 6-7 şubat gün- leri yapılan toplantılardan son- ra kamuoyuna şu noktalann duyurulmasının kararlaştınldı- ğı kaydedildi: "Ulkemizin bugünkii yöneti- mi her türlü hukuk sisteminin maya hakkı yoktur. Açıkca ilan ediyoruz ki, bunlar anayasa ih- lalidir. Anayasa suçudur. Bütün bunlann besabı miilet ve ilgili merciler önttnde görülmeli ve sorulmalıdır, sorulacaktır." Yalan ve yolsuzluğun devlet yönetimine girdiğinin, yöneti- min milletin ve ülkenin çıkarla- nna hizmet ettiğinden kuşku duyulduğunun vurgulandığı bil- diride, "Ülke kendi kutsal de- gerleri ve ytiksek çıkarları için değil, ne olduğu milletçe, mille- ü'n meclisince ve hatta hüküme- tince de bilinmeyen kapalı ka- pılar ardında sorumsuz ve yet- kisiz kişi tarafından verilmiş içe- riği meçhul vaatlerle, bir sava- şın eşiğine getirilmiştir" denil- di. GİK, bildirisinde daha sonra şu görüşler savunuldu: "Ülkesini bir savaşın eşiğine getirmiş olan kişi, gerektiğinde o savaşı yapacak olan ordusu- nu, yani çağ açraış, çağ kapa- mış, tarih yazmış TUrk ordusu- nu dosta düşmana zayıf ve 400 yıl idaremizde yaşamış bir mem- leketin karşısında büe darmada- ğın olabilecek bir ordn diye ih- bar edebilme basiretsizliğinin belki diinyadaki tek örneğini teşkil etmektedir. Açıkça ilan ediyoruz ki bu, Türkiye için bir talifasizliktir." Bildiride izlenen dış politaka 'dümen suyuna takılmiş, sahsiyetsiz' olarak nitelendirilir- ken, insanlığın da önlemesi ge- rekirken ve önlemesi de müra- künken, önleyemediği bir faci- anın ağır ve acı bedelini ödedi- ği kaydedildi. Bildiride daha sonra şöyle denildi: "Miryonlarca aç insanı doyu- racak, milyonlarca çıplak çocu- ğu giydirecek maddi imkânlar. bugün maalesef yüzbinlerce ton bomba halinde yine insanlann başına yağmaktadır. Ülkerr.izin hayalperest yöneticileri de bu fatnranm odenmesine göniillü talip olmuşlardır. Savaş sonra- sının tablosunda gaiibi ve raağ- lubuyla bölge halklaruun gö- ztinde ve gönlünde güvenilmez bir ülke durumuna düşürülmüş olduğumuzun beürtileri ve hat- ta açık ifadderi ayan beyan or- tadadır. Bize güvendiğini söyle- yen, daha doğrusu sırtımızı ok- şayan bazı çevrelerin ise bize biçtikleri rol, 'Ortadoğu NATO'su' adı altında kendi çı- kaıiannın bekçiliği ve jandar- malığıdır. Bu da bugünlerde ay- nı çevrelerde açık açık ifade edilmektedir. Oysa Türkiye, bu- günkü yöneticilerine rağmen, bUyük bir devletin adıdır. Her- kesi bir kere daha basirete ve yalnız bu ülkenin, bu milletin, bu devletin çıkarlannı düşün- meye ve yalnız o yönde hareket etmeye davet ediyoruz." Ergenekon, bildirinin açık- lanmasından sonra, "Ügili mer- ciler sözüyle Yüce Divan mı kastediliyor" sonısuna, "Suçlar ve ilgili merciler anayasada be- lirtilmiştir, bellidir" yamtını verdi. Grup toplantısında 'Körfez'in tartışılmasını öneren Baykalcı Ünal: 4 SHPde görüş ayrılığı yok'SHP Eskişehir Milletvekili ve Grup Yönetim Kurulu üyesi Zeki Ünal, partide kurultay hesaplarıyla Körfez konusunda iki farklı düşünce varmış gibi gösterilmek istendiğini belirterek bunun doğru olmadığının ortaya çıkmasından yana olduklarını söyledi. ÜMİT ASLANBAY ANKARA — SHP'de Körfez politikalan konusundaki kartlar salı günü açılıyor. Yapüacak grup toplantısında, "yetki ve Kürtçeyi serbest bırakan tasan- lar" dışmda "SHP'nin Körfez'- de olası geiişmelere yönelik po- litikalan" da taruşılacak. Eski Genel Sekreter Deniz Baykal ve arkadaşlan, zamanın yetmemesi halinde toplantının çarşamba günü de sürmesini istiyorlar. Baykal'a yakın olarak bilinen TBMM Grup Yönetim Kurulu üyesi Eskişehir Milletvekili Ze- ki Ünal, "SHP'de, kurultay be- saptan ile Körfez konusunda iki farklı düşünce varmış gibi gös- terilmek isteniyor. Bunnn doğ- ru olmadığının ortaya çıkması, SHP politikalannın halka daha iyi anlaülmaandan yanayız" de- di. SHP Grup Yönetim Kurulu- nun Genel Başkan Erdal lnönü başkanlığındaki toplantısında "gündem" tartışıldı. Alman bil- gilere göre Zeki Ünal, "önümüz- deki grup toplantısında Körfez konusunun gündeme alınmasım" istedi. Ünal'ın öne- risine Genel Başkan lnönü de karşı çıkmadı. İnönü, "parti içinde bu konuda farklı diişün- celer olduğu yolunda verilen ba- zı imajlardan duyduğu rahatsız- lığı" dile getirdi. Baykal'a yakın bir ad olarak bilinen Zeki Ünal daha sonra yaptığı değerlendirmede şu gö- rüşlere yer verdi: "Partide bu konuda iki fark- h düşünce varmış gibi gösterili- yor. Bu, parti vöneticilerinden bazılaruun kurultaya yönelik bir yamltmaca çabası. Ayncalık var- mış, Sayın Baykal farklı düşün- ce ve noktalardaymış gibi gös- termek istiyorlar. Sayın tnönü de Sayın Baykal'ın farklı bir dü- şünce ortaya koymadığını bizzat söyledi. Körfez'deki yapı her gün değişiyor, yeni geiişmelere sahne oluyor. Bunlann tar^şıl- ması lazım. Aynca SHP politi- kalannı tabana yeterince anla- tamadık, bunun daha bir açık- bğa kavuşturulması gerektiğini dnşünüyonım. Bu amaçla böy- le bir öneriyi gündeme getir- dim." SHP Genel Merkezi, Baykal, Atalay ve Aydın Milletvekili Hil- mi Ziya Postacı'ya "uyarı mektuplannı" dün ulaştırdı. Uyarı mektuplan gitti Genel Sekreter Hikmet Çe- tin'in imzasım taşıyan mektup- larda yetkili organlarca sapta- nan politikalar anımsatılarak "Bu politikalann, Türkiye'nin bugün doğrudan doğnıya sava- şa girmemesinde etkili olduğu- na inanıyoruz" denildi. Baykal'dan yanıt Bu arada Baykal ve Atalay'- ın, genel merkeze yazılı yanıt göndermeye hazırlandıklan öğ- renildi. Baykal ve Atalay'm ya- nıtlarında geçmişte parti yönetiminde iken kendilerine yöneltilen suçlamalardan örnek göstererek kişisel düşünce fark- lılıklarının olağan olduğuna işa- ret edecekler. Baykal ve Atalay'ın parti politikalanna aykın açıklama yapmadıklanm da söylemeleri bekleniyor. öte yandan Fuat Atalay, SHP genel merkezinden gönde- rilen mektupla ilgili görüşlerini açıklarken "Sosyal demokrat bir partinin düşünce partisi ol- dugunu", "Partinin resmi po- litikalan ayn, parti üyelerinin kişisel düşünceleri ayrıdır. Par- tinin bir kanunu olmayan, temel bir tüzük düzeniemesi bulunma- yan bir konuda, hele ulke poli- tikalan konusunda üyelerin görüş belirtmeleri gayet doğal- dır. Kalkıp parti programını de- gişurelûn desek bu tüzüğe aykın mı olur?" dedi. Atalay, geçmiş yönetimi çok insafsızca eleşti- renlerin hatta parti yönetimini kamuoyuna 12 Eylül darbecile- ri gibi göstermeye çaiışanlann anlayışla karşılandığını öne sü- rerek "Şimdiki yönetimin mil- letvekUüği görevlerini yapanlara bile bu anlayışın onda birini göstermemesi ne anlama gel- mektedir" diye sordu. Görevden alınalara tepki Savaşa karşı büdiri 8 siyasi partinin U yöneticileri Eminönü ve Taksim'de "Savaşı durduralıra" bildirisi dağıttı. Bildiride işçi ve emekçilere savaşın durdurulması için "üretimden gelen güçlerini kullanma" çagrısı yapddı. Siyasi partilerin il başkanlan ve yöneticilerinin katüdığı, "Savaşı durduralım" bildirisi dağıtmunda, SHP lstanbul İl Baş- kanı Ercan Karakaş, SP Ü Başkanı Mustafa Birçek, HEP tl Baş- kanı Osman Özçelik, TBKP tl Başkanı Zeynep Vardal, RP h Başkanı Recep Tayyıp Erdoğan ve SBP Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Dündar Durgun ve Yeşiller Partisi üyeleri de hazır bulun- du. (Fotoğraf: Saat Kozluklu) SAMSUN (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Samsun merkez ilçe örgütünün genel merkez ta- rafından görevden almması tep- kilere yol açtı. Samsun SHP İl Başkanı Hamza Türkpençe, gö- revden almayı "olağanüstü ku- rultaydaki hesaplaşmanın deva- mı" olarak değerlendirdi. Sam- sun'un Tekkeköy ilçesi SHP'li Belediye Başkam Feyzullah Çı- kış da Genel Başkan Erdal tnö- nü'ye gönderdiği telgrafta, "TRT olayı ve Baykal ile arka- daşlanna ihtar verileceğinin bil- dirilmesi ile partinin bataklığa çekildiğini" belirtti. Merkez ilçe örgütünün, "baş- kan dışında" görevden alınma- sım "teıgâh" olarak niteleyen SHP Samsun İl Başkanı Ham- za Türkpençe, "seçimle gelenin seçimle gitmesi" ilkesini savun- duklannı belirterek "Partide ça- hşmayan, toplanülara katılma- yan Merkez ilçe Başkanı Hacı- bey Dilektir. Anahtarı cebin- deyken, partinin kapalı bulun- duğunu öne sürmesi gülünçtür. Partiye gittiğinde yanında PM üyesi Üstün KUsefoğlu'nun da olması tezgâhtan başka bir şey degildir" dedi. Özal'ın "Irak, Türkiye'ye girseydi darmadağın olurduk" sözlerine eski komutanlardan tepki Türk ordusu güçlüdürANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, "Irak, maazallah Türkiye'ye girseydi darma- dağın olurduk" sözleri, eski komutan- lar tarafından tepkiyle karşılandı. Emekli generaller, "Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin Türkiye'yi korumaya mukte- dir olduklannı" belirttiler. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun, "Bu değerkndirmeyi, silahlı kuvvetlerhı yapıp ortaya koyması lazım" dedi. Emekli general Tevfık Fikret Alpaslan, özal'ın bu sözlerle, kendi hükümetini suçladığını söyledi. Emekli general Musa Öğün de, olayın üzücü ve düşündürücü olduğunu belirtti. TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ANAP'lı Recep Ergun ise, Cumhurbaşkanı Özal'ın sözlerinin ba- sında yer aldığı biçiminde olduğuna inanmadığını belirterek, "Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle konuştuğunu sanmıyorum. Aynca, böyle bir iddianın doğruluk derecesini de kabul etmiyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önce- ki gün TBMM'de bir grup ANAP'lı mil- letvekili ile göruşürken, "Irak'ın gücü- nü küçümsemekle yanılmışım. Büyük bir askeri yığmak yapmış. Irak, maazal- lah Kuveyt yerine Türkiye'ye girseydi darmadağm olurduk" demesi askeri çev- relerde büyük tepki ile karşılandı. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emek- li orgeneral Necdet Öztorun, Türkıye'- ye yönelik bir saldmnın sonuçlannı "Bir tek kişinin değerlendiremeyeceğini" be- lirterek, "Bu tür değerlendirmeyi silah- b kuvvetlerin yapıp ortaya koyması la- zım, yahut beurii müesseselerin yapması lazundır" dedi. Öztorun, şu değerlendir- Emekli korgeneral Tevfik Fikret Alpaslan ise, bir Ülkenin savaşa hazır- lanmasından hükümetin sorumlu oldu- ğunu bildirerek, "Sayın Özal kendi hü- kümetini suçlamaktadır. Çünkü harbe hazırlıktan hükümet sorumludur. Sayın Özal kendisinin de bir süre başbakanlık yaptığı kendi hükümetini, kendi seçtiği kabinesini suçlamaktadır. Bir başku- TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı emekli Orgeneral Recep Ergun, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın sözlerinin doğru olduğuna inanmadığım söyledi. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet öztorun, "Böyle bir değerlendirmeyi silahlı kuvvetlerin yapması gerektiğini" ifade etti. Emekli Korgeneral Musa Öğün de Özal'ın sözlerinin "üzücü ve düşündürücü" olduğunu ifade etti. meyi yaptı: "Zannetmiyonım, böyle bir şey doğ- ru olsun. Kim yapmış kıymetlendirme- yi, kendisi yaparsa olmaz, o zaman sis- tem bozuk demektir. Bu kıymetlendir- meyi silahlı kuvvetlerin yapıp ortaya koyması lazım. Yahut belirli müessese- lerin bu kıymetlendirmeyi yapması la- zım. Bir kişinin kıymetlendirmesi ile ol- maz. Ben zannetmiyonım, ümit etmiyo- rum ki, böyle bir şeyi söylesin sorumlu bir cumhurbaşkanı." mandan, bir şey söylerse kendisi de sorumludur" diye konuştu. Cumhurbaşkanı özal'ın sözleri ile il- gili olarak diğer emekli generallerin gö- rüşleri şöyle: Musa Oğün (Emekli korgeneral) — Bu ifadelere inanmak çok güç olduğu kadar üzücü ve düşündürücüdür.. 7 se- nedir iktidarda bulunan sayın cumhur- başkanımn bu hayati sorumluluğu neden yerine getiremediğini de Türk milletine açıklamasını gerekli ve zorunlu kılmak- tadır. Yaşar Demirbulak (Emekli tümgene- ral) — Ben saym cumhurbaşkanı ile ay- nı fikirde değilim. Türk Silahlı Kuvvet- leri bu işin altından rahat kalkabilirdi. Irak'ın Iran'la savaşında 8.5 senede gös- terdiği performans iyi değil, aksine kö- tüydü. Sadık Haksever (Emekli tümgeneral) — Irak yanılıp Türkiye'ye saldırsaydı Türk ordusu darmadağan olmazdı. Prensipte baskın yapan tarafın binakım avantajlan mevcuttur. Türkiye'nin bu- günkü silahlı kuvvetleri; gücü, morali ve moral değerleri ile Irak'ı tek başına alt etmeye yeter. TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı emekli orgeneral Recep Ergun, Cumhuriyet muhabirinin sorulannı ya- nıtlarken, "Irak'ın Türkiye'ye saldınsı halinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ye- tersiz kalacağı şeklindeki iddialara kaülmadığını" ozellikle vurgulamak is- tediğini söyledi. Ergun, Saddam'ın gü- cünün başlangıçtan ben abartıldığı gö- rüşünde olduğunu söyledi ve "Irak or- dusunun Türkiye topraklanna girme ka- biliyeti olmadığı kesindir" dedi. Ergun, "Türk Silahlı Kuvvetleri bugünkü yapı- ayla berhangi bir Irak saldınsım püskür- tecek güçtedir. Irak böyle bir saldırıyı göze alamaz." diye konuştu. CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR Karalarken Bir de Ayakta Alkış Beklemek... ANKARA — Oün yayınladığı bildiride DYP, "Ülkesini bir savaşın eşiğine getirmiş olan kişi; ordusunu, dosta düşma- na, Irak karşısında bile, darmadağın olabilecek bir ordu di- ye ihbar edebilme basiretsizliğinin belki dünyadaki tek ör- neğini teşkil etmektedir" diyor. Bu bildiriler neden yayınlanıyor, benzeri demeçler niçin veriliyor? Nedeni çok basit. TÖ ile iktkjan bilinçli olarak "be- lirsizlik ortamı" yarattı. Önemli sorunlarda ülkenin hangi he- defe varacağını artık kimse kestiremiyor. Ulusal sorunlar bir kişiye emanet, alacakaranlıkta yol alıyor. "Milletin azlettigi iktidar çoğunluğu" ise, uiusal iradenin emaneti olan "yasama hakkını, hükümet aracılığıyla tek şah- sa bir an önce devretmenin telaşını" yaşıyor. Yeni yetkilerle donanan TÖ, cumhuriyetin belli başlı ku- rumlarını dün överken bugün kötülüyor. İki gün önce "Irak maazallah Kuveyt yerine Türkiye'ye girseydi, darmadağın olurduk" diyebilen insan iie 17 Aralık 1990'da "Türkiye'ye yan gözle bakanın gözünü oyacağımızdan" söz ederek, "Bastığımız yeri titretiriz" diyen aynı insan: TÖ! Dokuz yıldır devlet elinde. Bu sürede F-16 övünüleriyte, iktidarı sayesinde ordunun mekanize sisteme dönüştüğü- nü vurgulayan demeçleriyle yillardır kafamızı şişiren TÖ, bu- gün Irak karşısında ordunun "dağılacağım" söyleyebiliyor. Mekanik, cevik, ancak profesyonellerden kurulacak silahh kuvvetlere gereksindiğimizi gündeme getirirken, kimilerinin aklına asıl soru geli- Dokuz yıldır devlet elinde. Bu sürede F-16 övünüleriyle, iktidarı sayesinde ordunun mekanize sisteme dönüştüğünü vurgulayan demeçleriyle yıllardır kafamızı şişiren TÖ, bugün Irak karşısında ordunun "dağılacağım" söyleyebiliyor. yor: Sözleşmeli seç- me kişilerle nasıl bir ordu? Devletin mi, TÛ'nün mü? Yeni yetkilerle devleti bir kez daha temelinden sarsma- ya karariı. Sokağa saldığı ve iz sürücü- lerinin önüne artığı görüşlerie genelkur- mayla arasında "sessiz bir sava- şım" başlatıyor. Resmi bir bildiri ile karşı görüş bildirme- nin içinde bulundu- ğumuz ortamda çe- şitli tepkilere, deği- şik kurgulara yol açacağını varsayan genelkurmay, arka- daşımız Evren Değer'e önceki gün şu kısa değerlendirme- yi yapıyor: "TSK, Türkiye'yi korumaya muktedirdir." Demirel gibi darbelerden geçmiş, darbelerin ıstırabını yıl- larca çekmiş bir siyasetçi dün bize, bütünüyle katıldığımız görüşler söyledi: "Antimilitarist olabilirsiniz, darbelere kar- şı çıkabilirsiniz, hatta siyasete bulaşan orduyla zaman za- man tartışmalarda bulunabılirsiniz" dedikten sonra şöyle konuştu: "Ama, evet ama... Orduya güvensizlik ilan etmeye ve böy- le konuşmaya, hele 'kendini devletin başı sanan' bir ada- mın hakkı yok!" Üstelik Çankayalının sözleri, Türkiye'yi "zaafiyet içinde" gösteriyor. Bütün bunlann "hesabı miilet ve ilgili merciler önünde görülmeliydi, sorulmalıydı ve sorulacaktı." Evet, mutlaka sorulmalıydı! Çünkü, saldırıyı karşılayama- yacak durumda olduğunu söylediği orduyu savaşa hazırla- manın sorumluluğu, anayasanın 117. maddesine göre, ye- di yıl başbakanlık yapan TÖ'nün omuzlarındaydı. Ozkökü Köşk'e uzanan haber kaynağının geçende bildrr- diğine göre, Bush'un Kongre'de yaptığı konuşmayı TÛ'nün TV'den aynen yayınlatmasındaki ana neden şuymuş: Sa- vaşa karşı oy kullanan Kongre üyeleri dahi, Bush'u ayakta alkışlamış. Cumhuriyetçi ile Demokrat, Bush'a destek ve- riyormuş. İşte "TÖ'nün herkese göstermek, tabii dolaylı yol- dan muhalefeti suçlamak" istediği sahne buymuş. Bush, halkının gerçek desteğiyle Beyaz Saray'da oturuyor. Ya bizimki? Halkın "vekâletinden azlettigi iktidar çoğunluğunun" oylarıyla. Bir de ayakta alkış beklemek? Hadi canım sen de!.. P A R T I L E R D E N İşçi çıkarmaya tepki • ANKARA (UBA) — Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi, Bakanlar Kurulu'nun bir kararla işçi çıkarmalannı durdurmasını istedi. SHP'nin sendikalardan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi, işçi çıkarmalar konusunda iktidar ve işverenlerin Körfez savaşından yararlanma gayreti içinde olduğunu öne sürdü. Selvi, "Bir taraftan işçilerin demokratik haklan elinden alınıyor, grevler yasaklanıyor, diğer taraftan da işverenler istedikleri gibi işçi çıkanyorlar. İktidar savaşı bahane ederek işçilerin her türlü haklannı gaspederken işçilerin sokağa atümasma göz yumuyor. Bu adaletsizlik en kısa zamanda giderilmelidir. Madem bir sıkıntı vardır. Nimet de kütfet de bir olmalıdır. İşverenlerin kârlanm düşürmemek için işçileri işten atmalan önlenmelidir" dedi. Cindoruk; Özal seçim peşinde ANKARA (UBA) — Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkan Yardımcısı Hüsamettin Cindoruk, hükümetin Cumhurbaşkanı Türgut özal'dan, Özal'm da Anayasa Mahkemesi'ndeki köstebeğinden aldığı sinyaller üzerine kanun hükmünde kararnameler hazırlandığun öne sürdü. Çıkarılması öngörülen yeni Yetki Yasası'nda, birçok nedenin yanında Sözleşmeli Personel Yasasfnın iptali ihtimaline dayandığını belirten Cindoruk, "özal, geleceğini garantilemek için seçim yemi peşinde" dedi. Anavatan Partisi içinde bile ciddi tartışmalara neden olan Yetki Yasası hakkında görüşlerini açıklarken "Anayasa Mahkemesi'ndeki köstebek" iddiasını yeniden gündeme getiren Cindoruk, "Bakınız, hükümet hep yukandan aldığı işaretler üzerine ve çok ilgi çekici zamanlarda bazı hazırüklar yapıyor, açıklamalarda bulunuyor. Anayasa Mahkemesi 424-425 sayılı KHK'yi iptale hanrlamrken bunu haber alan Özal 430 için talimatını verdi ve hemen yerine getirdi" Küçükarmutlu'da ne oldu? • ANKARA (UBA) — Halkın Emek Partisi (HEP) Kars Milletvekili Mahmut Ahnak lstanbul Küçükarmutlu'da yapılan operasyonu TBMM'ye getirdi. Alınak, Başbakan Akbulut'un operasyonla ilgili bilgi vermesini istedi. Mahmut Alınak, Başbakan Yıldırım Akbulut'un yanıtlaması isteğiyle TBMM başkanlığına verdiği soru önergesinde lstanbul Sarıyer Küçükarmutlu mahallesine yapılan operasyona ne kadar polis, asker ve sivil güvenlik görevlisinin katıldığının açıklanmasım istedi. Alınak'ın önergesinde Başbakan Akbulut'un yamtlamasını istediği önergede; "Mahalleyi saat 05.30 sıralannda saran güvenlik görevlilerinin mahalle sakinlerini zor kullanarak evlerinden ve yataklanndan dışan çıkarıp kar, buz ve çamurla kaplı zemine yatırdıklan ve copladıklan doğru mudur" diye sordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear