18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET/14 **** HABERLERİN DEVAMI 4 ARALIK 1991 OLAYLARIN Tksaklı üniversiteye son' ABDINDAKI GERCEK Boğaz sakinleri (Baştarafı 1. Sayfada) mızda anlamı yoktur. "Üç beş yü oncesine kadar dûnyayı kahplastvan kamplar vardı. Bu kamplann birbirleri- ne karşı dusmanca tavırlan vardı. Dunya bunlan astt. Hem de çok güzel astu kavgasız gü- rüitüsûıastL Dünya bunlan as- ırufken, Türkjye'de hâlâ yasak kttap anlayısmın sürmesi çok yanhsttr. "Kim ne istiyorsa okumalt- dv. Btrtaktm yasaklamalarla insanlarmflktryapüanm değiş- tirmek ya da o fîkre kapüma- lannı önlemek mumkun değil- dtr. Insantn kendi fikrini kuv- veOendirebOmesi için karşı flkri de bibnea lazımdır. "Ben, kitap okunsun, kim okursa okusun, neyi okursa okusun, nastl okursa okusun diyorum. överk üniversiteler de bu yasaklan bir sure sonra ortadan kaldmtcaktır zaten." Mıllı Eğıtım Bakanı Sayın Tbptan'ın vurguladığt bu göniş- ler sevındıncıdır Bu ülkede kttap korkusunun Zthmlerden bır an önce tümüyle sıhnmesı en önde gelen bır uy- garlık görevıdır 12 Eylül aske- n yönetımıyle YÖK'lti yıllar, Türkıye'de zaten var olan kıtap korkusunu daha koyulaştır- mtştır Bu açtdan, bugünku manşet habenmızde yer alan kımı bıl- gıier tedırgınhk vencıdır Anka- ra Sıyasal Bılgıler Fakûltesı kü- tuphanesmden 1979 yıhnda okunmak üzere alınan kıtap sa- yısı 158 bınmış Bu sayı, 12 Ey- lül'ıin ûk yılı olan 1981'de 64 bı- ne, 1982'de 40 bıne, 1983'te ıse 23 bıne duşmuş. Bu sayıların dılı, kıtap kor- kusunun çapını sergılıyor Kıtap korkusuyla demokra- sı korkusu aym anlama gelır. îkısı ıç ıçedır, bırı aşılmadan ötekısı aşılmaz. Turkıye, her ıkı korkuyu da geçersız kılmadan, çağını yakalayamaz. • • • (Baştarafı 1. Sayfada) da anlamı > oktnr" dedı Toptan şöyle konuştu "Belkı üç sene beş sene öncesi- ne kadar dünyayı kalıpiaştıran kamplar vardı. Bn kamplann birbirlerine karşı döşmanca ta- vıriarı vardı. Dünya bunlan aştı, bem de çok güzel aştı. Kavgasız gürültüsüz aştı. Dünya bunlan aşmışketı Türkivede hâlâ bazı aksaklıklann yaşanması ve ya- sak kıtap anlayışuıın sürmesi çok yanuştır. Türkiye'de kim ne istiyorsa oknmalıdır, bem de çok okmnalıdır. Birtakım yasakla- nalarla insanUnn fikir yapılan- DI değiştinnek >a da o fikre kapılmalarını onlemek mûmkün değildir. Kendi fıknni knrvetk»- direbilmesi için de karşı fikri bitanesi lazımdır. Kaldı ki Tür- kiye'de de karşı fikirkr dünya- dakine paralel olarak, yontula yontula bırbmne yaklaşmtştır. Bu nedenle ben kıtap okunsun, kun okursa okusun, neyı okursa okusun, nasıl okursa okusun, di- yorum" Mılh Eğıtım Bakanı Top- tan'a yöneltılen dığer sorular ve yanıtlan da şövle -YÖK toplantılanna başkan- kk edebıhne yetkısıne sahip bir bakan olarak kitap yasaklayan genelgenın kaldınlması için bir girişiminiz olacak mı? TOPTAN- Evet, ancak YÖK'ün bu yasak karannı çı kardığı zamanın şartlan çok değışıktı Sanıyorum böyle bır şey şımdı YÖK'ün onune gıtse, böyle bır genelge yayımlamaya- caktı Şartlar herkesı değıştırdı- ğı gıbı ünıversıte yonetımlennı de değıştırmıştır Kaldı kı bız değışık bır ünıversıte modeh ge- lıştırme düşüncesındevız Bu değışık ünıversıte modelınde ünıversıtede hangı kıtabın oku- tulacağına kımse karar verme- yecek, ünıversıtenın kendısı karar verecektır özerk üniver- siteler bu yasaklan bır süre sonra ortadan kaldıracaktır -Ama ortada bir genelge var. TOPTAN- Bu genelge fıılen ortadan kalkmıştır sanıyorum Ancak ben yıne de YÖK'le ko- nuşup, muhtemelen onlann da dıkkatını çekmeyen bu genelge- nın ortadan kaldınlması ıçın ncada bulunacağım -Sayın Bakan, benzer bir konu da öğ'retım üyeien hakkındaki dosyalar. 12 "Eylül döneminde çok sayıda öğretim görevlisi Âtarsa vezir, atanıazsa (Baştarafı Spor'da) nsi, anı yön değıştırmesı, ılu ayağını kullanması, ıkıye bırle- re yatkmbğı ve kafa vuruşlann- daİu yeterlıhğı üe her durumda gol atabılıyor Feyyaz'm duran değü yer değıştınp, deplasman yapan bır yapıya sahıp olması da onun yeteneklennın gelışmış olmasından kaynaklanıyor. Çünkü yer değıştırdığı anda bu- lunduğu alanın gereklennı pra- tiğe geçırebılıyor. Tüm zamanlann en büyük golcüsü Metın Oktay'dan son- ra gol denıldığınde ılk akla ge- len ısım Tanju'dur Tanju, Fey- yaz'dan daha değışık bır golcü üpını örneklıyor. Onun etkı ala- nı rakıp kale önü ve ceza alanı içıdu- Sağ ayağı, karamboller- dekı tek vuruşlan ve yüksek toplardakı zamanlaması en önemlı sılahıdır. Bu sezon takım degıştırmesı ve yenı takımına uyum sürecınde, çeşıtlı olum- G. Saray'a (Baştarafı Spor'da) gençler başlannda tsmaii, Uğur, Hayrettin ve Muhammet "agabeyleri" üe maça çıkarlar- ken çok gol pozısyonuna gırme- lenne rağmen bunlardan yarar- lanamadılar Galatasaray'ın gençlennın Boluspor maçındakı yaş ortala- ması 22 5 San-Kırmızılı takım içınde îsmaıl, Uğur, Hayrettin ve Muhammet'ı gençlenn ara sından çıkarttjğımızda da yaş ortalaması 22.5 olduğu ortaya çıkıyor. Dığer oyuncuların da katılımı fle de San-Kirmi7ilılqnn yaş ortalaması 25.1. suzluklar yaşayıp eleştınlmesıne karşın, son maçında ıkı gol ata- rak, krallık yanşında gene var olduğunu kanıtladı Bu sezon eskı, kale önunde pozısyon bek- leyen gönlnumunden uzaklaşan Tanju gerektığınde orta alana gelerek başlayacak gole yönelık ataklarda etkın görev ustlenı- yor. Onun bu tutumu hem ra- kıp savunmaalardan kurtulma- sına hem de kendını belh aralık- larla unutturmasına neden oluyor. Ligın geride kalan son hafta- sında, zırvedekı ıkı takımın gol- culen görevlennı yaparak golle- rını attılar Şımdı onlar da mut- lu yandaşlan da Ancak her gol- cü ıçm bır maç bıter yenısının hazırlıklan başlar Yenımaçsa- atı geldığınde de onlardan yenı goller beklemr Eğer atamazlar- sa eskı attıklan çabuk unutulup eleştınlenn hedefı olurlar Onun ıçın golcüler her zaman mutlu değüdırler. Galatasaray'ın gençlerı ta- kımlan kazanıp kendılen de de- neyım kazandıkça buna en çok sevmen kuşkusuz Tekmk Dırek- tör Mustafa Denızlı oluyor. Mustafa Denızlı, Boluspor ma- çından sonra yaptığı açıklama- da gençlere değınerek şöyle ko- nuşmuştu "Gençter bentan iste- diğim duzeye dogrn ynkseime- ye devam ediyorbr. Gençleıin kazanma hırsı beni fazlası ile nemnuH ediyor. Yalnız onlann faziası Oe tribun destefİDe ihti- yaçfaui var. Bu destek onlan da- ha da ynkan çıkartacak manan- cayim." ADANA fflPODROMlTNDAN HAKAN ÖZTÜRK 1. AYAK: İdmanlannda dı- ri görünen ve son yanşını be- ğendığımız Adanagüzelı favo- nmızdır. Pazartesı galobunda göz dolduran Turanbey ve Is- tanbul'dan hazır gelen Gaddar, rakiplen göninümunde Ko- çum'u sûrprızde önennz. 2. AYAK: Adlan, yarışın en şanslı ısmıdır Adana'da ılk ya- nşını erken yurüdüğu ıçm kay- beden Sabur, ıhmale gelmez. Müsaıt kılolu Arslaner ıle Nı- lüfer'ın de şansı vardır. 3. AYAK: lyı bır fonn tutan Ptevne 2, bıze göre bınncüığe uzanacaktır İdmanlannda üer- leme görduğümüz Mınnola ve Prim, tabelamn dığer şanslı tavlandır. Yenı sahıp değıştıren Sevıl sürpnz yapabilır. 4. AYAK: Adana kumunu çok seven Yemenı, banko favo- rimizdır Kumu eksık olan Zûmrütbey ve Golden Isle da- ha sonra düşünülebılır. 5. AYAK: lstanbul'dan formda gelen Sonkoz, idman- lannda canlı görünüyor. Ada- na'nın en formda jokeyi ile şansı daha da artıyor Son ya- nşını beğendığımız Baba 1, Kayra, Doğanbatur ve Hazar l'i tabela ıçın önennz. 6. AYAK: Galoplannda formda gözüken Onurhan ılk şansa sahıptır Ağır kılosuna rağmen Bankobatur rakıbı gö- rünümünde Bu yanşı ıçm ıyı bır hazırlık dönemı geçıren Ka- sırga V, bu pıstı çok sever Ya- nşm sûrpnzını Selın 1 yapabi- lır. TAHMİNLERÎMİZ 1. KOŞU: F: (4) Bursagüze- \i, P: (2) Sonbatur, S. (3) Tur- kay. 2. KOŞU: F; (6) Adanagüze- lı, P: (2) Turanbey, P: (5) Gad- dar, S. (1) Koçum. 3. KOŞU: F: (3) Adlan, P (1) Sabur, P: (5) Arslaner, S. (4) Nilufer. 4. KOŞU: F. (3) Plevne 2, P: (6) Mınnola, P (7)Pnm, S.(9) Sevıl. 5. KOŞU: F. (6) Yemenı, P (3) Zûmrütbey, P. (2) Burçak- hanım, S (4) Golden Isle. 6. KOŞU: F. (4) Sonkoz, P (1) Baba, P: (2) Kayra, S (6) Doğanbatur, S: (8) Hazar. 7. KOŞU: F. (6) Onurhan, P- (1) Bankobatur, P: (10) Ka- sırga, S: (2) Selın 1402 sayılı Sıkıyönetfan Yasasıy- la görevinden uzaklaştınidı. Bunian itabar edenler oldu. Bazı öğretim görevlıleri hakkında da YÜK'te kayıtlar tutuldu. Sıkı- yöoetim savcılıklanndaki çogu dosyada yer alan bilgiler de gizli tutuluyor. Bunlarm günışığına çıkarılması ıstenıy or. TOPTAN-1402 sayılı yasayla ve çeşıtlı nedenlerle ünıversıte- lerden aynlanlann ünıversıtele- re gen dönmelenne ılışkın olarak koalısyon protokolünde hüküm var Büyük oranda da döndüler zaten îhbarlar konu- suna gelınce, bu, yenı birtakım kavgalara yol açabılır Bunlan şımdılık kanştırmamakta fayda gorüyorum Çünku ortada ılım lı bır hava esıyor Bunu yok edenz dıye korkuyorum 12 Eylul döneminde Ankara Ünıversıtesı Sıyasal Bılgıler Fa- kültesı kütüphanesınde görev yapan tbrahün Gürel, o dönem- de ünıversıte yönetımının de kendılenne pek çok yayının kü- tüphaneye sokulmaması ıçın talımat verdığını sövledı Gurel. "Bir keresınde anımsıyorum SH zıntı, lslam, öğöt, Su gibı dergi- lerin artık kütüphaneye alınmaması ıstendı. Karşı çıktik, biliyorduk kı sıra Nokta gibi di- ğer dergilere de gelecekri. Biz kütüphanede çalışaıtlar olarak, gelen yasaklama isteralerine di- rendik. El altından da olsa bazı kitaplann kütüphanede kalması- nı sağladık" dıye konuştu Gürel, aynı donemde yaptık- lan bır araştırmaya göre de profesörlenn ancak >uzde bın- nın doçentlerın de yuzde 3'ünün kütüphaneden kıtap alarak okuduklannı saptadık- lannı söyledı Gürel, yaratılan kıtap okuma korkusunun sonu- cu olarak da 1979'da kütüpha- neden 158 bın kıtap ahnarak okunurken bu rakamın 12 Ey- lül'den sonra 1981'de 64 bıne 1982'de 40 bıne, 1983'te ıse 23 bıne kadar düştüğünü bıldırdı Aynı donemde SBF kütüpha- nesınde bulunmayan Nazım Hikmet'in , "Memlekeümden tnsan Manzaralan' ve "Seçme Şiirleri" adlı kıtaplannı okuya- bılmesı ıçın Mıllı Kütuphane'ye gönderdıklen Cengiz Yücel adlı öğrencıye ıse kütüphane yetkılı lennın "Nâzım Hikmet'in kitaplarmı dışan venniyonız" yanıtını verdıklenne dıkkat çektı öğretım uyelen de YÖK'ün kıtap yasaklayan genelgesıne tepkı göstererek kaldınlmasını ıstedıler öğretım Üyelen Der- neğı Başkan Vekılı Prof Dr Tahir Hatiboğlu, "Bu kitap ya- saklama belgesı ıle YÖK'ün 12 Eylül'ün uzantısı olduğu \e onun gûdümünde hareket ederek özerk ünıversıte anlayışına ters hareket ettiği ıspatlanmıştır" dedı Ünıversıtelerde kıtap ve düşuncenm yasak olmaması ge- rektığıne ışaret eden Prof Hatiboğlu "YÖK'ün en büyük ayıplanndan bırısı de vasak kav- ramını universite gibi bilim kuru- luşlanna sokmasıdır" dıye konuştu Hatıboğlu. 12 Eylül düzenının yıkıldığı ve demokra- sıye geçışın başladığı bır donem- de öncelıkle ünıversıtelerdekı yasaklann kaldınlması gerektı- ğını soyledı Ankara Ünıversıtesı SBF öğ- retım uyesı Doc Baskın Oran da tepkısını, "Üniversitede ya- Kızılay G4 11 23 4 h 1 'Kanlarda AIDS yok' ANKARA (AA) — Kızılay Genel Başkanvekıh Dr Ertan Gonen, Kızılay kan merkezle- rınde alınan her kanın AIDS testınden geçınldığını belırterek "Kızüa> 'dan temin edilen kan- larda AIDS yoktur" dedı Gonen, dun duzenledığı basm toplantısında son gunlerde ha- zı basm ve yayın organlarında yer alan AİDS'lı hasta Aysel Karaduman ıle ılgılı habcrler üzenne yapılan araştırmanm so- nuçlandığını bıldırdı Aysel Karaduman 'ın 1979 yı- lından bu yana kan pıhtılaşma- sun önleyen 'fibrınojen' eksık- lığı nedenıyle süreklı kan aldı- ğmı kaydeden Gönen, hastanm son muayenesınde kanında AIDS bulunduğunu ve bütün gözlenn Kızüay'a çevnldığını anlattı Hastanm testlenmn 14 ekımde yapıldığmı ve AIDS has- tası olduğunun belırlendığım, Kızüay'dan sağlanan kanın ıse 15 ekımde hastaya venldığmı bıldiren Gönen şunlan söyledı "Kızılay kan merkezierinden alınan her kana AIDS testi ya- pdır. Hastaya kan naklinin ger- çekteştirikliği İstanbul Cerrah- paşa Hematoloji Klinigi >etki- Ifleri de hastalanna kan verflme- si halinde avnı testı tekrarlaya- rak tatbik etmekte oldnklannı belirtmişlerdir. 30 yjü aşkm suredir kan hiz- netkriai yuruten Kızılay kan merkezleriade AIDS, frengi ve sanhk kontroUcri istisnasız her kanda ritiziikle uygulanmakta- dır. Sagbğa zaraıiı kanlar has- taya veribDemekte ve imha edil- mektedir. tnsan saglığı balu- nundan çok hassas olan bu ko- nndald gerçegin ögrenilmesini hallamızın menfaati bakımın- dan yanuiı bulmaktayız. Kan hizmetlennin Kızılay tarafından bundan sonra da avnı titızlıkle yururulecegi şuphesizdir." Gönen, 1985 yılından bu ya- na Kızılay'ın AIDS testı yaptı- gını ve testler sonucu 24 kışının kanında AIDS tespıt ettıklennı bıldırdı. sak olması kadar tuhaf bır durum olamaz Kıtap yasağı ise süpörgenin üzerine pislemekrir. Yani temel aletın uzerıne yap- maktır. Sayın Doğramacı, pos- tane görevi japtıklannı söylü- yor. 12 Eylül'ün maşauğını yaptıklarını bıhyorduk. Postacı- lık gore\inı vaptığını ise şıradi duyuyorum. Ben, eskı bır 1402'- lik olarak, bızı kımlenn ihbar ederek universıteden attırdığını da merak edıyorum. Yoksa as- kerler nereden bılecek benım kim olduğumu. Buniar da açıklanma- lıdır" dıye dıle getırdı Eskı öğre'ım görevlısı ve ln- san Haklan Vakfı Genel Sekre- ten Dr. Haldun özen de "Sayın Doğramacı, YÖK'ün vfikseköğ- retirode 1933 reformundan son- rakı en büyük reformu ) aptığını söylüyor. Bunun postacılık re- formu olduğunu gordük. Posta- cılık, aslında savgın bır meslek- tir Özgur iletışımı sağlar YÖK Başkanı'nın postacılığı ıse çok kotü >e ınsan haklanna aykırı bır rutumdur. V ÖK Başkanı ar- tık göre» süresı de sona erdiğıne göre bu postacılık görevini bı- raksa çok ıyı eder. 10 vıldır bu anlay ışla yönetilen unıversıtelere yazık degil mi?" dıye konuştu SBP'de yollar ayrılıyor RUŞEN ÇAKIR Bilim(Baştarafı 1. Sayfada) AIDS kurbanına ateşlı bır öpu- cük veren Doktor Aıutı, "Dun- ya Saghk Örgüto'mu kknasımn herhangi bir bilimsel temelden yokson" olduğunu ıddıa ediyor Fransa'dan sonra Avrupa'da AIDS'ın en yaygın olduğu ülke sayılan ttalya'da kamuoyunun bu konuya göstd dığı hassasıyet her geçen gun artıyor. Profesör Aıutı'yı bır anda ülke çapında şöhret yapan "opacnk" jestınm benzerîerıne her geçen gun bır yenısı eklenıyor Bunlardan en ılgıncını de gönüllü kobay Don Gelmini'nın öykusü oluşturu- yor Ydlardır çaresız AIDS has- talannın bakımıyla uğraşan 66 yaşındakı Papaz Don Gelmını, geçen yıl kendısını gönüllü bı- çunde ortaya atarak henüz ın- san larda denenmemış bır AIDS aşısı yaptırdı Doğum kontrolu- ne karşı olduğu ıçın cınsel ıhş- kıde prezervatıf kullanılmasına da karşı çıkan ve homoseksüel- lerı lanetleyen Katohk kılısesı- nm tabulaştırdığı AIDS sorunu- na özvenli papazın canını teh- lıkeye atarak el atması, kamu- oyunda büyük ılgı yarattı ve takdır topladı Kolları arasında "beni olumden kurtar" dıye yüzkrce AIDS'lı gencm öldüğu- nü söyleyen Papaz Don Gelmı- m, bu kayıtsızlikla yüzyılın ve- basıyla baş edılemeyeceğmı söy- lüyor ve ıvedı çareler ıçm dın adamlannı kobayhk kampanya- sına davet ediyor öte yandan Enrico Coveri gı bı ünllı ltalyan modacıların da AIDS kurbanlan arasına katıl- masıyla ltalyan moda dunyası da hastahğa karşı seferberlık ılan etmış bulunuyor "ltalyan modasının Rolls Royce"u dıye anılan Valentıno'nun Roma'mn merkezmde duzenledığı "30 Yıl- lık Buyu" adlı sergısının tum gelırlennı AIDS Vakfı'na bağış lamasmdan sonra Gıanni V ersa- ce, Laura Biagıotü ve Fendi gı- bı dığer unlu modacılar da amansız hastalığa mücadelede kollan sıvıyorlar "AIDS'le Mucadete Orgntu " ile bırlıkte önumuzdekı hazıran- da Mılano'da 3 gunluk büyük bır moda ve muzık göstensı du- zenleyecek olan Versace, olay yaratması beklenen gösten sıra- sındakı gıysı satışlarından elde edeceğı tum gehrlen AIDS Vak- fı'na bağışlayacak Versace'nın gınşımıne başta Giorgio Anna- ni oimak üzere Vaientino, Az- zeadin Alaya, Yves Saint Lau- rent gıbı bır dızı ünlu modacı- mn yanı sıra buyuk fotoğrafçı- lar da katılıyor. 700 kışılık dev bu- sosyete galasıyla başlayacak sanat olayına Elton John ve Eric Clapton gıbı unlu şarkıcı- lar katılacak Silistreli için saygı duruşu ANKARA (Cumhuriyet Bu- rosiı) — öncekı gün geçırdığı bunalım sonucu yaşamına son veren Ankara Ünıversıtesı DTCF öğretım üyesı Prof Dr Uğur Silistreli ıçın dün fakulte- de duzenlenen "Turkije'de Es- ki Eser Kacakçılıgı" konulu sempozyum öncesı saygı duru- şunda bulunuldu DTCF'deProf Sılıstrelı'nın ölümunden dolayı öğretım uye- lennın ve öğrencüenn moralınm bozuk olduğu ve ıntıhar olayı- nın tartışıldığı gözlendı DTCF'de duzenlenen sempoz- yum öncesınde Dekan Prof. Dr Ruçhan Arık, "son derece uzu- cu bir olay yaşadıklanna" ışa- ret ederek ızleyıcılen bır dakıka- lık saygı duruşuna davet ettı Sempozyumun açıhşına katı- lan Arkeolojı Bölumu Başkanı Prof Dr Kutlu Emre'nın sü- reklı ağladığı ve ağladığını gös- termemek ıçın "siyah gozluk " kullandığı gözlendı Daha son- ra Sılıstreh'nın ölumüyle ılgılı olarak Cumhunyet'm sonılan- nı yanıtlayan Prof Emre, "Ho- camız çok degerlıvdi. Neye ug- radıgımızı şaşırdık. Sinir krizi geçirdiğinden soz ediliyor, an- cak bildigimlz kadanyla son de- rece Bormal, tavırlanyla da or- nek ahnabilecek luşiydı'" dedı. çıkanlsın' tstanbol Haber Servisi — Ha- len, yaklaşık 21 bın koyun leşıy- le battığı yerde kalan ve "bnyıık cevre felakebne" yol açacağı büdırılen»"Rubinion-18"m çı- kanlmaması "Boğaz'da yaşa- yanlar"ın tepkısıne neden oldu Rumelıhısan açıklannda batan gemının bır an önce çıkanlma- sını ısleyen Boğaz sakinleri, "Boğaz'da yasayanlar" başlıklı bır metın hazırlavarak " B B ge- mi buradan çıksın" dedıler "Boğaz'da yasayanlar" ımzalı metın aynen şöyle "14 kasım perşembe gnnn Boğaz'da, Rumelihisan açıkla- nnda iki yuk gemisı çarpıştı. 21.000 koyun yuktu gemı battı. Mureftebattan 3 kişi kayboldu, 25-30 kişi çevredeki motor ve sandallaria kurtanldı. Bn gemi tam 3 haftadır am- barlanndaki 958 ton koyun le- şryle 28 metre derinlikte ters du- nunda yatıyor, zaman zaman Boğaz'da koyun leşleri su ustn- •e çıkıyor. Koyun leşleri 45-60 gun için- de çunıyup dağüacak. Çurame denizin ekolojik dengesinı cıd- di olarak bozacak. Kırienmenın •e yaratacağı sonuçların onune geçmek ımkânsızlaşacak. Artık Bogazdakı felaketlen önleyecek etkın tedbırknn ahn- masını istiyoruz. Sahile çarpan dev gemilerden, patlayıp yanan tankeıierden bıktık. Kılavnz rutma zorunlulnğu olmamasını anJamak mumkun degil. Boğaz kazalanna karşı İstanbul halkı- nın hiçbir guvenliği yok. Neyi bekliyoruz? 3 haftadır tstanbul Valiligi'- nde toplantalar yapılıyor, oğre- tim uyeleri çeşitli gonişkr bildi- riyor. Boğaz'ın, tarihinin en ağır çevre felaketiyle karşı kar- şrya oMuğunda herkes bemfikir. Ancak, yabnzca çeşitli onlemler ahnacağı, surekli tahliDer japı- lıp halkın bilgilendirikceği ve felakete hazırlıklı olmamızın sağlanacagı sovlenıyor. Biz boyle bır durumda ilk ya- pılması gerekenın gemının cıka- nlması olduğunu duşunuyoruz. Sırf onlera almanın çevre kirli- liğini engelleyemeyeceğini bili- yoruz. Haliç gibi, Izmir Korfe- zi gibi kokan olu bn- Boğaz is- temiyonız. Yaklaşan felaketi beklemek degil, acılen engelle- mek istıyoruz. Boğaz sadece bir 'geçit' değildir Boğaz'ı bir geçit olarak kul- lanan dunva devletlen, Boğaz'- ın suyunda ve kryısında yaşayan canlüara karşı sorumludur. Tnrkiye devleti dahil butun dnnya devletlennı Boğaz'da ya- şanan bu felaketle gercekten il- gilenmeye, teknik olanaklannı seferber etmeye, yenı sonımsuz- hık ve duyarsızlık omekleri ver- memeve çağınvoruz. Bır yaşa- ma mekânı olarak Boğaz'ı ko- nımayan bır Boğaz Hukukunu anlamsız buluyoruz." Bakanlar (Baştarafı 1. Sayfada) ayakta bekledıler Uzun toplantı masasının baş tarafına özal oturdu Özal'm sol tarafına Inönü'nun, sağ tarafı- na da Demırel'ın oturmasından sonra, bır sure foto muhabırle- nnm fotoğraf çekmelen beklen- dı Daha sonra herhangı bır açıklama yapılmadan basm mensuplan dışan çıkanldı Kabulün basma kapalı bölu- munde Demırel, önce bakanla- n tek tek Ozal'a takdun ettı Ar- dından "Turkıye Cumhuriyetı'- nin 49. hukumeti olarak huzu- runuzdayız" dıyen Demırel, Türkıye'mn gundemındekı uç önemlı sorunu, "Teror, ekono- mi ve dış politika" şeklınde sı- raladı Demırel, hükümetın bu uç önemlı somnu çözmeyı he- defledığını belırttı "Bu problemlerin çozumu uzun vadeli" dıyerek başladığı konuşmasında, Güneydoğu so- rununa ağırlık veren özal ıse, tspanya'da da benzer terör olaylan olduğunu anımsatarak, özetle şunlan sövledı "Ama oradakıler bızden çok farklı. Onlannki dını nedene davalı teror obyı. Bızdeki ise et- nik kokene dayalı. Güneydoğu Anadolu'dakı duruma bakar- ken, özeUikk Kuzey Irak'taki olaya dikkat etmemiz gerek. Orada yaşayanlarla bızde olan- lann yakın akrabalıklan var. Oraya da onem venneh'yiz, dnn- yadaki gelişmeleri de yakından takıp etmemiz lazım." Ukrayna'run bağımsızlığırun önemlı bır gelışme olduğunu söyleyen özal, Inönu'ye döne- rek, "Özellikle SovyeÜer Birii- ği'ndeki son parçalanmadan sonra sizı de yakından ilgilendi- ren bır konu var. Oradaki atom ile ilgili bilim adamlan boşta kaldılar" dedı özal, 2 Dunya Savaşı sonrasında olduğu gıbı bu büım adamlannın Turkiye'- dekı unıversıtelere davet edıle- bıleceklerını söyledı. özal'ın, "Onlan kaçırmamak gerekli" sözlenne tnönu, "Doğru soylu- yorsunuz. Bu yondekı haberie- ri ben de okudum" karşdığını verdı. Demırel ıse araya gırerek, "ABD onlan kapmıştır bile" dedı. Sosyalıst Bırhk Partısı'nde (SBP), geçen hafta sonu 14 ust duzey yöneûanm ıstıfasına ne- den olan tartışmalar hızla bır kopuşa doğru yol alıyor Genel Başkan Sadun Aren, 50 kışılık partı genel yönetım kurulunun (GYK) ıstıfa eden uyelerın yerı- ne yedek Uyelenn katılımıyla 8 Arahk 1991'de Istanbul'da top- lanacağmı ve yem merkez yöne- tım kurulunu (MYK) seçeceğı- nı bıldırdı Aren, "yeni yonetimin oluş- masına olanak tanımak" ama- cıyla görevlennden ıstıfa eden SBP genel başkan yardımcıla- nndan eskı mılletvekılı Kemal Anadol üe Nedim Tarfaan, MYK üyesı eskı Mılletvekılı Kâmil Ateşoğullan ve GYK üyesı Hus- nu Okçuoğlu'nun "Tikandığını dnşunduklen SBP'de daha faz- faı çabşmak tstemedikkrini" söy- leyıp kısa bır sure içınde partı üyelığmden ıstıfa etmelennın de muhtemel olduğunu belırttı Aren, "Marksizmde ısrann, SBP'ain çoğulculaşmasının onunde engel oluştnrduğu" gö- ruşuyle GYK'dan ıstıfa eden, önemlı bır bölumunü TBKP kö- kenlılerin oluşturduğu 10 kışı ıçın ıse "Onlar Marksizmi bıraktılar" yorumunu yaptı SBP ıçındekı tartışmaların "Marksist olup oimamadan de- gil, partinin programı doğrultu- sunda olup oimama"dan kay- naklandığını ıddıa eden Aren, "partinin varlığı tehlikeye sokol- madıkça ihraçlarm söz konusn oimayacağnu" belırttı. "SBP programında Marksiz- min mirasçısı olduğu yazüıdır" dıyen Aren, sözlennı şöyle sur- durdu. "Bu arkadaşlar 'Partıde Marksızm olmasın' diyorlar. Parti taraf demektır. Parti ici ço- ğakuluğun bellı sınırlan vardır. Bu kadar aykın fikirler bir par- ti içinde olamaz. tsteyen Mark- sist olmayan bu- başka parti ku- rabdir." Öte yandan SBP'mn resmı üyesı olmamakla bırlıkte partı- nm kuruluş ve örgütlenme aşa- malanna aJctıf olarak katılrnış olan ve kendısını "doğal nye" olarak tanmılayan TBKP hden Haydar Kutlu, ıstıfacı 10 kışıy- le benzer görüşlere sahıp oldu- ğunu belırterek "Sonuna kadar SBP içinde kalmak gerekir. Ye- ni parti duşusmek veya başka bir partiye katılmak doğru değildir" dedı. Kuruluş surecm- de, "Marksist olan ve olmayan sol guçterin birligi" olarak for- müle edilen SBP'nın bugun "ge- riye çekilmek istendiğıni" ıddıa eden Kutlu, "kopma noktasına gelındığım" kabul ediyor "Lmutlann zayıfbdığmı" belır- ten Kutlu, SBP içınde "Mark- sizm-Lenimzmin yeniden gunde- me gelebileceğine" dıkkat çek- ü. Kutlu, SBP ıçmdekı sorunla- nn "ideolojik yaklaşunlar nede- niyle politika yapamama, cıddı, somnt alternatifler uretememe" den kaynaklandığım öne surdu öte yandan SBP Genel Başka- nı Sadun Aren, "alternatif ola- rak sosyalızmı sunmak" gerek- tığını söylüyor "Bugun DYP- SHP koalisyon hukumetinın programı demokrasi açısından oldokça olumln. Eğer bu arka- daşlann yaptıgı gibi mncadele- Hükümete KTT raporu (Baştarafı 1 Sayfada) şan heyetler de dun Başbakan Süleyman Demırel ve Başbakan Yardunası Erdal Inönu'yu nya- ret ederek hükümet programı ve ekonomik duruma ılışkm göruş ve önenlerden oluşan bırer ra- por sundular. İTO'nun raporunda, prog- ramda yer alan 'özerkleştirme' uygulamasına değınılerek bu- nun ancak kamu hızmetı veren KlTler ıçm düşünulebılecek ge- çıa bır çözüm olduğu, ışletme- ci KlT'lerm ıse ıvedüıkle özel sektöre devredümesı gerektığı savunuldu Raporda, devletm ekonomıdekı payınm küçültul- mesı, eğıtmı ve sağlık gıbı sos- yal hızmetler dışındakı gırışım- lerm özel sektör tarafmdan ya- pılması ıstendı İTO'dan dün yapılan açıkla- maya göre hukumet programm- dakı ekonomik konulara aıt gö- rûşler, kur pohtıkası, dış tıcaret mevzuatı, özelleştırme, vergı ve malıye, yatınmlar ve erken emekhhk başlıklan altmda top- lanıyor. Bu başlıklar altında hazırla- narak sunulan raporda yer alan göruş ve önerıler özetle şöyle "— Kur politikasının dış borç faizlerinı duşurecek şekilde ayaıianması hedefı Tl.'nın aşın değerlenmesı sonucunu verme- melidir. — Dış tıcaretle ılgılı mevzuat dağmıklığımn gıderılmesı ve dış tıcareturuzm duzenlı ve ıstıkrarlı bir şekilde yurütulmesımn temı- nı bır ıhtıyaç olarak belınnekte- dar — Programın ozelleşünne adı altında ozerkleştirmeye daha fazla ağırlık verdiğı gorulmek- tedır. Tabıatıyla bu ıkı kavram eşdeğerde değıldır. — özerkleştırmeyı, bız, an- cak ışletmecı olmayan ve kamu hizmetı gören KlTlerın daha rasyonel ve verımlı çalışmasmı sağlayacak geçıcı bır rejım ola- rak İcabul edıyoruz Işletmecı KtTlenn ıse mutlak surette özel sektöre devrı gerektığı kanaatm- deyız — Peşin vergının kaldınlma- sı hususundaki ifade olumlu karşılanmakla beraber, zarar eden kişileri dahi vergilendiren 'Baş Vergisi' niteligindekı hayat standardı sısteminm tamamen kaldınlması gerektiğine inanıvo- ruz. — Ortalama kâr haddının kaldınlması verınde olacaktır — Enflasyon muhasebesi u>- gulanmasına ımkân tanınarak sermayelenn erozyonu tehlikesi ortadan kaldınlmalıdır. — Çıftçılenn borç faızı ve ce- zalanmn affı ıçın programda göstenlen haklı sebepler vergı borçalarmı ödemeyen mukellef- ler ıçm de geçerlı olmalıdır — Otoyollar, barajlar, hızlı demiryolu, yeni limanlar inşası onnmuzdeki birkaç yılı kapsa- yacak olan onanm ve venıden yapılanma donemiyle bağdaş- mayacak, ancak belirti bir istik- rar dönemınden sonra gerçek- kşürilecek yaonmlar olarak du- şnnulmehdır. — Emeklılıkte yaş haddının aranmaması yolundakı karar bı- raz erken alınmış bır karar ızle- nımı vermektedır" ATSO'nun hükumetten istekieri Antalya Tıcaret ve Sanayı Odası (ATSO) Yöneüm Kuru- lu'nun hazırladığı, "1991 yılı Antalya Gelışme Sonınlan ve Çozum Onerileri" konulu rapo- run, yenı hükümete sunulduğu açıklandı. Raporda, öncelıkle Antalya 1 nın özel statu içınde değerlendı- nlmesı ıstendı ATSO Başkanı Osman Berbe- roğlu, Antalya'mn tarım, ulus- lararası tunzm, tıcaret, hızmet- ler sektöru, sanayı, eğıtım ve kulturel kurumlaşmalar, tarıhı ve doğal zengmlıklerı ıtıbanyla önemlı bır yer olduğunu belır- terek "Antalya'mn bekieyen so- runlanna ivedilikle çozum getirilmelıdir" dedı Berberoğlu, yem hükümete sunduklan raporu açıkladığı bu- günku basm toplantısında, ra- porda, "Antalya üının genel ko- numu", "Sektorel Geuşmeler" ve "Sosyal Geuşmeler" konula- nnın yer aldığını bıldırdı Antalya'nın yeri ve önemi Berberoğlu, Antalya ve yöre- sının Turkıye örtu altı sebze üre- tımııun vuzde 65'mı gerçekleştır- dığını, vaklaşık 10 yıldır destek- lenmeyen yörenın başlıca urunü olan narencıyenın uretımıne yö- nelık onlemler alınması ve dığer tanm ürünlennın daha da gelış- tınlmesı gerektığını kaydettı. 1990 yıhnda Turkıye'nın 3 4 mılyar doiarlık tunzm gelınnın yaklaşık 1 5 mılyar dolarının Antalya yöresınden elde edıldı- ğıru anlatan Berberoğlu, turız- mın bekieyen sorunlanna za- yi degişim, hoşgonı, demokra- tOüeşme ve çoğukuluğa indirge- yecek olursanız, bu program ciddi bir muhalefet yapmaıuza izin vermez. Sosvalizmin kendi- sini temsil edemezsiniz." Aren, "Marksızm dışı kişi ve eğüimlerin vartağT nedenıyle SBP'ye gırmemış olan bazı sos- yalıstlerın, muhtemel bır kopuş ardından partiye katümalanmn mumkun olabıleceğını belırtıp şöyle elcledr "Ama benim çıkı- şun, böyle bir yol açüaa diye ot- manuştır. Partinin Marksizmin çağdaş bir yorumunu gettştinne penpcktifini koramak için ol- muştur." öte yandan ıstifacüardan Zol- fu Dicieti, SHP üe bırleşmelen- nın şu aşamada "imkânsız ve gereksiz" olduğunu belırterek "Once SHP'nin ve bizlerin ye- nilenmesi gerekiyor. Bu arada karşdıklı etküeşim ve diyalog gerçeUeştirUir, kuvvetler de bir- leştirilirse uzun vadede bu bd- kl nMunkun olur" dedı. Haydar Kutlu da SHP'den bır çağn geunesı durumunda tavır- lannın ne olacağı yolundakı so- rumuzu şöyle yanıtladı* "Böyle bir çağn SHP için verimli ol- maz. Marksist kökenli kişiler olarak bu kendi mahasebemizi yapmak zorundayız. Ben SHP'yı sosyal demokrat parti ti- potojisinde bu- parti olarak gör- mnyonım, ama SHP icindeki yenilikçi çizgiye çok onem veri- yorum. Doğru olan, nerkesia zaranna boyle bır gelışme yeri- ne partiler dışında ortak sol platformlan oluşturmak, baa sonuüara ortak çozumler urete- bUmektir." man geçınlmeden el atılması ge- rektığını bıldırdı Kocaelı Sanayı Odası (KSO) da bu yüın ekonomik değerlen- dırmelennı ıçeren bu- raporu ye- nı kurulan hükümete sunacak. KSO Başkanı Şahaberon Bfl- gisu tarafmdan açıklanan rapor- da, ekonomının bu yılın ük 10 ayındakı durumu değerlendın- lıyor Raporda 10 aylık donem- de enflasyonun yuzde 46.8 ora- nında gerçekleştıgı behrtılerek yüın dk yansmdakı Körfez sa- vaşı üe ıkıncı yansındakı erken genel seçımlerın gelışmelere olumsuz etkı yaptığı kaydedüdı. Sanayı sektörunun yüın ük Uç ayında yuzde 2 3 oranında gen- ledıgı ıfade edilen KSO raporun- da ıkıncı üç aylık donemde yuz- de 2.1 ve üçüncü aylık donem- de de yuzde 6 1 oranında artış görulduğü vurgulandı. KSO Başkanı Bılgısu, enflas- yon, finansman ve yüksek kre- dı faızı, teşvık, vergı ve sanayi- nın korunması konulannı ıçeren 5 maddelık raporun 12 arahk perşembe günü hükümetm ügi- lı bakanlarının da katılacağı ve Ankara'da yapılacak Sanayı Odaları Konsey Toplantısı'na sunulacağmı söyledı SHPde genel merkez (Baştarafı 1. Sayfada) tı.MYK'nın toplanması gerektığını kaydeden Gunay, MYK'dan dört kışmın bakan olduğunu, dört kışının ıse bürokrasıye geçeceğınm kesın- leştığını, bu yüzden MYK'nın yaklaşık yansının hukuken ve fi- üen görevlerını yerme getıreme- yecek durumda olduğunu vur- guladı Bunun buyuk bır eksık- lık olduğunu söyleyen Gunay, "Bizim hukumete ortak olarak katılmış olmamız, MYK'nın iş- lerini azaltnuyor, tersıne çogal- tıyor. Aynca, >enı birtakım go- revler ve işlevler tarif etmek gerekiyor" dedı Hukumet- MYK-parlamento ve örgut üış- kılerının koordınasyonunun önemını vurgulayan Gunay, "Bence MYK şu anda bir eksik- k bile çauşamaz. O kadar yoğun bir ış kapasıtesi var" dedı Gu- nay, Cumhuriyet muhabırıne şunlan söyledı: "Yfeni bir pfauüama yapmamız gerekiyor. Genel merkeze yeni bir calışma biçimı ve ıçeriği ka- zandırmamız gerekiyor. Genel sekreter yardımcılıklaruu bu do- neme uygun olarak yeni baştan tarif etmemiz gerekiyor. Genel sekreter yardımcılannın her bi- risi birer birimin başı haline ge- tirilınelidir. Bu onerim ivedidir. Aynca parti orguru nenuz se- çim şokunu tam atlatmadı. Şu andald canlılık yapaydır. Bir teMigat faslı, arkasından bir ta- lep kuşatmasL Bunlar geçicidir, iyi planlanmazsa bunlar olura- suza donoşebilir. MY K kendısı- ne gelen cıddı başvurulan, ba- kanlara ulaştırmak ıçın bir ko- ordinasyon çalışma duzeni ku- nılmalı. MYK uyeleri, evrak dosyalan ile bakanlık koridor- lannda gezemezler, gezmemeli- dirler. Bir yandan da orgute çı- kılmalıdır. Yansı Bakanlar Ku- nılunda gorev yapan, ynnsı da bakanlık kondoriannda iş takip etmek zonında kalan MYK uye- leri ile bosalmış bır MYK Ue or- got baş başa buakuamaz. Bu or- gutsuzluktur. Oysa partinin ba- şı, toplumda görunen yuzu MYK'dır. Hukumette bir miktar ortakhk taymamı?, bu gorevleri taşımış olmamız, bu gorevleri- mı/ı ıhmal etmemızı haklı kü- maz." Günay, kurultay öncesmde partı ıçmde kıran kırana bır ge- nel sekreterlık yanşı ve seçımı- nın doğru olmadığını behrterek "Bence yapaylıktan kaçınılma- lı. PM'ye mudahale etraeyerek sorun doğal mecrasına bırakıl- maü. Benim onenm, PM ve par- ti vicdanı kımi genel sekreter gormek istiyorsa, onun önunu açmaktır" dedı Konunun boş- lukta bırakılmasmdan kaçırul- masını ısteyen Günay, "Sizce ko- ••yu boşlukta bırakan Genel Başkan mı" sorusunu şöyle ya- nıtladı "Hayır. Ben Genel Başkan'ın ya da Genel Sekreter'in koauyu boshıkta bırakmak istediklerini sanmıyorum. Ama doğrusu na- sıl bir çözum onerdikkrini, ne istediklerini de tam bflmiyorum. Benimle yapılan göruşmelerde olumsuz hiçbir şey söytenmiyor. Ancak olumlu onerfler doğrul- tusunda da adımlar aulmıyor ya da yavaş atılryor. Bence konu- nun boşlukta kalmaya hiç ta- haaunülu yok. Bir an önce MYK boşluklan doldurulmalı- dır. Bir u önce PM'de seçim ya- pılmaİMİır.'' Inönü'ntin yanlışı Denız Baykal yanlılanndan tstemıhan Tklav da Cumhun- yet'e, "MYK uyelerinin koalis- yon hukumetinde yer almaiany- la partideki boşluk ve görev kar- gaşası daha buyuk bir boyuta ulaşnuş vuzıyettedir" dedı. Ta- lav, partinin "terk edflmiş ve bo- şaltılmış bir göruoumde oMuğunu" vurgulayarak şunlan söyledı. "Bunun da ana nedeni, hukû- mette yer almış olan Genel Sek- reter'in ve diğer MYK ayekriBüı adil ve gerçekçi bir gorev payla- şımı ilkesini bugune kadar göz ardı etmderinden kaynaklaa- maktadır. örgutlerle bağlar kadrolaş- mayla veya parti çalışraalanyla ftgfli olarak tamamen kopuktur. D ve Ucelerden gelen parti yöne- tkâlen, gendroerkezdemahatap hnlgmHpı(»ktfln yaltınmalrfaihr- lar. Sayın Gend Başkan bile hu- kumet fonksryonlannı o kadar benimsemiş görunûyor ki Mcc- Hs'in toplantılannın bepsinde kendi mılktvekiUerinin arasmda genel başkaa sıfatıyla otnrmak gereğinJ Ussetmemiş gönuoyor. Tetevizyoadalti bu gorantnler de partih millervekilleri arasında ciddi birrahatazfakvaratmakta- dır. Genel Başkan'ın, Sayıa De- Birel'iu yanmdaki pozisyonu pvtinuı bir siyasi hareket olarak ileride tekrar tek başıaa iktida- ra gelecek veya yeniden basa gu- reşecek bir parti gorundminH de zedetemektedir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear