Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 AÖUSTOS 1990 * * + • HABERLERİN DEVAM1 CUMHURÎYET/17
BAŞKENT'TEN AHMET TAN TSK'da atamalar
Dış Ticaret Açık-Saçık Askeri
Şûra
toplandı
Magic Box dosyası, Sanayi Bakanlığı'nda
(Baştarafı 1. Sayfada)
Güvenen şöyle diyordu:
"Sayın Başbakanım, mayıs ra-
kamlan kesinleşti. tbracat 922
milyon, ithalat 1 milyar 991 mil-
yon dolar. An ederim."
Akbulut'un yerinde ekonomiyi
şahsi meselesi sayan Cumhurbaş-
kanı olsaydı, elindeki kadehi dü-
şUrmesi gerekirdi. Ama kadehte
de Akbulut'un yüzünde de bir kı-
pırdanma olmadı.
Aybk dış ticaret açığı cumhuri-
yet tarihinde ilk kez 1 milyar do-
lan aşmış oluyordu.
Dış ticaret acığındaki patlamayı
duymak için geçen yılın aynı ayın-
daki gümburtüye kulak vermek
yeterli idi. Açık bu yıl iki katına
yükselmişti.
Bir aybk ihracat artık ithalatın
yarısını bile karşılamaya yet-
miyordu.
Aynca psıkolojik bir sınır da
aşürnış oluyordu. Aybk açık l mil-
yar doların üzerine cıkmıştı.
Dış ticaretteki bu kötü sinyal
nedeniyle hükümetin kanşacağı,
muhalefetin ayağa kalkacağı, dış
ticaretten sorumlu bakanlann kök
sökeceği beklenirken, hiçbir şey
olmadı.
Zaten Hazine ve Dış Ticaret'ten
sorumlu Devlet Bakanı Güneş Ta-
ner, Cumhurbaşkanı özal ile bir-
likte Marmaris'te sessiz sakin in-
celemelerde bulunuyordu.
Sessizliği Resmi Gazete'nin pa-
zar günkü sayısında yayımlanan 4
OLAYLARIN
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baştarafı 1. Sayfada)
Ulkemızde tedirginlik gün
geçtikçe büyüdüğünden "bir
şeyler yapmak" gereğini kimi
çevreler duyumsamış olacaklar
ki gazetelerde Köşk'ten yapılan
bir açıklama yer aldı. Buna gö-
re Bush, telefonla özal'a güven-
ce vermiş, aynca bir de mektup
yazmtştır; Atina ile imzalanan
SlA'nın Türkiye'yi ilgilendirir
bir yani yoktur.
Bunun üzerine muhalefet,
özal'a yazılan mektubun içeri-
ğinin açıklanmasını istemiştir.
Bush'un telefonla güvencesinin
bir güvence olmadığı kesindir;
ama, yazılı bir metin olan mek-
tubun ne anlama geldiği, ancak
açıklandığında ortaya çıkacak-
tır.
Devlet ve hükümet başkanları
arasındaki kişisel ilişkilerin dış
politika oluşturmada elbette ya-
rarı vardır; ama kişisel iliskiler-
de dış politika kurallanm hafı-
fe alan taraf olmaktan aakınıl-
malıdır.
Dış politikanın, özenle uygu-
lanması gereken kurallarından
biri de dış ilişkilerin iç poliüka-
ya dönük yüzüdür. Dış politika,
ıç politikada propaganda ama-
cıyla ya da iktidar desteği gibi
kullamlmaya başladı mı, kırmızı
ışıklar da yanıp sönmeye başlar.
Bir süper devletin başkam da
işin içine kanştırıldı mı, kırmı-
zı ışık büsbütün koyulaşır. ABD
Başkam Bush'un Yunanistan'la
SlA'ya iiişkin mektubunu
Türkiye Cumhuriyeti Başbaka-
nı'na değil de Cumhurbaşkanı
1
na yazması düşündürücudür.
Beyaz Saray elbette Türkiye'nin
devlet yapısını bilmektedir;
Türkiye'deki gelişmeleri yakın-
dan izlemektedir; Başkan Bush
1
un, başkanlık heveslisi Sayın
özal'ı muhatap saymastnın an-
lamt, Türkiye'nin güncel sorun-
ları içinde ayrı bir sorun ve so-
ru oluşturuyor.
Sonuç:
Türkiye, Ege Denizi'nde sava-
şı göze alacak kadar ciddi bir
sorun içindeyse, dış politikasın-
da davasını ciddiyetle takip et-
mek zorundadır.
Ciddiyetin bir yana bırakıldı-
ğı ve dış politikanın iç politika
malzemesi olarak kullanıldığı
ortamlarda, faturayı kişiler de-
ğil, ülke öder.
• • •
satırlık iki atama kararnamesi
bozdu.
Dış Ticaret'ten sorumlu Müste-
şar Yardımcısı Yalçın Burçak ile
îhracat Genel Müdürü Yaşar Ya-
zıcıoglu görevlerinden alıruyordu.
Ama, asıl sessizliği bozan Bur-
cak'ın yerine Makina Mühendisi
Ibrahim Çakır'm atanması idi.
Yalçın Burçak, geçen yıl Paris'te
OECD Daimi Temsilci Yardımcı-
sı iken, apar topar Dış Ticaret'in
başına getirilmişti. Kariyerden bir
dış ticaret bürokratı olan Burçak'a
bizzat Güneş Taner bir süre önce
takdirname vermişti.
thracat Genel Müdürü Yaşar
Yazıcıoğlu da Burçak gibi görev-
den abnma kararnamesini Resmi
Gazete aboneleriyle birlikte
okudu.
Dış ticaret bürokrasisinde neler
oluyor?
Hükümet kendi atadığı bürok-
ratları "bilinmeyen nedenlerle"
beğenmeyip bir sure sonra ıskar-
taya çıkarıyor.
Bilinmeyen nedenler ne?
Bu atamayı yapan özal-
Akbulut-Güneş Taner arasında
sır.
Bu üç kişi arasındaki "sır
dosyası" giderek kabarıyor.
Dış ticaret bürokrasisi, Dışişle-
ri Bakanhğı gibi kariyer/uzman
memurluk üzerine kurulu. Dış ti-
carette de öteden beri az çok bir
gelenek var. "Kör parmagım
gözüne" türünden atamalar yapı-
lamıyor.
Ama bu gelenek bundan önce-
ki Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarı Yavuz Canevi'nin yerine ata-
nan Namık Kernal Kılıç ile
delindi.
Küıç'ın açtığı delik Ibrahim Ça-
kır'ın atanması ile daha da geniş-
lemiş oldu.
Çakır'ı yakından tanıyahm:
Kendisi Köşk'e blujin ile gide-
bilen bürokrat olarak tanınıyor ve
Özal'dan söz ederken "Patron" di-
yor. DPTde görev yaparken, Müs-
teşar AJi Tigrel ve Bakan Işın Çe-
lebi'yi atlayarak Güneş Taner ve
özal ile ekonomi konularım gö-
rüşmüştü. Özellikle, Aliağa Ter-
mik Santrah ve otomotiv sanayin-
de teşvikler konusunda doğrudan
özal ile çalıştı.
Otomotiv teşviklerini hazırladı,
hazırlığım, müsteşara ve bakana
anlatmadan Köşk'ten randevu ala-
rak özal'a aktardı. Bağlı bulundu-
ğu Bakan Çelebi, teşvikleri özal'a
verilen brifing sırasında öğrendi.
Termik santral konusunda da
Enerji Bakanhğı devre dışı kaldı.
Çünkü bilgileri Çakır topluyordu.
Çakır, geçtiğimiz yıl 'ikinci iş"
olarak Sümerbank Yönetim Ku-
rulu Başkanlıği'na da atandı ve
mağaza satış projesini hazırladı.
Projeyi hazırlarken Kamu Ortak-
lığı Idaresi devre dışı kaldığı için
bu kuruluşun tepkisine yol açtı.
Ancak Çakır'ın özal'a yakınhğı
nedeni ile bu tepkiler, davulcu ök-
sürüğu gibi kaldı.
Çakır da Kılıç gibi "çok hassas
ekonomik ve mali konularda"
Özal'ın sırdaşı konumunda.
Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarbğı'mn dış ticaret ayağı, nere-
deyse tekerlekli hale getirildi.
1989 başından bu yana tam 9
yüksek bürokrat görevden alınıp
yeni atamalar yapıldı. Üstelik bu
ani atamalara hiçbir gerekçe gös-
terilmeden.
Müsteşar Yardımcısı Özger
Akat da tıpkı Yalçın Burçak'a uy-
gulanan yöntemle görevden uzak-
laştınldı. İhracat Genel Müdüriü-
ğü ise bir belediye büfesinin el de-
ğiştirmesi gibi hareketli hale ge-
tirildi.
Halnk Özelçi kaldırıldı, Yaşar
Yazıcıoğlu oturtuldu. Yaacıoğlu
kaldırıldı. Şimdi sıra Şevket Özii-
gergin'de. İthalat Genel Müdürlü-
ğü'nun de durumu farklı değil.
Orada da önce Aydemir Alpkaya,
sonra Sezai Toksoy oturuyordu.
Şimdi de Erdal Onursal var.
Bu koltuk trafiği, Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı'nda büyük
bir huzursuzluk yaratmış
durumda.
Açığa bürokrat alarak, dış tica-
ret açığı kapatmak inşallah hükü-
metin son önlemi değildir.
ANKARA (Cumhuriyet Biiro-
su) — Yüksek Askeri Şûra, Baş-
bakan Yıldınm Akbulut başkan-
lığında toplandı. Toplantıda bir
üst rütbeye yükselecek subaylar
belirlenecek.
Yüksek Askeri Şûra toplantısı-
na Akbulut ve Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Necip Torumtay-
ın yam sıra Milli Savunma Baka-
nı Safa Giray, Kara Kuvvetleri Ko-
mutanı Orgeneral Dogan Güreş,
Hava Kuvvetleri Komutanı Orge-
neral Safter Necioğlu, Jandarma
Genel Komutanı Orgeneral Bur-
hanettin Bigalı, Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Orhan Kara-
balut, Milli Güvenlik Konseyi Ge-
nel Sekreteri Orgeneral Sabri Yir-
mibeşoglu, 1. Ordu Komutanı Or-
general Muhittin Fisunoglu, 3.
Ordu Komutanı Orgeneral Nezi-
hi Çakar, 2. Ordu Komutanı Or-
general lbrahün Tiirkgenci, Kara
Kuvvetleri Kurmay Başkam Orge-
neral tsmail Hakkı Karadayı,
Harp Akademileri Komutanı Ora-
miral Vural Bayazıt, Donanma
Komutanı Oramiral Irfan Itnaz,
NATO Avrupa Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Aşir Özözer,
Hava Kuvvetleri Komutan Yar-
dımcısı Orgeneral Siyami Taştan,
Ege Ordu Komutanı Orgeneral
Fikret Kfipeli ve Genelkurmay 2.
Başkam Orgeneral Mehmet On-
der katıldılar.
Ulusalgüç
(Baftarafi 2. Sayfada)
gücünü silah altında tutarak:
— Boğazların denetiminde
caydırma,
— Ortadoğu'dan müreffeh Av-
rupa'ya petrol akımımn güvenliği,
— Çeşitli üs ve kolaylık desteği
— lngilizlerin "Fleet in being"
politikası gibi Oıtadoğu'da jan-
darmalık rolüne hazırlanma,
— 55 milyonluk kolay ve rahat
pazar olma konularında fisebilil-
lah hizmet ve katkı.
Buna karşılık da antlaşmada
öngörülduğü gibi işleyip işlemeye-
ceği kuşkulu NATO güvencesi...
{Orgeneral Rogers'in yukanda de-
ğindiğimiz demeci.)
Sonuç
Son aylarda, Sovyetler Birliği'n-
de ve Doğu Avrupa'da yer alan
çarpıcı gelişmelerin değerlendiril-
mesinde sorumlu yöneticilerimi-
zin-asker, sivil-söz konusu incele-
me yazısında sayın Amiral Uslu-
er'in özenle değindiği konularda,
sağlıklı ve berrak, tutarb görüşlere
sahip olduklarıru ummak isteriz.
Aysbergin, deniz üstündeki 1/7
görüntüsüne değil, su altında ka-
lan 6/7'lik kitlesine göre hükme
varmalıdır.
Yakın ve orta gelecekte siyasal,
sosyal, ekonomik, kültürel, etnik,
demogrank, dahası dinsel alanlar-
da çok ciddi ve her ülkeyi -tabii
bu arada ulkemizi- derinden ilgi-
lendirecek, kaygılandıracak geliş-
melere tanık olacağımız kuşkusuz.
Uluslararası forumlarda, klasik
dostluk sözlerine ve jestlerine kar-
şı uyanık ve hazırlıklı bulunmak,
"Almadan vermek Tanrı'ya özgü
bir güç" olduğunu düşünerek yep-
yeni bir devreye gireceği kuşkusuz
uluslararası ilişkiler forumlannda
ehliyetli müzakereciler olarak raü-
zakere masalarına oturmak, "ta-
rih, kültür, etnik dil, din birliği ya
da yakınlığı", "Tarihten gelen
dostluk", "Büyük müttefîk", "Sa-
mimi kişisel ilişkilere sahip bulun-
raa.;' gibi çağımızda rasyonel de-
ğeri bir hayli erozyona uğramış
kavramlara fazlası ile bel bağla-
madan, sahip bulunduğumuz
"ulusal güç" ile edineceğimiz
"kuvvetli müzakere platformu"nu
koruyarak karşımıza çıkması mu-
hakkak olan sorunlan büyük Ata-
türk'ün duyarlılıkla üstünde du-
rup koruduğu "eşit-
lik/mutekabiliyet" koşullarında
müzakere edip sonuçlandırmak...
Işte, asker, sivil, tüm yönetici-
lerimizin sıkı sıkıya uymalan ge-
reken ilkeler.
(x) Bakınız: 'Cumhuriyet' 1, 2 ve 3 Tem-
muz 1990
BURSA HIPODROMU'NDAN FİKRETDMUOCLL
Mimosa daha şaııslıBÜLENT DÜZYATAN
1 AYAK: tstanbul'da hazırlana-
rak güzel formuyla Bursa'ya ge-
len Mimosa, yanşın en şanslı atı-
dır. Misliciler kuponlanna tek ya-
zabüirler. Sürpriz arayanlara Mil-
yoner Burhan'ı öneririm.
2. AYAK: Hafta içindeki idman-
larında iyi görünen ve dün Bur-
sa pistinde 200/13 ÇR yapan Tur-
han H'yi başta tutuyoruz. Fatih
ve Tbptepe daha sonra düşünü-
lebib'r. Tehlike, yanşın sürpriz atı-
dır.
3. AYAK: tstanbul'da hazırlanan
ve son galobunda çok iyi görü-
nen Golden Silk yarışın en şans-
b atıdır. Robinia, Yağız ve Kaan'ı
sırasıyla öneririm.
4. AYAK: Bu yanş için hazırlık-
larını tstanbul'da yapan ve galo-
bunu da iyi gördüğumüz Yıldınm
IV kazanacak güçtedir. Cocobel-
lo ve Olimpian Harmony daha
sonra düşünülebilir. Dilaram'ı
sürprizde tutuyoruz.
5. AYAK: Bursa pistindeki id-
manları beğenilen, dün sabah
400/27, 200/13.5 R yapan Şenay
IV bu yanşa güzel galoplarla ha-
zırlanan Adanagüzeli, idmanla-
rıru akşamüstü yapan Yıldıray
arasındaki mücadele yanşın bi-
rincisini beürleyecektir. Üçümüz,
yarışın sürpriz atıdır.
6. AYAK: Seri temposuyla yarışı
götürecek olan ve dün sabah
600/43.5, 400/29 ÇR yapan Su
ve 200/13.5 ÇR yapan Serap ara-
sındaki mücadele yanşın birinci-
sini belirleyecektir. Taci, yarışın
sürpriz atıdır.
Cumhuriyet
Bursa'da birinci
Bursa'da aylık olarak yapılan
gazetelerarası basuı tahmin yanş-
masında Cumhuriyet birinci ol-
ma başansıru gösterdi. Fotospor
ikinci, Yeni Asır üçüncü sırada
yer aldı.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: Mimosa (4), P: Mil-
yoner Burhan (3), S. Avraşa (2).
2. KOŞU: F: Turhan 11 (8), P: Fa-
tih (1), P: Toptepe (6), S: Tehhke
(4).
3. KOŞU: F: Golden Silk (6), P:
Robinia (9), P: Yağız (2), S: Ka-
an (1).
4. KOŞU: F: Yıldınm IV (4), P:
Cocobello (1), P: Olimpian Har-
mony (2), S: Dilaram (6).
5. KOŞU: F: Karacadağgüzeli
(11), P: Şenay IV (8), P: Adana-
güzeh (10), P: Yıldıray 1 (6), S:
Üçümüz (3).
6. KOŞU: F: Muradiye (4), P: Su
(13), P: Serap 25 (12), S: Taci (1).
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
K. Akyer
B.DÜzyatan
Naip Yılmaz 4-3
1-3-6-8
8-1-6
1-3-8
1-6-8
6-11
6-9-5
4-6 6-10-14
11-8-10
11-10-6
6-9-10
1-4
4-13-12
4-1-12
Sanayi ve Ticaret Bakanhğı uzmanları, Magic
Box'ın "amaç dışı" faaliyette bulunup
bulunmadıgına iiişkin incelemesinde, Anayasa
Mahkemesi karannı, TRT'nin konuya iiişkin
görüşlerini ve Magic Box'ın mümessillik
belgelerini göz önünde bulunduracak.
TURAN YILMAZ
TAYFUN GÖNÜLLÜ
ANKARA — Sanayi ve Tica-
ret Bakanhğı, Magic Box'ın Türk-
iye temsilcisi MBI A.Ş.'nin kuru-
luş statüsü dışına çıkıp çıkmadı-
ğı yönünde başlattığı incelemeyi
genişleterek sürdürüyor. Magic
Box adına Türkiye 1. Futbol Li-
gi kulüpleriyle maçlann naklen
yayınına iiişkin sözleşme imzala-
yan MBI A.Ş.'nin dosyası, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı tç Ticaret
Genel Müdurluğü'ne iletildi. Bu
arada Magic Box yetkilileri, ken-
dileri ile sözleşmesi halen devam
eden 9 kulübun temsilcileriyle 7
ağustosta lstanbul'da bir araya
gelecekler. Magic Box'ın spor so-
rumlusu Turgut Kologlugil, 5 ku-
lübün anlaşmayı feshetmeleri ile
ilgili olarak, "panik içinde
değiliz" dedi.
Magic Box ile imzaladıklan
sözleşmeleri tek taraflı olark fes-
hederek, TRT ile anlaşan futbol
kulüpleri ile Magic Box arasında
da bir "hukuk savaşı" başladı.
TRT yetküileri, Magic Box'ın, bu
kulüpler için tsviçre Mahkemele-
ri'ne başvuramayacaklannı, dev-
letler hukuku ilkelerine göre bu
konuda yetkili yargı organlannın
Türk mahkemeleri olduğunu sa-
vundular. Aynı yetkililer, bu ku-
lüplerin, Magic Box'dan aldıkla-
n paraları Borçlar Kanunu hü-
kümlerine göre ödemeyebilecek-
lerini de öne surdüler.
Sanayi ve Ticaret Bakanhğı yet-
kilileri, kuruluş statüsü dışına çı-
karak, futbol kulüpleriyle maç ya-
yınlanna iiişkin sözleşme imzala-
yan Magic Box'ın Türkiye temsil-
cisi MBI Reklamcılık ve Filmci-
lik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye iiiş-
kin dosyanın, Ankara'ya
getirilerek, inelemeye alındığmı
acıkladılar. Dosyanın, bakanlığın
yetkili birimi olan İç Ticaret Ge-
nel Müdürlüğü'nde incelendiğini
belirten yetkililer, "Türkiye'de
TV yayıncılığı, TRT'nin tekelin-
dedir. Söz konusu şirket, kuruluş
statusünün amaç maddesine TV
yajıncıbğı da yapacagına iiişkin
açık bir hiiküm koymuş olsaydı,
zaten kendisine başlangıçta kuru-
luş izni verilmezdi. Ancak, statü-
siinde boyle bir huküm yok. Şir-
ketin kurulnşuna da bu nedenle
izin verilmiştu-. Yani başlangıçta,
sirketin kuruluşu açısından her-
bangi birhukuki aykınlık bulun-
mnyordu. Şimdi. bakantaktaki uz-
manlanmız, kuruluş staliisünde-
Ju amaç ile faaiiyetler arasında bir
farklılık bulunup bulunmadıgı,
TRT'nin tekelinde bulunan yetki-
nin ihlal ediiip edilmediği konu-
lann aynnblı bir biçimde arastır-
maya başladılar" diye ko-
nuştular.
Yetkililer, başlatılan inceleme
işleminden, Anayasa Mahkeme-
si'nin son olarak aldığı "vericile-
rin PTT'ye nakli"ne iiişkin iptal
kararı ile TRT'nin Magic Box ve
uydu yayıncılığı konusundaki gö-
rüşlerinin de dikkatle incelenece-
ğini belirttiler.
Bu inceleme kapsamında, MBI
A.Ş.'nin amaç maddelerinde be-
brtilen faaliyet konulannın şirket-
ten çok açık isteneceğıni de belir-
ten yetkililer, "konunun, bir dev-
let müessesesinin ciddiyetine ya-
kışır bir biçimde ele alınacağını"
da kaydederek, "Eğer, açık aykı-
nhklar saptanırsa, sirketin kuru-
luşunun feshi için dava açnıa yo-
luna gidilecektir. Bu vetkiyi de ha-
len incelemeyi yapan İç Ticaret
Genel Müdüriüğü kullanacaktjr"
diye konuştular.
Bu arada, Magic Box yetkilile-
ri kendileri ile sözleşmesi halen
devam eden 9 kulübün temsilile-
riyle, 7 ağustos salı günü lstan-
bul'da toplantı yapacak.
Magic Box Spor Sorumlusu
Turgut Kologlugil, AA'ya yaptı-
ğı açıklamada, "Beş kulübün ay-
nlması ile panik içinde degiliz.
Kaybeden taraf da biz
olmayacağız" dedi.
Koioğlugil, Magic Box'ın ya-
yınlannı sürdureceğini belirterek,
"Türkiye'nin en iyi hukukçulan,
Magic Box'ı savunmak amacıyla
yoğun bir çalışmaya girdiler. TRT
ile sözleşme yapan kulüpler hak-
kında yapılacak \asal işlemler ile
ilgili çalışma da bunun içinde yer
alıyor. Bir iki giin içinde bu ko-
nuda bir açıklamamız olacak.
Sözleşme imzalayan 5 kulübe no-
ter kanalı ile bir protesto çektik
ve 'bunda sözleşmeyi tek taraflı
fesih etmelerinin hakkı
olmadığını' anlattık" diye
konuştu.
Kologlugil, kulüplerle yapacak-
ları toplantıda, 5 kulübün aynl-
masmdan sonra kalan kulüplerin
Magic Box'dan yayınlanacak
maçlann sayısınm artacağını,
böylece gelirlerinin TRT'nin ver-
Magic Box
SHP yayını
durdurma
yolu arıyor
ANKARA (Cumhuriyet
Böroso) — SHP'nin "ilk ötti
T V sloganıyla yurtdışmdan
yayın >-apan "Magk Box"ı
durdurmak için girişimlerini
sürdüreceği ve hukuki yollan
sonuna kadar deneyeceği bil-
dirildi. Bir süre önce Anaya-
sa Mahkemesi'nin TRTnin
vericilerini PTT'ye devrine
iiişkin yasamn iptalini sağla-
yan başvuruyu yapan SHP
Parti Meclisi üyesi Seyfİ Ok-
tay, "Bu karara göre Magic
Box yayın yapamaz" dedi.
Oktay, Cumhuriyet'jn ko-
nuya iiişkin sorusunu yanıt-
larken yayın lekelinin
TRT'nin elinde olduğunu ve
Anaya^a Mahkemesi'nin de
bunu ortaya koyduğuna dik-
kat çekerek, "Yayın tekeli
dogradan doğruj-a TRTnin
elindedir. Anayasanuı 133.
maddesine göre tekeli ortadan
kakhracak herhangi bir uygu-
fauna, anayasaya tersrir. Mah-
kemenin de ortaya koyduju
budur" dedi. Oktay, şu görüş-
lere yer verdi:
"Anayasaaın yayıa tekeli
dedigi. stüdyodan aiıcıya ka-
dar nzanan bir hattır. Tekei
bunu ifade etmektedir. Dola-
yısıyla tekrt niteliğini boza-
cak, ortadaa kaidıracak ber-
bangi bir aygalama anayasa-
ya ters düsebOir. PTTye devir
işkmi de böyledir. Bu aykın-
hk Anayasa Mahkemesi tara-
fındajB iptal edilmiştir. Şn as-
ki Magk Box'ın uygulanası
da anayasaya aykııidır. Çan-
kü ayaı şekiMe yayın «ekcUsi
zedekmektedir. Tekel aalayı-
şuu ten düşecek uygı
na anayasaya aykın oldugu
Amyasa Mahkemesi'nce be-
K O V U C U
HEDIYELI
GOZLEM
diği paraya ulaşacağını anlatacak-
larını söyledi.
Koloflugil. S kulübün Magic
Box'dan ayrılmalannın, sözleş-
meleri devam eden kulüplere
150-300 bin dolar arasında artış
getireceğini kaydetti.
Feshedilen anlaşmalar
Futbol kulüplerinin, daha ön- I
ce imzaladıklan tek taraflı olarak
feshederek, TRT ile anlaşmaları,
bu kulüpler ile Magic Box şirketi
arasında bir "hukuk savaşı" baş-
lattı. Magic Box'ın, imzaladığı
sözleşme hükümleri uyannca, bu
kulüpler hakkında tsviçre mahke-
meleri ile lcra Mercileri'nde yasal
işlemlere başlayacağı öğrenildi.
Buna karşın, TRT ve kulüplerin
ise, devletler hukuku ilkelerine
göre, bir ülkenin kamu güvenli-
ğiyle ilgili bir konuda bir başka ül-
ke yargı makamlannın yetkili kı-
lınamayacağiru savunarak, bu ge-
rekçeyle yetkili yargı yerinin Türk
mahkemeleri olduğunu bildirdi-
ler. Magic Box'ın bu nedenle
Türk yargı mahkemelerine baş-
vurması gerektiğini de belirten
TRT yetküileri, Borçlar Kanunu'-
nun 65. maddesi uyannca futbol
kulüplerinin, Magic Box'tan al-
dıklan 250'şer milyon lirayı da
ödemeyebileceklerini öne sürdü-
ler. TRT yetkililerinin, buna da-
yanarak gösterdikleri Borçlar Ka-
nunu'nun 65. maddesi şöyle:
"Haksız yahut ahlaka (adaba)
mugayir bir maksat istihsali için
verilen bir seyi istirdada mahal
yoktur."
Hodri Meydan
TRT4 parti
liderine
çağrı yapü
ANKARA (Cumhuriyet Buro-
su) — Hodri Meydan programı-
nın yayım tam bir bilmeceye dö-
nuştü. TRT Genel Müdüriüğü
dün ANAP, SHP, DYP . e DSP li-
derlerine gönderdiği yazıyla,
"Devlet adanilannın görüş ve dii-
şüncelerine yer verilen program-
da yer alıp aimayacaklannı" sor-
du.
TRT Genel Müdürü Kerim Ay-
dın Erdem'in Ankara'da olması-
na karşın Genel Müdür Yardım-
cısı Kenan Yomralı imzasıyla dün
saat 17.00 sıralannda siyasi par-
tilere "Hodri Meydan" programı-
na iiişkin birer yazı gönderdi. Par-
ti liderleri adına gönderilen yazı-
da, Hodri Meydan programının
"ad olarak" geçmemesi de dikkat
çekti.
Liderlere gönderilen yazı şöyle:
"Yayınlanmızda önemli devlet
adamlanmızın görüş ve düşünce-
lerine yer verilraesini planlamış ol-
duğumuz ve çeşitli sebeplerie bu
programımızın gerçekleşmesinin
geri bırakılmtş oldugu malumla-
ndır.
Bilgilerine sundugumuz göriis-
menin program planlamasına it-
hal edilmesi duşiinülmekte oldu-
ğundan, öncelikle hazırlanacak
programa katürna hususunda za-
bâlilerinizin düşuncelerini öğren-
mek ihtivacı duyulmuştur. Prog-
ramımızda yer almayı kabul bu-
yurmanız halinde programın ya-
yın tarihi aynca bilginize sunula-
cakür."
Yazıda siyasi parti liderleri de-
yimi yerine "önemli devlet
adamlan" denilmesi değişik de-
ğerlendirmelere neden oldu.
TRT yetkilileri, dört parti lide-
rinden olumlu yanıt almaları ha-
linde program tarihinin saptana-
cağını daha sonra seçimlere katı-
lan RP, MÇP, IDP ve SP liderle-
rine davet gönderileceğini belirt-
tiler.
UGUR MUMCU
(Baştarafı I. Sayfada)
yani ekonomik modelin hukuksal çerçevesi çiztlmeden uy-
gulanmaya konulmuştu. Modelin hukuksal çerçevesi zama-
nında çızilemediği için devlet destekli sözde piyasa ekono-
misine 1930 modeli küflü yasalarla girilmişti.
Banker skandallarmın ardında işte bu yanlışlıklar, bu yan-
lışlıklardan kaynaklanan eksiklikler yatar. Ekonomik modelin
hukuksal çerçevesi zamanında çizilmiş olsaydı sorunlar bu
kadar büyümezdi.
Hukuksal çerçeve gerçekten çok önemlidir. Örneğin bir
iktidar, ülkeye şu veya bu yolla girmiş kara paranın aklan-
ması ve döviz gereksinmesinin bu yolla karşılanması için
yollar arar. "Hayali ihracat" bu yollardan biridir. Devletle bu
yapay ticareti üstlenenler arasında adı konmamış, örtülü ya
da gizli bir anlaşma yapılır. Bu anlaşmaya göre hayali ihra-
catçılar kara parayı bankalara yatınrlar, devlet de bu yasa
dışı ve yapay ticarete göz yumar.
Bu "hayali ihracat" için de bir yasal düzenleme gerekli-
dir. Bu yasal düzenlemede yasaların suç saydığı bazı ey-
lemler suç olmaktan çıkarılır. Bu yolla kara paracılara ve "ha-
yali ihracatçılara" bir çeşit devlet güvencesi sağlanmış olur.
Hayali ihracatçılar ve kara paracılar bu güvenceye daya-
narak uyuşturucu madde, silah kaçakçılığı ve her türlü ya-
sadışı yoldan elde ettikleri dövizleri ülkeye sokarlar. Bu ya-
sa dışı ve yapay ticaret için çok özenli bir hukuksal düzen-
leme gerekir,
Bu yasal düzenleme yapılmaz, hukuksal çerçeve zama-
nında çizilmezse ne olur?
Neler olmaz ki...
Örneğin, mahkemelerden biri suç olmaktan çıkanldığı sa-
nılan yapay ticaret eytemini önceden akla gelmeyen bir ceza
yasası maddesine sokar ve iktidarın suç saymadığı hayali
ihracat işini ceza yaptırımına bağlayıverir!
Türkiye'de böyle olmadı mı? Oldu.
ANAP iktidarı, hayali ihracattan hapis cezasını kaldıran
düzenlemeler getirdi; getirdi ama hayali ıhracatı suç sayan
bazı maddeleri de unutuverdi. Unutunca ne oldu? Unutun-
ca İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi, hayali ihracatı, unu-
tulan bu maddelere göre suç sayıverdi. Yargrtay, İzmir DGM
kararını onayınca işler çatallaştı.
Hani kara paracılara ve hayali ihracatçılara tanınan dev-
let güvenceleri?
Yargıtay'ın bu kararından sonra mahkemeler art arda ha-
yali ihracatçılara ceza vermeye başladılar. Böylece işler büs-
bütün çatallaştı. Konu şu anda TBMM Adalet Komisyonu'n-
dadır.
Bugün ülke içindeki kara parayı aklamak ve böylece dö-
vizi bankalarda toplamak için başvurulan yollardan biri de
eldeki dövizin kaynağını sormamaktır. Bu önleme çok sa-
yıda ülke başvurur. Başvurur, ama uyuşturucu ve silah ka-
çakçılığı trafiğinin önlenmesi için de gereken önlemleri alır.
Bızde ne olmuştu?
24 Ocak Kararları, biliyorsunuz 1980 yılında ahnmtştı. Bu
kararlar alınırken sistemin hukuksal çerçevesi akla gelme-
mişti. Ülke döviz gereksinmesi içindeydi. Dışsatım artmt-
yordu. Dış borçlar her gün üst üste katlanıyordu. Kara pa-
ranın aklanması bu arada akla geldi. Sırdaş hesaplar bu
sırada açıldı. Dövizin kaynağını sormayan kararname ise
1984 yılında yürürlüğe kondu.
Bunlar yapılırken uyuşturucu ve silah kaçakçılanna da
af niteliğinde hükümler getirildi. 12 Eylül öncesi ortamını
oluşturan kanlı kargaşanın tacirleri, bu düzenlemelerden
yararlanarak hem ellerindeki kanlı paralan akladılar hem
de cezaevlerinden paçalarını kurtardılar. Aynı günlerde İs-
tanbul Barosu Başkam Orhan Apaydın'a ve Ulusal Kurtuluş
Savaşımızın türkülerini seslediren Ruhi Su'ya, ölüm döşek-
Isrinde pasaport venlmezken, uyuşturucu madde, silah ve
mermi kaçakçılanna pasaportlar verilmesini sağlayıcı yasa
hükmünde kararnameler çıkarıldı.
Dövizin kaynağını sormamak, olağanüstü önlemlerden
biridir. SağlıkJı işleyen ekonomilerde bu yol hiç akla gelmez,
Tersine, Amerika'da on bin doları aşan banka hesabı olan
herkesten bu paranın yasal dayanağı sorulur.
Döviz kaynağını sormamak, yeraltı ekonomisine yeşil ışık
yakmak, devlet ile kara paranın aklandığı kapitalist merkez-
lerle işbirliği yapmak demektir...
Bugün Sovyetler Birliği'nde de dövizin kaynağını sorma-
yan bir düzenleme getiriliyor. Niçin? Karaborsa yoluyla ül-
kede geçer akçe olan dövize devletin el koyması için. Bu
önlem alınırken herhalde uyuşturucu madde ve silah ka-
çakçılıkları için de önlemler akla gelmektedir. Sovyetler'de
bugün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı trafiği yok. Uyuştu-
rucu ve silah kaçakçılığından gelen para, kara paranın bir
kısmını oluşturuyor. Yakında uyuşturucu madde ve silah ka-
çakçıları da Sovyet pazanna girerlerse, o zaman kaynağı
sorulmayan dövizin, Sovyetler'in başına ne gibi işler aça-
cağını hep birlikte görürüz.
Neyse bu konulan ileride çok tartışacağız, ben bugün ko-
nuyu uydu televizyon kanallanna getirmek istiyorum.
Her ekonomik düzenin nasıl bir hukuksal çerçeveyle bir-
likte uygulanması gerekiyorsa, teknolojik gelişmeler için de
böyle düzenlemeler yapmak gerekir. Hukukçular, Magic Box
adlı kuruluşun statüsünde televizyon yayınlarının yer alma-
dığını bu yüzden sirketin televizyon alanına el atamayaca-
ğını açıklıyorlar. Konu, ticaret yasası açısından çok açık, hu-
kukçular da yerden göğe kadar haklılar.
Teknolojik gelişmeye karşı konulmaz. Dünyada eğer uy-
du sistemi varsa, bu sisteme uygun hukuksal çerçeve de
bir an önce çizilmelidir. Anayasa mı değişecek? Değiştiril-
melidir. Yasalar mı değiştirilecektir? Değiştirilir.
Bizde neler oluyor? Eski TRT Genel Müdürü Cumhur-
başkanı'nın oğluyla el ele verip bir korsan televizyon kuru-
yor; ne hukuk dinleniyor ne anayasa ne şu ne bu.
"Mahdum televizyonu" ile kargaşa yaratılıyor ve bu kar-
gaşa yukarıdan seyrediliyor!
Doğu'da
beledîyeler
sıkıntıda
ERZURUM (AA) — Doğu
Anadolu Bölgesi'ndeki illerin be-
lediyelerinin, milyarlarca Uralık
borç içinde bulunduklan ve baş-
ta personel maaşlarırun ödenme-
si olmak üzere diğer hizmetlerin
yürütülmesinde büyük sıkmtı çek-
tikleri bildirildi.
Erzurum, Erzincan, Kars, Ağ-
n, Muş, Bingöl ve Tunceli bele-
diyelerinin SSK, tller Bankası,
TEK ve vergi dairesine olan yak-
laşık 46 milyar lira borcu ödeme-
de güçlük çektikleri belirtildi.
Bingöl Belediye Başkam Sela-
hattin Kaya, dört aydır personel
maaşlarını ödeyemediklerini, bu
ay da maaş veremeyeceklerini bil-
dirdi.
Tunceli Belediye Başkam Meh-
met Kocademir, 4 milyar 200 mil-
yon lira borçları olduğunu belir-
terek SSK ve TEK tarafmdan uç
işhanı ile bir turistik tesis alacak-
larına karşılık icra çıkartıldığını,
bu satışlann önlenmesi için ver-
dikleri çabaların da sonuçsuz kal-
dığını söyledi.
Turistik tesisin icra ile satışının
20 eylüle kadar mahkeme tarafın-
dan ertelendiğini kaydeden Koca-
demir, SSK'nın 2 milyar değerin-
deki oteli 500 milyon liraya alma-
ya çalıştığını öne sürdü.
Muş Belediye Başkam Necati
Kalsın, 3 milyar 800 milyon lira
borçları olduğunu, bunlann hiç-
birini ödeyemediklerini söyledi.
EVET/HAYIR
OK'Etf AKBAL
(Baştarafı 2. Sayfada)
Hiç sanmıyordum, Apaydın'ın
karşısına çıkan kişiye ateş aça-
bileceğini, kendisini öldürmeye
gelen adamı öldürebileceğini...
Bir caydırma aracı mıdır silah?
"Aman o kişi silah taşıyor, yant-
na yaklaşmayalım" der mi gozü
dönmüş katilter? Tam tersi "o
beni vuracaktı, ben daha önce
davranmak zorunda kaldım" di-
yecektir yeri geldiğinde... Bu
yüzden silah taşımak bir güven-
ce. bir caydırma gûcü olamaz
kanısındayım. Karanlıkta yürür-
ken öksürerek kendine güven
vermek isteyen kişinin durumu
gibi silah taşıyan da "yanımda
tabanca var" diye korkusunu ön-
lemeye çalışıyor...
Yalnız şu gerçegi de unutma-
yalım: 120 gazeteci neden silah
almak istiyor? Kimse durup du-
rurken silahlanmaya kalkışmaz.
Ülkemizde can güvenliği yok.
Hete yazaıiarın, gazetecilerin hiç
yok. Kim öldürülmüşse katili bu-
lunmuyor. Yıllar geçiyor, hiçbir
sonuç yok. Nerde Doğanay'ın,
Tütengil'in, Karafakioğlu'nun,
Kaftancıoğlu'nun katilleri? Ner-
de Aksoy'u, Emeç'i vuranlar? Ne
12 Eylülcüler, ne Özal iktidarı bu
cinayetlerin gizlerini çözebildi.
Vuran, vurduğuyla, ölen öldü-
ğüyle kalıyor. Bu yüzden gaze-
tecilerin, yazarların silahlanarak
kendilerini korumaya kalkışma-
larını da doğal karşılamak gere-
kir.