25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÇUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 2 AĞUSTOS 1990 CİDDE GÖRÜŞMELERİKESİLDİ -Kuveytgerginliği doruktaIrak, Kuveyt'ten savaş borçlarının silinmesini ve bazı toprak parçalarının kendisine verilmesini istedi. Kuveyt'in bu talepleri reddetmesi üzerine Irak heyeti Cidde'yi terk etti. Körfez'deki ABD filosu en üst düzeyde teyakkuz durumunda. Dış Haberler Scrvisi — lrak'la Kuveyt arasında, aralarmdaki bunalımı çözmek amacıyla önceki gece Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde başlayan görüşmeler, dün kesildi ve Irak heyeti Bağdafa döndü. AP ve Reuter ajanslarının Körfez kaynakları- na dayanarak bildirdiklerine göre göriişme- ler, Irak'ın taleplerinin Kuveyt tarafmdan reddedilmesi üzerine kesildi. Bir yetkili Re- uter'e yaptığı açıklamada, "Irak, Kuveyt'e olan savaş borçlannın silinmesi ve Kuveyt'e ait ban topraklann kendisine verilmesini is- tedi. Kuveyt'in bu taleplerireddetmesiuze- rine göriişmeler kesildi" dedi. tki ülke temsilcileri önceki gece Cidde'- de gergin bir ortamda ilk görüşmelerini yapmışlardı. The VVashington Post gazete- si, önceki günkü haberinde Irak'ın Kuveyt sımrına 100 bin asker yığdıgım bildirmiş- ti. Irak-Kuveyt gerginliği tekrar tehlikeli bi- çimde tumanmaya başlarken ABD, Irak'- ın Kuveyt sınırına önemli miktarda asker yığdığını biidirerek bu gelişmelerden kay- gılandığını açıkladı. AA'mn haberine göre ABD Dışişleri Ba- kan Yardımcısı John Kelly, Temsilciler Meclisi Dış tlişkiler Alt Komitesi'nde yap- tığı konuşmada, "Asker sayısı hakkında bilgi verebilecek dururada degilim, ancak size Irak'ın önemli miktarda askeri güç yığ- dıgını söyleyebilirim" dedi. "Washington Post" gazetesi, Irak'ın Ku- veyt sımnna 100.000 asker yığdığını öne sürmüştü. Kelly, Körfez'deki Amerikan savaş ge- milerinin üst düzeydeki teyakkuz durumu- nun devam edeceğini ve Amerikan uçakla- nnın Birleşik Arap Emirlikleri uçaklan ile yakıt ikmal uçuş talimleri yaptıklannı söy- ledi. ABD'nin bölgedeki istikrarı ve dostlan-' nı desteklemek içîn elinden geleni yapaca- ğıru açıklamasına karşın Kelly, Washing- ton'un Körfez ülkeleriyle bir savunma an- laşması imzalamadığını ve sınır anlaşmaz- lığma kanşmaktan olabildiğince kaçındığını kaydetti. Irak ile Kuveyt arasında Cidde'de yapı- lan uzlaşma görüşmelerine göndermede bu- lunan Kelly, ABD'nin banş girişimi çaba- larını desteklediğini, ancak Irak'ın politi- kasmdan endişe duyduğunu bildirdi. Kelly, "Irak bölgedeki büyttk bir güç. Bu güç, beraberinde sorumlulugn da getirir. Irak'ın bu noktayı degerlendirecek şekilde harekel etmesini umuyoruz" dedi. AP'ye göre Körfez'deki diplomatik kay- naklar Irak'ın Kuveyt sınırına yığdığı bir- liklerin eskisinden üç kat fazla olduğunu be- lirttiler. Irak iki hafta önce Kuveyt sınırı- na 30 bin dolayında asker yığmıştı. Körfez kaynaklanna göre Irak, Kuveyt sınınna 300 tane de Sovyet yapısı tank gönderdi. Öte yandan Kuveyt haber ajansı Kuna, Kuveyt Veliaht Prensi ve Başbakan Şeyh Saad El-Abdullah El Sabah ve Irak Dev- rim Konseyi Başkan Yardıması Izzet tbra- him arasında önceki gece yapüan göruşme- ye iki ulkenin üst düzey yetkililerinin de ka- tıldığını bildirdi. Kuna ve telefonla ulaşılan Kuveyt yetki- lileri görüşmeler hakkında herhangi bir bilgi vermediler. Irak haber ajansı, Cidde görüşmesinde fki tarafın <\-x TraV'ın IS \emrr\m<\vı Aran Birliği'ne gönderdiği memorandumundaki konular hakkındaki görüşlerini bildirdik- lerini duyurdu. Görilşmelerin yapıldığı binaya gazeteci- lerin girrnesinin yasaklanması dolayısıyla görüşmeler hakkında bilgi alınamıyor. Memorandumda Irak, Kuveyt ve Birle- şik Arap Emirlikleri'ni aşın petrol ürete- rek Irak ekonomisini sabote etmekle suç- lamıştı. Kuveyt ve BAE bu iddiayı yalan- lamıştı. Irak, petrol fiyatlannın düşmesinden ötürü 14 milyar dolar, Kuveyt'in Irak top- raklarından petrol çıkarraasından ötürii de 2.4 milyar dolar zarar ettiğini öne sürüyor. Irak'ın 1 milyonluk ordusuna karşı, Ku- veyt Silahlı Kuvvetleri'nde 20 bin asker bu- lunuyor. Irak Devlet Başkanı Saddam Hii- seyin, aynca Kuveyt'in Körfez Savaşı sıra- sında Irak'a verdiği yaklaşık 15 milyar do- larlık borcu da silmesini istiyor. İSLAM KONFERANSIÖRGÜTÜ BULGARİSTAN Bozer5 Rumlarınbaşvurusunu kınadıDışişleri Bakanı Ali Bozer İslam Konferansı dışişleri bakanları toplantısında yaptığı konuşmada "Rumlann AT'ye başvurusu, Kıbns konusundaki ortamı bozdu" dedi. Bozer, ÎKÖ'nün Kıbns Türklerinin Rum toplumu ile eşit siyasi haklara sahip olduğu gerçeğine göre hareket etmesini istedi. SEMİH İDtZ KAHİRE — tslam Konferansı örgütü (İKÖ) 19. Dışişleri Bakanlan Toplantısı'da konuşan Dışişleri Bakanı Ali Bozer, örgü- tün Kıbrıs'ta Türk ve Rum toplumlarınm eşit siyasi haklara sahip olduğu gerçeğine göre hareket etmesini istedi. Ali Bozer, Rum kesiminin AT'ye yaptığı tam üyelik başvu- rusunun yol açtığı olumsuzluğa işaret ede- rek, BM Genel Sekreteri'nden bu başvuruy- la ortaya çıkan engelleri gidermesinin bek- lendiğini söyledi. Konuşmasında Bulgaris- tan'daki Türk azınlığın durumuna da geniş yer veren Bozer, bu azınlığın durumunda kayda değer bir ilerleme sağlanamadığını söyledi. tKÖ toplantısı çerçevesinde dün Su- udi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud El Faysal ile ikili görüşme de yapan Bozer, hac konusunu gundeme getirdi. Bozer, Türkiye'nin Suudi Arabistan'la bu konuyu aynntılarıyla görüşmek arzusunda olduğu- nu söyledi. Önceki gün Kahire'de başlayan tKÖ Dı- şişleri Bakanları Toplantısı'nda gündem maddelerini görüşen siyasi, kültürel, eko- nomik, idari ve mali komiteler çalışmala- nnı sürdürürlerken, toplantıya katılan 45 ül- kenin dışişleri bakanlan ve heyet başkan- lan genel kurul konuşmalarına dün baş- ladılar. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, üçüncü sıra- da yaptığı konuşrnasından önce Suudi Ara- bistan Dışişleri Bakanı Prens Suud El Fay- sal ile bir araya geldi. Bu görüşme hakkın- da Türk gazetecüerine bilgi veren Türk yet- kili, ele alınan konular arasında Kıbns ve Keşmir sorunları, Iran'ın Mekke konusunu gündeme getirmesi olasılığı ve Bulgaristan ve Batı Trakya'daki Türk azınlığın durum- lannın yer aldığını söyledi. Yetkiliden edinilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Kıbns sorunu hakkında geniş bilgiler vererek, Kıbns Rum kesimi- nin AT'ye yaptığı başvurunun ortaya çıkar- dığı engelleri anlattı. Suudi Arabistan Dı- şişleri Bakanı ise, Türkiye'nin İKÖ toplan- tısından çıkmasını istediği Kıbns karan ko- nusunda bir sorun çıkacağım sanmadığım belirtti. Prens Faysal, kendilerine ulaşan bil- gilere göre Iran'ın toplantıda hac meselesi- ni gündeme getireceğini, bu konuda gerek- li yanıtı vermeye haar olduklannı, tünel ka- zasının "Allah'ın takdiri" olduğunu söyle- di. Dışişleri Bakanı Ali Bozer ise, bu açık- lamanın Türkiye tarafmdan kabul edilme- diğini çağnştıran bir mesaj vererek, hacda meydana gelen kazayı Suudi Arabistan ile ayrıntılı bir şekilde görüşmek istediklerini bildirdi. Gazetecilere bu konuda bilgi veren yet- kili, Türkiye'nin Suudi Arabistan'dan taz- minat isteği olduğunu tekrarladı. Yetkili, İKÖ Konferansı çerçevesinde bu konuya gir- mek istemediklerini söyledi, "tstegbnizi yine de karşı tarafa hi&settirdik" dedi. Ali Bozer görüşme sırasında aynca Bul- garistan ve Batı Trakya'daki Türk azınlığı hakkında Prens Faysal'a geniş bilgiler verdi. Öte yandan genel kurulda Dışişleri Ba- kanı Ali Bozer'den önce konuşan Pakistan Dışişleri Bakanı Yakup Han, Kıbns konu- suna da değindi. Yakup Han, Rum kesimi- nin ATye yaptığı üyelik başvurusunun top- lumlararası göruşmeleri olumsuz etkiledi- ğini söyledi ve İKÖ'nün Kıbns Türk halkı- na destek olması için çağnda bulundu. Bozer'in konuşması Pakistan Dışişleri Bakaru'ndan sonra ko- nuşan Dışişleri Bakanı Ali Bozer, dünyada son dönemde meydana gelen değişikliklere işaret ederek, Doğu-Batı ilişkilerinde kar- şılıklı anlayış ve işbirliğine dayalı yeni bir ortam oluşmasının tslam Qlkeleri ftzerinde de önemli yansımaları olaBileceğini belirt- ti. Konuşmasını Fransızca olarak yapan Bo- zer, Türkiye'nin 1988'de Amman'da tKÖ gündemine getirdiği "güven ve giivenlik art- üncı önlemler" önerisiyle ilgili çalışmala- rın, dünyadaki gelişmeler de dikkate alına- rak surdürülmesini istedi. Mekke'de meydana gelen tünel kazasına kısaca değinen Bozer, bu konuda aynntıya girmekten kaçmdı. Daha sonra tKÖ Dışişleri Bakanlan Top- lantısı'nın gündemindeki belli başlı konu- larda Türkiye'nin görüşlerini kısa kısa yan- sıtan Bozer, Sovyet Yahudilerinin işgal al- tındakı topraklara yerleştirilmesinden Türk- iye'nin duyduğu endişeyi dile getirdi. Türk- iye'nin, bu uygulamadan vazgeçmesi için ts- rail'e çağnda bulunduğunu hatırlattı. Lüb- Muhalefetlideri devlet başkanıTürklere sıeak bakıyor Devlet Başkanı Jelyu Jelev, Türk azınlık konusunda tutarlı bir demokrat gibi davranıyor. Jelev "Türkler de bu ülkenin yurttaşlandır, onlar da iyi yerlere, yüksek mevkilere gelerek ülke yönetiminin parçası olmalıdırlar" diyor. KARŞILAMA — Kabine toplantısında e\ sahipliği > apan Mısır Devlet Başkanı Htisnii Miibarek, açılış oturumunda İran heyelinden Muhammed Ali Taskiri ile el sıkışıyor. nan sorununun milli uzlaşıya dayalı bir çözüme kavuşturulması gerektiğini söyleyen Bozer, İran ve Irak arasındaki banş görüş- melerinin olumlu bir mecrava gireceğjne iliş- Wih belirtiferden Türkff^ııirt memnânryct duyduğunu kaydetti. Bozer, daha sonra Türkiye açısından önemli olan konular üzerinde durdu. Bul- garistan'daki Türk azınlığın durumuna ge- niş yer veren Bozer, Bulgaristan'daki yeni yönetimin geçmişte yapılan hatalan ve hak- sızlıkları kabul ettiğini söyledi. Bununla be- raber, Türk azınlığın durumunun iyileştiril- mesi konusunda kayda değer bir ılerleme sağlanamadığını belirterek, "Halihazırda vanlan sonuçta önemli birroloynamış olan tslam aleminin ilgi ve desteginin aynı can- lılıkla devam etmesi büyük önem taşımak- tadır" dedi. Bundan sonra Kıbns sorununa geçen Bo- zer, BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edi- len 12 Mart 1990 tarihli ve 649 sayılı kara- nn yarattığı ortamınpüney Kıbns Rum yö- netiminin AT'ye yaptığı tam üyelik başvu- rusuyla ciddi şekilde bozulduğunu bildirdi. Bu başvurunun geçerli ve meşru olmadığı- ( .nı arjlatan Bpzer, "BM Genel Sekreteri'nden ' *Ğnn«y Kıbns Rom yonetinrinrn bn niiıra- caatı ile ortaya çıkan engelleri bcrtaraf et- mesi beklenmektedlr" dedi. Bozer, İslam dünyasının Kıbns Türk ve Kıbns Rum top- lumlanmn eşit siyasi haklara sahip olduğu gerçeğine göre hareket etmesini ve bu çer- çevede KKTC'nin tslam Konferansı'na üye olma arzusuna sıcak bakmasını istedi. Türkiye'nin Kıbns konusunda sunduğu raporda tslam ülkelerine karşı duyulan hoş- nutsuzluk açıkça seziliyor. Raporda, Kıbns Türk halkı için dile getirilen desteğe rağmen bugüne kadar sadece Türkiye'nin KKTC'ye ekonomik ve mali destek verdiği belirtiliyor. Dolaylı olarak Pakistan'a atıfta bulunula- rak, sadece bir İslam ülkesinin Kıbrıs'ta bir ofis açtığına işaret ediliyor. Aynı şekilde ts- lam ülkeleri ile KKTC yetkilileri arasında- ki temaslannaz olmasından şikâyetediliyor. SOFYA (AA) — Bulgaristan'da, muha- lefetteki Demokratik Güçler Birliği'nin Baş- kanı Jelyo JeJev, devlet başkanlığına seçil- di. 55 yaşındaki Jelev, parlamentodaki bü- tün siyasi güçlerin desteğini alarak haar bu- lunan 389 milletvekilinden 289'unun oyla- nnı elde etti. Parlamento, yaptığı beş tur oylama ve üç adayın geri çekilmesinden sonra, Jelev'in adayhğı konusunda görüş birliğine vardı. Eski Devlet Başkanı Petar Mladenov, bir sokak gösterisini tanklarla bastırmaktan söz ettiği gerekçesiyle kendisini suçlayan öğren- cilerin yaptığı boykot ve grevler üzerine 5 temmuzda görevinden istifa etrnişti. Parlamentoda çoğunlu^u elinde bulun- duran Sosyalist Parti (eskı KP), tarafmdan yapılan açıklamada, "Ana muhsüefeün ada- yını destekkverek iktidarda tekelleşmeyi reddettigimizi gösterdik" denildi. Sosyalist Parti üyesi ve Başbakan And- rei Lukanov da "Sornmlaluğumuzu ve uln- sun çıkariannı her^eyin üzerinde tuttngn- muzu gösterdik" diye konuştu. Parlamentoda 23 milletvekiliyle temsil edilen Ahmet Doğan liderliğindekı Haklar ve özgürlükler Hareketi ile 16 temsilcisi bu- lunan Çiftçi Partisi de Jelev'in adaylığını desteklediler. Yeni Devlet Başkanı Jelev, secilme- den önce parlamentoda yaptığı konuşma- da, "Bütün politik güçler arasında LsrJşare- lere dayalı reformlara girişebilecek güçlü ve yetkin" bir hükumetin kurulmasından ya- na olduğunu belirtti. Jelev, parlamentonun kış gelmeden cid- di reformlara girişmezse, Bulgaristan'da bir "kadife devrim" yaşanabileceğıni kaydetti. Haziran ayında yapılan ve Sosyalist Par- ti'nin kazandığı seçimlerden sonra muha- lefette kalan Demokratik Güçler Birliği, eski komunistlerin hâkim olacağı bir koalisyon hükümetinde yer almayı kesinlikle reddet- tiğini açıklamıştı. 6. tur oylamada devlet başkanlığına se- çilen Jelyu Jelev, 10 kasımda görevden uzaklaştınlan, Türklere karşı baskı ve erit- me politikalannın miman eski devlet baş- kanı ve KP lideri Todor Jivkov rejimini "tottliter" diye nitelendiriyor. "Bulgaristan sadece demokrasiyle Derieyebflir" diyen yeni devlet başkanı, Türk azınlık konusunda da tutarlı bir demokrat gibi davranıyor. Jelev, Türklerin Bulgar toplumundaki yerlerinin "ülke demokrtsisinin nerede ol- dugnnun bir ölçiitü" olduğunu söylüyor. Jelev, Jivkov'un Türklere karşı uyguladığı politikalan şiddetle kınadığıru belirterek, isim secme, din ve dil özgürlüklerinij*en do- gal haklar" olarak görüyor. "Törkler bu ül- kenin yurttaşlandır. Onlar da iyi yerlere, yüksek roevkilere gelerek dlke yönetiminin parçası olmabdıriar" diyen Jele\', Türklerin geçen yıl zorunlu göçe tabi tutulmasırun, ırkçılara ve onlan kışkırtanlara yaradığıru ve Türkiye'ye dönenlerin sırtından bir sürü kişüün zengin olduğunu ifade ediyor. Yeni devlet başkanı, ana muhalefet par- tisi Demokratik Güçler Birliği'nin (UBF) "düsinen kafası" olarak değerlendiriliyor. Gözlemciler, kısa boylu ve fotojenik ol- mayan Jelev'in, Bulgar kamuoyunda hoş- görüsü, sabrı ve zekâsı ile insanlan etkile- diğini belirtiyorlar. Muhalif Demokratik Güçler Birliği'nin (UDF) lideri Jelyu Jelev'in, Bulgaristan'ın yeni devlet başkanı olması binlerce kişinin sokaklara dökülmesiyle, coşkulu bir şekil- de kutlanıyor. HABERLERIN DEVAMI islam Dkokulu CÜNEYTARCAYÜREKyazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) tiliyor. Bu yılın bahar aylannda Berlin Sena- tosu'na bir ilkokul açmak için di- lekçe verdiler. Ben bunun çok sa- kıncalı olduğunu belirttim ve di- lekçenin reddini istedim. Ama Eğitim Dairesi, tslam Federasyo- nu'na bazı kısıtlamalar getirerek ilkokul açma ruhsatı verdi. — Ne tör kısıtlamalar? JOHN — Açılacak Ukokulun kısaca "Milli Görüş" olarak ad- landırdığımız "Avnıpa Milli Gö- rüş Teşkilatlan" ile hiçbir ilgisi ol- maması; Milli Görüş'ün ideoloji- sinin ilkokula taşınmaması koşu- lu getirildi. Ama bunu denetlemek çok zor. — tslam ilkoknİD kaç çocuk ka- pasiteli? JOHN — tlkokula birinci sını- fa 20 çocuk alarak açtılar. Ama yaz tatili bitince kapasite artün- lacaktır. tslam Federasyonu yöne- ticileri de çocuklanm bu okula göndenyor. — tslam Partisi Genel Başkan- tagı'nı Mısır asılh Alman vatandaşı Dr. Louden'in üstlenecegini ög- rendik. Dr. Londen'i tanıyor mu- sanoz? JOHN — Evet, bu zat BerUn Senatosu'nu daha önce de uğraş- tırmıştır. Berün'de Milli Görüş'e bağh Fatih Camii'nin (Berlin Kre- uzberg, Pfuelstr. 5 numarada) bir süre önce kapatılması gündeme gelmişti. Camide Kuran kurslan da veriliyor. Dr. Louden, Mısır- daki yetkilileri harekete geçirerek Kahire'de büyük bir kampanya başlattı. "Almanlann Müslüman- lara ait bir ibadet yerini kapatmak üzere olduğu" yolunda propagan- da yaptı ve kapatma girişimini en- gellemeyi başardı. Dr. Louden, Berlin'de Federal Çevre Dairesi'n- de görevli. — Almanya'da (slam partisi ya- sal mıdır, bu girişim sizi endişc- lendiriyor mu? JOHN — Yasaldır ve endişelen- dirir. Bunun, buradaki en aktif ts- lami unsur olan Milli Görüş tara- fından desteklenmesi kaygı verici. Ama plüralist Alman toplumun- da aşınya kaçsalar bile küçük. gruplann kendi siyasi oluşumla- rını yaratması normal sayılmalı- dır. — Böylc bir partinin secim şan- sı nedir? JOHN — Ben bir lslara parti- sinin ne genel ne de yerel seçim- lerde yuzde 5 barajını aşıp Mecli- se gireceğini sanıvorum. — Ama önfimözdeki yıllarda Almanya'daki yabancılara yerel seçimlere kanlma hakkı verilecek. Bu düzeyde şansı olmaz nu? JOHN — Evet, doğru. Yaban- cıiarın, özellikle Türklerin çok yo- ğun yaşadığı bölgelerde seçilme şansı olabilir. Eğer yalnız dinci de- ğil milliyetçi bir propaganda ya- parsa, fazla dindar oûnayan ve la- ik düşünen Türklerin bile bu par- tiye oy verme olasılığı doğar. — Almanya'daki "Anayasayı Kornma Teşkilab" İslam partisi- ni takip altına alır mı? JOHN — Anayasayı Koruma Teşkılatı burada Milli Görüşü de izliyor. Milli Görüş'ün kimi bildi- rileTİnde Yahudi düşmanlığı yap- tığı saptandı. Teşkilat kurulacak bir tslam partisini de Alman Ana- yasası'na aykın faaliyetler yönün- den takip altına alacaktır. Aykı- rılık saptanırsa gerekli önlemlere başvurulabilir. Ama Berlin'deki tslam ilkokulu örneğinde olduğu gibi bu tür işleri denetlemek Al- man makamlan açısından çok zor, hatta imkânsız. Almanlar tslam Partisi(Baştarafı 1. Sayfada) ç o - zümlerini biliyorlar, onlar kapita- lizmin dışında çözümler olduğu- nu da fark ettiler zannederim" dedi. Partinin kuruluş çalışmalanna aktif olarak katılan Milli Görüş Teşkilatı Berlin Sancağı uyelerin- den Hasan Parlak'ı tanımadığını bildiren RP Genel Sekreteri, şöy- le konuştu: "Berlin'deki Milli Goriiş Teş- kilatı Alman kanunlanna göre kurulmuş teşkilat olduğu için ken- dilerine verilen imkânlar çerçeve- sinde faaliyet yapacaklardır. Al- man kanunlanna göre kunılmnş bulunan Milli Gönis Teşkilab oradaki işçilerin inanma hakkını konıyan ve onlara hizmet götttren bir teşkilat, onlann bu hizmetle- rini eJbette müspet karşıhyomz. Milli Görüş bir düşünce siste- mi, buna baglı parti olur, buna baglı deraek olur, başka şeyler olur, bunlann arasında organik bağ gerekmez. Mesela solculuk bir zihnivettir, solcu parti var, soi- cu dernek var, birtakım kunıluş- lar var. Milli Görüş dendiği za- man sanki hemen Refah Partisi'- nin bir organı gibi sayılıyor, Al- man toplumunda da buna yönel- m«ter olnyor. Bu, bunu gösteri- yor. (Baştarafı 1. Sayfada) özerklik Ua- u ve bir mecHs kunılmasından" söz etti. Buna "tslam Partisi"nden tepki gelmedi. lngiltere'de yaşayan Müslüman- ları kimin temsil ettiği konusun- daki belirsizliğe, bir de sürüp gi- den Salman Rüşdi tartışması ek- li. "tslam Enstirüsö", yasalara ters düşmeji göze alarak açıkça Rüş- di hakkında Ayetullah Humeyni- nin 1989'da verdiği idam hükmü- nün uygulanmasını istiyor. Savcı- lığın enstitü hakkında "cinayete teşvik" iddiasıyla neden soruştur- ma açmadığı meçhul. "tslam Partisi" ise ılımlı bir tutumla Rüş- di hakkındaki hükmün geçersiz sayılmasuu savunuyor başından beri. "tslam Partisi"ni "Davud Mu- sa Pidcock" adlı 33 yaşında Ka- toliklikten Müslümanlığa geçmiş bir mühendis kurdu. Faizsiz kre- di ve bankacuik ve ileride şeriata dayalı bir yönetim öneriyor. Par- tinin genel sekreteri Alman asıllı "Sahib Mustakim Bleber." O da 10 yıl önce Müslüman olmuş. 600 camının bulunduğu lngil- tere'de Kuran kurslan da Muslü- manların yoğun yaşadıklan semt ve kentlerde olağan. (Baştarafı 1. Sayfada) Cumartesi günkü tören iki açı- dan TÖ'ye yararlı. Birinci yarar; Etimesgut'ta seçim var. Toplu ko- nut sevdasında ne denli başarılı olduklannı kanıtlayıp TV'den du- yurabilir. İkinci mutlu yan; eşi SÖ'nün 140 metrekarelik yeni villasının' anahtan da teslim edi- lecek. Zaman çok iyi ayarlanmış. 19 ağustos seçimleri nedeniyle 9 ağustostan başlayarak on gün TV'den propaganda amaçlı ya- yınlar yasak. Oysa 4 ağustosta- ki anahtar teslim törenlerinde atı- lacak nutuklar TV'den Etimesgut halkına daha mesut olmalarına ANAP iktidannın olanak sağladt- ğını duyurabilir. Jkiyönlü mutluluğu gazeteci- ler TD ile birlikte izJeyecekler. Bir yandan TV, öte yandan basınla ANAP'ın seçimi alması olasılığı güçlenebilir. Bu ince hesaplara aynı gün göklerde şahin olmuş Türk savaş uçaklarıyla ilgiii gös- teriler eklendi mi ülkemizin mi- man, müreffeh Türkiye'nin kuru- cusu, 150 yıldır görülmemiş ge- lişmenin önderiyle ilgili keyifli sahneler kamucyunu dalgalandı- rır. Doğal sonuç arkadan geliyor. TÖ'den aldıkları dersle ANAP'h- lar başta başbakan, bakanlar, he- men bütün önde gelen üyeler devrettikleri belediyelerin SHP elinde verimsizliğe nasıl dönüş- tüğünü propaganda etmeyi sür- dürecekler. ANAP kadar madalyonun bir yüzünü göstererek siyasal kara- lama yapma becerisini ustaca kullanan bir kuruluşa bugüne değin rastlanmadı SHP'li bele- diyelere sürekli 'verdiklerini' sı- ralayan, ne var ki elde nalıncı ke- seri SHP belediyelerini iş gör- mez hale getirmek amacıyla el- den geleni yapan bir siyasal an- layış yasanmadı. Bıçak kemiğe dayanınca An- kara Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın, dün hem ger- çekleri sıralıyor hem de tekdir ile uslanmayanı yola getirmek için önemli yaptırrmlara girişeceğini açıklıyordu. Rakamlara bakalım: SHP be- lediyelerıne yüklüce para verdi- ği savına sarılan iktidarın sinsi uygulamalarını gözden geçire- lim, neler göreceğiz neler?.. Yönetimde tarafsızlığıyla övü- nen ANAP iktidarı zamanında Ankara Belediyesi'nin kamu ku- ruluşlarından alacakları şöyle: 1987'de kamu kuruluşlannın be- lediyeye su borcu sadece 305 mılyon, 88'de 2.4 milyar. SHP'nin belediye yönetimine geldiği yıl 1989'da kamu borçları nedense birdenbire sekiz katı artıyor. 16 milyara yükseliyor. Ankara Bele- diyesitoplam870 milyar borç üst- leniyor. Vadesi dolan belediye borçlarını Karayalçın yönetimi fa- izleriyle birlikte ödüyor. Tam 117 milyar. Yaklaşık her ay 10 milyar borç tasfiye ediyor. Yönetimlerde süreklilik kavra- mtnı kuşkusuz Karayalçın sahip- leniyor. Borç ödüyor, ama kamu kuruluşlannın yani devlet kurum- larının belediyeye olan su kay- naklı borçları nedense bir türlü ödenmiyor Tam 47 milyar alacak- lı belediye. Kimlerden? Milli Eği- tim Bakanlığı'ndan 23 milyar, Milli Savunma'dan 4 milyar, Jan- darma Genel Komutanlığı ndan 3 milyar, Hacattepe Ünıversitesi'nden 5, Ankara Üni- versitesi'nden 10 milyar, Ankara Valiliği'nden 6.6 milyar. Belediyenin durumu şu: Dev- lete borç ödüyor, alacağını alamı- yor! Devletin, hükumetin kılı kı- pırdamryor. Öyle ya belediye SHP'nin elinde. Baksın başının çaresine ve vur abalıya! Ne yapabilir Karayalçın? Hu- kuksal yollan zortar, alacağı olan kamu kuruluşlarına adam gön- derir, kendi ricacı olur, ama ses çıkmaz. Oysa asıl sorun halka hizmet etmek, halkı temsil etmek. ANAP'lı, SHP'li, DYP'li belediye meclisi üyelerinden bir "ricacı heyet" kuruyor. Borçlu kurumla- ra gönderiliyor. 1989'da iki, 1990'da bir kez bu heyet borç tahsili için kapı kapı geziyor. Yi- ne ses yok. Bugün git yann gel benzeri yanıtlar aJınıyor. Karayalçınricactheyetle de ye- tinmiyor. Adı geçen kurumlara bu yıl içinde üç kez mektup yazarak borçlarını ödemelerini istiyor. Ya- zılı ricalar da çöp sepetine. Bıçağın kemiğe dayandığı bir gün, temmuz ayının son günle- rinde Karayalçın zorunlu karan alıyor. Borçlarını 31 ağustosa ka- dar ödemeyen adı bilinen kamu kuruluşlannın suyunu kesecek. Karar gazete haberi olmaktan çıkıyor. Murat Karayalçın resmen duyuruyor. Bu koşuldaokulların, hastane- lerin suyu da kesilecek. ANAP propagandası hemen başlayacak yaveye: Hastaneleri, okulları susuz bırakan SHP be- lediyeleri!.. Bir de 'borç yiğidin kamçısıdır' derler. ANAP yonetiminde bu de- yişe inanıiır mı? Yunanistan ABD'den açıklama istedi ANKARA (Cumhuriyet Bttro- sn) — ABD Başkanı Georgc Bush'un Cumhurbaşkanı Turgat Özml'a gönderdiği "güvence mek- tubu"nun açıklanması istemi, An- kara'dan sonra Atina'yı da kanş- tırdı. Yunanistan hükümeti ABDi nin Türkiye'ye verdiği güvencenin, 8 temmuzda imzalanan ABD - Yunanistan Savunma Işbirliği An- laşraası (SİA) ile çelişip çelişme- diği yönünde VVashington'dan açıklama istedi. Gerek Atina'nın bu istemi, gerekse Türkiye'de mu- halefet partilerinin mektup met- ninin açıklanması yolundalci giri- şimleri sonrasmda Washington'da ABD Dışişleri Bakanlığı'nın her iki tarafı da "gözetecek" bir açık- lama yapması beklentisinin yo- ğunlaştığı öğrenildi. Dışişleri Bakanlıği yetkilileri, Başkan Bush'un Cumhurbaşkanı özal'a gönderdiği 27 temmuz ta- rihli mektubu hafta başından iti- baren ilgili birimlerde incelemeye aldüar. Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer'in de Kahire'ye gitmeden ön- ce incelediği mektup konusunda ISO ve nö'dan Taner'e (Baştarafı I. Sayfada) Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, Kıska tnşaat Yonetim Kurulu Baş- kanı Oğuz Giirsel, Koçtuğ Deniz- cilik Yonetim Kurulu Başkanı Ali Kocman katıldılar. Kutlutaş Hol- ding Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Kocak yurt- dışında ol- duğundan bu toplantıya katılama- dı. TÜStAD ve TOBB'yi davet et- meyen Güneş Taner'e iş dünyası- nın tepkisini, öteki meslek kuru- luşları katılmayarak gösterdi. ts- tanbul Ticaret Odası Başkanı Ata- lay Şabinoglu, "Mazeretimi bildir- dim, katılmadım" derken, lstan- bul Sanayi Odası Başkanı Mem- duh Hacıoğlu, "Prensibi bana ay- kın geldi, katılmadım" diye ko- nuştu. Memduh Hacıoğlu, görü- şünü şöyle açıkladı: "tstanbul Sanayi Odası Başka- nı olarak tstanbullu sanayicilerin sorunlannı ya bakanın kendi m»- kamında ya da tSO'da tarbşma- dan yanayım. Bu sornnlan başka yerde tartışmada yarar görmiiyo- nım. Karma bir grabnn içinde so- runlan tarbşmaktan olumlu bir drvalogmn kurulacagını duşünmü- yorum. Odamızm kapısı sayın ba- kana ber zaman acıktır. Biz de makamına gideriz ve her zaman da diyalogdan yanayız." Toplantıya çağrılı olmayanlar- dan Türkiye Odalar Birliği (TOBB) Başkam Yalım Erez de Ankara Sanayicileri ve tşadamla- rı Derneği'ni ziyareti sırasında yaptığı konuşmada şöyle dedi: "TOBB'nin ekoaomik konnlar- da muhatabı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sayın Başbakan'dır. bakanlıkta yapılan değerlendirme- ler, "Türkiye'nin Yunanistan St- A'sı konusunda ABD'den istediği yazılı güvencenin bu mektupla karşılandığı" doğrultusunda oluş- tu. Dışişleri Bakanlıği yetkilileri, Washington'daki Bush-özal gö- rüşmesi tutanaklannın basma sız- dınlması olayının bir benzerinin yaşanmaması için "büyük bir Üüzlikle" sakladıklan mektup metninin açıklanması konusunda- ki sorulan "Bunun takdiri Sayın Özal'a »ittir" diye yanıtlıyorlar. Bu konuda Cumhuriyet'e bilgi ve- ren üst düzey bir yetkilinin göruş- leri şöyle: "Söz konusu mektup, özel mn- habcrat kapsamındadır. .Açıklan- ması ancak Sayın Özal'ın takdiriy- le mtimkündur, ancak bu durnm- da da Başkan Bush'un olumlu gö- riişünün ahnması gerekir. Biz, b«- kanuk olarak Cumhurbaşkanhg^ ndan yapılan açıklamayı yeterii göriiyoruz. Ve mektup metninin açıklanması yolunun seçilmesini önermiyoruz. Ancak ABD yöne- timinin Yunanistan'ın girişimleri üzerine dolaylı bir açıklama yap- ması beklentisi var." Öte yandan Başkan Bush'un mektubu konusunda Cumhurbaş- kanlığı tarafmdan basına bilgi ve- rilmesi sonrasmda, Atina'da baş- layan tartışmalarm, Konstantin Mitsotakis başkanlığındaki Yeni Demokrasi hükümetinin "sert" biçimde eleştirilmesine neden ol- duğu belirtiliyor. Yunanistan'da- ki muhalefet partileri, ABD ile imzalanan Us anlaşmasımn içer- diği "tebdiüere karşı birbirlerinin egemenlik ve toprak bütiinlugünn kornma'' hükmiinü "göstermeUk" diye niteleyerek ABD'nin Atina ve Ankara karşısında "ikflT oynadı- ğı iddiasım gündeme getirdiler. Bu eleştirüer üzerine Yunan hüküme- tinin diplomatik kanallardan Washingon'a başvurarak, "Bosn^ un mektubunda yer alan güvence- nin ne oMngunnn kendilerine bildirilmesi" isteminde bulundu- lar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear