Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 MA YIS 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGUN
M«lNrok>ji<Genel MûdûriûOû'nden
ahnan bügiye gfire, yurdun kuzey ve
bab tasnHen parçah buhjthı. Trakya,
MKmrafnın dojusu, iç Ege. Göller
BMgm, İç Anadolu'nun kuzey ve ba-
teı, Ba» Karaderiz ile Orta Karadeıtf-
h iç teamleri ycr yer sa0anak w gûk-
gurunMü saOarak yafeh &W6 yeıier
azbutotkıwapkg«çecek. H/MVSI-
CMOJÛ: Yurdun toneybat) kesimterin-
de aatacafc *Oer yerterde deflişme-
yscak. RUZGAR: Gûney ve batı yön-
lerden hafrf, ara ara orta kuvvetfe ya-
Oış amnda yer yertajvvetSceesecek.
DenöerimizrJe rüzgâr Marmara ve Baû
Kmdeniz'de yıldız ve karayel. Oo$u
Kmtoniroe kıbie ve keşislemederı.
DoOu Akdeniz'rJe gûnbatısı ve lodos,
flteta denizlerimizde gûnbatsı ve ka-
Adana
Mapasn
/Mıyarran
Afyon
Afr,
Anlara
Antakya
Antatya
Artvin
A 38° 19° DıyartJtaf
Y 32° 18° E * ™
A 34° 17° Erancan
Y 32" 10° Eraırum
A 2S° 5°Es*isetw
Y 3O°17°Gaa**p
A 34°20°Srasun
A 38°2O°GümüşfıaneA
rayeMen 3-5, yer yer 6 kuvvetJnde saatte 10-21 deniz milî hızla
esecek Dalga yüksekliğı 05-15 acıkJannda yer yer 2 metre do-
layında olacak. Van GoK'nde hava az bulutkı ve açık geçecek,
rûzgar flüney ve bab yönlerten hafit, ara sıra orta kuvvette
esecek.
Ktoc*
Binga
8tis
Bokj
Bursa
Çanaldcale
Çonım
Oerizf
A 2e°13°H*tdri
A 39°20°tsparta
B 34°15°bdrtwl
Y 34° 18° tzmir
A 30° 12° Kars
A 24° 10° Kasümonu Y
Y 28° 14° Kaysen
Y 33°19°Kırktarel
6 29°19°Konya
Y 30° 8°KÜ»ıy«
Y 35° 19° Maiatya
34°12°M»sa
32°19°K.Man»
29°12°Meniı
25° 2°Mu#»
31°14°MW
34° 16° tğne
2e°17°Ordu
28° 10" « a
25° fl° Samsun
32°WS«rt
2T21°Sinop
33°21°SıW5
24° 6°MntaO
30° 13° İJtan
30°14°1ncei
31° 18°U»k
30°M°Van
29° 12° ZonguUak
açık yajmuriu .:m
ast A-açık BHuluOu G-güneşiı K-Urlı S-sıslı Y-yaûmurkj
DUNYA'DA BUGÜN
Kahıre*
VtehJngtDn A 33°
Züritı B 19°
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Avcının avını bek-
lerken içine saklandı-
ğı çukur. 2/ "Vakit,
zaman" anlamında
yerel bir sözcük...
Anahtar. 3/ Okun
yay kirişine takılan
bölümündeki tüy...
Anadolu'da kurul-
muş eski bir uygarlık.
4/ Süs taşı olarak kul-
lamlan mor renkte bir
tûr kuvars. 5/ Köpük
ya da tortu... Eskrim-
de bir karşılaşma şek-
li. 6/ Müstahkem
yer... Tahıl tanesini yabancı nesneler-
den ayırmaya yarayan döner kalburlu
araç. 7/ Doku teli... Yugoslavya'nın
plaka işareti... Bir nota. 8/ Ok kılıfı.
9/ Su... Anadolu'nun kimi bölgelerin-
de içkili, çalgılı ve kadınlı eglentiye ve-
rilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Peygamberağacı reçinesinden çıka-
nlan ve hekimlikte kullarulan bir sıvı.
2/ Kimi hastalıklarda yüzde, ellerde,
ayaklarda görülen yangısız şiş... Letonya'nın başkenti. 3/ Sessiz si-
nemanın üç büyük komedyeninden biri olan "Gülmeyen Adam"
Baster Keaton'ın Avrupa'da yaygın olarak bilinen adı... Demirin sim-
gesi. 4/ Jeneratör... Bir nota. 5/ Bir işi yapabilecek yetenekte ol-
ma. 6/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Uzun tüylü bir süs kö-
peği. 7/ Üst bedeni bele değin V harfi biçiminde oyuk, kolları bol,
etekleri üç ayn parçadan oluşan kadm giysisi... Yiğit. 8/ Satrançta
bir ta$... Bir yazın ya da müzik yapıtının bir bölumu. 9/ Geciktiril-
mi$ ödemeler için kullanılan sözcük.
60 YIL ONCE Cumhuriyel
Inkişaf
28 MAYIS 1930
lngiltere ve Cemahiri
Müttehidei Amerika'da
pamuklu mensucat sanayii
ehemmiyetli surette inkişaf .
etmekte ve kadınlar arasında
pamuklu elbise moda haliui
almaktadır. Bunun
sebeplerinden biri ve
belki en mühimmi
vukua gelen lazla
pamuk istihsalâtı hasebile sukut eden pamuk sarfîyatını
çoğaltmak ve pamuk piyasasını yükseltmek arzusudur.
Kadınlar pamuk sarfiyatırun çoğalmasında başlıca rolü ifa
ederler. Amerika'da pamuklu kumaşlarla yapılan uzun
etekler bu sene moda olmuştur. Hükûmet dahi pamuklu
mensucatı tergip etmektedir.
J.
ݧ
f\
1ÂKİN
ELEKTRİK
SÜPÜttuESİLi:
••SATIE
1
"de ",;
VEREŞJYESATUig|
30 YIL ONCE Cumhuriyei
Ordu idareyi ele aldı
28 MAYIS 1960
Dün gece Kahraman Türk ordusu
bütün memlekette idareyi ele almış,
bu meyanda Istanbulun idaresinde de
silahlı kuvvetlerin vazife başına
geçtikJeri görülmüştür. Silahlı
Kuvvetler ldaresinin sabaha karşı
radyolarla hitap ettiği duyulmaya
başlanmıştır. Bu idare hitaplannda
şöyle demiştir:
C t m a l G u r s e l
Dün gece saat 3 ten itibaren Türk Silahlı Kara Hava ve
Deniz Kuvvetleri yurdun idaresini ele almışlardır.
Gayemiz bu hereketi selâmetle bir neticeye vardırmak ve
tarafsız bir idare tahtında en kısa bir zamanda serbest seçim
yaparak'; hangi taraf olursa; kim kazanırsa kazansın idareyi
onun eline bırakmaktır.
Türk Silahlı Kuuvetleri en kısa zamanda milleti seçime
götürecek bir kurucu meclisin çalışmaya başlamasına imkân
vermek için muvakkaten idareye el koymuş bulunmaktadır.
Girişilmiş olan bu teşebbüs hiçbir şahsa ve zümreye karşı
değildir. Gayemiz kardeş kavgalarına meydan vermemektir.
Kimse hakkında şahsiyata ve tecavüzkârane bir fıile teşebbüs
edilmiyeceği gibi, kimsenin de bu şekilde bir harekete
girişmesine müsaade edilmiyecektir.
Türk Kara Hava ve Deniz kuvvetlerinin el birliği ile
giriştikleri bu hareket kansız olarak başarümıştır. Garnizon
Kumandanları her bolgede idareyi ele alrruştır. Vatandaşlar
kanuni teminat altındadır. İstanbul'da Vali ve Belediye
Reisliği vazifelerini tuğgeneral Refik Tulga deruhte etmiştir.
Bütün kabine mensuplarının Türk Silahlı Kuvvetlerinin
himayesine sığınmalarını rica ederiz.
Kim olursa olsun her vatandaş kanunlar ve hukuk
prensipleri esasına göre hareket edeceklerdir. Birbirlerine kin
gütmeden hürmet ve anlayışla muamele etmelerini ve
istıraplann dinmesini mülki, askeri bütün arkadaşlanmızdan
rica ederiz.
Kim olursa olsun hangi partiye mensup bulunursa bulunsun
hiç bir fark gözetmeksizin aynı milletin mensupları
bulunduklarından hepsine aynı hürmet ve sevgi gösterilecek
ve hepsi kanuni teminat altında bulunacaktır.
Silahlı Kuvvetler, milletin ve yabancı dostlann emniyetini
tamamen tekeffül etmiştir. Müteakip tebliğe kadar askeri
şahıslar hariç kimsenin sokağa çıkmaması herhangi bir
hâdiseye sebep olunmaması; kargaşaklığa sebebiyet
verilmemesi önemli bildirilir.
Silahlı Kuvvetler can ve mal emniyetini konıyarak
Demokratik rejimi ne kısa zamanda gerçekleştirmeye
çalışacaktır.
Bütün ittifaklarımıza dostlarımıza bağlıyız. NATO'ya ve
CENTO'ya inanıyor ve bağlıyız. Taahhütlerimize sadıkız.
Büyük Atatürk'ün söylediği gibi prensibimiz yurtta sulh
^ihanda sulhtur.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
NATO'da yeni arayış
28 MAYIS 1989
NATO ülkeleri, yarın başlayacak olan Briiksel zirvesine, son
yılların en derin görüş aynlığı içinde giriyorlar. Kısa
menzilli nükleer füzeler (SNF) tartışmasının ittifak içinde
yol açtığı bölünme zirvenin bir gün öncesine kadar
giderilmemiş durumda idi. Federal Almanya'nın SNF'lerin
indirimi konusunda Sovyetler Birliği ile görüşmeler
yapılması önerisinin NATO içinde yol açtığı dalgalanma
devam ediyor.
SNF'lerin indirimi için görüşmeler yapılmasına kesinlikle
karşı çıkan ABD, sonralan tutumunu yumuşatarak bu
konuda "ileride görüşme yapılabileceğini" belirtti. Ancak
ABD'nin şartları, Federal Almanya tarafından kabul
îdilebîlir bulunmadığı için iki ülke arasındaki görüş
lynlığını gidermek mümkün olmadı.
TABTISMA
tki
Yazar, Doğramacı'yı ne yazık ki yanlış bir yerinden
yakalamıştır. Halbuki doğruyu kendisi benden iyi biliyordu.
Oysa Doğramacı'ya yöneltilecek olan eleştiri, Bilkent'i
kurması olmamalıdır.
8 Mayıs 1990 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'n-
de, "Tartışma" sütununda Doç. Dr. Nurkut
Inan'ın "Dogramacı'ya Açık Mektup" adlı bir
yazısı yayimlandı. Yazar, yazısının sonunda,
"İklidan ile muhalefeti ile basın ve aydınları
ile Türk toplumu lülfen bana cevap veriniz"
diyerek yazısında beürttiği görüşleri bir de biz-
lere sormuştur. Ben de Türk toplumunun bir
bireyi olarak yazısı ile ve Prof. Dr. İhsan Doğ-
ramacı ile ilgili kendi görüşlerimi bildirmek
istiyorum.
Sayın Doç. Dr. Nurkut lnan, bence yazısın-
da Doğramacı'ya yanlış bir yerden yüklenmiş-
tir. Hatta öyle yanlış bir yerden yüklenraiştir
ki belki de bu yer Doğramacı'nın en güçlü ol-
duğu yönlerinden biridir. "Neden?" derseniz,
bunu da size yazarın verdiği iki örneğe birkaç
örnek daha ekleyerek açıklamaya çalışayım.
Yazar "hayali iki senaryo" deyişini kullanmış-
tır ki bu deyiş bana pek doğru gelmedi. Çün-
kü senaryo zaten hayalidir.
Hatırlanacağı gibi yazar, Doğramacı ile Bil-
kent arasındaki ilişkiyi, bir Genelkurmay Baş-
karu ile silah ticareti yapan bir şirket ve Mer-
kez Bankası Başkanı ile bir özel banka ara-
sındaki ilişkiye benzetmiş ve böyle bir duru-
mun onaylanamayacağıru savunmuştur. Şimdi
ben size aynı şablona uyan, fakat bence tam
tersi bir sonuca ulaşan dört örnek daha vere-
yim:
1. Bir Milli Eğittm Bakanı'nın bu görevi sı-
rasında kişisel servetine dayanarak bir özel
okul kurup bunu hizmete soktuğunu ve bu-
nu hiçbir maddi çıkar beklemeden yaptığını
düşünelim. Kuşkusuz bu yerilecek değil, övü-
lecek bir davranıştır ve pekâlâ Cumhurbaşka-
nı böyle bir okulun açılışını da hoşnutlukla ya-
pabilir. Zaten Milli Eğitim Bakanı olmayan sı-
radan varlıklı vatandaşlann yaptırdığı okul-
ları hatırlanacağı gibi önceki cumhurbaşka-
nı, birçok kez açmıştı. Bu kez okulu yaptıra-
nın sade vatandaş olmayıp da Milli Eğitim Ba-
kanı olması bir suç mudur?
2. Aynı şekilde bir Sağlık Bakanı'nın kişi-
sel servetiyle oluşturduğu bir vakıf aracılığıyla
kurduğu, kâr amacı gütmeyen, hizmet ettik-
lerinden yalnızca işleri sürdürebilecek miktar-
da para alarak ayakta duran bir özel hastane
kurduğunu düşünelim. Cumhurbaşkanının
böyle bir hastaneyi ziyaret etmesinde de bir
gariplik sanırım yoktur.
3. Benzer şekilde Kızılay Baskanı'nın kişi-
sel servetiyle afetzedelere yardımcı olma amacı
taşıyan bir vakıf kurmasının ya da
4. Diyanet İşleri Baskanı'nın kendi serve-
tiyle bir cami yaptırmasının yerilecek girişim-
ler olduğunu sanmıyorum.
Dikkat edilirse burada verilen örneklerle ya-
zarınkiler arasındaki farkın, yazarın örnekle-
rinde ele ahnan kişilerin kendi maddi çıkar-
larını gözettiklerinin olduğu görülecektir.
Peki, Doğramacı hangi örneğe uymaktadır?
Yani Doğramacı'nın Bilkent'ten maddi bir çı-
karı var mıdır, yok mudur? Işte sorunun bam
teli burasıdjr. Eğer \-arsa yazar tamamıyla hak-
lıdır ve benim yazdığım bu yazı boşunadır.
Ama eğer yoksa, işte o zaman yazarın yazısı
ve verdiği örnekler boşunadır ve Doğramacı'yı
vurmak üzere yazılmış olan bu yazı geri tep-
miş, Doğramacı'nın gücünü azaltacağına onu
daha da güçlendirmiş olacaktır.
Birkaç yıl önce (tarihini hatırlayamıyorum),
Sayın Ugur Mumcu, Cumhuriyet'teki köşesin-
de, Doğramacı'nın kısa bir zaman dilimi içe-
risinde Bilkent'e yaptığı bağışları -ki çok yük-
sek bir meblağ tutuyordu- ortaya çıkarmıştı.
Ortaya çıkarmıştı diyorum, çünkü Doğrama-
cı bağışlarını açıklayarak ne bir gösterişe ne
de bir övünmeye girişmemişti. Adeta bu ba-
ğışları gizlice yapmıştı. Kuşkusuz daha kamu-
oyunca bilinmeyen bağışları da olmalıdır. Ka-
baca hesaplandığı takdirde, Bilkent'in kuru-
labilmesi için harcanması gereken paranın öğ-
rencilerinden alınan para ile yıllarca karşıla-
namayacağı ortaya çıkacaktır. Kaldı ki Doğ-
ramacı, yazarın da beürttiği gibi çok zengin
ve ileri yaşta bir insandır ve elindeki servet to-
runlannı bile çok zengin olarak yaşatabilecek
düzeydedir. Fakat buna ragmen Doğramacı
eğer para kazanmak isteseydi, herhalde Uni-
versite açacağına, yazann da örnek verdiği gibi
bir özel banka açabilir ya da silah ticareti ya-
pabilirdi. Türkiye gibi bir ülkede, elinde çok
daha fazla kâr getirebilecek yatırımlar ve gi-
rişimler yapmaya olanak verecek mıktarda ser-
veti olan birinin para kazanmak için üniver-
site açmaya kalkışması, açıkçası pek akla uy-
gun gelmemektedir. Doğramacı, Bilkent için
harcadığı parayı bir bankaya yatırıp da faizi-
ni alsaydı, herhalde Bilkent'ten elde edeceğin-
den daha fazla gelir elde ederdi. Tüm bunlar,
Doğramaa'nın Bilkent'ten maddi bir çıkan ol-
madığını düşündürmektedir. Bu durumda,
Doğramacı-Bilkent ilişkisini belirtilen örnekler
çerçevesinde ele alarak değerlejıdiren Sayın
Doç. Dr. Nurkut tnan'ın yazısının amacına
hizmet etmenin çok uzağında olduğunu söy-
lemek acaba yanlış mı olur? Hatta bir başka
bakış açısıyla sayın yazara "Bilkent'i kuran
Doğramacı'nın suçu YÖK Başkanı olması mı-
dır?" diye sorulabilir. Yani Bilkent'i Doğra-
macı değil de gücü yeten başka biri kursa bir
sorun kalmayacak mıydı ya da Doğramacı,
üniversite yerine bir fabrika, bir otel, bir dis-
ko veya bir cami yaptırsa o zaman eleştiril-
mesine gerek kalmayacak mıydı?
Görüldüğü gibi yazar Doğramacı'yı ne ya-
zık ki yanlış bir yerinden yakalamıştır. Hal-
buki doğruyu kendisi benden iyi biliyordu.
Oysa Doğramacı'ya yöneltilecek olan eleştiri
Bilkent'i kurması olmamalıdır. Bilkent ile il-
gili en yerinde eleştiri, her öğrenciye açık ol-
mayıp yalnızca varlıklı öğrencileri kabul ede-
cek şekilde yapılanmış olmasıdır. Doğrama-
cı'ya gelince, o 12 Eylül yönetiminin tam ola-
rak hizmetine girmiş, bir dediklerini iki etme-
miş, Türkiye'de üniversiıelerin çanına ot tıka-
mada aracılık görevini eksiksiz yerine getir-
miştir. Bu açıdan yalnız öğretim üyelerine ve
öğrencilere değil, bilime, dolayısıyla halkın tü-
müne ölçülemeyecek derecede verilen zararın
baş sommlulanndandır. Bu, hoşgörülemez ve
bağışlanamaz. Ama bu bizi, Doğramacı bun-
dan böyle ne yaparsa yapsın, ne olduğuna
bakmadan mutlaka eleştirmek gerekir anla-
yışına götürmemelidir. Doğramacı'nın büyük
günahını eleştirmek için Bilkent'in kullanılma-
sı ise bence yerinde değildir. Bilkent belki de
Doğramacı'nın sevaplarındandır. Günahı çok
büyük olduğu için yaptığı sevapları da gör-
mezden gelmek ya da sevaplanm da günaha
dönüştürmeye çalışmak zorlama değerlendir-
meler olmaktadır.
Bir yanda Hacettepe*yi, Bilkent'i kuran
Doğramacı, öte yandan 12 Eylül yönetiminin
hizmetinde Türkiye'de üniversite sistemini yı-
kan Doğramacı... Kuran Doğramacı, yıkan
Doğramaa... İki Doğramacı... Ne ilginç bir ki-
şilik! Yazık... Keşke yalnızca tek Doğramacı
olsaydı.
SEMİH BAYCAN / tzmir
DENİZ HARP OKULU KOMUTANLIĞI'NDAN
DUYURU
1. Deniz Harp Okulu Komutanhğf nda görevlendirilmek üzere aşağıda belirtilen kadrolara 20 Haziran
1990 tarihinde Deniz Harp Okulu Komutanlığı'nda yapılacak sınavla devlet mcmuru alınacaktır.
2. Istekliler 13 Haziran 1990 çarşamba günü mesai bitimine kadar dilekçe ve son üç ay içinde çekilmiş
vesikahk iki adet fotoğraf ile Deniz Harp Okulu Komutanlığı Personel Şube Müdürlüğü'ne şahsen müra-
caat edeceklerdir. Mektupla müracaatlar kabul edilmeyecektir.
3. ARANAN ŞARTLAR:
A. 65? Sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı genel ve özel şartları haiz olmala-
rı,
B. Adayların askerlik hizmetlerink yapmış olmaları,
. C. Teknik hizmetler sınıfına alınacak telefon teknisyeni, elektrik teknisyeni, elektronik teknisyeni, sis-
tem teknisyeninin meslek lisesi mezunu olmaları gerekmektedir.
D. Teknik hizmetler sınıfına alınacak elektrik mühendisi ve salon teknik sorumlusunun (makine mü-
hendisi) yüksek okul mezunu olmaları gerekmektedir.
E. Yardımcı hizmetleı sınıfına alınacak adayların asgari ilkokul mezunu olmaları gerekmektedir.
F. Genel hizmet sınıfına alınacak şoför ve iş makineleri operatörunün şoför ehliyetli, asgari ilkokul me-
zunu, muhasebe işlem memurunun ticaret lisesi mezunu ve mütercimin ise yüksekokul mezunu olmaları
gerekmektedir.
G. Sağlık hizmetleri sınıfına alınacak tabibin tıp fakültesi mezunu olması gerekmektedir.
Ahnacağı yer Unvanı Sınıfı Tahsili Cinsiyeli Adel
Dz.Harp Ok.K. Telefon Tek. TEKHİZ Mes.Lisesi Erkek
Dz.HarpOk.K. Müstahdem YRDHİZ İlk/Ortaokul Erkek
Dz.Harp Ok.K. Tabip SAĞHİZ Tıp Fakültesi Erkek
Dz.Harp Ok.K. Elektrik Müh. TEKHİZ Yüksekokul Erkek ;
Dz.Harp Ok.K. Elektrik Tek. TEKHİZ Mes.Lisesi Erkek
Dz.Harp Ok.K. Şoför GNİHİZ Asgari ilkokul şoför
ehliyetli Erkek
Dz.Harp Ok.K. Iş Makineleri Op. GNtHİZ Asgari ilkokul şoför
ehliyetli Erkek
Dz.HarpOk.K. Sal.Tek.Sordnak.mh.) TEKHİZ Yüksekokul Erkek
Dz.Harp Ok.K. Sistem Tek. TEKHlZ Mes.Lisesi Erkek
Dz.Harp Ok.K. Aşçı YRDHlZ İlk/Ortaokul Erkek
Dz.Harp Ok.K. Bulaşıkçı YRDHİZ tlk/Ortaokul Erkek ;
Dz.Harp Ok.K. Elektronik tek. TEKHİZ Mes.lisesi Erkek
Dz.Harp Ok.K. Mütercim GNİHİZ Yüksek okul Erkek
Dz.Harp Ok.K. Muhasebe İşl.Me. GNİHİZ Tic.lisesi Erkek
Basın: 25051
l
tLAN
T.C.
MUSTAFA
KEMALPAŞA
ASLtYE CEZA
MAHKEMESİ
Esas No: 1988/322
Karar No: 1989/243
Gıda Maddeieri Tüzüğü'ne mu-
halefet suçundan saruklar MX.Pa-
şa Hamzabey Mahallesi'nde kayıt-
lı, Mehmet oğlu, 1948 doğumlu
Kurbani Çelebi ile Hasan oğlu,
1963 dogumlu Refik Çelebi mah-
kememizin 21.11.1989 tarih
1988/322 esas 1989/243 karar sa-
yılı ilamı ile TCK. 398, 647 sa.
4.TCK, 402/U maddeieri geregin-
ce 32.şer bin lira ağır para cezası-
na. üç ay cürme vasıta kıldıklan
meslek ve sanatın ve ticaretten ta-
tillerine, on beş gün süre ile işye-
rinin kapatılmasına, karar ozeti
kapatma süresı kadar kalmak üze-
re kapatılan işyerinın göze çarpan
bir yerine yapıştırılmasına, ayrıca
karar özeti c savcılığına bildirile-
rek masrafı büahcre sanıklardan
alınmak üzere Ankara - tzmir - İs-
tanbul'da yayımlanan ve tirajı yUz
binin Uzerinde bulunan bir gaze-
tede. Ayrıca varsa mahallinde ya-
yınlanan bir gazete ile de ilan edil-
mesine karar verilmiştir.
Karar sanıklar vekilinin temyi-
zi üzerine Yargıtay 4. Ceza Daire-
si'nin 5.4.1990 tarih 1990 / 1654 -
2033 E.K. sayılı kararı ile onana-
rak kesinleşmişıir.
Basırr 24817
HALİD ZÎYA UŞAKLIGİL
İHTİYAR DOST
Düzenleyen ve yayına
hazırlayan:
ŞEMSETTİN KUTLU
Zaman zaman öykü, zaman
zaman makale tadı duyarak
ilgi ve zevkle okuyacağınız
bir kitap.... Bir dönemin
özelliklerini de yansıtıyor.
Fıyatı: 6000 TL.
İNKILÂP KİTABEVİ
İLAN
SEKA AKDENİZ MÜESSESESİ'NDEN
SİLİFKE-İÇEL
Müessesemizin 1 adet yeniden yongalayıcı + üfleyicisi ile beraber,
(Vee Rotor Rechipper With Blower) teknik şartnamesi ve teknik res-
mi esasları dahilinde, kapalı teklif alma usulU ile satın alınacaktır.
Bu işe ait şannameler Müessesemiz Ticaret Şefliği'nden ücretsiz ola-
rak temin edilebiür.
Şartnamesi esasları dahilinde hazırlanacak teklif mektuplarının
29.5.1990 günü saat 17.00'ye kadar Müessesemiz Haberleşme ve Ar-
şiv Sefliği'ne verilmiş olması gerekir.
Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz.
Müessesemiz, 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp, ihaleyi dilediğine
verip vermemekte serbesttir.
Basuı: 24932
ÇAĞDAŞ YAYmiARI
KA2IM YENİCE
(Eski Danıştay Daire Başkanı)
YAŞANANLARDAN
ÎZLER-ÎZLENİMLER
10.000 lira
(KDV içinde)
Ödemelı göndenlmez.
ÇAĞDAŞYAYINLARI
Türk Ocağt Cad. 39-41 CağaloğluİSTANBUL
İZMİR İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya No: 1988/1
İzmir 2.nci Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19.1.1988 gün ve
1987/250 sayılı kararı ile iflasına karar verilen Untaş İsmet Un
San. ve Ticaret A.Ş^nin iflasının kaldınlmasına aynı mahkeme-
nin kesinleşmiş 4.5.1990günlü ve 1990/229 E. 1990/368 karar sayılı
ilanı ile karar verilmiştir.
tflasın kaldırıldığı İİK'nun 166'ncı maddesi gereğince ilan olu-
nur. 17.5.1990
Basın: 25116
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Herkes Anılarını Yazsa...
Bizde anıları yazma töresi yok. Herkes yaşamının son döne-
minde anılarını yazsa da okusak. Bir şair, 'Keşke herkes sevdi-
ğimi sevse hep onu konuşsak' der. Sevgi ile anıları da paylaşır.
Ben yazılmış anıları çok severim. Herkes anı olarak çcx;ukluk,
gençlik, erişkenlik ve yaşlılık yıllarını yazacaktır. Bu insana tek-
düze gibi gelir, ama anılar okundukça tekdüze olmadığı, birbiri-
ne benzemediği de anlaşılır.
Politikacı, öğretmen (edebiyat), subay, yazar, şair Ferda Gü-
ley de anılarını yazmış (Cem Yayınevi, Kendini Yaşamak) 560
sayfa tutan kitabı şöyle bir kanştırdım. Tümünü okumak var, ama
ne zaman okuyabilirim? Ferda Güley, bir Osmanlı valisinin oğlu
hem de Çerkez.
Daha ilk sayfaları okurken bir Çerkezin idamı gözünüzde bir
şimşek gibi çakıyor. Çerkezler Bolu'da Ankara hükümetine baş-
kaldırıyorlar. İlkjzlenim: Ak badanalı bir evin önünde Çerkezle-
rin prens dedikleri Sefer Bey, darağacında sallanıyor. Ak bada-
nalı evin üst penceresinden Çerkez Ethem Bey, asılanı seyredi-
yor, keyıfli ve acımasız bakıyor. Çocukluğu öylesine asan ve ası-
lanların arasında geçmiş ki sokaklarda dolaşır, büyüklerin ke-
yifle nargile içtiği kahvelere girer, Hacı Kamol Hacı Kamol diye
bağırırmış:
"Kuzu gibi dursaydın koyun gibi asılmazdın!"
Askerdir, Kartal Mattepesi'nde öğrencidir. Bir yandan şiirier ya-
zıyor, bu şiirierı 'Yolculuk' adlı bir kitapta (1937) topluyor.
Tozlanmış bir hevesle inerler çoluk çocuk;
Bir çatının önünde ki hepsi perişandır:
Kırık ümitleriyle gün yorgun bir yolculuk,
Akşamın ötesinde gece eski bir handır.
Kitabı Babıali'de Cumhuriyet Kitabevi'nde Ali Bey'e verir. Hafta
sonunda Atış Okulu'pdan çıktıkça uğrar, bazen on, bazen dört
kitabın parasını alır. Her kitap 250 kuruştur. O yıllarda çok önemli
bir para.
Kitap Nurullah Ataç'ın da eline gecer Haber gazetesinde bir
yazı döşenir, "Ferda Güley... Bu adı yeni işittim. Kitabı bazen
sinirlenerek, bazen lakaydi ile fakat bazen de alakayia okudum.
Siz de okuyun, Ferda Güley belki bir gûn çok seveceğiniz bir
şair olur."
İkinci eleştiri de birkaç yıl sonra Hüseyin Cahit'ten gelir Fikir
Hareketleri dergisinde. Eleştiri beklediği öteki yazarlardan, Pe-
yami Safa, Yusuf Ziya, Orhon Seyfi, İbrahim Alaattin'den hiç ses
çıkmaz.
Bir anısında da Mahmut Yesari ile tanışmasını anlatıyor. Ha-
zin bir tanışmadır. Kendi anlatsın:
"...Mahmut Yesari'yi ikinci, üçüncü ziyaretimde yanında ken-
disiyle ününden yararlanarak dergilerde kalitesiz kısa öyküler
yazabilmek için evlendiği söylenen eşi Cahit Uçuk vardı. Dol-
gun vücutlu, güzel, özellikle renkli gözleriyle etkileyici bir kadın.
Mahmut Yesari ne kadar fizik ve psikolojik sefalet içinde görü-
nüyorsa, eşi de gençliği, güzelliği ve şık giyinişi ile o kadar fizik
ve psikolojik varsıllık içinde idi. (..) Bolu'da teğmen olarak bir kı-
tada da görev yaparken bir gün gazetelerde bu büyük yazı us-
tasının yaşamını yitirdiğini okuyunca tıtreyişı ile yaşla dolan göz-
lerime eşlik eden dudaklarımdan şu iki sözcük döküldü. Tıpi Dirv
di."
Tipi Dindi, üstadın bir romanıdır.
Necip Fazıl'la da bir anı var. Büyük Doğu'ya bir şiir gönderi-
yor. Şiir dergide yayımlanıyor, ama ardından üstattan 'Ferdı
Hanımefendi' diye başlayan bir mektup alıyor, 'Görüşelim,
konuşalım' diye.. Durumu edebiyat fakültesinden hocaları olan
Ali Nihat Tarlan ve Ahmet Hamdi Tanpınar'a anlatıyor. Aman Tak-
sim Belediye gazinosunda bir randevu ver' diyorlar. Ferda, üs-
tûnde subay elbisesi, ayağında çizmeler, gazinoda bekliyor. İki
hoca da Tarlan ve Tanpınar bir köşeye sinryortar. Necip Fazıl elin-
de karanfil, subaya yaklaştığında kahkahayı basıyorlar. Süper
mürşit, "Bu yaptığınız ahlaksızlık!" diye bağıracak oluyor, ama
şaka olduğu besbelli. Ahlaksızlık değil, şaka!..
Ferda Güley'in siyaset, parlamento, kabine, parti yaşamı da
var. Belki onlar ötekilerden daha çok tutuyor. Kitabı bir dinlen-
me yerinde açmalı, doya doya okumalı. Okumaya değer!..
CAUSANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
Y1UV1AZ ŞİPAL
"Yetiın Avlıkları Uzerine"
SORU: a)Sosyal Sigortalar Yasası'nda degişikUk >span 2167 sajıh
vasa u)-annca 1961-70 devresi için 10 yıllık primsiz borç-
lanmada bulundum.
b) Yine 3395 sayılı yasa ile sanatçılar, yazariar ve diişü-
nürter için gelirilen borçianma hükümlerinden rarariana-
r»k 1975-85 devresi için SSK'ya 10 vülık primli borçlanmada
bulundum ve borçlanma tutannı odedim.
c) Diger taraftan 1988 de 10 günlük fiili çabşmamın ya-
ni sıra 1988'dc 2 ay sürcyle isteje bagh sigortaym devam et-
üm.
d) Sonuçta, açtıgım davayı kazandıgım için bana lemmuz
1988den geçerii olarak SSK'ca yaşlüık aylığı baglanmış bu-
lunmaktadır.
e) Bu arada babamın Emekü Sandığı kapsamındaki ça-
hşmalanndan dolayı, yine yargı yoluyla anneme ve bana
ocak 1983'len geçerii olarak yetim aylığı baglanmasına ka-
rar verilmiştir.
Eşimden 1970 yılında boşandım. ŞD anda dul bir baya-
Sonılanm:
Yargı kanın gereği olarak Emekli Sandıgı'nca anneme ve
bana ocak 1983 larihinden bu yana aylık baglanması gere-
kccektir.
1) SSK'ya vaptığım primli borçlanma siirderi ile sandık-
tan yaşlılık aylığı bajlanmasına hak kazandıgım sürenin
ocak 198J-temmuz 1987 devresi çakıştığından bu devre için
sandıkça bana yelim aylığı baglanıp bağlanmayacaguu?
2) Yine fiili sigortalı ve isteğe baglı sigortalı olarak ge-
çen süreler de sandıkça baglanacak aylıkla çakışmaktadır.
Bu süreler için de sandıkça bana yetim aylığı bağlamr mı?
3) SSK'ca temmuz 1988den geçerii olarak tarafımayaş-
lılık aylığı bağlandığmdan, bu tarihten sonraki süreler için
sandıkça bana yetim aylığı ödenir mi?
YANIT: Yasalarda yetim aylıkları üzerine getirilen hükümler değişik-
tir. Emekli Sandığı Yasası kapsamında çalışmalan nedeniyle kendile-
rine, Emekli Sandığı'nca emekli aylığı bağlanan ve evli olmayan kız
çocuklar, Emekli Sandığı iştirakçisi ya da emeklisi olan babalanndan,
yetim aylığı alamazlar. YaJnızca, babalanndan kalan yetim aylığı ken-
dilerine bağlanan emekli ayüğından fazla ise yetim aylığını seçebilir-
ler.
Yine Emekli SandığYndan yetim aylığı almakta iken, TC Emekli San-
dığı'nda iştirakçi durumuna giren kız çocuklann yetim aylıklan kesi-
ür.
Ancak kendisi Sosyal Sigortalar'dan yaşlılık aylığı alan ve evli de ol-
mayan kız çocuklar, Emekli Sandığı iştirakçisi ya da emeklisi olan ba-
balarının öliımü nedeniyle kalan yetim aybğım da alabilirler.
Siz, Emekli Sandıjı'ndan emekli aylığı almaya hak kazanmış durum-
da olup da babanız Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan sigortalı ya da yaş-
lılık aylığı almakta iken vefat etseydi bu kez babanızdan size yetim aylığı
bağlanamayacaktı.
Kısaca; Sosyal Sigortalar Kurumu'nda gerek sigortalı olarak geçen
gerekse yaşlılık aylığı alarak geçirdiğiniz sürelerin, TC Emekli Sandı-
ğı'nca bağlanan yetim aylıklanna ilişkın sürelerle çakışması, Emekli
Sandığı'ndan hak kazanilan yetim aylığımn bağlanmasım ve ödenme-
sini engellemez.
TEŞEKKÜR
Elim bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz değerli varlığmuz
ERHAN OZMEN'in
cenaze törenine katılan, evimize kadar gden, çelenk gönderen,
telefon ve telgrafla acımızı paylaşan, Birissa Lastak AŞ, THY ve
İstanbul TEK mensuplanna, ODTÜ'lü arkadaşlanna, Tütün
Çiftlik'teki site komşularına ve bu acılı günümüzde bizi yalnız
bırakmayan fabrikadaki yakın arkadaşlanna, dost, akraba ve
komşularımıza teşekkür ederiz.
Annesi: ŞÜKRİYE ÖZMEN
Agabeyleri: AFtF, SEYHAN ÖZMEN