18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Kırathoğlu: Savaşa kanşmak çılgmlık olur • ANKARA CUBA) — DYP Genel Başkan Yardıması Nevşehir Milletvekili Esat Kırathoğlu, Türkiye'nin Körfez savaşına karışmasının çılgmlık olduğunu belirterek "Hükümet hiçbir şey bilmiyor. özal da hükümet de sokaktaki vatandaşın bildiği şeylerden bile habersiz" dedi. Esat Kırathoğlu, Körfez savaşıyla ilgili olarak hükümetin körfez savaşına girilmeyeceği yolundaki sözlerine rağmen Türkiye'nin üsleri kullandırarak fıilen savaşa girdiğini ve ikinci cepheyi açtığını söyledi. SHP heyeti Güneydogu'da • İNCİRLİK (Cumhuriyet Güney tlleri Bıırosu) — SHP Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Ateş, Incirlik Üssü'nden kalkan ABD uçaklannın "eğitim uçuşu yaptıklan"na yönelik açıklamaları kabul etmeyeceklerini söyledi. Ateş, "încirlik'te söz hakkının kimde olduğu"nun belirtilmesi gerektiğini bilirdi. SHP, Güneydoğu'daki gelişmeleri yerinde incelemek üzere dün Adana'ya milletvekillerinden oluşan bir heyet gönderdi. Heyette Sedat Doğan, Ahmet Ersin, Mahmut Keçeli, Fikri Sağlar ve Ömer Miski yer aldı. Ecevit'ten tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DSP Genel Baskanı Bülent Ecevit, Irak'taki nükleer santralların bombalanmaya başlandığını belirterek, bunun nükleer silah kullanmaktan farkı olmadığını söyledi. Ecevit, dün yaptığı yazılı açıklamada, nükleer santrallerin bombalanması nedeniyle meydana gelecek radyoaktif sızıntılann yalnız santralların buhınduğu yörelerde değil, Türkiye dahil bütün bölgede insan ve çevre sağlığına zarar verebüeceğini vurguladı. Ecevit, "Sonuçlan açısından bunun nükleer veya kimyasal silah kullanmaktan aşağı kalır yaru yoktur" dedi. Dıır ihtaruıa uymayanlara ateş: 1 ölti • tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Şirinyer'de NATO tesisleri önünde askerlerin "dur" ihtanna uymayan bir kamyonet, askerler tarafından tarandı. Araç sürücüsü yaşanunı yitirirken 1 kişi de ağır şekilde yaralandı. Olay dün gece yansından sonra Şirinyer 16 Sokak içinde meydana geldi. Sedat Bıyıkoğlu yönetimindeki 45 AD 994 plakalı kamyonet NATO tesisleri önünde askerler tarafından durdurulmak istendi. "Dur" ihtanna uymayan kamyonet askerler tarafmdan tarandı. Araç sürücüsü Sedat Bıyıkoğlu . (32) olay yerinde yasamını yitirdi. Arabada bulunan Sadi Bıyıkoğlu (29) ise çeşitH yerlerinden yaraianarak Buca SSK Hastanesi'nde tedavi altına alıncı. Vuralhan- Arcayürek davası • ANKARA (AA) — ANAP Ankara Milletvekili Ercaı Vuralhan'ın gazeteci- yazaı Cüneyt Arcayürek aleytine açtığı 25 milyon liraİK manevi tazminat davaiina devam edildi. Ankıra 6. Asliye Hukuk Mahıcemesi'ndeki davanın dünlü duruşmasına davah tarai mazereti nedeniyle katılnadı. Mahkeme, Ercan Vurahan hakkında Dışişleri Bakaıhğı memurluğu sırasndaki iddialar nedeıiyle açılan tahkikatla ilgili kararın Daruştay'dan gelrremesi üzerine durışmayı ileri bir tarihe ertefedi. Körfez'deki harekâta "polis eylemi" diyen Inönü'den ÖzaVa: Emperyalist politikaya adaySHP Genel Başkanı İnönü, Körfez'deki son gelişmeleri değerlendirirken "Bütün bunlar bir emperyalist politika. Sayın Özal bu emperyalist poütikaya aday olduğunu ortaya koydu. Ama şimdi artık öyle denilmiyor, çünkü Birleşmiş Milletler şemsiyesi altmda yapıhyor" dedi. ALİ DOĞAN ANKARA — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın ABD, tngiltere ve Fransa'nın izledik- leri güce dayalı çıkar politikası- nın geçmişte emperyalist politi- ka olarak adlandırıldığını kay- dederek, "Özal emperyalist po- litikaya aday oldu. Ama şimdi öyle denilmiyor, çünkü Birleş- miş Milletler şemsiyesi altmda yapdıyor" diye konuştu. İnönü, "Sayın Özal, doğrudan savaşa- IIBI diyemediği için, bize bir sal- dın olmasma yol acacak ber tttr- lü işleme girisiyor" dedi. İnönü, Cumhuriyet muhabi- rinin Körfez Savaşı ile ilgili so- rulannı yanıtlarken, gelişmele- ri dünya televizyonlanndan iz- lediklerini söyledi. tnönii, Ame- rikalı bir muhabirin Adana'dan gectiği haberde, TRT'nin CNN yayınlarını sansür etmesini, "Anlaşılan Tiirk hükUmeti iki- li bir tavır yürütüyor. Bir taraf- tan ittifak güçlerine katkı yap- tığını göstermek istiyor, bir ta- raftan da Irak'a karşı bunu ka- bul etmeyerek. bir açıdan Irak- ın cevap vermesine engel olma- ya çalışıyor. Ama balk bundan rahatsız" biçiminde yorumladı- ğını aktardı.- Inönü şöyle konuştu: "Sava- şın, ilk günlerin tahmini gibi bir- kaç günde bitmeyeeeği göriilü- yor. Gerçekten bizim kaderimiz Irak'ın ne kadar gücü kaldığı- na bağlı. Bunu yapacağını tab- min etmiyornm benim korkum ve kaygım biraz daha farklı. Irak kuzeye çekilerek savaşı uzatırsa, Irak'ın bir an önce tes- lim olması için bizi cepheye sür- meleri ihtimali daha >üksek. Sa- yın Özal buna karşı koyacak mı? Bunu görmüyorum. Böyle bir direnişi bugüne kadar gös- tenniş degil." Başbakan Yıldınm Akbulut'- un "konuyu ttç kez Meclis'e ge- tirerek izin aldıklannı" sürekli yinelediğini vurgulayan İnönü, "Eğer maksat izin istemekse bu bir defada alınır ama ne için izin istediğini bilmiyorsanız, üç de- fa degil, on defa da getirirsiniz Meclis'e. Üç defa izin istemek marifet değil. Bir defa isteyip, ne istediklerini söyleyerek yap- salardı" dedi. Özal'ın Körfez'deki gelişme- lere bir "fırsat" olarak baktığmı belirten İnönü, Türkiye'nin kendi idaresi dışında savaşa adım adım sürüklendiğini söy- ledi. tnönü sözlerini şöyle sür- dürdü. "Sayın Özal, doğrudan sava- şalım diyemedigi için, bize bir saldın olmasına yol açacak her tiirlü işleme girişivor. Bir taraf- tan da kendisini uzak tutmaya çalışıyor. Bütün bunlar bir çıkar politikası, bir emperyalist poli- tika, emperyalist politika için yeteri kadar gücünüz varsa, bu- nu açıktan yaparsınız, yüiarca Batılılann yapüklan gibi. tngil- tere ve Fransaimgün eski güç- lerine sahip olmadıklan için, bunu ABD ile biriikte yapıyor. Sayın Özal, şimdi bu emparya- list politikaya aday olduğunu ortaya koydu. Ama şimdi artık öyle denilmiyor, çünkü Birleş- miş Milletler şemsiyesi alünda yapüıyor." ABD'nin bu savaşı sonunda kazanacağını, Irak'ın gelişmiş ülkelerin teknolojisi ve sanayi- si ile boy ölçüşmesinin mümkun olmadığını belirten tnönü, "Sa- yın Özal, Irak'ın gücü kınldı- ğında barış masasında rol sahi- bi olacagız diyor. Barış sırasın- da rol sahibi olmak için savaşa ginnek gerekmez. Toprak al- mak istiy orsanız o başka? Ama madem ki uluslararası hukuk düzenini korumak için bu hare- kât yapılıyor, niçin toprak ve- recekler bize? Savaşa katılan ya da katılmış gibi yapıp da aslın- da katılmayan insanlara neden pay verecekler? Olacak şey de- ğil" diye konuştu. ABD önderliğindeki çokulus- lu gücün harekâtım "uluslara- rası polis eylemi" olarak nitele- yen inönü, Genel Sekreter Hik- met Çetin'in TBMM'deki ko- nuşmasında ANAP'hlara "Bu yol sonunda sizi Yüce Divan'a götüriir" sözlerini anımsatarak, "Tabi oraya gitmelerini istemi- yonız. Ama bu Medis'teki olay- lara bağlı. Kendiniz içinriskala- bilirsiniz. İşadamlan, tüccar böyle çalışıyor. Ama bu cağda emperyalist politika yttrüterek ölkenin itibarını arttıramazsınız" dedi. İnönü şöyle devam etti: "Birdenbire emperyalist bir politiya girmek bizim dış ilişki- lerimizi yaralar, ondan kurtul- mak için yapılacak şey de, ABD'nin sözünden çıkmayan, onun politikasını her yerde yü- rıiten bir uydu ülke haline gel- mek olacaktır. Çünkü artık bü- tün dünya bizi yayılmacı fırsat- çı bir ülke olarak tanıyacak, bundan sadece Sayın Özal ve partisinin kısa dönemli bir pres- tij çıkarı olacak. Televizyon ve radyolarda kazananlann yanın- da görünecek. Ama bu Ulkenin çıkarı değil." Demirel, Saddam konusunda Türkiye ve müttefıklerisuçladv Frankeştayrfı siz yarattınızDemirel, önümüzdeki günlerde olağanüstü tedbirler ilan edileceğini belirterek "Bu konuda birtakım bilgilerim de var. Buna hazırdırlar" dedi. Demirel, încirlik'in kullanılması konusunda da NATO'nun, Încirlik'in ittifak adına kullamldığını kabul etmediğine dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, partisinin TBMM grubunun dün yaptığı olağanüstü toplantıda, Körfez savaşında Irak'ın karşısında yer alan ülkelerin, Irak'ın füze atış- lanna hedef olan tsrail'i savaşa taraf göstermemek için büyük gayret gösterdiklerini belirterek "İsrail'in taraf yapılmadığı bir olava, Türkiye taraf yapümıştır" dedi. Türkiye'yi yönetenlerin Saddam Hüseyin'i "Bir gün bi- rader, ertesi gün canavar" ola- rak gördüklerini söyleyen Demi- rel, müttefik ülkelere ve Türki- ye'yi yönetenlere, "Bu Frankeş- tayn'ı siz yarattınız" suçlaması- nı yöneltti. Demirel, Cumhuri- yet muhabirinin sorusu üzerine olağanüstü hallerde uygulanan hükümlerin uygulamaya konul- ması için hazırlıklar yapıldığını kaydetti. Hükümetin halka, Türkiye'- nin Körfez savaşının neresinde olduğu konusunda açıklama yapmadığı yönündeki eleştirile- rini dün de sürdüren Demirel, hükümetin 4 gündür normal ça- lışma günleri dışında toplanan Meclise de bilgi vermediğini vur- guladı. Türkiye'nin Körfez sava- şındaki konumunun yabancı radyo ve televizyonlarda yayım- landığına dikkat çeken Demirel, "Bu bilgileri yabancı radyo ve televizyonlardan almak bizi incitiyor" dedi. İsrail'in, ABD- nin yardım önerisini "Bizim onurumuz var" diyerek reddet- tiğini anlatan Demirel, Türkiye^ nin NATO'dan Çevik Kuvvet is- temesini eleştirdi. Çevik Kuv- vet'in üslere daha sonra gelen 9aVaŞ kOtll, hepimiZ OİUniZ Çocuklara "sa- vaş nedir?" diye sorulunca her biri bir başka şey söylüyor: "İn- sanlan öldürmek", "savaş kötü, hepimiz ölüriiz", "yangın çı- Nusaybin'de kar", "bütün evler bozulur, evlerde yaşaymlar ölür..." Kimi 4, kimi 14 yaşındaki çocuklar sımr boyunca oynarken bu kez "Ba- nş nedir?" diye soruyoruz. Biri "özgüriük" deyince hepsi sırayla aynı yanıtı tekrarlıyor. (Fotoğraf: Ergun Aksoy) yabancı uçaklann "vesilesi" ve bu uçaklara kapının açılması ol- duğunu kaydeden Demirel, Sad- dam Hüseyin'in beş gündür dünya ile boğuşmasına rağmen Irak'ın çökmediğini, Körfez sa- vaşının daha yeni başladığını söyledi. Körfez savaşının birkaç günde sona ereceğini tahmin eden yöneticilerin, "Kafaların- da yarattıklan kendi dunyalann- da yasadıklanıu" belirten Demi- rel, Başbakan Yıldınm Akbu- lut'un Incirlik Üssü'nden kalkan uçaklann Irak'ı bombalayıp bombalamadığı konusunda net bir şey söylemediğini vurguladı. Demirel sözlerini şöyle sürdttr- dü: "tyi ama, uçaklar kalkıyor buradan. Türkiye, üzerine bir husumet almaktadır. NATO, tn- ciriik'in ittifak adına kullamldı- ğını kabul etmiyor. 'Türkiye bu •>ebepten dolayı üstüne bela çe- kerse, tecavüzü üstüne çekerse ben niye geleyim' diyor. Avru- pa'mn kuçük devletleri. Türki- ye'nin tecavüze uğramadan, ken- di çıkardığı bir savaşa taraf ol- mak istemiyorlar. Saddam'ı abartan, büyüten, küçülten biz değiliz. Saddam ne ise a 600 tayyare, 5 bin tank, bin 200 füze, bir milyon asker, güç bu. Ne büytiteceksiniz, ne kü- çülteceksiniz. Üzerine binlerce bomba atılmasına rağmen bel- kemiği kınlmış gibi görünmü- yor. Bu, Saddam'ı büyütmek de- gil." Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın, sekiz yü süren lran- Irak savaşı sırasında Saddam'ı kucakladığını bildiren Demirel "Şimdi yakasına yapışıyorsu- nuz. 200 kişilik ticaret heyetle- riyle kaç kere Irak'a gittiniz? Irak'a iki milyar dolar borç ver- diniz. 100 milyar dolariık pelro- lü, liraanlanmızdan satmasını sağladınız. Biz Saddam'a bir gün 'birader', ertesi gün 'canavar' diye bakmadık. Bu Frankeştayn'ı siz yarattınız. Bu- nu Türkiye'yi yönetenlere de söylüyoruz. Türkiye'yi yöneten- ler 2 agustostan beri savaşa aşer- mişlerdir." dedi. NOTLAR Gaz maskesi yerine *kızıl maske' CELAL BAŞLANGIÇ ADANA — Incüiik Üssü, kentin iki yerleşim biriminde kurulu; Yüreğir ve Incirük. Başka bir deyişle UssUn binala- nnın büyük bölümü Încirlik'te, pisti ise Yüreğir'de. Günlerdir üssü fotoğraf makineleriy- le, kameralanyla 'gözetleyen' gazeteci- ler.'İncirlik tesisleri' yazan kapıda iki 'kontık' gördüler; Yüreğir Belediye Baş- kanı Sebahattin Eşberk ve încirlik Be- lediye Başkanı Cumali Kar. Başkanla- rın amaa üs komutanlarıyla görüşüp "Sivil halkın konınması için alınacak önlemlerde yardımınız olur mu" diye sormaktı. Ancak dış kapıyı bile aşama- yıp geri döndüler. Incirlik Üssü'nün kapısı dün de hare- ketliydi. önce Sosyalist Parti Genel Baş- kanı Ferit tsever, 'dış kapı'ya dayandı. Ancak içeri giremedi. tlsever, "Görüş- me isteğim kabul edilinceye kadar" de- yip üssün kapısına oturuverdi. Arkasın- dan SHP'nin Genel Sekreter Yardımcı- sı Abdülkadir Ateş başkanhğında beş milletvekilinden oluşan heyet geldi în- cirlik Üssü'nün kapısına.'Sadece millervekileri' içeri alındılar. Ateş, "üs- sün kapısında bilgi aramalanmn" gerek- çesini anlatıyordu: —Hükümetin bize vermediği bilgiyi bulmaya, yorumlamaya çalışıyoruz. tlk elden bilgi toplamak için geldik. Böyle bir gezinin gerekçesi aslında bilgi yeter- sizligi. Hükümet, gereken bilgiyi paria- mentoya, muhalefet partilerine versey- di, halka da sivil savunma ile ilgili ön- lemler anlatılsaydı, bu çanşmaya gerek kalmayabilirdi. Türkiye'de, 'bilgilendinne yetersiztigi' salt savaşın gündeme gelmesiyle ortaya çıkan bir sorun değil. Ancak böyle 'sıcak' durumlarda kendini daha bir be- lirgin hissettiriyor. Türk Hava Yollan, saat 04.00'te Ada- na'ya yeni bir uçak seferi koymuş. Re- zervasyon yaptınrken bilgisayann başın- daki görevli, "Biletinizi bir saat içinde aldırın, uçak dolu. Bölgeye görevli gi- den hemşireler ve doktorlardan neredey- se hiç yer kalmadı. Son üç kişilik yer- den birini de size veriyorum" diyor. An- cak alana gittiğinizde 04.00'te DC-9 Ege uçağının sadece dört yolcuyla kalktığı- na tanık oluyorsunuz. Bir de pist kıyı- sındaki görevli soruyor: —Hayret, bu uçaktan nasıl haberiniz oldu? Daha yeni konmuştu. Pek de du- yulmadı. siniz. Bu akşam yeni emir geldi. Arama- lar sıklaştınldı" sözüyle yeni bir duru- mu ortaya koyuydr. Siz de polislere böy- le bir şeyin girişte neden duyurusunun yapılmadığını, yazılı emri görmek iste- diğinizi söylüyorsunuz. Az sonra 'Ata- türk Havalimanı Emniyet Şube Müdür Yardımcılığf ndan siyah takım elbiseli, kır saçh bir 'görevli' gehyor "Çık dışan" diye bas bas bağırarak Çıkmayacağını- zı, yurttaş olarak bunları bümenin hak- kınız olduğunu anlatınca, elindeki res- mi yazıyı 'Oku bakalım' diyerek önünü- ze bırakıp gidiyor. Giderken de bir uya- rısı var; 'amirieri'nin aksine, çok kibar davranan polislere: —Bunu iyi arayın, tehlikeli birine benziyor, diyor. "Körfez savaşı"nın Türkiye açısından neredeyse bir simgesi durumuna gelen încirlik'te 20 bine yakın insan yaşıyor. Belediyenin elindeki bilgiye göre bir tek sığınak yok. Birkaç gaz maskesi dağıtümış, o kadar. Adanalılar, "Gaz maskesi yoksa biz de 'kızıl maske" ile korunuruz" diye espri yapıyorlar. Böylesine 'erken seferler'de başka 'bilgüendirmemeler'le de karşılaşabiliyor insan. 04.00 uçağma binmek üzere günün er- ken saatinde Atatürk Havaalanı'na ge- liyorsunuz. İlk elektronik aramada po- lisler, "Bu gece yeni bir emir geldi. Çan- tanızdaki teybi ve saç kurutma makine- sini kontrol edecegiz" diye uyarıyor. Teybın tuşuna basılıyor, saç kurutma makinesi prize takılıp deneniyor. Ikisi de çahşıyorsa, "Buyrun" diyor polisler, "GeçebUirsiniz." Uçağa binmek üzere ikinci aramadan geçerken polisler, "Çantanızdaki pille- ri, teybi ve benzeri araçlan geçiremez- Sarı saman kâğıttaki resmi yazıda, "tıraş makinesi, teyp, saç kurutma ma- kinesi gibi aletlerin yanı sıra bunlann kullanımında yararlanılan pil ve benze- ri güç kay naklannın yolcu beraberinde uçağa alınmaması" belirtiliyor. Polisler de 'emir uyannca' elektronik daktilonun içindeki pilleri alıp bir 'teslim tesellüm belgesi' veriyorlar. Yanınızda ruhsaüı si- lahınız olsa, aynı yöntemle alınır ve in- diğiniz yerde benzeri makbuzla teslim edilirdi. Pillerin ne olacağını sorarsa- nız,"SUahlara yaptıgımız gibi bir düzen- lememiz yok. Ne yapılacağı da tam ola- rak bildirilmedi. tyisi mi, siz bunlan dö- nüşte alın" yanıtıyla karşı karşıya ka- lırsınız. Böyle 'ufak tefek bUgflendirmeme'ler 'Körfez savaşı'mn bir yansıması olsa ge- rek. Örneğin dün SHP heyeti Adana Va- lisi Recep Birsen Özen'le görüşürken "sivil savunma için her türlü önlemin aundıgını, sığınak yeıierinin bildirildiği- ni, konuyla ilgili olarak muhtarlann bügilendirildigini" öğreniyorlar. Ancak toplantıdan çıktıklarında Adana gibi 'ateş hattında' bir kentin hem de büyük- çe bir mahallesinin muhtarı, "Bilgi ve- rilmedi. Sadece sokaklardaki sivil savun- ma görevlilerinin listesini verdiler. 'Ken- dilerine haber vereyim mi?' dediğimde, 'Paniğe yol açar. Telaş yok' karşılığuu verdiler. Sığınaklar varmış. Nerede ol- duğunu dahi bilmiyoruz" sözleriyle'an- latıyordu içinde bulundukları durumu. 'Körfez savaşı'mn Türkiye açısından neredeyse bir simgesi durumuna gelen Incirlik'te 20 bine yakın insan yaşıyor. Belediyenin elindeki bilgiye göre bir tek sığınak yok. Birkaç gaz maskesi dağıtıl- mış, o kadar. Üssün pist bölümünün bu- lunduğu dört yüz bin nüfuslu Yüreğir'- de kâğıt üzerinde on sığınak görünüyor. Ancak onlann da yerini bilen pek yok. Adana'nın merkezini oluşturan Seyhan'- da yedi yüz bin kişi yaşıyor. Ancak be- lediyeye elli gaz maskesi verilmiş, bele- diye bir de kendi olanaklanyla beş mas- ke almış. Merkezdeki sığınaklar ise yak- laşık beş bin kişilik görünüyor. Adana- lılar, bir "Allah'a sıgındık" diye espri yapıyorlar, bir de "Gaz maskesi yoksa, biz de kızıl maske ile korunuruz" diye... Demirel'in deyişiyle 'uçak gemisi" În- cirlik'in bulunduğıı beldede, Yüreğir'de, Seyhan'da yasayan Adanakları şimdilik Allah koruyor.' Tüm Türkiye'dekileri olduğu gibi... CUNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR Yutturmacaların sonu gelmeyeceğine göre karadan savaşa katıldığımızı "zamanında" yabancı TV'lerden duyabilirdik. Genel yargı şuydu: Pentagon istemiyorsa, TÖ de istemezdi kara savaşını... Bush ağabeyimiz kalk demiyorsa, yerimizde otururduk. Savaşa Girdiğimizin Resmi Kabul, İtiraf ve İlanı... ANKARA — İkinci cephenin topraklarımızdan açılması- na izin vererek sıcak savaşın içine girdiğimizi, 4 gün gecik- meden sonra, Başbakan Akbulut dün gece resmen kabul, itiraf ve ilan etti. İşte günün kısa öyküsü: Yabancı TV'ler görüntüleriyie, yerlisi, Batılısı yazılı basın haberlerinde uçaklann kalkışını dakikası dakikasına sapta- yarak duyuruyor. Hükümetimizin maşallahı var, kılı kıpırda- mıyor. İncirlik'ten ABD uçaklannın kalkarak Kuzey Irak'ı hal- laç pamuğu gibi attığını, üssün TBMM'den izin çıkar çık- maz hemen kullamldığını birtürtü "resmen açıklamıyordu". Gerçek halkımızdan saklanıyor diye basınımızdan, mu- halefetimizden eleştiri yağmuru. Eleştiriler doğru mu, dog- ru. Öyleyse hükümetimiz İncirlik Üssü'nün kullamldığını "resmen" neden açıklayamıyordu? Çeşit çeşit eleştiri var olmasına var da nedense bu soru- ya yanrt arayan yoktu. Asker-sivil bütün gelişmelerin odak noktasında görev yapan bir yetkili, dün sabah soruyu din- ledi ve bize kısa bir açıklama yaptı: "Hükümet, încirlik'in kullamldığını resmen açıklarsa, Sad- dam'ı tahrik edeceğinden kaygılamyor. Bu nedenle resmen duyurmuyor" demez mi? Pentagon adına CNN, eteklerine zil takmış, üsleri kullandırıyoruz diye ekranda gobek atıyor. Sokaktaki adam üsleri açarak TÖ'nün Türkiye'yi savaşa sü- rükleyeceğini tartışıyor. Bizim hükümet, dünyamn bildığini Irak'ın bilmediğini varsayıyor, aman duymasın diye resmi açıklamalarda üsleri pas geçiyordu. "Sen akıl fikir ihsan eyie Yarabbi" demekten başka ne yapılabilirdi?.. Akıl fikir ihsan eyleyen olmuş ki, Akbulut gece apartopar ekrana geldi, ıkına sıkına adeta zorlanarak üsleri askeri amaçla kullandırdığımızı söyledi. Başbakan sözlerinin taşı- dığı ciddi anlamın bilincindeydi herhalde. Bu açıklama Tür- kiye'nin 4 gündür sı- cak savaşın içinde olduğunu, dünya ve Türk kamuoyuna resmen bildiriyor- du... CNN bile işin far- kına varmış. "Körfez savaşının Türkiye'- de siyasal bunalıma dönüşme olasılığın- dan" söz ediyor. Oysa siyasal buna- lım başlayalı çok ol- du. O kadar ki, DYP'li Köksal Top- tan, doğasına aykırı bir davranışla önce- ki gün Meclıs kürsü- sünden ANAP'hlara, tabii hükümete -ses- lenmiyor- sözcüğün tam anlamıyla şöyle bağırıyordu: "Dünya Türkiye'yle ilgili pazarlıkları biliyor. Meclis'in ha- beri yok. Bundan utanmıyor musunuz?" İnanın, iktidar adına biz utandık. Neden mi? Toptan bun- ları söyleyince ANAP sıralannda "Kah kah kah, kih kih kih" sesleri duyuldu. Hikmet Çetin, olası Irak saldınsından nasıl haberimiz olacağına değinince, hükümet sıralanndan "Sad- dam'a sor" diye laf atan "münasebetsiz" bakanlara rast- lanıyordu. Utanç perdesi yırtılınca insanoğlunun neler yapacağı bir kez daha kanıtlandıktan sonra hava savaşıyla ikinci cepheyi çoktan açan Amerika'nın karadan Irak'a saldırmamızı ne zaman isteyeceği tartışmalarına geçildi. Yutturmacaların sonu gelmeyeceğine göre, karadan sa- vaşa katıldığımızı "zamanında" yabancı TV'lerden duyabi- lirdik. Genel yargı şuydu: Pentagon istemiyorsa, TÖ de is- temezdi kara savaşını...Bush ağabeyimiz kalk demiyorsa, yerimizde otururduk. TÖ açıklar, fakat İncirlik'in Amerikalı komutamnın buyruğunda olduğunu hükümet bir türlü itiraf edemez. Üstüne üstlük herkesi kör sanan bir davranışla bu hükümet üslerin egemenliğimizde olduğunu öne sürer. Du- rum böyleyken kara savaşı olacak mı, olmayacak mı soru- suna kesin yanıtı kim, hangi resmi makam verebilir? İncirlik'ten "resmen söz etmeyen ve ettirmeyen" Başba- kan, hâlâ "yaptıklarımızı BM kararlan çerçevesinde çoku- luslu güce kapsamlı yardım" diye niteliyor. Aynı havayı çalarak karadan da savaşa girersek hiç şa- şırmayalım. Irak'a karşı üsleri açmamızı "buruk ifadelerle" yorumla- yan NATO ülkeleri, örneğin Almanya "saldırının Türkiye ta- rafından tahrik edilmesiyle başlayacak savaşa" asker ver- meyeceğini üstü kapalı biçimde önceki gün açıklıyordu. Rafsancani, Muayyeri'yi özel temsilci gönderiyor. Üsle- rin kullanımındaki sakıncalardan söze girip ikinci cephenin kara savaşı hazıriıklannı sorgu sual edecekmiş. Boş ver, bi- zimkine ne gam! Köksal Toptan da kürsüden, topyekûn iktidara "Sizi biri idare ediyor" dedi. "İdare edenin" kim olduğunu nezaketen söylemiyordu. Bizimkileri ABD'nin TÖ aracılığıyla yonettiğini dünya âlem bilecek, Toptan bilmeyecek? Olur mu? P A R T İ L E R D E N Savaş bahane edilmesin ANKARA (UBA) — SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, "Savaş bahanesiyle ı-j olağanüstü hal, savaş hali ilan edilmesi gibi İ5İ uygulamalara kesinlikle gidihnemehdir" ' ' dedi. SHP Genel Sekreteri Diyarbakır Milletvekih' Hikmet Çetin savaş bahanesiyle demokrasiye zarar verilmemesi konusunda hükumeti uyararak şunları söyledi: 'Ânlaşıhııası zor bir savaşa bir kişinin isteğiyle adım adım sürükleniyoruz. Buna bir de savaş bahanesiyle zaten yarım olan demokrasinin askıya alınmasımn eklenmesi, çok daha tehlikeli sonuçlar verir. SHP olarak bunu kabul edemeyiz.»» Savaşın Türkiye'ye yararı yok ANKARA (UBA) — SHP Genel Sekreter Yardıması Cevdet Selvi, işçilerin savaşa karşı üretimden gelen ğüçlerini kullanabileceklerini söyledi. Selvi, Körfez savaşı ve Türkiye'nin durumu konusunda değerlendirmede bulunurken Körfez'de çıkan savaşın Türkiye'ye hiçbir yararı olmadığını, ancak Cumhurbaşkanı Özal ve iktidann tehlikeli bir biçimde Türkiye'yi savaşa sürüklediğini öne sürdü. İktidar Irak'ı kışkırtıyor ANKARA (UBA) — Demokrat Merkez Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Tmaz Titiz, iktidan, Irak'ı Türkiye'ye saldınnası için kışkırtmakla suçladı. Titiz, "Irak da Türkiye'yi savaşın içine sokmak isteyecektir" dedi. Irak'ın mümkün olduğu kadar fazla tarafı savaşın içine çekmek istediğini belirten Titiz şunlan söyledi: "Iraİc aym taktiği lsrail için de yaptı. Bir ölçüde başanh oldu. Bir ölçüde başaramadı. Aynı şeyi Türkiye için de yapmak isteyecektir:' Sonı önergeleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hükümet üyelerinin TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı kısa açıklamaları yeterli bulmayan muhalefet milktvekilleri, Körfez krizi konusundaki endişelerini bakanlara yönelttikleri sonı önergeleriyle dile getiriyorlar. SHP îzmir Milletvekili Birgen Keleş, De\r let Bakanı Işın Çelebi tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği sonı önergesinde Körfez krizinin 1991 yılı makro ekonomik • dengeleri üzerindeki etkisinin açıklanmasım istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear