18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT 1991 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 rtYASADADfttZ MODotai Afcran Muto HrrİOTfa Rortn hgüzSMni Ffînsa Frangı lOOİMyanLnti SAMytf Avustuıya $ilmı Mvizlnt(J) = 3190 2190 2540 1930 6400 636 286 810 307 Satış 3200 2200 2550 1940 6450 643 290 820 312 3197 Carfıurtyet Rapl 24aya/ attm 22 ayar tüezüc 900 ( y * gûmfe Vakıfbank Attmı &aatA/tnı MBatas 1 Ons» Ate 251.000 285 000 37 750 33 450 423 210 000 210.000 209 000 367 30 Tl InMnnta Ort. tm (*) 256.000 295.000 37 900 37.100 450 215 000 215.000 214 000 367 80 «93 Nadirler'den yeni bir şirket • ANKARA (AA) — Ortaklan arasında Asil Nadir'in oğlu Birol Nadir ve eski eşi Ayşegül Nadir'in de yer aldığı 'Nad Ofset' Gazetecilik ve Matbaacıük A.Ş. adh yeni bir şirket kuruldu. Merkezi Istanbul'da bulunan şirketin sennayesi 200 milyon üra olarak belirlendi. Şirketin kuruluş amaçları arasında, gazete, dergi, kitap ansiklopedi başta olmak üzere Türkçe ve diğer dillerde yayın hazırlamak, basmak, bastırmak ile turizm ve sportif faaliyetlerde bulunmak, sportif tesis kurmak ve inşa ettirmek yer alıyor. Kuruculan arasında yer alan Birol Nadir'in şirketteki payı 197 milyon lira, diğer kuruculardan Ayşegül Nadir, Fahri Görgülü, Tanju Tecimer ve Cüneyt Ortan'ın paylan ise 750 biner lira düzeyinde bulunuyor. 'Çevreci'bir deterjan • Ekonomi Servisi — Procter And Gamble (Mintax) fırması, Ariel Ultramatik adı altında yeni bir deterjan geliştirdi. Yeni ürünün tanıtım toplantısında konuşan şirket Genel Müdürü Dr. Rainer Bastian, bu deterjanın doğaya getirilen yükü asgariye indirdiğini, çevreyi kirletmedifcini belirtti. KKTC Ue bavul ticareti Û ANKARA (AA) — KKTC'den yolcu beraberinde getirilecek 750 mark tutanndaki eşya gümrükten muaf tutuldu. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, KKTC'den yolcu beraberinde getirilecek eşyalara ilişkin yeni düzenleme yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik şöyle: 'KKTC'den Türkiye'ye gelen yolcularm beraberindeki 750 mark veva eşiti döviz tutanndaki hediyelik eşyanın gümrük vergilerinden muaf yurda sokulmasına, mikıar ve vasfına bakılmaksızın izin verilir". Exinıbank kredileri • ANKARA (UBA) — Ağustos ayında ortaya çıkan Körfez bunahmıyla nedeniyle yavaşlatıldığı açıklanan Eximbank kredilerinde ocak ayında anlamlı bir düşme görülmedi. Eximbank ocak ayında ihracatçılara 313 milyar 277 milyon Iira tutarında sevk öncesi ihracat kredisi kullandırdı. Denizer'den Sözen'e ziyaret • tstanbul Haber Servisi — Genel Maden-lş Sendikası Genel Başkanı Şemsi Denizer, lstanbul Bûyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'e maden işçilerinin grevine verdiği destek için teşekkür ziyaretinde bulundu. Şemsi Denizer, ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, maden işçisinin 69 gün süren mücadelesine halkın ve belediyelerin büyük destek verdiğini belirterek "Bunun içinde sizin ayn bir yeriniz vardı. 55 bin madenci adına size teşekkür ediyorum" dedi. Nurettin Sözen de madenci grevinin ülkenin yaşadığı ekonomik zorlulüar içinde doğal bir hak mücadelesi olduğunu ifade etti. Fındık ve çay rekoltesi dtiştü • TRABZON (AA) — Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 1990 ürünü yaş çay ve fındık rekoltesinde bir önceki yıla göre azalma olduğu bildırildi. 1989 yılında 520 bın ton olan yaş çay rekoltesi, bu sezon 472 bin ton dolayında gerçekleşti. Kuveyt'ten bîzeSürgündeki Kuveyt hükümeti, Washington'da hazırlanan yeniden inşa programı projeleriyle ilgili anlaşmaların büyük bölümünü ABD firmalarıyla şimdiden imzaladı. İngilizler son anda birkaç proje kaptı, Fransızlar ise daha da geride kaldı. ALİDOĞAN Kuveyt'in Körfez savaşı sonrası yeni- den inşası ile gündeme gelen 100 milyon dolan aşan pazara girmekte Türkiye geç kaldı. Sürgündeki Kuveytli yetkililer, Washington'da hazırlanan "yeniden in- şa progrmmı" çerçevesindeki projelerin büyük bölümünü Amerikan ve Ingiliz firmalarına verirken, Türkiye'den sade- ce "Asker kökenli mühendis, mimar ve işçi'' talebinde bulundular. Dışişleri Ba- kanlıgYnın ilettiği bu isteğe "işci bulHM kunıluşu olnuıdığı" gerekçesiyle sıcak bakmayan Türk Müteahhitler Birliği'nin Kuveyt pastasından pay alabilmek için tek umudunun Amerikan ve tngiliz şir- ketlerinden gelebilecek "taşeronhık" tek- lifleri olduğu bildirildi. Kuveyt'in, henüz bombalanmamış tesisleri de kapsayan yeniden inşa programının fınansmanı için elindeki zengin hisse senedi portfö- yünü satma olasüığı, uluslararası mali kuruluşlan hisseleri ucuza kapatma ya- nşına soktu. Körfez savaşı ağır hava bombardıma- nı ile sürerken, Londra ve Washington- daki Kuveytli yetkililer Kuveyt'in yeniden inşa programı ile ilgili calıjmalannın bü- yük bölümünü tamamladılar. Dünya Bankası'mn katkısıyla 1990 arabk ayın- da Washington'da hazırlanan ve 100 mil- yar dolan aşması beklenen "yeniden in- şa için ivedi program"ın mali hazırük- lan Londra'daki Orchard Street üzerin- deki bir binadan sürdürülüyor. Kuveyt- li zengin tüccar ailelerin sahibi olduğu Kuveyt Ulusal Bankası'nın (KUB) Lond- ra'daki yetkilileri, lngiliz merkez banka- sıyla ilişkiye geçerek dondurulmuş var- hklannın debloke edilmesini sağladılar. Banka ayrıca, tngiltere Merkez Banka- sı'ndan sağladığı "lngiliz Bankası Statüsü" ile de büyük avantaj elde ede- rek, işgal öncesi sennayesinin önemli bö- lümünü kullanma olanağına kavuştu. Mali acıdan rahatlayan Kuveytli yet- kililer, müttefık harekâtının başlamasın- dan iki hafta önce Washington'a 40 ki- şilik bir heyet göndererek, Amerikan fir- malan ile müteahhıtlik ve mühendislik hizmetleriyle ilgili anlaşmalan imzala- maya başladılar. Sürgündeki Kuveyt hü- kümetinin 20 ocak tarihinde oluşturdu- ğu 4 ayn komite de bu anlaşmalara res- miyet kazandırdı. Kuveyt'in bugüne ka- dar yeniden inşası ile ilgili projeler için anlaşmaya vardığı bazı Amerikan şirket- leri ve calışma alanlan ise şöyle: Caterpillar (kamu hizmetleri ve altya- pı), Bechtel, Fluor Deniel, Brown an Ro- ot, Fbster Wheeler (mühendislik müte- ahhitlik işleri), CBI (depolama tankla- n), Red Adair, Wüd Well Control (pet- rol kuyulannm onanmı); Halliburton, Baker Huges (petrol hizmetleri). Londra'dan Edip Emil öymen'in bil- dirdiğine göre, Kuveyt'te en şanslı firma- lardan biri, bazı projelerde ENKA ile de çalışmış olan ABD'li büyük inşaat fır- ması Bechtel. Kuveyt Ulusal Bankası'nın Londra'da- ki şubesine mali kolaylıklar sağlayan ln- giliz hükümeti, ABD'li fırmalann bu atağından rahatsız oldu. Ingiltere Tica- ret ve Sanayi Bakanı'mn, büyük inşaat ve mühendislik firmalan temsUcilerinden oluşan bir komite oluşturarak sürgünde- ki Kuveyt hükümeti ile ilişkiye geçirme- si sonucu az sayıdaki tngiliz firması da Kuveyt pastasından pay almayı başara- bildi. Fran.si7.lar ise son anda eski Kuveyt Büyükelçisi Jean Bressot'yu Suudi Ara- bistan'a gönderdilerse de bir sonuç ala- madılar. Kuveytli yetkililer, Amerikan firmala- rıyla anlaşmalan imzaladıklan günler- de Türkiye'nin VVashington Büyükelcili- ği'ne başvurarak, yeniden inşa programı çerçevesinde istihdam edilmek üzere Türkiye'den "Asker kökenli mühendis, mimar ve işçi" talep ettiklerini bildirdı- ler. Bu istek, Dışişleri BakanhğYnın çek- tiği bir faksla Türk Müteahhitler Birli- •y' yokği'ne (TMB) iletildi. TMB Başkanı Ka- dir Sever, "kendilerinin bir işçi bulma kurumu olmadığı" gerekçesiyle bu iste- ğe "sıcak bakmadıklarını, amaçlannın müteahhitlik işlerinde pay alacak anlaş- malar yapmak olduğunu" belirterek şöy- le konuştu: "Türkiye'nin bu tür anlaşmalara taraf olması imkânsız. Kuveytlilerle böyle bir politik Uiskiyi sağlayacak mekanizmamız yok. ABD, Ingiltere ve Kuveyt arasında savaştan kaynaklanan bir silah ve mali- yet Uişkisi zaten mevcut. Yeniden inşa programında da bu iç içelik sürüyor. Bi- zım buna müdahil olmamız mümkün değil. Anlaşmayı imzalayan yabana firmalardan taşeronluk teklifleri alma- mız mümkün." Kuveyt'in yeniden inşası için hazırla- nan uzun dönemlı programın yanı sıra, savaş sonrası elektrik, su, haberleşme ve ulaşım gibi temel gereksinimlerin karşı- lanmasına yönelik üç aylık bir kısa dö- nem programa ilişkin hazırlıklar da ta- mamlandı. Savaşın maliyetine de katılan Kuveyt'- in toplam 100 milyan aşan bir inşa prog- ramını nasıl finanse edeceği konusu baş- ka beklentileri de gündeme getiıdi. Ku- veyt'in elinde bulunan, aralannda Benz- Daimler, BP gibi büyük şirketlerin his- se senetlerinin de yer aldığı zengin prot- föyünü satması olasüığı karşısında, ulus- lararası finans kurumlan bu hisseleri "ncuza kapatmak" amacıyla harekete geçtiler. p i Q r 7 Q Y a p l K r e d i BMÜUBI'OIH yeni müdüriük binası Yapı Kredi Plaza, dün Cumhur- p . başkanı Turgnt Özal'ın katıkhğı bir törenle açıldı. tstanb«l'da Levent'te yeni oluşan fınans merkednin ortasında yer alan Yapı Kredi Plaza, dördü bodrumda olmak üzere 22 kattan oluşuyor. Binada 426 kişiUk bir konferans saJonu, 400 kişiİik bir lokanta, bir banka şubesi ve 56 araba kapasiteli bir garaj bulunuyor. Bütün cephele- rinde reflektif cam kullanılan Yapı Kredi Plaza'mn temeli 1986 kasınunda atılmıştı. İnşaat, geçen temmuz ayında sona enniş ti. 'SAVAŞ VE EKONOMİNİN GELECEĞI' TOPLAMTSINDAN NOTLAR Allah sabır versin CENGtZ TURHAN "ABD'de harita saüşlan artmış. Ortado- gu haritası alınıyor. Herkes artık Türkiye'- nin yerini büiyor." / "Ikinci Dünya Sava- şı'nda bir hedefı yüzde yüz vurmak için 4500 sorti yapılırmış. 9 bin bomba atılır- mış. Bu bombalar kilometrelerce mesafe- ye yayılırmış. Vietnam savaşmda, 195 sor- tiye ve 200-250 bombaya inraiş bu (bir dos- ya getiriliyor ve düzeltme: 200 dediğim 190'mış). Bombalar yüzlerce feet'e yayıhr- mış. Bugün o görünmeyen uçaklarla 1 sorti 1 bomba. Tam hedefın Ustüne" / "Suudi Arabistan'dan müteahhitlerimizin işçileri geri döndü. Biz bu kadar iirkek miyiz? Ne oluyor Suudi Arabistan'da? Arada bir, bir Scud füzesi geliyor. Onfaui da Patriottar im- •a ediyor. Kaç kişi yaralannıış? On beş. Ama yine de orada kalınnuyor. Demek ki kaybedecek bir şeylerimiz olduğunu kabul ediyoruz. Bu, toplumun ileri gitliğini gös- terir." Türkiye ekonomisini yöneten "krema" Hilton Oteli'nde toplanmış. Hazine, DPT, Merkez Bankası, birçok KİT en üst düzey- de temsil edilmiş. Kamu bankalannın ge- nel müdürleri, özel bankalann genel mü- dürleri, sanayiciler, ihracatçüar, basm gel- miş, büyük bir dikkatle ve ciddiyetle yuka- ndaki sözleri dinliyor. TÜSİAD-İSO ortak girişimi olarak su- nulan "Körfez Savaşı ve Türkiye Ekono- misinin Gelecefi" konulu toplantı, aslın- da Cumhurbaşkanı Özal tarafmdan isten- mişti. Düzenlemede DPT aktif rol almıştı. Toplantıda sunuşu DPT müsteşar yardım- cısı Turgut Tüten yapıyordu. DPT'den so- rumJu Devlet Bakanı Işın Çdebi de oraday- dı. Asü "diyalog" bir gün önce gerçekleş- tirilmiş ve DPT-TÜStAD-lSO zemininde görüş alışverişi yapümıştı. "Şov"da Hilton toplantısına kalmıştı. Nitekim kürsunün Cumhurbaşkanı *na " a n edflmesinin" ar- dından özal kürsüye çıktı. llk sözü "televizyon" oldu ve kameramanlara yak- laşmalarını işaret etti. Yaklaşık bir saat süren konuşma boyun- ca Cumhurbaşkanı, özellikle sanayicilerin kısa dönemli sorunlarıyla ilgili olarak me- saj verme konusunda son derece "agn stkı" davrandı. Buna karşılık, "80'den bu yana yapüklanmız, dttnyamn gdscegi, yönetim feisefemiz" konulannda sonsuz bir cömert- lik içindeydi. Muteahhitlerin zararlannı "gerçek zararlar" kapsamına alarak, "Tu- rizm ciler üzülmesin. Biraz destek yapaca- ğız. Ama ölçülii olmasından yanayım'' di- yerek onlann yürekK-rine biraz su serpti ama, "Hep devletten mama beklemeyin, yoksa büyüyemezsiniz" diyerek de "moral" verdiği kesimlere biraz sınırlama getirdi. H^le İSO Başkanı'nın "Bizlerin bu ülke için önenüni göstennenin zamanıdır" dediği bir toplantıda, Cumhurbaşkanı'nın, "Sanayi tanm buniar önemli sektörler, ama şimdi artık bir hizmet sektörii var. Bunun, ABD'de mflli gelir içindeki payının yüzde 70'i geçmesi bekJeniyor" şeklinde konuş- ması "son derece moral verid" bulundu. Bir de Özal'ın, bu diyaloglann sürmesi gerektiğini anlattığı bölümde "moral" do- ruğa çıktı. Hükümetle konuşmanın yanı sı- ra kendi düşüncelerinden istifade edilme- sinin yararh olduğunu belirtirken Cumhur- başkanı, düşünmeye eskisinden çok zaman ayırdığını, çünkü artık parti ışlenyle eskisi kadar uğraşmadığım söylüyordu. Bu söz- leri kısa süreli sessizlik, aniden patlayan gü- lüşmeler, "O ise artık Semra Hanım bakıyor" fısıldaşmaları ve gülüşmelerin kahkahalara dönüşmesi izledi. Daha toplantıya girişten itibaren "suurlamalarta" karşılanan, fotoğraf çe- kerken engellemelere maruz kalan basm mensuplarımn, "Köşk güvenligi" tarafın- dan içeriye sokulmamaya çalışıldığı, top- lantı sonrasındaki resepsiyonda, Cumhur- başkanrnın konuşmasmı izlemiş işadamla- nnın "morali" pek yükselmiş gibi gözük- müyordu. Toplanü organizasyonuna daha yakın işadamlan "konuşmada biraz daha somuta inilmesini ummnşlardı". Yine de Cumhurbaşkanımn meselelerin detayına in- mesi fazla beklenmiyordu. Yalnız, Işın Çe- lebi'nin bir konuşma yapması söz konusuy- du. Ama yapmadı. Detay, Çelebi'deydi as- lında. Bir de bu detayh çalışmalar uygula- maya konabilseydi. lşin başında kimin ol- duğu belli olsaydı. Toplantımn düzenleyi- cileri arasında sayılması gereken ünlü bir isim "Bize diyalog iyidir diyoriar, daha kendi aralannda diyaloglan yok" diyordu. Tabii yine de "belki bir ay siirer, belki iki ay" gibi, savaşuı bitiş tarihini işaret ettiği yorumuna yol açan sözler, "moral verici" addedilebilirdi. Davet üzerine toplantıya katılanlann beklentileri ise daha fazlaydı anlaşüan. Bu grubu temsil eden yorum, "Hiçbir şey söy- lemedi yine" biçimindeydi. Toplanü sonun- da yalnız işadamı olmak için değil, Türki- ye'de yaşamak için, "moral" kadar, "sa- bır ve sinir gücü"ne ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyordu. GüNEYDOĞU'DAN İZLENİMLER- BAIMAN ~ 6 Bölgeye gelin, krizi görürf Suudi hazînesi eriyor Ekonomi Servisi — Körfez savaşı, Suudi Arabistan'ın pet- rolden sağladığı hazineyi eriti- yor. Savaş nedeniyle yaptığı harcamalann ve yardım vaatle- rinin toplamı 48 milyar dolara ulaşan Suudi Arabistan, tarihin- de ilk kez dış borca ihtiyaç duy- du. Krallık, bir Amerikan ban- kası kanalıyla uluslararası ban- kalardan 3 milyar dolar borç istedi. Suudi Arabistan hazinesinin savaş nedeniyle omuzlamak zo- runda kaldığı 48 milyar dolar- lık yük, yıllık gelirinin yaklaşık yansı. Bu paranın en önemli bö- lümünü, bu yılın ilk çeyreğinde ABD'ye verileceği vaat edilen 13.5 milyar dolarlık yardım oluşturuyor. "Çöl Fırtınası" harekâtı da- ha 1 ayını bile doldurmadan, dış borca gereksinim duyan Suudi Arabistan'ın en büyük tedirgin- liği, savaşın ve dolayısıyla mas- raf listesinin uzaması. Operas- yonu para akıtarak destekleyen Suudi Arabistan Kralı Fahd'm kara savaşımn öne aunması için ABD Başkanı George Bush'u ikna etmeye çalıştığı belirtiliyor. Nakit rezervleri tükenen Su- udi Arabistan, Irak'ın Körfez'e boalttığı yaklaşık 7 milyon va- rillik petrolün temizlenmesi için gereken işlemleri yapmakta zor- lamyor. Körfez'deki kirliliğin yok edilmesi için henüz somut bir şey yapmamış olan Suudi Arabistan'ın, önce savaşı dü- şündüğü anlaşılıyor. 2 ağustostan 17 ocağa kadar geçen kriz döneminde petrol fi- yatları 40 dolara kadar yüksel- miş, OPEC üyesi ülkeler için iyi bir fırsat yakalanmıştı. Ambar- go karanndan sonra günde 5.5 milyon varil olan ham petrol üretimini 8 milyon varilin üstü- ne çıkaran Suudi Arabistan, 30 dolann üzerinde seyreden fıyat- ların da yardımıyla 12 milyar dolar tutarında ek gelir elde et- mişti. Ancak savaşın başlama- sıyla birlikte varil başına ham petrol fiyatının 20 dolara düş- mesi ve bu seviyede takılıp kal- ması ek kazanç kaynağını ku- ruttu. Savaştan sonra Kuveyt yakınlanndaki üretim tesisleri- ni durduran Suudi Arabistan'- ın kayıplan, Körfez'deki tanker trafiğinin yok denecek kadar aza inmesiyle büyümeye başla- dı. Krallık, bir yandan kendi topraklanndaki yanm milyona kadar ABD askerini beslerken ve binlerce savaş makinesine be- dava akaryakıt sağlarken bir yandan da günlük petrol üreti- mini yeniden 6-6.5 milyon varile indirdi. Odalar Birliği Başkanı Yalım Erez, Güneydoğu'daki kriz gezisinin son gününde tüm politikacıları bölgeyi ziyaret ederek, dert dinlemeye, çare bulmaya çağırdı. ESER ATİLLA DtYARBAKIR/BATMAN — Türkiye Odalar Birliği Baş- kanı Yalım Erez, Güneydoğu Anadolu'daki kriz gezisinin son gününde hükümeti göreve çağır- dı. Hükümetin, BM karanna uyarak ambargoya başladığı ta- rihte gereken önlemleri almadı- ğı için bugün sorunların bu bo- yuta uilaştığını belirten Erez, 'Ekonomiyi yönetenler olayın farkına varmadılar. Varabilse- lerdi, ihrac mallannın başka ül- keleıv gönderilmesini teşvik et- miş olsalardı, ekonomi böyle bir durgunluğa süriiklenmezdi'dedi. Güneydoğu insanmın morale ihtiyacı olduğunu söyleyen Ya- lım Erez, politikacıları bu böl- gede gezi yapmaya çağırdı. "En kısa zamanda buraya gelsinler, sıkıntıları dinlesinler, çare bulsunlar" dedi. Güneydoğu Anadolu'da am- bargonun ve savaşın etkilediği kentlerden biri de Türkiye'nin 'genç' illerinden Batman. Kriz öncesi Irak'tan Batman'a petrol ürünleri taşıyan tankerler şimdi sebze, meyve vekömür kasası olarak kullanılıyor. Batman'ı petrolden doğan şe- hir olarak tanımlayan Batman Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nizameltin tzgi'nin verdi- ği bilgiye göre kentte bulunan rafinerilerde çeşitli illerden gelen toplam 5 bin 300 kişi çalışıyor. Irak'tan buraya petrol ürünleri taşıyan tankerciler ise Batman halkının çoğunluğunu oluşturu- yor. ll olduktan sonra bir anda kalkınmaya başlayan Batman, halkın söylediğine göre son üç yıl içinde çok genişlemiş. "Da- ha 1964'lerde burası köydn. Şimdi 4 yıldızlı otellerin bulnn- duğu, fabrikalann tüttügü bir şehir" diye tanımhyor fabrika- tör Arif Giineş Batman'ı. Kent- te son 3 yıl içinde okul, otel çe- şitli fabrika yapımı için devlet- ten 320 teşvik aünmış. Bunlar- dan 43 tanesi şu anda çalışıyor. Arif Güneş de teşviklerden ya- rarlananlardan biri. Daha önce kuyumculuk yapan, verilen teş- viklerle daha sonra bir ipük fab- rikası kuran Güneş, "Ben ya- nımda 30 kişi çahştınyorum. Teşvikle kurulan her işyeri Bat- man'a yeni bir iş sahası açıyor. Ayrıca bu fabrikalardan Batı- ya ihracat yapıyoruz. Ben de Al- manya'ya iplik ihraç ediyorum" diyor. Ancak krizin başlaması bura- daki yatmmlara da darbe indir- miş. Paraya sıkışan yatınmcılar inşaatlara bir süre ara vermek zorunda kalmışlar. Batman dev- letten bu yatırımlar için işletme kredisi istiyor şimdi. EKONOMİ NOTLARI OSMANULAGAY Durgunluğa Karşı Moral Aşısı Yeterli mi? "Haydi aslanlar, kükreyin biraz. Atın şu karamsariığı ve yrt- gınlığı üzerinizden. 1980'jerin ihracat atılımını gerçekJeştiren- ler sizier değil miydinız? işadamı risk alan, cesaretle öne atı- lan adam demektir Şartlar şu an için elverişli görünmese bile şartlan değiştirecek olanlar da gene sizlersiniz. Piyasa- daki durgunluğun aşılmasına siz öncülük etmezseniz kim edecek?" Buna benzer sözleri ve çağnları giderek daha fazla duyu- yoruz son günlerde. Piyasadaki durgunluk karşısında iş âle- minin kaygılan her geçen gün artarken sorunun temelinde psikolojik etkenlerin yattığı görüşü de giderek ağırlık kaza- nıyor. Oyle bir hava esiyor ki, sanki vatandaş daha fazla pa- ra harcamaya başlasa, işadamı da biraz cesaretle öne atılıp daralmayı değil, genişlemeyi düşünmeye başlasa bu durgun- luk aşılıverecek ve her şey yoluna girecek. 8u görüşlerde gerçek payı var kuşkusuz. Körfez krizinin ve savaş ortamımn, insanların ekonomiyi yakindan ilgilendi- ren tercihlerini büyük ölçüde etkilediği bir gerçek. Yalnızca bize özgü bir durum da değil bu. Örneğin turizm ve havayo- lu şirketleri bütün dünyada kan ağlıyor. Tükettcilerin harca- malarını kısmaları nedeniyle başta ABD ekonomisi olmak üzere birçok ülkede ekonomik durgunluğun gündeme gel- diği görülüyor. Pek çok ülkede firmalar harcamalannı ve ya- tınmlarını sınırlandırma karartan alıyor, elemanlarının gezk lerini asgari düzeylere indiriyor. Böylece ekonomik faaliyet- te zincirieme bir azasıTia yaşanıyor. Türkiye'de 1989'un ikinci yarısından sonra kamçılanan ve sahlanan iç talebin durulması, bankalardan mevduat çekil- mesi, iş âleminin bir karamsarlık havasına girerek iş hac- mini düşüıme eğitimıne girmesi de, büyük ölçüde Körfez kri- zinin yarattığı psikolojinin uzantılan, sonuçlan. Dolayısıyla bu kısır döngüyü kırrnak için bu psikolojiyi deyiştirmenin önko- şul olduğunu düşünmek olası. Tabii savaş birdenbire sonuçlanır, Körfez krizi Türkiye'ye nefes akjıracak bir biçimde çözümlenirse bu sorun da ken- diliğinden aştlmış olacak, olumsuz beklentiler kısa sürede olumlu beklentilere dönüşebilecek. Ancak bu "mutlu gün'1 ün ne zaman geleceğini bilemiyoruz ve vakit geçiyor, eko- nomide durgunluk sürüyor. O halde, savaşın ve krizin bitme- sini beklemeden bir şeyler yapmak, insanların olumsuz bek- lentilerini kıracak biçimde onları motive etmek, onlara mo- ral vermek gerekiyor. Evet bu doğru ama acaba durgunluğu aşmak ve Türkiye ekonomisini sağlıklı bir çızgiye oturtmak için böyle bir moral aşısı kendi başına yeterli olabilir mi? Türkiye ekonomisinde durgunluğa yol açan tek neden in- sanların içine girdiği bu olumsuz psikoloji olsaydı bu soruya "evet" diye cevap verilebilirdi. Oysa tek neden bu değil. Kör- fez krizinin Türkiye ekonomisi üzerinde, psikotojiyle ilgisi oJ- mayan önemli etkileri cldu. Belki de psikolojik etkinin bir bö- lümünü de bu elle tutulur, ekonomik etkenler yarattı. Körfez krizinin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz et- kilerini üç ana başlıkta topiamak mümkün: (1) Döviz gelirlerinin azalması (2) Dış kaynak kullammımn zoriaşması (3) Kamu maliyesinin yeni yükler altına girmesi. Türkiye'nin 1989'un ikinci yansından itibaren yaşadığı, bû- yük ölçüde iç talepîeki patlamayla bağlantılı ekonomik can- lanma ya da "boom"un. artan ölçüde dış kaynak kullanımryla, hızlı dış borçtanmayla ve yabancı sermaye girişleriyle ilgili bjr olay olduğu anımsandığtnda, Körfez krizinin ekonomik et- kisinin ne denii önemli olduğu da daha kolay anlaşılabiliyor. Turizm ve diğer döviz gelirlerinin hızla düştüğü, dış kaynak kullanımının ve yabancı sermaye girişlerinin zoriaştığı biror- tamda Türkiye ekonomisinin canhlığını koruması, hızlı büyü- me temposunu yakalaması kolay değil. Dış kaynak kullanı- mını ve döviz akışını olumsuz etkileyen koşulların ortadan kalkması İ6e büyük ölçüde Körfez krizine bağlı görünüyor. Bu durumda Körfez krizi aşılmadan ekonomiyi canlandır- mak için geriye bir yol kalıyor: Hükümetin kendi harcamala- nnı arttırarak, çeşitli kesimlere parasal teşvikler sağlayarak, belki vergi kolaylıkları getirerek iç talebi ve piyasaları can- landırmaya çalışması. Kamu açıklarının zaten büyük olduğu bir ülkede, bir yan- dan askeri harcamaları arttırmak zorunda olan bir kamu ke- simi bir de ekonomiyi canlandırmak için böyle genişlemeci bir politikaya yönelirse ne olur? Belki piyasalarda ktsmi bir canlanma başlar, çeşitli kesimter bir ölçüde tatmin olur, moral bozukluğu aşılarak ekonomi- nin çarklannın daha hızlı dönmesi sağlanabilir. Ancak kamu- nun önderiik edeceği böyle bir genişleme çabasj sağlam kay- naklara dayandırılmazsa her halde enflasyonla mücadeleyi tamamen unutmak gerekir. Bu çabanın sağlam kaynaklara dayandırılması için iki se- çenek var gibi görünüyor ama bunlardan biri olan vergi ge- lirlerinin arttırılmasını bu ortamda seçenek saymak bile ola- naksız. Geriye kalan seçenek, Türkiye'nin Körfez krizinde oy- nadığı role karşılık hatın sayılır miktarda "Körfez yardımı" al- ması. İnşallah bugünkü durgunluğu aşmak için yapacağımtz mo- ral aşıları yann başını alıp glden bir enflasyonla daha fazla moral bozmaz. KISA KISA • ISOHA Fuan, Alarko ' Topluluğu başkanlanndan Dr. Üzeyir Garih tarafından açıldı. 17 şubata kadar sürecek olan fuarda, ısıtma, soğutma ve havalandırma ürünleri sergileniyor. • TÜRK YTONG Sanayi A.Ş. personeli Kızılay'a kan bağışında bulundu. • TÜTÜNBANK, Istanbul'daki şube müdürleri ile yardımcılan için bir seminer düzenledi. Seminerin amacının şube yöneticilerinin finans ve kredi konusundaki bilgilerinin arttırılması olduğu belirtildi. • ANADOLU SİGORTA, Acentelerini Antalya - Kemer'de topluyor. Anadolu Sigorta'nm acenteler toplantısı 24-27 şubat tarihleri arasında yapılacak. • SULTAN AIR, 2. kuşak Türk kızlanm hosteslik eğitimi için Türkiye'ye getirdi. • REEBOK, 1990 yılında 176 milyon 606 bin dolar net kâr elde etti. • PHILIP MORRIS'e bağlı şirketlerin 1990 yılında 10.5 trilyon TL net kâr elde ettiği açıklandı. Dünyanın en büyük ambalajlanmış tüketim mallan üreticisi olan Philip Morris'in 1990 yıh toplam satışı ise yüzde 16.1 oranında artarak 155 trilyon TL'ye ulaştı. NEC, diğerlerine fax atar!3 Tetekomünıkasyonda dünya teknotojisi NECdk... 3 NEC, deneyim ve Mgı birikm He yarımn (etowto/(s/« bugunden yaşatır... 3NEFAX NECın bu özettiklenyle ûretiltr. NECka'ıtesım, NEC ekonomisini ve NEC tarkını NEFUCı kutlandığınızda anlayacaksınız... 3 Dünya devı NECın en son ürûnlen, 140 personeli ve Türkiye'nin heryennde U.OOO'ı aşan elektronık makineye servis veren Hizmet devı UASEL'in güvencesinde dünya pazartanyla aynı anda Türkiye'de sabşa sunukmtştur.. TJRKIYE GENEL OISTRıSUTOfio tvu MtCJUU 33 fm M AIW*JltlBiKıU* V 2\1 KM 102 3 15 sao/ait gönöom 110 sartayı aym anda gönderme 111S nmara otona- m aama ı le gn tutm» / Bratn Cu* totyom gtokm I âeobm» jün- dMW / fm» an. anhL saat. Mabn no. basma ı Son dmgısı basmı, fttota 6â0 / 84 ıtnK* jflnlnıııt/^ao staspon & dsğıtm göNtenv & l K & * > h t NEC
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear