Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyer Matbaacıhk ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına
V»dir Nıdi 9 Cend Ya>in Muduru H n n Ctnal, Munsese Muduru
EmıiK l şalklıgıl. Yazı tşlerı Muduru Okıv GomnıiR. # Haber Mcrkczı
Muduru >alçm Bayer, Sayfa Duzenı Vonetmenı Alı Aar, £ Temsılcıler
ANKARA \hüK< Tan, IZ.MIR Hikmel ÇctuA^l. ADANA. Çctfn Ygnoghl
1; ftjlıtıka CcM fcjtanpç. D15 Haberlcr Ergun ftüo, Ekonomı Coıgu Turtan. I; Scndıka. Şukran KHnd, luıllur Cdal Uacr.
Egmm Oncm» Ş>y1u. Haber Araştınna İ 9 M Bnfcın. >un Haberlen Ntcdcl Dogaı, Spor Danışmara Abd^kuür Vucdva,
Om Trazılar Kİran Çjk^un, Araşıırma ŞaMa Alpa>, Duzdtmr Ilılldlıt Yum. 0 Kooniınaıor Afcmtf Konıban. # Malı Iskr
Eral EıfcM. • Muhasebe Bokm Yfener • Bulçe-PUnJama. S n g Osnante^otfcı 9 feklam A^r Tanu. • Ek Yıyınlar Hııfo
Akyol • Idarc H K y u GUÎTT, # Işlrane- Öndcr Çcik, 0 Bılgı Işlem Nail InaL # Pçrsonel Sevp Bosttonofclu
Baam vr yuxm Cumhumn Matbaaob « O«rlwBlr TA^. Türt O o * Oi. 99/41 r^frln|fa
34334 Is PK 246-laanbui. Tri 512 15 05 (20 ha). THot 22246 ftx. (1) 524 «0 72 0
Suroto- Aaksz Zjva Gökalp BS lnkıl» S. Na 19/4, TO. 133 11 41-47. TUOL 42344 BBL (4) U3
05 63 • \ı^. H Zjya Hv 1352 C'3, TH. 13 12 30. Tefct 523S9 Fuc (51) 19 53 60
• AdMK InOnu Cad 119 S. No I Kj 1. Tü- 19 37 52 (4 haU Telcc 62155. Fu. (71) 19 37 92
TAKVIM. 27 MAYIS 1990 Imsak: 3 37 Guneş: 5.30 Oğle: 13.06 Ikindi: 17.04 Akşam: 20.32 Yatsı: 22.16
Kürk modacısının simgesi, sıcakyaz günlerinin ışıltılı "ayçiçeği"
Castet'ninisi kışta, gönlüyazda
Frederic Castet modaevlerinden kahverengi yünlii bir tayyör akada kocaman ayçiçeği.
NECLA SEYHUN
Ne denli garip! Kendisine, koleksiyonuna simge olarak ayçiçeğıni
seçrniş. Bir kürk modacısının sinıgesi sıcak yaz günlerinin ışıltılı çiçeği!
Demek ki gönlu yazda.
Kendi adına ilk sunduğu defılesinin broşüründe Frederic Castet:
"Kadınca bir koleksi>on bu" diyor. "Ama sade, doğal, gerçek, klasik
ve seckin. 1990-91 kışının kadını için gerçekleştirmek istediğim bu. Bir ışık
çemberi, bir mutluluk, bir diış... Toprak renklerini seçtim, ateş
renkJerini, gök, onnan, kıymetli taşlar, deniz renkleri... Ve
benim gözde çiçeğim: 'Ayçiçeği...' Hepsi bu çiçefin
çevresinde dolanıyor."
Evet bu guneş çiçeği, bu ışık çiçeği, bir nakarat
gibi Castet'nin moda şarkısında hep karşımıza
çıkıyor. Bir kürk mantonun yakasında, bir deri
bermudanın belinde, bir saten bulüzün descninde...
Moda dünyasının bu ünlu kürk ustası
Toulouse'da doğdu. Bir 14 temmuzdu...
Doğduğu şehirde Guzel Sanatlar okuluna girdi.
kMimar olacaktı. Ama bir yandan da moda
dersleri alıyordu. Oradan bir birincilik
kazarunca, hayat yolunun dümenini tumünden
modaya kırdı. Paris'e gelip ünlu modacı
Balenciaga'nın yanına girdi.
Oradan da 1953 yıhnda Dior'a. Artık 36 yıl
boyunca bu moda evinin vazgeçilmez bir
elemanı olacaktı.
önce Dior'un Londra'daki butiginde çaJıştı
Castet. 1968'de Dior'un kürk bolümünün sanat
danışmanı oldu. Artık her Dior kürkunde onun
emeği, onun imzası vardı. Herkes onu Dior'un
kürkçıisu olarak tanır. Ama sonra Ferre' çıktı
sahneye, her şey altust oldu. O gune değin Dior
moda evinin stilistligini yapan Marc Boban gitti,
Ferre geldi yerine. Marc Bohan'la beraber de
tum Dior kadrosu değişti.
Frederic Castet böylece doğdu işte. Dior'dan
aynlınca kendi adına bir modaevı lcurdu.
1990-91 kışı da onun ilk defilesi.
Kürkle, deriyle oynuyor gene gönlunce. Ama
araya yünlü, ipekli modeller, abiye kıyafetler de
katıyor. Bir koleksiyon A'sından Z'sine onun imzasını
taşıyor artık. Bastan sona onun eseri olan bir koleksiyonda
yuvarlak, geniş omuzlu modeller, trapez kesimleri, kocaman şal
yakalar, diz kapağında ya da midi boylar çekiyor dikkati.
Deriden ya da yalancı kürkten trençkotlar, mantolar, brandebourgslu
duffy coatlar, deri şortlar, bermudalar, rob şömizyeler, pantolon
tayyörler... Kürklerin ve derilerin dışında moherler, kaşmirler,
gabardinler, prensdögaller, piyedöpuller, ayçiçeği de>enli ipekler.
Usta olduğu konuya, deriye ve kurke gelince iş... Devekuşu derisinden!
kenarı kürklerle çevrelenmiş ceketler, mantolar... Vizon ve rönarlar ya
doğal renklerde ya da mor, guneş sansı, ateş kırmızısı, yosun yeşili
renklerde... Çinçilalar, ziblinler... Kimi normal kimi tıraş edilmişyol
yol, hasır örgü, ya da tablo şeklinde kesilmiş...
Üstünde köprüler, kuleler, gökdelenler... Kürklerle bir dünya turu.
Afrika, Asya, Avustralya, Amerika, Avmpa... Canım vizonlar
kesilmiş, tıraşlanmış, rengârenk boyanmış. Kürk manto değil de birer
modern tablo sanki.
Yazık ki ne yazık! Bu ne can ziyanlığıdır boyle. Bu antikurk kam-
panyasında bu ne üstüne ustune gidiş, bu ne kafa tutuştur böyle?
Yalancısını, gerçeğinden hiç fark ettirmeksizin yapabilen bu usta
modacı, modaya ille de "acı" kanştırmakla neden böyle ısrarlı? tşi
tatlıya bağlasa olmaz mı?
Ama olaylar, protestolar onu er ya da geç getirecek bu yola. Zorla da
olsa bir gün "tatlı"ya bağlanacak modası. O zaman daha bir zevkle
seyredeceğiz yalancı kurklerdeki ustaüğını.
Castet, ilk kez ipekJerle oynuyor. Onda da bol bol yaz renkleri, guneş
parıltılan kullanmış. Guneşler, guneşler ve ayçiçekleri, ayçiçekleri...
Ayçiçeği simgesi, ayçiçeği uğuru.
tlginç bir modacı bu kurkçu Castet. tşi kışta, gönlü yazda!...
BEYAZ CENNET
Paımıkkale'ye
sahip
çıkılıııaü
ÖMER YURTSEVEN
DENİZLİ — Mimarlar
Odası Deruzli Şubesi tarafın-
dan düzenlenen "Pamukkale^
yi Koruyalım, Yasatalım"
konulu sempozyumun ikinci
gününde, "Bevaz Cennel"in
kaderini belirleyecek, gelece-
ğine yön verecek önlemler so-
mut olarak dile getirilirken,
Pamukkale'nin kendi doğal
haline bırakılması, daha son-
ra sosyal ve fudksel planlama-
ya geçilmesi görüşü ağırhk
kazandı.
Arkeoloji Profesöni Ekrem
Alnrgal'ın yönettiği, "Arkeo-
loji Acısından Pamukkale'nin
Önemi. Koruma Politikalan
ve Planlamaya Etkileri" ko-
nulu ilk oturumda konuşan
Yük. Mimar Cengiz Beklaş,
tarih bilinci sorumluluğu olan
herkesi Pamukkale'ye sahip
çıkmaya çağırdı. Bektaş,
"Ören yerindeki jandaıma bi-
nası ile turistik tesisler hemen
yıkıimabdır. Temizlige hemen
başbuunalıdır. Kazüar egitim
araa oUrak knllanılmab, Pa-
mukkaie dogal ve Urihsd
özellikleriyle Denizirnin kül-
ttir yaşaraına mutlaka ginne-
li, konu oknUardaki egitim
programına abnmalıdır" de-
di.
PamukkaJe'deki SİT aJanı
içinde 370 ayn mülkiyetin bu-
lunduğunu kaydeden arkeo-
log Ali Ceylan, "Eger göz
yumulsaydı bugun ören yerin-
de 370 tene tesis olusacakü"
diyerek yapılasma yasağının
önemini dile getirdi.
Sempozyumun öğleden
sonraki oturumunda ise Pa-
mukkale'nin jeolojik önemi ve
termal suyun kullanımı konu-
su ele alındı. Prof. Dr. Neca-
ti Inceoglu'nun yönettiği
oturumda konuşmacılar, 5
milyon yülık bir maziye sahip
travertenlerin kararmasını ve
tahribatını önlemek içın üze-
rinde dolaşılmasının yasak-
lanmasını istediler.
Ege Universitesı Peyzaj Mi-
marhğı Bölum Başkanı Prof.
Dr. Aysel Baynıktar, toplaıı-
tıda yaptığı konuşmada, insa-
noğlunun ekolojik dengeyi
koruyarak, doğayı yaşatabile-
ceğini anlattı. Prof. Dr. Bay-
raktar, "Pamukkale turizme
knrban edilmemeli. Çünkü
dofal varlığı yok ettiğiniz za-
man torizmi de yok etmiş o-
t" diye konıjştu.
Frederic Castet'nin 90-91 kışı
için bazırladığı bir model.
Kırmızı yalancı
levikteo bir manto
ve kırmızı deriden
bir bermuda takım.
1930'larda Samsun'dan çıkıp İstaribuVayerleşen Hayriye Özalas, sur kovuğundayaşıyor
Caııkurtaraıula bir Bizans kiracısıBu bahar aylarını, güneşli
günJeri seviyor Hayriye
kadın. Çıkıp kapının
önüne, alnını güneşe
veriyor. Alnının
karayazısını ağartmaya
uğraşıyor gibi...
NECATİ GÜNGÖR ~
Cankurtaran'da bir Bizans ka-
lıntısı. Yüzlerce, yüzlerce yıhn ta-
nığı. Burnunun ucundan, on da-
kikada bir tren geçiyor. Üç adım
ötesinde, uzayıp giden Marmara
1
nın ma\i rengi. Kâğıftan oyuncak-
lar gibi demir atmış şilepler, tan-
kerler. Mavinin üstüne düşmüş
rengârenk benekler gibi...
Hayriye kadın ayağa kaJkamı-
yor; bir kalksa, kaJkıp ellerini
uzatsa, dokunuverecek yorgun
tankerin bordasına... Bizans'tan
arta kalan o yıkıntımn, o sur oyu-
ğunu andıran sözumona evın ka-
pı önüne demir atmış Hayriye ka-
dın... Hikâyesi Bizans kadar eski
değil, ama bir yıkıntıya dönüşmus
yaşamını, ondan kalan bir duvar
oyuğuna bağlamış. Birbirlerine
tutunup kalmışlar sanırsınız.
Hikâyesi, 1930'lu yülardan bas-
lıyor Hayriye Özalas'ın. Ta çocuk-
luğundan... Samsun'dan ana-ba-
basıyla çıkıp tstanbul'u mesken
tuttukları günlerden...
Bundan, en az eJli yıl öncesi...
O yülar, cumhuriyet Istanbul'u-
nun bakir yıllan. Denizinde balık,
bereket. Kıyılan yağmalanmamış,
taşı toprağı altın, ama hep zengi-
ni zengin, fakiri de fakir!
Samsun'dan yola çıkıp, Can-
kurtaran'ı mesken tutuyorlar;
çünkü Cankurtaran dediğin, ol-
dum olası yoksul semti. Yıkıntılar,
sur dipleri bir gecede dolduml-
muş barakalarla dolu.
önce annesini yitiriyor Hayri-
15 YILDIR AYNI KOVUKTA — Hayriye Özalas, 15 yıldan beri yaşadıgı sur kovuğunnn bir gün yıkılmasından korkuyor. O zaman
kime gider, kimlerin kapısını çaJar bu kötünım baliyle. (Fotograf: Kayıban Gûven)
ye Özalas, ardından babasım. Ya-
şı, on beşine yeni değmiş henuz.
Gençlik, guzellik de var, hakçası...
Uğruna ilk çıkan erkekle dünya-
evine giriyor. Yeryuzünde tutuna-
cak bir dal gerek hani... Hem dun-
yaevine giriyor hem Ahırkapı Tu-
tün Fabrikası'na... tki çocuğu olu-
yor bu evlilikten; biri kız, biri oğ-
İan. Tam da masallardaki gibi...
Gelgelelim evüliği uzun sürmujror
Hayriye kadının. Birkaç yıl için-
de ayrıüyor yollan, kocasıyla. îki
çocuk, bir de kendisi... Ama de-
dik ya hem serde gençlik var hem
de tstanbul'un ucuzluk gunleri...
Ahırkapı yangınından sonra Ci-
bali Sigara Fabrikası'nı biliyor, ek-
mek kapısı diye. Tann, çalışan ku-
lunu severmiş... Yaz demeden, kış
demeden çalışıyor Hayriye kadın.
Yüksünmek, üşenmek nedir bil-
miyor. Saçlarına tütün kokusu si-
niyor. Olsun! Evde tenceresi kay-
ruyor boyuna. Çocuklan, muhan-
nete muhtaç olmadan büyuyor-
lar...
Bahar tstanbul'a erkence geldı
bu yıl. öğlen güneşi kapının tam
üstünde. Kapı dedimse, bildiğiniz
kapılardan değil. Derme çatma,
eğreti mi eğreti bir şey. Kapının
eşiğine minder atıp güneşten na-
sibini alıyor Hayriye kadın. Yüzü-
nün esmerliği güneşten değil, kud-
retten. İlk bakışta onu, Osmanlı
artığı haJayıklardan biri de sana-
bilirsiniz. Önünde durduğu, için-
de banndığı sur kalıntısıyla bü-
tünleşmiş.
Bu sur kovuğuna yerleşeli on
beş yıl oluyor. Hiç değilse, kira
derdim olmaz diye sokmuş başı-
nı buraya. Elektriği, bir kabloyla
dısandan ainıış. Su mu, dediniz?
Onu hak getire! Yok, hayır; hak
da getirmiyor. Komşulara sesleni-
yor Hayriye kadın, çocuklara ses-
leniyor; kovalarla onlar taşıyor
yukarı. Birkaç taş basamakla çı-
kılıyor yukandaki kovuğa. (Siz is-
terseniz, oda da diyebilirsiniz bu
ovuklara.) Basamaklann en dibin-
de, önu basma bir perdeyle örtü-
lü, üç yam tahtayla çevrili ayak-
yolu! Ama şimdilerde kullanmı-
yor, kullanamıyor Hayriye kadın,
bu ayakyolunu. Basamakları inip
çıkacak gücü yok da ondan...
Cibali Sigara Fabrikası'ndan
emekli olup, çocuklarını da yuva-
dan uçurduktan sonra tam elini
ayağını uzatıp emekli aylığıyla ge-
çinme düşleri kurarken, bu Ulet
gelip çalmış kapısını. Bacaklan-
na inme inmiş, yürüyemez ol-
mus... Önce romatizma tanısı koy-
muş doktorlar; sonra sürünmek-
ten kemiklerin endiğini söylemiş-
ler. Fizik tedavi uygulansa belki
iyileşirmiş...
"Ya çocuklan?" diyeceksiniz;
BatıBerlinli:Duvanmı geriistiyorum
Doğu Alman, Polonyalı, Çek, Macar ve
Rumenlerin alışverişlerinden bıkan Batı Berlin
halkı, işin dozunun kaçtığını açık açık söylüyor.
Dıs Haberler Servisi — Berlin misafırperverlığin dozunun kaçtı-
Duvarı'nın yıkılmasından sonra
ılkönce Doğu Almanların, daha
sonra da Polonyahlann, Çeklerın,
Macarların ve şimdi de Rumenle-
rin istilasına uğrayan Batı Berlın-
liler isyan bayrağını açıyor.
Sureklı olarak ahşverişlere çı-
ğını açık açık soyluyor ve sıkıntı-
larını"Duvanmı geri istiyorum"
yazıL tışortlerle dile getırıyorlar.
kan eski Doğu Bloku mensupla-
,rımn neden olduğu uzun kuyruk-
lardan yakınan Batı Berlin halkı,
Berlin'de bugün sokaklar, Var-
şova'dan çok daha ucuza satılan
kaliteli şarap, meyve suları, çiko-
lata, elektronik aletlerle dolu Po-
lonya yapısı Fiatlarta dolup taşı-
yor. Bu ucuz malları satın almak
için kimi zaman 2 saat süren kuy-
ruklara giren Polonyahlann sıra-
yı bozmalarını önlemek için tu-
fekli ve coplu polis memurları go-
rev yapıyorlar.
Sorunun boyutları kalabalık
dükkânlardan ve alıştığı gibi alış-
veriş yapamayan Batı Berlinlilenn
şikâyetlerınden de öteye gıdiyor.
Ülkede ufak çaplı market hırsız-
lığı almış yurumuş durumda.
Metro bilet makineleri ise 25 zlo-
tilerle dolup taşıyor. Doğu Alman
yapısı Trabat'ların egzoz duman-
ları çevre bilinci epeyce gelişmiş
Almanların havasını alabildiğine
kirletiyor. Bunlara ek olarak Batı
Alman vatandaşları, kendi ülke-
Ierinden ucuza satın alınan mal-
ların bir saat mesafedeki Poloıı-
ya sınırında birkaç misline satıl-
masından hiç hoşlanmıyorlar.
Gerçekten, Polonyalılar araba-
larına doldurdukları ucuz ötebe-
riyi sının geçer geçmez yüksek
kârlarla satmaya başlıyorlar. Ser-
maye olarak bir depo benzin kul-
lanan bu kuçük toptancılar satış-
lanndan yüzde 200 ile 300 kâr edi-
yorlar. Polonya gümrük yetkifileri
bu fahiş kârları önlemek için ye-
ni önlemler düşünüyor.
Batı Alman resmi yetkilileri bu
ınsan selinin durdurulamayacağını
kabul ediyorlar. Sınırlar açık ve
alışveriş etmek de suç değil. Yet-
kililer, aşın uçların ''Duvanmızı
geri istiyoruz" çağrıiarına kulak
asmıyor ve "Duvann yıkılmasını
biz istedik, işte şimdi buradalar"
diyerek, Doğu Avrupa ulkelerin-
de ekonomiler daha iyiye gıdince-
ye kadar bunun sonuçlanna kat-
İanılması gerektiğini vurguluyor-
lar.
onlar nerede, ne yapıyorlar?
Oğlu Kücükçekmece'de, bir ku-
lübede yaşıyonnuş: Kâh kahveci-
lik yapıyor, kâh işsiz geziyor. Kı-
n ise evlenip gitmiş, ama annesi-
ne bakacak varlığı yokmuş... Bun-
lar da komşusu Gülsüm Hanım-
ın demesi.
Sözün kısası, 194O*lı, 50*li yıl-
lann isçi güzeli Hayriye özalas iki
kötürüm bacakla ömür tüketiyor
Bizans yıkıntısı ininde! Yemeğini
oturduğu yerde yapıyor. Tuvalet
ihtiyacını da aynı yerde... Çama-
şun, bulasığı yine öylesine... Pek sı-
kıntıya duştuğü ya da hastalandığı
zamanlarda duvara vurup, konu
komşuya ses iletmeye çalışıyor.
Kışlan soğuk oluyor elbet, taş
duvarlar ısınmak bihniyor. Hay-
riye kadın eldeki avuçtaki parası-
nı oduna yaturıyor. Bir de siyah-
beyaz televizyonu var, on bine el-
den düşürme, onunla ömür tüke-
tiyor kış gunleri. Yarubaşında hep
Maltepe sigarası. Doktorlar içme
desder de içiyor yine. Başka avun-
tu kaynağı yok... tki yüz bin lira-
lık emekli aylığını tek başına ye-
tiremiyor çoğu zaman. Bakkala,
kasaba borç takıyor.
Bu bahar aylanm, güneşli gun-
leri seviyor Hayriye kadın. Çıkıp
kapının önüne, alnını güneşe ve-
riyor. Alnının karayazısını ağart-
maya ugraşır gibi... Marmara'dan
kopan esinti kapı önündeki çama-
şırlannı savunıyor. Sabun koku-
lu çarşaflar, bir öınrün simgesi gi-
bi daJgalanıyor öyle rüzgârda...
Hayriye kadın bir kalksa, kalkı-
verse yerinden, açıklara demir at-
mış gemilere elleriyle dokuna-
cak...
Komşusu Gülsüm Hanım,
"Ah!" diyor, Ah, bir hayır sahibi
çıksa da tekeriekli bir sandalye ar-
magan etse Hayriş'e... Hiç degil-
se, cıkanp gezdiririm ara sıra..."
Hayriye kadınınsa kaygjsı daha
başka: Bir gün, birilennin çıkıp bu
kadim duvan yıkacağından kor-
kuyor! O zaman kime gider, kim-
lerin kapısını çalar bu kötürüm
haliyle?
Bu kadanna bile şükredip otu-
ruyor kapısının önünde. Bahar
güneşi, esmer yüzünde ışıldıyor.
Merdivenin dibinden kıvrıla bü-
küle gjden dar sokakta çocuklar
oynuyor. Bir horoz ötüyor bitişik
avluda. Tekir bir mart kedisi yı-
kıntıların üzerinden atlayıp ini-
yor... Trenin böyle canhıraş gürül-
tüyle kaçıncı gelişi, kim bilir...
Kimileri, bu sur kalıntısınm Bi-
zans yapısı bir hamam olduğunu
söylüyor; kimileriyse, Osmanlı ca-
riyelerinin oturduğu ev diye anla-
tıyor...
AJ\KA, 19
yaşında
ANKARA (ANKA) —
| Bugün 19. yılına girecek
'olan Ankara ajansı 1972
yıhnda, gazeteci Altan
Öymen tarafından kunıldu.
1977 yıhnda bir anonim
şirkete dönüşen ANKA
Ajansı, o tarihten bu yana
gazeteci-yazar Müserref
Hekimoğlu yönetiminde
çalışmalarını sürdurüyor.
19. yüına girerken
Türkiye"nin en büyük özel
haber ajansı durumuna
gelen ANKA Ajansı,
ülkemizde yayımlanan
gazetelere, TRT, Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü'ne haber servisi
yapıyor. Aynca biri Türkçc
diğeri lngilizce olmak uzere
iki de ekonomik bülten
yayımlıyor.
Anadolu lisesi
smavı bugün
• ANKARA (AA) —
Kurumlara bağlı okullann
giriş smavı, il
merkezleri ile Lefkoşa'da
dün yapıldı. Anadolu
liseleri smavı ise bugün 71
il merkezi ile Lefkoşa,
Cidde ve Trablus'ta
gerçekleştirilecek. Dün
sabah saat 10.00'da
başlayan, 97 bin 500 adayın
katıldığı kunımlar smavı
sonunda kurumlara bağlı
okullara 4 bin 536 öğrenci
alınacak. Bugün >apılacak
ve yaklaşık 175 bin adayın
katılacağı Anadolu liseleri
sınavı sonunda da 127
Anadolu lisesine, 14 bin
256 öğrenci girecek.
1 yüda 312
bin yolcu
• Haber
Merkezi —
Istanbul-
Viyana
arasında 30
yıldır uçak
seferlerini
sürdüren Avusturya
Havayolları, şirket olarak
19 yıl arka arkaya kâr
ettiğini apkladı. Avusturya
Havayolkn Genel Müdürü
Anton Heschgl, Viyana'da
düzenlediği basın
toplantısında şirketin geçen
yıl, 8 milyar 121 milyon
şilinlik cirosuyla bir önceki
yıhn cirosunun yüzde 20.5
üzerine çıktığını beürtti.
Genel müdür aynca geçen
yıl Avusturya
Havayolları'nın taşıdığı
yolcu tayısının 312 bin 169
olduğınu, bunun bir
önceki ydın yolcu
sayısıadan yüzde 13.7'lik
bir artış anlamına geldiğini
de sttlerine ekledi.
Denizli'de
yürüyüş
• DENİZLİ
(Cumburiyet) — Milli
Gaaete'nin düzenlediği
"Füistin sorunu" konulu
panele izin verilmeyişini
protesto eden bir grup
göJterici kent merkezinde
korsan yürüyüş yapmak
isteyince polisle çatıştı.
Edinilen bilgiye göre, Vaü
Alpaslan Karacan yeni
ilçeler Baklan ve Bozkurt'a
gittiği için panele
NWilikten izin alınamadı.
Bunun üzerine panelin
yapılacağı Yıldız Düğün
Salonu'ndan çıkan çember
sakallılardan oluşan bir
grup genç, izin verilmeyişi
protesto etmek amacıyla
kent merkezine topluca
yürüyuşe geçti. Slogan
ataraic yürüyen gruba daha
sonra polis müdahale
edince çatısma çıktı. Polis
grubu copla dağıtırken, 5
kişiyi gözaltına aldı.
Gözaltma almanların
sorgularından sonra serbest
bırakıldığı öğrenildi.
Briç
turnuvası
• tstanbul Haber Servisi
— Türkiye Briç
Federasyonu ve Parliament
işbirliğiyle düzenlenen
"Üniversitelerarası Dortlu
Takım Briç Turnuvası",
dün tstanbul Etap
Oteli'nde başladı. Boğaziçi,
tstanbul, İstanbul Teknik,
Marmara, Ankara,
Ortadoğu Teknik,
Hacettepe, Bilkent, Gazi,
Çukurova, Ege, Dokuz
Eylül ve Erciyes
Universitesi ekiplerinin
katıldığı briç turnuvası,
Turkiye'de ilk kez
gerçekleştıriliyor.
Reagan'ın
sağlığı bozuk
• LOS ANGELES (AA)
— ABD'nin eski Başkanı
Ronald Reagan,
bağırsaklarındaki yapışma
nedeniyle doktorlarmın
tavsiyesi üzenne gelecek ay
Avrupa'ya yapacağı
yolculuğunu ertelediğjni
açıkladı.