Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 20 EYLÜL 1990
M E I D E R E F I N D U N Y A S I HIKMET OZDEMIR
DP, 1950seçimlerinden hemen sonra, orduda geniş bir tasftyeyegirişmiş, sivil otoriteyi Silahlı Kuvvetler üzerinde hâkim kılmaya çalışm
Menderes orduya nasıl bakıyordu?
196O'ta bir askeri darbe ile ik-
tidardan uzaklaştırılan Adnan
Menderes'in, 1950'de Başbakan
olarak güvenoyu aldıktan S gün
sonra, TUrk Silahlı Kuvvetleri'n-
de Genelkurmay Başkanı ve
öteki yüksek komutanlar düze-
yinde bir tasfiyeyi gerçekleştir-
miş bulunduğu, nedense pek söz
edilmeyen bir.konudur. Oysa, si-
vil otorite-silahlı kuvvetler iliş-
kisi açısından çok özel bir ör-
nek... Gücünü sivil halktan, ge-
nel oydan alan bir iktidaruı, or-
du Üzerinde otorite kurma glri-
şimi ve normali de bu. Girişimin
başanlı olması, yeni hükümetin
kararlılığından çok arkasındaki
halk desteği ile ilgili.
Olayın gelişimi şöyle olmuş-
tur: 5 Haziran 1950 günü bir al-
bay aceleyle Başbakan Adnan
Menderes'i ziyaret ederek 8-9
haziran gecesi yeni hükümete
karşı bir darbe yapılacağım ih-
bar eder. Bunun uzerine Cum-
hurbaşkanı CelaJ Bayar ile du-
rumu göruşen Başbakan Men-
deres, ordu üst kademesini kap-
sayan 6 Haziran 1950 operasyo-
nunu gerçekleştirmiştir.
Çok ani olarak ve adeta bir si-
vil darbe şeklinde gerçekleştiri-
len operasyonda Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Abdurrah-
man Nafiz Gürman'ın yerine
Orgeneral Nuri Yamut, tkinci
Başkan İzzet AksaJur'un yerine
Korgeneral Şahap Giirier getiril-
miş; Orgeneral Salih Omurtak,
Orgeneral Kâzun Orbay (1961'de
Temsilciler Meclisi Başkanlığı
yapılıyor) ve Hakkı Akoğuz pa-
şalar emekli edilmişlerdir. Birin-
ci Ordu Kumandanı Asım 11-
naztepe, tkinci Ordu Kumanda-
yankılan sürerken 'Vatan'da ya-
püan bir yorum dikkat çekicidir:
"Bir askeri harekfit ancak
tnönii lehinde olabilirdi ve bu
itibarla ondan teşvik, iltifat ve-
ya mtisamaha gönnesi lazundı.
Inönii hiç şüpbesiz vazifesini
yapmıştır. Başka bir yol tutsay-
dı, Vendisine de millete de fena-
hk etmekle kalırdı."
Aiıınet Emin Yalman tarafın-
dan verilen mesaj, Genelkurmay
yetkililerince Cumhurbaşkanı-
na bir "ziyaret" yapıldığı, fakat
buna itibar edilmediği şeklinde-
dir ki bu durum, henüz yeni
emeklemeye başlayan Türk de-
mokrasisinin atlattığı büyük
rildi! Tabir yerinde ise "geri"
adım atıldı! Bugünkü modeli
anayasaya sokuşturanlar,
1949'dan 27 Mayıs 1960'a kadar
11 yıl uygulanan Savunma
Bakanı'na bağlı Genelkurmay
modelinin, ordu çevrelerini ra-
hatsız ettiği şeklinde birtakım
spekülatif iddialar dışında, mo-
delin aksak yanlan için açık ve
inandına kanıtlar gösteremedi-
ler.
Menderes hukümeti ile Türk
Silahlı Kuvvetleri ilişkisinde
1961'de ortaya atılan spekülatif
iddiaları bazı protokol ve neza-
ket sorunları şeklinde anlamak
daha doğru bir yaklaşım olacak-
terir. Bunun en çarpıcı örneğını
General Fahri Beien'in şu değer-
lendirmesinde bulmak mum-
kün:
"Demokrat Parti iktidan ilk
giinden itibaren orduya itimat
etmcyerek uşak ruhlu bir Erki-
nı Harbiye reisi bulmak için her
çareye başvurdu. Erkinı Harbi-
ye reislerinden, vekillerin palto-
İannı tutanlar göriildü. Bu gibi
hareketler orduda nefret ve in-
fial uyandırmakta (öfke yarat-
makta) idi."
27 Mayıs 1960 darbesinden
yaklaşık üç hafta sonra "Vatan"
gazetesinde yukandaki satırları
yazan Emekli Korgeneral Fahri
Orgnl. N. Yamut Genel
Kurmay Başkanı oldu
\
Kara Kuvvetleri Komutanhğma da
Orgnl. Kurtcebe Noyan tayin edildi
Cumhur Bafkanı Celâl Bayar, dün yeni Genelkurmay Bafkanmı makammda ziyaret etti.
Genelkurmay tkinci Başkanlığma da Orgeneral Şahab Gurterin getirileceği aöyleniyor
Cumhuriyet'in 7 Haziran 1950 tarihli sayısında, orduda yapıian degişikliklerin haberi.
5İ
'Haziran 1950 tarihinde, bir albay aceleyle Başbakan Adnan
IMenderes'i ziyaret ederek 8-9 haziran gecesi yeni hükümete
karşı bir darbe yapılacağım ihbar eder. Bunun uzerine
Cumhurbaşkanı Celal Bayar'la görüşen Menderes, ordu üst
kademesini kapsayan 6 Haziran 1950 operasyonunu
Muzaffer Tugsavui, ücüncü gerçekleştirir. Çok ani olarak ve âdeta bir sivil darbe şeklinde
Adnan Menderes bir askeri tatbikat sırasında.
Ordu Kumandanı Mehmet Ber-
köz paşalar Askeri Şûra'ya tayin
edilmişlerdir. Deniz Kuvvetleri
Kumandanı Mehmet Ali Ülgen
ve Hava Kuvvetleri Kumandanı
Zeki Dogan paşalar merkeze
alınmışlardır. 15 general ve 150
albay da 2-3 ay içinde emekli
edilmek üzere aynlmışlardır.
O günlerde "Hürriyet" gaze-
tesinde yer alan bir habere gö-
re, değiştirilen komutanlar, 14
Mayıs 1950 gunü akşamı Çan-
kaya'ya giderek Cumhurbaşka-
nı tsmet tnönii'den "bir emri
olup olmadığını" sormuşlardır.
Ertesi gün Başbakan Menderes
bu haberi yalanlamış, CHP or-
ganı "Ulus", "Komutanlanmı-
za tftira Etmeyeiim" başlıklı bir
tekzip yazısı yayunlamıştır. Bu
yazıyı DP organı "Zafer",
"Yüksek Komutadaki Son
Degişiklikler" başhğı ile şiddetli
bir şekilde eleştirmiştir. Olayın
gerçekleştirilen operasyon sonrasmda, 'Hürriyet' gazetesinde yer
alan habere göre değiştirilen komutanlar genel seçimlerden bir
gün önce Cumhurbaşkanı İnönü'yü ziyaret ederek 'bir emri olup
olmadığını' sormuşlardır.
tehlikeyi göstermesi bakımından
anlamlıdır.
Kurtuluş Savaşı yıUanndan
beri başmda Mareşal Fevzi Çak-
mak'ın bulunduğu Genelkur-
may BaşkanlığYnın (o zamanki
adıyla 'Büyük Erkfinı Harbiye
RiyasetT) Türk devlet sistemi
içinde özel bir yeri vardı. 1944'te
Başbakan'a, 1949'da da Milli
Savunma Bakanı'na bağlı Ge-
nelkurmay modeline geçildi. 27
Mavısçılar, 1961 Anayasası ha-
zırlanırken "bakanlarüsrü" Ge-
nelkurmay modelinde ısrar etti-
ler ve yeni anayasada bugün de
geçerlüiğini koruyan model, or-
dunun eğilimi diye maddeleşti-
tır. Bir askeri darbe sonrası psi-
kolojisi ile "Genelkunnay Baş-
kanı, MiUi Savunma Bakanı'nın
paltosunu tutuyordu..." veya
Gülhane Askeri Hastanesi'nde
yatan Cumhurbaşkanı'nı riy-are-
te gelen Genelkurmay Başkanı
odaya alınmadı, iceriye bir şar-
kıcı alındı..." turünden sözleri,
eski modele yönelik ciddi eleş-
tiri diye kabul etmek bilimsel bir
tutum ile bağdaşmaz.
Kaldı ki bu tür olaylarda ki-
şisel tutum ve davranışlardan
yola çıkarak yapıian eleştirüerin
ifade şekli büe, DP'lilerin ordu
politikasına karşı olumsuz tu-
tum alanlann yüzeyselliğini gös-
Cemal Gürsel:
Menderes
Bayafın
yerine
gelsin9
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Cemal Gürsei'in
Menderes'in Milli Savunma
Bakanı Etem Menderes'e hita-
ben yazdığı mektubun ilginç
bir Ayküsü vaıdır: Yassıada da-
va dosyalan arasma giren Gür-
sei'in mektubu ile aslı arasın-
da çok önemli bir fark(!) bu-
lunmaktadır.
Gürsel, Kara Kuvvetleri Ko-
mutanı sıfatı ile imzalayıp ba-
kana sunduğu mektupta, ülke-
yi içine düştüğu çıkmazdan
kurtarmak için alınması gerek-
li tedbirleri 13 madde halinde
sıralar. İlk maddede "Cum-
onrbaşkanı istifa etmelidir.
Çünkü bütün fenalıklann bu
zattan geküfi bakkında mem-
lekette nmnmi bir kanaat
vardır" cümlesi ile başlamak-
ta ve "Onun yerine Sayın Ad-
nan Menderes cnmburbaşkanı
olmatadır. Bn zatı bütün mil-
let sevmekte ve takdir etmek-
tedir" şeklinde devam etmek-
tedir.
Askeri yönetim lideri Gür-
sel'in 3 Mayıs 1960 tarihli mek-
tubu, Menderes hakkındaki iki
cümle çıkanldıktan sonra Yas-
sıada mahkemesinde okun-
muştur.
Gürsel'in mektubunun
"Dün geceki görüşmelerimizin
ışığı altında" diye başlayan ilk
kısmı, Milli Savunma Bakanı
ile Kara Kuvvetleri Komutanı
arasında uzun bir görüşme ya-
pıldığını kanıtlamaktadır.
Mektubun ikinci paragrafın-
daki, "Sayın Başvekilin açık-
lamalannı dinledim ve oku-
dsm" cümlesi ise Adnan Men-
deres ile ahnacak tedbirler ko-
nusunun müzakere edildiği iz-
lenimi vermektedir. Fakat,
mektubun asıl can ahcı nokta-
sı, "feoalıklann başı olan Ba-
yar'ın istifası" ve "milietin se-
vip, takdir ettiği Menderes'in
cumhurbaşkanı olması" yo-
lundaki telkindir.
Iktidar partisi özellikle 1957'den sonra muhalefeti etkisiz kılmak için bütün yollan denemişti
DP veparlamenterdiktatörlükBir rejimin diktatörlük diye
adlandınlması için başta mutla-
ka bir şah, kral veya beş gene-
ral bulunması gerekmez. Kimi
zaman genel ve serbest seçimler-
den gelen parlamento çoğunluk-
ları ve ona dayanan bir hükü-
met de aynı işi yapabilir.
Plebisiter-popülist demokrasile-
rin göz boyayıa yam; seçimle
gelen bir parlamentoya sahip ol-
malan. Üstelik seçimler elitist
bir anlayışla yapılmıyor, genel
ve eşit oy ilkesine uygun. Belki
özel olarak kısıtlanmış görüşler
dışında siyasi partüer, sendika-
lar, meslek birlikleri vb. örgüt-
ler açık faaliyet gösterebiliyor-
lar... Seçmene düşen, her dört
veya beş yüda bir, açlıkla-
tokluk, çıplakhkla-giyiniklik,
işsizlikİe-iş, kiiapsızlıkla-kitap
tercihi yapmak değil; yakalann-
da altıoklu, avuç içi gözüken
açık elli, terazili, lurath, koyun-
lu rozetler taşıyanlardan birine
oy vermektir. Eğer genel oya
dayalı parlamentolara büyük
çiftçi, tüccar, işadamı, profesör,
general yanında yeterince işci,
topraksız veya az topraklı köy-
lü, küçük memur, öğretmen, es-
naf seçilemiyorsa demokrasi
için daha çok yol gerekli de-
mektir.
Türk politikasında 1946'dan
beri kimi kesintilerle'(1960-61,
1971-73, 1980-83) sürdürülebi-
len çok parti rejimini, siyaset bi-
limi literatüründeki çoğulculuk
(pluralism) şeklinde taramlamak
zordur. Sözü edilen kavram açı-
sından 1950-60 arasında on yıl
iktidar olan DP ve 1965'te onun
mirasçısı olarak büyük çoğun-
lukla seçimi kazanan, 1980'e
kadar arahklarla iktidarda ka-
lan Adalet Partisi'nin (AP) de-
mokrasi anlayışlan ve liberal
sağcı düşünüşü ne ölçüde özüm-
sedikleri tartışılabilir.
Aynı şekilde, 1946'ya kadar
iktidan elinde tutan CHP ile DP
doneminde on yıl muhalefeti ya-
şayan CHP veya 1960'tan son-
raki CHP arasında önemli fark-
lar bulmak zordur. Cumhuriye-
tin kurucusu olan bu örgüt,
1966'da genel sekreterlik göre-
Adnan Menderes ve Celal Bayar 1950'deki seçira zaferinden sonra halkı selamlıyorlar.
vine seçilen Bülent Ecevit ve ar-
kadaşlannın başlattıklan yeni
kimhk arayışını, 1972'de tarihi
önderi İsmet Inönü'ye karşı
Ecevit'i genel başkanhğa getire-
rek hızlandırmış, fakat gerçek
anlamda sosyal demokrat parti
olamamıştır.
Türkiye'de geniş halk deste-
ğine dayalı, enflasyonist süb-
vansiyonlarla beslenen popüliz-
min 'ilk' miman Menderes'in
demokrasi anlayışında muhale-
fetin yeri neresidir?
1957'den sonra, Menderes ve
DP'nin halkın ideolojik mobi-
lizasyonunda günah keçisi ola-
rak ilan ettikleri muhalefete kar-
şı, din ve milliyetçilik öğelerini
silah diye kullanmaları nasıl yo-
rumlanmalıdır?
Muhalefet iken iktidardaki
CHP'li çoğunluğun antidemok-
ratik uygulamalanndajı haklı
olarak yakınan DP'nin 27 Ara-
lık 1957'de kabul ettiği yeni iç
tuzüğe göre sözlü sorular yalnız
cuma günleri ve en fazla bir sa-
at süre ile müzakere edilebiliyor-
du. Bakanlar, bu sorulara ister-
lerse kamu çıkan gerekçesiyle
yamt vermeyebiliyorlardı! Mil-
letvekili dokunulmazlığının kal-
dınlması kolaylaştmhruştı. Ay-
nca, MecUs'ten çıkartma ceza-
sının üst sınırı üç oturumdan on
iki oturuma yükseltilmiş, bazı
parlamentoda muhalefeti etkisiz
kılmak için bütün yollan dene-
meyi göze almıştır. Bunun en
açık örnegi; 14 Temmuz 1958
günü Türkiye'de yapılacak Bağ-
dat Paktı toplantısı arifesinde,
Irakh subaylann gerçekleştir-
dikleri bir askeri darbe ile Kral
Faysal ve Başbakan Nuri Sait'i
Menderes, geniş halk desteğine dayah,
enflasyonist sübvansiyonlarla beslenen
popülizmin ilk mimarıydı. Menderes'in
demokrasi anlayışında muhalefet yoktu.
Bayar-Menderes yönetimi bu anlayışm
bir sonucu olarak, 'Vatan Cephesi' gibi
çılgınlıklara kalkışmıştı.
hallerde bütün maaşm kesilme-
sine kadar gidebilecek para ce-
zaları konmuştu. Daha garibi,
milletvekillerinin hoşa gitmeyen
sözleri 'lisan nezahetinden' ay-
nldıkları gerekçesiyle ve çoğun-
luğun karan ile tutanaklardan
çıkarüabilecekti. DP'li yönetim,
devirmeleri ve bunun Türk iç
politikasına etkisidir.
Darbeyi gerçekleştirenler kral
ve başbakanı öldürmüşler ve
Irak'ta cumhuriyet ilan etmiş-
lerdir. Türk başbakanuun bu
gelişme uzerine Irak'a askeri
müdahale etmek istediği ve
ABD'nin baskısı ile vazgeçmek
durumunda kaldığı bilimnekte-
dir. Kore'ye asker gönderme
meselesinde DP'nin 'kraldan
çok kralcı' bir politika izleme-
sinden ders alan muhalefet,
Irak'taki gelişmeler nedeniyle
seferberlik hazırliklanna girişen
DP yönetimine karşı Meclisi
toplantıya çağırma girişimlerin-
de bulununca DP Meclis gnı-
bunca yayımlanan bildirideki
bakış açısı, Bayar-Menderes ve
arkadaşlarının muhalefet anla-
yışı bakımından özel bir ör-
nektir:
"Cumhuriyet Halk Partililer
Irak olaylannı eie alarak Büyük
Millet Meclisi'nin ve hükümeti-
nin meşruiyetini ve istikrarını
şiddet yolu ile ta'hrip etmenin
mümkün, hatta lâzım oldu-
ğu kanaatini uyandırmaya mün-
cer olabilecek çok tehlikeli bir
yola girmişlerdir... CHP'nin
1950'den beri devam eden bu
gayrimeşru tutumu, 14 Temmuz
gunü patlak veren Irak hadise-
lerinden beri, büsbütün tahrip-
kâr bir manzara arz ediyor. Ga-
yeleri Büyük Millet Meclisi'nin
itibar ve nüfuzunu kırmak, teş-
rii devreyi zorlamalarla sakatla-
maya çalışmak, Meclis içi ve
Meclis dışı manevralarla idare-
yi felce uğratmak ve ekseriyetin
uzerine ekalliyetin (azınlık) ta-
hakkümünü tesis etmektir..
CHP'nin Büyük Millet Meclisi'-
nin kudret, kuvvet ve selâhiyeti
örründe hürmetkâr ve itaatkâr
olması kanunî bir mecburiyettir.
Aksi halde gereken tedbirler alı-
nacaktır!'
Iktidar-muhalefet Uişkisi açı-
sından söylenebilecek tek söz;
bu tür anlayışların parlamenter
demokratik gelenekte krizi de-
rinleştirme ve yurttaşlar arasın-
da birbirine duşman kesimler
yaratma dışında işe yaramadığı-
dır. Muhalefeti yok sayan, onun
eleştirilerini ihanet şeklinde al-
gılayan Bayar-Menderes yöneti-
mi, Vatan Cephesi vb... çılgın-
hklara bu zihniyetin sonucu ola-
rak kalkışmıştır.
Belen, 1940'lann sonlanna doğ-
ru Milli Şef İsmet inönü'yü de-
virmek için orduda gizli faaliyet
gösteren gruplarla temas halin-
dedir. 195O'de DP listeşinden
milletvekili ve ilk Menderes hü-
kümetinde Bayındırlık Bakanı
olarak görev almış ve o günler-
de basında yer alan haberlere
göre Menderes hükümetinin ilk
önemli icraatı "6 Haziran 1950
Ordu Operasyonu"nda aktif rol
üstlenmiş kişidir!
İttihatçı gelenek
1960 darbesini gerçekleştiren
subaylann yayımladıklan çeşit-
li anılarda da açıklandığı üzere,
silahlı kuvvetlerin özellikle alt
kademelerinde Menderes iktida-
rına karşı gizli örgütlenmelerin
başlangıç tarihi 1950'lerin orta-
sına kadar inmektedir. Sivil ik-
tidardan memnuniyetsizlik ve
onu devirmek için gizli örgut
kurma, Türk Ordusu'nda Ittihat
Terakki Cemiyeti'nden kalma
bir gelenek...
Tarihi misyon gunün iktisadi
sıkıntılan ile birleşince, subayın
ciddi bir karşı koyma duygusu
içine girmiş olabilecegini tahmin
etmek zor değil. Subaylann ve
öteki memurlann içinde yer al-
dıklan sabit gelirhlerin Mende-
res iktidannda kınlan nüfuzla-
n yanmda, yaşam düzeyleri de
düşmüştür. Bir hesaplaşmaya
göre, 1960'Iann başmda rnemur-
lar çalışan nüfusun yüzde
2.82'sini meydana getirmekte ve
milli gelirden aldıkları pay yüz-
de 15, kişi başına yılda 9430 TL
iken, ticaret kesiminin çalışan
nüfusa oraru binde 67 olup kişi
başına pay yılda 129.900 TL'dir/
Kalabalıklann
coşkusu
1950'li yıllarda apartmanlann
bodrum katlarında oturan, ge-
çinemediği için geceleri taksi şo-
förlüğü yapan subay tipi (bugün
yoktur ama) ne yazık ki acı bir
gerçektir.
1960 darbesini gerçekleştiren
subaylar anılannda, ordu için-
de Menderes ve DP iktidan
aleyhinde çok yaygm bir hava
olduğunu söyleyerek eylem ta-
banlarını geniş tutmaya çalış-
maktadırlar. DP yanlısı bazı
kaynaklar ise bunun aksi kanıt-
lar göstererek, darbenin bir grup
subayın işi olup, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin biraz da CHP ve
lideri Inönü'nün "tahriki" Ue
karşı karşıya bulunduğundan
hareket eden yorumlar yapmak-
talar.
Kanımca burada asıl önemli
olan Başbakan olarak Adnan
Menderes'in tutumudur. Çünkü
Menderes, gerek 1958'deki "9
Şubat Olayı"nda, gerekse çeşit-
li yollardan kendisine iletilen bil-
gileri hiçbir zaman ciddiye al-
mamıştır. Bunda herhalde en
büyük rolü, Menderes'in, darbe-
ye çok yakın günlerde bile ken-
disini karşılayan kalabalıklann
coşkusuna kapıhnış olması oy-,
namıştır.
Yarın: Yassıada,
91enderes ve davalar