Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 AĞUSTOS 1990
Ulusal Güç Ulusal Çıkarlar
İçin Kullamlmalı!..
Bunca acı deneyimlerden sonra uluslararası ilişkilerde -ister siyasal,
ister askeri, ister ekonomik- rahmetli Enver Paşa'nın izleyicisi
olmayahm.
CELİL GÜRKAN Enu Geneml
Kısa bir süre önce Amiral Yılmaz Usluer'in, Av-
rupa'daki son gelişmeler ışığında, Olkemizin stra-
tçjik önemi ve güvenlik anlayışını konu eden ve üç
diziden oluşan bir incelemesirü Cumhuriyet gaze-
tesinde okuduk (x).
öteden beri fırsat düştükçe vurgulamışızdır: Dev-
let yönetiminde yeterli ağırhğını duyuracak güçlü
bir kamuoyu oluşturmak için -özellikle ulusal gü-
venJik, sayunma ve jeo-politik konulannda- dene-
yim sahibi, eli kalem tutan asker kökenli kişilerin,
uzmanlıklanna giren sorunları inceleyerek görüş-
lerini belirtmeleri yararlı olacaktır.
Halen rauvazzaf hizmette olanlar, resmi görev-
lerinin sııurlaması nedeniyle bu geregi rahatça ye-
rine getiremeseler bile emekli ya da istifa etmiş olan
eski askerler, ciddi araştırmalar yapıp yayımlama
olanağına fazlası ile sahip bulunuyorlar. Aralann-
da bir bölümünün, kendilerine çekici huzur haklu
ve yüksek temettü (Ugur Mumcu'nun kulaklan çın-
lasın!) sağlayan ve öyle sanıyoruz ki omuzda yeterli
sayıda yıldız ve iktidara sadakatten başka koşul ge-
rektirmeyen banka ve holding yönetim kurulların-
daki üyelik görevleri de bu tür incelemeler yapma-
lan için zaman ayınnalanna çok elvcrisli! Ttlrk ka-
muoyu, hakJı olarak, örneğin Varşova Paktı'nın sah-
neden çekilmek üzere olmasmın, ÜJkemizm ulusal
güvenliği açısından ne tür sonuçlar yaratabileceği,
AKKUM görüjmelerinin ulusal savunmamtzda
olumlu, olumsuz etkileri... v.b. hakkında, bir va-
kitler NATO, CENTO forumlannda boy göstermiş
olan eski generallerin, amirallerin kaleminden çık-
mış incelemeleri, tahlil ve sentezleri okumayı her-
halde çok isteyecektir!
tşte bu nedenle biz de genç meslektaşıraızın il-
ginç yaasmı yaraşır olduğu ilgi ve dikkatle incele-
dik. Sergilediği görüşlerden, kuşkusuz paylaştıkla-
rım olduğu kadar paylaşmadıklarım da var. Ama
benim bu yaa dizisi vesilesiyle asıl uzerinde dur-
mak istediğim husus, öteden beri siviJ, asker, çogu
yöneticilerimizde, sorumlu kişilerimizde üzülerek
gözJemlediğim sakat ve zararlı bir 'ltlifak anJayışı'
ve 'Ittifaka sadakat kavramı'nın bu yanda da bir
kez daha sergilenmis olmasıdır.
Bizinı burada, 'Ittifak'... 'NATO'... 'Müttefık'...
Ortak savuma,... 'Caydıncılık' gibi sdzcükiere yer
veren yazı yazışımızı, Sovyetler Birliği'nde ve Do-
ğu Avrupa'daki hızlı ve köklü gelişmeleri hemen pes-
pembe görecek aşın iyimser, acele karar veren, da-
hası da milli savunma harcamalanna karşı pek sı-
cak bakmama eğilimindeki kimi okurlanmızın, "A
Celil Paşa, modası geçmiş bu konuları şiradi ısıtıp
önümüze çıkarmanın ne âlemi var? Ortada Varşo-
va Paktı mı kaldı, NATO ittifakj, Ortak savunma,
Caydıncıhk nu kaldi son değişimlerden sonra?" de-
diklerini duyar gibi oluyoruz.
Haklı çıkmalannı isteriz, ama askerlik mesleğin-
den gelmiş olrnamızın etkisi ile midir bilemiyoruz,
kendimizi artık bir savaş çıkmayacağını, ittifakla-
nn, askeri bloklann tarihe kanstıgını hemen kabul
etmeye pek hazırhkh görmemekteyiz. Seçeneği bu-
lunmayan ulusal güvenltk ve savunma konusunda
ibtiyıtkârtık elden bırakılmamalıdır!
Katıhp katılmadığımız...
Evet, şimdi kaldığımız yerden sürdürclim ya-
amızı.
Sayın amiral, "Stratejik önem nedir? Türkiye1
nin konumu ve coğrafyası, siyasal coğrafya, aske-
ri, ekonomik, demografık, psikolojik, sosyal, bilim-
sel, teknolojik güç, Türkiye'nin ABD ve SSCB için
önemi, bölgesel güç merkezi olarak Türkiye, SSCB
ile ilgili varsayımlar, SSCB'deki gelişmeler ve bu ge-
lişmelerin Türkiye'ye etkileri, Doğu Avrupa ile il-
gili varsayımlar, Doğu Avrupa'daki gelişmeler ile
bu gelişmelerin Türkiye'ye etkileri, iki Almanya-
nın birleştirilmesinin Türkiye'ye etkileri, NATO-
Varsova Paktı ve Türkiye, ATdeki gelişmeler ve
Türkiye'ye etkileri, sonuç ve öneriler" alt başlıkla-
n altında kaleme aldığı ve katıidığımız yonlerine
karşı katılamadığımız yönleri de bulunan ve ciddi
bir inceleme ürûnü olduğu açıkça görünen yaasın-
da, Türldye'nin, "NATO'nun caydıncılık stratejisi-
nin uygulanmasına biiyük kada «agfamatt için Trak-
ya ve Boğazlar bölgesinde, Doğu devletlerinin kat-
laaamadığı ölçiide bir askeri kuvveti daima hazır
bulundurduğu"nu, "NATO içinde nyumlu bir üye
olduğu"nu ve bizce asıl garibi de "NATO ortak sa-
vunma paktına yaptıgı askeri güç Uavesi nedeniyle
özellikle NATO'nun Avropalı övelerinin giiçlerinj
ekonomik/sosyal sahalara yöneltmelerine yardım-
a oldugıT'nu vurgulamaktadır.
Amiral Usluer ile mutabık olamadjğımız ve bu
incelememizle uzerinde asıl durmak istediğüniz gö-
rüş ve yargı, işte bu son ibaredeki yargıdır.
Dahil bulunduğun ittifak içinde, sözümona eşit
oya, esit haklara sahip, ama
— Kişi basına düşen milli gelir ve hayat standar-
dı en düşük,
— Dış borcu 50 milyar dolara, iç borcu 60 tril-
yon TLÎye yaklasmış,
— Artık "sanayileşmiş ülkeler" kulübüne girdi-
ği rivayeti kendi yöneticilerinden menkul,
— "Ekonomik durumun istikrarlı değil yeterin-
ce demokratiklesmedin; insan hak ve özgürlükle-
rine tam riayet göstermiyorsun; üstelik de Müslü-
mansın!" diye Ortak Pazar kapısında süresiz bek-
letilen bir üye olacaksın;
— ittifak ba$komutanının ağzından: "Sovyetler'
in Doğu Anadolu'ya saldırmaları hâlinde Avrupa-
daki NATO müttefîki ülkelerin Türkiye'nin yardı-
mına koşmamalan olasılığı var!" sözlerini duyacak-
sm ve de
— Yok canına, bütçenin %20"sini milli savunma
harcamalanna ayınp ömrunü doldurmus, modasım
savmış silah, araç ve gereçlerle donatümış 800.000
kisilik mevcudu ile ittifakın sayıca ikinci en büyük
kuvvetini silah altında tutacaksın!..
Niçin?
Sayın meslektaşım Amiral Usluer'in deyimi ile
"NATO'nun (tuzu kuru, refah düzeyleri yüksek) Av-
rupalı üyelerinin, güçlerini ekonomik/sosyal saha-
lara yönlendirmelerine yardımcı olmak" için!..
Yok öyle şey!..
Biz de istemez miyiz, Avrupah ortaklanmız, dev-
letimizin sırtındaki savunma harcamaJan külfetini
daha fazla omuzlasınlaı da biz de raevcut ve sınırlı
kaynaklarımızı, utanç verecek derecede geri oldu-
ğumuz ekonomik/sosyal sahalarda kalkmmamıza
yöneltelim!..
Ulusal çıkarlarımız önemli...
Ammsayacaksınız, rahmetli Enver Paşa, Birinci
Dünya Savaşı'nda, Osmanlı devleti açısından, "Sa-
vaşın güdüraünü (harbin sevk ve idaresi/Conduite
de la Guerre)" "Osmanh Ordulanru Alman Genel-
kurmayının ego-centrique (hep banacı) isteklerine
bağılsız, koşulsuz (kayıtsız, sartSLz) uyacak biçim-
de kullanmak" şeklinde ifade edebileceğimiz bir 'it-
tifak anlayışının uygulayıcısı olmuştu. Bunca acı de-
neyimlerden sonra uluslararası ilişkilerde -ister si-
yasal, ister askeri, ister ekonomik- rahmetli Enver
Paşa'nın izleyicisi olmayalım.
"Uysal partöner" görünmek, ulusal çıkarların
önüne geçemez.
'Beşeri güç" ve 'coğrafı güç^ten oluşan ulusal gü-
cümüz - en az eşit değerde milli yarar sağlamadan,
ittifak, dostluk, isbirliği, ortakbk, topluluk gerek-
çeleri ile yabancı çıkarlar lehine kullarulamaz.
ABD Başkam Kennedy'nin, "Fazüet Mücadelesi"
adlı yapıtında -belieğimiz yanıltmıyor ise- şöyle bir
söz vardı: "Kendi kendinize: Ülkem bana ne veri-
yor değil, ben ülkerae ne verebiliyorum diye soru-
nuz"
Avrupalı NATO müttefikleri, zaten çok gelişmiş
olan ekonomik ve sosyal durumlarına daha fazla
kaynak ayırabilsinler diye Türkiye'nin, takati dışmda
yflkümlülükler alıp askeri katkıda bulunması kar-
şısında kendi kendimize şu soruyu sormamazlık
edemiyoruz: "Yoksa biz, Başkan Kennedy'nin kendi
vatandaşlanna öğütlediğini kendi üstümüze alıp
NATO'ya karşı uyguluyor ve 'NATO bize ne veri-
yor değil, biz NATO'ya neler sağlıyoruz ve neler sağ-
lamalıyız?' mı diyoruz?"
Bize öyle geliyor ki sayın yazar, irdelemelerinde,
ulusumuza özgü, yabanalann da her zaman sömur-
dükleri alçakgönüllülük, uysal başlılık ve özverici
huyumuz geregi, sürekli olarak Türkiye'nin NATO
1
ya ve ABD'ye neler verdiğinden, ne gibi olanaklar,
kolayiıklar sağladığından söz etmeyi, buna karşı-
lık NATO'nun ve ABD'nin Türkiye'ye neler verdi-
ğine -veya vermesi gerektiği halde vermediğine- pek
dokunmamayı yeğlemiş görünüyor.
örnek mi istiyonunuz?.. Buyurun:
"... ABD'nin, Ortadoğu ile ilgili hedef ve çıkarla-
rında büyük bir değişme olmayacağına göre Turki
ye, Ortadoğu ülkelerinin hemen hemen tamamıyla
tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri bulu-
nan, Müslüman devletler örgütlerine üye olan, Or-
tadoğu'da barışın sağlanması ve sürdürülmesinde
müstesna yer işgal eden, Sovyetler'in, Ortadoğu ve
Kuzey Afrika'yı nüfuzu altına almasını önleyici, zor-
laştıncı özelliği ile ABD çıkarlar na büyük katkı
sağlayabilir!' (Türkiye verici rolde!)
"... Türkiye Ortadoğu-Batı Avrupa petrol deniz
nakliyatıru kontrol edebilir bir konuma sahip ol-
raası ile ABD ve Avrupa çıkarlanna büyük katkı
sağlar!' (Türkiye verici rolde!)
"... ABD, Türkiye'deki birçok üs ve kolayhklar-
dan yararlanmakta, bu tesisler yolu ile önemli bil-
gi toplamakta ve lojistik destek kolaylıklanndan
faydalanmaktadır!' (Türkiye vericî rolde!)
"... Türkiye, boğazları ile Sovyetler'in Akdeniz'e
inmesini kısıtlamada ve NATO'nun güneyden ku-
şatılması riskini azaltmaktadır. Bu husus aynı za-
manda ABD 6. Filosu'nun hareket serbestisini ve
bu filoya muhtemel tehdidi göreceli olarak azalt-
maktadır;' (Türkiye verici rolde!)
"... Türkiye, ithaiat ve ıhracatının önemli bir bö-
lümünü ABD ile yaptığından bu ülkenin (ABD-
nin) ekonomisine kazanç sağlamaktadır" (Türkiye
verici rolde!)
İnceleme yazısında sürekli olarak Türkiye'nin kat-
kılarını, özverilerini (yani yüklenmesi kendisinden
istenen külfetleri) vurgulayan sayın meslektaşım, da-
ha sonra hidayete ennişçesine aynen şöyle diyor:
"... Her devlet, sahip olduğu ve/ya da denetleye-
bildiği potansiyel güç kaynaklarını (yani milli güç
unsurlannı) işler duruma getirip bunların verimli-
liği ile uluslararası ortamda diğer devletleri etkile-
diği oranda bir güç merkezidir. Aksi takdirde di-
ğer devletlerin, kendi cıkarlan için yararlanacağı bir
güç kaynağı durumunda kalır!"
Sayın amiralin bu yargısına ve Türkiye'nin de hem
Ortadoğu'da hem BaJkanlar'da hem de Doğu Ak-
deniz'de bölgesel bir guç merkezi olduğu yolunda-
ki tanımlamasına katümamak kabil değil. Elbet ka-
tılıyoruz. Ama şu soruyu sormaktan da vazgeçe-
miyoruz:
"Türkiye, sahip bulunduğu yukarıda degindiği-
miz potansiyel güç kaynaklarını işler dururaa geti-
rip bunlann verimlüiği ile uluslararası ortamda öbur
devletleri etkileyerek örneğin Kıbns, Ege, PKK, Bul-
garistan ve Batı Trakya Türkleri sorunlanm mı çö-
züyor ya da ATye kabulünü mü sağlıyor, yoksa tam
tersine, diğer devletlerin (örneğin ABD ve NATO1
lu müttefiklerin) kendi cıkarlan için Ortadoğu'da,
Doğu Akdeniz'de ve Balkanlar'da yararlandıkları
bir güç kaynağı durumunda mı kullanılıyor?..
Üzülerek söyleyelim ki biz ikinci şıkkın, bütün
acırnasızlığı ile uygulandığı görüşündeyiz.
Türkiye'den yok canına, sarsak ekonomisine, dü-
şük GSMH oranına, geri kalmışhğına karşın,
800.000 kişilik NATO'nun ikinci en büyük askeri
(Arkası 17. Sayfada)
ANMA
Ey
Yüreği kavga nakışlı
Direncin kahramanlan
Sevdasına vurulup
Yoluna can verdiğiniz
Büyüsün Diye Nazlı Fideleri
Toprağına
Hançer yarasında kan akıttığınız
bu tutsak ulke
Kan kızılı çiçekler yeşertmiş
Suskun değil şafakları
dağlarının şahikaları
Özguriük damıtır yarınlara
H. HÜSNÜ EROĞLU ve MEHMET
YALÇINKAYA yoldaşlanmızı şehadetlerinin
birinci yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
AYDIN E-TİPİ CEZAEVİ>DE YATA> DAVA
ARKADAŞLARI ADDSA
FUAT KAV-HÜSNÜ ALTUN
VEFAT VE BAŞSAĞUĞI
Çok değerli insan, yakm arkadaşım
Kilisli
Dr. MEHMET
YILDIRIM'ın
vefatmı teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma
Tann'dan rahmet, kederli ailesine başsağüğı diler,
derin acılannı paylaşırız.
KÂMİL ÖZOĞÜL ve AİLESİ
Can arkadaşımız
NAÖ SUAT TOPÇlfyu
kaybettik.
Tüm sevenlerinin başı sağolsun.
HALİL ÖZER, MUAMMER ÖZTÜRK,
BÜLENT ÇELtK
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
CanGüvenliğiOlmayınca...
Bir haber: 120 gazeteci silah almak için emniyet makamlan-
na başvurmuş.
Bir insan neden silah edinmek ister? Kendini korumak için...
Demek ki ülkemizde can güvenliği yok; özellikle yazartarın, ga-
zetecilerin güvenliği yok! Yoksa 120 gazeteci neden silah ku-
şanmak istesin, Türkiye
1960'ların Teksası mı? ^^—«™«^«™^—^—™^-«
Gazeteci arkadaşlarım arasın- ^
da sürekli silah laşıyanlar var.
Pantolonlannın sağ yani kabarık
durur hep. Uçağa binerken silah-
lar görevlilere teslim edilir. İkide
bir poligona gidılip atış eğitimi
yapılır. Bütün bunlar günün birin-
de karşılaşılacak bir silahlı saldırı
karşısında kendini korumak için.
Abdi ipekçi öldürüldüğünde
İstanbul Emniyeti'nden gelen
görevliler biztere silah vermek is-
temişterdi. Çoğumuz bunu kabul
etmedik. Bu güne dek silah ta-
şımamışız. silah kullanmayı an-
cak askerlik günlerinde denemi-
şiz, şimdi kalkıp bir anda sılah-
şör olmak olası mı? Üstelik size
saldıran kişi üstünüzde tabanca
olduğunu sezerse, bilirse daha
beter olmaz mı? O benı vurma-
dan ben onu temizleyeyim diye
düşünmez mı?
Gazeteciler, yazarlar böylesi-
ne can korkusu içinde görev ya-
pıyorlar. Aksoy'un, Emeç'in öl-
dürûlmeleri bir türtü aydınlığa çı-
karılmayınca, önceki yıllarda ni-
ce aydının, yazann kör kurşun-
lara hedef olmalannın gizleri hâ-
lâ saklı kaldıkça her birey ken-
dini kendi eliyle korumak
gereğini duyacaktır. Madem ki
bir tehlikeli ormanda yaşıyoruz,
orman yasalarına kendimizi uy-
durmak zorundayız.
12 Eylül'den sonra bütün si-
lahlar toplatılmıştı. Şimdi ise her-
kes rahatlıkla silah alabiliyor, si-
lahı evinde saklayabiliyor ya da
yaıında taşıyabiliyor. Demek
devlet makamian da yurttaşlann
cai güvenliğini sağlayamıyor,
he* yurttaşın kendini silahlanma
youyla korumasını doğru görü-
yo'.
Diyelim ki silahınız var. Kapı
çaınıyor, bir ses 'polis' diyor.
Açyorsunuz, karşınıza çıkan ki-
şi Btiğe basıyor. Kimdir, necidir,
neten sizi seçmiştir? Bilmenize
olanak yok. Hem artık her şey
içiı çok geç! Silahınız ister be-
linzde, ister çantanızda olsun,
fan etmez. Geçen gün İstanbul'-
dagenç bir polis memurunun öl-
düülmesi olayındaki gibi... Ya
daEmeç'in, Aksoy'un evlerinin
örunde, ya içeri girerken ya da
dıarı çıkarken pusuya düşürül-
meeri gibi...
)emek istediğim, silah taşı-
mnın, can güvenliğini gerçek-
teı sağlamaktan uzak olduğu-
du. Birden aklıma Orhan Apay-
dıı geldi. Ona da silah vermiş-
leni. Hep yanında taşıyordu ta-
bacasını, harta bir de koruma
posi vardı. Nereye gitse onu da
yaında götürürdû. Bir gün sor-
mstum, bu silahı kullanmayı bi-
lipilmediğini, hiç deneyip de-
neiediğini. Hayır, bir kez bile
ate etmemişti. Askerlik sırasın-
dcterkes gibi o da birkaç kez
ate eğitimi yapmıştı, o kadar.
(Akası 17. Sayfada)
Kızımız
CANAN BUKÜLMEZ'i
kaybetmenin üzüntüsü içersindeyiz.
BÜKÜLMEZ AİLESİ
Cenazesi 3 Ağustos 1990 cuma günü
İstanbul Sahra-i Cedit Camii'nden
öğle namazını müteakiben kaldırılacaktır.
Yakm Arkadaşımız
CANAN BUKULMEZ'i
kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz.
Yakınlarına başsağbğj dileriz.
SÜMERBAIVK HOLDİNG A.Ş.
İHRACAT MÜDÜRLÜĞÜ
ÇAUŞANLARI
F A K SI M I L E
Servis Güvencemizle
Bilar Bilgi Araçlan Ticaret A.Ş.
i*<anlxjf T«l:9|1) 175 38 00 (4 Hat)
Ankara T«l : 9 (<) 117 85 60(4 Hal)
YOLA ÇIKMAK ÎÇÎN
SAĞIAMBİRAMAÇ:
VOLVO AMACTIR.Yola çıkmak için çeşitli 'araç'lar vardır.
Ama yola çıkmak için, 'araç' tan önce
sağlam bir amaç gerekir.
Ön koltukta emniyet kemerini
'standart aksesuar' olarak dünyaya ilk
tanıtan... Yolu kusursuz kavrama, tam
sürüş hakimiyeti, çabuk hızlanma ve
frenlemesiyle Aktif Güvenlik',
darbelere karşı, 22 aşamalı
koruyuculuk testinden geçmis çelik
kafesiyle 'Pasif Güvenlik' sunan ve 36
çeşit güvenlik önlemi geliştiren Volvo,
yola çıkmak için sağlam bir amaçtır.
'Dünyanın En Güvenli Otomobili' ve
'Yılın Aile Otomobili' ödüllerinin
sahibi Volvo şimdi, güçlü yedek parça
ve servis garantisiyle, yaygın satış
örgütüyle, ciddi kuruluş OYTAŞ
Geniş iç dûzeniyle, sessiz, rahat sürüş kooforuyla,
'Aile Otomobili'ödülünûn de sahibi.
tarafindan Türkiye'ye sunuluyor.
'Sağlamhğın konforu'nu yansıtan tüm
modelleri Volvo Show Roomlarda
sergileniyor.
Dünyada ve Türkiye'de Volvo'yu
seçmek, birinci sınıf bir 'prestij'i
seçmek, Volvo'ya güvenmek, aktif bir
kaliteye güvenmektir. Ve sınırsız
konforuyla, 'can güvenliği'yle yolculuk
yapmak için:
Şimdi Türkiye'de Volvo amaçtır.
Net görûs sağlayan otommtik silecekli farlar.
VOLVO OTOMOBI1.I.ERI ve \ F.DKK l'ARCAl AR1
TVRKr» E GENE1. DISTRİBLTORl OYTAS IC w DIS TİCARET A.S.
MeJısı Mtbusan Cad No: 81 Oyak Uhanı Kat 5
Salıpazan 80040. Ktanhul Tı-I: (İ| 143 26 40 (4 hat| - 143 65 29
OYTAS bir OYAK kurulu>udur.
V O L V O Ş İ M D İ T Ü R K İ Y E ' D E !
VOLVO