23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MAYIS 1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 ( 27Mayıs'ın ilkeleri'panelinde Uğur Mumcu'dan çağrv Ecevit'le TV'de tartışahm zirvesinde ANKARA (Comhnriyet Buro- so) — 27 Mayıs Mıllı Devnm Der- neği'nin 30. yıldönümu nedenıy- le düzenlediği "27 Mayıs'ın ilkeleri" konulu panel tartışmalı geçti. Ilk konuşmacı Halkevleri Genel Başkanı ve 27 Mayısçılardan Ah- met Yıldız, 14 mayıs gıinü TRT- den yayımlanan programın 27 Mayıs ile ilgili gerçekleri "sapür- dıguıı" savundu. 27 Mayıs'ta idam edilen dönemin başbakanı Adnan Menderes ve bakanlannın "siyasi itibaıianmn iadesine" ilişkin Mec- lis karannı eleştıren Yıldız, iktıdan "kefcn parçalanndan pay alma ça- bası içfaıde olmakla" suçladı. Emekli TumgeneraJ CelU Giır- kan, 27 Mayıs devnmıni, "Çağdaş ve demokratik bir anavasayı Tur- kiye'nin toplum yaşamına temel yapmak isteyen, tarihsel bir e>lem olarak kitaplaıa ve hayata geçmiş bir olgu" olarak tanımladı. Ba- ğımsız Ankara Mılletvekili Tevfik Kocak da Marksızmin Türkiye'de 27 Mayıs sonrasında öğrenilmeye başlandığını savundu. Gazetemiz yazan Uğur Mum- cn, 27 Mayıs Millı Birlık Komite- si'ran tutuklu gazetecilenn serbest bırakılmasına ilişkin 22 nuraaralı tebliğıni okuyarak soze başladı. Mumcu'nun "O gece Ankara'da Ruzgflrb Sokak'taki askeri lulu- kevinden salıverilen aksaçlı bir ög- retira uyesi vardı; Prof. Dr. Mu- ammer Aksoy, kendisini savgıyla anıyorum" sözlerı, alkışlarla kar- şılandı. 27 Mayıs'ın genç kuşaklara aıı- latılamadığını vurgulayan Mum- cu, "Şimdi anlatacağım konulan Sayın Bulent Ecevit'le televizyon- da tartışmak istivonım. Bakın genç kuşaklara 27 Mayıs'ı anlata- bilmek için Sayın Ecevit'in bir de- met makalesini getirdim*1 dedi. Ecevit'in o dönemde 27 Mayıs'ı savunan makalelerinden örnekler okuyan Mumcu, "Marksist dö- neklerin en unlusü" diye niteledi- ğı Çetin Altan'ın yazılarından da bazı bolumler okudu. Mumcu, "Çetin Altan'ı bir tartışmava ça- ğınyorum. Diyorum ki en ufak bir yetenegin kaldıysa boş bir eldiven gibi bu makaleleri \uzune çarpı- yonım. Gel benimle tartış. Gele- miyor, ANAP cadırlarına sı- ğınıyor" dedi. Mumcu, Ecevit'i yazılan konusunda özeleştiri yap- madıkça eleştıreceğinı söyledı. Mumcu, 27 Mayıs'ın "bir oı- güriiik çığırı açtığını" belırterek, "Böyle bir hareket 12 Mart ve 12 Eylul ile bir tutulamaz. Biri dev- rim ise obıini karşı-devrimdir" de- di. Mumcu, 27 Mayıs'ı, "1974 Portekiz-Karanfil Devrimi" ile kı- yasladı ve Turk-ış Genel Başkanı Şevket Vılmaz'ı kastederek, "Yıl- maz mı emekçiden yana, yoksa 27 Mayısçı generaller mi? Hiç olmaz- sa 27 Mayısçı generallerin Hilton^ da kumar borçlan yoktur" dedi. Psikolog Dr. Memduh Eren de konıışmasında Erdal İnonu'yu bir ay önce ABD'dekı Bildenberg top- lantısına gıtmesi nedeniyle eleştır- di. Eski SODEP Genel Başkanı Cezmi Kartay toplantıda buluıı- mayan kışilenn konuyla ilgısız bı- çimde eleştinlmesınin yanlış oldu- ğunu savunarak Eren'ın sozunu kesti. Eren de "Tahammul edemi- yorsanız, bırakayım" dedi. Kartay, "Tahammul meselesi degil" der- ken, panelı yöneten Hıisejin Av- ni Gıiler, "Konu 27 Mayıs ama, konuşmalar serbesttir. Ayrıca ne Erdal lnönu ne de Deniz Baykal bir telgraf gondermediler" diyerek açıklamada bulundu. (Baftarafı 1. Sayfada) ınadının kırüamayışı, Suriye Dev- let Başkanı Hafız Esad'ın mütte- fikı Lubnan Cumhurbaşkanı Eli- as Hrawi'nın de Suriye'nin yolun- dan gitmesi ve Umman Sultanı Kabus'un Bağdat'a gelmeyışı, Fas'ın da katılma>ışı, Irak yone- tımını kaygılandltdı. Zirveye Arap Birliği'ne üye 21 Arap ülkesinin devlet başkanlan ile FKÖ lideri Yaser Arafat'ın gel- mesi öngörülüyordu. Oysa Bağ- dat'takı toplantı, "5 fire" ile baş- lıyor. Arafat'la Mısır Devlet Baş- kanı Husnü Mubarek dun birlik- te Bağdat'ageldiler. Geçen hafta birleşen Yemen'in Devlet Başka- nı Ali Abdullah Salib ise Bağdat- ta coşku ile karşılandı. Son aylarda ortaya çıkan Sad- dam Hüseyin rejimine yönelik Ba- tılı kampanya ve "super top" id- dialan, gözJen yine Bağdat'a çe- virmışti. Başta İngıltere ve ABD olmak üzere çeşitli Batılı ülkele- rin, Irak'ın silahJanma çabaları- na olağanüstu dıkkat çekmesi, ttalya, Yunanıstan ve Türkiye'de ele geçirilen şupheli borulann "tdmliginin bdirlenememesi" Or- tadoğu'nun güçlu lıderı Saddam Hüseyin'i Arap dünyası içinde da- ha önemli bir konuma oturtmuştu. Bu gelişmelerin üzerine gelen Israil saldırüarı, FKÖ ile bırlikte Arap dünyası içinde daha radikal göruşün temsilcisi Irak'ı Mısır'ın da göz diktiği "aile reisliği" po- zisyonuna hızJa süruklemişti. Saddam Hüseyin, bu konumu özellikle vurgulamak istercesine Bağdat'ı Arap zirvesine öylesine büyük bir ihttşamla hazırlıyor ki çevreye biraz gözatmak ve Irak'- ın içine girdiği havayı gözlemle- mek insana ister istemez bu ken- te Arap âleminin başkenti ızleni- mini veriyor. Bağdat, 22 Arap ül- kesinin ilginç kompozisyonlarla biraraya konmuş bayraklarıyla bir gelin gibi süslenmiş durumda. Televizyon ve radyo sürekli ola- rak Arap dünyasının birliğini ko- nu alan ve Saddam'ı doğal olarak ön plana çıkaran yayınlarla dolu. Posterler, tüm Arap ülkelerinin sırurlannı da birleştirip tek bir va- tan ve bütün gibi gösteren ve üzer- lerine mutlaka bir Saddam Hüse- yın fotoğraf oturtulmuş desenlerle süslO. Tabii Iraklı yöneticiler, bunca hazırlık ve çabaya biraz da gelen tüm ülkelerin liderlerı ıçin hazır- lanan görkemli törenler pahasına da katlanıyorlar. Cumartesı gü- nünden itibaren birer birer gelme- ye başlayan Arap liderleri, Sad- dam Hüseyin ve en üst düzeyde temsilcilerce parlak gösterilerle karşılanıyor. Heyeder de zirvenin önemini vurgularcasına oldukça haarlanmış ve kalabalık geliyor- lar. Mısır Devlet Başkanı HMsnii Mnbarek'in yaklaşık 250 gazete- ciyi beraberınde getirmesı, diğer ülkelerden gelen çok sayıda basın mensubuyla biılikte Bağdat'ı bir anda Ortadoğu basınııun da bu- luşma yerine dönüştürdü. Arap ülkeleri, aralanndaki so- runlan, zaman zaman ön plana çı- kararak halletmeye uğraşırken ba- zı konularda da Özellikle ülkemi- zi ılgilendiren lconularda dayanış- ma içindeler. Bunun en somut göstergesi olarak da ârve ıçin ha- zırlanan 8 maddelik karar tasan- sında Fırat'uı sulannın paylaşımı- na özel bir yer verilmiş olması. Son aylarda Türkiyj'ye Fırat'ın su- lannı belli bir süre tutması nede- niyle yöneltilen ağır suçlamalar, Arap baSınından ve "iisrü kapab" yakınmaiardan sonra ilk kez bu platformda, resmen ve yüksek ses- le de dile getirilecek. Bu şekilde Arap dünyası, özel- likle Irak'ın en çok istediği konu- lardan birinde Türkiye'yi ilk kez ciddi şekilde uyarmava başlıyor. Bu altınınarkasında ZİRAATvar.Bir yatınmcı için bundan daha iyi bir güvence olur mu? Üstelik Ziraat Altıru 999.9 safbkta ve 24 ayardır. Uluslararası sertifikasıyla, dünyanın her yerinde geçerlidir. Dünya borsalanna paralel olarak değer bulan. Ziraat Altını, 5 ve 10 gram olmak üzere iki ayn ağırlıktadır. Ziraat güvencesiyle yatınmcı, tasarrufçu için kıymetli bir imkândır. EVET/HAYIR OK'Eff AKBAL (Baftarafi 2. Sayfada) İsa'dan altı yüz yıl önce, Sappho, sevdıği erkeğe böyle belirt- miş aşkını, isteklerini.. Şu 'zaman' denen kavramın ne kadar görece bir şey olduğu ortada değil mi? Yirmi birınci yüzyılda da seven bir kadın, erkeğını Sappho'nunkine pek benzeyen bir ses- lenışle çağırmayacak mı, ona özleminı duyurmayacak mı? 'Za- man nedır?' Bu soruyu hemen bütün sanatçılar kendılerine sor- muşlardır. Yanıtı yoktur zamanın' Bir şair çıkar 'Nedir zaman nedir - Bir su mu bir kuş mu - İnış mı yokuş mu?' diye sorar. Belki de zaman diye bir şey yok. Insanların uydurması1 Sappho ıki bin altı yüz yıl önce Gelecekte bir gûn, bırtakım insanlar • ana- caklar bizı' derken, 'O zamanlar başkaydı - ilk çiçeklerı açarken kızoğlan kızlığım'derken yanımtzda, yakınımızda değıl mı? Bu- gün yaşayan bir genç kız, bir duyarlı ınsan değıl mi? Cevat Çapan'ın "Dünya Şiinnden Çevıriter" (Kıyı V&yınlan) seç- kısını yenıden karıştırıyorum. İlk şaır, Sappho Sonra Alkaıos ge- liyor. O da zamana takmış düşüncesinı, diyor kı: "Aldırmayalım şu kötü zamana.Bakhos - Sendedir, senın kırmızı şarabındadır bızım çaremız - Üzümdür bızım ilacımız. İç durmadan, kana ka- na iç - İç dostum Melanıppos ve unut benimle bırlikte - Bir geç- tin mi Akheron Nehrı'nden öteye - Ne parlak güneşi görürsün bir daha, ne de yurdunu " Yaşamakla ölüm ıç ıçedir, yan yanadır, hatta bırdir, tektır. Yine İ ö'sının bir başka şaırı, Anakreon şöyle dıyor: "Nasıl tıtrıyorum korkudan ölümü duşundükçe - Ürpertısı gelıyor o karanlık boş- luk - Ve o boşluğa düşüş - bir kez vardın mı cehenneme - Do- nüş olanaksız." Bınlerce yıldır sevmişler, sevılmişler, korkmuşlar, ağlamışlar, gülmüşler. Mılyarlarca ınsan gelıp gıtmış yeryuzünden. Daha mü- yarlarcası da gıttı, gıdecek, ama bakıyorum da bu yolun bir bitış yeri olduğunu düşünen yok! Sankı kazık kakmışlar dünyaya, dün- ya tşlerınel Bir gün bir mezar ta- şında kalacak adları. Gelip ge- çen 'Kim bu kişi, ne yapmış, ne etmış?' diye soracak, belkı sor- mayacak bıle! İsa'dan sonra 6. yüzyılda ya- samış Bizanslı Mabeyınci Pav- los'un şiirı kendinı boş hırslara kaptıranlara ne gûze< duyuruyor dûnya gerçeklennr "Adım ne, yurdum neresi, sa- na ne bundan - Soyum afcak ol- muş ya da yüksek ne çıkar? • Belki herkesten yüce birıydim - Belkı de bir hıç, n'olacak şımdi - Yabancı bil kı gördüğün bir me- zar - İçinde kim varsa, cansız ya- tar." İnsan geçmtş zamanı yaşıyor eski şiiıierle. Her şeyin boş, so- nuçsuz olduğunu anlıyor. İşte şairler, yasamışlar, yazmışlar, yüzterce yıl sonra karşımızdalar. Kendi dönemierındeki kisiüHe- riyle yanıbaşımızdalar... ölüm var, zaman da var, ama sanatın gücü yeniyor hepsini. Ölümsüz- lük budur Yarınlara kalmak... Pavtos'un şu dizelerini, sürgit üstünlük, egemenlık taslayanla- ra, kendilennı herkesten farkJı görenlere duyurmak isterim: "Yabancı bıl ki gördüğün bir me- zar - içinde kim varsa, cansız ya- tar." Bu altının önünde de ZİRAATvar.Bu altın, halkımızın alışkanlıklan gözönünde tutularak, geleneksel Türk altınlan formunda, yuvarlak hazırlanmıştır. İstediğiniz an, yurt çapına yayılmış ZİRAAT şubelerinde geri alınır, paraya çevrilir. TC. ZÎRAAT BANKASIZ İ R A A T S İ Z B İ R T U R K I Y E D Ü Ş U N U L E M E Z EKONOMt NOTLARI OSMAMJLAGAY (Baftarafi 13. Sayfada) Sayın ûzal'a göre endişe ede- cek bir şey yok. Türkiye, bu yıl 19 milyar dolann üzerinde rtrıa- lat yapsa da her ay 500 milyon dolar düzeyınde dış tıcaret açığı verse de hiçbir döviz sorunu çık- mayacak. Sayın özal'ın hesato- na göre Türkiye, bu yıl ihracat- tan 13 milyar dolar, turizmden 4 milyar dolar, ışçı dovizi olarak 3 milyar dolar ve görünmeyenler- den 6 milyar dolar olmak üzere toplam 26 milyar dolar döviz gir- disı sağlayacak ve artan ithalatı rahatlıkla finanse edecek. Sayın Cumhurbaşkanı'na gü- veniyorsanız, "bu gidışın sonu ne olur" falan diye düşünmeyi bırakıp, rahat edin, "ımport now" sloganına sarılıp, rthaJat arttırmaya, ıthalattan kâr etme- ye bakın. Japonlar yapıyorsa bız neden yapmayalım Allahaşkı- na?. IHaiLTERE'DY INOILIZCE Yılboyu herkese. her yaşa. ıstefsenız aıle yanında, tsîersenız otelde. kampüste, çok zengın sosyat ve sportıf aktıvrtelefle • Yoğun hızicındpnlmış kurslar • Çocuklar ve gençtef ıçr Yazokullan • Yönetıa ve ı?adamk3nna. Ingıiizce öğretmenlerne . yaş grupianna özel kurslar • Sınav hazırtama kursları • Meslekı kurslg Ablde-I Hürrtyet C. Yortca Ap. No. 2B2KOİ4D. 12 80270 Şlfll / Istanbul Tel: 147 44 8Ö- 1404357 Fax a Telesekreter 131 29 42 KÖY ENSTİTÜSÜ YILLARI Talip Apaydın 5000 hrafltDV icinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gonderUmez. Nüfus kâgıdımı ve emekli cüzdanımı kaybettun, hükamsazdür. ZEHRA tSMET GÜRMERÎÇ Nüfus cüzdanımı kaybettim, hukümsüzdür. SÜHEYLA GÜRMERİÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear