Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 28 MAYIS 1990
$ V P H I K A R A M A \
(Etn.Kur.Alh.Eski MBk üvesi)
r
3 0 Y I L S O N R A 2 7 M A Y I S
Elindeki makineliyle orduevinin damını tarayan Yz. Solmazer bağırıyordu: "KorgeneralArgüç, OrgeneralKuyaş çıkın saklanmayıni
Yüzbaşı,generalleri esir alıyor— 9 —
26 raayısı 27 mayısa bağlayan
gece ihtilalci subaylar, karargâh
olarak seçtikleri harp okulunda
toplanırlar.
O gece Harb Okulu'na dışarı-
dan gelerek kaulan subay sayısı 18
idi. Harekâta Harb Okulu'ndan
katılan subaylar da 39 kişiydi.
Harb Okulu kadrosundan Sıtkı
Ulay, Müçteba Özden ve Tevfik
Eıran da planlama kadrosu ile
birlikte planlamaya katılıyorlardı.
Arada bir dışanya çıkıp diğer bir-
lik komutanlarını yönlendiriyor-
lardı. Harb Okulu'nun tabur ve
diğer birlik komutaniarı, eğitim
kıyafetleri ile son derecede disip-
linli, ciddi ve sessiz görev alıyor-
lar, yandaki odaiara çekiliyorlar,
buna göre yaptıkları hazırlıklan
planlama grubuna getirip onayla-
tıyorlardı. Tabur komutanlan Yb.
Hiisnü Temel'i, Yb. Hikmet Akıa-
cı'yı ve diğer gorevliler Yb. Ibra-
him Tiifer'i ve Yb. Salib Yakal'ı,
aldıkları görevin dekoru içindeki
heybetli görünüşlerini, bugün de
şaygıyla anımsıyorum.
Emekliye görev
Ayrıca bir kişi de o giın yaş sı-
nırından emekli olmuş, Sıtkı
Ulay'ın misafiri olarak geceyi
Harb Okulu'nda geçirmek için
gelmişti. Bu kişi Tuğg. Ganl Gü-
vener idi. Habersiz olarak işin ici-
ne düşmüş, görev bile almıştı. Inö-
nu'nün korunması ile görevlendi-
rilen Yb. Salih Yakat ekibi ile bir-
likte bulunmuştur.
Beş aydan beri Merkez Komi-
te'nin dar kadrosunda bulunanlar-
dan ve komitenin gizli toplantıla-
nna katılanlardan iki arkadaşımız
bu gece aramızda yoktu. Vehbi Er-
sü ve Rafel Aksoyoglu. Vehbi Er-
sü 29 nısanda Siyasal Bilgiler Fa-
kültesi olaylannda süvari alayın-
da birlik komutanı olarak gorev-
liydi. Sıkıyönetim komutanı Korg.
Namık Argüç tarafından fakülte-
ye ateş açtınlınca sinir krizi ve şok
geçirmışti. Istirahat alarak Anka-
ra'dan aynlmıştı. Bir daha da An-
kara'ya dönmemişti. Rafet Akso-
yoğlu ise 27 Mayıs'tan bir hafta
önce harekâtın şimdilik yapılma-
masını ve ertelenmesini öneren
birkaç arkadaşımızdan biriydi.
Yüzbaşı İrfan
Solmazer'in ekibi
bazı generallerin
kaldığı orduevine gelir.
Elindeki makineli ile
binanın damını tarar.
Herkes pencerelere
koşarken elindeki
listeden okur:
"Korgeneral Namık
Argüç, Orgeneral Suat
Kuyaş, Tuğg. Kemal
Çakın, çabuk dışarı
çıkın saklanmayın."
Namık Argüç çıkar,
"Ben sizdenim" der,
ama ciple
harp okuluna
gönderilir. 1960 >ilı temmuz ayında Cumhuriyet muhabiri Yaşar Kemal, 'İhlilal Meclisi' üyesi Yzb. İrfan Solmazer ile röporlaj >aparken.
Kurmay Albay
Muzaffer
Yurdakuler geceyarısı
elleri silahlarının
tetiğinde üç harb okulu
öğrencisi ile birlikte
Ankara Merkez
Komutanı Tuğg.
Muammer Ülgen'in
kapısına dayanır
"Paşam ihtilal başladı,
emir verin birlikler bize
katılsınî' Ülgen
sevinçler Yurdakuler'in
boynuna sarılır.
Birlikte harb okuluna
telefon ederler. İhtilal
karargâhı moral
kazanmıştır.
Hm kesilmış, toplantılara katılmı-
yordu. Bir gün evvel 27 Mayıs'ta
kesin karar verilince Sami Kiıçük'e
gelmiş, "Ben ne yapayım?" diye
sorrauştu. Küçuk de ona "Git
evinde otur, başanrsak yann
gelirsin" demişti. 28 mayıs günü
çalışmalar Başbakanlığa intikal
ettirildikden sonra davet edildi ve
geldi. tçinde bir eziklik taşıyordu.
Görev dağılımı
26/27 mayıs gecesi Harb Oku-
lu'nda yapılan planlamada görev
ve işbölümü, o gece. Kur. Yb.
Memdub tnceoglu'nun el yazısı ile
tutulan notlarda görüleceği üzere
aşağıdaki gibi olmuştur.
Komulanlık karargâhı:
1. Komutan Tümg. CemaJ Ma-
danoğlu
Emır Sb. Yb. Recep
Kur. Bşk. Kur. Alb. Ekrem Acu-
ner
Yardımcılan: Kur. Yb. Memduh
tnceoğlu
Kur. Yb. Suphi Karaman
Kur. Bnb. Kadri Kaplan
Komutan yardımcıları:
2. Tuğg. Sıtkı Ulay (Bakanlık-
lar bölgesinde)
Yardımcısı: Kur. Alb. Tevfik Er-
can
3. Tuğg. Jrfan Baştuğ (Ulus ve
Cebeci bölgesinde)
Yardımcısı: Kur. Alb. Fikret
Kuytak
4. Sefaretler bölgesinde:
Kur. Alb. Sami Küçuk
Kur. Yb.ıSezai O'kan
5. Jandarma bölgesinde:
Kur. Alb. Necati Kumruoğlu
6. Radvoevi:
Kur. Alb. Alpaslan Türkeş
Birlikler
1. Ulus bölgesi: (Radyoevi, Or-
duevi, Anadolu Ajansı, Merkez
K.'lığı, Büyük Postane, TBMM,
Hipodrom'daki hazır kuvvet)
Komutan: Kur. Alb. Nusret öz-
çelik, Kur. Alb. M. Yurdakuler
Kuvveti: Yb. Hüsnü Temel ko-
mutasında Harp Okulu II. Tb. ve
7 tank.
2. Bakanlıklar Bölgesi: (Başba-
kanlık, Bakanlıklar, J. Genel Kîlı-
jı, Emniyet Genel Md'lüğü, Yeni-
şehir Postanesi)
Kornutan: Alb. Müçteba özden
Yardımcısı: Yb. Saadettin ....
Kuvveti: Yb. Hikmet Akıncı
komutasında Harp Okulu 1. tabur
ve tank taburu
3. Sefaretler ve bakanlıklar böl-
gesinde: Süvari Alayı
Komutanlar: Yb. Reşit Çölok,
Kur. Yb. Turgut Alpagut
4. Kurtuluş Meydanı Cebeci
Bölgesinde:
Yzb. Rıfat Baykal. Personel
Okulu Hizmet Bölüğü
5. Inönü'nün korunması ekibi:
Yb. Salih Yakal
Tuğg. Gani Güvener
6. lhtiyat grubu:
Komutan: Kur. Alb. Mithat
Ceylan
Yb. Tarık Guryay ve Yb. Yaşar
Başaran komutasında Polatlı'dan
gelecek topçu okulu subaylan ve
bir tabur
7. Tandoğan Meydam'nda
Trafik Okulu'na karşı bindiril-
miş bir böluk.
8. Komutanlık karargâh koru-
ması:
Yb. Galip Okan komutasında
bir bölük.
9. MSB'lığı ve Genkur. Başkan-
lığı bölgesinde:
Bnb. Fazıl Akkoyunlu ve birli-
8i-
Yzb. Diindar Taser, Bnb. Mu-
zaffer Karan'la birlikte tank tabu-
runun harekâtını yönlendirmek
için tank okuluna gıderken Yzb.
İrfan Solmazer de ekibi ile birlikte
Orduevi'nde tertiplenen operasyo-
nu düzenlemek için aynidı. Dun-
dar Taşer'in grubundan Yzb. Rah-
mi Yfeşil, Yzb. SelahatrJn Alpaslan,
Yzb. Kenan Tuygnn, Yzb. Musta-
fa Ulubaş ve Yzb. M.AIi Giileş de
tank taburu ve zırhlı piyade tabu-
runda hazırhklarıru tamamlamış,
harekât anını bekliyorlardı.
2.30'da her şey tamam
Harb Okulu komutanının oda-
sındaki planlama çalışmalarımız
üç saat içinde bitirümişti. Geceya-
nsından sonra saat O2.3O'a doğru
her şey tamamdı. Hiç olmazsa ar-
tık kafalajınuzı dinlendiriyorduk.
Bundan sonra akla gelebilen ay-
nntılan, olasılıkları ayaküstü ko-
nuşmalarla irdeliyorduk. Bu sıra-
da arada bir öğrenci yatakhanele-
rinin bulunduklan üst katlardan
gürültüler patırtılar duydukça
Kadri Kaplan'la birlikte o tarafa
yöneliyor, öğrencilere biraz daha
dinlenmelerini salık veriyorduk.
Her an harekete hazır bir durum-
da kaplarına sığmayan öğrenciler
bize 'evet'der gibi davranıyorlar-
dı.
Son anda bir görev değişikliği
yapıldı. Sezai Okan komutanlık
karargâhında Memduh İnceoğlu-
nun yerine alındı. Memduh lnce-
oğlu da fçişleri Bakanlığı ve Em-
niyet Genel Müdürlüğü bölgesin-
de yapılacak işler için gorevlendi-
rildi.
Şu anda Harb Okulu dışındaki
birliklerle hiçbir bağlantımız yok.
Gizliliğin korunması ve baskın et-
kinliğinin kaybolmaması için te-
lefon kullanmıyoruz. Harb Oku-
lu telefonlan için aldığımız onlem-
ler sürüyor. Merkez Komitesi üye-
si arkadaşlanmız Kur. Bnb. Mus-
Ufa Kaplan ve Yzb. Rıfat Baykal-
ın Sarıkışla'daki piyade alayı ve
Abidin Paşa'daki böluğu hareke-
te hazır.
Bunların dışında Sıkıyönetim-
ce Ankara'ya getirilen oirliklerden
Yb. Cahit Aksoy'un Çubuk P.
Alayı ile Kur. Bnb. Fazıl Daldal-
ın Ayaş P. Alayı harekete hazır
olarak bizi bekleyecekler. Kur.
Bnb. Kâzım Atakan'ın içerisinde
bulunduğu tumen topçu birlikle-
ri, Yb. Reşit Çölok ve Kur. Yb.
Turgut Alapagufun komutasında-
ki süvari alayı, Kur. Bnb. Selahat-
tin Kahraman komutasındaki
Konya'dan getirilen mürettep ta-
bur hazır durumda olacaklardı.
tsimlerini belirttiğim bu subaylar-
la Acuner, Okan, Mustafa Kaplan
ve Karaman aracılığıyla son haf-
talar içerisinde ilişkiler kurulmuş-
tu.
Harekât saat 3.30'da
Ankara'da harekât saat 3.30'da
başlayacaktı. Daha önce saat 3.00-
3.15 arasmda dört ekip, bazı kri-
tik noktaları etkisizleştirmek için
harekete geçti.
1. Kurmay Alb. Muzaffer Yur-
dakuler, Uç Harb Okulu öğrenci-
si ile Ankara Merkez Komutanı
Tuğg. Muammer Ülfen'in harekâ-
ta katılmasım sağlayacak ya da et-
kisizleştirecekti.
2. Kur. Yb. Suphi Karaman; 3
Harb Okulu öğrencisi ile ve Fazıl
Akkoyunlu'dan alacağı takviye
ekiple, sıkıyönetim karargâhıru ele
geçirip etkisiz duruma getirecek.
3. P. Yb. tbrahim Tüter, 11
Harb Okulu öğrencisi ile Zh. Eğt.
Merkez Komutanı Tuğg. Ynsuf
Demirdag'ı yakalayıp Harb Oku-
lu'na getirecek.
4. Prs. Yzb. trfan Solmazer;
kendi ekibi ve bir kısım Harb
Okulu öğrencileri ile Orduevi'nde
kfclan kimi generalleri alıp Harb
Okulu'na getirecek.
ERCÜMLST YA VUZALP
iözel Katem Mudüriijİ K T İ D A R D A N İ D A M A M E N D E R E S
Başbakan Kütahya'da askeri karargâha 'davet edilir'. Muhsin Batur bir C 47 ile havaalanına gelir
Menderesnakliye uçağınabiniyor- 1 6 —
Eskişehir gezisi sırasında
sabaha karşı saat 04 'te
Ankara'dan ihtilal haberini
alan Başbakan Adnan
Menderes ve yanındaki ekibi
Eskişehir'de Yurtiçi Savunma
Komutanlığı 'na giderler.
Komutanlıkta, Maliye Bakanı,
milletvekili Bahadır Dulger, Bur-
han Belge ve Eskişehir Valisi var-
dı. Biraz sonra olayı haber alan
birkaç kişi daha geldi. Fakat du-
rum belli olmaya başlayınca ge-
lenlerin bir kısmı, herhalde baş-
larının çaresine bakmak için ya-
vaş yavaş ortadan kaybolmaya
başladılar.
Sonunda komutanlıkta, Başba-
kan, Maliye Bakanı, ben ve mai-
yetimdeki iki görevli kaidı. Başba-
kan, asker kökenli iki milletveki-
lini yanına istedi. Bunlar Kore'de
Tugay Komutanlığı yapmış Gene-
ral Tabsin Yazıcı ve ismini hatır-
lavamadığım bir askeri mühendis
general idi. Her ikisi de Eskişehir'e
gelen heyette idiler. Ikisi de davet
üzerine komutanlığa geldi.
Kahve kontrolü
Komutan tuggeneral, karargâ-
hında bulunanlara kahve ikram
etti. Başbakan'a verilecek kahve-
yi tepsiden kendi aldı, evvela bir
yudum içtikten sonra fîncanı Baş-
bakan'a uzattı. Başbakan bu jes-
tin ne mana ifade ettiğini tabii an-
ladı. İhtilal ortamında bulunuldu-
ğu yavaş yavaş kendisini belli
ediyordu.
Telefonla irtibat kurulması bu-
rada da denendi. Fakat başarıla-
madı. Sonradan öğrendiğimize
göre bu sıralarda ihtilalle ilgili rad-
yo anonslan başlamıştı. Büyük bir
ihtimaile komutana da ihtilalle il-
gili emirler ya gelmiş ya gelmek
üzere idi.
Buna rağmen paşa, belki de bir-
gün önceki ricası kınlmamış oldu-
ğu için Başbakan'a yardımcı olu-
yordu. Eskişehir'de hiçbir yerle ir-
tibat kurmanın mümkün olmaya-
cağı anlaşılınca Başbakan, belki
orada bu imkân bulunabilir ümi-
diyle Kütahya'ya gitmek kararını
aldı. Komutan, bir cip pikap, bir
de askeri kamyonet hazırlattı.
Kamyonete silahlı bir manga as-
ker bindirdi. Başbakan kendi ma-
kam arabasına binmek istemedi.
Askeri pikabı tercih etti.
Eski günlerin aksine yanına
kimse gitmek istemiyordu. Bunun
üzerine ben gittim. Bana "Ercii-
ment Bey siz kalın. Albay gdsin"
dedi. Albay Yurtiçi Savunma Ko-
mutanlığı'nın Kurmay Başkanı
idi. Pikaba o bindi. Başbakan'ın
makam arabasına asker kökenli
iki milletvekili ve ben, özel kale-
min arabasına da benimle Eskişe-
hir'e gelmiş olan özel kalemin gö-
revli memurları bindi. önde Baş-
bakan'ın bulunduğu askeri pikap,
onun arkasında milletvekilleri ile
benim bulunduğum Başbakan'ın
makam arabası ve bizleri takiben
de ozel kalem arabası ve bir man-
ga askerın bulunduğu kamyonet
olmak üzere konvoy halinde Es-
kişehir'den Kütahya'ya mütevecci-
hen hareket ettik.
Kutahya yonunde bir süre yol
arttırdı. Başbakan vilayette de An-
kara ile telefonla görüşmeyi dene-
di. Fakat bu yine mümkun olma-
dı. Bunun üzerine büyük vilayet-
lerle temas etmek istedi. Istanbul
ile temas kurulamadı. Temas ku-
rulabilen Izmir ve. İzmit vaJileri
kendi bölgelerinde durumun şim-
dilik normal olduğunu söytediler.
Başbakan telefon denemelerine
devam ederken havaa albayın bü-
yük bir sıkıntı içinde olduğu gö-
rülüyordu. Herhalde bir emir al-
mıştı, ama pek muhtemelen onun
da hareketin çapı ve hatta başarı
şansı hakkında sabahın bu erken
saatinde fazla bilgisi yoktu. An-
ta telefon imkânlarının iyi oldu-
ğunu söyleyerek oraya gitmeyi ıs-
rarla teklif etti.
Karargâha gidiş
Başbakan tabii durumu anladı
ve karargâha gümekten başka çare
olmadığını gordu. Bunun üzerine
vilayetten çıkarak otomobillere
yöneldik. Başbakan kendi araba-
sına bindikten sonra iyice sabır-
sızlanan üsteğmen geri kalanları
adeta omuzlayarak arabalara sok-
tu. Konvoy halinde hareket ettik.
Karargâhın kapısına geldiğimizde,
Başbakan'ı selamlamak üzere ka-
C 47 nakliye uçağının indiğini
gördük.
Uçaktan o zaman albay ve da-
ha sonra Hava Kuvvetleri Komu-
tanlığı'na yükselecek olan Muhsin
Balur çıktı ve doğruca Menderes
1
in bulunduğu yukarıdaki odaya
gitti. Kısa bir süre sonra Mende-
res, Polatkan ve milletvekilleri ile
aşağı indi ve hep beraber uçağa
yoneldiler.
Ben Muhsin Batur'a giderek
kendimi tanıttıktan sonra gruptan
aynlmak istemediğimi söyledim.
Yanımızdaki maiyet polisi hariç,
beni ve yanımdaki özel kaiem me-
murunu beraber götürmeyı kabul
sola koşuşuyorlar arada bir bazı-
lan uçağa gelip pilot mahaJline gi-
diyor, muhtemelen telsiz konuş-
maları yapıyorlardı. Bu arada uça-
ğa bir hava tuğgenerali de geldi.
önümuzden geçerken kimsenin
yüzune bakmadan, fakat yoneldi-
ği pilot mahaJline kadar da selam
vererek yürudü. Ben kendisini ta-
nıyordum. Londra'da hava ataşe-
liği yaparken ben de orada mua-
vin konsolostum. Birkaç >ıl son-
ra da gene görevli bulunduğum
Karaçi'ye bir askeri heyetle gele-
rek bir süre kalmıştı.
Tabii beni çok iyi tanıyordu.
Buna rağmen göz göze gelmekten
Ankara'dan Kütahya Valisi'ne Başbakanı
derhal tevkif emri gelmiş. Vali bö'yle bir
emir aldığını gözleri yaşararak bildirdi. Fakat
uygulamadığını göstermek için saygılı
davranışlarını daha da arttırdı. Başbakan
teJefon denemelerine devam ederken, tevkif
emrini alanlardan bir havacı albay büyük bir
sıkıntı içinde idi. Sonra Başbakanı 'karargâha
davet ettiler.'
"^•"enderes'i Ankara'ya götüren uçak bir
ITMnakliye uçağı idi. içinde koltuk yoktu.
Sadece kenarlarda mindersiz madeni oturma
yerleri vardı. Batur, acele hareket ettikleri için
başka uçak bulamadıklannı söyledi. Çok sigara
içen Başbakan Menderes arka arkaya sigara
içmeye başladı. Sigarası bittikçe Batur'dan rica
ediyor, o da veriyor ve çakmağı ile yakıyordu. TÖRE.NDE — Başbakan Menderes bir 30 Ağustos toreninde jet uçaklannın gosterisini izlerken,
bir gün o uçaklar eşliğinde tutuklanacagını herhalde düşiinmüyordu.
aldıktan sonra havada jet uçaklan
göründü. Bunlar arada bir kunvo-
yun üzerine dalış yapıyor sonra
uzaklaşıyorlar bir sure sonra ay-
nı şeyi tekrarlıyorlardı. Kütahya-
ya yaklaştıktan sonra jetler kay-
boldu. Ateş emri almış olsalardı,
herhalde ilk roketi içinde benim ve
milletvekillerinin bulunduğutnuz
Başbakan'ın makam arabasına
atacaklardı. Daha evvel belirttiğim
gibi Başbakan askeri pikaba bin-
mişti.
Kutahya'da bizi Vali Vekili Liitfi
Özderair, Jandarma Komutanı ve
Hava Eğitim Okulu Komutanı Al-
bay Siileyman Demet karşıladılar
ve Başbakan'ı saygılı bir şekilde
selamladılar. Karşılaşmadan sonra
doğruca vilayete gidildi. Vali ve-
kili Mülkiye'den arkadaşımdı.
Ankara'dan Başbakan'ı derhal
tevkif emrini almış. Muhtemelen
aynı emri havacı albay da almış-
tı. Vali vekili böyle bir emir aldı-
ğım gözleri yaşararak bildirdi. Fa-
kat uygulamadığını göstermek
için saygılı davranışlarını daha da
kara'dan birtakım emirler geüyor-
du, ama bunları kim veriyor, gü-
cü nedir o zaman daha bilinmi-
yordu. Karşısındaki, Türkiye'yi on
sene idare etmiş birisi idi. Tevkif
etse sonradan da hareket başarı-
sız olsa durumu facia olurdu.
Buna mukabil Başbakan'ı elin-
den kaçırsa, hareket de başanya
ulaşsa akıbet yine aynı olacaktı.
Bu bakımdan büyük bir sıkıntı
içinde olduğu her halinden belli
oluyordu. Albayın yanında bir de
üsteğmen vardı. O ikide bir dışa-
rı çıkıp bir yerlere telefon ediyor,
gelip albayın kulağına bir şeyler
fısıldıyordu.
Halinden tevkif için sabırsızlan-
dığı ve albay geciktikçe de kızdı-
ğını gizlemeye özen göstermediği,
davranışlarından belli oluyordu.
Vali vekili daha sakin idi. O, Baş-
bakan vilayette bulunduğu sırada
kendisinegerekli saygı ve nezake-
ti göstermeye devam ediyordu. Üs-
teğmen birkaç kere dışan çıkıp
geldikten sonra albay gayet saygılı
bir şekilde, Menderes'e, karargâh-
pıya bir manga asker çıkanldığı-
nı gördük.
Şeref Kıtası, Başbakan'ı selam-
ladığında, Ankara'da ihtilal yapı-
lalı aşağı yukarı üç saat olmuştu.
Sıkıntıda bulunan albayın, bir
yandan Başbakan'ı elde tutmaya
çalışırken diğer taraftan da durum
iyice açıklık kazanıncaya kadar,
ihtiyatı elden bırakmadığı anlaşı-
lıyordu. Zannederim albayın,
mevcut koşullarda bundan başka
şekilde hareket etmesi pek müm-
kun değildi. Karargâha girince Po-
latkan ve milietvekillerini Başba-
kan ile yukarıda bir odaya, bizi de
silah araması yaptıktan sonra aşa-
ğıda bir odaya aldılar. Bir sure
geçtikten sonra, binanın etrafım
sungulu askerlerin çember altına
aldıklarını gördük. Bu suretle tu-
tuklama işinin, üsteğmenin arzu-
ladığından daha münasip ve ihti-
yatlı bir şekilde gereekleştirildiği
artık belli oluyordu.
Başbakan'la yukarıda neler ko-
nuşuldu, tabii bilemiyorum. Bir
sure bekledikten sonra alana bir
etti. Hep beraber uçağa giderken
Batur, uçağın içinde kapıda görü-
nen makineli tabancalı iki hava
teğmenine silahlarını indirmelerini
sert bir şekilde işaret etti.
Uçak bir askeri nakliye uçağı
idi. İçinde koltuk yoktu. Sadece
kenarlarda mindersiz madeni
oturma yerleri vardı. Batur, Baş-
bakan'a, acele hareket dolayısıy-
la, başka uçak bulamadıklannı
nazik bir şekilde söyledi. Kısa bir
süre sonra havalandık. Nereye git-
tiğimizi bilmiyorduk. Başbakan
genelde çok az sigara içerdi. Uça-
ğa bindikten sonra arka arkaya si-
gara içmeye başladı. Sigara bittik-
çe Batur'dan rica ediyor, o da si-
garayı veriyor ve çakmağı ile ya-
kıyordu. Batur yol boyunca her-
kese gayet nazik davrandı. Biraz
sonra uçak alçaldı ve bir meyda-
na indik. Meydan birkaç gun on-
ce Başbakan'ın askeri merasimle
karşılanmış olduğu Eskişehir Ha-
va Üssü'nün meydanı indi.
Meydanda bir süre bekledik.
Dışarıda birtakım subaylar sağa
dahi çekindi. O şartlarda kendisi
bakımından herhalde haklı idi.
Mamafih, ihtilalin ilk gününde
böyle faal görünen tuggeneral, da-
ha sonra meşhur Eminsu hareke-
ti çerçevesinde emekli edildi. Bu
geliş gidişlerden sonra uçağın per-
vaneleri çalıştı ve biraz sonra ye-
niden havalandık.
Hiç kimsenin nereye gitmekte
olduğumuzu soylememesine rağ-
men Ankara'ya gitmekte olduğu-
muzu tahmin ediyorduk. Nitekim
biraz sonra altımızda Ankara gö-
rundu. Etimesgut üzerine geldik.
Uçak evvela inişe geçti, fakat bir
süre sonra bundan vazgeçtı ve da-
ire çizmeye başladı. Birkaç tur at-
tıktan sonra lekrar inişe geçtik ve
uçak biraz sonra bozuk bir piste
indi. Burası Etimesgut Havaala-
nı'nın hemen yanındaki Güvercin-
lik Alanı idi.
Anlaşıldığına göre Başbakan
1
ın geleceğini haber alan subaylar
Etimesgut Havaalam'na doluş-
muşlar ve herhangi nahoş bir
olaydan kuşku duyulduğu için
uçak Güvercinlik'e yöneltilmiş.
Uçak durduğunda pencereden bir
grup subayın uçağa doğru yönel-
diğini gördük. Başlarında, om-
zunda kayışı kırmızı renkli bir ma-
kineli tabanca olan bir general
vardı. Oldukça azametli jestleri
dolayısıyla, acaba ihtilalin lideri
bu mu diye duşunduğümüz bu ge-
neralin bir Veteriner General (Bor-
banettin L'luç) olduğunu daha
sonra öğrenecektik. Toplu halde
uçağa doğru ilerleyen subaylardan
görevli olduklan anlaşılan bir gru-
bu silahlı, diğer bir grubu da si-
lahsız ve normal üniformah idiler.
Uçağa merdiven bulunamadı.
Önde Başbakan olmak uzere
uçaktan hepimiz atlayarak indik.
Uçak küçuk bir uçak olduğu için
bu fazla sorun yaratmadı. Pistte
birkaç vasıta arka arkaya sıralan-
mıştı. Silahlı subaylardan üst rüt-
beliler Başbakan ve Maliye Baka-
nı'nın etrafım alıp onları öndeki
vasıtaya göturdüler. Normal üni-
formalı olanlar herhangi bir taş-
kınlık yapmaksızın sadece seyret-
mekle ye'indiler. Beni ve yanım-
daki memuru da silahlı bir binbaşı
bindirileceğinıiz arabaya götürdü.
Sonra konvoy hareket etti. Ne-
reye gittiğimizi binbaşıya sordum.
"Gidince görürsunüz" dedi. Biraz
sonra Harb Okulu'na geldik. Biz-
leri arka kapıdan aldılar. Başba-
kan'ı da oradan aldıklarını sonra-
dan öğrendim. Evvela dönen de-
mir bir merdivenden çıktık. Ha-
va meydanından beri bize yönelik
tuttuğu tabancasını merdivenden
çıkarken de sırtıma dayamıştı.
Merdiven son derece dar ve döne-
meçli olduğu için o da benim gi-
bi güçlük çekiyordu.
"Binbaşım, kaçmak istesek bi-
le bu merdivende zaten buna im-
kân yok. Şu tabancavı indirirseniz
siz de ben de tekerlenmeden
çıkanz" dedim.
Güldü ve tabancasını indirdi.
Merdiveni çıktıktan sonra bizi, öğ-
renci gazinosu olduğunu daha
sonra öğrendiğimiz bir salona gö-
türduler. Salona aralıklı tabureler
konulmuştu. Boş bir tabureye de
beni oturttular. Göz ucu ile etrafta
kimler var diye baktım. Bir yan-
da Allemur Kılıç, Ankara Valisi
Dilaver Argun, MİT Başkanı Ce-
lal Karasapan; diğer tarafta Celal
Bayar'ın doktoru Prof. Recai Er-
güder, Başbakanlık Musteşan Ah-
mel Salih Konır'u gördüm.
Tarın: Harb
Okulu*nda gözaltı
Bu görevler yanm saat içinde
tamamlanacaktı. Ekip başlan
Harb Okulu binasının nizamiye
kapısında arkadasları ile vedaia-
şarak ayrıldılar.
M. Yurdakuler, General Muam-
mer Ülgen'in kapısına dayandığın-
da henüz ortalık karanlıktı. Kapı
zili çalındı. Yurdakuler'i, elleri si-
lahlannın tetiğinde üç Harbiyeli
ile gören Muammer Ülgen saşır-
dı.
Paşam bize katılın
Yurdakuler:
— Paşam, daha önce bekledi-
ginizi soylediğiniz ihtilal başladı.
Emir verin, birlikleriniz bize ka-
tılsın.
General Muammer Ülgen se-
vinçle, Yurdakuler'in boynuna sa-
rılıyor. Aidığı kısa açıklamadan
sonra telefonla önce inzibat böl-
ge komutanlıklanna emirlerini ve-
riyor.
— Ordu idareyi ele almısür. Si-
lahlı Knvvetler'e katılın. Tek kur-
şun atılmasın. Ben hemen geiiyo-
rum.
Yurdakuler ve General Muam-
mer Ülgen, beraberce ikinci teie-
fonu Harb Okulu'na yapıyorlar ve
merkez komutanlığı birliklerinin
harekâta kauldığım haber veriyor-
lar. İhtilal karargâhı, kazandığı
yuksek moralle diğer ekiplerden
gelecek yeni haberleri bekliyordu.
Eski Muhafızgücu futbolcula-
rından olan Harb Okulu spor öğ-
retmeni Yb. Ibrahim Tüter, 11 ki-
şilik okul futbol takımı ile Zırhlı
Eğitim Merkezi Komutanı Tuğg.
Yusuf Demirdağ'm evine vanyor.
Yb. Tüter, "Sıkıyönetim Komo-
tanhgı'ndan çağnlıyorsun" diye-
rek Yusuf Demirdag'ı bir ambu-
lansa alıyor, Harb Okulu'na geti-
riyordu. Bir hafta sonra Tuğg. Yu-
suf Demirdağ, tahliyesini isteyen
bir dilekçe verecek ve "27 Mayıs
harekelini samimiyetle tasvip vc
terviç etmiş bulunuyonım" diye-
cektir.
Yzb. Solmazer'in görevi, ordu-
evi otel bölümünde yattıklan bi-
linen KKK Org. Suat Kuyas, Sıkı-
yönetim Komutanı Korg. Namık
Algiiç ve DP'nin partizan generali
Kemal Çakıo'ı enterne ederek
Harb Okulu'na getirmekti. Son-
ra da Sümer Sokak Onikile-
Apartmanı'nda bulunan tçişleri
Bakanı Namık Gedik'ı tutuklaya-
caktı. Tam hareket edileceği sıra-
da Yenişehir înzibat Karakolu'nun
alarm yaptığı haberi gelmişti. Bu
alarm, belki de Merkez Komuta-
nı Muammer Ülgen'den aiınan
emir geTeğiydi. Solmazer, kısa bir
an için hedef değiştirmek zorun-
da kaldı. Dündar Taşer ile birlik-
te tank taburuna gitti. Bomba ve
yeniden cephane aldılar. Tankla-
nn desteği ile önce Yenişehir In-
zibat Karakolu'nu güvenceli duru-
ma getirdiler. Sonra Orduevi'ne
yoneldiler. Bina kuşatıldı. Elinde-
ki makineli tabanca ile binanın
damını taradı. Herkes telaşla pen-
cerelere dökülürken, Solmazer,
elindeki listeden bağırıyordu:
Çıkın saklanmayın
"Korgeneral Namık Argüç, Or-
general Suat Kuyaş, Tugg. Kemal
Çakın, çabuk dışan çıkın, saklan-
mayın."
İlk çıkan Namık Argüç olmuş-
tu:
"Ben de sizdenim, size kao-
lıyorum" diyor. Fakat hemen ya-
kalanıp, bir ciple diğerleriyle be-
raber Harb Okulu'na gönderili-
yordu. Orduevi'nde bu şekilde ya-
kalanıp Harb Okulu'na gönderi-
len generaller arasmda Tümg.
Muharrem thsan Kızıloglu da var-
dı. Oysa Kızıloğlu'na ihtilalciler-
ce hareket içinde görev verilecek-
ti. Kızıloğlu, Harb Okulu'na ge-
lir gelmez Çankaya'ya gönderildi.
General Kızıloğlu, Okullar Da-
ire Başkanlığı'na tstanbul'dan yen:
atanmıştı. Yetenekli ve bizce bili-
nen kişiliğinden ötürü 2 gün ön-
ce aramıza alınmasını kararlaştır
mıştık. Kendisine açılma görevi de
bana verilmişti. 26 mayıs günü sa-
at 11.00'de Merkez Komitesi Cam-
lı Köşk'te kesin karar için kısa sü-
reli toplanacaktık. Saat 10.15'te
Kızıloğlu'nun makamına gittim.
Kendimi tanıttım. Erkân şubesi
müdürü olduğumu, kurmay subay
atamalannda kendilerine yarduna
olacağımı bildirerek söze başla-
dım. Açılma fırsatını kolladım.
Fakat sozü benden bir aldı, bir da-
ha bırakmadı. Okullardan, bura-
daki eğitimin öneminden uzun
uzun konuştu, zamanım daralı-
yordu. Sıkılmaya basladım. Cid-
di konunun açılmasına yetmeye-
cek ve anlatılamayacak kadar za-
man azaldı. Açılırsam, bazı konu-
larda kuşkuda kalabilirdi, bu da
çok sakıncalı olurdu. Açılmaktan
vazgeçtim. 10.50'de yamndan ay-
rıldırn. Ertesi sabah Harb
Okulu'nda beni görünce şaşırdı.
Birkaç gün sonra da bana:
"Bu kadar onemli bir işin için-
deydiniz. O gün nasıl fırsat bul-
dun da bana geldin. O kadar uzun
yanımda kaldın ve konuştun?" di-
ye sordu. Kendisini yanıtladım:
"Ben konuşmadun. Hep siz ko-
nuştunuz. Oysa ben size durumu
açmaya ve sizi aramıza almaya gel-
miştim. Bana zaman bırakmadı-
ğınız için vazgeçtim."
Yarın:Sıkıyönetim
ele geçiriliyor