Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8
MEKTUP
KENTtfAŞAM
KONUK YAZAR
13 AĞUSTOS 1990
Halkotobüsü
şoförleri
• Özd halk otobüslerinde
şoförlerin yüksek sesle müzik
dinlemeleri, yolculan rahatsız
ediyor. Şoförle birlikte müzik
dinlemek zorunda olmadığunızı
anlatmamıza rağmen, şoförler
bize ters cevaplar veriyor.
Yctkililerin bu durumla
ügilenmelerini istiyorum.
SÜLEYMAN AYGÜN
DiKİLİTAŞ
3 apartman
su alamıyor
• Mukaddarcı Sokak'tan
«nıyan Hüseyin Karaman,
•partmanlaniKİa 1 aydır sulann
akmadığıru belirtti. Diger
apartmanlarda sulann akmasına
rağmen, Kristal, Saıay ve
Albayrak apartmanlannın
nılannın yaklaşık 1 aydır
akmadığını söyleyen Hüseyin
Karaman, İSKl'yi defalarca
aramalanna rağmen yetkililerin
sorunlanyla ilgüenmediğini
belinti.
Süreya'nın oğlu
vurularak öldü
• İstanbul Haber Servisi
— Bir süre önce
yitirdiğimiz şair-yazar
Cemal Süreya'nın oğlu
Memo Emrah Seber (21),
Rızapaşa'daki evinde av
tüfeğiyle vurularak öldü.
Olay önceki gece 20.30
sıralarında Mühurdar
Caddesi Cihanseraskeri
Sokak Basak
Apartmanı'nda meydana
geldi. Polisten edinilen
bilgiye göre, evdeki av
tüfeklerini arkadaşı
Mehmet Fırat Kaya'ya
gösteren Memo Emrah
Seber, namlunun ucundan
tuttuğu sırada tüfek ateş
aldı. Tüfeğin, Mehmet Fırat
Kaya'nın kabzayla oynadığı
sırada ateş aldığı bildirildi.
Memo Emrah Seber'in
boynundan aldığı yarayla
olay yerinde öldüğü
belirtildi. Olayla ilgili
soruşturmanın
sürdürüldüğü bildirildi.
AÇIKHAVA COŞTU —Ülkemizin en ünlıi pop sanatçılan, AçıkhavaTiyatrosu'nu dolduran binlerce mıizikseveri coşturdu.
Pop sanatçılarından 'merhaba'
MUHARREM AYDIN
"Pop mttzik dünyada en geniş
dinleyid kirJesi olan çagın en
önemli müzigidir. Çiinko pop
müzigin dinamizmi, coşkusu, in-
sanlara ve kiüelere moral ve enerji
verir. Sevgi, umut ve dostluk do-
lu şarkılar, toplumlan ve insan-
lan birliğe, doğruluğa ve banşa
çağınr. Pop şarkılan tüm ajnlık-
lan, kinleri, bütiın sınırlan, bü-
tün politikalan aşarak dünyaya
insanlığa dostça seslenir. Bu mu-
zik diınyada acıyı tatlıya. umut-
suzlogn umuda, ölümiı yaşama
çeviren bir büyüdür. 1980'li yıl-
larda böyie olmadı, ama inanıyo-
nım ki 1990lı yıllar Türk pop
müziğinin kralbgını ilan etügi yıl-
lar olacak. Hep gundemde ve ar-
vede kalacak. tşte POPSAV bu
amaçlarla kurnldu."
Pop müzik sanatçılannı bir çatı
altında toplamak ve Türk popu-
nu yurtiçi ve yurtdışında tanıtmak
amacıyla kurulan Popüler Müzik
Sanatı Vakfı (POPSAV) Yöneüm
Kurulu Başkanı Erol Evgin'e ait
bu sözler.
önce çocuğun âdı POPSAV
olarak belirlendi. Sonra bir adım
daha atılarak Kültur Bakanlığı'n-
dan Yedikule Surlan'nın avlusu
istendi. Olumlu yanıtın gelmesi ve
100 milyonluk yardım teklifinin
hemen ardmdan ise 10-11 ağustos
günleri Açıkhava Tiyatrosu'nda
"POPSAV 1. Müzik Şöleni" dü-
zenlendi.
Beklenen an gelmişti ve önceki
gece bu "harika çocuk", Açıkha-
va Tiyatrosu'nun geniş sahnesin-
de binlerce pop müzikseverin göz-
leri önunde ve en önemlısi de ül-
kemizin en ünlü pop sanatçıları-
nın "ellerinde" dunyaya
"merbaba" dedi. Orkestrasıyla
sahnede "devleşen" Turan Yük-
seler'in önunde; Halit Kıvanç,
Erol Evgin'in Kültur Bakanı
Namık Kemal Zeybek, Kültur Ba-
kanlığı Musteşar Yardıması Cev-
det Türkeroğlu, İstanbul Kültur
Muduru Rahmi Çubukçu, en kı-
demli besteci olduğu için Selmi
Andak ve şölene katılan tüm sa-
natçılara ve emegi geçenlere ayrı
ayrı plaket vermesinin ardmdan
sunucular Halit Kıvanç, Müge
Oruçkaptan ve tzzet öz sahnedeki
yerlerini aldılar. lzzet öz, Turk
pop müziğinin geleceğine yönelik
Pop müzik sanatçılannı bir çatı altında
toplamak veTürk popunu tamtmak amacvyla
kurulan Popüler Müzik Sanatı Vakfı
(POPSAV), 1. Muzik Şöleni'yle dünyaya
'merhaba' dedi.
Muge Oruçkaptan ve tzzet Öz'un
sunuculuğunu ustlendiği "POP-
SAV t. Muzik Şöleni"nde "ük-
ler"in oldukça fazla olduğu dik-
katleri çekiyordu. "tlk ket" bu
kadar çok ünlü sanatçı hem de
hiçbir ücret almadan bir araya ge-
tiriliyordu. "tlk kez" müzik ala-
nında böylesı bir dayanışma ya-^
şanıyordu. Turkiye'nin "ilk" özel
televizyonu olan Magic Box,
Turkiye futbol Hgjerinden sonra
"ilk kez" bir müzik organizasyo-
nunun yayın haklannı satın alıyor.
ve çekimini yapıyordu.
bu dayanışmayı övdü, Müge
Oruçkaptan Magic Box'un şöle-
ni kameraya aldığına dikkat çeke-
rek "h«fif yollu" reklam yaptı ve
Halit Kıvanç şu sözlerle 1. Müzik
Şöleni'ni başlattı: "Eğer Sad-
dam'da birazcık akıl olsaydı şim-
di savaş alarunda degil, burada bu
müzik alanında olurdu."
tlk gün Yeni Turkü. Osman
Yagmurdereli, Nilüfer, Ayşegül
Aldinc, Rıza Silahlıpota, Nükhet
Duru, Şenay Yıizbaşıoğlu, Erol
Evgin, Fusun Önal, Saadet Sun,
Gıilten Evren ve Muzik Yolcula-
n'nm yer aldığı şölenin ikinci ve
son gecesinde ilk olarak Coşkun
Demir sahne aldı. Her sanatçının
3 parcasını seslendirdiği müzik şo-
leninde daha sonra sırasıyla Emel
- Erdal ikilisi, Jale, Atilla Atasoy,
Kayahan. Sibel Egemen, Nil Bu-
rak, Leman Sam. Neco, Cem Ka-
raca - Cahit Berkay - l'gur Dik-
men iiclüsii, Erol Buyiikburç, Ali
Kocatepe, Hölya Yiğitalp, Maz-
har - Fuat - Özkan (MFÖ) ve Se-
zen Aksu hayranlaruun karşısına
çıktılar.
Sahne alan her sanatçı "kendi
dinleyicisinden" başlayan ve tüm
Açıkhava'yı kaplayan geniş bir
yelpazede parçalarını yorumladı-
lar. Kimi zaman bu sanatçüar bin-
lerce kişiyle ilginç diyaloglar kur-
dular, kimi zaman birlikte şarkı
söylediler, kimi zaman da "jov"
yaptılar.
4.S saatlik "pop müzik maralo-
nu" Sezen Aksu'nun üçuncü ve
son parçası ile bittiğinde şiddetli
bir yağmurun başlaması Halit Kı-
vanç'ın şu yorumuna neden olu-
yordu:
"Göniyorsunuz sevgili müzik-
severler, POPSAV'ınbn ilk mü-
zik şöleninde doğan bebek öyle-
sine oğurlu ve bereketli olarak
diınyaya geldi ki günlerdir hasre-
tini çektiğimiz yagmunı bile yag-
dırdı."
Ayasofya'nın Altı ve Ustü
ÇELİK GÜLERSOY
Bir süredir basında, defıne ko-
nusunda deneyimli bir vatanda-
şımızın, Ayasofya'mn temelle-
rindeki bir hazineyi çıkarabilmek
için izin istediğini okuyoruz.
Kendisini bu inanca göturen keş-
fi, Vefa semtindeki bir yapısının
altında bir dehlize rastlamalan ve
bunun ucunun da Ayasofya'ya
çıktığı yolunda belirtiler (ya da
kanıtlar) bulunması imiş.
Ayasofya'dan birkaç yöne giz-
li dehlizler gıtüği, hep söylenilen
bir bahis olmuştur. Çevre semt-
lerinde yetişmiş arkadaşlanmızm
çocukluk yillannda sık sık bu gi-
bi toprak altı geçitlerine dalıp,
sonra karanlık ve havasızlıktan
geri döndüklerini ballandırabal-
landıra anlatmalan da hep bu
"Ayasotya tiineli'ne baglanarak
sona erdirilir. Lalelili, Beyazıtlı
dostlanmın bu deneyimleri ger-
çekten de, çekince sonu Ayasof-
ya'ya varacak bir ipin ucunu bul-
maları mıdır, yoksa kusura bak-
masınlar, körlerin fıli tuttukları
yerine göre tarifleri gibi, ortadan
kalkmış eski bir yapının derin te-
melleri içinde dolaşıp durmalan-
nı mı anlatır, bilemem. Birçok
arkeoloğumuz var, onlann şu yı-
lan hikâyesine dönen Ayasofya'-
mn gizli dehlizleri sorununu bir
açıklığa kavuşturmalan, iyi ola-
cak.
Bu bilimsel noktanın yanında,
açıkta kalan pratik sorunlar da
var tabii. Diyelim, birtakım tü-
neller var ve bunların birinde de
(bakarsıruz, bir kaçinda) hazine-
ler, korsan filmlerindeki gibi pas-
h demir sandıklan içinde yatıyor
ve içinde silme duka altınlannı,
torbalar dolusu mücevherlerini
saklıyor. Pelci, ama bunlara han-
gi teknikle ulaşılacak? Ayasof-
ya'nın temelini kazmak, olmaz.
Yapının güvenliği nedeniyle, hiç-
bir sorumlu makam, bu izni ver-
mez. Gömü'ye ters taraftan, ya-
ni bu olayda olduğu gibi, yolun
öbür ucundan girilmeye çalışılsa,
Vefa ile Sultanahmet arası, dün-
yanm yolu. Arada bir alay yapı
blokları var. Kazılar ve yeni te-
meüerle, varsayılan eski tünel,
kimbilir kaç yerinden çökmüş ve
dolmuştur.
Ben, bu yazımda arkeolojik
olaya iki ayrı ve değişik açıdan
yaklaşmak istiyorum: Bunlar be-
nim kendi alanlarım. Arkeoloji-
ye, Frenkçe ve kafîyeli olarak da
denk duşüyor: Sosyolojik ve de
turistik açilar.
Sosyolojik olarak alınınca, şu
defuıe hikâyelerinde de toplum
olarak, uzun emek ve çaba har-
camadan, hep bir şeyleTe hazır-
dan konmak tutkumuzun, bir
işareti yok mu? Bir voli vurmak,
gömü bulmak, köşeyi dönmek
genel kavramları ve yaygın öz-
lemlerinin, yeni bir 'tezâhürfl."
tkinci söyleyeceğim, bu birin-
cisinin uzantısı: Aslında uzman
olmaya gerek yok, Ayasofya'nın
cevrelennde oturanlar, ya da kül-
tur ve turizm olayına uzaktan ya-
kından biraz bulaşanlar da bilir
ya, biz turizmriler, daha bir işin
içindeyizdir:
Bize göre, Ayasofya'mn ken-
disi, butunu ile altındandır. 1500
yılı aşkın zamana uzanan ve bü-
tün insanlığa onur veren bu
olağanüstü medeniyet ve sanat
amtının, altın gibi bir madene
benzetilmesi bile uygun değıl.
den tebessüm ettiğinizi anlıyo-
rum. Şöyle bir şey bizde olsay-
dı, neler yapmazdık diye duşün-
dünüz!" Meslekdaşım, sessizce-
başını sallayarak beni doğruladı.
Evet, Balkanlılar, ellerindeki
çapı sınırlı tarihi değerler ve tek
yanh doğal güzeüiklerte, çok şey-
ler yaptılar.
Biz ise neler becermeyiz ki!
Kapısma levha asmışız: Akşam
saat 17.00'de kaparız. Aslında
bu 16.30 olarak gerçekleşiyor.
Yaz saati ile öğle vakti demek ol-
duğuna göre, yanm gün eder. Ki-
mi gün, bülünü ile kapahdır. Gü-
nübirlik gelen gemiler ona rast-
lamışsa, turist saçıru başını yolar,
kronik bir onanm. fideneksizlik
yüzünden, on yıllardır sürüyor.
Ayasofya'yı onaramayan ttlke-
miz, hiç gereği yokken surlann
arabesk bir zevkle yeni baştan in-
şasına milyarlar döker. Personel,
içler acısı hakle. Dil bilen bir reh-
ber yok Ne kla\uz teypler, ne
Ayasofya'nın temellerindeki bir hazineyi
çıkarmak için izin istendiğini, basmda
okuyoruz. Bize göre Ayasofya'nın kendisi,
bütünü ile altındandır. 1500 yılı aşkın
zamana uzanan bu olağanüstü medeniyet ve
sanat anıtımn, aîtın gibi bir madene
benzetilmesi bile bize göre uygun değil.
Ama hani, ancak sonuçlan ile al-
tın geliri getirebilecek bir sanat
madenidır bu anıt-yapı diyece-
ğim, ama gunumüz Türkiye'si-
nin piyasa ortamına uydurarak
söyleyecek olursam, değeri ve
önemı, artık % 10-20 gelir getir-
diği içinhalkın gözünden düşen
altın şöyle dursun, kapışılmakta
olan borsa kâğıtlannın bile, çok-
çok üzerinde olmak gerekir.
Çünkü çok daha uzun ömürlü-
dür ve kendini tarihte kaç kez ka-
nıtlamış, nice badireden ayakta
kalarak çıkmıştır!..
Çok yıllar önce, Balkan ülke-
lerinin turizm atağına geçtikleri
bir dönemde, Rumen kulübünün
genel sekreterini Ayasofya'ya gö-
türmüştüm. Adam, o zaman Ru-
men başbakanına akraba, etkili
bir yöneticiydi. Anıtın dış sade-
liğinden sonra, içindeki heybet
karşısında, çoğu ziyaretçi gibi bir
süre saygı ile sustu ve iç derinlik-
leri, şaşkınlıkla seyre daldı. Son-
ra bir ara, gulürnseyerek bana
baktı. Kendisine dedim ki: "Ne-
kııap-album yayınları, ne de di-
apozitıf dizileri. Batı müzelerine
albenî veren bu zenginliklerin de
hiçbiri yok. Anıtın önü, ilkel mi
ilkel bir kahvehane.
Dünyayı ayağa kaldırabilecek
buluşlar, diyelim, bir "Uluslara-
rası Dini Müzik Festivali" cinsin-
den kullanımlar ise mevcut or-
tamda, maazallah, güvenlik ku-
ruluslannın gece rüyasına girse
uykulannı kaçınr.
Çocukluğumdaki ders kitapta-
rında, bir öykü yer alırdı, insa-
nımızı calışmaya özendirmek
için: Bir köylü, ölürken oğulla-
nna, tarlalarında gömü olduğu-
nu haber vermiş. Çocuklar her
yanı kazmışlar, ama hiçbir şey
çıkmamış. Sonra mecbur kalıp
meyve dikmiş ve tahıl ekmişler. /
Hazine bulmuş kadar para ka- .
zanmışlar.
Bunun gibi, Ayasofya'nın bi-
zi bekleyen altınlan da temelin-
de, yerin altında değil efendim,
yerin üstünde, üstünde.
SİNEMA • TÎYATRO • GÖSTERİ
CtMGENELER
^ 7AMAMT ^
Susta durmayan
bir köpek,
susta duran
bir adamı
nasıl gevşetti ?
Brr»öh EMEK 144 M 39 12 00-1415-16J0-18 45-2115
Kıd*t» REKS 3X01 12 11 00-1415-16-30-18 4H115
fctkn AKlMI277eS6 1215-1430-16 45-1900-2115
b»lt IZMM Z14 Î81 12 15-14 30-16 45-19 00-2115
Hüküm kesuüeşmiş,
tüm yaşaını bir cehennerae dönmüştü...
Bütün yollar kesik, bütün kapılar kapalıydL
PERA 146 97 38-132 64 26
MOST PRODUCTION •
NUKHET/TIMUR
DURU/ SELCUK6
BİZİM ŞARKILARIMIZ?
SUÇSUZ BİR ADAM"An fonocent Man'
fATRICKSWAYZE
Datton yanlız yaşar,
profesyonel gibi kavga eder
ve yarını düşünmeden sever.
DIVRİGI KÜLTUR DERNEGI SLNAR
13360682)1100-1330-16-00-1900-2145
(5720444ı 11 00-13.30-16 00-18 30-2130
(143 75 76) 12D0-14 15-16 30-18 45-2115
(147 9665) 1100-13 00-15OO-17 15-19 30-21 45
(1610191) J2D0-14 15-16 30-18 45-2100
hktn METMira. (12574 78)1215-14 30-1645-19 00-2115
Eskn«lm KIUC0Û.U ( 1 2063) 14 30-16 45-1900-2115
SUKTf»
takıtfi 74
ATUS
-6AZİ
• • •*
OLU
OZANLAR
DERNEĞÎ
Bıkırkiy KUYA 542 11 72
11 00-13 3O-1600-18 30-21 00
REKLAM FİLMİ DAGmiMNDA
FIDfl
Fîim149 50 33
PIR SCbTAN ABDftb
SMt M.00-de bt.
DANIEL BRENDA
DAY LEWIS FRICKER
SOL AYAĞIM SONHAFTA
•(Vtİlıı C£P |FH»»| 149 01 66 12.00-14 15-16 30-18 45-2115
»nUrı ET1 Sanat «srtuı 229 62 30 1215-14 30-16 45-19 00-21 15
Iznir ÇIHAR 14 48 6I 1215-14 3016 45-19 00-21 15
1 7 A Ğ U S T O S ' D A S İ N E M A A A R D A
VAH$ISomething Wild
Melanie Griffith • Jeff Daniels
Yön: Jonathan Demme
EFES PILSEN
Dünyaca ünlü Lezgtnka 'nın
muhteşem gösterisıni kaçmaytn.
Coşun. Coşun, coşun...
AÇIKHAVA TİYATROSU
17-18-19 Ağustos, soat 21.30
Bi'rffer, Vakkorotna Taksim(151 15 71} v«.
VoilıcnjTia Svodıye (360 90 91) moğoıatannda
Açdın engin denizlere...
KorsanUria savaşın...
Macerayı riı de yaşaym...
Chartıon C l n m Oivtt ChnBfhcı
"T-easure Istand
t
' 3C-K 00-16 JJ-MOC-eiJD
buttıKKtnno
'00-13 JHS«.«»-21 DO
untUtnaLOİMU
13JH73M1JO
HTI I I 1 İ O C
V is-u jo-ıe tı«oo-? 15
22 AĞUSTOS'dan itibaren
RUMELİHİSARI AÇIKHAVA TİYATROSU
SEZEN AKSU
SÖYLÜYOR
• V4«OM*U Takum Mİ 13 71
• VAKKOtAMA SiMtyr 3609090
• lUMtllHISAB 157 75 50 f^imdtf, WM MK».
RUMEUHISA
AÇ1KHA\
YAZETKİNLİKLERİgO
BİR FİLM BİR KONSER
METROPOLİS
Yön: Fritz Lang
OKAY
TEMİZ
ve Grubu
14 Ağustos Salı
Bitet Satış Yertorl:
VakKorama Taksım - Suadıye ve Dünya Sjneması
Y»r. Aç* Hava Ttyalrosu Saat: 20 30
YAZETKİNÜKLERİBO
BİR FİLM BİR KONSER
SIRADAN FAŞİZM
Yön: Mikhail Romm
GRUP
KIZILIRMAK
16 Ağustos Perşembe
Bilet Satış Y»rtari:
Vakkorama Taksım - Suadıye ve DOnya Sineması
Y«n Açık Hava Tıyatrosu Saat: 20.30
İŞTE AMERİKA'NIN EN KOMİK DÖRT ADAMI
HEPSİNİN İSMİ
EDDIE MURPHY
Brçojlu DUNYA (149 93 61) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15
Kld*Sy KAOIKOT (337 74 00) 11 00-1330-1600-1830-21 45
Ankan-KIZHMMAK (125 53 93) 12 15-14 30-16 45-19 00-21 15
Sinema-Tıyatro
Gösteri
Duyurularınız İçin
146 97 38
132 64 26
YAZ ETKİNLİKLERİ 90
BİR FİLM
HAİR
Yön: Milos Forman
BİR KONSER
Kiiçük Bir Öykü Bu
13 Ağustos Pazartesi
Biiet Satış Yerleri:
Vakkorama Taksım - Suadıye ve Ounya Sineması
Yer: Acık Hava Tıyatrosu Saat: 20 30
YAZ ETKİNLİKLERİ 90
BİR FİLM
Kuru
Beyaz
Bir
Mevsim
Marlon Brando
BİR KONSER
15 Ağustos Çarşamba
Bilet Satış Yerleri:
Vakkorama Taksım - Suadıye ve Dunya Sineması
Yer: Açık Hava Tıyatrosu Saat: 20 30