23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 NİSAN 1990 + * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Muhalefetten Iktidara (Baştarafı 1. Sayfada) tü duyarlığıdır. Bu konuda kamuoyu he- nüz 12 Eylül öncesinin şokunu atlatabilmiş değildir. Muammer Aksoy ve Çetin Emeç'tn öldürülmeleri ve arkasından Güneydoğu'da tırmanan bölücü terör, toplumu bir anda de- rinden etkilemış, sarsmıştır. Öyle anlaşılıyor ki böyle bir ortamda mu- halefet liderleri, Cumhurbaşkanı'nın çağrısı- na hayır demeyi göze alamadıkları gibi, hiç olmazsa bir süre için tansiyonu düşürmeyi yeğlemişlerdir. Terörün yükseldiği bir siyasal ortamda muhalefeti sertleştirmek... Bunun kamuo- yunda bugün içın tepkı yaratacağını, böyle bir politikayı topluma anlatmanın kolay olma- yacağını düşünmüş olmalıdır muhalefet li- derleri. SHP ve DYP liderlerinın, zirveyi Özal'ın kendi siyasal hesabına kullanacağını bile bıle Çankaya'ya çıkmalarının bir nedeni buydu. Muhalefette iktıdara karşı belirgınleşen ha- va değişiminın bir başka ağırlıklı nedeni ıse Millı Güvenlik Kurulu'nun asker kesiminden kaynaklanan eğılimler olabilir. Özellikle, Gü- neydoğu'da devletın ve ülkenin bütünlüğü- nü hedef alan bölücu teröre karşı mücade- le verılirken, iktıdar ve muhalefeti bu alan- da bırlik ve dayanışma içinde gorebilmek... Eski deyişle "cihet-iaskeriye"dek\ bu bek- lentiyi, DYP liderı Demirel bir bakıma "Mus- tafa Muğlalı kompleksi"ne bağlıyor. Yanı, "Bugün görevımi yapanm, ama yann bir bas- kası gelir de benden hesap sorarsa" diye özetlenebilecek bir kaygı... İşte bu nedenlerle, muhalefet liderleri bir yandan Çankaya Zirvesı'ne evet demişler, öte yandan bir süre ıçin gerilimi yükseltme- meyi uygun bulmuşlardır. Aynı zamanda iktıdara, terörle mücadele- de köstek değil, destek olacaklarını, bunun için ıktidaria, ınsan hakları ve demokrasi çer- çevesinde her türiü dayanışmaya hazır ol- duklannı süreklı vurgulamışlardır: 22 şubat günü TBMM'deki gızli görüşmede; 12 Mart günü Meclis, 28 Mart günü de Köşk çatısı altında yapılan zirvelerde... Bugün muhalefet, teröre karşı savaşımda iktidarın yanında yer alıyor. Türkiye'nin yakın siyasal tarihinde böyle- sine bir başka örneği anımsamıyoruz. Baş- kentte Sayın İnönü ve Sayın Demirel'le yap- tığımız söylesilerde bu nokta yıne dikkatimızi <?ekti - , .. , Artık top, hükümette ve guvenlık guçle- rindedir. İktidar, muhalefetın açtığı süreyle sınırlı bu prımi iyi değerlendirmelidir. Terör, hiç kuş- kusuz yalnız iktidarın değil, tüm Türkiye'nin, hepimizin meselesidir. Amasorumluluk, ül- keyi yöneten iktidara aittir. Yarın, başarı ya da başarısızlığın hesabı tabii yine siyasal ik- tidardan sorulacaktır. Demokrasilerde bu hesaplaşmanın yapıl- dığı son yer ise seçim sandığıdır. Ankan'dan Ozallar'a veryansın JPPdan ÖzaPa sert mesaj Haber Merkezi — Uluslararası Basın Enstitusü (IPI) ile Ulusla- rarası Gazete Yayıncıları Federas- yonu (FIEJ), Cumhurbaşkanı Turgut Ozal ve Başbakan Yıldınm Akbulut'a gönderdikleri mesajlar- da, Turkiye"de basına sansur uy- gulanmasını ve gazetelerin polis tarafından denetlenmesini kınadı- lar. IPI dun Londra'da yayımladı- ğı bildıride, Sabah gazetesine uy- gulanan sansür ile Güneş ve Gü- naydın gazetelerinin baskılannın engellenmesinden büyük kaygı duyduğunu bildirdi. Enstitü, Cumhurbaşkanı "nır- gnt Özal'a gönderdiği mesajda da özetle şöyle dedi: "Sanınz hükümetiııiz, askeri re- jimin basın özgüriuğıinü aşın kı- sıtlayan >-asasını degiştirmek için bir şey yapmakla kalmıyor, dahası bu yasalan sertleştiriyor." Uluslararası Gazete Yayıncıları Federasyonu (FIEJ) Başkanı Gi- ovanni Giovannini de Başbakan Yıldınm Akbulut'a gonderdiği mesajda, Sabah gazetesinin san- sur edilmesini ve 3 gazeteye polis tarafından yapılan baskının kı- nanmasmı istedi. Turkiye Gazete Sahipleri Sen- dikası dun yaptığı yazüı açıklama- da, Giovannini'nin Başbakanhk'a gönderdıği mesaj metnini verdi. Açıklamaya göre FIEJ Başkanı mesajında Sabah, Giinaydın ve Guneş gazetelerine polis baskını ile Sabah yayınının sansürü kar- şısında duyduğu üzüntuyu bildir- di. Bu hareketin, demokratik oldu- ğunu iddia eden bir ülke için utanç verici olduğunu ve Türkiye'nin uluslararası alanlarda itibarını ze- deleyeceğini belirten Giovannini, mesajında şöyle dedi: "Dun gece Sabah, Giinaydın ve Güneş gazetelerine polis kuvvel- leri tarafından yapılan baskını ve Sabah gazetesinin nushaianna el kondugunu uzülerek ögrendim. Böyle bir hareket, demokratik olduğunu iddia eden bir ulke için utanç verieidir ve uluslararası alanda bükümetinizin itibanna zarar verir. Özgttr diinyada 14 binden faz- la gazeteyi temsil eden bir knnı- luşun adına, Türkiye'de basın öz- gürlüğiine yapılan bu ciddi saldı- nyı açıkça kınamanız. soruralula- nnı cezalandırmanız ve bu tip olaylann bir daha tekenür etme- mesini sağlamanız konusanda si- ze ısrar ediyonım." Uygulama, Almanya'nm Sesi ve BBC radyolanyla AFP tarafından dunyaya duyuruldu. BBC, özal suikasüyla ilgili ha- berlerin polis zoruyla gazetelerden çıkanlmasmı aynntılı olarak din- leyicilerine duyurdu. Edirnette ithal mollalardan çağrı MURAT SAVAŞ EDlRNE — Denizli'den sonra Edirne"de de camilerden "dhat çagnlan" yükselmeye başladı. Ama bu kez dhat çağrısıru, cema- ate tercümanı aracılığıyla seslenen 'ithal mollalar" yapıyorlar. Ra- mazan'ın ilk günü Edime'ye gelen Pakistan asıllı tngiliz uyruklu 9 molla, kentin çeşitli camilerinde teravi namazlanndan sonra ver- dikleri vaazlarda cemaati, "Kâfi- ri yenmek, ona hükmetmek ve Al- lah dini lslamı hâkim kılmak için maiını, canııu ve vaktini venneye" çağırıyorlar. Edinilen bılgiye göre 9 molla Pakistan asıllı tngiliz vatandaşı. Kendilerini Allah yoluna adadık- lanru söylüyorlar. Edirne'de bulu- nanlann yanı sıra Türkiye'nin de- ğişik bölgelerinde de yine tngiliz uyruklu molla olduğu belirtiliyor. tngiliz vatandaşı mollalar, tera- vi namazından sonra vaazlarım tercumanları aracıhğıyla veriyor- lar. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — özal - Yeni Asır davasıu- da ANAP kuruculanndan eski Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Ankan tamklık yaptı. Ankan, Özal'ın başbakanlıği doneminde "ekonominin bireysel ilişkilere göre yonlendirüdiğini" söyleyerek o zaman Ekrem Pakdemirli'nin müsteşarhğmı yaptığı Hazine'nin de bazı kişi ve firmalar için 2-3 günde bir karar değiştirdiğini an- lattı, Arıkan, 1983 seçimleri ön- cesinde, Ercan Holding, Enka Holding, Nurol ve tktisat Bankası gruplannın ANAP'ı desteklediği- ni, Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı gruplannın ise baslangıçta destek vermediğini, 1984 seçimlerinde ise bu gruplardan da yardım alındı- ğını açıkladı. Ankan, tçişleri Ba- kanlığı'nı da Korkul Özal'ın yö- nettiğıni bildirdi. Özal'ın Yeni Asır gazetesinde yayımlanan "Ballı Siyasetin tcra- at Dosyası" başhklı dizi ile ilgili olarak gazetenin sahibi Dinç Bil- gin, Yazı tşleri Müdürü Mehmet Karabel ve dizinin yazarı Semra Çetin haklarında açtığı manevi tazminat davasında dün tanıklar dinlendi. Ankara 13. Asliye Hu- kuk Vlahkemesi'ndeki davada Vural Ankan'ın yanı sıra gazete- miz yazan L'ğur Mumcu, Yeni Asır yazan Muammer Yaşar Bos- tancı ve Hürriyet yazan Emin Çö- laşan da tanık olarak dinlendi. Mumcu, Çölaşan ve Bostancı, Özal hakkında 1983 seçimleri ön- cesinde "Nakşibendilik ve tarikat- çılık" iddialannı içeren çeşitli ra- porlar bulunduğunu söyledi. Bos- tancı, Özal hakkmdaki banker ra- porunun varlığmın eski Cumhur- başkanı Evrenie yaptığı bir göruş- mede doğrulandığını söyledi. Vural Ankan ifadesinde yazı dizisinde öne sürûlen savlann doğruluğunu vurgulayarak kuru- cusu bulunduğu ANAP'ın iş çev- relerinden ve ABD'den destek al- dığını söyledi. Ankan, ABD eski Dışişleri Bakanı Alexandr Haig'- in 12 Eylül 1983 tarihli Turkiye zi- yareti sırasında Cumhurbaşkanı Evren'den ANAP'ın seçimlere girmesinin sağlanmasını istediği- ni belirterek şöyle dedi: "Haig, Tiirkiye'ye o dönemde ziyarete geldiğinde, bizzat o za- man benim de içinde bulundugum davacımn partisine (ANAP) des- tek verdiğini biliyonım. Bunu biz- zat o zaman davacımn (Turgut Özal) kendisinden duydum. Ben Haig ile gonışmedim, kendisi gö- ruştu. Partinin kuruculanndan ol- duğum için goruşmesini bana an- lattı. O zaman ben davacımn çok yakımndaydıra." Arıkan, Türkiye'de yeni kuru- lan siyasi partilerin ayakta kala- bilmeleri için "mudak surette yar- dım görmesi" gerektiğıni belirte- rek şöyle dedi: "Bo, davaanın kurdugu parti için de boyledir. Zira, ben bu par- tinin kuruculanndan olup genel muhasip görevini de yiiniten ki- şiydim, yani o devirde bu isi yu- rüttüm. Mali işler bakımından partinin gelirlerini ben, Erol Ak- soy ve davacı Turgut Ozal, iıçü- müz biriikte yüklendik ve mah ba- kımdan da o zaman partisi ne olursa olsun bazı işadamlanndan vardım gördiık >e >ardım aldık. Icraat hazırlıklan sırasında Kor- kut Özal, Şank Tara ve Erol Ak- soy gibi kişilerin bizzat alınan ka- rarlara yön »ermeleri durnmun- daki iddiaya gelince; bukumetin kunılmasından önce Korkut Özal hiçbir şeyin içinde yoktu. Ancak Erol Aksoy, parti çalışmalannda ve alınan karariarda hissesi var- dır. Şank Tara'ya gelince hiçbir rolü olmamışör." Arıkan Korkut Özal'1a ilgili olarak da şunlan söyledi: "tçişleri Bakanhğı'nı Korkut Özal bizzat yonetmiştir. Örneğin ben Maliye Bakanı iken Bitlis'e gitmiştim. Mehmet isimli arkada- şa 'siz buraya nasıl valı olarak geldiniz' diye sordugumda, ken- disi bana 'Korkut Özal'ın çevre- sinde üç tane daire vardır. Bu da- irelerde olanlar tayin edilirler, ben de bir cuma namaana gitmiştim, burada görüldükten sonra vali olarak tayin edildim, ancak zan- nedersem bu aşamada geri alınabilırim' dedi. Sonradan bu arkadaş alındı." özal'ın avukatı Bilgin Yazıcı- oğiu, Ankan'a, dizideki "ekono- mi bireysel ilişkilere göre yöneti- liyordu, tek bir firma ya da kişi için karamameter çıkanhyordu." iddiasına ilişkin bir soru yönelt- ti. Ankan bu soruyu şöyle ya- nıtladı: "O bölümde yazılanlar tama- men dogrudur. Ben o donemde Maliye Bakanı idim. Ancak iddi- aya ilişkin karariar Maliye Bakan- lığı'nda degil Hazine Musteşarlı- gı'nda alınıyordu. Hazine Miiste- şan da o donemde Ekrem Pakde- mirii idi. Ekrem PakdemirU de dognıdan doğruya Başbakan Yar- dımcısına (Kaya Erdem) bağh idi. Yazı dizisinde bahsedildiği gibi üç dört gunde bir kararlar degiştiri- liyordu. HatU bir çoğuna Mali- ye Bakanlığı olarak biz mudaha- le ediyorduk." Arıkan, dizinin yazan Semra Çetin'in bir sorusu üzerine "Hü- kümet kurulmadan önceki çalış- ma grubu içinde Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Kurt'un, DPT eski müsteşan Yıl- dınm Aktürk'un de bulunduğu- nu" söyledi. Ankan, 1983 seçimleri oncesin- de Özal'ın veto edilmekten kork- tuğunu da belirterek dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le yaptığı 5-6 görüşmeden sonra "rahatladıgım" kaydetti. 1983 oncesinde Özal hakkında hazırlanmış çeşith' raporlar bulun- duğunu duyduğunu belirten yazar Uğur Mumcu da şunlan söyledi: "Ilim Yayma Cemiyeti hakkın- da yapılan tahkikatlar sonucu ts- tanbul Sıkıyöneüm Komutanlığı'- nca kapatma karan verildi. Da- vacı da bu cemiyetin yönetim ku- rulu üyesiydi. ANAP iktidar ol- duktan sonra bu cemiyetin yeni- den açılması istendi. Bunu döne- min sıkıyonetim komutam Necdet Öztonın kabul etmedi. Çiinkü Öztorun, tlim Yayma Cemiyeti ile Nakşibendi Tarikafı arasında Uiş- ki olduğu konusunda raporlar ol- duğunu söyledi." Mumcu, Erol Aksoy'un altın kaçakçıbğı davasında yargılandığı sırada pasaport yasasmın değişti- rilmesi, daha sonra da altın ve dö- viz kaçakçılığı suçlanna verilen hapis cezasının para cezasma dö- nuşturülmesini, Korkut Özal'ın da hlam Kalkınma Bankası mu- şaviri iken bu kuruluşa vergi mu- afıyeti tanınmasını da uygulama- lara örnek gösterdi. Emin Çölaşan da ifadesinde, Ozal hakkında hazırlanmış birkaç rapor bulunduğunu belirtti. Çö- laşan, banker faciasıyla ilgili ra- poru duyduğunu, aynca dönemin Başbakanı Bulend Llusu'nun, tl- han Evliyaoglu ve tlhan Öztrak'a okuduğu bir başka rapor bulun- duğunu söyledi. Çölaşan, eski tçişleri Bakanı trfan Özaydınlı'- yı kaynak göstererek özal'ın Nakşibendi Tarikatı'na mensup olduğuna ilişkin 1971 yılında ha- zırlanmış bir rapor daha olduğu- nu anlattı. Çölaşan, kunıluşu sı- rasında ANAP'a işadamlanndan destek sağlandığını da yineleyerek Turgut Özal'ın kardeşi Korkut özal'ın 1983 yılından sonra tril- yoner olduğunu bildirdi. G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) anayasaya değil "Örfi Idare Nizamnamesi"ne dayanarak uy- gulardı. Abdülhamid doneminde yapılan sansürün bir de güven- celi yanı vardı. Yazılar sansür edildiği için hiç olmazsa beş yıllık, on yıllık cezalar da verilmezdi. Sansürün böyle bir koruyucu yanı da vardı! Şimdı devlet ve milletiyle bölünmez bütün olarak çok şü- kür çoğulcu demokrasıye kavuştuk, çok da liberal olduk; bu yüzden, hem sansür ediliyor hem de sansür edilen ya- yınlar nedeniyle ceza davaları da açılıyor. Hem böyle davalar açılıyor hem de bu yayınların basıldı- ğı matbaalara el konuyor. Yayınlara el koymak ya da matbaa kapatmak Osmanlı ya- salarında da vardı. 1858 tarıhlı Osmanlı Ceza Yasası'nın 158. maddesine göre devletçe verilen ızinle kurulan matbaalarda hükümet aleyhıne ya da Osmanlı İmparatorluğu'nun çatısı altında yaşayan uluslar ile ilgili bir yayın yapılırsa, bu yayınlara el konulur: matbaa geçıci ya da süreklı olarak kapatılır; ayn- ca "10 mecıdiye altından 50 mecidıye altına kadar" para cezası da verilirdi 82 Anayasası'nın 28. maddesi 1858 tarihli Osmanlı Ce- za Yasası'ndan esınlenmiştir. Ee, ne de olsa çağ atlıyoruz. Çağ atlamasına atlıyoruz da çağı tersten atlıyoruz! Osmanlı yasası: —Sakıncalı yayın basan matbaayı kaparım.. diyor. Peki 82 Anayasası ne diyor? Ne diyecek? —Ben de kapatmm.. diyor. Görülüyor kı Abdülhamid yasalan bugünkülerden daha liberaldir. Gelelim meşrutiyete... 1908 yılında Ikinci Meşrutiyet'te yapılan anayasa değişık- liği ile yayın organlarının basımdan önce "teftiş ve muaye- neye tabi tutulamayacağı" ılkesi getinlmiştır. Ittihat ve Terakki dönemi, bu açıdan ANAP'tan daha li- beraldir. Diyeceksıniz kı "Ya tek parti donemi?" Tek parti doneminde uygulanan 24 Anayasası da 77. mad- desıyle aynı güvenceyı getırmışti1 —Matbuat, kanun daıresınde serbesttır ve neşredilmeden evvel teftiş ve muayeneye tabi değildir. Neden kızıyoruz kı? Gazete matbaalarında savcıların yayından önce gazete- lerı incelemeleri, diledıklerine el koyma ve dağıtımı önle- me yetkisi 82 Anayasası ile getirılmıştir. 82 Anayasası'nda yer alan bu hüküm Basın Yasası'na 1983 yılında yerleştirilmıştır. Tek partili dönemde getirilen üniversite özerkliğini çok partili yaşamda kaldırdık; Abdülhamid döneminden de ge- ri uygulamaları alıp çok partili yaşama taşıdık. Buna da "demokrasi" dedik. Bu anayasa hazırlanırken ve Basın Yasası tartışılırken bir avuç insan, bu anayasaya da bu Basın Yasası'na da karşı çıktı. Basının büyük bir kısmı ise o günlerde sustu. Ne ekıldiyse o biçılıyor. Güzel: Parti kan kaybedîyor (Baftarafi I. Sayfada) getirecek misiniz? Bu öneri nasıl uygulanabilir? GÜZEL — Bu önerınin iki problemi var. Birincisi hukuki problem. Yani şu andaki mevzu- ata göre bunu uygulamak imkan- sız. Ama, kanun değişikliği yapı- labilir. SHP de buna karşı çıkmaz saruyonım. Seçim opsiyonlu ola- rak getirilir. lstcyen o şekilde, is- teyen bu şekilde seçilir. Yani bu sa- dece bir alternatif olur. tkincisi bunda şöyle bir adaletsizlik akla geliyor. Diyelim ki bir ilde 30 bin uye var ama aynı büyüklükte baş- ka bir ilde 3 bin üye var. O zaman üyelerin oy hakkı tek olacağına göre çok üyesi olan il secme ko- nusunda daha fazla söz sahibi olacak. — Bir kongre hiıkümeti kurul- masını duşıinür musünuz? GÜZEL — Bu zaten kongre hukümeti. Sayın Akbulut adaylı- ğını açıklamadan 'ben aday olraa- yacağım. kongreye kadar işi gotu- recegim, adil davranacağım, son- ra arkadaşlar bunu alsın' deseydi, o zaman olabilirdi. — Peki sizin de yer alacagınız ve kongreye kadar gidecek bir ka- bine kunılamaz nu? GÜZEL — tşte öyle bir kabine olması için Başbakan ve genel başkanın adaylığını koymaması lazım. Artık çozum tüm üyelerin katılacağı bir seçimdir. Parti kan kaybediyor. Kongreye bir an evvel gitmek lazım. Kongreye gidilince- ye kadar da kongre yapılmış ve ge- nel başkan secilmiş gibi hükume- ti ayakta tutmaya çalışmamız la- Opar'lanan...Toparlanır. Her Tofaş sahibinin bîlmesî gereken Her Tofaş otomobili iyi bir yatırımdır. Yatırımınızın değerini orijinal ycdek parça korur. Yedek parça... Opar değilse, orijinal değildir. Aslının yerini tutmaz. Tofaş'ınızın hem performansını hem de ikinci el değerini sürekli korumak istivorsanız... Yedek parçada Opar ambalajını. etiketini, bandını ya da damgasını arayın. Ustanızı uyarın, aracınızın orijinalliğini bozmayın. Opar'Orijinal • yedek parça"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear