18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 1991**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17 GERCEK(Baştarafı 1. Sayfada) ANAP iktidan 12 Eylül mi- rasçısıdtr; sağcı askeri yönetimin uzantısı olarak kurulmuştur; bugüne kadar emeğe hakkmı vermekten ' uzak durmuştur; ama, bugün genel işçi eylemini katı zaptiye kafasıyla ele alırsa, zararlı çıkacak olan hem siyasal iktidar, hem ülke olacaktır. Türkiye, geçmisteki deneyim- leriyle çalışanlann haklannı na- sıl tanıyabileceği konusunda ar- tık olgunlaşma sürecine girme- lidir. Herkesin bildiği gibi işçiyi bugün "tvde oturma eylemVne iten koşullan işçi yaratmamışttr. Yıllardan beri yüksek düzeyde süregelen enflasyonun baskıla- rt, sosyal adaletsizliğin yoğun- laşması, sendikal hukukun ek- sÜcliği, ücretierdeki reel gerileme gibi çeşitli etkenler birbirine ek- lenerek emekçi kitlelerini patla- ma noktalarına getirmiştir. Bu durumda eylem olarak bir gün- lük işe gitmeme yönteminin yeğ- lenmesi de yönetime dengeli bir uyarı sayılmalıdır. Eğer bu yumuşak uyarı kar- şısında sert Onlemlerle ortamı daha kızıştıracak yöntemier yeğ- lenirse, sorun çözümlenemeye- cek, diyalog yollannda köprii- ler atılmış olacaktır. 12 Eylül'de işçilere karşı en sert baskı yön- temleri uygulanmıştır; ama, so- runlann çözulmediği görülüyor. Ne yazık ki siyasal iktidann emri altmdaki TKTnin de bugü- ne kadar süregelen tutumu olumlu değildir. Televizyonun yanlı yayını, işçi kesiminde sert tepkileri pompayalacak nitelik- tedir. Kamu işvereninin iş mah- kemelerine son gün başvurarak aldığı kararlar da adaleti siyasal iktidann görüsüne alet etmek yolunda bir çaba olarak nitelen- dirilmiştir. Buna karşın Türk-tş yöneticileri ve genelde çalışan kesim, eylemde kararlı oldukla- nnı yinelemişlerdir. Çoğu hu- kukçu bir günlük işe gitmeme eyleminin işçiyi yasadışına dü- şürmeyen bir işlem olduğunu vurgulamaktadır. 'tş Yasası'na göre bu davranış, işten çıkarıl- ma nedeni sayılamaz. Türk-tş'in dışındaki bağımsız sendikalardan eyleme destek ve- renler çoktur. Genel eylem, mu- halefetin elindekı belediyelerden kolayhklar görmektedir. Geniş kapsamlı bir uygulama bekleni- yor. Ancak Türk-tş yönetimi "Ulusal servete ve üretim araç- lartna zarar verilmemesi ama- cıyla hassas işyerlerinde bir bö- lüm işçinin çalışması gereğini" dile getirmiştir. TKFnin yansızhğını ve doğ- ru haber işlevini bir yana bıra- karak pmpagandaya ağırlık ver- mesi bugün basma duyarlı bir görev yüklemektedir. Türk ba- stnı, yaşanan olayı gerçekleri hiç saptırmadan ve eğip bükmeden okurlartna ulaştırmakla yüküm- lüdür. Doğal sayılan bu görev, siyasal iktidann elindekı görsel yayın araçlan nedeniyle, bugün yazılı basın açısından daha önem ve değer kazanmaktadır. ݧçinin büyük uyarısı (Baştarafı 1. Sayfada) nı'ndan Ankara'ya gi- decek THY ucağma, yer hizmet- leri personelinin eylemi nedeniy- le teknik müdürler ile büro ça- lışanlannın kargoları taşıdıkla- n belirlendi. tstanbul'da dün ge- ce vardiyasmda çalışan, beledi- yeye bağlı Halk Ekmek, temiz- lik ve diğer bazı birim işcilerinin işe gitmedikleri öğrenildi. Izmir'de 24.00'ten itibaren Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESHOT toplu taşıma şoförleri işbaşı yapmadılar. Adnan Men- deres Havalimanı'nda ise HA- VAŞ'ta görevli işçiler çalışmala- rını tamamen durdurdular. An- şan 50 kadar işçinin gece vardi- yasına gelmedikleri belirlendi. Türk-lş'ten genel eylem ile il- gili olarak yapılan açıklamada, bugün üretimden doğan gücün kullanılmasına ilişkin çalışmala- nn, demokratik bir hakkın kul- lanımı olduğu belirtildi. Türk- tş'in açıklaması şöyle: "Türk-tş Yönetim ve Başkan- lar Kurulu ile tüm işkollarında- ki şube başkanlan ve işçiler üre- timden kaynaklanan güçlerini kullanmakta kararlıduiar. Teh- ditler, baskılar ne denli yogun olursa olsun, bundan dönüş söz konusu değildir. 1 ocak salı gü- BAVULLARIM BEKLEDİLER — İstanbnl Atatürk Havalimanı yer hizmetleri personeli, dün nü, TRT'nin yayınlannı izleyen gece vardiyasına çıkmadı. Saat 01.30'da Viyana'dan gelen uçağın yolcuları dış hatlar terminalin- halkımız, bu kuruluşun kamu- de bavullannı beklediler. (Fotoğraf: Uğur Saner) oyu oluşturmada siyasal ikridar- lara nasıl yaranma çabasmda ol- duğunu bir kez daha görmüştür. Yazılı basınımızın 3 ocak ile il- gili gösterdiği destek ve hassasi- yete teşekkur ederken TRT ek- ranından işçileri tehdide yönelik mesaj verecek bir gazetecinin bulunmasından da üzüntü duy- duğumuzu ifade etmek isteriz. Demokratik hakkımız tüm karşı güçlerin çabalanna rağ- men kullanılacaktır. Türk-İş, kunıluşundan bugü- ne kadar göstermiş olduğu so- rumlu sendikacılık anlayışı için- de, hiçbir olaya meydan verme- yecektir. DUegimiz, işçilerin da- ha fazla tehdit ve tahrik edilme- meleridir." Türk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, dün kendisini çeşitli böl- gelerden arayan sendikacılara, "Katüımı yttzde 90'ın alüna düşürmeyin" talimatını verdiği öğrenildi. Türk-lş yetkilileri, ka- tılımın yüksek olrnasımn Türki- ye'deki demokrasi mücadelesi açısından çok önemli bir göster- ge olacağını dile getirirken, Türk-lş Genel Sekreteri ve Tekgıda-lş Sendikası Genel Baş- kanı Orhan Balta, "Sizin işko- lunuzda dunım nedir" sorusu- na, "tsterseniz ekmeğinizi bn- ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir ta- til gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi' haUade isvere- nin, işçinia iş akdini büdirimsiz feshedebilecegini öngörmekte- dir. Dolayısıyla bir işçinin, bir gün işe gitmemesi, kesinlikle iş- ten çıkanlmasına neden ola- maz." Başoğlu, genel eylemin bir "genel grev" karan olduğunu söylemenin de mümkün bulun- madığmı sözlerine ekledi. Türk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'm, bugün Türk-tş Genel Merkezi'ne gitmeyerek evinde oturacağı bildirildi. Yılmaz, sa- at 10.00'da evinde gazetecileri kabul ederek görüşlerini açıkla- yacak. Şevket Yılmaz'ın, genel eylem ile ilgili gelişmeleri yakın- dan izleyebilmesi için haberleş- me kolaylıklan sağlamaya yöne- lik önlemler de alındıgı öğrenil- di. Türk-lş Yönetim Kurulu'nun diğer üyeleri ise nöbetleşe za- man zaman Türk-lş Genel Mer- kezi'ne gelerek gelişmelere iliş- kin bilgi toplayacaklar Hak-İş de katılıyor Hak-lş Başkanlar Kurulu, dün yeniden bir araya gelerek genel eylem konusunda alınan ihtiyati tedbir kararı karşısında kaları da genel eylemi destekle- diklerini açıklamışlardı. Genel eylemin muhalefet partilerinin elinde bulunan beledjyeler tara- fından da desteklenmesi nede- niyle Belediye-lş Sendikası üyesi işçilerin, üzerlerinde bir baskı hissetmeden genel eyleme büyük bir çoğunlukla katılacağı ifade ediliyor. Bu durumda, büyük kentlerde özellikle kent içi ula- şımında büyük aksamalar mey- dana gelebileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra Demir Yollan, Hava Yollan ve Denizcilik tşlet- meleri'nde de ulaşımın zorlasa- bileceği bildirildi. Santrallara kömür veren iş- yerlerinde işçilerin bir süredir sözleşme uyuşmazlığı nedeniy- vurusundan feragat etti. Kamu işveren sendikaları yetkilileri, başvunınun yapıldığı 31 aralık günü 1. tş Mahkemesi yargıarun bulunamaması ve karann bu ne- denle çıkmaması nedeniyle Türk Kamu-Sen'in başvurusundan fe- ragat ettiğini bildirdiler. İş hukukçuları, Türk Kamu- Sen'in başvurusundan feragat etmesi sonucunda, bu sendika- ya bağlı "TPAO, Türkiye Fetrol- leri, BOTAŞ, TTKİ, TKİ, TÜP- RAŞ, PETKtM, Etibank, Kara- deniz Bakır, TEK, DSİ, Başba- kanlık Basımevi" gibi işyerleri- nin ihtiyati tedbir kararı dışın- da kaidığı yorumunun yapüabi- leceğini dile getirdiler. _ . 6. tş Mahkemesi'nin le üretimi düşünnelerine karşm, teblİgaÜ TÜrk-tş'e geldi bu işyerlerinde stok olması ve e : °~% . Ankara 6. Iş Mahkemesi nın gönden (dün) aun" diyerek gı- da işkolundaki işçilerin kararlı olduğunu ima ettL Türk-lş Genel Eğitim Sekre- iakınlİacaktutumü'tartrştı. teri Mustafa Başoğlu da genel Hak-lş Genel Başkanı Neca- eylemin "yasadışı" gösterilerek anayasa ve yasalan zorlaraaya gerek olmadığını dile getirdi ve bir gün işe gitmemenin, İş Ya- (Baftarafi 1. Sayfada) yanıtlayan TİSK Başkanı Refik Baydur, ekonomik faktör yanın- da, genel eylem kararının sendi- kalar üzerindeki baskıdan ileri geldiğini belirtti. Ekonomik fak- törler içinde devam eden enflas- yonun olumsuz etkisinin inkâr edilemeyeceğini belirten Refik Baydur, enflasyon karşısında ge- lirleri azalan işçilerin önce mo- rallerinin bozulduğunu ve daha sonra bu gelirini nasıl arttıracağı arayışı içine girdiklerini anlattı. Refik Baydur, 1983 yıhndan beri yapılan toplusözleşmelerde ara zamlarla ve zaman zaman eyle- me yönelinmesi karşısında daha fazla fark vererek hem kamu sektörünun hem de özel sektö- rün "sendikacılığı sıkıntılı bir yere götürdüğünü" savundu. Baydur şöyle devam etti: "tşçi kendi göbegini kendisi keser haJe geidi. tki yıldır Tttrk- tş'in üzerinde baskı devam edi- yor. 3 ocagı, bu geösmeter sonu- cunda alınmış bir karar olarak görüyomm. Yasaiara aykın ol- dnga acık. Ama endttstri UişU- leri sosyal olaylann özettigi ba- kımiBdan katı hukuk knrallan- nın uygulaamasından yana de- tüim. Keıdi şartlan içinde hal- ledflmesiode yarar vardır. Ve iş- çinin yüksden tansiyonuna, sen- dikacılara yapılan baslulara bi- raz SKak bakmanın faydalı ola- cafı kanısuıdayım. tsioe geime- yen işçioin tamamefl serbest kal- masından da yana degilim. Onon içtm biz konfederasyon ti Çelik, "22 aralık günü yapı- lan basın toplantısında açıklan- dığı gibi 3 ocak günü kendisinin ve yönetim kurulunun işe gitme- sası'na göre işten çıkanhna ne- yecegi göriışlerinin ve gerekçele- deni olamayacağım söyledi. Ba- r i n i n geçerliliğini muhafaza şoğlu, şu görüşlere yer verdı: ettiklerini" bildirdi. "İş Yasası'nıa 17. maddesinin =j -ı-^ ; ıı böiümünün fıkras», İşçinin ıaşam etkılenecek işverenden izin almaksızın veya Genel eylem, Türkiye'de yak- haklı bir sebebe dayanmaksızm ı ^ k j 5.2 milyon sendikalı iş- çiyi kapsıyor. Türk-lş'in dişmda Hak-lş, bağımsız Otomobil-lş, Çelik-ış ve Laspetkim-lş sendi- ilimll oiarak üye işyerlerine hizmet ve- rilmeyen günler parasaj müeyyi- de nygntanması talimatını ver- dik.' taşımacılığın taşeron şirketler araahğıyla yapılması nedeniyle elektrik kesintisi olması beklen- miyor. Türk-lş yöneticileri, ulu- sal servete ve üretim araçlanna zarar verilmemesi amacıyla, hassas işyerlerinde bir kısım iş- çinin çalışacağını dile getirdiler. Verilen bilgiye göre rafıneri- lerde üretim büyük ölçüde dü- şecek ve rafinerilerden yeterli üretilmiş mal çıkmayacağı için akaryakıt dağıtırrunda bir gün- lük aksama olacak. Çeşitli hiz- met sektörlerinde de (KarayoUa- n, PTT, banka, liman işletme- leri, çeşitli bürolar vb.) bakım, onanm çalışmalan ve günlük iş- lemlerin yapılamayacağı ya da aksayacağı belirtiliyor. Gıda, şe- ker, tekstil, çimento gibi sanayi sektöründe de önemli üretim ka- yıpları meydana gelebileceği kaydediliyor. Kamu işveren sendikası Türk Kamu-Sen, Ankara 1. İş Mah- kemesi'ne yaptığı ve 3 ocak ge- nel eyleminin "genel grev" oldu- ğunun tespiti ve ihtiyati tedbir kararı almması yolundaki baş- (Baftarafı 1. Sayfada)( f f y f ) TÜSİAD'ın 3 ocak eylemi ko- Denizer, dün Ankara'da düzen- nusundaki görüşlerini açıklayan lediği basın toplantısında, Baş- Başkan Cem Boyner, şöyie bakan Yıldırım Akbulut ile konuştu: TTK ve MTA'daki uyuşmazlık "Tttrkiye'de toplusözlesme nedeniyle yaptığı görüşmelere ilişkin bilgi verdi. Denizer, şun-görüşnıeferinin demokratik hak- lar açısından tıkandığı bir nok- ta olsa, genel grev çafnian an- lam taşıyabilir. Oysa tam tersi- ne bir dönem yaşıyoruz. Sendi- kaların enflasyonun sekiz- doknz misli ücret taJepierini ya- pabildlgi, sektörlerin tümünü greve sokcbUdikleri, fabrikala- n kapaUbildikkri, çok yüksek oranlarla toplnsözleşmelerin baglanabUdigi bir dönemde ge- nel grevin ve genel işi durdurma efflimini hiç anlamh ve zaman- lı bnlmnyornm. Eğer olayın si- yasi amaç ve sonuçlan varsa bu da otabilir. Onun endüstri Ue sa- vaşarak işçilerin p>iq««£' işyerie- rini felce nğratarak ekonomiye zarar vererek ifadesini buhnasuu da kabul etmiyonım. Grev bir çıkar mücadelesinin yöntemi ise çıkar mücadelesi yapümalıdır. Eğer iş banşını siyasi amaçlarla bozuyorsak o zaman kaş yapa- lım derken göz çıkartıyoruz de- mektir." Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberine göre de Izmirli işveren- ler yaptıklan toplantıda, işe gel- meyenler hakkında tutanak dü- zenlemekle yetinmeyi kararlaş- tırdılar. ları söyledi: "30 Aralık 1990 günü Sayın Başbakan'ın basma açıkladığı rakamlar şöyledir: Yerüstünde çalışan işçilere 1 milyon 650 bin lira net/ay. Yeraltında çalışan işçilere 2 milyon 140 bin lira net/ay. Başbakan, bu paralann 1 Ocak 1991den itibaren veri- lecegini söylemektedir. 31 Ara- lık 1990 günü Abant'ta yapılan toplantıda, bu defa 1 Temmuz 1990'dan geçerli olmak üzere yapılan öneri şudur: 1 Temmuz 1990-31 Aralık 1990 arası, yerüstünde çalışan işçilere 1 milyon 448 bin lira net/ay, 1 Ocak 1991 itibanyla yer altında çalışan işçilere 1 mil- yon 922 bin lira net/ay. Sayın Başbakan, bu rakamlara ikrami- yelerin dahil olmadığını, aynca verileceğini söylemektedir. Sen- dika, bu yaklaşıma sıcak bak- mış, pazarhk yapılabilir bulmuş- tur. Hükümet yetkiUlerinin, "Ma- den işçisinin aldıgı 15 bin lira brüt gündelik kaça cıkanhyor?" sorusuna bir türlü yanıt verme- diklerini kaydeden Denizer, şöyle konuştu: "Son teldifle, Zonguldak'ta briit 15 bin 545 lira, brüt 42 bin 437 liraya, en yüksek gündelik de brüt 19 bin 285 liradan briit 52 bin 648 liraya yükselmiş ol- maktadır. tşçinin eline geçecek para 886 bin 781 lira/ay Ue 1 milyon 79 bin 664 lira/ay ara- sında degişmektedir. Bu meb- lağlara sosyal yardım, kıdem zammı ve iaşe bedeli dahildir. MTA işyerlerinde ise işçiye ve- rilecek gündelik brüt, bu artış- larla 23 bin 764 üradır." Zonguldak'ta grevin 34. gü- nünde dün madenciler araçlar- la köylerden gelen arkadaşları- nı da katarak, Ankara öncesi uzun yürüyüş provası yaptılar. Ankara'dan gelen ve Abant ile Ankara'da Başbakan'la ya- pılan görüşmeler hakkında bil- gi veren Genel Maden-lş Başka- nını nefes almadan dinleyen iş- çiler, sonunda sert ve kararlı sloganlarla hükümete tepkilerini koyarlarken bir ağızdan sendi- ka yöneticilerinin kararlannı onayladılar. 3 ocak eylemine ilişkin verdiği ihtiyati tedbir kararımn tebligaü dün Türk-lş'e yapüdı. Türk-lş Genel Başkam Şevket Yılmaz, "Doğnı olan bir karara itiraz yapüır" diyerek karara şimdilik itiraz etmeyeceklerini açıkladı. Kamu işveren sendikalannın 3 ocak genel eyleminin "genel grev oldugunun tespiti" ile ilgili baş- vurulan konusundaki davaya Iş Mahkemesi'nde 10 Ocak günü bakılacak. Türk-lş yetkilileri, ih- tiyati tedbir kararlanna ve diğer istemlere karşı görüşlerini, 10 ocakta yapılacak duruşmalarda dile geüreceklerini belirttiler. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi'nden dün yapılan açık- lamada, işçilerin coşkusunu, he- kimlerin ve tüm çahşanlann des- teklemesi istendi. Açıklamada, "Türk Tabipler Bkiiği, 3 ocak vt sonrasını, ülkemiz için toplnm- sal umut günleri oiarak görmek- tedir. Bu anlamda üzerine düşe- cek tüm sonımluluklarını yeri- ne getirecektir" denildi. Barodan açıklama tstanbul Barosu bugün yapı- lacak işe gitmeme eyleminin "snç sayüamayacağını" beürte- rek "Mahkeme kararı keyfidir" dedi. Istanbul Barosu Başkanlı- ğı'ndan dün yapılan yazılı açık- lamada eylemin durdurulabil- mesi için "Akıl ve mantık dısı yoüara başvuruldugu, DGM Başsavcısı Demiral'm politik bir merkez gibi her gün açıklama yaptığı, bir pazar akşamı iki ayn iş mahkemesinden 'ihtiyati tedbir' karan alındıgı. hüküme- tin sürekli gerginliği artürdıgı, ilkel TV programian yapıldığı" kaydedildi. Açıklamada, "Oysa berkes biliyor ki bu eylem bir grev değildir. Grev karan veril- memiştir. Işçiler bir gün ise git- meyecektir, bepsi o kadar. İşe gitmeyip evde otunna eylemi için iktiyati tedbir karan verile- mez. Şimdi böyle bir tedbir ka- rarını kim uygulayacakür? Yüz binlerce insan icra memuru ve poüs marifetiyle evlerinden mi almacaktır?" denildi. tstanbul Barosu'nun açıkla- masında, iş mahkemesinin ihti- yati tedbir kararı için de "Bir tespit karan verilmediğine göre yalnızca tedbkin kimseyi bagla- yamayacağuu ve ceza davasında kesin delfl saydamayacağını be- lirtiyonız" değerlendirmesi ya- pıldi. tçişleri Bakanlığı, bugün Türkiye genelinde uygulanacak "işe gitmeme" eylemiyle ilgili olarak valüiklere gönderdiği ge- nelgede, "müteyakkız bunnnl- masını" istedi. AA muhabirinin edindiği bil- giye göre Içişleri Bakanlığı, 73 il valiliği ile Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderdiği ge- nelgede, 3 ocak günü özellikle işçilerin yoğun olduğu bölgeler- de sıkı önlemler alınması ve her- hangi bir olay meydana gelme- mesinin sağlanması istsndi. Ge- nelgede, "işe gitmeme" eylemi- ne destek vermek amacıyla üni- versite ve yüksekokullarda mey- dana gelebilecek gösterüer için polis ve jandarmanın "müteyak- kız bulunması" istendi. Genelgede, eylemi destekle- mek için bildiri dağıtma, afış as- ma, korsan gösteri ve yürüyüş- lere karşı da gerekli emniyet ted- birlerinin alınması ve gelişmeler- den Ankara'ya anında bilgi ve- rilmesi istendi. 10 yere pankart tstanbul'da 3 ocak işçi eylemi Ue ilgili olarak çeşitli yerlerde 10*un üzerinde pankart asıldı. Tozkoparan'da pankart asan grupla çatışmaya giren poüs, bir kişiyi gözaltına aldı. TEK Bakır- köy şebekesinden iki işçinin si- vil polislerce ahır.p siyasi şube- ye götürüldükleri öğrenildi. Dün sabah erken saatlerden itibaren Hasköy, Levent, Merter, Yeni Bosna, Tozkoparan, Bey- koz, Bağalar ve Bakırköy'de, üst geçit ve duvarlara bombah süsfl verilmiş pankartlar asıldı. Türk-lş'in aldığı eylem kara- nru destekleyen sloganJar taşı- yan pankartlar polis tarafından indirildi. 3 ocak işçi eylemi nedeniyle Istanbul'da olağanüstü güvenlik önlemi alan polis, çalışmalarını sürdürürken TEK Bakırköy şe- bekesinden dün öğle saatlerin- de Araphan Panlt ve Mefcmet Ali Demir adlı iki işçinin sivil polislerce gözaltına alındıgı bil- dirildi. Bankaya bomba Beşiktaş Valideçeşme Spor Caddesi'ndeki Yapı Kredi Ban- kası Akaretler Şubesi'nin oto- matik para çekmek makinesinin bulunduğu bölüme dün gece bomba atıldı. Patlamanın ar- dından çıkan yangın bölge itfa- iye ekiplerince söndürüldü. Görgü tanıkları, bankaya bom- ma atan biri bayan iki kişinin kendilerini bekleyen otomobile binerek uzaklaştıklanru söyledi- ler. Yine akşam saatlerinde Gazi- osmanpasa, Küçükköy, Edirne- kapı'nın değişik yerlerinde bazı gruplar ateş yakarak korsan gösteri düzenlediler. Gazeteleri "Devrimci Sol Güçler" adına aradığını söyleyen bir kişi, gös- terilerin bugünku işçi eylemine destek vermek için duzenlendi- ğini savundu. GOZLEM UĞURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) rin işçi-işveren ilişkilerinde çalışanlardan yana tavır alma- lan gerekir. Gerekir ama gerçeği görelim: Özal modeli, işçi ücretlerini düşük tutan bir sosyal siya- set izledı. Bu düşük ücret siyaseti. 12 Eylül'de asker des- teği ile yürütüldü. IMF damgalı bu sosyal siyaset, 1980 yı- lından bu yana işçi ücretlerini yüzde 45 dolayında gerilerti. Bunu yaparken de "kâr-faiz-ranf gelirlerini arttırdı. Bu adaletsizliğin sorumlusu Özal ve ANAP hükümet- leridir. Devlet basktsı ve süngü gücüyle ücretleri düşük tutulan işçiler, bugün hak arıyorlarsa uzlaşma kapılarını açma gö- revi herkesten önce hükümete düşer. Çünkü bu adaletsizliğin başlıca sorumlusu hükümettir. Hükümetin izlediği sosyal siyaset ve uyguladığı ekonomik model, 12 Eylül hükümetine bakan veren Türk-İş'i bu nok- taya sürüklemiştir. Uzlaşmanın adımlan hükümetten gelmetidir. Uzlaşmanın ilk adımı, 3 ocak sorununu çözmek olmalıydı, ikinci adım da genel grev başta olmak üzere çalışan kesimin "ILO standartlarına" uygun haklara kavuşturulmasıdır. Genel grev hakkı, bütün Avrupa Topluluğu ülkelerinde var. Komşumuz Yunanistan'da sendikalar siyasal amaçlarla ge- nel grev kararı alabiliyorlar. israil'de daha geçenlerde ge- nel grev olmuş; bu genel greve radyo ve televizyon görevli- leri bile katılmışlardı. Hükümet, uzlaşma yerine bir "gerilim siyaseti" izliyor. Önceki gece TRT'ye iki bakan, hükümet yanlısı bir ga- zeteci ve bir ceza hukuku profesörünü çıkartarak işçilere gözdağt vermek bu gerilim siyasetinin bir parçasıdır. TRT, bu konularda "yansız yayın" yapmak zorundadır. Bu yansızlık da 3 ocak eylemi konusunda karşıt düşüncelerin de sergilenmesini gerektirir. TRT, yayınlannı yansızlıkla yapmıyorsa açıkça "görevini kötüye kullanıyor" demektir. İlginç bazı gelişmeler de kamu işverenleri sendikalannın başvuruları ile yaşanıyor. Kamu-Sen, Tühis ve Kamu-iş adlı kamu işveren sendi- kaları Ankara 1,6. ve 8. iş mahkemelerine başvurarak 3 ocak eyleminin "ihtiyat-ı tedbir" yoluyla durdurulmasını istiyorlar. Başvuruya dayanak olan Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın 46. maddesi "tespit davası" başlığı taşıyor. iş Mahkemesi, karar verilen ya da uygulanmakta olan grevin, "uyuşmazlh ğa taraf olan" işveren sendikasının başvurusu üzerine "ya- sadışı grev" olup olmadığına karar verebiliyor. Ankara 6. ve 8. iş mahkemeleri 3 ocak eyleminin "kanun dışı grev oluşturabileceği" varsayımı ile "ihtiyat-ı tedbir kararları" veriyorlar. İşveren sendikaları, Türk-İş Başkanlar Kurulu'nun 20 Ara- lık 1990 günlü bildirisini "yasa dışı grev" saydıkları için aralık ayının 21. günü "tesbit davası" açabilırlerdi. Mahkemeler, en çok bir ay içinde bu konuda karar vermek zorunda ol- duklarından belki de "ihtiyat-i tedbir"e gerek kalmadan da- vanın özü hakkında karar verebileceklerdi. Kamu işveren sendikaları bundan çekindikleri için dava açma haklannı da kötüye kullanarak aralık ayının son gü- nünde "ihtiyat-i tedbir" istemiyle üç ayrı başvuruda bulun- muşlardır. Türk-İş ya da Hak-İş "uyuşmazlığa taraf' mı? Değil... Ya- sadışı grev kararı var mı? Yok... "Uygulanmakta olan yasa dışı bir grev" var mı? O da yok. İş mahkemeleri bu konuda görevsizdirler. Bir an için gö- revli olduklarını varsaysak bile ortaya bir başka sorun çık- maktadır: Grev kararlannı "konfederasyonlar" değil "sendikalar" alır. Hukuk muhakemeleri usulü hukukunda "husumet ehliyeti" olarak adlandırılan bir koşul vardır. Bu koşul, bir davanın kimlere açılacağını belirler. Bu açıdan, birer "konfederasyon" olan Türk-İş ve Hak-İş'e "husumet ehiiyetine" sahip olma- dıkları için 46. maddeye dayarularak dava açılamaz. Dava açılacak ve "ihtiyat-i iedbir" istenecekse, bu dava "husumet ehiiyetine" sahip davalılara karşı acılmalıdır. Bu anlamda "husumet ehiiyetine" sahip bir sendika da gö- rülmüyor. Bu anlamda yılın son günü beklenerek yapılan başvuru- larda "dava koşullan" bile yerine gelmemiştir. Bir başka sorun da "Türk Kamu Sen" diye bilinen işve- ren sendikasmın 1. İş Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyu geri almasıyla ortaya çıkıyor. işveren Sendikası 1. İş Mahkeme- si'ne yaptığı başvurudan niçin 'İeragat" ediyor? O zaman, "Türk Kamu Sen"e bağlı işyerlerinde 6 ve 8. İş mahkemelerinin verdiği "ihtiyat-i tedbir karartan" bağla- yıcı olmuyor! Bir başka sorun da DGM Başsavcılığı'nın olaya el koy- masıyla ortaya çıkıyor. 3 ocak eylemi, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bûtûnlüğüne" aykırı mı? "Hür demokratik düzen"e karşı mı? "Devletin iç ve dış güvenliğini" sarsıcı mı? "Cumhuriyet aleyhine" mi? DGM Başsavcılığı bir eylemde bu koşullar varsa ancak 0 zaman olaya el koyar. Her işçi eylemimn "DGM'lik suç" olarak görülmesi "ANAP liberalizmi"n\n de gerçek yüzünü gösteriyor! Hukuk kuralları, toplumsal olaylann gerisinde kalmıştır. Kaidığı için de bu gibi kargaşalar ve sorunlar doğmuştur. Başta anayasa olmak üzere bütün yasalan tek tek ele al- madıkça, iş yaşamını yeniden düzenlemedikçe bu olayla- nn önüne geçilmez. Sosyal hukuk devletinde "emek piyasası" da en az "sermaye piyasası" kadar önemlidir. Bu anlaşılmazsa çalışma barışı hiç, ama hiç kurulamaz. NATO Çevik Kuvveti gelîyor (Baştarafı 1. Sayfada) savaş uçağıyla katkıda bu- Özal'a 4 başkanlık 9 otobtisü İZMİR HİPODROMIHNDAN FÎKRET DAĞLIOCU 1. KOŞU: F: Hanımtay (7), P: Alarda (3), PP: Nurışık (2), S: Spring 1 (9). 2. KOŞU: F: Yılmazbey (3), P: Atlas (4), PP: Balca (5), S: Mighty D'or (8). 3. KOŞU: F: Uğursay (5), P: Ege (2): PP; Şeyda (1), S: Mil- yonerburhan (3). 4. KOŞU: F: Kavçinbey (7), P: Osmanağa 1 (8), PP: Sürba- tur (3), S: Hilal (4). 5. KOŞU; F: Renan (9), P: Tenter Line (2), PP: 'vVindlvIÎIl (3), S: Golden Flovver (4). 6. KOŞU: F: AIiş (4), P: Af- fanbey (3), PP: New Halo (2), S: My King (8). 7. KOŞU: F: Alkurt (4), P: Ulubey (9), PP: Nazbatur (14), P: Buruk (11), S: Ebru 4 (12). 8. KOŞU: F: Alser (10), P: Osmancık 1 (14), PP: Heybetli (13), S: Taşkentli (6). (Baştarafı 1. Sayfada) yonlan kanahyla dünyaya yayın yapabilecek. Aracın ses donanımı ile ilgili eklemelerin Türkiye'de ANAP^ ın propaganda çalışmalarını yü- rüten Erkal Zenger'e yaptınlaca- ğı öğrenildi. Otobüsün donatı- mının büyük ölçüde tamamlan- dığı, önümüzdeki haftalarda Mitsubishi yetkiUlerinin aracı teslim edecekleri belirtildi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başkanlık sistemi tartış- malarının başlamasınırf ardın- dan îstanbul'daki bir reklam ajansından kendisiyle ilgili ba- zı propaganda kasetleri hazırla- masını istediği öğrenildi. Özal 1 ın Istanbul'da hazırlattığı propa- ganda kasetlerinde Özal-ANAP temasının işlendiği belirtildi. Özal'ın, Îstanbul'daki kaset ha- zırhğmın ANAP"h yetkililerin de bilgisi olduğu iddia ediliyor. ANAP propaganda kasetleri- ne benzeyen calışmalarda Özal'lı şarkı ve türkülere yer verildiği ifade ediliyor. Özal'ın Cumhur- başkanı olduktan sonra girişti- ği dış temaslar ve yabancı lider- lerle kurduğu "dostluk" ilişkile- rinin propaganda kasetlerinde ön plana çıkarıldığı ifade edili- yor. Köşke yakın kaynaklar, Cum- hurbaşkanı Özal'ın "anayasa de- ğişikliği ve başkanlık sistemi" tartışmalarıru gündeme getirme- sinin ardından bu çalışmalan başlattığını belirtiyorlar. Aynı kaynaklar, Körfez krizinin bit- mesinin beklendiğini, krizin çö- zümünün hemen ardından çalış- maların kamuoyuna açık hale geleceğini ifade ettiler. lunuyor. Kararla ilgili olarak NATO ta- rafından yayınlanan bildiride şoyle dendi: "NATO Savunma Planlama Komitesi (DPC) bugün (dün) toplanmış ve Türkiye'nin güney- doğu bölgesine, NATO Çevik Kuvveü'ne bağlı Alman, Belçi- ka ve İtalyan uçaklanndan olu- şan hava gücünün gönderilme- sini kararlaştırmıştır. Kararın amacı muttefik bir ülkenin toprak bütünlüğüne yö- nelik muhtemel bir tehdide karşı ittifakın ortak da>anışma ve ka- rarlılık içinde bulunduğunu gös- termek, böylece caydırıcıiık ve savunmaya katkıda bulunmak- tır. Bu çerçevede, gönderilecek kuvet DPC'nin sürekli ve yakın denetimi altında olacaktır. Uçakların Türkiye'ye 6-10 uçak tarihleri arasında gönderilmeleri kararlaştırılmıştır." Türkiye'nin talebi, aynı komi- tede 21 aralık günü görüşülmüş, bu toplantıda Belcika ve Alman- ya, konuyu yerinde incelemek uzere Türkiye'ye uzmanlardan oluşan heyetler gönderecekleri- ni bildirmişlerdi. Söz konusu he- yetlerin verdikleri raporların Türkiye'nin isteği doğrultusun- da olduğu ve Türkiye'nin hava gucüne ihtiyacı bulunduğu gö- rüşunu içerdiği öğrenildi. Uçak- ların ve beraberinde Türkiye'ye gelecek 576 askeri personelin Diyarbakır'da konuşlandırıla- cakları bildirildi. Belçika ve Almanya, Türki- ye'ye Çevik Kuvvet filosu gön- derilmesini kabul ettiklerini NATO Savunma Planlama Ko- mitesi toplantısından önce bası- na açıkladılar. Belçika Dışişleri Bakanı Marc Eyskens, komite toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada hükümetinin Al- manya ile birlikte Türkiye'ye ha- va gücü gönderilmesine "evet" dediğini bildirdi. Eyskens, Al- manya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Gensher'in "Bonn hü- kümetinin eğiliminin de Türk hükümetinin isteği doğnıltusun- da olduğunu" kendisine ilettiği- ni belirtti. Uçakların caydırıcı rol oyna- mak amacıyla Türkiye'ye gönde- rileceklerine dikkat çeken Eys- kens, Mirage'lann, savaş çıkma- sı durumunda savaşa katılmala- rının "Brüksel hükümetinin ye- niden karar alması" şartına bağ- landığını belirtti. Eyskens, uçaklann saldmya uğraması ha- linde ateş açabileceklerini de sözlerine ekledi. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Türkiye'ye saldırması halinde tüm NATO'yu karşısın- da bulacağını ifade eden Belçi- ka Dışişleri Bakanı, Hollanda 1 nın geçen aylarda Türkiye'ye ha- va gücü yollamak istediğini, an- cak Türkiye'nin o tarihte bu öneriyi geri çevirdiğini hatırlat- tı. Eyskens, "Türkiye'nin o za- manki kararı Saddam'ı tahrik etmeme amacına yöndikti. Şim- di ise Saddam tahrik ediyor. Biz uçaklan bu tahrike karşı koyma gayesiyle yolluyoruz" şeklinde konuştu. Belçika Dışişleri Bakam Eys- kens'in Çevik Kuvvet'in Güney- doğu Anadolu'da görevlendiril- mesine ilişkin açıklamasının "savaş durumunda 2. kez karar alma" koşulu içermesi, bu ülke- de Körfez krizine taraf olunma- ması konusundaki kamuoyu tepkisinin yatıştınlmasına yöne- lik bir girişim olarak değerlen- diriliyor. Almanya, NATO Çevik Kuv- veti'ne bağlı hava gücünün Türkiye'ye gönderilmesinin Türkiye'ye karşı her türlü saldı- rıyı caydırmak ve barışı koru- maya yönelik bir dayanışma ifa- desi olduğunu bildirdi. Alman hükümeti sözcü yardımcısı Di- eter Vogel yayımladığı bildiride, Alman silahlı kuvvetlerinin doğ- rudan bir müdahalesinin Türki- ye'ye ancak açık saldırı halinde yapılabileceğini belirtti. NATO devrede NATO Çevik Kuvveti'nin Irak'a karşı bayrak göstermek üzere Güneydoğu Anadolu'da gorevlendirilrhesi, ittifakın Kor- fez krizinde ilk kez "doğrudan ve fiilen" de\'reye girmesi anla- mına geliyor. Kriz konusunda 10 ağustostaki olağanüstü Bakan- lar Konseyi toplantısından bu yana çok sayıda görüşme yapan ittifak ilk kez kendisine ait bir askeri gücü kriz nedeniyle gö- revlendirmiş oluyor. Çevik Kuv- vet'in NATO tarihinde ilk kez tatbikat dışı bir görev almasının önemine de dikkat çeken askeri kaynaklar, bu görevin Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dışında- ki, "alan dışı" bir ülkeye karşı üstlenilmesınin ittifak tarihinde bir dönüm noktası olduğunu di- le getiriyorlar. ABD, karar anlamlı ABD, NATO Savunma Plan- lama Komitesi'nin kararını "anlamlı" olarak nitelendirdi. Beyaz Saray sözcüsü MarOn Fitzwater, yayımladığı bildiride, bu karann bir çatışma halinde bir müttefikin savunması için alınan ilk karar olduğunu belirt- ti. Ankara memnun Bakanlar Kurulu dün Başba- kan Yıldırım Akbulut başkanlı- ğında 5 saat süren toplantısın- da Körfez krizini de ele aldı. Ak- bulut, Bakanlar Kurulu toplan- tısından sonra yaptığı açıklama- da, Çevik Kuvvet'in Türkiye'ye gelmesinden duyduklan mem- nuniyeti anlattı. önümüzdeki hafta Türkiye'ye gelecek Çevik Kuvvet gücünün Diyarbakır'da üsleneceğini, yer belirleme ko- nusundaki çalışmalann tamam- landığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, NATO Savunma Planlama Komitesi'nin dün BrüksePde aldığı kararla ilgili olarak bir soruya cevaben yap- tığı açıklamada şunları söyledi: "Türk hükümeti, NATO Sa- vunma Planlama Komitesi tara- fmdan alınan bu karan mütte- fik ülkelerin tüm ittifak toprak- lannın savunması bakımından karaıiılığını ve ittifakın bu yön- deki dayanışmasmı göstermesi bakımından memnnniyetle kar- şılamıştır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear