18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
IALIK 199i CUMHURÎYET/15 3KIŞLALTMN KOTNUGU ERIC ROULEAU ürkiye'nin rolü, uzlaştırıcılıkFransa'mn Antaıra Bûyükelçis Eric Routeau, Le Monde gazetesintn Ortadogu uzmanı, tantnmış bir yazanydı. Cunrthurtaşkanı Fraıças Mrtterrand'ın töşisel dostu olarak, diplomatik kariyere son yıllarda girdi. Üç yılı aşktn örevi sona erip Tüıtöye'den aynlmadan, iki ülke arasındakitöşkiter,Türk iç siyasetinin üç yıl kânde geldiği nokta, Kûrt sorunu, Avrupa ve Türidye ifekiteri, Emneni sorunu gibi konularrjaki görüşterini, yazanmrz Praf. Afamet Tana Kışfctfya ariaffl. UŞLAU-.ÜçyudırTürkiyet iesiniz. Türk-Frans« iliş- kileri bu süre içinde nere- den nereye geldi: ROULEAU: tlişkilerimiz 1975-85 arası zor bir dö- nem geçirmişti. Fransa'nın askeri darbeye karşı tutu- mu açıktı; araa bunun dı- şında Ermeni konusu, bir yanhş anlamanm ürünüy- dü. 85-88 arası, diyaloğu yeniden kurma ve buzlan eritme başlangıcını oluş- turdu. 1988 sonunda Sayın Özal'ın Paris'i ziyaretiyle birükte ilişkilerde büyük bir hızlanma oldu. Özal, Mitterrand dışında, başba- kan dahil en az on bakan- la görüştü. Üç yıl içinde, geçmiş on yılda yitirilen zaman fazlasıyla kazanüdı. Bugün bizi ayıran tek bir siyasal sorun yok. AT'de ne zaman Türkiye ile ilgili bir sorun olsa Fransa hep Türkiye'yi savundu. Kuzey Iraklı sıgınmacuar konu- sunda da Türkiye'ye en bü- yük destek Fransa'dan geldi. KIŞLAll: tlişkilerdeki bu hutlı iyileşmeyi nasıl açıklıyoreunuz? ROULEAU: Fransız siyaset adamlan Türkiye'yi gelecek vaat eden, çok önemli bir ülke sayvyorlar. Ortadoğu'nun en kalabalık, en istikrarlı, gelecekte de "büyük" devleti olacağına inanıyorlar. Türkiye'de de benzer bir bilinç var. ÂT'ye tam üyeliğe önem verenler, Fransa'mn şahsında Türkiye'nin gerek duyduğu avu- katı bulduğunu düşünüyorlar. K1ŞLAU: Bu olumlu ortam ekonomik üişkilere ne ölçüde yan- sıyor? ROULEAU: 1988'de iki ülke arasmda 8 milyar frank olan ticaret hacmi, üç yü içinde 12 müyar franka ulaştı. Askeri radarlar, airbus ahmı, Türksat gibi önemli bazı ihaleleri Fransız firma- lan kazandı. Yakmda gerçekleşecek olan Türksat uydusu ile Türkiye, bütün Avrupa'yı kapsayan, Orta Asya'ya kadar uza- nan bir alana yayın yapabüecek. Bütün Ortado|u ülkelerinden öğrenci kabul edecek olan Eskişehir Sivil Havacılık Okulu'nu birlikte kuracagız. KIŞLAU: Fransa'mn Türkiye'deki kültürel etkisi azakırken eko- nomik etkisi artıyor diyebitir miyiz? ROULEAU: Ortaöğretımde 70 bin öğrencinin halen Fransızcayı seçmiş olması az şey değil. Fransızca, az farkla Almancanm arkasmdan üçüncü sırada yer alıyor. Ama asıl, Başkan Mit- terrand'ın Türkiye'yi ziyareti sırasında resmilik kazanacak çok önemli bir proje var. 'Galatasaray İJMversitesi' projesi. Bu, yar- dımcı dil olarak îngilizcenin de yer aldığı, Fransızca efctüm ve- ren bir büyük üniversite olacak. KIŞtAU: Birkaç güne kadar ülkenize dönüyorsunuz. Ama ya- kın bir dostu olarak, Başkan Mitterrand'a Türkiye ile UgUi ko- nularda danışmanhk yapmayı sürdureceksiniz herhalde. MHHÜU1'. Kendisine çok yakın olduğum doğru. İlkbaharda Türkiye'ye yapacağı gezi için buradaki hazırlıklanma ek ola- rak herhalde Paris'te de katkım istenecektir. De Gaulk'den son- ra, çcyrek yüzyıl içinde ikinci bir Fransız cumhurbaşkanı Tür- kiye'yi ziyaret etmiş olacak. Hginç bir rastlantı olarak, 23 yıl önceki ziyarette de başbakan gene Demirel idi. KIŞIAU: Fransu Cumhurbaşkam'nın yanında Türk dostu bir danışmanuun olacağmı söylemek yanhş mı? R0ULEM1: Gerçekten de Türkiye'yi, Türk halkmın gerçek bir dostu olarak terk ediyorum. Altı ay sonra emekli oldu|umda, bir yazar olarak Türkiye üzerinde yazma fırsatını bulacağım. Fransız hükümetine yardımcı da olsam, bağımsız bir yazar ola- rak da kalsam, Türkiye'de olup bitenlere karşı her zaman çok duyarlı olacagıma emin olabilirsiniz. KİŞIAU: Size göre, Türkiye'de iç siyaset üç yrida nereden nere- ye geldi? ROULEMJ: Demokraükleşmeyle ilgili önemli bir değişikük ol- madı. Anayasa değişmedi. 141-142 kaldınldığı halde, hâlâ dü- PİK1NİK PİYALE ML4DR4 iTürtâye'ntn etki atam genişteyecek ve buna bap otarak da trtııslararası sahnedeki apiığ» muttaka artacaktır. Sattece Türiaye'ıin oynayaûecegi o*un*ı rofer var. Ömeğin Azerbaycan'a ıtanh davramta tdtinî yapabiecek dunmdalâ tek ü*e Tûrtâye'dir.9 hükümet işbaşmda iken bu olay bir çelişkidir. Beşikçi silahlı mücadele yapmıyor, kitap yazmaktan başka suçu yok. Bu du- rum dışarıda büyük yankılar yapıyor. Türkiye'nin görüntüsü açısından yazık. Buna karşılık, ben ilk geldiğimde Öcalan ile söyleşi yaptıgı için M. AH Birand hakkında dava açılmışü. Oysa şimdi 'Apo' ile günlerce süren söyleşiler yayımlanabiliyor. Türk- leri öldüren bir gerilla örgütünün liderinin düşüncelerinin bile serbestçe yayımlanabilmesi de elbette ki dışarıda dikkatlerden kaçmıyor. Bu da çok Önemli ve olumlu bir nokta. KIŞLMJ: Batılı bir gözlemci olarak PKK olayına nasd bakıyor- sunuz? ROULEAU: Benim hükümetim Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasına kesinlikle karşı. Bunu sadece Türkiye'nin dostu olduğumuz için söylemiyoruz; bölünmenin hiç kimsenin çıka- nna olmadığına inanıyoruz. İşte Yugoslavya'nın durumu orta- da. Demokratik koşullar içinde birliğin sürmesi, Sovyeüer Bir- liği dahil bütün ülkeler için en iyi çözümdür. Çünkü birlik güç demektir. Biz Avrupa'da bu tür konularda deneyimliyiz. Av-' rupalılar Türkiye'nin bu sorunu silah zoruyla çözebileceğine inanmıyorlar. Kürt sorununu ister tek taraflı kararlarla, ister Öcalan ile ister parlamentodaki Kürt muletvekilleri aracıh|ı ile çözdüğünüz zaman, insancıl, ekonomik, toplumsal, siyasal bir yükten kurtulmuş olacaksınız. O zaman ekonomik reformlar da demokratik reformlar da iki kez daha hızu gerçeklesebile- cektir. KİŞIAU: Batı Avrupa, DYFSHP hükümetinin demokratikleş- tirme programına karşı ne ölçüde duyarlı? Bu adımların atıl- ması, Batılılann Türkiye'ye bakış açılarını ne ölçüde etkileye- cek? ROULEAU: Batı Avrupa şimdiden Türkiye'de olanlara karşı çok duyarlı. Ömeğin aylardır Fransız basımnda, Türkiye hakkın- da olumsuz tek bir yazıya rastlamadım. Oysa üç dört yıl önce- sinde durum tersineydi. Batılı gazeteciler gelip seçim kampan- yasını yaşadılar. TV'ler dahil, olumlu, dostane yonımlar ya- pıldı. Fransızlar artık Türkiye'nin, diğer Avmpalı ülkeler gibi bir ülke olma yolunda olduğunu düşünüyorlar. KİŞIAU: Ama son NATO donıgunda, Fransa ile Almanya'nın Türkiye'yi Batı Avrupa savunma sisteminin dışında bırakmak istedikleri gibi bir izlenim doğmuştu. ROULEAU: Bu yanlış bir yorumdu. Batı Avrupa ortak bir para- ya, ortak bir dış siyasete hazırlanıyor. Hatta federal kurumlar önerenler \-ar. Amaç Amerika Birleşik Devletleri gibi dev bir 'Avrupa birleşik devktteri.' Bu çerçevede bir özerk savunma gü- cünün gerektiğini düşünenler de var. Ama bu NATO'ya karşı değjl, NATO'yu tamamlayacak bir güç olarak düşünülüyor. ör- neğin ABÜ, Yugoslavya'daki iç savaşa kanşmak istemedi. Av- rupa'nın ise kanşacak ortak gücü yok. Ama Batı Avrupa Bir- liği, son olarak bu güce Türkiye ve Yunanistan'ın da katılması karan aldı. Bu bir tavsiye karan, ama önemli. KtŞLAU: Sovyetier Birtiti'ndeki çözülme Türkiye'yi nasıl etki- tesmto Kürt sorunu özgüpce tartışiabffiyor. Ama ne yazictabrail Beşikçi ömeğmöe okkıgu gibi rstisnaiara da fasttanyof... Maatesef ııiüîycU^îk de bazen kör ve aM ıhşı obbiyor. Tçkı bapnsohk isteyen Kûrtter gtt. Kayn^tertan, imanlantan, tetaıotojkten yoksun dağHk \m Kurdstan, her şeyden önce Kûrtter İçin büyük hata oHır.9 şüncelerinden dolayı tutuklananlar var. Buna karşılık basmda ve aydınlarda demokratik zihniyetin giderek gelişti|ini ve de- rinlik kazandı|mı görüyorum. Son seçim kampanyasında hal- km davramşlan ise örnek gösterilecek nitelikteydi. Bu ölçüde banşçı, hileden uzak bir seçim Avrupa'da bile azdır. Bu bana, aydınlarda gördüğüm zihniyet degişikliğinin halktan kopuk bir olgu olmadı|mı gösterdi. KIŞLM.I: Ortak hükümeün demokratikleşme programını nasıl buMunuz? ROiLEAU: Son derece cesaret verici. Belki de ülkenizde 20 yıl- dır görulmeyen bir demokratik üerleme kaydedilecek. Ama hâlâ insan haklanyla ilgili sorunlarımz var. Bazen dısarıda yazıldı- |ırun tersine, Türk halkı barışçı bir halk, şiddete karşı olan bir halk. Bir insana işkence edildigini bilmek, bu halkın hoşuna gidebilecek bir şey değiî. Bu açılardan da hükümet programı çpk umut verici. Ama bazı alışkanlıklar kolaylıkla değişmez. Otne|in bazı poüslerin yeni koşullara uyması zor olacaktır. KtŞLIlU: Güneydoğu sorunu i)e ilgili olarak göriişlerinizde üç yılia degişiklik oldu mu? MMLEIU: Bende değü, ama Türklerin Kürtlerle ilgili tutumla- rırda üç yılda çok büyük değişme oîdu. Üç yıl önce, Kürt so- ruau konusunda basmda da aydınlarda da bir tür çekingenlik vardı. Türkiye'de bir etnik ayrımcılık yapümadığını görüyor- d\ın, ama ortada bir sorun oldu|u da yadsınamazdı. Oysa in- saalar bu soruna açıktan yaklaşmaktan çekiniyorlardı. Sizde- iciKürt sorunu gibi, bizde de Korsika sorunu var. Sizdeki ola- yıı farkı, silahlı bir mücadele ile karşı karşıya bulunmanızdan lcaynaklamyor. Uluslararası kamuoyunun anlaması gerekir ki sîkhU bir mücadele karsısında tamamen demokratik bir poli- tîia izlenemez. Bunu ben anhyorum, ama sorunu politik yol- ladan çözme iradesine sahıp olmak gerekir. KŞLAU: Sozünü ettiğiniz degişrae hangi noktada? MULEAU: Şimdi görüyorum ki artık basında Kurt sorunu oz- gırce tartışılabiliyor. Aynlmanın çözüm olduğunu düşünenler lale bunu soyleyebilvyorlar. Ama ne yazık ki kmail Beşikçi ör- melinde olduğu gibi istisnalara da rastlanıyor. Dördüncü kere- «dr tutuklanıyor. İnsan haklarına saygıyı -hangi etnik köken- « n olursa olsun- tüm yurttaşlarına saglamayı hedef edinen bir ROULEAU: Türkiye ve Fransa, SSCB'nin tamamen dağılmasının kimsenin yaranna olmayaca|ı gö- rüşünde birleşiyorlar. Maalesef milliyetçiük bazen kör ve akıl dışı olabüiyor. Tıpkı bağımsızlık iste- yen Kürtier gibi. Kaynaklardan, ü- manlardan, teknolojiden yoksun da|lık bir Kürdistan, her şeyden — __^mmmmmmmmmmmmmm önce Kürtier için büyük hata olur. "~™~~~~~~~™"~ 1 ~~ Sovyet cumhuriyetlerinin -bir tür bağımsızlık bile elde etseler- kendi aralarında belirli bir birlik oluşturmalan çıkarlannadır. Türkiye'nin, Türkçe konuşan cum- huriyetlerin tamamen bağımsız olmaları ya da onlar üzerinde egemenlik kurma gibi istekleri olmadığım ise biüyoruz. KIŞLAL1: Türkiye istemese de bazı gelişmeler önlenemez gibi gö- rülüyor. ROULEAU: Elbette ki Türkiye'nin etki alanı genişleyecek ve bu- na bağlı olarak da uluslararası sahnedeki ağırlığj mutlaka ar- tacaktır. Sadece Türkiye'nin oynayabilece|i olumlu roller var. Örne|in Azerbaycan'a ıhmh davranma telkini yapabilecek du- rumdaki tek ülke Türkiye'dır. Türkiye'nin Azerbaycan ile Er- menistan arasmda uzlaştıncı rolü oynaması da çok önemli. Bu, iki halka da bölgeye de büyük bir hizmettır. KIŞLALI: Bir zamanlar Türkiye ile Fransa'mn arasının açılma- sına neden olan Ermeni sorunu da giderek yumuşanuş görü- nüyor. ROULEAU: Ermeni terorizmi sona erdi. Erivan ile Türkiye ara- smda diyalog başladı. Ermeniler de bu sonu gelmez kavgadan yoruldular. Ama Fransa'da yaşayan Ermeniler arasmda tanı- dıklanm var. Geçmişte olanları unutmuş de|iller. Örne|in Er- meni asıllı Fransız sinemacı Henri Verneutt, Fransa'ya geldi- ğinde iki yaşındaydı. Ne var ki kendisinin yaşamadığı olaylar- dan söz ederker. geçenlerde TV'de bir program sıraşında ağla- dı. Bekledıkleri tek şeyK bugünkü Türklerin defil, ama Osmanh döneminin bir suç işlemiş olduğunun kabul edilmesidir. Top- rak falan istekleri yok. Cumhuriyet rejiminin sorumlu olma- dığmı onlar da biliyorlar. Ama Türklerin Talat Paşa'yı, Sul- tan'ı niçin koruduklarını da anlayamıyorlar. KtŞLAU: W'\Hy Brandt'ın Yahudilere yaptıgının benzeri bir jes- tin sorunu çözeceğine inanıyor musunuz? ROULEAU: Evet, o jestten sonra Almanlarla Yahudiler arasm- daki ilişküer normalleşti, geçmişteki sorun da tarihte kaldı. Ben de büiyorum ki Ermenilerin Ermeni oldukları için öldürülme- leri söz konusu değildi. Olayların nedenleri vardı. Ama ancak bir suç işlendiğinin kabulünden sonradır ki Batıhlar sızin ger- çeklerinizi, Ermenilerin de neler yapmış olduklannı, kısacası söyleyeceklerinizi dinlemeye hazır olacaklardır. ^—ıt^ffiB? — ÇİZGİ1İK KÂMİL *L4SAfL4CI VJ » GARF1ELD JBf DAVIS M \ î GOÇ.ECELİ "^ 0 o O iSM \7AVf6 ı2-1 BLACKIE WHITE CARLOS TRILLOERNESTO R.GARCIA SEIJAS »VİAVU1 Ş ) SlE STÜOVO BUU1M-A m 1 1 BULUT BEBEK MJRAY ÇIFTÇI TARtHTE BUGÜN MVMTAZ AMKA1S 9 Arahk KIRK DOUGLAS İ916'PA &U6OM, ÜNLÜ AMEKİKACt SİNEMA OYUN- CUSU K(RK POl/GlAS (KÖ»te DAGLts') DOĞMUŞTU. ÜUS KÖKSNI.İ BİR *İL£t>EN G£UUl£<r£YPİ VB AStL. 4P/, ISSOUR DAHİİLOVİrCH OBMSKI 'rOÎ. J4M£KI'- KAM ORAM SANAriAIZt AMOEMİSr'Hİ 8İTİ - tt£N DOU6LAS, 194-t'PE 7-tYATeOr*, 1346'OA fSe £İN£A*4YA SA?£AtM/$77. KtŞİLİKL/, CESUtl <se S£&r KA&lt:r£/eLE/Ç/ CAMLANOtieAGAK 8Ü- YÜK ÜNE ULAŞAM OYUNCÜ; YErENGĞt, TA£Z< SAMbAM ÇOĞU KEZ gUK7~ lAMGASrEK 'LA ANMtŞTte.. İŞTE, BAZI FİLMLE&İNPEN SEÇ- : ÇAMfirOfJ (CHAMPlON)) KA)iAKOLOA(C>£mC rıve e)zAFE« ytAe(PArns OF 6Loer)rıve sro/),FE VİKtN6t££(rU£ VfKffiHSS) , ŞağJa, Vikingler 'de
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear