18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK 1991 EKONOMÎ CUMHURİYET/13 SERBEST PİYASAOA DÛVİZ ABODotan Bat> Ainwı Uvta bviçre Frangı HoHflOdfl Fiofinı Ingiz Steriini Franso Frangı 1OOhalyanUreti SASyali Avustutya Ş M Döviz int. ($) = AJış Satış 3120 2040 2430 1800 5950 595 268 000 265 3130 2050 2440 1810 6000 605 273 810 290 3003 ALTIM 6ÜMÛŞ Cumhuriyet Reşat 2 y 22 ayar bfczk 900 ayar gümûş Vakılbv* Albnı Sraat Attını HalkAJtın M.Bankası 1 Ons $ AJış 260.000 275.000 39.050 35.100 450 210.000 206'000 211.000 387.20 TL İrrfefte™ Ort Faa (%) Satş 265.000 285.000 39.150 38.400 477 215.000 211000 216000 389 80 62.87 Taraııı kongresi • ADANA (Cumhuriyel Giiney tlleri Biirosu) — Özellikle 1983'ten bu yana uygulanan serbest piyasa ekonomisi kurallarına terk edilmesi sonucu yaşadığı kriz boyutlannın giderek derinleştiği savunulan tanmda ciddi bir yapısaJ değışımin zorunlu hale geldiği vurgulandı. ÇÜ. Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen Çukurova 1. Tanm Kongresi'nde, bilim adamlan tarımsal üretimi olumlu ya da olumsuz açıdan etkileyen faktörlere ilişkin görüşlerini dün de çeşitli bildiri ve konuşmalarla dile getirdiler. Damga Vergisi davası • ANKARA (ANKA) — Yüzlerce ithalatçı firma, kendilerinden "hukuka aykırı" olarak damga resmi tahsil edildiği gerekçesiyle Maliye ve Gümrük Bakanhğı'nı mahkemeye verdi. Bu yönde açılan dava sayısı $ bini aşarken geri ödenraesi istenilen vergi ve resimlerin 150-200 milyar dolaymda bir tutar oluşturduğu belirlendi. Tansaş'a atama • IZMtR (AA) — İzmir Büyükşehir Belediyesi Iç ve Dış Ticaret A.Ş. (TANSAŞ) Mali Işler Genel Müdür Yardımcılığı'na Serdar Savcı atandı. Daha önce Price Waterhouse A.Ş. ve Ege Yatırım A.ŞIde değişik görevlerde bulunan Savcı, 1984 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden meziH> oldu. Savcı, son olarak İzmir'de dizel yakıt donanım parçaları üreten bir şirketin Mali Işler Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Serdar Savcı evli ve Ingilizce biliyor. Uhıslararası taşımacılık • ANKARA (ANKA) — Karayoluyla uluslararası yolcu ve eşya taşıyıcılarına, durumlarını "karayoluyla uluslararası yolcu ve eşya taşımaları hakkındaki yönetmeliğe" uygun hale getîrmeleri için bir yıl daha süre tanındı. Ulaştırma Bakanlığı'nın konuyla ilgili olarak yaptığı yönetmelik değişikliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre 1 Şubat 1988 tarihinden önce uluslararası yolcu ve eşya taşımacüığı yetki belgesi almış oian taşımacılar durumlannı 31 Aralık 1991 tarihine kadar, 10 Şubat 1988'de yayımlanan yönetmeliğe uygun hale getirecekler. Gümrüklerde değişiklik • ANKARA (ANKA) — Iki yeni gümrük müdürlüğü kuruldu, bir gümrük memurluğu da kaldırıldı. Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın Gümrük Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğin ekinde yaptığı değişiklikle. Edirne Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne bağlı Üçüncü Sınıf Araç Takip Gümrük Müdürlüğü, Bursa Gümrükleri Başmüdürlüp'ne bağlı Üçüncü Sınıf Gelibolu Gümrük Müdürlüğü kuruldu. Ankara Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne bağlı Maltepe (Akköprü) Posta Gümrük İdare Memurluğu ise kaldırıldı. Osmanlı'da işçi eyleıni • İş-Sendika Servisi — Osmanlı Bankası'nda çalıjan BASS Sendikası'na üye bin 500 işçi eylem başlattı. BASS Sendikası'ndan yapılan açıklamaya göre Osmanlı Bankası'ndaki toplusözlesme uyuşmazhğı nedeniyle kadın işçiler siyah giysi giyme, makyaj yapmama, erkek işçiler de sakal bırakma eylemine başladılar. Gözler Sıradi petrolünde Körfez'de savaş çıkması durumunda dünya ekonomisi için en büyük tehlike; Suudi Arabistan'daki petrol kuyularının, işleme ve depolama tesislerinin zarar görmesi. Şu anda Suudi Arabistan günde 8.4 milyon varillik üretimle dünya petrol ihtiyacmın üçte birini karşılıyor. Suudi petrollerinin zarara uğraması, piyasalarda gerçek bir sıkıntının doğmasına yol açacak. Böyle bir durumda petrolün varil fiyatının 100 doları aşacağı 'söyleniyor. Türkiye de bu yıl 16 milyon tonluk petrol ithalatının 7.5 milyönunu Suudi Arabistan'dau karşılamayı planlıyor. Ekonomj Servisi — Körfez'de savaş çıkması durumunda Suu- di Arabistan petrolünün uğraya- bileceği zarar, petrol şokunun geleceğini belirleyecek. Baker- Aziz görüşmesinin başansızlık- la sonuçlanması, Körfez'de sa- vaş olasıhğım büyük ölçüde art- tırınca 15 ocak tarihinin dünya petrol piyasalannda yarattığı ge- çici rahatlık sona erdi. Bir süre için ertelenen petrol şoku soru- nu yeniden gündeme geldi. Ba- rış senaryoiannın yerini savaş se- naryoları aldı. Savaş senaryola- rında da petrol açısından, her- kesin gözü Suudi Arabistan'a dikildi. Savaş çıktığında, petrolün va- ril başına nyatının rahatlıkla 40 dolan aşacağına herkes kesin gözüyle bakıyor. Ancak bu ilk fırlayış, petrol üretiminin gerçek durumundan değil, yalnızca sa- vaş heyecanından kaynak lana- cak. Ama asıl sorun, savaşın ge- lişimine bağlı olacak. Savaş uza- sa da yüdınm hızıyla da sona er- se, Suudi Arabistan'daki petrol rezervleriyle bu petrolün çıkanl- ması, işlenmesi, taşınması işle- vini üstlenen tesisler zarar gör- mezse, silahlar sustuktan sonra her şey kolaylıkla normale dö- necek ve fiyatlar düşecek. Tam aksine, Suudilerin tesis- leri zarar görürse hampetrol fi- yatlan bugüne kadar görülme- miş düzeye, 80, hatta 100 dola- ra fırlayacak. Ağustos ayından itibaren petrolle ilgili olarak or- taya çıkan endişeleri Suudi Ara- bistan gidermeye çalıştı. Birkaç hafta içinde günlük petrol üre- timinin 5.4 milyon varilden 8.4 milyon varile çıkaran Suudi Arabistan, lrak ve Kuveyt'ten doğan günlük 4 milyon varillik petrol açığının büyük bir bölü- münü kapattı. Geri kaian bölüm de diğer üretici Ulkelerden gel- di, ama hiçbir ülke günde 300 bin varilden fazla bir üretim ar- tışı gerçekleştiremedi. Böylece Suudi Arabistan, sonbâhardan beri dünya petrol ihtiyacının üçte birinden fazla- sını tek başına karşıladı. Eğer savaş durumunda Suudi Arabis- tan'ın petrol kuyuları, yükleme terminalleri, boru hatları, işleme tesisleri, depolama tesisleri yıkı- lır, hatta yalnızca zarar görürse, en büyük kaynağınını yitiren pi- yasa, belki de tarihinde ilk kez gerçek bir yokluk sorunuyla karşı karşıya kalacak. Çünkü, yerlebir edilen bir petrol kuyu- sunun yeniden üretime başlama- sı için en az on ayhk bir çalış- ma gerektiği hesaplanmış durumda. ABD'de, Enerji Bakanlığı'nın ön ayak olmasıyla, ocak ayının ilk haftasında San Francisco'da Petrol Endüstrisi Araştırma Vakfı başkaruyla, 50 özel petrol şirketinin yöneticileri bir araya geldi. tkibuçuk gün süren bu toplantıda, savaş durumunda neler olabileceği ve nelerin yapı- labileceği konuşuldu. Savaş du- rumunda petrol rezervleri zara- ra uğramasa bile tankerlerin Körfez'e gitmeyi reddedebilece- ği üzerinde de duruldu. Sonuç olarak petrol şirketleri, ABD hükumetine stratejik petrol re- zervlerini kullanması yolunda tavsiyede bulunmaya karar ver- diler. ABD'nin stratejik rezerv- leri, 590 milyon varil civannda. Ayrıca Alaska'daki petrol tesis- lerinin gerektiğinde günlük üre- timi 200 bin varil arttırabilece- ği belirtiliyor. Bu arada ABD hükümetinin. bir enerji krizi doğması olasılı- ğı karşısında, Ulusal Savunma Rezerv Yönetimi adını taşıyan bir kurul oluşturmak için çalış- malar yaptığı bildirildi. Bu ku- rul, ABD tarihinde daha önce yalnızca. 2 Dünya Savaşı ve Kore Savaşı sırasında oluşturulmuştu. Uluslararası Enerji Ajansı da yaptığı açıklamada, dünya pet- rol stoklarının son 8-9 yılın en yüksek düzeyine ulaştığım be- lirtti. Uluslararası Enerji Ajansı'na üye Ulkelerin petrol rezervleri, Ulkelerin 96 günlük tüketim, 150 günlük de petrol ithalatını kar- şılâyacak düzeyde bulunuyor. Dünya petrol üretimi, aralık ayında tarihinin en yüksek dü- zeyine, 54.3 milyon varile çıktı. Bu önlemler, yine de Suudi 24- 22 20- OPEC'İN ÜRETİMİ" SUUOİ fc- ARABİSTAN IRAK- Suudi Arabistan'm petrol yökü May. Haz. Tem. Aöus. Ey. Ekim Kas. Arabistan petrollerinin büyük ölçüde zarar görmesi durumun- da, dünyayı gerçek bir şoktan koruyabilecek düzeyde değil. Ancak, Suudi petrolleri zarar görmezse, bu kez de dünya ya- kın bir gelecekte petrol bolluğu nedeniyle bir başka kriz yaşaya- bilecek. Türkiye'ıün durumu Tüpraş Genel Müdürü Meh- mel Savran, Türkiye'nin şu an- da üç aylık petrol stoku bulun- duğunu belirtti. Programda Türkiye'nin 1991'deki toplam hampetrol ge- reksinimi 23 milyon 550 bin ton olarak belirlendi. Bunun 20 mil- yon tonunun da ithalat yoluyla karşılanması öngörülüyor. Bu- güne dek Türkiye, 1991 yılı için 16 milyon tonluk petrol bağlan- tısı yaptı. En fazla petrolün de 7.5 milyon tonla Suudi Arabis- tan'dan sağlanması öngörüldü. Dolayısıyla Suudi Arabistan'da petrol rezervlerinin uğrayabile- ceği herhangi bir zarar, Türki- ye'yi de diğer petrol ithalatçısı ülkeler kadar etkileyecek. Hampetrol, sanayi ve ulaşım- da sayısız girdinin hammadde- si. Alternatif enerjiler en geliş- miş ekonomilerde bile petrolün yerini alamadığı gibi petrol tü- revleri enerji dışında da sayısız endüstride kullamlıyor. Benzin, gazyağı, motorin, jet yakıtı, asfalt ve fuel-oille ulaşım, ısınma ve enerjide, makine ve motor yağları ve greslerle maki- ne endüstrisinde, naftta, PVC ve petle ambalaj sanayiinde, vaze- lin ve parafinle kozmetik sana- yiinde, naylon, terilen, suni ip- lik, sentetik elyafla 'ekstii sana- yiinde, deterjanlar, polialkoller ve siyah boyayla kimyevi mad- de sanayiinde vazgeçilmez ham- madde ve girdi olan petrol, dün- ya ekonomisinin kaderini elin- de tutuyor. Peugeot martta kolları sıvıyor ESÎN SUNGUR Asil Nadir grubuyla olan ilışkisini ko- paran Peugeot mart ayında tek başına yatınma başhyor. Yılda 100 bin otomo- bil üretecek olan Peugeot'nun pazarla- ma aşamasında devTeye girecek bir Türk ortak aradığı bildirildi. Asil Nadir'in, Polly Peck'in zor du- ruma düşmesi üzerine Türkiye'de Peu- geot ve Çukurova grubuyla birlikte gi- riştiği otomobil fabrikası yatınmıru dur- durduğu açıkJanmıştı. Polly Peck'in bu karanndan sonra Ege Bölgesi Sanayi Odası, tzmir organize sanayi bölgesin- de yapılması planlanan yatınzndan ta- mamen vazgeçilmemesi için devreye gi- rerek Peugeot yetkililerine Türkiye'ye gelmeleri çağnsında bulunmuştu. 1990'ın arahk ayı sonunda DPT Yaban- cı Sermaye BaşkanhğVna başvuran Pe- ugeot, Asil Nadir grubunun yer alma- dığı yeni bir yatırım tekJifinde buluna- rak, daha önce çıkarılan teşvik kararı- nın yeni teklife göre değiştirilmesini is- tedi. Peugeot yatınmı konusunda bilgi ve- ren Yabancı Sennaye Başkanı Os- man Ünsal, Türkiye'de fabrika kurmak konusunda çok istekli olan Peugeot'nun bu yıhn mart ayında İzmir'de yeni oto- mobil fabrikasının temelini atacağını söyledi. Asil Nadir-Peugeot ve Çukuro- va ortaklığının projesine Bakanlar Ku- Profilo- Thomson îşbirligi Ekonomi Servisi — Telra- Thomson ortaklığı ilk meyve- sini 1992 yılında verecek. Profilo grubuna bağlı Telra şirketine 2 yıl önce yüzde 12 oranında ortak olan dev Fran- sız elektronik şirketi Thom- son'un getireceği teknoloji ile 1992 yılında Türkiye'de "yük- sek göriintü cözümlemeli tele- vizyon" (HDTV) üretilecek. Avrupa'nın yeni yeni geçtiği HDTV üretimi, Telra'nın Çer- kezköy'de büyük ölçüde oto- masyona dayalı olarak kunılan yeni fabrikasında gerçekleşti- rilecek. Çerkezköy fabrikasın- da yılda 600 bin adet televiz- yon, 200 bin adet video, 200 bin adet radyo-kasetçalar ve müzik seti ile 100 bin yazar ka- sa ve 50 bin terazi üretilecek. Profilo Holding Yönetim Kurulu Başkanı Jak Kamhi, Thomson'la olan işbirliği ne- deniyle Profilo'nun Sony ve AEG ile olan ortaklığının de- ğişmediğini belirterek Thom- son'un önümüzdeki günlerde yüzde 12 olan sermaye payını yüzde 2O*ye yükselteceğini söy- ledi. Thomson SA'nın Başkan Yardımcısı Thierry Salmona da Türkiye'de uzun vadeli bir yatırım amaçladıklarını belir- terek söz konusu işbirliği saye- sinde Profilo'nun Türkiye'nin "bir numgrası" olacağını sa- vundu. Asil Nadir Grubu'yla ilişkisini koparan Peugeot, mart ayında tek ba$ına yatınma başhyor. Şirket, pazarlama aşamasında devreye girecek bir Türk ortak arıyor. Peugeot, 100 bin araçlık yıllık üretim kapasitesinin yarısını Citroen üretimine ayırmayı planlıyor. Toplam yatırım tutarı 542 milyon dolar olan projenin sabit sermaye yatınmı 482 milyon dolar, işletme sermayesi ise 60 milyon dolar olarak belirlendi. rulu'ndan çıkan yatırım teşvik karannın değiştirilmesi için yeni bir karamame ha- zırlamaya gerek olmadığını aniatan Ün- sal, karar üzerine DPT'de yapılan deği- şiklikle projenin zaman kaybetmeden başlamasmın sağlandığını bildirdi. Bu- na göre Peugeot, yatınmı tek başına ger- çekleştirecek. Teşvik karanna bağlanan projenin or- taklık yapısı dışında değişmediğini söy- leyen Ünsal, yılda 100 bin otomobil üre- tecek olan fabrika için Peugeot'nun 150 milyon dolar sermayeli bir şirket kura- rak işe başlayacağını bildirdi. Toplam yatınm tutan 542 milyon dolar olan pro- jenin sabit sermaye yatınmı 482 milyon dolar, işletme sermayesi ise 60 milyon dolar olarak belirlendi. 1993 yılbaşında üretime gececek olan fabrika 1997 yılın- da tam kapasiteye ulaşacak. Peugeot'nun, yatırımın ilk halinden farklı olarak, yıihk üretim kapasitesinin yarısını Citroen üretimine ayıracağı öğ- renildi. Fabrikada kullanılacak olan tek- nolojinin, üretimi anında Peugeot'dan Citroen'e çevirecek şekilde kurulduğu- nu aniatan DPT Yabancı Sermaye Baş- kanı Osman Ünsal, getirilecek teknolo- iinin Avrupa'nın en ileri tekniklerini içerdiğini söyledi. Yatınma tek başına başlayan Peuge- ot, üretim aşamasmdan çok, pazarlama aşamasında destek obnak üzere Türk or- tak aramaya başladı. Peugeot'nun Türk ortak aramasındaki amacın iç pazan da- ha iyi tanımak olduğunu söyleyen Os- man Ünsal, bu konuda yapılan görüş- melerin henüz sonuçlanmadığını bildir- di. Edinilen bilgiye göre daha önce Pe- ugeot ile Çukurova grubu arasında Cit- roen için yürütülen görüşmelerin Peu- geot'yu da kapsayacak şekilde sonuçla- nacağı bekleniyor. Buna göre Çukuro- va gnıbu, Peugeot fabrikasına küçük bir payla ortak olacak. Bu arada Peugeot'nun yaklasık 20 yıl- dır Türkiye distribütörlüğünü yapan, ancak şirketin geçen yıl Asil Nadir ile or- taklık kurması üzerine distribütörlüğü 1991 yılbaşından itibaren Polly Peck'in Intennotiv şirketine bırakan Erler Oto- motiv yetkilileri, son gelişmeler üzerine distribütörlük konusunun da değişebi- leceğini öne sürdüler. Intermotiv'in ge- çen günlerde "tek yetkili satıcı biziz" şeklinde bir açıklama yaptığını hatırla- tan Erler yetkilileri, bunun çok erken bir açıklama olduğunu belirterek, Peugeot ile görüşmelerin sürdüğünü söylediler. Erler yetkilileri, bağlı oldukiarı Ercan Holding'in Peugeot'dan uygun bir tek- lif gelmesi halinde ortaklığı düşünebile- cegini de öne sürdüler. T I B C t i l a r Ş u b a s i N i ı b c t l y • C a d d ı ı l 34 E t i l e r 80600 l ı t a n b u l T t l t f o n : ( 1 ) 1 5 7 73 00 F a k ı : ( 1 ) 157 39 39 Türk Ekonomi Bankası Etiler'de. 'ankamızın Özel Bankaalık şubelerine Suadiye'den sonra bir yenisi daha eklendi: Etiler. Birikimlerinize yatırım önerileri getirmekten, sigorta işlemlerinizin takibine, hisse senedi alım satımı ve temettü dağıtımına kadar bankamzdan beklediğiniz herşey için bu şubemizden de mükemmel TEB hizmetini alabileceksiniz. TEB'in Özel Bankacüık hizmetiyle henüz tanışmadıysanız, Suadiye'den sonra Etiler şubemiz de sizi bekliyor. EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY Kaset Zammı, Faizler ve 1991 Enflasyonu... Yılbaşından hemen önce 10 bin lira olan müzik kasetleri şimdi 14-15 bin lira. Bir defada yûzde 40-50 zam yapılmış. Şaşırıp nedenini sorduğumda, "Petrol fiyatlarındaki artış ne- deniyle bu alanda tek üretici olan Raks firması boş kasetle- re yüksek oranlı zam yaptı, doiu kasetlerin fiyatı da bu ne- denle arttı" yanıtını aldım. Müzik kaseti belki tek başına çok belirleyici bir örnek sa- yılmayabilir, ama enflasyonun bu yıl sonunda yüzde 30'un aitına ineceğinin yetkili şahıslarca söylendiği bir ülkede her hangi bir mala yıl başlar başlamaz bir defada yüzde 40-50 zam yapılabılmesı, piyasadaki "havayı" ve beklentileri gös- termesi bakımından önemli. Enflasyon beklentileri açısından çok daha önemli olan bir gostergeye, mevduat faizlerine baktığımızda ne görüyoruz? Bankalar, mevduat faizlerini adım adım yükseltmeye de- vam ediyor. Bazı bankalar bir yıllık mevduata verdikleri yıllık faizi yüzde 65'in de üzerine çıkartırken sisteme damgasını vuran büyük bankalar da yüzde 60 sınırına dayanmış durum- da. Enflasyonun yüzde 30 doiayında gerçekleşmesinin bek- lendiği bir ülkede bankaların bir yıllık mevduata yüzde 60 faiz vermesi kendileri açısından bir yıkıma yol açmaz mı? Ban- kalar bu faizi verdiklerine göre demek ki yüzde 30 dolayın- da değil, yüzde 60 dolaymda bir enflasyon beklentisi içindeter. Bazı yayın organlarında yer alan bilgilere göre büyük hc4- dinglerin 1991 yılı için projeksiyonlarına baz aldıkları enflas- yon oranları da genellikle yüzde 60 civannda. Pekiyi, ama 1990 yılında enflasyon "çok başarılı" politika- larla ve Körfez krizine karşın aşağı çekilmemiş miydi? Bu "ba- san'da söz sahıbı olduklarını iddia eden yetkililer 1991'de bu "başarılı" politikalarda ısrar ederek enflasyonu yüzde 30'un aitına çekeceklerini söylemiyorlar mıydı? Piyasalardaki bekleyişlerle yetkililerin beyanları arasında- ki çelişkiye bir nebze ışık tutmak için 1990 yıltnda enflasyon cephesinde elde edilen "başarı'nın nelere bağlı olduğunu bir kez daha hatırlamaya çaiışalım: • Türkiye 1990 yılında, konvertibilite yönündeki adımlann da katkısıyla, büyük ölçüde dış kaynak kullanmak ve dışarı- dan borçlanmak olanağını buldu. Kur ve faiz arasındaki ar- bitrajdan yararlanan pek çok fırma, bu yöntemle borçlanma maliyetini düşürdü. Türkiye kaynak açığı sorununu dış kay- nak sağlayarak geçiştirdi. Enflasyonun temel nedenlerinden biri olan kaynak yetersizliği sorunu böylece hafifletilmiş ol- du. Dıştan tçe sermaye hareketi sayesinde TL.'nin gücü ko- runabildi. • Borsadaki canlılık da firmalara bu yoldan ucuz kaynak sağlama olanağı verdi. Tüketime gidebilecek fonlar da kıs- men borsaya yöneldi. • Dış borçlanma ve borsa seçeneklerinin ortaya çıkması firmalann bankalar üzerindeki baskısını hafiflettiği için kre- di faizlerinin, ekonomideki canlılığa karşın bir miktar düşmesi mümkün oldu. • KİT zamlarına dikkat edildi. KİT'lerin büyük açıklar ver- mesi göze alınarak aşırı zam yapmaları önlendi. Bu da fir- malara göreceli olarak ucuz girdi sağlanması anlamına geldi. • Ucuz döviz, sanayici için ucuz ithal girdiler anlamına geldi. • Hemen tüm girdilerin ucuzladığı bir ortamda iç talep de canlandırılınca sanayici için üretimi arttırarak birim maliyet- lerini düşürme olanağı doğdu. Buna ucuz ithalatla dış reka- bet tehdidi de eklenince sanayi kesiminin fiyat artışlarını sı- nırlandırması için gerekli koşullar tamamlanmış oldu. Bu sa- yede sanayi kesiminde yüksek üretim artışı ve göreceli ola- rak sınırlı fiyat artışları gözlendi. • Öte yandan 1989'da büyük gerileme gosteren tarımsal üretimde de bu kez büyük bir sıçrama oldu. Böylelikle ge» rek sanayide gerekse tanmda piyasaya mal arzında büyük < bir artış meydana geldi. • Buna ek olarak ihracat reel olarak durakladı ve ihracata yönelebilecek kapasitenin bir bölümü de muhtemelen iç pi- yasaya döndü. İthalat ise reel olarak büyük artış gösterdi. Ucuz ve bol ithalat, iç piyasadaki toplam arzı daha da arttı- ran önemli bir unsur oldu. Olayı toparlarsak, 1990 yılında bir yandan ekonominin kay- nak dengesini sağlayacak dıştan içe sermaye hareketinin, diğer yandan arz-talep dengesini sağlayacak üretim ve tica- ret hareketlerinin gerçekleştirilebildiğini ve bunlar sayesin- de enflasyonun yüzde 60 sınmnda durdurulabildiğini gö- rüyoruz. Şimdi gelelim 1991'e ve soralım: • 1990'daki kadar rahat dış kaynak bulmak, dışarıdan borç- lanmak mümkün olabilecek mi? • Türk Lirası'nın devalüasyonunu önlemek, kur ayarlama- larını enflasyon oranının altında tutmak mümkün olabilecek mi? Bu mümkün olmazsa dıştan içe sermaye hareketi sür- dürülebilecek mi? • Faizlerde 1990'da goztenen gerileme şimdiden tersine dönmüş, yükseliş başlamış durumda. Kurlardaki ayarlama hızlanırsa faizlerin daha da yükselmesi kaçınılmaz görünü- yor. Ayrıca kamu borçlanması da bunu zorluyor. Bu koşullar- da firmaların borçlanma maliyetlerinin yükselmesi kaçınılmaz değil mi? • KİT'ler büyük açıklar verirken dış borçlanmada da so- run çıkmaya başiarsa acaba zamlarını nereye kadar frenle- yebilecekler? • Ucuz ve bol ithalat nereve kadar devam edebilir? • İç talepte kırılma belirtileri ortaya çıkarsa sanayi üretimi buna nasıl cevap verir? Yeni- den ani bir daralmaya gider mi? • Tarımsal üretim bu yıl ye- niden önemli bir artış gösterir mi? Dünyanın ciddi ekonomik ve politik sıkıntıların içine girdiği 1991 yılında bu sorulara iç acıcı cevaptar vermek ne yazık ki ko- lay değil. Bana öyle geliyor ki Türkiye'de 1990'ın istisnai ko- şullarını tekrarlayarak gerek kaynak dengesini. gerekse arz- talep dengesini tutturmak ko- lay olmayacak. Bu dengelerin bir ölçüde tutturulduğu 1990 yı- lında bile Türkiye'de enflasyon yüzde 60 olduysa 1991 'de bu- nun aitına inmesi için bir sebep var mı? Yetkililer 1991'de kamu açık- larını azaltacak yeni formüller bulduklarını ve bazı büyük alt- yapı projelerinin devreye gire- rek arz cephesine katkıda bu- lunacağını söylüyorlar. Bunla- rın etkisini kestirmek kolay de- ğil, ama olaya bütünlük içinde bakıldığında bankacıların enf- lasyon beklentileri, yetkililerin- kinden daha gerçekçi görünü- yor. Körfez krizinin olası etkile- rini de hesaba kattığımızda iyimser olmamız daha da zor- laşıyor. Meclis-i Mebusan Cad 35 FmdMı 80040 klanbul Tetejbn: (1)151 21 21 FaJts (1) 149 65 6S MeclısiMebusan Cad 5j FındMt 80040 tstanbul Telefon.(1)152 6767 Fais. (1)149 63 10 Gtyrrtupe Şube* Bûyükdere Cad. 121 Gayrettepe 80300 Isumbul Telefon: (1)175 96 50 Faks: (1)17590 90 TÜRK EKONOMİ BANKASI Harbfye Şubesi Cumburiyet Cad. 295 Harbiye 80230 Istanbul Tetefim: (1) 134 12 16 Faks 11)131 64 6- Suadiye Şubesi Bagdal Cad. 394 Suadiye 81070 Istanbul Telefon: (1) 385 58 40 Faks. (1)385 55 86 Bakırköy fubest Mebmet AkifCaddesı 1. Sokak25 Şiritteıler 34510 Istanbul Telefon: (1)551 51 31 Faks: (1) 551 34 74 Ankara Şubesi Cinnab Cad. 1 Kaıakhdere 06680 Ankara Telefon. (4) 16811 32 Faks: (4) 167 01 49 tzmtr Şubesi Cumburivet Buhxtn 120/6 35210 tzmir. Telefon (51) 19 67 87 Faks: (51) 12 33 72 Izmit Şubesi Demiryolu Cad. 116 413OO Izmit Telefon: (21) 12 3600 : (21) 12 3604 Kız öğrencf, Üsküdar iskeledeki telefonlu, kaloriferli, apartman dairesine bayan arkadaş arıyor Müracaat: 20.00den sonra 385 62 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear