23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhurı>ct Malbaacılık ı-e Gazeıecılık Turk Anonım Şırken adma \»<iir N»di # Genel Ya>ın Vluduru Hasmn O ı ı l , Muesscse Muduru Eminc Işaklıgıl. >azı Işlerı Vluduru Okt> GoMnsin, 0 Haber MerKezı Muduru Yalçın Ba>er, Sa>fa Duzenı Yonetmenı Kti Aaı. 0 Temsılaler VsKARA Kbma Taı. IZMtR Hikmel Çrtinkay*. A D A ^ Çctin 1.. Polıtıka Cetai B^imnp^ » ş Habcrkr Eıgun Bakı. Elonomı Cfngu Turtun. I; Sendıka !juknuı Keimci. Kulrur CeU l * T , EğH;:r O n a * ^«yba. Haber \rasurma İsmtt Bcrlun. Yurt Haberlen Secdrt Doguı, SDOT Danı^ınanj \bdulkadır ViKdman. Dıc Yazılar b m ı Çaişkın, Aıaştııma Sjhın AJpo. Duzekırar AMnUah Y'un 0 koordınator AknM konılsan. 9 Malı [>ler Erol ErkuL # Muhasebe Buknl Vner • Butve-Pankına Snp Osmaubc^oghı • tenlan *yşe Tonın. • Ek Yannlar Ho»>a 4k}Ol • Idare Husrtuı Gurcr. # l;«rr,r Onder ÇrtV. 9 Bılgı-lslem Sajl lınl. 0 Personel Scvgı BosüumoJJu Basın ve }ayan Cumhunj*! MMbaacüık wr Gazeuolık TA^. Tllrk Ocafl Cad 99 H3M la Pk 246-lsunbul Td 512 0! 05 (JO hal). TdOL Z22« Faı (I) 526 60 72 9 Su/u/br Ankn: /jra Gokalp Blı Inkıiap S. No W 4. Td. 133 II 4M7. Tdo. 42344 Fta. (4) 133 05 65 • t ~ r H Zı>a Blv 1352 S-2/3. Tel 13 12 30, Tele* 52359 Fa*. (51) 19 53 60 # t ı k H lııomı Cad 114 S No I Ka 1. t l W J7 52 14 hatl. Tdot 62155, FM. fTI) 19 T 52 TAKVIM: 24 NISAN 1990 Imsak: 4.30 Guneş. 6.06 Oğle: 13.07 İkindi: 16.54 Akşam: 19.59 Yatsı: 21.28 Dünya,nükleer enerjiye karşı 'soğuk' Çernobil faciasının ardından başta ABD, Avustralya, Japonya olmak üzere birçok ülke nükleer santral yapımını yavaşlattı. MUSTAFA BALBAY TOKYO — Çernobil faciasının ardından dünyada enerjiye "soguk" bakılmaya başlandığı, birçok ülkenin nükleer santral in- şaatiarını yavaşlattığı, planlama- da olanların da iptal edildiği be- lirtiliyor. Halen Fransa ve Belçi- ka genel enerji gereksiniminın yüzde 70'ini nükleer santrallar- dan karşılayarak bu alanda ön- cülüğunu korurken başta Japon- ya, ABD olmak üzere birçok ül- kenin diğer enerji kaynaklarına öncelik vermeye başladığı ifade ediliyor. Japonya'da elektrik üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleş- tiren Electric Power Development Cornpany (EPDC)'nin yönetici- leri nükleer enerjinin 1986 önce- sinde kendi ülkelennde de revaçta olduğunu belirterek "Ancak Çer- nobil sonrası durum degişti. Ge- nel üretimdeki nükleer enerjinin payını azaltmaya çalışıyoruz" di- ye konuştular. Atom bombasının etkilerini yaşamış bir ülke olarak nükleer santralın yaratacağı tehlikelerin bilincinde olduklarını söyleyen EPDC yetkilileri şu değerlendir- meyi yaptılar: "1985'te elektrik Üretiminin yüzde 26'sı nükleer santrallardan karşılanıyordu. Planlamaya gore 1995'de bu oran yüzde 35'e çıka- cak. 2030 yıhnda ise yüzde 6O'ı bulacak. Ancak Çernobil olavı planlamalann yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. Başta kömüre dayalı termik santrallar olmak üzere diğer enerji kaynak- lannın genel üretimdeki yerini daha üst sıraya çekmeye çalışıyo- ruz. Bu amaçla araştırma- geliştirme çalışmalanna harcadı- ğımız para yılda 15 milyon dola- n buluyor." Halen dünyada 400'ün üzerin- de santral bulunuyor. Uzmanlar yakın çevresinde önemli etkileri olan nükleer kaza sayısının son 25-30 yılda 300'ü bulduğunu be- lirtiyorlar. Gelişmiş ulkelerde nükleer santrallara karşı halkın da tepki gostermeye başlaması nedeniyle bu alanda piyasanın "ucuzladığr' ve bu teknolojinin gelişmekte olan ulkelere aktarı!- masının gundeme geldiği gozle- niyor. Santral maliyetlerinın, 1980'li yılların başına oranla ta- lepteki bu azalış nedeniyle belli bir düşüş gosterdiği de vurgu- lanıyor. Nükleer santrallar için halen 10 ayn teknoloji kullanılıyor. An- cak bu teknolojilerden hiçbiri gü- venlik sorununu çözmuş değil. Çeşitli ülkeleıde inşa halinde- ki nükleer santral sayısının 100'ün uzerinde oldugunu belir- ten uzmanlar, bu santrallara gö- receli bir soğuk bakışa karşın teh- likenin hâlâ devam ettiğini vur- gulayarak şu göruşleri dile ge- tirdiler: "NnkJeer santrallar ber zaman için potansiyel bir tehlikedir. Yani üretimini durdurmuş olsalar bi- le orta>B çıkardıklan atıklann iyi konınmaması halinde 100 yıl sonra bile patlama olabilir. Kal- dı ki ülkeler genel olarak nükle- er kazalar konusunda samimi de- ğil. LlusaJ çıkarlan on planaala- rak olumsuzlukian gizlemeye ça- lışıyorlar." Uzmanlar atıklann depolan- ması konusundaki kuşkuları da dile getirirken "Örneğin Sovyet- ler Biriiği nükleer abklann çoğu- nu yeraltına pompalıyor. Bu ile- ride bir patlamaya neden olabilir" diye konuşuyorlar. Dünya Günü kutlamalarında, çevre korumacı mallar tanıtıldı New Ifork yemyeşil'Su tasarruf etmek için bundan sonra arkadaşınla birlikte yıkan', Dünya Gunü'nün en tutulan sloganıydı. New York'taki Dünya Günü kutlamalarında ağaçların korunması için "ağaçsız kâğıtların" reklamı yapıldı. Malzemelerin yeniden işleme girebilecek nitelikte ambalajlarda satılan türlerinin tercih edilmesi için propaganda yapıldı. Televizyonda Dunya Günü için özel programlar yayımlandı. ŞEBNEM ATİYAS NEW VORK — "Sudan tasar- nıf etmek için bundan sonra ar- kadaşınla birlikte yıkan." Dünya Gunü'nün New York'ta en tutu- lan sloganı buydu. Yirmi yıl ön- ce New York'ta Dünya Günü kut- landığında Central Park'ta yürü- yuş yapanlar küçük bir grup çev- reci aşırı radikaldi. önceki gün 750 bin civarında kişi çevreyi ko- ruma pankartları altında Central Park ve çevresinde toplandı. Parktaki yürüyüşün yanı sıra al- tıncı cadde boyunca çevre koru- macı çeşitli malların reklamı için boydan boya masaJar dizildi. Rengârenk sıra sıra altıncı cad- deye dizilenler arasında her şeyi bulmak mumkündu. Örneğin si- yasi kimliğini bulmakta zorluk çe- kenlere yardımcı olmak için öz- gürlükçü sağcı partinin küçük sı- navı bunlardan biriydi. Her alan- da ademi merkeziyetçiliği savu- nan "özgürtükçüler"in küçük sı- navında siyasi kimlik tespiti için yöneltüen sorular arasında şunlar Önceki gün New York'ta Central Park'ta toplanan 750 bine yakın kişi, Dünya Gunü'nün 20. yılını kutladı. (Fotoğraf: APJ vardı: Sağ ve sol gibi etiketlerden artık usandınız değil mi? Öyley- se şu sorulan evet ya da hayır di- ye cevaplayın, sizin siyasi kimli- ğinizi tespit edelim. Askerlik ser- visi tumuyle (savaş durumunda dahi) gönullu olmalı mı? Hükü- met televizyon ya da basın uzerin- de hjçbir kontrole sahip olmamaJı mı? Uyuşturucu yasaları iyilikten çok zarar mı vermektedir? Seksi kısıtlayıcı kanunlar ortadan kal- dırılmalı mıdır? tnsanların iste- dikleri yere, ülkeye gitmeleri ya da göç etmelerine izin verilmeli mi- dir? Tarımcılar hiçbir sübvansi- yon ya da kota olmadan tarım yapmalı mıdır? însanlar ticaret kotaları olmaksızın çok daha iyi ticaret yapabilirler mi? Asgari üc- ret işsizliğe yol açar, kaldınlmah mıdır? Avrupa ve Japonya kendi savunması için kendini mi harca- malıdır? Dünya Gunü'nde "genç komu- nistler" Sovyetler Biriiği ajanı olarak suçlanmaksızın "özgiirce" propagandalannı yaptılar. Üze- rinde Karl Marx, Engels resimle- ri olan eşarplar, gömlekler sattı- lar. Yeşilci kitaplann bulunduğu kamyonet kütüphane her köşe ba- şında durdu. Her sokağın girişin- de "yeniden işleme sokulmak" uzere gazete, plastik kutu vs. için ayrılmış çöp çuvallan bulunuyor- du. Sorumlu gönüllüler arılar gi- bi çalıştılar. New Yorklu 4000 kadar Erme- ni "Sözde Ermeni katliatnını anmak" amacıyla Times Meyda- nı'na yürüdü. Gosteri ilgi topla- dı ve bütun televizyon kanalların- da haber olarak yer aldı. Ağaçların korunması için "agacsız kâgıtlann" reklamı ya- pıldı. Malzemelerin yeniden işle- me girebilecek nitelikte ambalaj- larda satılan türlerinin tercih edil- mesi için propaganda yapıldı. "Bunca yıl kâr amacıyla dev kuruloşlann dünyayı nasıl kirlet- tiğini öğrenmek isleyenler için mükemmel bir kitap" diye kitap- lar satıldı. Televizyonda Dünya Günü için özel programlar hazırladılar. ABC'nin "Time-Warner" tara fından hazırlanan ozel programı ABD'de az rastlanır nitelikte di- daktik bir yapıdaydı. Bette Mid- ler'ın ölmekte olan dünya anayı canlandırdığı programda Dustin Hofmann'dan Michael Keaton'a dek pek çok unlü aldı ve dunyayı kurtarma dersleri verdiler. IzMİT RTL yeniden yaymda Yapımına 1987'de başlanan kanalizasyonun yüzde 19'u tamamlandı, arıtma tesisinin projesi bile hazır değil Burdur kanalizasyon gölü AHMET KURT lZMtT — tzmit ve çevresinde uydu yayını yapan çanak anten sistemınde geçen cumartesi günü yapılan saldırı sonucu yayını ke- silen RTL Plus kanalı dün tekrar îzlenmeye başladı. öte yandan konu ile ilgili ola- rak daha önce Cumhuriyet muha- birine olayla ilgileri olmadığını belirten II Jandarma Alay Komu- tanı Albay Rahmi Tüfekçi, Koca- elispor maçı nedeniyle önceki gün bir araya geldiği tzmit Belediye Başkanı Sefa Sirmen'e "elindeki emri uyguladığım" söyledi. Sefa Sirmsn'in "Uydu yıyıalannı niçin kesiyorsunuz?" sorusuna, "Eli- mizde bu konuda yazdı emir var" yanıtını veren Tüfekçi, Sirmen'in, "Biz PTT üe bu konndt ön bazır- hklan yaptık" şeklindeki sözleri- ne ise yanıt vermek istemedığmi söyleyerek, konuyu daha sonra birlikte özel konuşmak istediğini vurguladı. Yerel Kocaeli gazetesinin dün- kü sayısında verilen haberde ise bir amatör telsizcinin tesadüfen jandarma kanalına girdiği ve "Meydan 2 ile Menni 2" kod adlı iki kişi arasında RTL'nin kesilmesi sırasında yapılan konuşmayı din- lediği yazıldı. Haberde ayrıca ga- zetenin Haberler Müdüru Metin Karan ile Rahmi Tüfekçi arasın- da geçen telefon görüşmesi ve ar- dından jandarma kanahndan "Meydan 2'den Mermi 2'ye.. Ap- tal herifler.. Kocaeli gazetesi öğ- renmiş. Hâlâ işiniz bitmedi mi? Sizi kim gördü? Çabuk yok olun oradan" şeklinde bir anons duyul- duğu yazıldı. Burdur Belediye Başkanı Armağan İlci şöylekonuşuyor: "Bir açmazla karşı karşıyayız. Arıtma tesisleri çahşmaya başlayana kadar işi askıya aldığımızı söyleyebiliriz. Bu kez 'Belediye, Burdur'a gelen yatırımları engelliyor' diyeceİder." GÜLÇİN tLCİ BURDUR — Kükürt, şeker, süt fabrikalan ve kanalizasyon atık- larının kirlettiği Burdur gölü, ye- ni bir sorunla karşı karşıya. Yapı- mına 1987 yılında başlanan şehir kanalizasyonunun tamamlanan yüzde 19'luk bölumü önümüzde- ki günlerde işletmeye açılmak üze- re belediyeye devredilecek. Bu du- rumda daha once topraklan sula- yarak gole akan kanalizasyon atıklarımn doğrudan gole ulaşa- cağı ve golü lağım çukuruna dö- nuştureceği belirtiliyor. Kanalizasyon şebekesine para- lel yürutülmesi gereken arıtma te- sislerinin, henüz projesinin bile hazır olmadığı öğrenildi. Anayasanın 56. ve 21. madde- leri gereğince arıtma tesisi yapıl- madan kanalizasyon atıklarını doğrudan göle veremeyeceklerini belirten Burdur Belediye Başkanı Armağan İlci, "Bir açmazla kar- şı karşıyayız. Antma tesisleri ça- lışmaya başlayana kadar işi askı- ya aldığımızı sovleyebiiiriz. Bu kez de 'Belediye, Burdur'a gelen yatı- rımları engelliyor' diyecekler. Ama şu anda yünitülen kanalizas- yon çalışması, antma tesisleri ol- YÜZDE 19'U HAZIR — Burdur'da kanalizasyon çalışmalanna 1987 yılında başlandı. Yüzde 19luk bolümü, işletmeye açümak üzere öniı- müzdeki günlerde belediyeye devredilecek. Kalanının yapımı da hızla suniyor. madan, çalışmayan ölü bir yatı- nm" dedi. Önceden toprakları sulayarak, süzülerek bir kısrru göle ulaşan pis suyun, tamamlanan bolüm işlet- meye açıldığında yüzde 5-10 ka- yıpla doğrudan göle gideceğiııi açıklayan İlci, bu konuda gerekli çalışmalan tller Bankası düzeyin- de başlattıklannı belirtti. İlci, anayasanın "herkesin sağ- lıklı ve dengeli bir çevrede yaşa- ma kakkı"nı koruduğunu ve çev- renin korunması ve çevre kirliliği- nin önlenmesinin vatandaşın ve devletin görevi oldugunu hatırlat- tı. Arıtma tesisleri projesinin ta- mamlanarak yapımına başlanma- sının ivedilikle gerekli oldugunu vurgulayan tlci, "Çevre Kanunu- non 8. maddesine göre ber tiirlü atık ve artıgı çevreye zarar verecek şekilde, doğrudan ve dolaylı bi- çimde alıcı ortama vermek vasak- tır. Yine aynı kanunun 9. madde- si, antma tesisi yapacak olan ger- çek ve rüzel ktşilere kredi yardımı- nı öngöriir" diye konuştu. Yasalar gereğince, antma tesis- leri yapılmadan kanalizasyon şe- bekesinin bir bölümünü işletme- ye açmalarının mumkün olmadı- ğıru vurgulayan tlci, "Burdur'u kurtaralım derken bu kez göl gi- decek elden. Burdur golünii lağım çukuruna dönüştüremeyiz" dedi lller Bankası 5.,Bölge Müdür- luğü'nden bir yetkili, arıtma tesis- leri projesinin kuçük aynntılar dı- şında hazır oldugunu, ancak ne zaman ihale edileceğı konusunda bilgileri olmadığını bildirdi. Gün- deme getirilecek olayın arıtma te- sislerinin ihalesinin bir an önce sağlanması oldugunu beh'rten yet- kili, "Kamuoyu oluşturulacaksa, konu hakkında üst düzeyde bir ta- kip gerekiyorsa: antma tesisleri- nin kanalizasyon şebekesine para- lel, bir an evvel ihale edilerek ya- pımına başlanması gereklidir" de- di. tller Bankasf nca kanalizasyon işine girilmeden önce pis suyun göle verildiğini kaydeden yetkili şunları söyledi: "Bitirdiğimiz yer- leri işletmeye açmaynbüiriz de. Şu anda gölden 500-600 metre yuka- nda bırakıyonız çalışmayı. Belki o noklada belli bir kiriilik soz ko- nusu olabilecek. antma işletmeye açılıncaya kadar." Kimya mühendisi Arif Yavuz ise Burdur gölünü şöyle anlatıyor: Burdur gölü, 170 kilometrekare- lik bir alanı kaplayan ve 1,5 mil- yar metre küp su tutan bir kapalı havuza çevresinden gelen sulan toplayan bir göl. Göl çevresinde- ki sulamalar Karaçal, Bademli, Karatas, Belenli ve Karamanlı su- lamaları Burdur gölüne gelen su- ları tutuyor. Göl, buradaki doğal dengenin bir parçası. Ama kirle- niyor. Gölde kirlenme 1950 yılın- dan beri artan bir ivmeyle sürü- yor. Yakında kötü, kokuşmuş bir su kütlesine dönüşecek. Türkiye, sanayisini tamamla- madan kirlıliği yaratmış bir ülke. Sanayileşirken doğayı da yok et- mekteyiz. Gölde oksijeni çok se- ven yosun türleri de çoğalmıştır. Oksijensiz su, kokuşmuş, kirli su demektir. Şimdilik salgın hastalık- lara yol açacağını sanmıyorum, çünkü kloru bol. Ama kloru da kullanıyor. Kanalizasyonun doğ- rudan göle verilmesi kirlenmeyi daha büyük boyutlara göturecek- tir. Klor miktan azalınca ne olur, bilemem? Tansiyonun ilacı saıına • ANTALYA (AA) — Sanayileşmiş ulkelerde yaşayanların yüzde 20'sinde yüksek tansiyon görüklüğü bildirildi. Antalya'da bulunan Demokratik Almanya Berlin Üniversitesi fizik tedavi üyesi Doç, Dr. Hans Jochim VVinterfeld, ilaçla yapılan yüksek tansiyon tedavisinin pek çok yan etkisinin bulunduğunun bilindiğini de kaydederek şunlan söyledi: "Bu yüzden yüksek tansiyona karşı en iyi tedavi yöntemi, fin hamamıdır (sauna), sürekli olarak haftada iki kez düzenli biçimde yapılacak sauna tedavisinin, yüksek tansiyonu düşüreceği belirlenmiştir;' Kalkan avı yasagı • TRABZON (AA) — Denizlerimizde kalkan balığının av yasağının 1 mayısta başlayacağı bildirildi. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 1990-1991 av dönemine ait olarak yayımlanan 24 numaralı sirkülere göre kalkan avı yasağı 1 Temmuz 1990'a kadar devam edecek. 2 aylık süre içinde kalkan balığının her türlü yöntemle avlanması yasak bulunuyor. Çocuklar diş fırçalaınıyor • ANKARA (AA) — Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık taramasından geçirilen öğrencilerden yüzde 67.64'ünde dış fırçası kullanma alışkanlığı olmadığı belirlendi. Türkiye genelinde yaklaşık 6 milyon öğrencinin sağlık taraması tamamlandı. Tarama sonuçlanna göre yaklaşık 4 milyon çocuk (yüzde 67.64) diş fırçası kuUanmıyor. 1.5 milyon (yüzde 25.80) çocuğun çürük dişi, 174 bin 119 çocuğun da dolgulu dişi bulunuyor. Sağlık taraması sırasında yapılan muayenelerde, çocuklarda en fazla boğaz problemleri ile karşılaşıldı. 1 profesöre 78 ögrenci • ANKARA (ANKA) — Tıp fakültelerindeki eğitim kalitesinin düşüklüğü, TBMM tarafından araştırılırken bazı tıp fakültelerinde bir profesöre karşı 78 öğrenci bulunuyor. Edirne Trakya Üniversitesi'nde ise öğrenciler daha şanslı durumda. Bu fakültede 9 profesör, 11 doçente karşı 1157 öğrenci öğrenim görüyor. Bu okulda bir öğretim üyesine 58 öğrenci düşüyor. Satrançta ödül skandah • tZMtR (Cumhuriyet Biirosu) Kuşadası 1. Altın Piyon Satranç 1 Şampiyonası'nda Sovyet satranççı Gennadi Kuzmir birinci oldu. Şampiyona sonunda dağıtılacak olan toplam 100 bin marklık ödül bulunamadı. FIDE Başkanı Florencio Camponanas'ın devreye girmesi ile para başka bir kaynaktan bulunarak dereceye girenlere dağıtıldı. Türnuvada Sovyetler Birliği'nden Gennadi Kuzmin, 7 puanla birinciliği kazanarak, 17 bin 500 mark ve altın piyonun sahibi oldu. Türnuvada ikinciliği ise, 6.5 puanla 5 satranççı paylaştılar. Büinmeyen ve tükenmeyen hazine: Türk mutfağı Çatı lokantasınm düzenlediği yemek yarışmasında yalnızca değişik tatlar.unutulrauş lezzetler, hiç bilmediğimiz tariflerle karşılaşmadık. Aynı zamanda kimi yemeklerin, yapıldıkları yörelerin geçmişiyle nasıl organik bir bağ içinde oldugunu da gözlemledik. 60 KÜSUR YEMEK — Çatı lokantasında duzenlenen yemek yanş- masında 5 kişiden oluşan jüri, 60'tan fazla tuzlu-tatlı yemeği tattı. (Fotoğraf: Muharrem A>dın) ATİLLÂ DORSAY Çatı lokantasınm düzenlediği "yemek yansmasTndaki jüri üye- liğimde, 60 küsur tuzlu-tatlı yeme- ği "tatüktan" sonra "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye soran bir muhabir arkadaşa "Tok" ya- nıtını verdim. Ve ekledim: "Ama aç, tokun halinden anlamaz ki!" Sorun elbette "5 kravatlı adamın" (yani biz, jüri üyelerinin) bir ara- ya gelip, "eski ağza yeni taam" di- ye ise girişip, sofra başmda "çeşni- cilik" yapması sorunu değil. Hele önemli bölümü yoksullukla boğu- şan, giderek güç-bela doyan bir toplumda, bu tür "oburluk" go- rüntüleriyle sade vatandaşa ters düşmek (tehlikesi var ama) ama- cı hiç yok. Sorun, hep düşündü- ğümüz gibi, bir kültür sorunu, bir kimlik sorunu, bir yaşama tarzı sorunu. Çünkü yemeğin, sofranın, lez- zet ve "yemek âdabı"nın bir ülke- nin ve toplumun kültürüyle yakın- dan ilişkili olduğu, yemeğin bir kültur olayı olduğu artık sanırım bizde de anlaşıldı, anlaşılıyor. Ça- tı'nın yemek yarışması, zaten as- lında unutulmuş yemekleri günde- me getirmek ve Türk mutfağının zenginliğini bir kez daha göster- mek amaçlarına yönelikti. Karşı- mıza gelenler, bu amaea geniş bi- çimde ulaşıldığını gösteriyordu. Yalnızca değişik tatlar, unutul- mus lezzetler, hiç bilmediğimiz ta- riflerle karşılaşmadık: Isırganotu yemeği, kiraz tuzlusu kavurması, dalak dolması, közlü paça, bakla dolması, ay\ r a/elma dolması, ye- ke köfte, çullu bandırma vs. Aynı zamanda kimi yemeklerin yapıl- dıkları yörelerin geçraişiyle, tari- hiyle nasıl organik bir bağ içinde olduklarınıOda gözlemledik. Çeşit- li yöre mutfakları arasında en çok öne çıkanlardan biri, Doğu Ka- radeniz mutfağıydı. Bu yöreden gelen örneğin 'Galdirik tava", "Kurtuluş Savaşı yıllanndaki kıt- Iığın etkisiyle" oluşmuş bir yemek- ti. Isırgan yemeği, kiraz tuzlusu kavurması, karalahana diblesi ve- ya tatlılardan laz böreği, pirinçh börek vs. de aynı yöredendi. Bum- bar dolması, ancak kurban bay- ramlannda yapüagelen eski bir ts- tanbul yemeğiydi. Rumeli yöresinden Rumeli pa- çası, küllü kalbura basma, badem- li-sütlü kadayıf, cevizli yoğurt tat- lısı gibi geliyordu. Denizli'nin keş- kek veya kuru patlıcan dolması. lskilip'in torba dolması, Azerbay- can'dan gelen ayva/elma dolma- sı, yeke köfte "koko", vs. olduk- ça ilginçti. "93 harbinde gelmiş" olan "tavuklu gınnış", başlıbaşı- na bir öykuydü, bir lezzetti. "Kal- dırgaç" adlı bir tatlının "Osman- lı hareminden" gelme oldugunu öğrenmek hiç şaşırtıcı olmadı. Güneydoğu'nun şakriyesi, lorik aşı veya lor dolması, Kayseri'nin tepsi mantısı, İç Anadolu'nun 9 topaiıkı veya kebap-köftesi, Van'ın leziz kaymesili. Elazığ'ın zeytli köftesi, Bolu'nun cevizli katmeri, Sıvas'ın tavuklu gınnışı ve uhut adlı en aşağı 150 yıllık tatlısı, Er- zurum'un kar çiçeği veya kayısı kasefe adlı tatlılan... Ama taüı de- yince, Trakya'mn hiç bilmediğimiz kaymaklı domates tatlısı hepimiz- den tam not aldı. Ve birinciliğe yerleşti. Evet, ulusal mutrağımız gerçeK bir hazine. Yanşmayla ortaya çı- kan, bunun ancak bir bölümü ol- du. Ülkemizde daha kımbilir ne yemekler ne buluşlar ne lezzetler var. Bu tür yanşmalann daha sık, daha geniş ve yaygın biçimde du- zenlenmesi, bunları da ortaya çı- karmaya ve ulkemize yeni kültu- rel ve turistik çekicilikler kazan- dırmaya yardımcı olabilir. YEMİYORLAR!.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear