23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/6 DİZİ-ROPORTAJ 31 MAYIS 1990 S V P H İ K A K A M A \ (Em.Kiir.Alb.Eski MHK iiyesi)3 0 Y I L S O N R A 2 7 M A Y I S Ankaralılar 27 mayıs sabahı, Alpaslan Türkeş'in toksesiyle okuduğu bildiriyle uyanmışlardv Dikkat dikkat!Türk Silahlı...— 12 — Ankara Radyosu nihayet 6.3O"a doğru çalışmaya başladı. Alpaslan Tarkeş, o gece 3 kişi tarafından hazırlanan (S.l'lay, A.TUrkeş, M. Ceylan) ve de planlama kurulun- ca onaylanan ihtilaJ bildirisini okumaya başladı. Sesinin mikro- fonik olduğu bilindiği için bu gö- rev ona verilmişti. lyi de olmuş- tu. Bütün ülkede çok etkili oldu. Oysa îstanbuJ Radyosu'ndan iki saatten beri Kur. Yb. Kenan Er- soy tarafından okunan tstanbul Komitesi Bildirisi'nin etkili olama- dığı görülüyordu. Alpaslan Türkeş tok ve etkili se- siyle bildiriyi tane tane okuyordu. 5-10 dakikada bir yineliyordu. Aralarda Kurtuluş Savaşı'nm, 1. Cihan Savaşı dönerninin ve cum- huriyetin ilk yıllanna ihşkin marş- lar da radyoda çaknıyordu. Bildiri metninin içeriği, marşlann coştu- rusu ve Türkeş'in sesinin tonu halk Uzerinde yaratılan heyecanın dalga dalga yayılmasını sağlıyor- du. Bu sayede elde edilen etki gün- (erce, aylarca sürdü. ' Türkeş, radyo konuşmasına şöyle başlamıştı: "Dikkat dikkat! Muhlerem va- tandaflar. Radvolannızın başına geçiniz. Cûvendiginiz SUabta Knv- vetierinian sesi bir dakika sonra size hitap edecektir." "Bafiin demoknuimizin İÇİM düştngti buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş k a v g u ı u meydan vermemek makMdıyta Türk Silahlı Knrvel- leri memleketin idaresini eline al- mışür..." fhtilalin ilk saatlerinden itiba- ren iki hâkim yüzbaşıyı -Fikrct Ekind ve Hüseyin Kabasakal'ı- yanımıza almıştık. Hukuki sorun- larda bir yanlışlığa düşmemeye ça- lışıyorduk. Biraz sonra Yargıtay ve Danıştay başkanlanıu ayn ayn ça- ğırdık. Fazla bir şey veremiyorlar- dı, tatmin olaraadık. Îstanbul ve Ankara üniversitelerinden başta Sıddık Sami Onar, Hıfn Veidet VeMedeogra, llhan Arsel, Muam- mer Aksoy olmak üzere hukukçu ve anayasaa öğretim görevlilerinin getirtilmesi girişiminde bulunduk. Dış politikadaki durumu, ya- bana devletlerin tuturn ve davra- nışlarının hemcn bilinmesinde ve kunüacak ilişkiler için bir harici- yecive gereksinim vardı. Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Sdinı Sarper'i bu iş için uygun bulduk. Onu DP'nin partizan politikasma kanşmamış ve dış politikada iyi iz bırakmış bir devlet adamı olarak tanıyorduk. Bir yüzbaşı ve iki Harbiyeli, Selim Sarper'i ilk saat- lerde komite toplantısına getirdi. Kendisinden şu andaki dış politi- ka durumunun ne olduğunu, bir sttre önce Amerikalılarla yapıldı- ğıru duyduğumuz gizli dolayb sal- dırı aniaşmasının özelliğini, bir müdahalenin söz konusu olup ol- mayacağını sorduk. Sözlerine başlarken radyodaki bildirimia heyecanla dirüediğini, içeriğinin dış politikamız yönün- den çok olumlu olduğunu, NA- TO'ya ve CENTO'ya bağlı kalına- cağırun bildirilmesini çok yerinde bulduğunu bdırtti. Ayakta bunlan anlatırken çok heyecanlıydı. Ka- lın gözJük camiannın arkasından gözyaşlan akjyordu. Kendisine şuniarı söyledik: "thtilal harekâtı kısa zamanda biürilmiştir. Kan dökülraemiştir. Batön ilke yönetimi ele geçiril- miştir. Askeri bir hnkümet kur- mayacagız. Sizi Dışişleri Bakanı yapmak istiyoruz. Hemen göreve başlayın. Dış temsUcUiklerie iliş- IdyefeçerekamaçUnnuabUdiriiL Yabana devtetferce bir M öncc ta- nınmamızı sağlayın." Sarper'in yanıtı şöyle oldu: "Başanlı olmanızdan, dış poli- tikadaki düşüncelerinizden örürü sizi tebrik ederim. Bana giiven duydugannz için ve gdrcvtendirdi- giniz için de tcşekkürierimi suna- nm. Bakanlık görevi bir politik görevdir. Ben birttknisyenim,hep teknisyen olarak çalıştım. Müsa- ade ederseniz verdiğiniz görcvleri yine bir teknisyen olarak ve eski görevimi surdürerek yapayım." Başka yapılacak bir şey yoktu. Selim Sarper, ıhtilalin ilk saatle- rinde eski işiıün başmda görevini sürdürecek ilk bürokrat olarak işe koyuldu. İlk 48 saat içinde 31 dev- let yeni yönetimi tanımıştı. ABD ve SSCB bizi ilk tanıyan devletler arasında idi. Kurulan yeni hiikümetin listesi 28 mayıs akşamı radyoda üan edi- liyordu. Deniz Kuvvetlerı Komu- tanı Oramiral Fahri Koruturk, (daha önce Genelkurmay Istihba- rat Başkanhğı yapmıştı) hukumet listesinde dışişleri bakanı olarak görevlendirildi. Radyodan hıikü- met listesini dinleyen Selim Sarper bir sivil hükümet kurulduğunu görunce Cemal Gürsel'e koşmuş, dışişleri bakanlığının kendisine ve- rilmesini istemişti. Bu durum bi- zim de işımıze geliyordu. Zaten 27 Mayıs sabahı bunu önermiştik. Bir askeri hükümet kuracağımızı sanarak kabul etmediği anlaşılı- yordu. Gürsel, Başbakanlık'ta toplantı halinde bulunan MBK'ya durumu aktardı. Yeni hükümet listesi 10 dakikada bir radyodan yayımlanıyordu. Tam o sırada ikincisi okunuyordu. Nasıl değış- tirileceği konuşulmaya başlanır- ken pratik çözumü ben önerdım: "Degişikiik yapddıgını ibuı etmeye hiç gcrek yok. Radyoya telefon CumhuriYet bufihiA Umum rt kanfct kiT|un naoi ahMİı b n Kahranan Tik Ontrjsı Biilip Motekette Gece Sabaka Karş itoreyi He flhhn minluba «an* •^•Ib r » ıifîııı ata* n ba i<B Mdmkr artinanle hanri Unf lanran» idaMvi oraa •8er». Jıırılşııtl» 28 mayıs sabahı, Îstanbul Valiligi'nin öniinde toplanan vatandaştar, gazete knyrmğanda. Kurulan yeni hükümet 28 mayıs akşamı radyodan ilan ediliyordu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Fahri Korutürk, Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilmişti. Anonsu duyan Selim Sarper hemen Gürsel'e koşmuş, Dışişleri'nin kendisine verilmesini istemişti. Biz de zaten Sarper'e 27 Mayıs sabahı bunu önermiştik. Hemen bir çözüm akhma geldi. Radyodan 10 dakikada bir yapılan anonslardan üçüncüsünde dışişleri bakanı olarak Selim Sarper okunacaktı. Değişikliği çok kimse farketmedi. Fark edenler de ihtilal yönetiminin ne kadar hızlı işlediğini anladıîar. Cumhuriyet gazetesinin 27 Mayıs 1960 larihli sayısı. Cemal Gürsel, 27 Mayıstan sonra Milli Birlik Komitesi nyeleriai tebrik ediyor. El sıkışan Suphi Giirsoytrak. En solda Suphi Karaman. Hazırlanan listeye göre yaklaşık 80-90 kişi tutuklanacaktı. Harekâtın askeri yönleri plan ve disiplin içerisinde yürütülmesine karşın tutuklamalar içinde ipin ucu elden kaçtı. Bunun başlıca nedeni kamuoyunun Demokrat Partililerin tümünü ve bütün emniyet görevlilerini sorumlu görmesiydi. Şehre yayılan bütün erlere, subaylara, herkes 'şurada bu var, burada şu var' diyerek ihbarda bulunuluyor, ihtilal heyecanı içerisinde birçok yanhş tutuklama yapılıyordu. Örneğin Tahkikat Komisyonu'na karşı çıkmış Sıtkı Yırcalı ve Şemi Ergin de tutuklanmıştı. ERIL I-Tl ( )W« /: " T z, ırvrı i)>- ; nutAi.H/t v \ : ı o - . I . \u . A . I - T I t ıı ı j u r ı ı KL TT.ı rı ı Orgeneral Gümüşpala, AP Genel Başkanı olduktan sonra birtakım asılsız söylentiler çıkacak, sanki Gümüşpala 27 Mayıs'a katılmamış gibi bir izlenim yaratılmaya çahşılacaktı. 27 Mayıs sabahı, 'Müstakil tabur dahil, alay ve yukan derecedeki garnizonların mülki idareyi ele almalarına emir verdim' diyen biri, ihtilale katılmamışsa, ya ne yapmıştır? 3. Ordu Komutanı Ragıp Gümüşpala'nın 27 Mayıs sabahı saat 07.47'de Ankara'ya çektigi yıldınm telgraf. E L E • SEBECt ıI.K.K. 3İL6İ :rW IOHT ARŞ. 130 ı270947.3. Mayl» 60. H1HİT1T HEESDEK O.RCO.OB.E. SrS ıK.K.K. KS3 H0 :«PS.İ4O1.»5.6.6O. IÇISTIB ıl-Ordu bfilgeal dahillnd« balkta aUkUBat rardır ordu Mrltkl lerl ffarnlsonlarâa duruaa haJclndir duruada rad/o aaçrlyatı asarlnal bankalara h'lçtta oHut^mlan »nfllaayoua m«yd«n T*rBaa»k baakaların atılaaaıaa aair varllmlştlr banKa fabrlko glbl aUıaaaltrl* parti narkeslarlnla enaiyetl alınaaeına anlr Tarilnlgtlr. 2-Mlfltakll tabur dahil al»y T» jukarc. d*reçed»kl .garnlaoola- rın aAlkil idareyi al* alnalarına enlr vardla . 3-SİTİ1 halkın dı»arı jıkaa »aaaglnm J.neU ordo b81g»»inda tatblkla* l'irum olaadljın» kaoiylB tn buanata «alr T«rdl« ymlnll lşki MjyaBBgı konauatnr. Almlıgı aaat :271137. B. I. C. BtHT.tr 3..ÇKAHLISI Te Sl C7 '"-yıa 1360Sayn 9 Urı olaılun^- uaica -vkuf buiım^nlurm a..- i_rlu tccavüzâcn korunnujs. vc ımtaufasalarızıın tcuini içiA olml ix-] vc okul a. hiilndo ;cr.Lli iç -lüirk-sl vs i'jıi -:.ulu ::ur_n, nlı^i ıle ıj u 31» rtc. oacpia. j ^ jıı ı l - TUrk oiiShli Euvvotlor Ba.-; K. Ragıp Gümüşpala'nın >ine 27 Mayıs sabahı saat 09.47'de Kara Kuvvei- Cemal Gürsel'in 27 Ma\ıs sabahı, Harb Okulu Komutanlığı'na ula leri KomuUnhğı'na çektiği telgraf. şan, tutuklulann durumuyla ilgili yazısı. - Dönemin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala, daha sonra Adalet Partisi'ni kuracak ve ilk genel başkanı olacaktı. edilsin, uçdncu Uanda Koratıirk- ün yerine Sarper vayımlansın ve sonraki yayınlar da böyle surdıi- nilsün." Radyonun 10 dakika son- raki 3. yayınında dışişleri bakanı olarak Sarper okundu. Değişiklik- teki bu inceliği çok kimse fark et- medi. Fark edenler de ihtilal yö- netiminin ne kadar hızlı işlediği- ni görtip anladıîar. 27 Mayıs ihtilal karargâhı ilk andan itibaren duzenli ve süratli olarak çalışıyordu. Bu sürat ve dü- zen karargâhta bulunup işi yöne- tenlerin becerisinden çok, işin ge- regi ve diğer görevlilerin dikkat ve hassasiyetlerindendi. Her tarafla telefon ve telsiz irtibatlan sağlan- dı. Şehirlerarası telefon ve askeri antrak irtibatlan kuruldu. Radyo yayını başlayınca da Ankara dışın- dan ilişki kunna girişımleri Genel- kurmay ve Kara Kuvvetleri kana- lıyla yapılıyordu. Önemli askeri merkezlerle iiişküer hemen kurui- du. Bir tek, en onemli yer olan Îs- tanbul ile irtibat kurulamadı. İs- tanbul Radyosu yayınından biz onların duruma hâkim oldukları- nı anlamıştık. Fakat Ankara Rad- yosu geç çalıştığı için bizden ha- ber alamayan Îstanbul, kuşkusuz dokuz doğurmuştu. Îstanbul ile ir- tibat kurulamamasının nedeni, o gece harekât başlamadan tstan- bul'daki ihtilalcilerin şalteri indi- rip, tstanbul ve Ankara telefon bağlantısını kesmeleriydi. Bu yan- hş olmuştu. Genel planlama böy- le değildi. Herhalde bu husus net anlaşılamamıştı. İrtibat kesilme- yecekti. Baskınla her tarafa ege- men olunca, biz kuvvetli buluna- cağımızdan, telefon irtibatlan da- ha çok bizirn işimize yarayacaktı. Harekât bizim için olumsuz geli- şirse, o zaman kesilecekti. Plana aykırı kesildiği için ilk dakıkalar- da endişeye kapıldık. Hareket sü- ratle geUşince sorun kalmadı. Ha- rekâtın her iki tarafta aynı saatte başlaması gerekliydi. Oysa tstan- bul yanm saat önce başladı. Giz- lilik, hiç açık vermeme kuşkusu, bu noktada tam uyum sağlanma- sına olanak vermemişti. tstanbul, Ankara'dan yanm saat önce ha- rekete geçtiği için tstanbul - An- kara telefon bağlanüstrun kesilroe- si zararlı değil yararlı olmuştu. Gümüşpala ile ilişki kuruluyor Uzakta ve fakat önemli merkez Erzurum ile 3. Ordu ile ilişkiyi sa- at 05.00 sulannda biz kurduk. Ge- neral Madanoglu, telefonun ba- şında Org. Ragıp Gümüşpala ile konuşuyor. Ben de yamndaydım. Gümuşpala'yı 2 sene öncesinden çok yakından tanıyorum. Mada- noglu durumu anlatıyor. Gümüş- pala, "Du}amı>orunı" diyor. "Te- lefonu emir subayuıa veriyonun, ona anlat, o bana anlatsın" diyor. Madanoglu kızıyor. "Direkt ko- nnşmak istemiyor, atlatıyor. Za- man kazanmak istiyor" diyor. Ben müdahale ediyorum: "Hayır, kulaklan az işitir." Madanoglu, buna göre Gümüş- pala'nın emir subayı ile konuşu- yor, durumu anlatıyor. Karşı ta- rafta Gümüşpala: "Bu işin başmda kim var?" di- ye soruyor. — Gürsel var. — O tzmir'de nasıl olacak? — Ankara'ya gelecek, diye ya- nıtlanıyor. Saat 05.00 sulannda Org. Ra- gıp Gümuşpala'yı telefonla aradı- ğımızda o saatte emir subayı ile bir arada oldukianna göre dernek ki olayı duymuşlardı. Ankara Radyosu henüz çalışmıyordu. ts- tanbul Radyosu'ndan ya da Anka- ra'dan verilen bir telefon haberiyle öğrenmiş olacaklardı. tkinci hal- de kontrol için hemen onlann An- kara'ya, örneğin Sıkıyönetım Ko- mutanlığı'na bir telefon etmeleri gerekirdi. Oysa böyle bir şey ol- mamıştı. O halde haberi nasıl al- mışlardı. 4 ay sonra MBK üyelerinin yurtiçi gezileri sırasında Karakö- se'ye uğramıştım. Orada şu olayı anlattılar: "Topçu pilot binbaşı Saim Gul- tekin bıçkın bir subaydı. Bcnden 2 yıl sonra Harp Okulu çıkışlı. As- keri ortaoknl ve liseden arkada- şırodı. O sırada Karaköse'de bir biriikte görev yapıyordu. 26 ma- yıs akşamı evine çakır keyif gel- miş. Gece geç vakte kadar radyo dinlerken sızmış. Radyo açık kal- mış. Kendisi uyanmca yatak oda- sjna geçmis. Sabab namaana kal- kan annesi radyodan acayip ses- ler ve marşlar duymuş. Oysa o sa- atte radyonun başlama saati degil- dir. Konuşulanlardan hiçbir şey anlamamış. Oglunu uyandınyor. Koşaflann agıriıgını bilen Saim hemen durumu anlamış. Birtigini baberdar etmiş. Karaköse garni- zonu alanna gecmiş. Erzurum'a telefon edilmiş. Dolayısıyla Erzu- nım'da ordu birlikleri haberi Ka- rakose'den alıyorlar." Erzurum'da haber yayıhr yayıl- maz sorumlu komuta mevkiinde olanlar görev başı yapmışlar. Bu arada, küçük rutbeli birkaç subay, topçu binbaşı Faik Bilgisu, topçu bnb. Neşet Pirkul ve daha başka- ları hemen bir araya geliyoriar. Tümen Komutanı Tümg. Muhit- tin Onur'a başvuruyorlar. Ordu komutamnın bu harekâta karşı ta- vır alması halinde duruma müda- hale etmek için tertipleniyorlar. Bunların hiçbirisine gerek kal- madı. Ordu Komutanı Gümüşpa- la belki tstanbul'da Org. Özdilek'- le ya da bir başkası ıle ilişki kura- rak durumu anlamış ve kararını vermiştir. Saat 07.47'de Erzurum Postanesi'nden Kara Kuvvetleri 1 ne çekilen yıldınm telgrafı şöyle- dir: "Sukünetin mabafazası için ge- rekli tedbirler alınmış ve emirler verilmiştir. Ordu ve vatandaş sa- kindir. Ordu bu ana kadar radyo neşriyanndan maada emir alma- mıştır. Durumun acıklanmasını ve emir komuta vaziyetinin bildiril- mesini arz ederim. Org. Gümüş- pala, 3. Ordu Komntaoı." Bundan tam 2 saat sonra 27 Mayıs 1960. Saat 09.47'de. 3. Or- du Komutanlığfndan yine KKK kanalıyla şu mesaj almnuştır. "1- Ordu bölgesi dahilinde halkta sakûnet vardır. Ordu bir- likleri garnizonlarda duruma hâ- kimdir. Bu durumda radyo neşri- yatı uzerine bankalara hucum ol- dugundan enflasyona meydan ver- memek için bankalann kapabl- masına emir verilmiştir. Banka, fabrika gibi müesseselerle parti merkezlerinin emniyet albna ajın- masına emir verilmiştir. 2- Müstakil tabur dahil, alay ve yukan derecedeki gantizonlann mülki idareyi de almalarına emir verdim. 3- Sivil balkın dışan çıkma ya- sagını 3. Ordu bölgesinde tatbiki- ne lüzum olnıadığına kaniyim. Bu hususta emir verdim. Yalnız içki yasagı konmuştur." IhtilaJden bir süre sonra özellik- le Ragıp Gümüşpala, Adalet Par- tisi Genel Başkanı olduktan son- ra 3. Ordu'nun ihtilale katılmadığı ve hatta Ankara üzerine yunime- ye kalkıştığı, ihtilale zorlukla evet dediği gibi asılsız, spekülatif ha- berler çok yayılmıştır. thtilal sa- bahj: "Ordu bölgesindeki gamizonla- ra mülki idareyi ele almalarinı emir verdim" diyen general, ihti- lale katılmamışsa ya ne yapmıştır? Orgeneral Ragıp Gümuşpala'yı yakından tanıdım, çok iyi biliyo- rum ki her zaman durumu iyi de- ğerlendiren, durumdan görev çı- karmasını bilen iyi bir komutan- dı. tktidar mensuplanna asla yal- taklık yapmamıştır. Askeri kural- lann dışına çıkmamıştır. thtilal sa- bahı durumun gereğine göre dav- ranmıştır. Uzaklarda olduğu için, ama biraz dikkatli biraz ihtiyatlı. 27 Mayıs sabahından itibaren 4 orgeneral, 1 korgeneral hemen emekliye sevk edilmiştir. Orgene- ral Riiştu Erddhün, Org. Saat Ku- yaş, Org. Salib Coşkun, Org. Te- kin Anbnrun ve Korg. Namık Ar- Gümüşpala, 3 Haziran 1960 gu- nü Geneflcurmay Başkanlığı göre- vine başlamıştır. Birkaç giin sonra bir akşam MBK üyeleri ve yeni bakanlar, Çankaya'da bir tanışma kokteylin- de bulunmuşlardı. Gümüşpala ba- na: "Karaman bu işin içindeydin, bana neden daha once haber ver- medin?" diye sordu. Kendilerini yanıtladım: "Genenüim, Ankara ve tstaa- bul dışında hiçbir yerde orgntien- memiştik." Bir ara kuçuk bir ser- zenişte bulundu: ' "Özdilek'le ayn kıdemdeyiz. Fakat ben piyade, o suvari oJd»- gu için kıdem sıralamasında bca ondan önce burunuyorum. Neden o Milli Savanma Bakanı oidu da ben Gendkurmay Başkam otdun. (O tarihte Genelkurmay Başkan- lığı MSB'ye bağlıydı.) "GeneraUm, bu bir ihtilal tasar- rufudur. Kusura bakmayın." Gumuşpala'dan gelen son me- sajda: "Enflasyonu öolemek için baa- kaların kapatılmasına emir verdia" sözü bugünkü kuşağın insanlan için bir gülümseme ve- silesi olabilir. Ama bilinmelidir ki enflasyonla kucak kucağa yaşayan bugünün insanlanmn eriştigi eko- nomik kültür duzeyi ile o günün görevlileri arasında çok fark ola- caktır. 3 Nisan 1958 günü Diyar- bakır Orduevi'nde emir subayı, Korg. Ragıp Gümüşpala'nın ma- aşını getirip veraıişti. 1075 lira. O günlerde Diyarbakır'da etin kilo-i su 13 liraydı. Gümüşpala, birlik- leri 17 vilayet bölgesine yayılnuç bir kolordunun komutamydı. O anda hesaplamışom. Bir aylık ma- aşıyla 83 kilo et aJınabiliyordu. İlk tutuklamalar 26-27 mayıs gecesi Harp Oku- lu'nda harekâtın planJaması yapı- lırken kimlerin tutuklanacagı da kararlaştınlmıştı. Buna göre oluş- turulan listede şunlar vardı: — Cumhurbaşkanı — Bakanlar Kunılu üyeleri — DP Genel tdare Kunılu üye- leri — Tahkikat Kunılu üyeleri — Tahkikat Komisyonu Kurul- ması Yasası'nı önerenler — Tahkikat Komisyonu'na vet- ki verilmesini önerenler — Meclis Başkantık Divanı — Ve baa diğer kişiler: Samet Agaoglu, Ahmet SaUk Korur, Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü ErdeUran, Sıkıyönetim Komutanı Korg. Namık Arjtç, MSB Müsteşan Org. Salib C«f- kan, Tuğg. Kemal Çakın, Tugg. Yusuf Demirdag, Hâkim General Arif Onat, Emniyet Genel Md. Cemal Göktan, Ankara Valisi Di- tarcr Argun, Ankara Emniyet Md. Paftalı, Basın Yayın Genel M d Altemur Kılıç, Anadolu Ajansı Genel Md. Fimzan Tekil. Hazırlanan bu listeye göre yak- laşık 80-90 kişi tutuklanacaktı. Harekâtın askeri yönleri plan ve disiplin içerisinde doğru yürütül- mesine karşın, tutuklamalar için- de ipin ucu elden kaçtı. Bunun başbca nedeni harekâta katılan küçük birimlerdi. Bulunan herke- sin ve harekâtı onaylayan tüm ka- muoyunun, her şeyden Demokrat Partililerin tümünü ve emniyet hizmetlerinde görevli herkesi so- rumlu görmeleri idi. Şehire yayı- lan Harp Okulu öğrencilerine, er- lere, subaylara herkes "şurada bu var, burada şu var" diyerekten ih- barda bulunuyorlar, ihtilal heye- canı içinde bu kişilerin tutuklan- masını sağlıyorlardı. Böylelikle çok yanlışlar yapılıyordu. örneğin Tahkikat Komisyonu kurulması- na karşı çıkmış Sıtkı Yırcalı, bü- tün Silahlı Kuvvetler mensuplann- ca sevilen Şemi Ergin de tutukla- nanlar arasında idi. Her ne kadar bu gibi kişilere Harp Okulu'na gi- rişlerinde farklı işlem yapılıyorsa da yanlışlık gene de sürûyordu. Sıtkı Yırcab Harp Okulu'na gi- rerken: "Yırcab geliyor" diye haber ve- rildiğinde bir anda alkış kopmuş, "Yaşa, varol" diye bağırarak omuzlarda misafir edileceği iyi bir odaya götürulmüştu. Hele Şemi Ergin getirilirken, "Babamız" de- nilerek saygı gösterileri içerisinde Sıtkı Yırcalı'nın yanına alınmıştı. Tutuklanması planlanan sivil ve askeri kişilerden Ankara'da bulu- nanlar kısa sürede toplanmış Harp Okulu'na getirilmişti. Fakat zaman geçtikçe bunların dışında pek çok kimse de müJetvekib, bü- rokrat ve özellikle de polisler Harp Okulu'na toplanıyordu. Da- ha sabah 08.00'de bu sayı birkaç yüzü bubnuştu. öğleye doğru Harp Okulu Komutanı Sıtkı ülay, "Yeter arnk, Harp Okulu'nda yer kalmadı" haberini veriyordu. Bir ara Madanoglu, Harp Okulu'na uğradı. Hiç ilgisi olmadan tutuk- lanan birkaç general ile Nuri Öz- han'ı serbest bıraktı ise de duru- mun çok vahim olduğunu gördü. Bu işin ayaküstü çözülemeyeceğini anladı. Akşama doğru bir çözüm bulmak için Sami Kiıçük ile Harp Okulu'na gittiler. Nezaret altına aJınanJann listeierini çıkardılar. Yakalanması saptanan birkaç bü- rokratın dışında, tüm memur ve polislerin hepsinin salıverilmesini kararlaştırdılar. Milletvekillerinde bir hata yapılmaması için de Sıt- kı Yırcalı ve Şemi Ergin'in listeler uzerinde çalışarak yaptıklan yar- dımlar ile tahliye edilecekleri sap- tadılar. Belediyeden getınlen 16 otobüs ile tahliye edilenlerin hep- sini evWine gönderdiler. Varın: Arıburun •kalk' ayaga
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear