Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 ŞUBAT 1991 • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Türkiye'nin Yeri...
(Baftarafı 1. Sayfada)
mağlubu ile bütün bölge halklannın gözünde
ve gönlünde, güvenilmez bir ülke durumuna
düşürülmüş olduğumuzun belirtiieri ve hatta
açık ifadeleri ayan beyan ortadadır.
Bize güvendiğini söyleyen, daha doğrusu
sırtımızj okşayan bazı çevrelerin ise bize biç-
tiklerirol, 'Ortadoğu NATO'su' altmda kendi
çıkariarının bekçiliği ve jandarmalığıdır."
Doğru Yol'un bu görüşleriyle, gerek SHP
gerekse öteki muhalefet partileriyte aynı çiz-
gide buluştuğu açıktır.
Gerçekten Özal yönetimi, Körfez krizinin
başından beri tam anlamıyla kraldan çok
kralcı bir politikada ısrar etmiştir. Irak'a kar-
şı ambargoya haklı olarak katıldıktan sonra,
hangi nokiada durması gerektiğini görme-
miştir ya da görmek işine gelmemiştir. İncir-
lik'ten kalkan Amerikan uçakları ve Çanka-
ya'dan olur olmaz sergilenen savaşçı üslup,
bir yandan geleceğe dönük olarak dış poli-
tikadaki manevra alanını daraltırken, öte yan-
dan ekonomide tedırginlik verici bir panik ha-
vasına yol açmıştır.
Özal yönetiminin bugün için Türkiye'ye
verdiği görüntü şöyie özetlenebilir: Avrupa'-
ya sırtını dönmeye başlayan, Arap dünyasın-
da gitgide daha çok tepki çeken, ABD'nin tü-
müyle dümensuyuna giren, Körfez'de ken-
disine biçilecek askeri rolü bekleyen bir ül-
ke...
Bunun adı aktif dış politika olamaz. Yara-
tıcılıktan yoksun, çaresizlikten kaynaklanan
ve tek boyutlu bir dış politikadır izlenmekie
olan.
Bir iki noktanın altını özellikle çizmek is-
teriz:
• Türkiye, ABD'ye kuşkusuz sırtını döne-
cek değildir; ilişkilerini daha da geliştirecek-
tir. Ancak ABD'nin birçok dengeyi gözetmek
zorunda olan bir süper güç olduğunu unut-
mamalıdır. Eğer unutup tüm yumurtaları
onun sepetine doldurmaya kalkışırsa, ileri-
de kendini yine düş kmklıklarına hazıriama-
lıdır. "Bush, Bushluğunu yaptı!" türünden
gazete manşetleri henüz belleklerde tazeli-
ğini kofuyor.
• Özal yönetiminin ABD ile serbest tica-
ret anlaşmaana biraz fazla bel bağladığı an-
laşılıyor. Gerçekçi bir yaklaşım değildir bu.
Boyte bir anlaşmayi ABD'nin Türkiye'yle
yapması yakın bir olasılık sayılmaz; boyle bir
anlaşmanın yapılsa bile Amerikan Kongre-
si'nden geçebileceğini ummak, aşın iyimser-
liktir.
• Türkiye, Avrupa'ya sırtını dönemez, dön-
memelidir de. Türkiye'nin toplam ihracatının
içinde Avrupa Topluluğu ülkelerinin payı
1984'te yüzde 38.3'ten, geçen yılın ilk 11
ayında yüzde 53.2'ye çıkmıştır. Yalnız bu is-
tatistik bile Avrupa'nın ülkemiz açısından
önemini ortaya koyar. Doğrudur: Körfez Sa-
vaşı ABD'nin tek süper güç olarak yerini ser-
gilemiştir. Ancak ekonomik açıdan dünyada
1990'lara damgasını vuracak olan Avrupa'-
dır, Avrupa Topluluğu'dur. Bu konuda da
pek kuşku duyan yoktur. Türkiye, demokra-
si ve insan haklan alanında evinin içini dü-
zene sokarak, Avrupa çerçevesinde yerini al-
dığı ölçüde, dış politikada manevra alanı ge-
nişleyecektir.
Henüz Özal yönetimi demokrasi ve insan
haklan konusunda ağızlara bir parmak bal
bile çalabilmiş değildir.
• Ortadoğu'nun son derece kaygan zemi-
ninde Türkiye, askeri bir taşeronluk rolüyle
yetinebilecek bir ülke değildir. Bunun adı ak-
tif politika değil, uyduluk olur. Türkiye'ye say-
gınlık getirecek olan rol, yine İslam dünya-
sında çok yönlülüğü içerir, yine Araplar arası
anlaşmazlıklara bulaşmamayı öngörür, bir-
çok dengenin gözetilmesini gerektirir.
Türkiye bu bölgedeki oyunun içinde var
olacaktır, ama kesinlikle piyon olarak değil!
ÖzaFdan Batı'y
a 6
Kürt sözü'
WasMngtoi% Imk'm toprak bütünlüğü konusunda
Artkam'dan kuşku duymuyor
'Mesajımız Türkiye'ye değil'
Baker'ın önceki gün yaptığı açıklamasına temel
alınan ilkeler eylülde Beyaz Saray'da Başkan
Bush'un da katıldığı bir toplantıda saptanmış.
UFUK GÜLDEMİR
WASH1NGTON — ABD Dı-
şişlerı Bakanı James Baker'in,
İrak'ın, komşularının "piyango
torbasına" dönmesinin arzulan-
madığma ilişkin açıklamasıyla
ügili olarak Curahuriyel'in soru-
Iannı yanıtlayan üst düzeyde bir
dışişleri yetkilisi, mesajın Türki-
ye'ye değil Irak'a yönelik oldu-
ğunu söyledi. Yetkili, "Türkiye
1
nin daha once bu yönde açıkla-
malan olduğu için, bu konuda
zaten bir kuşkumuz yoktu" di-
ye konuştu.
Aynı yetkili, Bakerın bu açık-
lamasına temel olan ilkelerin ge-
çen eylül ayında Beyaz Saray'da
George Bush'un başkanlık etti-
ği bir toplantıda ele alındığını
vurguladıktan sonra, "zaten sa-
vaşın gidişi, irak'ın toprak bii-
tiinlügüne olan taahhütlerimizi
gösteriyor" dedi.
ABD Dışişleri Bakaru Baker-
in bu çıkışı, Amerika'anın bu
konudaki tutumunu gayet net
olarak dile getiriyor. Baker, bu
açıklamasını önceki gün, Sena-
to Dışişleri Komitesi'nde yönel-
tilen bir soru üzerine yaptı.
Komite üyesi, Claibborne
Pell, Baker'a "Savaş ertesinde
Kürdistan'ın resmin içinde yeri
olup olmayacağını, Kürtlerin
masada yer akp almaması konu-
sunda ne djişünüldügiinü" sor-
IRA, fırsat değerlendirdi
(Baftarafı 1. Sayfada)
kilo patlayıcı madde konduğu
anlaşıldı. Bu tür havanlarda ileri
teknoloji kullanılmadığı için has-
sas nişan alınamıyor. Nitekim
Başbakanlık'a yönelik ilk mermi,
Turk Büyükelçiliği
Ifemen
saldınsına
6 tııtııklama
ANKARA/SANA (AA) —
Türkiye'nin Yemen Büyükelçi-
si Nâzım Belger'in konutuna bir
süre önce saldıranlardan bazıla-
nmn yakalandığı bildirildi.
Büyukelçi Nâzım Belger, bu
konuda resmi bir açıklama ya-
pılmamasına karşın yetkililerin,
aranan 18 kişiden 6'sının yaka-
landığını belirttiklerini söyledi.
Belger, Yemen Dışişleri Ba-
kanlığı'nın, diplomatik misyon
temsilcilerini, resmi açıklama
yapmak üzere pazartesi giinıi
bakanlığa davet ettiğini de kay-
detti.
Yemen hükümetinin saldınlar
konusunda çok duyarlı davran-
dığını belirten Belger, huküme-
tin halkı uyardığını ve yardım-
cı olmasını istediğini kaydede-
rek, yetkililerin, suçlu oldukla-
n belirlenen diğer 12 kişinin ya-
kalanmasının an meselesi oldu-
ğunu söylediklerini bildirdi.
Yemen İçişleri Bakanı Galib
El Komeş de, Yemeni adlı der-
gide yayınlanan demecinde, 31
ocakta Türkiye ve Fransa büyü-
kelçilerinin konutlannı bomba-
layan ve ABD Büyükelçiliği'ne
ateş açan kişüerin tutuklandık-
larını belirtti.
binadan 20 metre kadar uzağa
düşerken diğer ikisi daha da uza-
ğa düştü ve patlamadı.
Saldında kullanılan minibü-
sün içine havan mekanizmasının
yerleştirilmesinden sonra tepe-
sinde delik açıldığı, bunun bant-
la kapatıldıktan sonra minibü-
sün rengine boyandığı anlaşıldı.
Minibüsün geçen temmuz ayın-
da Londra'da nakit para ödeyen
3 kişi tarafından satın aJındığı
belirlendi. Saldından hemen ön-
ce süriicünün minibüsten inerek
motosıkletle bekleyen ikinci bir
kişi tarafından olay yerinden ka-
çınldığı saptandı.
IRA'nın siyasal parti niteliğin-
de genel ve yerel seçimlere katı-
lan kolu "Sinn Fein"in geçen
hafta sonunda yapılan kongre-
sinde, "silahlı eylemlerde arzu
edilen sonuçlann alınamadığı"
şikâyetleri ortaya konmuştu.
1981 yılında IRA sanıklarınm
giriştikleri açhk grevlerinin 10.
yıldönümü nedeniyle IRA'nın
"bir gövde gösterisi" yapabile-
ceği bekleniyordu.
Her ne kadar IRA'nın bu son
eyleminin Ortadoğu bağlantüı
olmadığı emniyet örgütü tara-
fından açıklandıysa da IRA ile
diğer terör örgütleri arasında
ilişki olduğu biliniyor, IRA'nın
özellikle Libya'dan silah aldığı,
1987'de Fransa kıyı koruma ör-
gütü tarafından tesadüfen ara-
nan bir yük gemisinde ele geçi-
rilen silahlar ile ortaya konmuş-
tu.
"Eksund" adlı gemide 150
ton silah ve cephane ele geçiril-
miş, 20 adet karadan havaya fü-
ze, çok sayıda makineli tüfek,
havan toplan, el bombalan, tü-
fekler ve 2 ton da "Semtes" pat-
layıcı madde bulunmuştu.
du. Dışişleri bakanı bunu şöyie
yanıtladı.
"Poütikamız irak'ın yok edil-
mesini bedef almıyor. Başkamn
da daha ÖDce birçok defa ifade
ettiği gibi, Irak halkı Ue bir so-
runomuz yok ve irak'ın toprak
batünliifiiniin korunmasını des-
tekliyoruz. Geçmiste ve şu anda
Irak üzerinde çeşitli menfaatle-
ri bulunan komşnlannın, Irak-
ın toprak biitünlügünde defişik-
Hk yapıimagm^ egüim gösterme-
si gibi bir durum ortaya çıkarak
dunıman bir piyango torbasına
dönüşmesini arzulamıyoruz."
Baker, bu yanıtında "grab
bag" (piyango torbası) deyimi-
ni kullaıuyor. Bu da mükâfatla-
nn torba içinden çekilerek da-
ğıtıldığı bir durum, ya da bir
başka kapsamda, kapış kapış
torbası anlamına gelebiliyor.
Baker'ın bu açıklamasından
sonra Pell yeniden sözü aldı ve
"Geçmişte, bir antlaşmada (Sevr
AnÜaşması'nı kastediyor) Kiir-
distan'a bir ülke olarak atıf var-
dı. Orada yaşayan insanlar yıl-
lardan beri istismar edildiler.
Onlann da masaya oturabilece-
gi bir diizenleme olabilir mi" di-
ye üsteledi. Baker, bunun üzeri-
ne şöyle konuştu:
"Bu halkın ugradıgı insan
haklan istismariannı geçmişte
göz önünde bulundurduk. Şim-
di de öyle yapmahyız. Bildiginiz
gibi Saddam Hüseyin'in, kendi
halkı olan Kürtler üzerinde kit-
le imha silahlannı kullandıgını
çeşitli defalar dikkate getirdik.
Bu iasan haklan ihlalleri dikka-
te alınmalı ve haksızlıgın diizel-
tilmesi gereküdir. Ama, irak'ın
toprak bdtiinliigünü dagıtacak
bir şekilde bagımsız bir devlet
yaretmak konusu, ne şu anda
saraş hedeflerimiz ve siyasi
amaçlanmız içindedir ne de ol-
malıdır."
(Baftarafı I. Sayfada)
ması, Ankara'da "son derece
ohımJu" karşılandı. Diplomatik
kaynaklar, Baker'ın Kürt devle-
tiyle ilgili açıklamasının, Tür-
kiye'ye çeşitli temaslarda iletilen
"Bağımsu Kürt devtetini destek-
kmiyoruz" sözü çerçevesinde ol-
duğunu belirterek VVashington1
un yaklaşımını "bölgesel istik-
rar açısından memnuniyet veri-
ci" diye nitelendirdiler.
Öte yandan Kürt sorununun
savaş sonrasında uluslararası
platformlarda gündeme getiril-
mesi konusunda Türkiye'nin
Batılılara "Toprak bütünlüğü
güvencesi önkoşuluna dayalı
olumlu görüş" bildirdiği öğre-
nildi. Batılı kaynaklar, BM Gü-
venlik Konse>'i'nin Kürtlerin
haklan konusunu ele almasın-
dan "yüksek olasılık" diye söz
ederek "Güvenlik Konseyi,
Irak'taki Kürtlerin dunımunn,
Musul'un statüsünü gündeme
getirebilir. Ancak bu konuda çı-
kanlacak ilk karar irak'ın ve di-
ğer bölge ülkelerinin toprak bü-
tünlügünun güvenceye alınma-
sı dognıltusunda olacaktır. Bu
eğilim, ankara'da da
beninıseniyor" ifadesini kullan-
dılar.
Siyasi reform paketi
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın çeşitli sohbet ve demeç-
lerinde "siyasi reform planı"
ndan "yeniden yapüanma" ola-
rak soz ettiği ve bu girişimin
"Körfez kriziyle bagianülı olma-
dıgını" vurguladığı bildirildi.
Ancak Batılı diplomatik kay-
naklar, krizin başlamasından
sonra Cumhurbaşkam Özal'ın
başta VVashington, Londra,
Bonn, Paris olmak uzere birçok
başkentle yaptığı doğrudan ve
dolaylı temaslarda, "Si>
-
a
r
i re-
form yapacagız. Daha liberal bir
rejira kuracagız. Türkiye, Orta-
dogu'nun en istikrarlı iilkesi
olacak" sözlerini kullandığı kay-
dediliyor.
Siyasi danışman, yabana dip-
lomat ve ekonomi uzmanların-
dan edindiğimiz bilgilere göre
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
"çoksesli sivil tophım yaraölma-
sına yönelik siyasi reformlar"
olarak nitelediği ve ekonomik,
siyasi destek istediği girişimler
şu başhklarda özetleniyor:
1) Bölgesel kültürler Türki-
ye'nin çok dilli, çok dinli ve çok
kültürlü yapısı Cumhurbaşkanı
özal tarafından sık sık telaffuz
edilmeye başlandı. özal'ın Ba-
tılılara "Türkleştinne tarihsel
görevini yaptı, Kemalizm miya-
dını doldurdu. Ermenilerden.
Rumlara, Çerkezlere, Lazlara
kadar bölgesel kültürlerin daha
geniş bir sosyo-kültürel etkinük
içinde olmasına imkân verebili-
riz" görüşünü ilertiği öğrenildi.
Kürtçe konuşma yasağının
kaldırılması girişiminin bu ko-
nudaki ilk adım olarak değer-
lendirildiğini belirten Batıh kay-
naklara göre, Cumhurbaşkanı
Özal, Kurtçe yayın yasağının
kaldırılması, Nevruz kutlamala-
nna izin verilmesi, Kürt dili, ta-
rihi ve etnolojisini araştırmak
üzere akademik kürsüler kurul-
ması gibi yeni bazı girişimlerin
yapılabileceğini ifade etti.
2) Orduya denetim: Cumhur-
baskanı'nın ordu üzerinde sivil
denetimin arttmlması için Ge-
nelkurmay Başkanhğı'nın Milli
Savunma Bakanlığı'na bağlan-
ması düşüncesini de Batılılara
ifade ettiği öğrenildi. Bu konu-
da Cumhuriyet'e bilgi veren bir
Batıh kaynak, "Körfez krizi
Türkiye'de askeıierin siyasi ira-
deden bagımsız olarak hareket
edebildiğini ve siyasi iradeyi sı-
nıriayıcı olabüecefini" gösterdi-
ğini ifade etti ve Cumhurbaşka-
nı özal'ın "siyasi iradenin askeri
iradenin üzerine çıkanlması için
girişimlerin 1991'de yapılacagı-
m" söylediğini aktardı.
3) Kıbns'ta adım: Körfez kri-
zinin başlangıcından önce Cum-
hurbaşkanı Özal'ın, "Kibns'ta
esnek politikalardan yana
olduğunu" Washington'a ifade
ettiği biliniyor. Ancak bu dü-
şüncenin, Yunanistan'ın 1974
Kıbns Rum harekâtı ile Kuveyt'-
in işgali arasında bağlantı kur-
ması sonrasında yeniden günde-
me getirildiği öğrenildi. Kıbns
sorununun savaş sonrasında
"çözümü hızlandırılması gere-
ken bölgesel sorunlardan biri"
olarak görülmesi üzerine, Tür-
kiye'nin KKTC yönetimiyle iş-
birliğini koparmadan BM Gü-
venlik Konseyi nezdinde bir ata-
ğa kalkacağından söz edilmeye
başlandı. Bu atağın, adada fe-
deratif çözümün, Türk tarafınm
kabule hazır olduğu konusunun
vurgulanmasına dayandınlaca-
ğı ve ilk adımın, Dışişleri Baka-
nı Kurtcebe Alptemoçin ile BM
Genel Sekreteri arasında şuba-
tın ikinci yansuıda yapılacak gö-
rüşmede atılacağı ifade edildi.
Irak'a sıı kısmtısı
(Baştarafı 1. Sayfada)
nusundaki soruyu ise "Hayır,
bizim su durumumuz iyidir. Su
yUksekligi 467.50 koduna ulaş-
tı. Öyle bir sorunumuz yok" di-
ye yamtladı.
DSİ 16'ncı Bölge Müdürlüğü-
nün bir üst düzey yetkilisi de 1
şubattan itibaren Suriye ve
Irak'a su ambargosu başlatıldı-
ğını doğrulayarak Cumhurbaş-
kanı özal'ın emri üzerine Ba-
yındırlık ve Iskân Bakanhğı'n-
dan gelen talimatla, Atatürk
Barajı göl sahasındaki su tutan
kapakların aşağı indirilmesiyle
Fırat Nehri'nden Irak ve Suri-
ye'ye verilen saniyede 500 met-
reküp suyun 300 metrekübe in-
dırildiğıni belirterek şöyle ko-
nuştu:
"Kısıtlama Körfez krizi nede-
niyle Irak'a uygulanan ambar-
gonun bir devamıdır. Bize Su-
riye ve Irak'a verilen suyun 1 şu-
bat tarihinden itibaren 300 met-
rekube indirilmesi söylendi. Biz
de kapaklan gerektigi şekilde in-
dirdik. İki iilkeye dokuz gündiir
eskisine göre az su verilmekte-
dir. Sanırım kısıtlamadaki tek
hedef Irak. Amaç, oradaki ba-
rajın çauşmasını engellemek, Fı-
rat Nehri'nden antmayla alınan
içme suyunda kısıtlamaya git-
mek. Bundan Suriye de etkile-
necek. Çiinkii Suriye'nin Fırat
üzerinde barajı var. Hükümet
yetkilUerinin ambargo konusun-
da Suriye yetkilileriyle görüs-
tüklerini sanıyoruz."
Ankara'daki Ortadoğu su
varlığı konusunda uzman mü-
hendisler ise yapılan kısıtlama-
nın "hiçbir teknik gerekçesi bu-
lunmadığını", Irak'a karşı alı-
nan "siyasi bir karar" olduğu-
nu vurguladılar. Teknik adam-
lar, uygulamanın Irak'a yönelik
yaptırım gücünün de düşük ol-
duğunu belirterek, "Bu mevsim
Dicle'nin Irak'taki akımı, sani-
yede 1500-2000 metrekup ara-
sındadır. Fırat'tan yapılan sani-
yede 200 metrekup kısıtlamanın
haziran ayı sonuna dek Irak
üzerinde etkili olması düşünüle-
mez. Ancak Türkiye'nin siyasi
baskısını göstenneye yarar" di-
ye görüş büdirdiler.
Ortadogu'nun su kaynaklan
konusunda ABD Dış Politikası
(U.S. Foreign Policy on Water
Resources in the Middle East)
adlı kaynakta yer alan bilgilere
göre Dicle Nehri'nin Irak'taki
su potansiyeli yılda 42 milyar
230 milyon metrekübe ulaşıyor.
Bu suyun yaklaşık yarısı Türki-
ye'den, diğer bölümü de tran
dağlanndan besleniyor. Türki-
ye'de Dicle üzerinde şu anda in-
şaatı tamamlanmış bir baraj ol-
madığı için Dicle'nin Irak'a ta-
şıdığı suları kesme olanağı bu-
lunmuyor.
Ankara-Şam ve Bağdat ara-
sındaki anlaşmalar gereği Fırat
üzerindeki Atatürk Barajı'mn
dolma sürecinde Fırat Nehri'n-
den Suriye'ye saniyede 500 met-
reküp su bırakılıyor. Bu miktar
yılda 15 milyar 750 milyon met-
rekübe eşitleniyor.
Fırat'ın Suriye ve Irak'a taşı-
dığı su miktarının saniyede 200
metreküp azaltıunasımn etkisiz
olacağı görüşünü savunan tek-
nik adamlar şu gerekçeleri vur-
guluyorlar:
1) Dicle ve Fırat nehirleri Irak
tarafından kanallarla ilintilendi-
rümiştir. Dicle'nin sularını Fı-
rat'a aktarmak mümkündür.
2) Bu mevsim sulama yapıl-
madığmdan etkili su kullanımı
söz konusu değildir.
3) irak'ın Fırat üzerindeki iç-
me suyu antma tesislerinin kul-
landığı su, 3-5 metreküp/sani-
yeyi geçmediğinden bu miktar
ne kadar kısıtlama yapıhrsa ya-
pılsın her koşulda Fırat'ta bu-
lunabilecektir.
4) Bu mevsim yağış nedeniy-
le Atatürk Barajı altındaki hav-
zadan da ek su potansiyeli Fı-
rat'a eklenecek ve kısıtlamanın
etkisi azaltılacaktır.
Atatürk Barajı'ndan bırakı-
lan su miktannın azaitıldığı yo-
lundaki habere ilişkin soruları
yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Murat Sungar şunları
söyledi:
"Atatürk Barajı'ndan Fırat
Nehri yatagına bırakılan su
miktannın 500 metreküpten 300
metrekübe indirildigi yolunda
bir haberin bazı ajanslara inti-
kal ettiği müsahade edilmiştir.
tlgili makamlarımızca bu
yönde berhangi bir karar alın-
mış olmayıp, sadece Atatürk
Barajı santralının çıkışındaki
nehir yatağının tanzin: edilme-
si gereği muvacehesinde zaman
zaman suyun azaltılması mec-
buriyeti hasıl olmaktadır. Geçen
5-6 gün içinde bu islem kısmen
yapılmış ve bilahare bırakılan su
miktan tekrar normal seviyeye
çıkanlmıştır. Bu konudaki tek-
nik bilgilere göre nehir yatak
düzenlemesi tamamlanıncaya
kadar belirli kısa sürelerle za-
man zaman bu işleme başvurul-
ması gerekebilecektir."
Irak casusuna
12 yıl hapis
ANKARA (AA)— Irak hesa-
bına casusluk yaptığı gerekçesiy-
le 12 yıl ağır hapis cezasına çarp-
tırılan TPAO eski kontrolörü
Ahmet Alver'in cezasının Askeri
Yargıtay'ca onandığı öğrenildi.
Yetküilerden alınan bilgiye
göre Ahmet Alver'in temyiz baş-
vurusunu görüşen Askeri Yargı-
tay 4. Dairesi, Genelkurmay As-
keri Mahkemesi'nin verdiği cezayı
usul ve esas yönünden yerinde
görerek onadı. Yetkililer, Ahmet
Alver'in temyiz başvurusunda
duruşma isteminde bulunmadı-
ğını, dosya üzerinden yapılan in-
celeme sonucu, onama kararı-
nın oybirliğiyle verildiğini kay-
dettiler. irak'ın Ankara'da gö-
revli askeri ataşelik mensuplan-
na, Türkiye'nin Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde bulunan
askeri tesisler konusunda bilgi
verdiği gerekçesiyle gözaltına
alınan Ahmet Alver, Genelkur-
may Askeri Mahkemesi'nde yar-
gılandı.
KO71FM
UĞURMUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
Kısa adı IRA olarak bilinen irianda Kurtuluş Ordusu'nun
önceki gün Londra'da düzenlediği saldırı, bu dumanlı ha-
vadaki yeni eylemler için bir "sinyal" olarak yorumlanabilir.
IRA'nın Filistin Kurtuluş örgütü ile de ilişkiler kurduğu, bu
ilişkilerin Stephen Robert Howe adlı bir İrlandalı tarafından
yürütükjüğü, Hovve'nin, hCasım Muhammed Salim olarak da
bilindiği ileri sürülmüştür. (Adams James, The Financing
of Terror, Londra, 1986, s: 50)
Körfez bunalımından sonra IRA gibi örgütlerin FKÖ ve
Filistin kökenli öteki örgütlerte eyiem birliği yapmaları hiç
de şaşırtıcı değildir.
İspanya'daki kısa adıyla ETA olarak bilinen Bask Bölge-
si'nin bağımsızlığı için savaşan Euzkadi Ta Askatasuna ad-
lı örgütün de yine Filistin Kurtuluş örgütü ile ilişkileri oldu-
ğu Amerikan yazariarının kitaplarında yer alan bilgiler ara-
sındadır. (Dobson, Christopher-Peyne Ronald, Terrorists,
Facts on File, New York, 1979, s: 190)
Ermeni terör örgütü ASALA'nın ayrımcı Kürt örgütü PKK
ile ortak topiantılar düzenlediği ASALA'nın yayın organı Asa-
la lnterwiew'\n 1986 yılı ocak ayındaki sayısının 15. sayfa-
sında Joint ASALA-Kurdish Vtorkers Party Press Conferen-
ce adlı yayınında da yer alıyor.
lnterwiew With Mihran Mihiranian adlı küçük bir kitapçı-
ğın 40. sayfasında da PKK-ASALA işbirliğine değiniliyor.
Aynı konu, Amerikalı Profesor Michael M. Gunter'in Midd-
le East Journalr
\n 1986 yılı haziran ayında yayımladığı The
Kurdish Problem in Turkey başlıklı incelemesinde de yer alı-
yor. Prof. Gunter, ASALA-PKK işbirliğini Ermanian Repor-
ter ve Ermanian \Neekly adlı yayınlara dayanarak açıklıyor.
Bu ortamda büyük terör örgütleri birbirleriyle eylem bir-
liği yapabilirler.
Bunların bir kısmının da Filistin kamplarında eğitim gör-
düklerini unutmamak gerekiyor.
FKÖ, eğer ABD ve bağlaşıklarına karşı terör eylemlerine
karar verirse, bütün dünyada terör örgütlerinin eşgüdüm
içinde eylemlere gırişmeleri beklenebilir.
FKÖ'nün bu aşamada böyle bir eylem kararı vermediği
biliniyor.
FKÖ ile uyuşmazlığa düşen öteki Filistin örgütlerinin, ör-
neğin Ebu Nidal Grubu'nun olası eylemlerinden de çekini-
liyor Gerçek adı Sabri el Benna olan Ebu Nidal'ın Suriye
BAAS Partisi üyesi olduğu, Saddam ile de dostluk ilişkileri
kurduğu biliniyor.
Batılı yayın organları El Ibrahim adlı bir teröristten de sık
sık söz ediyoriar.
Dr. George Habbaş'ın kurduğu Filistin Halk Kurtuluş Cep-
hesive Ebu Musa önderliğindeki El Fetih isyancılar adlı Fi-
listin kökenli öteki örgütler, bu arada eylem yarışına girebi-
lirler.
Terör kargasasına, Amal, İslamiAmal, El Cihad El İslami
ve Hizbullah, Cundullah gibi Şii kökenli terör örgütleri de
karışabilirler.
Türkiye'de son yıllarda sık sık saldınlar düzenleyen Dev-
Sol, 1977 yılında Dev-Yol hareketinden ayrılan bir grup tara-
fından kuruldu.
Ankara SBF öğrencisi Mahir Çayan'ın önderliğindeki çe-
şitli fakülte ve yüksek okul öğrencileriyle Hava Kuvvetleri
Komutanlığı'nın küçük rütbedeki subaylarından oluşan Türki-
ye Halk Kurtuluş Parti Cephesi'nl model aldı.
THKP-C, 1971 yılında İsrail'in Başkonsolosu Efraim El-
rom'u kaçırarak öldürdü. Bir süre tutuklu kalan örgüt üye-
leri, İstanbul'da Kanal-Maltepe Askeri Tutukevi'nden kaçıp,
1972 yılı 26 mart günü Ünye'de radar tesislerinde görevli
iki İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırdılar.
* Üç yabancı teknisyen ile birlikte Niksar'ın Kızıldere ko-
yünde saklanan Çayan ve dokuz arkadaşı, güvenlik kuv-
vetlerince atılan havan toplarıyla öldürüldüler. Üç yabancı
teknisyen, açılan havan atışından önce Çayan ve arkadaş-
larınca ökJürülmüşlerdi.
Dev-Sol'un 12 Eylül 1980 tarihinden önceki en önemli ey-
lemi, 12 tyan dönemi başbakanlarından Prof. Dr. Nihat
Erim'in İstanbul'da ve MHP'li bakanlardan Gün Sazak'ın öl-
dürülmeleriydi.
Dev-Sol örgütünün önderleri, 12 Eylül döneminde Anka-
ra, İstanbul ve İzmir sıkıyönetim komutanlıklan askeri mah-
kemelerinde yargılandılar. Dev-Sol'un önderieri Bayrampaşa
Cezaevi'nden kaçmasmı da başardılar.
Dev-Sol, son bir yıldır işlenen 32 cinayetin on ikisini üst-
lendi. Bunların arasında, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı
eski Adli Müşaviri Durmuş Akşen, MIT eski Müsteşar Yar-
dımcısı Hiram Abas, polis görevlısı Kâzım Çakmakçı, emekii
Başkomiser Muhsin Bodur ve Aydın Barıl, Bayrampaşa Ce-
zaevi Savcısı Fikret Aygen, emekii Korgeneral Hulusi Sa-
yın cinayetleri de var.
Dev-Sol'un en son cinayeti, Adana'da İncirlik Üssü'nde
görevli Amerikalının öldürülmesidir.
Savaş nedeniyle terörün çok daha canlar alacağı anla-
şılıyor.
İNGİLİZCEYİ
8 ayda konuşun.
Sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştıralım.
Tel: 349 59 38
ADANA fflPODROMU'NDAN FtKRET DAĞLIOĞLU
1. KOŞU: F: Gaddar (7), P:
Karayunt (3), PP: Sabur (5), S:
Serap 25 (6).
2. KOŞU: F: Esenyel (8), P.
Bükentay (2), PP: Aslangülü
(6), S: Çaldıran (3).
3. KOŞU; F: Pafa (3), P: İs-
koçyalı (8), PP: Kınmer (2), S:
Şeyhçoban (4).
4. KOŞU: F: Kıryunt (9), P:
Küçükşerife (1), PP: Cihangir
8 (3), S: Erdal 1 (4).
5. KOŞU: F: Demiıkır (3),
P: Beycan (2), S: Varol-lzzet
(6).
6. KOŞU: F: Memo (9), P:
Good By (6), PP: Tornado 1
(4), PP: Günseli (8), S: Gülnar
(10).
7. KOŞU: F: Anatoüa (9), P:
Lady Sera (3), PP: Poker D'as
(1), S: Sagıp (2).
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Da0hoğlu
M. Tokmak
N. Yılmaz
K. Akyer
8
8
8
8
8-10-2
3-8
8-2-3
3-8-10
4-2-3
9-1-3
1-2-3-4
1-9-2
2-3-5
3
3
3
9-4-8-2
9-M-8
8-9
4-6-8
1-2-9
9-3-6-1
9-6-3-1
3-9-10
Samsung'dan göz kamastıran bir fırsat!
Dünyanın gözlerini kamastıran kuruluş
Samsung'un bütün ürünleri şimdi olağanüstü
taksitkoşullanyla satışa sunuluyor... Çok kısa
bir süre için. Samsung televizyonlarını,
videolarını, müzik setlerini mutlaka görün.
Sahip olmak için yandaki işareti
gördüğünüz Samsung ürünlerini
satmaya yetkili Elpa
bayilerindensize
îşte "Samsung teknolojisinin yıldızları"
GÖZ KAMAŞTIIAN
F I R S A T
cg SAMSUNG
Samsung televizyonlar!
en yakın olanına hemen girin.
Seçiminiziyapın,
*
ö t
"" peşinatınızı yatırın.
Bugöz kamaştırıcı fırsattan
sizde yararlanın.
ÜRUNLER
Samsung 51 cm/U< (50261
Samsung 5İOT/UK (501 2|
Samsung 51 an/UK (5026)
Samsung 51 cm/UK (501 2)
HEMEN TESUM
Peşınot
555 000
555 000
-
-
Taksit
345 000
345 000
-
-
Sayısı
7
7
-
-
MART TESUM 1 NİSAN TESUM
Pe*inat
330 000
330 000
-
-
Taluıt
330 000
330 000
-
-
Soyoı
8
8
-
-
Pesinal
297 000
297 000
-
Taksit
297 000
297 000
-
-
9
9
-
-
MAY1S TESUM
Peşmat
-
-
290 000
290 000
Taksit
-
-
290 000
290 000
T<*st
Scyiii
-
-
9
9
KDVDAHh.
TOPIAM
FIYAT
2 970 000
2 970 000
2900 000
2900 000
Samsung video ve müzik setleri!
URUNLER
So-Tisong VHS Vıdeo/UK
Somsung VIP 690 Muzık Setı/UK
Samsung SCM 7550 Muzık Setı CD/UK
HEMEN TESUM
Peşinat
350 000
325 000
455 000
Taksit
350 000
275 000
360 000
w
7
7
7
MART TESUM
Pesınat
320 000
250 000
335 000
Toksıt
310000
250 000
330 000
Tonrf
8
8
8
NİSAN TESUM
Pesınat
280 000
225 000
297 500
Taksn
280 000
225 000
297 500
Taks.ı
9
9
9
K D V D A H I L
T O P I A M
FİYAT
2 8 0 0 0 0 0
2 2 5 0 0 0 0
2 9 7 5 0 0 0
B u k a m p a n y a M e r l t e z B o n l t o s ı ' n ı n > l g i l ı t e b l ı ğ ı n e u y g u n d u r K D V o r a n l a r ı n d o m e y d a n a g e l e c e l c d e ğ m U i k f ı y a t f a r a y c n s i t i l ı r
ojfnin yıldızı insanlar icin parlıyor. eRSAMSUNG
_ * § ' * • # *» Electronics
TUİB(ITE OISTHBOTĞRÛ EIPAA5 >1MI Tel 21 6840 • 22 4367 AMARA 138 32 90 139 U 43 ADANA. M «7 97 146809 SAMSUN 1404 ü • '401 51 AT^AIYA. 21 43 13 Momıaro Böi^e fcm.« M*a k SrsKmlerı A5 ISTANBUTei 131 2 7 5 2 I 5 M
HMAS «B(j»Ow*<U2KSB7EMl£)ÎIA5 TATIŞ HOIDING «LHUÜSUJt*