Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 HAZtRAN 1990 * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/19
OLÂYLARIN
ARDENDAKI
MİNİ SEÇİM SONUÇLARI
GERCEK(Baştarafi 1. Sayfada)
nimsemiş toplumlarda oyunun
kurallarından biridir. Batı'da
sosyal demokratlar, sosyalistler,
muha/azakârlar seçimle iktida-
ra gelir giderler, değişen pek bir
şey yoktur.
Türkiye'de ise durum çok de-
ğişiktir.
tktidarda 12 Eylül askeri re-
jiminin huknkunu üstlenmiş ve
benimsemiş bir emanetçi parti
var. ANAPseçim yasalannda 11
kez değişiklik yaparak iktidar-
da kalabilen bir azınlık partisi-
dir. Şimdi bir başka oyun oynu-
yor; küçük beldelerde minik be-
lediyeler kurarak yerel seçimler
yapıyor ve minik sonuçlardan
büyük sonuçlar çıkarmaya ça-
balıyor.
Son belediye başkanlığı se-
çimlerinde bu senaryo sahneye
• kondu; seçim sonuçlarmın ar-
dından ANAP'lı milletvekilleri
artık "zafer bizim" diye bağırı-
yorlar; ANAP'lı bakanlar "ba-
sm dahü, herkes dersini aldı" di-
ye haykırıyorlar; Başbakan Yıi-
dınm Akbulut, "ANAPmemle-
ketimizin en güçlü partisidir ve
milletimizin ANAP'a güveni
gün geçtikçe artıyor" diye açık-
lama yapıyor.
Çok güzel...
Madem ki durum böyledir;
ANAP için erken genel seçime
gitmenin tam sırasıdır. Demok-
rasilerde iktidarlar güven taze-
lemek için genel seçimleri öne
alabilirler. Şimdi ANAPiktida-
rının eline bu fırsat geçmiş bu-
lunuyor; DYP Genel Başkanı
Demirel bu gerçeğin altını çiz-
mistir.
Üstelik Türkiye'de yapılacak
bir erken genel seçimin anlamı
çok büyük ve Batı'dakilerden
farklı olacaktır. Çünkü bu seçim
12 Eylül hukukunu ve yasakla-
rını sürdürmek isteyen ANAP
1
la, demokrasiye açılışı isteyen
muhalefet arasmdaki bir hesap-
laşmayı içerecektir.
Türkiye'de genel seçim, bir
büyük anlam taşıyor; halk de-
mokrasiyi istiyor mu? tstemiyor
mu? Bu soru, bir referandum
değeriyle gündemdedir, gün geç-
tikçe ağırlığı artmaktadır.
Ne var ki gerçek durum böy-
leyken ANAP miniseçimin kü-
çük balonlannı şişirmeye çalışır-
ken kendi kendisini aldatmaya
çalışmakta ve gö'zünün içine ba-
ka baka haljcla alay etmektedir.
• • •
Avrupa Konseyi
Adalet~ ~
Bakanlan
Konferansı
İstanbul Haber Servisi — Av-
rupa Konseyi Adalet Bakanlan
Konferansı bugün Istanbul'da
başlıyor. 23 üye ülke, 7 gözlemci
ülke ve 5 uluslararası kuruluşun
katılacağı konferansta ağırhklı
olarak çevre kirlenmesine karşı
alınacak ceza yaptırımlan görü-
şülecek. Konferansta "Uluslara-
rası iflaslar" konulu Avrupa söz-
leşmesi imzaya açılacak. Ayrıca
konferans gündeminde bulunma-
masına karşın Türkiye'deki "İn-
san Haklan ve İhlallerinin" de
görüşülmesi bekleniyor.
Avrupa Konseyi'ne üye ülkele-
rin adalet bakanlarının katılaca-
ğı konferansla ilgili olarak dün
Sheraton Oteli'nde bir brifing ve-
rildi. Adalet Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı YıMınm Türkmen ve
Avrupa Konseyi Hukuk Işler Da-
iresi Müdürü Ertk Harremoes
yaptıkları açıklamalarda, konfe-
ransın gündeminde üc ana konu-
nun görüşüleceğini belirttiler. Ve-
. rilen bilgilere göre konferansta
konsey üyesi ülkelerdeki çevre kir-
lenmelerine karşı alınacak ceza
yaptırımları tartışılacak. Bu ko-
nuda Federal Alman Adalet Ba-
kanı Hans Engelhard bir bildiri
sunacak. Konsey üyesi ülkeler
çevre kirliliği konusunda bir söz-
leşrne veya tavsiye karan hazırla-
yacaklar ve imzaya açılacak.
Konferansın gündeminde ikinci
konu ise Doğu Avnıpa'daki geliş-
meler konusunda Avrupa Konse-
yi'nin durumu. Konseyin üye sa-
yısının artması ve Obğu Avrupa
ülkelerinin konsey içinde yer al-
maları durumunda hukuksal ve
siyasal gelişmeler tartışılacak.
Üçüncü gündem konusu ise biyo-
medikal gelişmeler. Bu konu baş-
lığı altında tüp bebeklerin, taşıyı
annelerin ve doğan çocukların hu-
kuksal statüleri ele alınacak.
Avrupa Konseyi'nin Genel Sek-
reter Bayan Cattaerine Lalumiere
tarafından temsil edileceği konfe-
ransa Kanada ve Vatikan'ın yanı
sıra Doğu Avrupa ülkeleri Çekos-
lovakya, Macaristan, Polonya,
Demokratik Almanya ve Yugos-
lavya da ilk kez gözlemci olarak
katüacaklar. Konferansta imzaya
açılacak Uluslararası İflaslar ko-
nusu Avrupa Sözleşmesi ise iflas
eden bir kişinin başka ülkelerde
malları bulunması durumunda iz-
lenecek hukuksal yolu düzenliyor.
Sözleşmeye göre bir devlette ku-
rulan iflas masası bazı konularda
iflas edenin malı bulunan öteki ül-
kelerde de yetkili kılınıyor. 8 ha-
ziran cuma günü sona erecek olan
konferansta gündemde olmama-
sına karşın Türkiye'deki insan
haklan ihlalleriyle 141, 142 ve
163. maddelerin de görüşülmesi
bekleniyor.
BBDEUR
KOMUR
KIRKA
YÜCEKAPI
ÇOKALI
INHISAR
VEZİRHAN
KOYUNLU
YOLALAN
KARACASU
CERRAH
ASDAVUL
ALPAGUT
KARAHACİP
ÛZEKLI
MERİÇ
MADENLİ
KARAYILAN
ÇEKMECE
BİNKIUÇ
BELEVI
KAYAKÛY
HANIM1NÇİFT
TOPSÖĞÛT
DİLEK
SELİMŞAHLAR
YESILOVA
ERİCEK
ŞEKER06A
ORTAKÛY
ALTINOVA
YAYGIN
KARAAĞAÇLI
KONUKBEKLER
KARAPINAR
(Nevşetıir)
SA2LICA
BAĞLAMA
ATAKENT
KOCAMAN
GÖKÇEBAĞ
OİKMEN
GÛZELKENT
BOYPINAR
K1ZILPINAR
DUTLUCA
ARGIL
ILYASLI
WAR
ÜNSEÜ
KOCAPtNAR
KARAPINAR
(Zonguldak)
PERSEMBE
TOPUM
SEÇMEN GEÇEHÜ
SAY. OY
1578
1245
876
184
940
1750
552
993
1656
1459
1274
1157
1304
762
2347
2212
6861
3415
2003
1428
1477
3034
1510
1121
696
1587
1332
2402
1151
874
1056
959
1169
1086
1260
1275
1830
1097
1300
1234
1236
1182
1872
1175
1387
1031
1283
1004
1089
2100
1300
77115
1262
1023
650
930
868
1463
397
768
1477
1300
1125
1025
1162
667
2007
1781
5863
2837
1735
1262
1372
2385
1283
1103
650
1436
1173
2139
1018
701
788
820
860
1041
1140
1154
1504
996
1222
1008
1009
931
1680
1021
1174
888
1107
883
936
1666
1237
$5927
uuu> %
454
423
268
382
504
574
-
453
561
489
364_,
677
501
380
312
744
1358
664
600
310
468
620
517
399
129
411
500
908
480
412
326
431
417
472
451
2
439
390
499
441
429
368
997
597
630
303
325
409
467
781
329
243C5
35.9
413
41.2
41
58
39.2
-
59
37.9
37.6
32.3
66.1
411
59.9
15.6
41.7
23.6
23.4
34.6
24.6
341
25.9
40.3
362
19.8
28.7
42.6
42.4
472
58.8
413
52.6
48.5
45.4
395
01
291
391
40.8
437
42.5
305
59.3
58.4
516
34.1
29.3
46.2
49.9
46.8
26.6
3CJ
SHP
587
150
-
166
211
478
-
-
470
160
210
305
-
—
985
348
1462
1511
518
519
273
140
29
486
164
571
377
100
-
272
3
-
357
—|
69
569
573
2
470
489
190
352
495
7
544
67
298
—
40
296
408
15721
H
47
15
-357
18
24
33
-
-
32
12
19
30
-
-
49
20
25
53
30
41
21
5.8
2.2
44
25
40
32
46
39
03
-
42
—
6.4
49
38
02
39
49
19
38
30
0.8
46
75
27
42
18
33
24
DYP
83
308
54.9
382
98
184
-
-
194
566
343
-
-
274
398
676
1275
-
470
228
369
812
163
218
274
449
288
858
531
-
209
-
57
-|
258
561
353
179
253
49
232
65
118
—
33
161
387
167
194
391
13460
*
6.5
294
-
41
11.2
12.4
-
-
13.1
43.7
30
-
-
41.1
19i
37.7
21.7
-
27
18
266
34
12i
19.7
421
313
245
40
52.2
-
26.5
-
66
-
22 6
486
234
175
20.7
46
23
6.9
7
-
17
14.4
43.8
175
11.4
316
204
DSP
116
68
-
-
19
13
-
-
23
11
190
-
-
-
275
-
671
629
89
152
183
46
8
-
67
-
-
-I
-
1
10
-
63
8
30
8
-
-
138
53
-
-
-
14
25
-
-
370
52
3428
«
91
6.4
25
-
2.1
0.8
-
-
15
0.8
17
-
-
-
14
-
11
22
5
10
14
19
0.7
-
10
-
-
-
-
-
o.i
1.2
-
-
5.5
0.7
2
0.8
-
-
14
5.8
-
-
15
2.2
-
-
22
4.2
5.1
RP
5
76
ıe
-
30
45
397
-
206
51
43
108
137
7
37
13
374
16
58
44
64
743
557
-
16
5
8
273
7
17
249
379
29
29
60
14
90
111
29
20
93
46
417
471
42
87
258
9
51
6288
0.4
7.4
-
3.4
3
100
-
14
4
3.8
1.1
117
1
1.7
0.7
63
06
34
3.7
4.2
311
434
-
2.4
0.3
0.7
12.7
0.6
2.4
316
46.2
33
3.3
5.2
1.3
6
111
-
2.8
1.9
10
2.7
408
-
53
3.7
10
27.6
0.5
42
15
Her yol futbola çıkar
ANAP oylarını arttırdı
tç Politika Servisi — 51 merkez-
de yapılan "mini yerel seçim"ler,
ülke genelinde yapılan 26 Mart
1989 yerel seçimlerine oranla
ANAP'ın oylarını yüzde 14 ora-
nında arttırdı. SHP'nin oy oranı
ise 8 puan düşerken, DYP yüzde
20 ile oylarını korudu. Bu arada,
ANAP, SHP ve DYP'nin katılma-
dıklarını merkezler dışındaki bel-
delerde aldıklan oy oranlan ise, 26
Mart'a göre, ANAP yüzde 12 ar-
tış sağlarken, SHP oy oranını ko-
rudu, DYP ise 6 puan kaybetti.
DSP'nin oyları da 51 belde gene-
linde, yüzde 9'dan yüzde 5'e düş-
tü.
Önceki gün 50 belde ve bir il-
çede yapılan yerel seçimlerde,
ANAP'ın 29, SHP'nin 11,
DYP'nin 5, RP'nın 4 ve MÇP'nin
1 belediye başkanlığı kazandığı
kesirjleşti. Antalya'nın Manavgat
ilçesine bağlı Çolaklı beldesinde
ise itirazlar üzerine üç kez sayım
yapılmasına karşın kazanan par-
tinin belırlenmesi bugüne kaldı.
Çolaklı'da, DYP ve ANAP aday-
larına eşit oy (382) çıkmış, taraf-
ların itirazı üzerine ilçe seçim ku-
rulu oylan yenidne saymayı karar-
laştırmıştı.
50 belde ve 1 ilcede kullanılan
toplam 65 bin 927 geçerli oyun da-
ğilımı ise partiler arasında şu şe-
kilde oldu:
ANAP 24 bin 365 («% 36.9),
SHP 15 bin 721 (<Vo 24), DYP 13
bin 460 («7o 20.4), DSP 3 bin 428
(<N> 5.1), RP 6 bin 288 (% 9.5),
MÇP 1542 (% 2.3), IDP 15 (»»
00.1), SP 166 (<7o 0.2) ve Bağını-
sızlar 1075 (<Fo 1.6).
Öte yandan, SHP seçime katıl-
dığı 42 merkezde 26 Mart'a göre
oy oranını yüzde 26.6 ile korudu.
ANAP seçime katıldığı 50 belde-
de, 26 Mart'ta yüzde 24 civarın-
da olan oyunu yüzde 35.8'e çıkar-
dı. DYP ise, seçime girdiği 43 bel-
dede yüzde 29'dan yüzde 23'e ine-
rek 6 puan kaybetti. 51 beldedeki
sonuçların bir başka özelliği ise,
DSP 26 Mart'ta güçlü olduğu
merkezlerden bazılannda kayba
uğradı.
NÎLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — "Bizim bu Dünya
Kupası'na hiç ihtiyacımız yoktu.
İtalya '90' modern ve teknolojik
İtaJya'nın yeni imajını vitrine ko-
racak deniyor. Ama bu yeni İtal-
ya zaten kendisini '8O'li yıllarda
kanıtladı. V itrinde sergilediğimiz
bu yeni İtalya'yı görmeye gele ge-
le hooliganlar gelecek."
Bu sözler "Repubblica" gazete-
sinin başyazarlarından Alberto
Ronchey'e ait. Dünya Kupası baş-
larken, "ttalya '90" serüveninin
yol açtığı polemik sürüyor. Aydın
kesim arasında Alberto Roncbey
gibi düşünenler az değil. Bu kesim
6 milyar dolara patlayan futbol
şenliğinin bugünün italyası'na hiç-
bir şey katmayacağını ileri sürü-
yor.
Bu görüşte olanlar ttalya'run
Dünya Kupası için adayhğını, te-
rorizmin en karanlık günlerini ya-
şadığı 1978 yılında talep ettiğini
vurguluyor. Kızıl Tugaylar'ın, es-
ki başbakanlardan Aldo Moro'yu
kaçınp öldürdüğü, ekonominin
krizden kurtulamadığı, enflasyo-
nun yüzde 20'de seyrettiği bu dö-
nemde ttalya'nın "etkileyici bir
imaja" şiddetle ihtiyacı olduğu-
nu herkes kabul ediyor. Oysa bu-
gün Agnelli, Beriusconi ve Bened-
deti'nin refah îtalyası'nda ülke ar-
tık boylesine büyük çaplı bir imaj
operasyonuna ihtiyaç hissetmiyor.
Üstelik "İtalya *90'ın son saatte
tamamlanan Akdeniz usulü hazır-
lığı, '80'li yıllar "boom"un getir-
diği olumlu imaja da sekte vuru-
yor.
Ama FIAT, Olivetti, Alitalia,
Banca Nazionale del Lavoro, RAI
gibi sanayi, iletişim ve finans dün-
yasının devleri Ronchey gibi dü-
şünmüyor. Burada "nıega-
business" olarak adlandınlan iş
dünyası, İtalya'da artık bir sana-
yiye dönüşen futbol kermesinin
çizmede yapılmasından çok mem-
nun. 8'er milyar liret vererek rek-
lam karşılığı Dünya Kupası'nın
organizasyonuna katılan bu dev-
ler, İtalyan olmayan bir tek çok
uluslu şirketin bu pastadan pay al-
masına izin vermediler. Dünya
Kupası'nın yakın tarihinde ilk kez
Ford, IBM, Nissan, Toyota, Sonny
gibi dünya çapındaki çokuluslu
şirketler oyunun dışında kaldı.
Tüm elektronik cihazlan, iletişim
araçlannı ve kompütürleri Olivetti
sağladı. Tüm futbolcuları, VIP^
leri tasıyacak olan "ttalya "90" or-
ganizasyonunun ihtiyacı olan tüm
arabaları da FIAT verdi. Ayrıca
tüm bu şirketler mühendisleri,
araştırmacılan ve uzman persone-
liyle de bu büyük organizasyona
katıldılar. ttalya sınırlanndan içeri
adım atmasına izin verilen tek is-
tisna, "İtalya '90"ın
"sponsörlüğunü" yapan Coca-
Cola oldu.
İş dünyasının bu etkin ve başa-
rılı örgütlenmesinin karşısında si-
yasi kavgalar ve sürtüşmelerle ça-
hşmaları aksatan, geciktireu İtal-
ya'nın nasır tutmuş, yaşlı bürok-
rasisi arasında muazzam bir uçu-
rum doğdu.
"İtaljB *9O" sayesinde bürokra-
tik siyasi sımfın, çizmenin modern
sanayi toplumundan yüz yıl geri-
de kaldığı açık seçik görüldü.
"İtalya '90"a büyük umutlaria
bakan turizmcilerin ise hevesi kur-
saklarında kaldı. Son zamanlar-
da AJman Markı ve Fransız Fran-
gı'nı bile zorlayan güçlü liret yü-
zünden Avrupa'nın en pahalı ül-
kesi haline gelen İtalya, gelmesi
beklenen turistlerin pek çoğunun
hevesini kırdı ve bu rakanı 500
binde kaldı. Fakat İtalya, "ttalya
"90"a gelecege dönük bir yatırım
olarak da baktığı için Dünya Ku-
pası'nın verdiği büyük çaplı tu-
rizm kampanyası olanağına sırt
çevirmedi. FIFA için kupa maçla-
rının 7 kente yayılması yeterliyken
italya, şenliği 12 kente yaydı. Ba-
ri, Cenova, Torino, Palermo, Na-
poü ve Cagliari gibi nispeten az ta-
nınan kenüeri de '*Diinya Kupası"
içine alarak İtalyan yöneticiler bi-
linmeyen bir İtalya'yı 15 milyar te-
levizyon seyircisinin gözleri önün-
de sergilemeyi amaçladılar. Kupa
sırasında ekranlara gelecek kent-
lerin tanıtım filmlerini Bertolue-
ci (Bologna), Line NVertmüller
(Bari), Alberto Lattnada (Ceno-
va), Francesco Rosi (Napoli), Ma-
uro Bolognini (Napoli) ve Franco
Zeffirelli (Floransa) gibi önde ge-
len rejisörler yaptılar.
Bütün bu hesaplardan uzak,
kendisine büyük ekran bir televiz-
yon edinip evinde soğuk biralar ve
dostlarla birlikte kupayı seyretme-
ye hazırlanan sokaktaki adam ise
son tahlilde mernnun. "İtalya
*90"ın altyapı çalışmaları j'üzün-
den son 6 ayda çekilen tüm sıkın-
tılan arkasında bırakan ortalama
İtalyan şimdi kupanın key fini ya-
şamaya başlıyor. Pek çok İtalyan
için futbol, basit bir spor merakı
olmasının ötesinde dolu dizgin ya-
şanan bir tutku. Ulkenin ileri ge-
len politikacılan ve artistleri hep
tuttukları.takımlarla tanınıyorlar.
Başbakan Andreotti Roma'yı,
sosyalist lider Bettino Craxi Tori-
no'yu, Senato Başkanı Giovanni
Spadoloni Floransa'yı, Sofia Lo-
ren Napoli'yi, Umberto Eco ise
Bologna'yı tutuyor.
İtalyanlar, pazar günleri prog-
ramlannı futbol maçlanna göre
yapıyorlar. İtalyan televizyonu
(özel ve devlet TV'si), dünyada
Brezilya'dan sonra futbola en çok
yer ayıran televizyon olarak tanı-
nıyor. Şampiyoniuk maçlarının
sürdüğü eylülden hazirana dek
ulusal ve yerel düzeyde yayın ya-
pan 12 "network" pazarlan 7 sa-
at futbol üzerine program düzen-
liyor. Bu programlar akşamüstü
6'da başlıyor, geceyarısı l'de sona
eriyor. Bu saatlerde televizyonla-
n karşısında ipnotize olmuş gibi
oturan İtalyanlar RAI, Tele-
Montecarlo (TMC) ve Tele-
Capodistria arasında sürekli ka-
nal değiştirerek bir futbol orgaz-
mı yaşıyorlar. Futbol tutkusunu
gidermek için akşam saatlerine
dek bekleyemeyenler, öğleden son-
ra 2.30 ve 3'ten itibaren kulakla-
rıru radyoya yapıştınyor. Bu saat-
lerde yollarda, plajlarda, parklar-
da pek çok îtalyan, ellerinde tran-
OZEL OKULLAR SINAVI
Dd soruda hata olasılığı
IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA
(Baftarafı 1. Sayfada)
29'unda belediye baş-
kanlığı kazanması. Kırsal kesim-
de DYP'yi üçüncü parti konumu-
na getirmesi de bir hayli düşün-
dürücü.
Şimdi tek hedef şu olmalı: Se-
çim sistemi değiştirilmeli, iki de-
receli sisteme geçilmeli.
Baştan beri ANAP mini seçi-
me asılıyordu. Kamuoyunda yiti-
rilen saygınlığını yenıden kazan-
mak için ANAP varını yoğunu or-
taya koymuştu. Tüm bakanlar
köy köy, kasaba kasaba dolaş-
mışlar, açıktan yurttaşlara gözda-
ğı vermişlerdi.
Bir gecede otomatik telefon
santralı kuruluyor, sağlık ocakla-
rına ivedi doktor, hemşire atama-
sı yapılıyor; grayderler, dozerler
24 saat çalışıyor, yollara asfalt
dökülüyordu.
ANAP'ın tek hedefi vardı: Ne
olursa olsun kazanmak, oyları
arttırmak. Televizyonda bu olayı
kullanmak...
Bu amaçla köy ve kasabalara
yüklenildi. Bir başka deyişle, dört
koldan kuşatıldı.
Manisa'nın Dilek köyü beledi-
ye seçimlerine hazırlanıyordu.
Otomatik telefon santralı kurul-
muş, ana yola bağlayan köy yo-
luna asfalt dökülme çalışmaları
başlanmıştı, ama tek koşul var-
dı:
— 1989 il genel seçimlerinde
ANAP'a 71 oy verdiniz. Oysa bi-
zim 19S7 genel seçimlerinde 275
oyumuz vardı. Pazar akşamı san-
dıktan 300 oy çıkmazsa, otoma-
tik santral sökülecek, yolunuza
asfalt dökülmeyecek, beton elek-
trik direkJeri götürülecek...
Köylüler bu gelişme karşısın-
da karar verdiler:
— Nasıl olsa SHP kazanacak.
Her aileden bir kişi ANAP'a ver-
sin oyunu...
Neredeyse kavga çıkıyordu.
Köyün yaşlıları araya girdiler:
— Yapmayın kızanlar şu tele-
fon iyi şey. An Beyi'ne birazcık oy
verelim...
Düşündûler, taşındılar 1989
yerel seçimlerinde 71 olan ANA^
oylarını çoğaltma karan aldılar.
Pazar akşamı sandıktan
ANAP'a 349 oy çıktı. SHP adayı
A. Kemal Mertel, 469 oy alarak
belediye başkanı seçildi. Oysa
SHP'ye 1989 yerel seçimlerinde
659 oy çıkmıştı Dilek'te. 1987 ge-
nel seçimlerinde ise 475 oyu var-
dı. Yeni seçmenlerle birlikte oyu
daha da artabilirdi pazar akşamı.
Ne yapsın Dilek köyünün in-
sanları?
Selimşahlar kasabasında DYP
kazandı. ANAP büyük baskı ve
gözdağı uyguladı. DYP lideri De-
mirel, Selimşahlar'a gitti, "kazan
kepçe" olayını vurguladı. ANAP
:
ın hesabı tutmadı Selimşahlar1
da.
ANAP sakın ola ki 65 bin oyun
yüzde 36.8'ini aldığı için böbür-
lenmesin. Belediyecilik organi-
zasyonunun işlemediği 51 belde-
de seçim kazanmasının tek bir
nedeni bulunuyor:
— Koylü kurnazlığı ve çıkar he-
sapları...
Sadece bir nokta var ki o da
şu:
— Sağ oylar yüzer gezer.
Özellikle kırsai alanda...
ANAP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yıldırım Akbulut sonuçtan
hoşnut. Halkın ANAP'a güven ta-
zelediğini söylüyor.
SHP'liler ise şöyle diyor:
— Kırsal kesimde oylarımız
arttı...
Hayır, artmadı. Küçük hesap
peşinde koşan genel merkez, iyi
bir değerlendirme yapmalı. Kır-
sal kesimde, özellikle Güneydo-
ğu'da Diyarbakır, Muş ve Bitlis
1
te oyların neden düştüğüne bir
bakmalı. Bunca kavga ve gürül-
tüye karşın, sadece neden Ege,
Trakya ve Karadeniz'de seçim ka-
zandığının hesabını da yapmalı...
Eğitim Servisi — özel Türk ve
yabancı okullara giriş sınavında
sorulan sorulardan birinin cevap
anahtanndaki cevabımn, ilkokul
5. sınıf matematik kitabına göre
yanlış olduğu, bir başka sorunun
da fen bilgisi ders kitabına göre iki
doğru cevabı bulunduğu öne sü-
rüldü.
Yıldız Dershanesi Kolej Koordi-
natörü İhsan Gönç'ün başkanlı-
ğında bir grup öğretmenin yaptı-
ğı inceleme sonucu şöyle:
"Test 2'deki 25. soru:
Aşağıdakilerden kaç tanesi düz-
gün çokgendir?
A) 4 B) 3 C) 2 D) 1
Bu sorunun cevabı, cevap analı-
tarında (B) olarak gösterilmiştir.
Türkçe Dil Kurulu'nun Büyük
Türkçe Sözliiğü'nde çokgen, "her
yandan doğru çizgilerle (kenarlar-
la) çevrilmiş düzlem yüzey
parçası" olarak tanımlanıyor.
T. Pelit, S. Aydın, A. Demiralp,
1. Bağış, M. Giirkan tarafınd.an
Nâzım
Hİkmet Vakfı
kuruluyor
Kültür Servisi — 27 yıl önce
ölen şair Nâzım Hikmet adına bir
kültür sanat vakfı kurulacak. Nâ
zım Hikmet'in kızkardeşi Samiye
YaHınm'ın düzenlediği toplantıya
katılan 30'a yakın yazar, sinema
ve tiyatro sanatçısı, gazeteci, araş-
tırmacı, politikacı ve yakın aile
dostlan vakfın kurulmasını be-
nimsediklerini bildirdiler.
Kuruçeşme'deki Mülkiyeliler
Birliği'nde gerçeklestirilen toplan-
tıya katılanlar vakfın Girişim Ko-
mitesi'ni oluşturdu. Ayrıca ilk
kampanyarun hazırlanması ve ge-
rekli tekrıik işlerin yürütülmesi
için 14 kişilik bir yürütme kurulu
oluşturuldu. Aydın Aybay'ın baş-
kanlığında oluşan yürütme kuru-
lunda Melih Aşık. Rutkay Aziz,
Semih Balcıoğlu, Kıymet Coşkun,
Refik Erduran, Hüseyin Ergün,
Bilgin İnanç, Yusuf Kurcenli, Şük-
ran Kurdakul, Zeynep Oral, Nev-
zat Şenol, Emin Tanrıyar ve Mü-
zühber Va-nû yer alıyor.
Toplantıda yer alan diğer kişi-
ler ise şöyle: Mahmut Dikerdem,
Mehmel Ali Aybar, Emil Galip
Sandalcı, Mahmut Tali Öngören,
Kemal Sülker, Tanzer Yılmaz,
Atilla Coşkun, Isık tnanç, Hikmet
Yaltınm. Moris Gabbay ve Halet
Çambel.
yazılmış, Milli Eğitim Bakanlığı'n-
ca ortaokul I. sıruflarda okutulan
matematik kitabında, "Doğru
parçalann birleşiminden meydana
gelen kapalı şekle çokgen adı ve-
rilir. Bu doğru parçaları, çokge-
nin kenarıdır. Doğru parçalarının
uçlan da çokgenin köşeleridir.
Çokgenler, kenarlarının sayısına
göre adlandırılırlar. Üçgen, dört-
gen, beşgen, altıgen.." gibi deni-
liyor.
Buna göre, verilen şekillerin tü-
mü çokgendir. Kenarlan ve açılan
eş olan çokgenlere "düzgün
çokgen" denildiğine göre, 1., 2. ve
4. şekiller "düzgün çokgen" olup
sorunun cevabı "B"dir.
Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı
Talim ve Terbiye Kurulu Başkan-
lığı'nca ilkokul 5. sınıflarda ders
kitabı olarak okutulan Ziyaettin
Büyükkoyuncu'nun matematik
kitabının 268. sayfasında çokgen
şöyle tanımlanıyor:
"Kenar sayıları dörtten fazla
olan şekillere çokgen denir. Beş-
gen, altıgen, birer çokgendir. Ke-
narlan eşit olan çokgenlere düz-
gün çokgen denir. Duzgiin altıgen,
düzgün beşgen gibi..."
Buna göre, bilimsel olarak sa-
yılması gerektiği halde ders kita-
bındaki tanıma uyarak üçgeni ve
dörtgeni çokgen saymayan bir öğ-
1 olacaktır. Bu öğrenci kendisine
öğretileni öğrenmiş, öğrendiğini
uygulamış olduğu halde soruyu
yanlış yamtlamış olacaktır.
Test 2'deki 39. soru:
"Aşağıdaki sulardan hangisi,
cam tüp içerisine koyulup tama-
men buharlastırıldığında dibinde
lortu bırakmaz?"
A) Sert su B) Damıtık su
C) Maden suyu D) Yumuşak su
Bu sorunun doğru cevabı, cevap
anahtarında da belirtildiği gibi (B)
olmalıdır. Ancak, ilkokullarda
okutulan Milli Eğitim Bakanlığı
fen bilgisi ders kitabının 72. say-
fasında yumuşak su için şu tanım
yapılmaktadır:
"Su, süzülüp klorlandıktan
sonra da içimi hoş olmayabilir ve-
ya temiziik işlerine elverisli bulun-
mayabilir. Böyle sular sert sular-
dır. Su, toprağın altında veya üze-
rinde akarken kayalardan birta-
kım maddeleri eritir. Suyun sert-
liği bu maddelerin çokiuğundan
ileri gelir. Yumuşak su, yagmur
suyu veya damıtık su gibi içinde
erimiş maddelerin çok az bulun-
duğu veya hiç bulunmadıgı su-
dur."
Buna göre, öğrencinin (D) seçe-
neğini, yani "yumuşak suyu" işa-
retlememesi beklenemez. Bu da
öğrencinin soruyu yanlış cevaplan-
»•r
rencinin vereceği cevap (D), yani -dırmasına neden olacaktır.
KAYIP
Merhum Hüseyin Tosun ve merhume Zekiye
Tosun'un kızı, A>ien - İbrahim Güzeliş, Mevlüde -
Mekin Birsun, Vasfiye - Dr. Kemal Polat,
Süleyman - Zühre Tosun'uri ablalan; Mustafa,
Hüseyin Güzeliş, Işık - Sadık Buiut; Mefküre -
Murat Özgül, Müge - Mehmet Özkun, Tanju -
Marie, Tülay, Vural, Barış Polat'ın teyzeleri; Hayal,
Bahar ve Mert'in halalan; Gülüm Coşkun'un sevgili
anneannesi;
Balıkesir Muhakemat Müdürü
KERMAN HAVVA
TOSUN'u
kaybettik.
Cenazesi; 5 Haziran 1990 Karacaahmet Camii'nde
kılınacak öğle namazını takiben Karacaahmet
Mezarlığı'nda defnedilecektir.
İHSAN - FATMA - ZEKİYE -
DENİZ KUTLUSOY
sistörlü radyolanyla geziyor. Maç-
lan naklen anında radyoda dinle-
dikten sonra akşam tekrar en he-
yecan verici anlan televizyonda
'replay" olarak görüyorlar, ünlü
futbolcularla yapılan röportajla-
n seyrediyor, yorumları izliyorlar.
Taşradan gelip de büyük kentler-
deki stadyuma gidenleri ise turizm
şirketleri düşünüyor. Örneğin To-
rino'nun civar kentlerinden bura-
ya otobüsle gelen ailelere önce bir-
İikte bir şehir turu attınlıyor. Der-
ken koca stadyuma gidiyor. Fut-
boldan hoşlanmayan hanımlar ve
küçük çocuklar otobüsle kent gez-
mesine devam ediyorlar.
Televizyonun futbol programla-
rı yalnız pazar günleriyle sınırh
kalmıyor. Futboldan kendilerinı
ayıramayan İtalyanlar çarşamba
gecelerini de bu tutkuya adıyorlar.
Çarşamba geceleri tüm Avrupa
kupa maçlarını veren televizyon
ekranı karşısında geçirilen saatle-
rin sayısı pazar günlerini de aşı-
yor. Çünkü İtalya'da oynanan
maçları anında canlı yayın olarak
veren devlet televizyonu RAI kar-
şısında, Beriusconi'nin özel kanal-
ları da yurtdışındaki en önemli
Avrupa kupa maçlarını veriyor.
Bütün bunlara pazartesileri
RAl'ın 3. kanalında "Pazartesi
Yargılaması" adı altında verilen,
5 milyon seyircinin izlediği futbol
dünyası programını da eklemek
olası. Bu tip programlar içinde en
ünlusü olan RAl'ın bu pazartesi
randevusuna tüm özel kanallar da
benzeri çeşitli programlarla cevap
veriyor. Bu yayınlarda Arjantinİi
Sivori, ya da eski şampiyonlardan
Bettega gibi eski futbolcular ve
Zenga, Vialli gibi gunümüzün ün-
lü futbolcuları takdimcilik
"anchor-man'Mik >-apıyorlar.
Tdevizyondaki bu futbol hasta-
lığına bir de büyük tirajlı futbol
gazeteleri ekleniyor. "La Gazzet-
to della Sport", "II Corriere della
Sport" ve "Tutto Sport" gibi ga-
zetelerin pazar günleri toplam ti-
rajlan 2 milyonu aşıyor. Pazarte-
si günleri ise tüm İtalyan gazete-
leri büyük kısmını futbola ayır-
dıkları 8 sayfalık özel ekler veri-
yorlar.. Parlak imajlanna bir de
"kazanan takımlann patronlan"
etiketini eklemek isteyen Silvio
Beriusconi ve FIAT'ın sahibi Gi-
anni Agnelli milyarlar harcayarak
takımlarına en iyi futbolcuları
transfer ediyorlar. Sahibi olduğu
"Milan" takımında dünya futbo-
lunun Gullit ve Van Basten gibi bir
numaralarım oynatan Silvio Ber-
iusconi, bu sayede halkın gözün-
de gerçek bir "kahraman" statü
süne ulaşmış bulunuyor. Ulusal
tutku olan ve bizim Spor-Toto'nun
karşılığı ölan a
Toto-Oücio"ya ise
herkes bütçesinden birkaç kuruş
ayırıyor. "Toto-Calcio" öylesine
önemli bir gelir kaynağı oluşturu-
yor ki bunun bir benzeri "Toto-
Nero"yu mafya işlefiyor. Yeraltm-
da bulunmasına rağmen "Toto-
Nero" Dünya Kupası için de piya-
saya sürülmüş bulunuyor.
Bütün bunlar bir ay boyunca
İtalya'da ne gibi bir futbol şenli-
ği yaşanacağı hakkında bir fikir
veriyor. ttalyan yasamının her ala-
nına giren futbol yüzünden hiçbir
politikacı çıkıp da "İtalya *90"
için harcanan maksi fonlara, "Bu
ne biçim savurganlıktır" demiyor.
Örneğin İtalya'da hâlâ devlet has-
taneleri uzak durulması gereken
yerler olarak biliniyor. Muslukla-
nndan çamur akan ve artık spa-
gettiyi bile maden suyuyla pişir-
mek zorunda kalan Napoli'de
"su" yüzünden çıkan "iotifada"
ise Dünya Kupası için çizmeye do-
luşan gazetecileri hayretler içinde
bırakıvor.
HESAPLAŞMA
BURHANARPAD
(Baştarafi 2. Sayfada)
idi. 1 Mayıs Bahar bayramı en basta geliyordu. Bahar bayramı-
nı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı izliyordu. 27 Mayıs 1960
değişimi de bir süre ulusal bayram olarak ve özgürlük bayramı
diye adlandırılarak bayramlar takvimine alındı. Ama birkaç yıl
önce bundan vazgeçıliverdi. Son yıllarda yoğunlaşan tartışma-
lara bakılırsa yakında 1 Mayıs Bahar Bayramı da takvimdeki ye-
rini Hıdrellez Bayramı'na bırakacağa benzıyor.
Oysa 1 Mayıs Bahar Bayramı. kültür dünyası ülkelerinde ba-
har coşkulu bir sevinçle ve canlı törenlerle kutlanır. Gerçi baş-
langıçta kuşku ve ürküntû ile karşılanmıştır. Avusturya gibi bir
kültür ülkesinde bile!
Viyana'da bahar bayramının ilk kutlanHacağı gün dükkânla-
rın kepenkleri indirilmiş, ana-babalar çocuklarını okula gönder-
memişlerdir. Fakat işçi grupları ellerinde tuttukları çiçekleri yo-
lun iki yanında duran Viyanalılara saçıp, şarkılar soylemeye baş-
' layınca halk rahatlamış ve şarkılar söyleyip dans ederek işçite-
rin sevincine'katılmıştır.
Stefan Zvveig bu olayı "Dünün Dünyası" kitabtnda sevecen
bir anlatımla dile getirir. Mayıs bayramları arasında en az tartı-
şılanı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'dır Atatürk'ü anma bay-
ramı sözlerinin de bulunması etkili olmuştur.
Mayıs bayramları arasında en kısa ömürlüsü 27 Mayıs özgûr-
lûk Bayramı olmuştur diyebilırim.
27 Mayıs'ın kısa ömürlü olmasının nedenini bulmak için 27
Mayıs olayı üzerinde kısaca durmak gerekiyor.
Ordu gücünün görev almasıyla gerçekleştirilebilmiş 27 Ma-
yıs değişimi dtş görünümüyle mayıs öncesi 28 nisana kadar uza-
nır.
28 Nisan 1960, Beyazıt'ta protesto gosterisi yürüyüşüne ge-
çen üniversitelileri dağıtmak için atlı polisler saldırıya geçince ipin
ucu elden kaçmıştı. Polis saldınsını aşan gençler Beyazrt, Sul-
tanahmet yolunu izleyerek Valihğe, sonradan istanbul Emniyet
Müdürlüğü'ne yürümüşlerdi Her iki makam da kapılarını kilitle-
yerek korunmaya çalışmışlardı. Böyle bir olay Türkiye Cumhuri-
yeti tarihinde iik kez görülmüştü. Düzeni sağlamakla görevli oto-
riteler, kendiliğinden ofuşmuş bir halk direncine yenik düşmüş-
tü. 28 nisan-27 mayıs arast Istanbulunda ve Ankara'da Adnan
Menderes, otomobilinden zorla indirilmişti. Bu durum karşısın-
da Menderes istifa etmek istemiş, fakat Cumhurbaşkanı Celal
Bayar'ın,"Dereden geçerken at değiştirilmez" sözleriyle buna
engel olunmuştur.
27 Mayıs değişimi, dış görünümüyle orduca gerçeklestirilen
bir toplum olayıdır. Oysa durum bunun tam tersidir. DP yöneti-
minin son yıllarda gittikçe artan baskısından ve paraca sıkıntı-
lardan bunalmış olan muhalefet partilerinin, gençlik kollannı alt-
tan alta yönlendirmesiyle Türkiye'de yönetimin el değiştirmesi
gerçekleştirilmiştir. Kısa süre için de olsa!
Ne var ki olayların başlangıcını hazırlayan kimi dış güçler, gi-
rişimi elden kaçırmaya başladıklannı görünce uygulamada de-
ğişiklik yapmışlar ve "Ordu, millet el ele" sloganını yeglemiş-
lerdir. Dış dünya para babalarının ve özellikle Amerikalıların sık
sık uyguladıkları bir ilke vardır: Destekledikleri yabancı devlet
yöneticileri, halkının gözünde sevimsiz olmaya başlayınca mu-
halif parti güçlerini destekieyip yönetimi teslim ederier. Bûlent
Ecevit'e ve Süleyman Demirel'e yaptıkları gibi.
TRT'nin, 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı günü
ikinci kanal yayınında programını sunarken yapıverdiği bir deği-
şiklik çok ilginçtir. Şöyle özetleyebiliriz: Taksim Cumhuriyet Anı-
tı'nda yıllardır yapılagelen töreni bir el çabukluğuyla değiştiri-
veımiştir. Ne pırıl pırıl sesleriyle istiklal Marşı okuyan gencecik
insanlar, ne de Cumhuriyet Anıtı'nda Atatürk'ü çevreleyen dev-
rim arkadaşları ve ne de emekçiler ve köylüler.
Atatürk'ün cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençleri, TRTnin
yeni sunuş dûzertinde yoktur. Atı şahlanmış bir asker /Matürk gö-
rüntüsü, havada savaş uçakları, denizde savaş gemileri!
Ya Türk geViçliği?
Ya Atatürk'ün yakın devrim arkadaşları?
Ya işçiler?
Ya köylüler?
BU HARF
"DAYANIKLILIK"
SİMGESİDİR.