18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHÜRÎYET/10 DIŞ HABERLER DÜN YADA GECEN HAFTA TTAIYA Papa, Avrupa politikasında kiliseye rol istiyor NtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Doğu ve Batı Avnıpa'nın ileri gelen tüm piskoposlannı perşembe günü Vatikan'da iki günlük büyük bir toplantıya çağıran Papa II Jean Paul, Eski Kıta'yı "Hıristiyanlasünnaya" hazulanıyor. Avrupa'daki Katolik sayısuu artürmak için kollan sıvayan Vatikan, Berlin duvan sonrası bir genişleme stratejisi geliştiriyor. Komünist idcolojinin yıkınnndan sonra Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'ndeki Katolik halklan kilisenin sadık müminleri arasına kazanmaya çalışan Vatikan, bu ülkelerde on yülardır uyuyan Hıristiyanhğı canlandırmak niyetinde. 2000'lere girerken Katolik kilisenin "yayıünacı" ruhunu ayakta tutmaya çalışan II. Jean Paul, Avrupa politikasında kilise için ön planda rol istiyor. Toplantıya başkanlık eden Kardinal Camilkt Roini'nin okuduğu rapor, "Ortaçagdan gden köklerinden sovntlannus bir Avrupa düşünulemez" dıyor ve eklıyor: "Avrnpa'ya şeldl veren, kıtanın koleküf Tkdanını oloşturan ve ortak uygarlık değerierinin temeUııde yalan temel öge Hırigtiyanlıktır." AT'nin bu değerleri paylasan Doğu Avrupa ülkelerini de kucaklamasını talep eden ve Avrupa'nın "Atlantik'ten UraDara dek" genişletilmesini isteyen Vatikan'ın piskoposları, 12'leri, "tttketim toplumunu baş tacı eden ateizm içinde yasamakla" suçluyor. Avrupa'nın güneyine büyük bir nüfus baskısı oluşturan Islam halklanıun giderek genişleyen varbğının önemini ve buradan gelebilecek olası tehditleri de göz önune alan Vatikan; kilisenin, "Islam dünyası ve Yahudilik ik diyaloga açılmasuu" telkin ediyor. tlkbaharda yapüacak olan *92 seçimleri için şimdiden havaya giren siyaset sahnesinde yeni bir parti doğuyor. "Aşk Partisi" adını alan bu partinin kurucusu ttalya'nın ünlü porno milletvekili OccioBna, parlamentoya girmesini sağlayan Radikal Parti'den aynlacağını duyuran Cicciolina, önümüzdeki '92 seçinüerine bu yeni partisiyle gireceğini açıkladı. Partinin amblemi Ciccioüna'nın resmini taşıyan bir yuvarlak olacak. Ciccioüna'nın alnının üzerinde bir de haç bulunacak. Bu haç, aşk ve sevginin Hıristiyanhğın ruhundaki temel öğe olduğunu belirtecek. Parti, "siyasi mücadelesİBi" cinsel özgürluk, hoşgörü ve birlik için verecek. Sigaraya karşı ciddi bir savas açan ltalya, bundan boyle televizyonda dolaylı yollardan yapılan sigara reklamlannı da yasaklıyor. AFde doğrudan sigara reklamlannı yasaklayan ilk ülke olan ltalya, bundan boyle "Camd Tropby", "Merit Ydken Yanslan", "Marlboro Spor Olaylan" gibi ünlü sigara markalannın kendi amblemleri ve adlan altında sportif olaylarla ilgi kurarak yaptıklan dolaylı reklamlan da yasaklıyor. Bu arada çok sınırh belli alanlar dışında kamuya açık tüm yerlerde sigara içilmesini yasaklayan yeni yasa tasansı da olumlu karşüandı. "Anayasaya aylondır" diye itiraz eden birkaç ünlü dışında artık giderek azınlıkta.Jcaldıklannı fark eden ttalyan sigara tiryakilerinin çoğu kaderlerine razı oldu. Sigara tiryakilerinin tüm istediği, özgürluğün tamamiyle ellerinden aünmaması ve "sigara içenlere mahsus" alanların varlığına da saygı gösteriimesi. 2 ARALIK 1991 YUNANİSTAN 'Devlet sırrı' bütçe bu Brezilya'nın milyonlarca çocuğu sokakta _ doğuyor, büyuyor ve öluyor. Yaşamı da oyunu da sokakta oğreniyor. Kimi uyuşturucu mafyasının gozde dağıtım elemanı oluyor. Ne de olsa, 18 yaşın altındaki çocuklar yargıdan muaf tutuluyor. Kimi, karnı acıkıyor, çalıyor. Brezilyalı dukkân sahibi hırsızlığa karşı çozum buluyor, kiralık katil çetelerle anlaşıyor. İflke nufusunun 1980'den beri 37 milyon artarak 165 milyona ulaştığını, kırdan kente goç eden aileleri babanın 30 dolarlık aylığının beslemediğini, unutuyor. Son üç yılda Brezilya'da sokakta öldurülen çocuklann sayısı 461 l'e çıkü. Günlük bilanço dört çocuk olarak açıklanıyor. (Fotograf: AP) STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan başkenti Atina'da geçen hafta içinde ilginç olayiar yaşandı. Maliye Bakanlığı'nın canla başla hazırladığı ve "derlet a m " gibi sakladığı 1992 bütçesi, geçen cuma günü Yunan parlamentosuna sunuldu. Ne var ki bütçe parlamentoya sunulmadan önce özel bir radyo istasyonunda aynntıh bir biçimde yayımlanmıştı. Butçenin Maliye Bakanlığı'ndan "stzması" Maliye Bakanı Yannis Paleokrassas'ı zor durumda bıraktı ve "casasun yakalanması için" derhal araştırmalann başlatüması için talimatlar yağdırdı. Nitekim, açıklanan butçe ile yayımlanan butçe arasında fark yoktu. Açık yine yaklaşık 25 trilyon lira kadardı... Yunan diplomasisi geçen ABD hafta başında çelişkiye düştü. Buna neden olan da Başbakan Süleyman Demirel'in acıklamalan. Demirel geçen hafta Türk- Yunan ilişkilerine değinen iki ayn konuşma yaptı. Birincisi hükümet programını açıklarken; diğeri tskeçe milletvekili Faikoğlu ile görüştükten sonra.. Her iki konuşmasının aynı gün Yunan TV haberlerinde okunması üzerine Yunan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, Demirel'in parlamentoda yaptığı konuşmasını ima ederek "çok olumlu" dedi. Ne var ki Yunan Dışileri Bakanlığı da aynı gün bir açıklama yaparak bunu "çok oiumsuz" karşıladı ve olan oldu. "Bu acaba Mitsotakis'in yeni bir gafı mı" sorulan doğdu. Ama hukumet sözcüsu Viroo Polidoras "itfayijed" rolüne geçerek alevleri söndürmeyi başardı. Bush alışverişte ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Şükran Günü'nü, sekiz milyon Amerikalı işsize iş vaat ederek geçiren ABD Başkanı George Bush, bütün çabalara rağmen hareketlenme sağlanamayan Amerikan ekonomisi nedeniyle zor durumda. Amerikalı tüketici ekonomik baskıdan dolayı pek alışverişe çıkmaz göninünce, Bush tuketiciyi özendirmek için bizzat çarşıya çıktı. J.C Penny'den 28 dolara dört çorap satın alan Bush ekonomiyi hareketlendireceğine söz verdi. Noel ve yılbaşı nedeniyle yapüacak alışverişin ABD ekonomisine bir ölçüde hareketlenme getirmesi DANİMARKA bekleniyor. Ancak dükkân sahipleri bu yılı "en durgnn yıl" olarak nkelendinyorlar. Alışverişe çıkanlar bu yıl listelerini son derece daralttıklarım, hediyelerinin sayısını azalttıklannı söylüyorlar. Pek çok Amerikalı halen araba ve ev taksitlerini ödediklerini belirterek geçmiş borçlann üstesinden gelmeye çahşıyor. Bu nedenle ekonomistler, ekonomıde "gozle görülür bir kıpırdanmanın son derece zor" olduğunu bıldiriyorlar. Beyaz Saray'm, alışveriş gösterisinin yaru sıra vergilerin düşürülmesi ve işsizlik sigortasının arttırılması gibi para "pompalama" yöntemlerini devreye sokmayı düşündüğü bildiriliyor. Trabzon maçında bekâret kaybedildi FRANSA Yeni Zelanda, koyun satmanın yolunu buldu MİNE G.SAULNIER PARİS — Iktidarda en çabuk tüketilen değer, "kteattznr". En çok üretilen ise "düş yıkımı". Bu ölçütün en çarpıa örneklerinden birini, kuşkusuz Fransız Sosyalist Partisi iktidarı oluşturuyor. Sağ parti yönetimlerinde göze batmayan, hatta "otogan" kabul edilen kimi yolsuzluk ve yalanlar, sosyalistler tarafından aynıyla tekrarlandı mı, acısı daha bir çöküyor secmenin içine. Fransız Sosyalist Partisi, bu ülkenin -aradaki iki yıllık bir sol cumhurbaşkam ve sağ hükümet evliliği hariç- toplam sekiz yıldır başında bulunuyor. Bu süre içinde pek çok skandala adı kanştı, goğüs gerdi ama içlerinde biri var ki bu skandalların, yenilir yutulur türden değil ve tekrarlayan kanser gibi hiç umulmadık yer ve zamanlarda yeniden gündeme geligeliveriyor. Kuşkusuz akülardadır: 198S yüında Yeni Zelanda'nın Auckland limamnda unlü Greenpeace çevre örgutune ait Rainbow- VVarrior adlı gemi, 10 temmuz günü Fransız gizli servislerince batınlmış ve operasyonda, Portekizli bir fotoğrafçı ölmüştü. Rainbow- Warrior, Fransa'mn Pasifîk Okyanusu'nda yaptığı (hâlâ sürdürülen) nükleer bomba denemelerini protesto etmek ve engellemek için Auckland limanına demirlemişti. O sırada Fransız Sosyalist Partisi hükümetinin başında Laurent Fabius vardı ve cumhurbaşkam yine Mitterrand idi. Söz konusu hükümet, Greenpeace çevre örgütünün Pasifîk'teki nükleer denemeler konusunda yürüttüğü kampanyadan iyice tedirgin olan Fransız "Pasiıîk Generalleri"nin baskısı ile Greenpeace gemisi Rainbow Warrior'a sabotaj yapılmasını onayladı. Operasyon, hükümet karanndan uygulanışına değin her anlamda beceriksiz, yanlış ve budalacaydı. Geminin boş olduğunu sandıklan bir sırada yapılan patlamada, bir kişi öldü. Becerikli ajanlardan "evli çifti" oynayan ikisi yakalandı ve Yeni Zelanda'da hapsedildi. Başbakan Michel Rocard, Yeni Zelanda ile banş yaparak iki Fransız ajanuı Fransız topraklarında cezalannı tamamlama olanağım sağladı. Bunun karşıhğında Fransa, Yeni Zelanda'dan yuz bin koyun satuı almayı garanti ediyordu! Herkes, olay kapandı samyordu. Oysa geçen hafta, sabotajın epeyce kalabalık olup (toplam 20 adet orduya bağlı gizli ajan) sıvışmayı başaran ve normal olarak ayhkh bir "sürgtin" yaşamalan sağlanan özel "subay"larından birisi olan Gerald Andrtes, Isviçre sınınnda yakayı ele verdi. Hem de gizli ajanlığa yaraşmayacak bir beceriksizlikle: Andries, sının geçmek için gerekli pasaportu yanında bulunmadığı için • sürücU belgesini vermişti Isviçre polisine. Polis de pasaport yerine kabul edebihnek için bilgisayar araştırması yaptı ehliyet üzerinde ve Andries'in hakkında uluslararası bir tutuklama karan olduğu ortaya çıktı. Isviçreliler, isteseler de tutuklamamazlık edemezlerdi bu durumda. Şimdi Yeni Zelanda hükümeti, Andries'i yargılamak üzere geri istiyor. Fransız hükümeti de "Tamam, bir haU ettik, ama olay kapanmıştır, niye mızıkçılık edlyorsunuz" diyor. Bunun yamtım bümeyecek ne var? Ufukta yüz bin koyun satışı daha görünüyor. Yeni Zelanda, canlı hayvan ihracında bulduğu böyle bir pazarı kaçınr mı hiç? FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Geçen hafta Danimarkahlar işsizlik paralanmn düşürülmesi, bizdeki KDV'ye denk düşen MOMS oranlarının yüzde 25'e çıkanlması gibi ceple ilgili sorunları tartışırken hafta ortasında, Trabzon-B 1903 maçında -sahip olduklarını duşündükleri- bekâretlerini kaybettiler. lngiltere'de Hooliganların ortaya çıkışıyla birlikte, BT gazetesi de 1984 yılındaki Avrupa Şampiyonası finalleri sırasında, Danimarkalı seyirciler için "Roligans" sözcüğünu ortaya atmış ve sözcuk giderek Danimarka dilinin bir parçasına dönüşmüştü. Danimarka dilinde "rolig" sözcüğü sakin, sessiz anlamına geliyor. Danımarkalılar "Roiigans" yakıştırmasıyla kendileri hakkında giderek kendilerinin de inandığı bir "klişe imaj" yaratmışlardı ve "bizde olmaz" tavnyla kendilerini pek temiz buluyorlardı. Çarşamba günü oynanan Trabzon-B 1903 UEFA Kupası maçında, Trabzon kalesinde patlayan havai fişek, bekâreti de aldı götürdü. Ertesi gün tüm gazetelerin ön sayfalan, dumanlar içinde yerde yatan Trabzon kalecisi Petronoviç'in resimleriyle doluydu. Yalnızca o da değil, Trabzon'un Danimarkalı futbolcusu Lars Olsen'in her topa dokunuşunda ıslıklarla protesto edilmesi, Danimarkahlann "roiigaıu" klişesini yıktı. ATdışişleribakanları,Maastrichtzirvesindetartışılacak birlik taslağı için bugün toplanıyor ÂT, kader zirvesine hazırlanıyorAlmanya, Hollanda, Belçika, t İtalya ve Yunanistan baş bakanları Maastricht doruğunun fiyaskoyla * sonuçlanmaması için bazı önemli tavizler verme karan aldı. SABETAY VAROL 1RÜKSEL — HoUanda'mn Maastricht kentinde yapüacak AT doruğuna bir hafta kala topluluk ülkelerinin liderleri, sor derece yoğun bir diploma- tik faaliyet gösterdiler. Bütün çaralar, doruğun önceden umu- lac başanyla sonuçlanmasına yöıelik oldu. Bunun için geçen hafta içinde AT üyesi ülkelerin bir numaralı sorumlulannın bü- yük çoğunluğu, kendi aralann- da ikili görüşmeler sürdurdüler. "Hıristiyan demokrat" akı- ma mensup beş Avrupalı başba- kan, kendi aralannda "çok gtaH" bir toplanü yapü. Alman- ya, Hollanda, Belçika, ltalya ve Yunanistan başbakanlan, Ma- astricht'in "fiyasko" olmama- sı için Londra'ya bazı önemli ta- vizler verme karan aldılar. Do- ruk sonrası, topluluğun yeni adaylara açüması için çahşma- lar başlatüacak. 12 ülke dışişleri bakanlan, "birlik" sözleşmesine doruk öncesi liderlere sunulacak son şeklini vermek üzere bugün ve yann bir araya gelecek. Baö Av- rupa Birliği (BAB) dışişleri ve savunma bakanlan da "Avru- pa savunma kimligi" konusunu görüşmek uzere AT dışişleri ba- kanlan toplantısına paralel ola- rak bugun Brüksel'de toplana- cak. Hazırhklan bütun bu faa- liyetler çerçevesinde devam eden "birlik" sözleşmesinin altına Ingiltere'nin de imza koyması için Fransa ve Almanya gibi Av- rupa'mn belli başlı ülkeleri de kendi ısrarlı olduklan konular- da şimdiden bazı önemli taviz- ler verdiler. Yanlış anlamalara yol açar gerekçesiyle "federatif" sözcü- ğünün sözleşmede yer almama- sı hususunda göniş bırliğine va- rıldı. Bu arada Bonn, parasal birlik anlaşmasını imzalamak için onceden ileri surduğu "Av- rupa Parlamentosu'nun yetkile- rini genişletme" koşulunu belli olçude sulandırdı. Avrupa Par- lamentosu'nun yetkileri bir se- ferde değil de kademeli olarak arttınlacak. Parasal birlik ko- nusunda, Ingiltere'ye, daha sonra karar vermesi için aynca- lık tanınacak. Bu ayncahktan AT'ye 1992'den sonra katüacak ülkeler bile yararlanamayacak. Daha önceki doruklarda, Maastricht doruğu bir yandan "siyasi", diğer yandan "para- sal ve ekonomik" konularda 12 ulke arasındaki yeni "birlik" sözleşmesinin imzalanması için son randevu olarak tespit edil- mişti. Doruktan tam yedi gün önce toplantının arzulanan ba- şanyla sonuçlanıp sonuçlanma- yacağı hususunda Ingiltere'ye verilen tüm tavizlere rağmen AT çevrelerinde hayli "kısıtlı bir iyimserlik" havası hüküm surü- yor. Çünkü gerek siyasal gerekse parasal birliğe katılma konu- sunda Ingiltere "tereddütlü" ul- ke ohnaya devam ediyor. Bu ül- Suriye'de bugün yapüacak devlet başkanı seçiminde Hafız Esad îek aday Esad için Hısulerf sandık başı9ış Haberier Servisi — Suriye Devlet Bakanı Hafız Esad, bugün görevini dor- duıcü kez üstlenmeye hazırlanıyor. Esad 1 ın ek aday olduğu devlet başkanlığı seçi- miıde Suriyeliler tercihlerini evet ya da ha- yırjeklinde belirtecekler. Evet oylannm bu- yüv çoğunluğu oluşturacağına inanılan se- ÇİE ertesinde devlet başkanımn görevi 7 yıl daıa uzayacak. leuter'ın haberine göre başkent Şam ile dfipr kentler dün Hafız Esad'ın posterleriy- le üslendi. Sokaklar boydan boya bayraİc- ltıa donatüdı. "Hafız" "Hafız" sloganlan atîak yurüyen Suriyeliler, trafîğın sık sık akamasına neden oldular. 970*16 Alevi azmlığm temsilcileri olarak ıktidara oturan hava subayı ve savunma ba- kanı, eskisi kadar koyu Arap milliyetçisi sa- yılmıyor. Bir Batılı dipomatın de> r işiyle; 61 yaşındaki Devlet Başkanı, "Bir kez bir ise girişse sonuna kadar siırdüriır, sozünfi !u- tar." Bu yılki devlet başkanlığı seçimi için 17 kasımda resmen adayhğını koyan Suriye li- derinin 1980 başından bu yana ülke içinde siyasi rakiple karşı karşıya kalmadığı belir- tiliyor. 1982 yılmda aşırı Müslümanlar ik- tidara talip olmuş, ancak isyan bastırılmış- tı. Bir yıl sonra da kardeşi Rıfat yurtdışına gidince iktidardaki bölünme tehlikesi orta- dan kaldırılmış oldu. Hafız Esad'ın iki yıl öncesine kadar ge- rek bölge gerek dunya ülkeleri ile ilişkileri- nin çok sıcak olmadığı hatırlatılıyor. Irak'ın Kuveyt'ten çıkarıbnası, soğuk savaşın biti- şı ile siyasi dengeler, dolayısıyla Şam'ın iliş- kileri değişmeye başladı. Israil'in baş düş- manı kabul ettiği Suriye, tran-Irak savaşı sü- resince diğer Arap ülkeleri ile ayn kanat- larda yer almıştı. Irak Devlet Başkanı Sad- dam Hüseyin'i destekleyen Araplarla ilişki- leri soğukla buz gibi arasında değişiyordu. Şam, Mısır'ı, tsrail'le yaptığı Camp David Antlaşması'ndan ötürü kısa bir sure önce- sine kadar affetmedi. Son Ortadoğu banş göruşmeleri sırasında ılıyan ikili ilişkileri, Mısır Devlet Başkanı Hiisnü Mübarek'in Şam'ı ziyareti ile yeni bir döneme girdi. kenin Başbakanı John Major ile diğer ülke liderleri arasında tüm tarafları tatmin edecek bir uz- laşmamn gerçekleşmesine çalı- şılıyor. Söz konusu uzlaşmaya Maastricht'te vanlamazsa, Av- rupa bütunleşme sürecinin bun- dan büyük yara alacağı ifade ediliyor. Geçen haftaki buluşmalar, başarmın önündeki engellen bir ölçüde temizledi. Kendi partisi içinde Avrupa konusunda şid- detli bir muhalefetle karşı kar- şıya olan Başbakan Major, İtal- ya Başbakanı GiuUo Andreorü, Almanya Başbakanı Helmut Kohl ve Fransa Devlet Başkanı François Mitterrand ile yaptığı görüşmelerde "benüz katedil- mesi gereken büyük bir mesafe olmasına rağmen biriik y olunun açıldığını" söyledi. Ancak bu kez de Ingiltere'ye her gün biraz daha fazla verilen ve sonu geuneyen bu tavizlerin, sözleşmeyi "içerikten yoksun" bırakmasından korkuluyor. Av- rupa Komisyonu Başkam Jac- ques Delors ve Brüksel'deki ko- misyon çevreleri şimdiden dev- let ve hükümet başkanlanna ateş püskürüyor. Fransa Cumhurbaşkam Mit- terrand, ll'Ierin, Avrupa bü- tünlesmesine önemli bir ortak olan Ingiltere ile beraber devam etmek için ellerinden geleni yap- mayı sürdüreceklerini belirtti. Mitterrand, her şeye rağmen In- giltere yeni sözleşmeyi imzala- mamakta ısrar ederse diğer ül- kelerin Londrasız yol alacakla- rını vurguladı. ^banasız Avrupa'özlemiDış Haberier Servisi— Artan işsizlik oranı, muhafazakâr partilerle sosyal demokrat par- tilerin politikalannın benzerli- ği ve genç neslin faşizm dönemini yaşamış olması, Av- rupa'da aşırı sağı iktidar kol- tuğuna yaklaştırıyor. Geleneksel partilere duyulan tepki, aşırı sağın hanesine "oy" olarak yazılıyor. Interna- tional Herald Tribune gazete- sinde yer alan ve VVüiiam Drozdiak imzalı haberde, Avusturya, Belçika, ltalya, İs- veç'teki seçimlerle Almanya, Fransa ve Ispanya'daki eylem- lerin bunun kanıtı olduğu be- lirtiliyor. Avrupa'da sağa ka>ışm ilk belirtisi Iskandinavya'da Isveç seçimlerinde yaşandı. tki ay önce genel seçirnlerde, göçmen- lerle mültecilerin ulke istikran- nı tehdit ettiğini savunan Yeni Demokrasi Partisi, ilk kez par- lamentoya girdi. Avusturya'daki yerel seçim- lerde Doğu Avrupa'dan göç edenlerin ülke halkının refahı- m bozacağını iddia eden Avus- turya özgürluk Partisi yüzde 23 oy aldı. Jörg Haider'in li- derliğiııi yaptığı bu parti, seçim kampanyası sırasında Nazi Al- manyası çalışma politkalann- dan övguyle bahsederek bu başanyı sağladı. Belçika'da "önce bizim insanımız" sloganını kullanan goçmen aleyhtan Vlaams Blok, 212 sandalyelik parlamentoda milletvekili sayısını 2'den 12'ye yukseltti, Antwerp kentinde de birinci parit konumuna oturdu. Kuzey Italya'da Brescia'da yapılan yerel secimlerde hem yabana hem Güney ttalyalüa- ra karşı olan Lombardiyalılar Birliği, Huistiyan Demokratla- rı geçti. Almanya'da dazlaklarla, neo-nazüerin yabancüara özel- likle mültecilere karşı saldınlan arttı. Her ne kadar Cumhuri- yetçi Parti, birkaç yü öncesine göre birleşme ertesinde cazibe- sini kaybettıyse de Başbakan Helmut Kohl, mülteci yasaia- rını sıkılaştıracağını açıkladı. Fransa'da Jean-Marie Le Pen liderliğindeki Ulusal Cep- he, Kuzey Afrikalılara karşı büyuyen endişeyle birlikte des- teğıni antırdı. Le Pen'in des- tekçüeri arasında daha düşük Ucretle çahşmaya mecbur kala- caklaruıdan korkan KP üyele- ri başı çekiyor. Sağın yükselişi, diğer siyasilerin de yabana kar- şıtı politikalan benimsemesine neden oldu. Başbakan Edith Cresson, yasadışı göçmenlerin ulkelerine geri gonderilmesi için uçak tarifeleri düzenlenme- sini önerdi. Jacqnes Chirac, göçmenlerin "koktngunu" ve "çok giirultücü" olduklarını söyledi. Eski devlet başkanla- nndan Valery Giscard d'Esta- ing "goçmen istilasına" karşı uyarıda bulundu. Ispanyol gençleri, General Franco'nun 16. ölüm yıldönü- münde yürüyüş duzenleyerek milliyetçi sloganlar savurdular.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear