22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 MEKTUP KENTtfAŞAM KONUK YAZAR 13 AĞUSTOS 1990 Halkotobüsü şoförleri • Özd halk otobüslerinde şoförlerin yüksek sesle müzik dinlemeleri, yolculan rahatsız ediyor. Şoförle birlikte müzik dinlemek zorunda olmadığunızı anlatmamıza rağmen, şoförler bize ters cevaplar veriyor. Yctkililerin bu durumla ügilenmelerini istiyorum. SÜLEYMAN AYGÜN DiKİLİTAŞ 3 apartman su alamıyor • Mukaddarcı Sokak'tan «nıyan Hüseyin Karaman, •partmanlaniKİa 1 aydır sulann akmadığıru belirtti. Diger apartmanlarda sulann akmasına rağmen, Kristal, Saıay ve Albayrak apartmanlannın nılannın yaklaşık 1 aydır akmadığını söyleyen Hüseyin Karaman, İSKl'yi defalarca aramalanna rağmen yetkililerin sorunlanyla ilgüenmediğini belinti. Süreya'nın oğlu vurularak öldü • İstanbul Haber Servisi — Bir süre önce yitirdiğimiz şair-yazar Cemal Süreya'nın oğlu Memo Emrah Seber (21), Rızapaşa'daki evinde av tüfeğiyle vurularak öldü. Olay önceki gece 20.30 sıralarında Mühurdar Caddesi Cihanseraskeri Sokak Basak Apartmanı'nda meydana geldi. Polisten edinilen bilgiye göre, evdeki av tüfeklerini arkadaşı Mehmet Fırat Kaya'ya gösteren Memo Emrah Seber, namlunun ucundan tuttuğu sırada tüfek ateş aldı. Tüfeğin, Mehmet Fırat Kaya'nın kabzayla oynadığı sırada ateş aldığı bildirildi. Memo Emrah Seber'in boynundan aldığı yarayla olay yerinde öldüğü belirtildi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. AÇIKHAVA COŞTU —Ülkemizin en ünlıi pop sanatçılan, AçıkhavaTiyatrosu'nu dolduran binlerce mıizikseveri coşturdu. Pop sanatçılarından 'merhaba' MUHARREM AYDIN "Pop mttzik dünyada en geniş dinleyid kirJesi olan çagın en önemli müzigidir. Çiinko pop müzigin dinamizmi, coşkusu, in- sanlara ve kiüelere moral ve enerji verir. Sevgi, umut ve dostluk do- lu şarkılar, toplumlan ve insan- lan birliğe, doğruluğa ve banşa çağınr. Pop şarkılan tüm ajnlık- lan, kinleri, bütiın sınırlan, bü- tün politikalan aşarak dünyaya insanlığa dostça seslenir. Bu mu- zik diınyada acıyı tatlıya. umut- suzlogn umuda, ölümiı yaşama çeviren bir büyüdür. 1980'li yıl- larda böyie olmadı, ama inanıyo- nım ki 1990lı yıllar Türk pop müziğinin kralbgını ilan etügi yıl- lar olacak. Hep gundemde ve ar- vede kalacak. tşte POPSAV bu amaçlarla kurnldu." Pop müzik sanatçılannı bir çatı altında toplamak ve Türk popu- nu yurtiçi ve yurtdışında tanıtmak amacıyla kurulan Popüler Müzik Sanatı Vakfı (POPSAV) Yöneüm Kurulu Başkanı Erol Evgin'e ait bu sözler. önce çocuğun âdı POPSAV olarak belirlendi. Sonra bir adım daha atılarak Kültur Bakanlığı'n- dan Yedikule Surlan'nın avlusu istendi. Olumlu yanıtın gelmesi ve 100 milyonluk yardım teklifinin hemen ardmdan ise 10-11 ağustos günleri Açıkhava Tiyatrosu'nda "POPSAV 1. Müzik Şöleni" dü- zenlendi. Beklenen an gelmişti ve önceki gece bu "harika çocuk", Açıkha- va Tiyatrosu'nun geniş sahnesin- de binlerce pop müzikseverin göz- leri önunde ve en önemlısi de ül- kemizin en ünlü pop sanatçıları- nın "ellerinde" dunyaya "merbaba" dedi. Orkestrasıyla sahnede "devleşen" Turan Yük- seler'in önunde; Halit Kıvanç, Erol Evgin'in Kültur Bakanı Namık Kemal Zeybek, Kültur Ba- kanlığı Musteşar Yardıması Cev- det Türkeroğlu, İstanbul Kültur Muduru Rahmi Çubukçu, en kı- demli besteci olduğu için Selmi Andak ve şölene katılan tüm sa- natçılara ve emegi geçenlere ayrı ayrı plaket vermesinin ardmdan sunucular Halit Kıvanç, Müge Oruçkaptan ve tzzet öz sahnedeki yerlerini aldılar. lzzet öz, Turk pop müziğinin geleceğine yönelik Pop müzik sanatçılannı bir çatı altında toplamak veTürk popunu tamtmak amacvyla kurulan Popüler Müzik Sanatı Vakfı (POPSAV), 1. Muzik Şöleni'yle dünyaya 'merhaba' dedi. Muge Oruçkaptan ve tzzet Öz'un sunuculuğunu ustlendiği "POP- SAV t. Muzik Şöleni"nde "ük- ler"in oldukça fazla olduğu dik- katleri çekiyordu. "tlk ket" bu kadar çok ünlü sanatçı hem de hiçbir ücret almadan bir araya ge- tiriliyordu. "tlk kez" müzik ala- nında böylesı bir dayanışma ya-^ şanıyordu. Turkiye'nin "ilk" özel televizyonu olan Magic Box, Turkiye futbol Hgjerinden sonra "ilk kez" bir müzik organizasyo- nunun yayın haklannı satın alıyor. ve çekimini yapıyordu. bu dayanışmayı övdü, Müge Oruçkaptan Magic Box'un şöle- ni kameraya aldığına dikkat çeke- rek "h«fif yollu" reklam yaptı ve Halit Kıvanç şu sözlerle 1. Müzik Şöleni'ni başlattı: "Eğer Sad- dam'da birazcık akıl olsaydı şim- di savaş alarunda degil, burada bu müzik alanında olurdu." tlk gün Yeni Turkü. Osman Yagmurdereli, Nilüfer, Ayşegül Aldinc, Rıza Silahlıpota, Nükhet Duru, Şenay Yıizbaşıoğlu, Erol Evgin, Fusun Önal, Saadet Sun, Gıilten Evren ve Muzik Yolcula- n'nm yer aldığı şölenin ikinci ve son gecesinde ilk olarak Coşkun Demir sahne aldı. Her sanatçının 3 parcasını seslendirdiği müzik şo- leninde daha sonra sırasıyla Emel - Erdal ikilisi, Jale, Atilla Atasoy, Kayahan. Sibel Egemen, Nil Bu- rak, Leman Sam. Neco, Cem Ka- raca - Cahit Berkay - l'gur Dik- men iiclüsii, Erol Buyiikburç, Ali Kocatepe, Hölya Yiğitalp, Maz- har - Fuat - Özkan (MFÖ) ve Se- zen Aksu hayranlaruun karşısına çıktılar. Sahne alan her sanatçı "kendi dinleyicisinden" başlayan ve tüm Açıkhava'yı kaplayan geniş bir yelpazede parçalarını yorumladı- lar. Kimi zaman bu sanatçüar bin- lerce kişiyle ilginç diyaloglar kur- dular, kimi zaman birlikte şarkı söylediler, kimi zaman da "jov" yaptılar. 4.S saatlik "pop müzik maralo- nu" Sezen Aksu'nun üçuncü ve son parçası ile bittiğinde şiddetli bir yağmurun başlaması Halit Kı- vanç'ın şu yorumuna neden olu- yordu: "Göniyorsunuz sevgili müzik- severler, POPSAV'ınbn ilk mü- zik şöleninde doğan bebek öyle- sine oğurlu ve bereketli olarak diınyaya geldi ki günlerdir hasre- tini çektiğimiz yagmunı bile yag- dırdı." Ayasofya'nın Altı ve Ustü ÇELİK GÜLERSOY Bir süredir basında, defıne ko- nusunda deneyimli bir vatanda- şımızın, Ayasofya'mn temelle- rindeki bir hazineyi çıkarabilmek için izin istediğini okuyoruz. Kendisini bu inanca göturen keş- fi, Vefa semtindeki bir yapısının altında bir dehlize rastlamalan ve bunun ucunun da Ayasofya'ya çıktığı yolunda belirtiler (ya da kanıtlar) bulunması imiş. Ayasofya'dan birkaç yöne giz- li dehlizler gıtüği, hep söylenilen bir bahis olmuştur. Çevre semt- lerinde yetişmiş arkadaşlanmızm çocukluk yillannda sık sık bu gi- bi toprak altı geçitlerine dalıp, sonra karanlık ve havasızlıktan geri döndüklerini ballandırabal- landıra anlatmalan da hep bu "Ayasotya tiineli'ne baglanarak sona erdirilir. Lalelili, Beyazıtlı dostlanmın bu deneyimleri ger- çekten de, çekince sonu Ayasof- ya'ya varacak bir ipin ucunu bul- maları mıdır, yoksa kusura bak- masınlar, körlerin fıli tuttukları yerine göre tarifleri gibi, ortadan kalkmış eski bir yapının derin te- melleri içinde dolaşıp durmalan- nı mı anlatır, bilemem. Birçok arkeoloğumuz var, onlann şu yı- lan hikâyesine dönen Ayasofya'- mn gizli dehlizleri sorununu bir açıklığa kavuşturmalan, iyi ola- cak. Bu bilimsel noktanın yanında, açıkta kalan pratik sorunlar da var tabii. Diyelim, birtakım tü- neller var ve bunların birinde de (bakarsıruz, bir kaçinda) hazine- ler, korsan filmlerindeki gibi pas- h demir sandıklan içinde yatıyor ve içinde silme duka altınlannı, torbalar dolusu mücevherlerini saklıyor. Pelci, ama bunlara han- gi teknikle ulaşılacak? Ayasof- ya'nın temelini kazmak, olmaz. Yapının güvenliği nedeniyle, hiç- bir sorumlu makam, bu izni ver- mez. Gömü'ye ters taraftan, ya- ni bu olayda olduğu gibi, yolun öbür ucundan girilmeye çalışılsa, Vefa ile Sultanahmet arası, dün- yanm yolu. Arada bir alay yapı blokları var. Kazılar ve yeni te- meüerle, varsayılan eski tünel, kimbilir kaç yerinden çökmüş ve dolmuştur. Ben, bu yazımda arkeolojik olaya iki ayrı ve değişik açıdan yaklaşmak istiyorum: Bunlar be- nim kendi alanlarım. Arkeoloji- ye, Frenkçe ve kafîyeli olarak da denk duşüyor: Sosyolojik ve de turistik açilar. Sosyolojik olarak alınınca, şu defuıe hikâyelerinde de toplum olarak, uzun emek ve çaba har- camadan, hep bir şeyleTe hazır- dan konmak tutkumuzun, bir işareti yok mu? Bir voli vurmak, gömü bulmak, köşeyi dönmek genel kavramları ve yaygın öz- lemlerinin, yeni bir 'tezâhürfl." tkinci söyleyeceğim, bu birin- cisinin uzantısı: Aslında uzman olmaya gerek yok, Ayasofya'nın cevrelennde oturanlar, ya da kül- tur ve turizm olayına uzaktan ya- kından biraz bulaşanlar da bilir ya, biz turizmriler, daha bir işin içindeyizdir: Bize göre, Ayasofya'mn ken- disi, butunu ile altındandır. 1500 yılı aşkın zamana uzanan ve bü- tün insanlığa onur veren bu olağanüstü medeniyet ve sanat amtının, altın gibi bir madene benzetilmesi bile uygun değıl. den tebessüm ettiğinizi anlıyo- rum. Şöyle bir şey bizde olsay- dı, neler yapmazdık diye duşün- dünüz!" Meslekdaşım, sessizce- başını sallayarak beni doğruladı. Evet, Balkanlılar, ellerindeki çapı sınırlı tarihi değerler ve tek yanh doğal güzeüiklerte, çok şey- ler yaptılar. Biz ise neler becermeyiz ki! Kapısma levha asmışız: Akşam saat 17.00'de kaparız. Aslında bu 16.30 olarak gerçekleşiyor. Yaz saati ile öğle vakti demek ol- duğuna göre, yanm gün eder. Ki- mi gün, bülünü ile kapahdır. Gü- nübirlik gelen gemiler ona rast- lamışsa, turist saçıru başını yolar, kronik bir onanm. fideneksizlik yüzünden, on yıllardır sürüyor. Ayasofya'yı onaramayan ttlke- miz, hiç gereği yokken surlann arabesk bir zevkle yeni baştan in- şasına milyarlar döker. Personel, içler acısı hakle. Dil bilen bir reh- ber yok Ne kla\uz teypler, ne Ayasofya'nın temellerindeki bir hazineyi çıkarmak için izin istendiğini, basmda okuyoruz. Bize göre Ayasofya'nın kendisi, bütünü ile altındandır. 1500 yılı aşkın zamana uzanan bu olağanüstü medeniyet ve sanat anıtımn, aîtın gibi bir madene benzetilmesi bile bize göre uygun değil. Ama hani, ancak sonuçlan ile al- tın geliri getirebilecek bir sanat madenidır bu anıt-yapı diyece- ğim, ama gunumüz Türkiye'si- nin piyasa ortamına uydurarak söyleyecek olursam, değeri ve önemı, artık % 10-20 gelir getir- diği içinhalkın gözünden düşen altın şöyle dursun, kapışılmakta olan borsa kâğıtlannın bile, çok- çok üzerinde olmak gerekir. Çünkü çok daha uzun ömürlü- dür ve kendini tarihte kaç kez ka- nıtlamış, nice badireden ayakta kalarak çıkmıştır!.. Çok yıllar önce, Balkan ülke- lerinin turizm atağına geçtikleri bir dönemde, Rumen kulübünün genel sekreterini Ayasofya'ya gö- türmüştüm. Adam, o zaman Ru- men başbakanına akraba, etkili bir yöneticiydi. Anıtın dış sade- liğinden sonra, içindeki heybet karşısında, çoğu ziyaretçi gibi bir süre saygı ile sustu ve iç derinlik- leri, şaşkınlıkla seyre daldı. Son- ra bir ara, gulürnseyerek bana baktı. Kendisine dedim ki: "Ne- kııap-album yayınları, ne de di- apozitıf dizileri. Batı müzelerine albenî veren bu zenginliklerin de hiçbiri yok. Anıtın önü, ilkel mi ilkel bir kahvehane. Dünyayı ayağa kaldırabilecek buluşlar, diyelim, bir "Uluslara- rası Dini Müzik Festivali" cinsin- den kullanımlar ise mevcut or- tamda, maazallah, güvenlik ku- ruluslannın gece rüyasına girse uykulannı kaçınr. Çocukluğumdaki ders kitapta- rında, bir öykü yer alırdı, insa- nımızı calışmaya özendirmek için: Bir köylü, ölürken oğulla- nna, tarlalarında gömü olduğu- nu haber vermiş. Çocuklar her yanı kazmışlar, ama hiçbir şey çıkmamış. Sonra mecbur kalıp meyve dikmiş ve tahıl ekmişler. / Hazine bulmuş kadar para ka- . zanmışlar. Bunun gibi, Ayasofya'nın bi- zi bekleyen altınlan da temelin- de, yerin altında değil efendim, yerin üstünde, üstünde. SİNEMA • TÎYATRO • GÖSTERİ CtMGENELER ^ 7AMAMT ^ Susta durmayan bir köpek, susta duran bir adamı nasıl gevşetti ? Brr»öh EMEK 144 M 39 12 00-1415-16J0-18 45-2115 Kıd*t» REKS 3X01 12 11 00-1415-16-30-18 4H115 fctkn AKlMI277eS6 1215-1430-16 45-1900-2115 b»lt IZMM Z14 Î81 12 15-14 30-16 45-19 00-2115 Hüküm kesuüeşmiş, tüm yaşaını bir cehennerae dönmüştü... Bütün yollar kesik, bütün kapılar kapalıydL PERA 146 97 38-132 64 26 MOST PRODUCTION • NUKHET/TIMUR DURU/ SELCUK6 BİZİM ŞARKILARIMIZ? SUÇSUZ BİR ADAM"An fonocent Man' fATRICKSWAYZE Datton yanlız yaşar, profesyonel gibi kavga eder ve yarını düşünmeden sever. DIVRİGI KÜLTUR DERNEGI SLNAR 13360682)1100-1330-16-00-1900-2145 (5720444ı 11 00-13.30-16 00-18 30-2130 (143 75 76) 12D0-14 15-16 30-18 45-2115 (147 9665) 1100-13 00-15OO-17 15-19 30-21 45 (1610191) J2D0-14 15-16 30-18 45-2100 hktn METMira. (12574 78)1215-14 30-1645-19 00-2115 Eskn«lm KIUC0Û.U ( 1 2063) 14 30-16 45-1900-2115 SUKTf» takıtfi 74 ATUS -6AZİ • • •* OLU OZANLAR DERNEĞÎ Bıkırkiy KUYA 542 11 72 11 00-13 3O-1600-18 30-21 00 REKLAM FİLMİ DAGmiMNDA FIDfl Fîim149 50 33 PIR SCbTAN ABDftb SMt M.00-de bt. DANIEL BRENDA DAY LEWIS FRICKER SOL AYAĞIM SONHAFTA •(Vtİlıı C£P |FH»»| 149 01 66 12.00-14 15-16 30-18 45-2115 »nUrı ET1 Sanat «srtuı 229 62 30 1215-14 30-16 45-19 00-21 15 Iznir ÇIHAR 14 48 6I 1215-14 3016 45-19 00-21 15 1 7 A Ğ U S T O S ' D A S İ N E M A A A R D A VAH$ISomething Wild Melanie Griffith • Jeff Daniels Yön: Jonathan Demme EFES PILSEN Dünyaca ünlü Lezgtnka 'nın muhteşem gösterisıni kaçmaytn. Coşun. Coşun, coşun... AÇIKHAVA TİYATROSU 17-18-19 Ağustos, soat 21.30 Bi'rffer, Vakkorotna Taksim(151 15 71} v«. VoilıcnjTia Svodıye (360 90 91) moğoıatannda Açdın engin denizlere... KorsanUria savaşın... Macerayı riı de yaşaym... Chartıon C l n m Oivtt ChnBfhcı "T-easure Istand t ' 3C-K 00-16 JJ-MOC-eiJD buttıKKtnno '00-13 JHS«.«»-21 DO untUtnaLOİMU 13JH73M1JO HTI I I 1 İ O C V is-u jo-ıe tı«oo-? 15 22 AĞUSTOS'dan itibaren RUMELİHİSARI AÇIKHAVA TİYATROSU SEZEN AKSU SÖYLÜYOR • V4«OM*U Takum Mİ 13 71 • VAKKOtAMA SiMtyr 3609090 • lUMtllHISAB 157 75 50 f^imdtf, WM MK». RUMEUHISA AÇ1KHA\ YAZETKİNLİKLERİgO BİR FİLM BİR KONSER METROPOLİS Yön: Fritz Lang OKAY TEMİZ ve Grubu 14 Ağustos Salı Bitet Satış Yertorl: VakKorama Taksım - Suadıye ve Dünya Sjneması Y»r. Aç* Hava Ttyalrosu Saat: 20 30 YAZETKİNÜKLERİBO BİR FİLM BİR KONSER SIRADAN FAŞİZM Yön: Mikhail Romm GRUP KIZILIRMAK 16 Ağustos Perşembe Bilet Satış Y»rtari: Vakkorama Taksım - Suadıye ve DOnya Sineması Y«n Açık Hava Tıyatrosu Saat: 20.30 İŞTE AMERİKA'NIN EN KOMİK DÖRT ADAMI HEPSİNİN İSMİ EDDIE MURPHY Brçojlu DUNYA (149 93 61) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15 Kld*Sy KAOIKOT (337 74 00) 11 00-1330-1600-1830-21 45 Ankan-KIZHMMAK (125 53 93) 12 15-14 30-16 45-19 00-21 15 Sinema-Tıyatro Gösteri Duyurularınız İçin 146 97 38 132 64 26 YAZ ETKİNLİKLERİ 90 BİR FİLM HAİR Yön: Milos Forman BİR KONSER Kiiçük Bir Öykü Bu 13 Ağustos Pazartesi Biiet Satış Yerleri: Vakkorama Taksım - Suadıye ve Ounya Sineması Yer: Acık Hava Tıyatrosu Saat: 20 30 YAZ ETKİNLİKLERİ 90 BİR FİLM Kuru Beyaz Bir Mevsim Marlon Brando BİR KONSER 15 Ağustos Çarşamba Bilet Satış Yerleri: Vakkorama Taksım - Suadıye ve Dunya Sineması Yer: Açık Hava Tıyatrosu Saat: 20 30
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear