Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 OCAK 1991**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
GERCEK(Baştarafı 1. Sayfada)
ANAP iktidan 12 Eylül mi-
rasçısıdtr; sağcı askeri yönetimin
uzantısı olarak kurulmuştur;
bugüne kadar emeğe hakkmı
vermekten ' uzak durmuştur;
ama, bugün genel işçi eylemini
katı zaptiye kafasıyla ele alırsa,
zararlı çıkacak olan hem siyasal
iktidar, hem ülke olacaktır.
Türkiye, geçmisteki deneyim-
leriyle çalışanlann haklannı na-
sıl tanıyabileceği konusunda ar-
tık olgunlaşma sürecine girme-
lidir. Herkesin bildiği gibi işçiyi
bugün "tvde oturma eylemVne
iten koşullan işçi yaratmamışttr.
Yıllardan beri yüksek düzeyde
süregelen enflasyonun baskıla-
rt, sosyal adaletsizliğin yoğun-
laşması, sendikal hukukun ek-
sÜcliği, ücretierdeki reel gerileme
gibi çeşitli etkenler birbirine ek-
lenerek emekçi kitlelerini patla-
ma noktalarına getirmiştir. Bu
durumda eylem olarak bir gün-
lük işe gitmeme yönteminin yeğ-
lenmesi de yönetime dengeli bir
uyarı sayılmalıdır.
Eğer bu yumuşak uyarı kar-
şısında sert Onlemlerle ortamı
daha kızıştıracak yöntemier yeğ-
lenirse, sorun çözümlenemeye-
cek, diyalog yollannda köprii-
ler atılmış olacaktır. 12 Eylül'de
işçilere karşı en sert baskı yön-
temleri uygulanmıştır; ama, so-
runlann çözulmediği görülüyor.
Ne yazık ki siyasal iktidann
emri altmdaki TKTnin de bugü-
ne kadar süregelen tutumu
olumlu değildir. Televizyonun
yanlı yayını, işçi kesiminde sert
tepkileri pompayalacak nitelik-
tedir. Kamu işvereninin iş mah-
kemelerine son gün başvurarak
aldığı kararlar da adaleti siyasal
iktidann görüsüne alet etmek
yolunda bir çaba olarak nitelen-
dirilmiştir. Buna karşın Türk-tş
yöneticileri ve genelde çalışan
kesim, eylemde kararlı oldukla-
nnı yinelemişlerdir. Çoğu hu-
kukçu bir günlük işe gitmeme
eyleminin işçiyi yasadışına dü-
şürmeyen bir işlem olduğunu
vurgulamaktadır. 'tş Yasası'na
göre bu davranış, işten çıkarıl-
ma nedeni sayılamaz.
Türk-tş'in dışındaki bağımsız
sendikalardan eyleme destek ve-
renler çoktur. Genel eylem, mu-
halefetin elindekı belediyelerden
kolayhklar görmektedir. Geniş
kapsamlı bir uygulama bekleni-
yor. Ancak Türk-tş yönetimi
"Ulusal servete ve üretim araç-
lartna zarar verilmemesi ama-
cıyla hassas işyerlerinde bir bö-
lüm işçinin çalışması gereğini"
dile getirmiştir.
TKFnin yansızhğını ve doğ-
ru haber işlevini bir yana bıra-
karak pmpagandaya ağırlık ver-
mesi bugün basma duyarlı bir
görev yüklemektedir. Türk ba-
stnı, yaşanan olayı gerçekleri hiç
saptırmadan ve eğip bükmeden
okurlartna ulaştırmakla yüküm-
lüdür. Doğal sayılan bu görev,
siyasal iktidann elindekı görsel
yayın araçlan nedeniyle, bugün
yazılı basın açısından daha
önem ve değer kazanmaktadır.
ݧçinin büyük uyarısı
(Baştarafı 1. Sayfada)
nı'ndan Ankara'ya gi-
decek THY ucağma, yer hizmet-
leri personelinin eylemi nedeniy-
le teknik müdürler ile büro ça-
lışanlannın kargoları taşıdıkla-
n belirlendi. tstanbul'da dün ge-
ce vardiyasmda çalışan, beledi-
yeye bağlı Halk Ekmek, temiz-
lik ve diğer bazı birim işcilerinin
işe gitmedikleri öğrenildi.
Izmir'de 24.00'ten itibaren
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı
ESHOT toplu taşıma şoförleri
işbaşı yapmadılar. Adnan Men-
deres Havalimanı'nda ise HA-
VAŞ'ta görevli işçiler çalışmala-
rını tamamen durdurdular. An-
şan 50 kadar işçinin gece vardi-
yasına gelmedikleri belirlendi.
Türk-lş'ten genel eylem ile il-
gili olarak yapılan açıklamada,
bugün üretimden doğan gücün
kullanılmasına ilişkin çalışmala-
nn, demokratik bir hakkın kul-
lanımı olduğu belirtildi. Türk-
tş'in açıklaması şöyle:
"Türk-tş Yönetim ve Başkan-
lar Kurulu ile tüm işkollarında-
ki şube başkanlan ve işçiler üre-
timden kaynaklanan güçlerini
kullanmakta kararlıduiar. Teh-
ditler, baskılar ne denli yogun
olursa olsun, bundan dönüş söz
konusu değildir. 1 ocak salı gü- BAVULLARIM BEKLEDİLER — İstanbnl Atatürk Havalimanı yer hizmetleri personeli, dün
nü, TRT'nin yayınlannı izleyen gece vardiyasına çıkmadı. Saat 01.30'da Viyana'dan gelen uçağın yolcuları dış hatlar terminalin-
halkımız, bu kuruluşun kamu- de bavullannı beklediler. (Fotoğraf: Uğur Saner)
oyu oluşturmada siyasal ikridar-
lara nasıl yaranma çabasmda ol-
duğunu bir kez daha görmüştür.
Yazılı basınımızın 3 ocak ile il-
gili gösterdiği destek ve hassasi-
yete teşekkur ederken TRT ek-
ranından işçileri tehdide yönelik
mesaj verecek bir gazetecinin
bulunmasından da üzüntü duy-
duğumuzu ifade etmek isteriz.
Demokratik hakkımız tüm
karşı güçlerin çabalanna rağ-
men kullanılacaktır.
Türk-İş, kunıluşundan bugü-
ne kadar göstermiş olduğu so-
rumlu sendikacılık anlayışı için-
de, hiçbir olaya meydan verme-
yecektir. DUegimiz, işçilerin da-
ha fazla tehdit ve tahrik edilme-
meleridir."
Türk-lş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz, dün kendisini çeşitli böl-
gelerden arayan sendikacılara,
"Katüımı yttzde 90'ın alüna
düşürmeyin" talimatını verdiği
öğrenildi. Türk-lş yetkilileri, ka-
tılımın yüksek olrnasımn Türki-
ye'deki demokrasi mücadelesi
açısından çok önemli bir göster-
ge olacağını dile getirirken,
Türk-lş Genel Sekreteri ve
Tekgıda-lş Sendikası Genel Baş-
kanı Orhan Balta, "Sizin işko-
lunuzda dunım nedir" sorusu-
na, "tsterseniz ekmeğinizi bn-
ardı ardına iki gün veya bir ay
içinde iki defa herhangi bir ta-
til gününden sonraki iş günü,
yahut bir ayda üç işgünü işine
devam etmemesi' haUade isvere-
nin, işçinia iş akdini büdirimsiz
feshedebilecegini öngörmekte-
dir. Dolayısıyla bir işçinin, bir
gün işe gitmemesi, kesinlikle iş-
ten çıkanlmasına neden ola-
maz."
Başoğlu, genel eylemin bir
"genel grev" karan olduğunu
söylemenin de mümkün bulun-
madığmı sözlerine ekledi.
Türk-lş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz'm, bugün Türk-tş Genel
Merkezi'ne gitmeyerek evinde
oturacağı bildirildi. Yılmaz, sa-
at 10.00'da evinde gazetecileri
kabul ederek görüşlerini açıkla-
yacak. Şevket Yılmaz'ın, genel
eylem ile ilgili gelişmeleri yakın-
dan izleyebilmesi için haberleş-
me kolaylıklan sağlamaya yöne-
lik önlemler de alındıgı öğrenil-
di. Türk-lş Yönetim Kurulu'nun
diğer üyeleri ise nöbetleşe za-
man zaman Türk-lş Genel Mer-
kezi'ne gelerek gelişmelere iliş-
kin bilgi toplayacaklar
Hak-İş de katılıyor
Hak-lş Başkanlar Kurulu,
dün yeniden bir araya gelerek
genel eylem konusunda alınan
ihtiyati tedbir kararı karşısında
kaları da genel eylemi destekle-
diklerini açıklamışlardı. Genel
eylemin muhalefet partilerinin
elinde bulunan beledjyeler tara-
fından da desteklenmesi nede-
niyle Belediye-lş Sendikası üyesi
işçilerin, üzerlerinde bir baskı
hissetmeden genel eyleme büyük
bir çoğunlukla katılacağı ifade
ediliyor. Bu durumda, büyük
kentlerde özellikle kent içi ula-
şımında büyük aksamalar mey-
dana gelebileceği belirtiliyor.
Bunun yanı sıra Demir Yollan,
Hava Yollan ve Denizcilik tşlet-
meleri'nde de ulaşımın zorlasa-
bileceği bildirildi.
Santrallara kömür veren iş-
yerlerinde işçilerin bir süredir
sözleşme uyuşmazlığı nedeniy-
vurusundan feragat etti. Kamu
işveren sendikaları yetkilileri,
başvunınun yapıldığı 31 aralık
günü 1. tş Mahkemesi yargıarun
bulunamaması ve karann bu ne-
denle çıkmaması nedeniyle Türk
Kamu-Sen'in başvurusundan fe-
ragat ettiğini bildirdiler.
İş hukukçuları, Türk Kamu-
Sen'in başvurusundan feragat
etmesi sonucunda, bu sendika-
ya bağlı "TPAO, Türkiye Fetrol-
leri, BOTAŞ, TTKİ, TKİ, TÜP-
RAŞ, PETKtM, Etibank, Kara-
deniz Bakır, TEK, DSİ, Başba-
kanlık Basımevi" gibi işyerleri-
nin ihtiyati tedbir kararı dışın-
da kaidığı yorumunun yapüabi-
leceğini dile getirdiler.
_ . 6. tş Mahkemesi'nin
le üretimi düşünnelerine karşm, teblİgaÜ TÜrk-tş'e geldi
bu işyerlerinde stok olması ve
e
: °~% .
Ankara 6. Iş Mahkemesi nın
gönden (dün) aun" diyerek gı-
da işkolundaki işçilerin kararlı
olduğunu ima ettL
Türk-lş Genel Eğitim Sekre- iakınlİacaktutumü'tartrştı.
teri Mustafa Başoğlu da genel Hak-lş Genel Başkanı Neca-
eylemin "yasadışı" gösterilerek
anayasa ve yasalan zorlaraaya
gerek olmadığını dile getirdi ve
bir gün işe gitmemenin, İş Ya-
(Baftarafi 1. Sayfada)
yanıtlayan TİSK Başkanı Refik
Baydur, ekonomik faktör yanın-
da, genel eylem kararının sendi-
kalar üzerindeki baskıdan ileri
geldiğini belirtti. Ekonomik fak-
törler içinde devam eden enflas-
yonun olumsuz etkisinin inkâr
edilemeyeceğini belirten Refik
Baydur, enflasyon karşısında ge-
lirleri azalan işçilerin önce mo-
rallerinin bozulduğunu ve daha
sonra bu gelirini nasıl arttıracağı
arayışı içine girdiklerini anlattı.
Refik Baydur, 1983 yıhndan beri
yapılan toplusözleşmelerde ara
zamlarla ve zaman zaman eyle-
me yönelinmesi karşısında daha
fazla fark vererek hem kamu
sektörünun hem de özel sektö-
rün "sendikacılığı sıkıntılı bir
yere götürdüğünü" savundu.
Baydur şöyle devam etti:
"tşçi kendi göbegini kendisi
keser haJe geidi. tki yıldır Tttrk-
tş'in üzerinde baskı devam edi-
yor. 3 ocagı, bu geösmeter sonu-
cunda alınmış bir karar olarak
görüyomm. Yasaiara aykın ol-
dnga acık. Ama endttstri UişU-
leri sosyal olaylann özettigi ba-
kımiBdan katı hukuk knrallan-
nın uygulaamasından yana de-
tüim. Keıdi şartlan içinde hal-
ledflmesiode yarar vardır. Ve iş-
çinin yüksden tansiyonuna, sen-
dikacılara yapılan baslulara bi-
raz SKak bakmanın faydalı ola-
cafı kanısuıdayım. tsioe geime-
yen işçioin tamamefl serbest kal-
masından da yana degilim.
Onon içtm biz konfederasyon
ti Çelik, "22 aralık günü yapı-
lan basın toplantısında açıklan-
dığı gibi 3 ocak günü kendisinin
ve yönetim kurulunun işe gitme-
sası'na göre işten çıkanhna ne- yecegi göriışlerinin ve gerekçele-
deni olamayacağım söyledi. Ba- r i n i n geçerliliğini muhafaza
şoğlu, şu görüşlere yer verdı: ettiklerini" bildirdi.
"İş Yasası'nıa 17. maddesinin =j -ı-^ ;
ıı böiümünün fıkras», İşçinin ıaşam etkılenecek
işverenden izin almaksızın veya Genel eylem, Türkiye'de yak-
haklı bir sebebe dayanmaksızm ı ^ k j 5.2 milyon sendikalı iş-
çiyi kapsıyor. Türk-lş'in dişmda
Hak-lş, bağımsız Otomobil-lş,
Çelik-ış ve Laspetkim-lş sendi-
ilimll
oiarak üye işyerlerine hizmet ve-
rilmeyen günler parasaj müeyyi-
de nygntanması talimatını ver-
dik.'
taşımacılığın taşeron şirketler
araahğıyla yapılması nedeniyle
elektrik kesintisi olması beklen-
miyor. Türk-lş yöneticileri, ulu-
sal servete ve üretim araçlanna
zarar verilmemesi amacıyla,
hassas işyerlerinde bir kısım iş-
çinin çalışacağını dile getirdiler.
Verilen bilgiye göre rafıneri-
lerde üretim büyük ölçüde dü-
şecek ve rafinerilerden yeterli
üretilmiş mal çıkmayacağı için
akaryakıt dağıtırrunda bir gün-
lük aksama olacak. Çeşitli hiz-
met sektörlerinde de (KarayoUa-
n, PTT, banka, liman işletme-
leri, çeşitli bürolar vb.) bakım,
onanm çalışmalan ve günlük iş-
lemlerin yapılamayacağı ya da
aksayacağı belirtiliyor. Gıda, şe-
ker, tekstil, çimento gibi sanayi
sektöründe de önemli üretim ka-
yıpları meydana gelebileceği
kaydediliyor.
Kamu işveren sendikası Türk
Kamu-Sen, Ankara 1. İş Mah-
kemesi'ne yaptığı ve 3 ocak ge-
nel eyleminin "genel grev" oldu-
ğunun tespiti ve ihtiyati tedbir
kararı almması yolundaki baş-
(Baftarafı 1. Sayfada)( f f y f )
TÜSİAD'ın 3 ocak eylemi ko- Denizer, dün Ankara'da düzen-
nusundaki görüşlerini açıklayan lediği basın toplantısında, Baş-
Başkan Cem Boyner, şöyie bakan Yıldırım Akbulut ile
konuştu: TTK ve MTA'daki uyuşmazlık
"Tttrkiye'de toplusözlesme nedeniyle yaptığı görüşmelere
ilişkin bilgi verdi. Denizer, şun-görüşnıeferinin demokratik hak-
lar açısından tıkandığı bir nok-
ta olsa, genel grev çafnian an-
lam taşıyabilir. Oysa tam tersi-
ne bir dönem yaşıyoruz. Sendi-
kaların enflasyonun sekiz-
doknz misli ücret taJepierini ya-
pabildlgi, sektörlerin tümünü
greve sokcbUdikleri, fabrikala-
n kapaUbildikkri, çok yüksek
oranlarla toplnsözleşmelerin
baglanabUdigi bir dönemde ge-
nel grevin ve genel işi durdurma
efflimini hiç anlamh ve zaman-
lı bnlmnyornm. Eğer olayın si-
yasi amaç ve sonuçlan varsa bu
da otabilir. Onun endüstri Ue sa-
vaşarak işçilerin p>iq««£' işyerie-
rini felce nğratarak ekonomiye
zarar vererek ifadesini buhnasuu
da kabul etmiyonım. Grev bir
çıkar mücadelesinin yöntemi ise
çıkar mücadelesi yapümalıdır.
Eğer iş banşını siyasi amaçlarla
bozuyorsak o zaman kaş yapa-
lım derken göz çıkartıyoruz de-
mektir."
Cumhuriyet Ege Bürosu'nun
haberine göre de Izmirli işveren-
ler yaptıklan toplantıda, işe gel-
meyenler hakkında tutanak dü-
zenlemekle yetinmeyi kararlaş-
tırdılar.
ları söyledi:
"30 Aralık 1990 günü Sayın
Başbakan'ın basma açıkladığı
rakamlar şöyledir: Yerüstünde
çalışan işçilere 1 milyon 650 bin
lira net/ay. Yeraltında çalışan
işçilere 2 milyon 140 bin lira
net/ay. Başbakan, bu paralann
1 Ocak 1991den itibaren veri-
lecegini söylemektedir. 31 Ara-
lık 1990 günü Abant'ta yapılan
toplantıda, bu defa 1 Temmuz
1990'dan geçerli olmak üzere
yapılan öneri şudur:
1 Temmuz 1990-31 Aralık
1990 arası, yerüstünde çalışan
işçilere 1 milyon 448 bin lira
net/ay, 1 Ocak 1991 itibanyla
yer altında çalışan işçilere 1 mil-
yon 922 bin lira net/ay. Sayın
Başbakan, bu rakamlara ikrami-
yelerin dahil olmadığını, aynca
verileceğini söylemektedir. Sen-
dika, bu yaklaşıma sıcak bak-
mış, pazarhk yapılabilir bulmuş-
tur.
Hükümet yetkiUlerinin, "Ma-
den işçisinin aldıgı 15 bin lira
brüt gündelik kaça cıkanhyor?"
sorusuna bir türlü yanıt verme-
diklerini kaydeden Denizer,
şöyle konuştu:
"Son teldifle, Zonguldak'ta
briit 15 bin 545 lira, brüt 42 bin
437 liraya, en yüksek gündelik
de brüt 19 bin 285 liradan briit
52 bin 648 liraya yükselmiş ol-
maktadır. tşçinin eline geçecek
para 886 bin 781 lira/ay Ue 1
milyon 79 bin 664 lira/ay ara-
sında degişmektedir. Bu meb-
lağlara sosyal yardım, kıdem
zammı ve iaşe bedeli dahildir.
MTA işyerlerinde ise işçiye ve-
rilecek gündelik brüt, bu artış-
larla 23 bin 764 üradır."
Zonguldak'ta grevin 34. gü-
nünde dün madenciler araçlar-
la köylerden gelen arkadaşları-
nı da katarak, Ankara öncesi
uzun yürüyüş provası yaptılar.
Ankara'dan gelen ve Abant
ile Ankara'da Başbakan'la ya-
pılan görüşmeler hakkında bil-
gi veren Genel Maden-lş Başka-
nını nefes almadan dinleyen iş-
çiler, sonunda sert ve kararlı
sloganlarla hükümete tepkilerini
koyarlarken bir ağızdan sendi-
ka yöneticilerinin kararlannı
onayladılar.
3 ocak eylemine ilişkin verdiği
ihtiyati tedbir kararımn tebligaü
dün Türk-lş'e yapüdı. Türk-lş
Genel Başkam Şevket Yılmaz,
"Doğnı olan bir karara itiraz
yapüır" diyerek karara şimdilik
itiraz etmeyeceklerini açıkladı.
Kamu işveren sendikalannın 3
ocak genel eyleminin "genel grev
oldugunun tespiti" ile ilgili baş-
vurulan konusundaki davaya Iş
Mahkemesi'nde 10 Ocak günü
bakılacak. Türk-lş yetkilileri, ih-
tiyati tedbir kararlanna ve diğer
istemlere karşı görüşlerini, 10
ocakta yapılacak duruşmalarda
dile geüreceklerini belirttiler.
Türk Tabipler Birliği Merkez
Konseyi'nden dün yapılan açık-
lamada, işçilerin coşkusunu, he-
kimlerin ve tüm çahşanlann des-
teklemesi istendi. Açıklamada,
"Türk Tabipler Bkiiği, 3 ocak vt
sonrasını, ülkemiz için toplnm-
sal umut günleri oiarak görmek-
tedir. Bu anlamda üzerine düşe-
cek tüm sonımluluklarını yeri-
ne getirecektir" denildi.
Barodan açıklama
tstanbul Barosu bugün yapı-
lacak işe gitmeme eyleminin
"snç sayüamayacağını" beürte-
rek "Mahkeme kararı keyfidir"
dedi. Istanbul Barosu Başkanlı-
ğı'ndan dün yapılan yazılı açık-
lamada eylemin durdurulabil-
mesi için "Akıl ve mantık dısı
yoüara başvuruldugu, DGM
Başsavcısı Demiral'm politik bir
merkez gibi her gün açıklama
yaptığı, bir pazar akşamı iki ayn
iş mahkemesinden 'ihtiyati
tedbir' karan alındıgı. hüküme-
tin sürekli gerginliği artürdıgı,
ilkel TV programian yapıldığı"
kaydedildi. Açıklamada, "Oysa
berkes biliyor ki bu eylem bir
grev değildir. Grev karan veril-
memiştir. Işçiler bir gün ise git-
meyecektir, bepsi o kadar. İşe
gitmeyip evde otunna eylemi
için iktiyati tedbir karan verile-
mez. Şimdi böyle bir tedbir ka-
rarını kim uygulayacakür? Yüz
binlerce insan icra memuru ve
poüs marifetiyle evlerinden mi
almacaktır?" denildi.
tstanbul Barosu'nun açıkla-
masında, iş mahkemesinin ihti-
yati tedbir kararı için de "Bir
tespit karan verilmediğine göre
yalnızca tedbkin kimseyi bagla-
yamayacağuu ve ceza davasında
kesin delfl saydamayacağını be-
lirtiyonız" değerlendirmesi ya-
pıldi.
tçişleri Bakanlığı, bugün
Türkiye genelinde uygulanacak
"işe gitmeme" eylemiyle ilgili
olarak valüiklere gönderdiği ge-
nelgede, "müteyakkız bunnnl-
masını" istedi.
AA muhabirinin edindiği bil-
giye göre Içişleri Bakanlığı, 73
il valiliği ile Jandarma Genel
Komutanlığı'na gönderdiği ge-
nelgede, 3 ocak günü özellikle
işçilerin yoğun olduğu bölgeler-
de sıkı önlemler alınması ve her-
hangi bir olay meydana gelme-
mesinin sağlanması istsndi. Ge-
nelgede, "işe gitmeme" eylemi-
ne destek vermek amacıyla üni-
versite ve yüksekokullarda mey-
dana gelebilecek gösterüer için
polis ve jandarmanın "müteyak-
kız bulunması" istendi.
Genelgede, eylemi destekle-
mek için bildiri dağıtma, afış as-
ma, korsan gösteri ve yürüyüş-
lere karşı da gerekli emniyet ted-
birlerinin alınması ve gelişmeler-
den Ankara'ya anında bilgi ve-
rilmesi istendi.
10 yere pankart
tstanbul'da 3 ocak işçi eylemi
Ue ilgili olarak çeşitli yerlerde
10*un üzerinde pankart asıldı.
Tozkoparan'da pankart asan
grupla çatışmaya giren poüs, bir
kişiyi gözaltına aldı. TEK Bakır-
köy şebekesinden iki işçinin si-
vil polislerce ahır.p siyasi şube-
ye götürüldükleri öğrenildi.
Dün sabah erken saatlerden
itibaren Hasköy, Levent, Merter,
Yeni Bosna, Tozkoparan, Bey-
koz, Bağalar ve Bakırköy'de,
üst geçit ve duvarlara bombah
süsfl verilmiş pankartlar asıldı.
Türk-lş'in aldığı eylem kara-
nru destekleyen sloganJar taşı-
yan pankartlar polis tarafından
indirildi.
3 ocak işçi eylemi nedeniyle
Istanbul'da olağanüstü güvenlik
önlemi alan polis, çalışmalarını
sürdürürken TEK Bakırköy şe-
bekesinden dün öğle saatlerin-
de Araphan Panlt ve Mefcmet
Ali Demir adlı iki işçinin sivil
polislerce gözaltına alındıgı bil-
dirildi.
Bankaya bomba
Beşiktaş Valideçeşme Spor
Caddesi'ndeki Yapı Kredi Ban-
kası Akaretler Şubesi'nin oto-
matik para çekmek makinesinin
bulunduğu bölüme dün gece
bomba atıldı. Patlamanın ar-
dından çıkan yangın bölge itfa-
iye ekiplerince söndürüldü.
Görgü tanıkları, bankaya bom-
ma atan biri bayan iki kişinin
kendilerini bekleyen otomobile
binerek uzaklaştıklanru söyledi-
ler.
Yine akşam saatlerinde Gazi-
osmanpasa, Küçükköy, Edirne-
kapı'nın değişik yerlerinde bazı
gruplar ateş yakarak korsan
gösteri düzenlediler. Gazeteleri
"Devrimci Sol Güçler" adına
aradığını söyleyen bir kişi, gös-
terilerin bugünku işçi eylemine
destek vermek için duzenlendi-
ğini savundu.
GOZLEM
UĞURMUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
rin işçi-işveren ilişkilerinde çalışanlardan yana tavır alma-
lan gerekir.
Gerekir ama gerçeği görelim:
Özal modeli, işçi ücretlerini düşük tutan bir sosyal siya-
set izledı. Bu düşük ücret siyaseti. 12 Eylül'de asker des-
teği ile yürütüldü. IMF damgalı bu sosyal siyaset, 1980 yı-
lından bu yana işçi ücretlerini yüzde 45 dolayında gerilerti.
Bunu yaparken de "kâr-faiz-ranf gelirlerini arttırdı.
Bu adaletsizliğin sorumlusu Özal ve ANAP hükümet-
leridir.
Devlet basktsı ve süngü gücüyle ücretleri düşük tutulan
işçiler, bugün hak arıyorlarsa uzlaşma kapılarını açma gö-
revi herkesten önce hükümete düşer.
Çünkü bu adaletsizliğin başlıca sorumlusu hükümettir.
Hükümetin izlediği sosyal siyaset ve uyguladığı ekonomik
model, 12 Eylül hükümetine bakan veren Türk-İş'i bu nok-
taya sürüklemiştir.
Uzlaşmanın adımlan hükümetten gelmetidir. Uzlaşmanın
ilk adımı, 3 ocak sorununu çözmek olmalıydı, ikinci adım
da genel grev başta olmak üzere çalışan kesimin "ILO
standartlarına" uygun haklara kavuşturulmasıdır.
Genel grev hakkı, bütün Avrupa Topluluğu ülkelerinde var.
Komşumuz Yunanistan'da sendikalar siyasal amaçlarla ge-
nel grev kararı alabiliyorlar. israil'de daha geçenlerde ge-
nel grev olmuş; bu genel greve radyo ve televizyon görevli-
leri bile katılmışlardı.
Hükümet, uzlaşma yerine bir "gerilim siyaseti" izliyor.
Önceki gece TRT'ye iki bakan, hükümet yanlısı bir ga-
zeteci ve bir ceza hukuku profesörünü çıkartarak işçilere
gözdağt vermek bu gerilim siyasetinin bir parçasıdır.
TRT, bu konularda "yansız yayın" yapmak zorundadır. Bu
yansızlık da 3 ocak eylemi konusunda karşıt düşüncelerin
de sergilenmesini gerektirir.
TRT, yayınlannı yansızlıkla yapmıyorsa açıkça "görevini
kötüye kullanıyor" demektir.
İlginç bazı gelişmeler de kamu işverenleri sendikalannın
başvuruları ile yaşanıyor.
Kamu-Sen, Tühis ve Kamu-iş adlı kamu işveren sendi-
kaları Ankara 1,6. ve 8. iş mahkemelerine başvurarak 3 ocak
eyleminin "ihtiyat-ı tedbir" yoluyla durdurulmasını istiyorlar.
Başvuruya dayanak olan Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın
46. maddesi "tespit davası" başlığı taşıyor. iş Mahkemesi,
karar verilen ya da uygulanmakta olan grevin, "uyuşmazlh
ğa taraf olan" işveren sendikasının başvurusu üzerine "ya-
sadışı grev" olup olmadığına karar verebiliyor.
Ankara 6. ve 8. iş mahkemeleri 3 ocak eyleminin "kanun
dışı grev oluşturabileceği" varsayımı ile "ihtiyat-ı tedbir
kararları" veriyorlar.
İşveren sendikaları, Türk-İş Başkanlar Kurulu'nun 20 Ara-
lık 1990 günlü bildirisini "yasa dışı grev" saydıkları için aralık
ayının 21. günü "tesbit davası" açabilırlerdi. Mahkemeler,
en çok bir ay içinde bu konuda karar vermek zorunda ol-
duklarından belki de "ihtiyat-i tedbir"e gerek kalmadan da-
vanın özü hakkında karar verebileceklerdi.
Kamu işveren sendikaları bundan çekindikleri için dava
açma haklannı da kötüye kullanarak aralık ayının son gü-
nünde "ihtiyat-i tedbir" istemiyle üç ayrı başvuruda bulun-
muşlardır.
Türk-İş ya da Hak-İş "uyuşmazlığa taraf' mı? Değil... Ya-
sadışı grev kararı var mı? Yok... "Uygulanmakta olan yasa
dışı bir grev" var mı? O da yok.
İş mahkemeleri bu konuda görevsizdirler. Bir an için gö-
revli olduklarını varsaysak bile ortaya bir başka sorun çık-
maktadır:
Grev kararlannı "konfederasyonlar" değil "sendikalar" alır.
Hukuk muhakemeleri usulü hukukunda "husumet ehliyeti"
olarak adlandırılan bir koşul vardır. Bu koşul, bir davanın
kimlere açılacağını belirler. Bu açıdan, birer "konfederasyon"
olan Türk-İş ve Hak-İş'e "husumet ehiiyetine" sahip olma-
dıkları için 46. maddeye dayarularak dava açılamaz.
Dava açılacak ve "ihtiyat-i iedbir" istenecekse, bu dava
"husumet ehiiyetine" sahip davalılara karşı acılmalıdır. Bu
anlamda "husumet ehiiyetine" sahip bir sendika da gö-
rülmüyor.
Bu anlamda yılın son günü beklenerek yapılan başvuru-
larda "dava koşullan" bile yerine gelmemiştir.
Bir başka sorun da "Türk Kamu Sen" diye bilinen işve-
ren sendikasmın 1. İş Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyu geri
almasıyla ortaya çıkıyor. işveren Sendikası 1. İş Mahkeme-
si'ne yaptığı başvurudan niçin 'İeragat" ediyor?
O zaman, "Türk Kamu Sen"e bağlı işyerlerinde 6 ve 8.
İş mahkemelerinin verdiği "ihtiyat-i tedbir karartan" bağla-
yıcı olmuyor!
Bir başka sorun da DGM Başsavcılığı'nın olaya el koy-
masıyla ortaya çıkıyor.
3 ocak eylemi, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bûtûnlüğüne" aykırı mı? "Hür demokratik düzen"e karşı mı?
"Devletin iç ve dış güvenliğini" sarsıcı mı? "Cumhuriyet
aleyhine" mi?
DGM Başsavcılığı bir eylemde bu koşullar varsa ancak
0 zaman olaya el koyar. Her işçi eylemimn "DGM'lik suç"
olarak görülmesi "ANAP liberalizmi"n\n de gerçek yüzünü
gösteriyor!
Hukuk kuralları, toplumsal olaylann gerisinde kalmıştır.
Kaidığı için de bu gibi kargaşalar ve sorunlar doğmuştur.
Başta anayasa olmak üzere bütün yasalan tek tek ele al-
madıkça, iş yaşamını yeniden düzenlemedikçe bu olayla-
nn önüne geçilmez. Sosyal hukuk devletinde "emek
piyasası" da en az "sermaye piyasası" kadar önemlidir.
Bu anlaşılmazsa çalışma barışı hiç, ama hiç kurulamaz.
NATO Çevik Kuvveti gelîyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
savaş uçağıyla katkıda bu-
Özal'a
4
başkanlık
9
otobtisü
İZMİR HİPODROMIHNDAN FÎKRET DAĞLIOCU
1. KOŞU: F: Hanımtay (7),
P: Alarda (3), PP: Nurışık (2),
S: Spring 1 (9).
2. KOŞU: F: Yılmazbey (3),
P: Atlas (4), PP: Balca (5), S:
Mighty D'or (8).
3. KOŞU: F: Uğursay (5), P:
Ege (2): PP; Şeyda (1), S: Mil-
yonerburhan (3).
4. KOŞU: F: Kavçinbey (7),
P: Osmanağa 1 (8), PP: Sürba-
tur (3), S: Hilal (4).
5. KOŞU; F: Renan (9), P:
Tenter Line (2), PP: 'vVindlvIÎIl
(3), S: Golden Flovver (4).
6. KOŞU: F: AIiş (4), P: Af-
fanbey (3), PP: New Halo (2),
S: My King (8).
7. KOŞU: F: Alkurt (4), P:
Ulubey (9), PP: Nazbatur (14),
P: Buruk (11), S: Ebru 4 (12).
8. KOŞU: F: Alser (10), P:
Osmancık 1 (14), PP: Heybetli
(13), S: Taşkentli (6).
(Baştarafı 1. Sayfada)
yonlan kanahyla dünyaya yayın
yapabilecek.
Aracın ses donanımı ile ilgili
eklemelerin Türkiye'de ANAP^
ın propaganda çalışmalarını yü-
rüten Erkal Zenger'e yaptınlaca-
ğı öğrenildi. Otobüsün donatı-
mının büyük ölçüde tamamlan-
dığı, önümüzdeki haftalarda
Mitsubishi yetkiUlerinin aracı
teslim edecekleri belirtildi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın başkanlık sistemi tartış-
malarının başlamasınırf ardın-
dan îstanbul'daki bir reklam
ajansından kendisiyle ilgili ba-
zı propaganda kasetleri hazırla-
masını istediği öğrenildi. Özal
1
ın Istanbul'da hazırlattığı propa-
ganda kasetlerinde Özal-ANAP
temasının işlendiği belirtildi.
Özal'ın, Îstanbul'daki kaset ha-
zırhğmın ANAP"h yetkililerin
de bilgisi olduğu iddia ediliyor.
ANAP propaganda kasetleri-
ne benzeyen calışmalarda Özal'lı
şarkı ve türkülere yer verildiği
ifade ediliyor. Özal'ın Cumhur-
başkanı olduktan sonra girişti-
ği dış temaslar ve yabancı lider-
lerle kurduğu "dostluk" ilişkile-
rinin propaganda kasetlerinde
ön plana çıkarıldığı ifade edili-
yor.
Köşke yakın kaynaklar, Cum-
hurbaşkanı Özal'ın "anayasa de-
ğişikliği ve başkanlık sistemi"
tartışmalarıru gündeme getirme-
sinin ardından bu çalışmalan
başlattığını belirtiyorlar. Aynı
kaynaklar, Körfez krizinin bit-
mesinin beklendiğini, krizin çö-
zümünün hemen ardından çalış-
maların kamuoyuna açık hale
geleceğini ifade ettiler.
lunuyor.
Kararla ilgili olarak NATO ta-
rafından yayınlanan bildiride
şoyle dendi:
"NATO Savunma Planlama
Komitesi (DPC) bugün (dün)
toplanmış ve Türkiye'nin güney-
doğu bölgesine, NATO Çevik
Kuvveü'ne bağlı Alman, Belçi-
ka ve İtalyan uçaklanndan olu-
şan hava gücünün gönderilme-
sini kararlaştırmıştır.
Kararın amacı muttefik bir
ülkenin toprak bütünlüğüne yö-
nelik muhtemel bir tehdide karşı
ittifakın ortak da>anışma ve ka-
rarlılık içinde bulunduğunu gös-
termek, böylece caydırıcıiık ve
savunmaya katkıda bulunmak-
tır. Bu çerçevede, gönderilecek
kuvet DPC'nin sürekli ve yakın
denetimi altında olacaktır.
Uçakların Türkiye'ye 6-10 uçak
tarihleri arasında gönderilmeleri
kararlaştırılmıştır."
Türkiye'nin talebi, aynı komi-
tede 21 aralık günü görüşülmüş,
bu toplantıda Belcika ve Alman-
ya, konuyu yerinde incelemek
uzere Türkiye'ye uzmanlardan
oluşan heyetler gönderecekleri-
ni bildirmişlerdi. Söz konusu he-
yetlerin verdikleri raporların
Türkiye'nin isteği doğrultusun-
da olduğu ve Türkiye'nin hava
gucüne ihtiyacı bulunduğu gö-
rüşunu içerdiği öğrenildi. Uçak-
ların ve beraberinde Türkiye'ye
gelecek 576 askeri personelin
Diyarbakır'da konuşlandırıla-
cakları bildirildi.
Belçika ve Almanya, Türki-
ye'ye Çevik Kuvvet filosu gön-
derilmesini kabul ettiklerini
NATO Savunma Planlama Ko-
mitesi toplantısından önce bası-
na açıkladılar. Belçika Dışişleri
Bakanı Marc Eyskens, komite
toplantısı öncesinde yaptığı
açıklamada hükümetinin Al-
manya ile birlikte Türkiye'ye ha-
va gücü gönderilmesine "evet"
dediğini bildirdi. Eyskens, Al-
manya Dışişleri Bakanı Hans
Dietrich Gensher'in "Bonn hü-
kümetinin eğiliminin de Türk
hükümetinin isteği doğnıltusun-
da olduğunu" kendisine ilettiği-
ni belirtti.
Uçakların caydırıcı rol oyna-
mak amacıyla Türkiye'ye gönde-
rileceklerine dikkat çeken Eys-
kens, Mirage'lann, savaş çıkma-
sı durumunda savaşa katılmala-
rının "Brüksel hükümetinin ye-
niden karar alması" şartına bağ-
landığını belirtti. Eyskens,
uçaklann saldmya uğraması ha-
linde ateş açabileceklerini de
sözlerine ekledi.
Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in Türkiye'ye saldırması
halinde tüm NATO'yu karşısın-
da bulacağını ifade eden Belçi-
ka Dışişleri Bakanı, Hollanda
1
nın geçen aylarda Türkiye'ye ha-
va gücü yollamak istediğini, an-
cak Türkiye'nin o tarihte bu
öneriyi geri çevirdiğini hatırlat-
tı. Eyskens, "Türkiye'nin o za-
manki kararı Saddam'ı tahrik
etmeme amacına yöndikti. Şim-
di ise Saddam tahrik ediyor. Biz
uçaklan bu tahrike karşı koyma
gayesiyle yolluyoruz" şeklinde
konuştu.
Belçika Dışişleri Bakam Eys-
kens'in Çevik Kuvvet'in Güney-
doğu Anadolu'da görevlendiril-
mesine ilişkin açıklamasının
"savaş durumunda 2. kez karar
alma" koşulu içermesi, bu ülke-
de Körfez krizine taraf olunma-
ması konusundaki kamuoyu
tepkisinin yatıştınlmasına yöne-
lik bir girişim olarak değerlen-
diriliyor.
Almanya, NATO Çevik Kuv-
veti'ne bağlı hava gücünün
Türkiye'ye gönderilmesinin
Türkiye'ye karşı her türlü saldı-
rıyı caydırmak ve barışı koru-
maya yönelik bir dayanışma ifa-
desi olduğunu bildirdi. Alman
hükümeti sözcü yardımcısı Di-
eter Vogel yayımladığı bildiride,
Alman silahlı kuvvetlerinin doğ-
rudan bir müdahalesinin Türki-
ye'ye ancak açık saldırı halinde
yapılabileceğini belirtti.
NATO devrede
NATO Çevik Kuvveti'nin
Irak'a karşı bayrak göstermek
üzere Güneydoğu Anadolu'da
gorevlendirilrhesi, ittifakın Kor-
fez krizinde ilk kez "doğrudan
ve fiilen" de\'reye girmesi anla-
mına geliyor. Kriz konusunda 10
ağustostaki olağanüstü Bakan-
lar Konseyi toplantısından bu
yana çok sayıda görüşme yapan
ittifak ilk kez kendisine ait bir
askeri gücü kriz nedeniyle gö-
revlendirmiş oluyor. Çevik Kuv-
vet'in NATO tarihinde ilk kez
tatbikat dışı bir görev almasının
önemine de dikkat çeken askeri
kaynaklar, bu görevin Sovyetler
Birliği ve Varşova Paktı dışında-
ki, "alan dışı" bir ülkeye karşı
üstlenilmesınin ittifak tarihinde
bir dönüm noktası olduğunu di-
le getiriyorlar.
ABD, karar anlamlı
ABD, NATO Savunma Plan-
lama Komitesi'nin kararını
"anlamlı" olarak nitelendirdi.
Beyaz Saray sözcüsü MarOn
Fitzwater, yayımladığı bildiride,
bu karann bir çatışma halinde
bir müttefikin savunması için
alınan ilk karar olduğunu belirt-
ti.
Ankara memnun
Bakanlar Kurulu dün Başba-
kan Yıldırım Akbulut başkanlı-
ğında 5 saat süren toplantısın-
da Körfez krizini de ele aldı. Ak-
bulut, Bakanlar Kurulu toplan-
tısından sonra yaptığı açıklama-
da, Çevik Kuvvet'in Türkiye'ye
gelmesinden duyduklan mem-
nuniyeti anlattı. önümüzdeki
hafta Türkiye'ye gelecek Çevik
Kuvvet gücünün Diyarbakır'da
üsleneceğini, yer belirleme ko-
nusundaki çalışmalann tamam-
landığını söyledi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Murat Sungar, NATO Savunma
Planlama Komitesi'nin dün
BrüksePde aldığı kararla ilgili
olarak bir soruya cevaben yap-
tığı açıklamada şunları söyledi:
"Türk hükümeti, NATO Sa-
vunma Planlama Komitesi tara-
fmdan alınan bu karan mütte-
fik ülkelerin tüm ittifak toprak-
lannın savunması bakımından
karaıiılığını ve ittifakın bu yön-
deki dayanışmasmı göstermesi
bakımından memnnniyetle kar-
şılamıştır."