22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 23 NİSAN 1990 Egemenlik Ulusundur Egemenlik, bağsız-koşulsuz, ancak ve yalnızca buyuk Türk ulusunundur. TBMM'nin ya da başkasının değıldir. Bu gerçek, cumhuriyetin de demokrasinin de ozudur. YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Yuce önder Ataturk'un 70 yıl once gerçekleştırdı ğı TBMM olgusu, Turklenn uluslaşma bıhncının sı vasal \e hukuksal kurumlaşmasıdır Goğuslenmesı guç koşullar gıderılmesı olanaksız voksunluklar ve karmaşık sorunlara karşın başan sağlama gucu hal- kına ınanıp guvenmemn, onu sevıp sa>manın erde mınden ka> naklanmıştır Tarihsel çizgi "Anadolu Hareketı" adıyla anılan bağımsızlık ve ozgurluk savaşımının tanhsel anlamı Türkıye Buyuk Millet Meclısı'nın(TBMM) kurulması>lahaklıdeğe rını bulmuştur Ulusal bırlığın ılk oluşumu TBMM'yle açıklanabılır TBMM'nin vonetımınde Kurtuluş Savaşı buyuk utkuyla sonuçlanmış, cumhu rıyetı amaçlayan avdınlık vuruv uş hızlanmıştır Bö> lece 23 Nısan 1920, ozyapımızı (karaktenmızı) ve onu- rumuzu sımgeleyen bağımsızlık ve ozgurluk ateşının vakıldığıocak sayılmıştır Ummet kımlığınden ulus nıtelığıne geçış, bıreylerın kışılıklerıne bağlı, hak ve özgurluklere kavuşmalarının odak noktası TBMM'nin kuruluşudur Doğrudan ve doğuştan hal ka ılışkın bulunan vetkılerın geçerlık kazanarak hal- kın kendı kendını vonetıp denetlemesı anlamındakı sıjasal yaşam bıçımı, bır oz olarak bu yollaulkemız- deuygulanmıştır Otokrası-teokrası-anstokrası-demokrası çızgısını ızleyen sıvasal yapı gelışmelerınde \taturk'un ereğı ve amacı, hıç kuşkusuz, cumhurıyettı. En ılkel tanımıyla "Halk Yonetımı' olarak bıhnencumhunyetı, ulusal bır ulku düzeyınde ozleyen yuceonder, ulusçakaza- nılması zorunlu bır sav aşın, ulusun temsılcılennden kurulacak TBMM'vle yurutulmesını ıçtenlıkle du- şunmuş ve sonrakı yonetımın temelı olarak da yaşa- mımızakatmıştır Ulusal ıstenç (ırade), yalnızcaço- ğunlukla temsıl edılemez Ulusal ıstencın yansıdığı varsavilan TBMM azlığı da temsıl eder Gerçekte, ulu- sal ıstenan gerçekleşmesı ve devlet yapısının temelı ulusal egemenhktır Halk yönetımı, halk hukumetıve ulusal egemenlik kımı küçuk a> nlıklar dışında eşan- Iamlı kavramlardır Hepsınınduşun temelı bırdır Kışı ıstencmın (ıradesının) üstunde savılan ulusal ıstenç egemenlik olarak tanımlanır Ulus-devlet sozcukle- rı de bu bağlamda eşanlamlı sayılır Yetkı, vonetım ve yurutme gucu, kısacası ıktıdar, halkın elıne geçmekte, halk soz sahıbı olmaktadır Bıreyler sorumsuz yone- tıcılerın sınırsız ıktıdargücu altındaköleolmaktan çı- kıp kışılıklı yurttaşlar durumuna gelmışlerdır Cumhuriyetin kaynağı Ulusal egemenlik, cumhunvenn kaynağı veözudur Ulusal ıstence davanan yonetım yasalarla duzenleme- ler yaparak karşılıklıyukumluluklergetırır Çağdaş ıçerığıv le ulusal egemenlik, ınsan hak ve özgurlukle- rıvle sınırh savgın bır kavramdır Yönetımyetkısı ya- şambov u ya da soyla değıl, seçımle ve ulusal islençle edınılır Kural kovma yetkısı ve gucu olarak bır var- sayım değıl, toplumsal gerçeklere dajanan bır öğre- tı, bır olgudur. Hukuksal duzenın ozu ve koruv ucu- sudur Kışısellığe, sonsuz ve sınırsız yetkı>e karşı, hu kuk dışılıklara kapalıdır Çağdaş egemenlik kavrammın beşığı Fransa'dır 1789 Insan ve Yurttaş Haklan Bıldırgesı'nın urunu olan bu kavram, bılımsel tartışmalara konu olmuştur ulke ıçı, ulke dışı belırtılenvleulusal egemeniık, us tun, temel vebölunmez vetkıyı anlatmaktadır Dev- lete gerçeklık ve kışılık kazandırarak obur ozel hukuk \ e kamu hukuku tuzel kışılerı karşısında ustunluk v e- ren bu ılke, dev let yapısınınen zorunlu oğesıdır Dev let kışılığının üstun otontesı, ulusal egemenlıkle yansır Devletın yaptırım gücunu ozetleven bu kavram, değı- şıklıkler geçırerek klasık polıtıka bılımınde, sıyaset fel- sefesınde ve kamu hukukundadeğışık teonlenn kay- nağı olmuştur Ancak ınsan haklan ve uluslararası antlaşmalarla sınırlanabılır, ama devredilemez TBMM, ıktıdarın sınırlanmasının son aşaması ola- rak yerını almıştır Ulusal egemenlik, mutlakve sınır- sız ıktıdarlarısınırlayıcıbırçözumdur Tanhsel olay- lann sonucu, tarıhse! gelışmelenn değerlı bır aşama- sıdır Nesnelgereklennın başında seçım, erkler avrı- lığı, anayasa, vargı denetımı, açıklık baskı grupları savılabılır Dev let gucunun evlemlı ve hukuksal sınır- lanması, ulusun kendındekı doğal ıktıdar gucudur Sened-ı Itııfak (1808), Gulhane Hattı Humayunu (1839), islahatFermam (1856), Kanun-uEsası (1876) gelışmelerının 23 Nısan 1920'de bayraklaşmasıdır 1921 ve 1924 anayasalarmın 1 ve 3 maddelennde "Hâkımıyet büâ kaydü şart mıUetmdır" (egemenlık bağsız koşulsuz ulusundur) kuralı 1%1 ve 1982 Ana- yasalannın 2 maddesındekı hukuk devletı tanımına uygun bıçımde "Egemenlık kayıtsız şartsız mılletın- dır Turkmılletı, egemenlığını, anayasanınkoyduğu esasiara göre, yetkılı organları elıy le kullanır" bıçımım alarak en çağdaş yapısma kav uşmuştur Ulus bağım- sızlığının en belırgın oğesı bo> lece halk egemenlığının yumuşatılmış bıçımı olarak ulusal yaşamımızda ye- rını almıştır Anlaşılmaktadır kı Meclıs çoğunluğu nun tum ulusu temsıl ettığı goruşu değjşmış, egemen- lık kav ramının çağdaş ıçerığı.hukuklasınırlandınlan bır >etkı olmuştur Egemenlık ulusundur, ılkesı ger- çekten ulusta olduğu ıçın bovledır ama sınırsız olma- vıp hukukla bağlı ve sınırlıdır Sonuç b lusal egemenlığın bağsız-koşulsuz, ancak ve yal- nız Turk ulusurda olması, tanhsel gerçeklerın anaya- sal kurallarbıçımındeyansımasıdır Turkı>eCumhu- nvetı Anavasası'mn ozunu ruhunu ve temehnı oluş- turan, anlam ve amacını açiklayan bu gerçek, bağım- sız \e ozgur vaşarna ıstencmın, uluslaşma bıhncının kavnağıdır Llusumuzun varhk nedem devletımızın ozgun nı- telığıdır Karar \erme. vonetıp >urutme ve yargılama bolumlerınden olu»an bu hak, ulke topraklarının tumluğunu, ulusal bırhğı de ıçenr Kapsamında tum ulusal değerler ve hukuksal gerekler v ardır Ataturk'- un en buv uk armağanıdır Egemenlığını kazanama- mış toplumlann ulus olarak vaşamak haklan voktur Egemenlık, uluslaşmanın, ulusallığın ılk koşuludur TBMM egemenhğın valnız >asama ve yurutme bö- lumlenyle yetkılıdır Yargı vetkısıru ulus adma bağım- sızmahkemelerkullanır Yasamaorganı yargı yetkı- sını kullanamazvebu anlamagelecek çahşma yapa- maz,} argılamayı etkısız kılamaz Aykın duzenleme ve ışlemlergeçersızdır ve sorumluluk getınr Egemen- lığı tumuyle kendısınde gormek ve yargıya caka satar gıbı onu dışlay ıp hukuku yadsıyarak yurutulecek ca- lışmalar ulusal egemenlık kavramıy la asla bağdaşa- maz Cumhurıyetı gerçek ve gecerlı kılmak, demok rasıyı vaşayıpyaşatmak ıstıyorsak, vetkı vegorevsı- nırlan dışınaçıkmamava ozen gostermehyız Böylece TBMVI'nın savgınlığı korunmuş olur EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Cumhurbaşkanı Yansız mı? "Parlamenter rejımlerde cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ne Islamda olduğu gıbı Allahın bır lutfu ne de monarsıden ıntıkal eden tarıhı bır kalıntı ya da gelenekseverlık nışanesıdır Bu re- jımlerde cumhurbaşkanının sorumsuzluğu parlamenter re|imın yapısal bır oğesıdır Sorumsuz olan bjr cumhurbaşkanının gö- revıne de parlamento tarafmdan son verılemez Parlamentoya karşı sıyasal sorumluluğu olanlar aktıf polıtıka yapan başbakan ve bakanlar yanı hükümettır Parlamenter rejimın mantığına go- re devlet başkanı ıster kral ıster cumhurbaşkanı olsun bellı go- ruşlerı savunan etkın bır sıyasal organ değıl, tersıne sıyasal çe- kışme ve tartışmaların dışında devletın sureklılığını ve mılletın bırlığını temsıl eden tarafsız bır kamu makamı olmalıdır Devlet başkanından beklenen yalnız hakemlık guçler arasında uyumu sağlamak, tarafları ıkaz ve teşvık etmek ve bırleştırıcı yonde nü- fuzunu kullanmaktır" ' Izmır Barosu Dergısı"nde Av Mıhrıgül Keleş, Prof Hüseyın Naıl Kubalı'nın Anayasa Hukuku Genel Esaslar ve Sıyası Rejımler' adlı kıtabına dayanarak boyle yazıyor Cumhurbaş- kanı yan tutamaz, yan tuttuğu zaman gorevının dısına çıkmış olur çunkü cumhurbaşkanının sorumluluğu yoktur Ne görüyoruz oysa 7 Bay Turgut Ozal bır partı nderı olarak ya- salar ve anayasa karşısında sorumluluğa sahıp bır hükümet baş- kanı gıbı davranmakta, konuşmakta, kamu önunde açıkça yan tutmakta, ağırlığını bellı bır yönde duyurmayaçalışmaktadır Bu da Bay Ozal'ın görev sınırını aştığını gösterır Prof Orhan Aldıkaçtı ve Prof llhan Arsel, cumhurbaşkanının manevı nufuzunu kullanarak hakem rolu oynayabılmesı ıçın ne- yı gereklı goruyorlar"?' Tarafsız, tutarlı ve prestıj sahıbı bır kışılı- ğe sahıp olmasını " Bay TurgutOzal'ı hemen her akşam TFTT programlarında ızlı- yoruz Sorumluluk sahıbı bır başbakan gıbı ya da ABD Fransız devlet başkanları gıbı yurt ve ulus sorunları konusunda biigı ve- rıyor yol gösterıyor 1 Devlet başkanlığı bu toplumun serefce en yüksek makamı olarak kabul edılır Fakat bu makamın serefı onu ışgal edenın şerefı ıle olçulmektedır Değersız bır kımse, makamının şerefı ne denlı yuksek olursa olsun onu alçaltır Cumhurbaşkanı, parla- mentoda tartışma konusu halıne gelırse prestıjını ve hakemlık nıtelığını kaybedecek ve parlamenter rejımın kendısınden bek- ledığı rolu yerıne getıremeyecektır" Yüzde 36 oyla TBMM'de 300'e yakın sandalye elde etmış bır partı, 26 Mart seçımlennde oy oranı yüzde 20'ye dusmuş bır partı Daha sonrakı araştırmalarda yüzde 10'lara ınmış bır partı 1 Bu partının oytanyla seçılmış bır başkan, Bay Turgut Ozal 1 Parla- mentoda üçte bır oranda yerı ışgal eden 3HP ve DYP mılletve- kıllerının gerçek bır baskan' sayamadıklan bır cumhurbaşkanı Boyle bır kışıntn yukarıda belırtılen nıtelıklere sahıp olamaya- cağı açıktır Çunku Bay Ozal Çankaya'ya çıktığından bu yana ANAP lıderlığınden kendını kurtaramamıstır' Nasıl kı Celal Ba- yar on yıl süren cumhurbaşkanlığı süresınce elınde DP basto- nuyla dolaşarak Demokrat Partı'nın gerçek lıderı olmaktan ken- dını kurtaramamışsa, Bay Özal da aynı yolu tutmuş gorunmek- tedır Hukuk adamlarının bu tûrlu bır devlet başkanlığını taraf- sız, tutarlı ve prestıj sahıbı bır yüce makam saymamaları doğal değıl mı? Cumhurbaşkanlığı devletın en yuksek makamıdır Bu yuce gö- revde bulunan kışının yansız olması gerekır Tum ulusun saygı- sını kazanmış bır nıtelıkte olması gerektığı durumlarda hakem1 olabılmesı Bay Turgut Ozal da bu nıtelıkler var mı? TV onun- de yaptığı konuşmalarda, basına verdığı demeçlerde Ozal'ı yüzde 15'lık bır partının değışmez lıderı olarak bulmaktayız, yansız bır cumhurbaşkanı olarak değıl1 _ Av Keles'ın yazdığı gıbı "Cumhurbaşkanlığı parlamentoda tar- tışma konusu halıne gelırse prestıjını ve hakemlık nıtelığını kay- beder ' Çankaya konuğu Bay Turgut Ozal bu nıtelığı daha ılk gunden yıtırmıstır Demokrasımızın ıçıne ıtıldığı karanlıkcıkmaz- dan kurtulmanın tek yolu erken bır genel seçımdır Bu seçımı sağlamanın caresı ıse muhalefetın Meclıs'ten ayrılmasıdır. De- mokratık bır yonetım kurmak ıstıyorsak .. Enstitülerde Bilimsel Çalışmalar Koy Enstituleri'nin bu alandaki çalışmalannı işiten Batılı botanik bilginleri, derlenen bitkileri gormek uzere Türkiye'ye gelip durumu yerinde incelerler. Bir Amerikalı profesör, Ali Yılmaz'ı Amerika'ya davet eder. Ne var ki o sırada Koy Enstituleri'nin kaldınlması planı uygulamaya konulmuştu. MEHMET AYDIN Emekli yazın öğretmeni kayısı ve üzümlenn hâlâ öykülen anlatılır Ye- tıştınlen dekarlarca meyvelık ve kavaklıklar- dan ne yazık kı bugün pek eser kalmamıştır Bütün bu el eraeğı ve göz nunıyla elde edden urunler de o dönemde hep bılımın kılavuzlu- ğunda kotarıhyordu Bunlar arasında en onemlısı ve ılgı çekenı, doğa kaynaklanmızın bılımsel olarak gun ışı- ğına çıkanlması olgusudur 1943 jılında Ha- sanoğlan Yuksek Kö> Enstıtüsü'nde bıtkı bı- lımlen öğretmeni Prof Hıkmet Bırand ıle öğ- rencısı Alı Yılmaz bu konuya önayak olarak enstıtude bır Herbariam (Bıtkı Koleksıyonu Muzesı) kurma çalışmalarına gınşırler Bu amaçla, Genel Mudur Hakkı Tonguç'tan ızın alınır Projeye göre Hasanoğlan'da "merkez bıtkı muzesı", ötekı Koy Enstıtulen'nde "bol- ge bıtkı muzelen" kurulacaktır Turkıye bıt kılennın tam olarak dökumu (envanterı) ıçın başlangıçta 35 yıl, daha sonraları da bın kışı- lık gönullu mezunlarla 20 yıllık bır sure sap- tarur Bu tasarı çerçevesınde ılkın, bıtkılerın nasıl toplanıp kurutulacağı ve bıtkı koleksı- yonunun nasıl vapılacağına ılışkın açıklama- lı ılkeler oluşturulur Avrıca deneme-yanılma yöntemıyle koleksıvon bıtkılerı ıçın özel bır ılaçlama bıleşımı bulunup hızla çalışmaya ge- çılır Böylece Turkıye'nın yerlı bıtkılerı, arsı- zotları, ılaç bıtkılerı, hayvanlara yarayışlı ot- Yaşama dönükluğü, hazırlayıcılığı ve yara- n olmayan eğıtım kurumlan, bırer sus kuru- luşlan olmaktan öteye geçemez özünde tü- müyle yerlı nıtelıkler taşıyan Köy Enstıtülerı, en başta bu ılkeler çıkış noktası yapılarak ku- rulmuştur Koy Enstıtulen ıçın bugUne değın ulkemızde ve dışarıda olumlu ya da olumsuz pek çok goruş ortaya atılmıştır. Ne var kı bu kuruluşlarda uygulanan bılımsel etkınlıklere, gereğmce ve veterınce değınılmemıştır Onla- rı tam olarak değerlendırebılmek ıçın ozellıkle bu konuyu da gundeme getırmek gerekıyor Yaratıcı, yapıcı, üretici... Yurdun değışık yorelennde kurulan Köy Enstıtulen'nde, daha kuruluş asamasındayken öğTetmen, öğrencı ve ustabaşıların elbırlığı ve hep kendı olanaklanyla, sessız sedasız pek çok ışler oluşturulmuştur Cılavuz Koy Enstıtu- su'nde, Cılavuz çayının yatağı değıştırılıp ark- lar açılarak elektrık üretılmıştır Çıfteler ve Pulur Köy Enstıtulen'nde, kılometrelerce uzaktan su getmlıp hem kendılennm hem de çevre halkının yararına sunulmuştur Bırçok Koy Enstıtüsü'nde dokunan kılım ve halılar ıçın kökbo\a araştırmalan yapılmıştır Beşıkduzu Kov Enstıtüsü'nde uretılen ton- larca balık, Akçadağ ve K«jwrteptfde limjlen lar, boyacılıkta kullanılan bıtkıler, halkımız- ca sebze olarak yenılen otların toplanıp sayım- lan ve kımlıklen, bılımsel bır değerlendırme- ve bağımlı tutulmak ıstenır Bu amaçla Yuksek Köy Enstıtusu öğrencı- sı Alı Yılmaz, sırt çantasına yerleştırdığı ge- reçlerle, Anadolu'ya bıtkı toplamaya çıkar Dağ bayır demeden lç Anadolu'dakı ekın tar- lalan, nadaslar, nohut, meramek ve bostan tarlalarından vuzlerce arsızot toplayıp onlan dosyalar Bu tur çalışmalarla, kökenı yuzde yuz ulkemıze bağlı değışık adlarda, tam 962 tur ot toplanır Daha sonraları, bunlardan 320 arsızotun bılımsel değerlendırmelerı ve yazı- mı yapılmıştır Köv Enstituleri'nin bu alandaki çalışmala- nnı ışıten Batılı botanik bılgınlen, derlenen bitkileri gormek uzere Türkiye'ye gehp duru- mu yennde ıncelerler Bır Amerikalı profesör, Alı Yıltnaz'ı Amerika'ya davet eder Ne var kı o sırada Köy Enstıtülen'nın kaldınlması pla- nı uvgulanmava konulmuştur Öğretmen ve öğrencılenn her bırı bır yana dağıtılır Tarım çalışmaları ve ışlıklerın etkınlıklerıne son ve- rılır Bırden her şeyın ustune sankı bır kara- basan çökmüştür Onca alınan yolların önu tıkanıp pratık çalışmaların da bılımsel çalış- maların da hepsı artık altust olmuştur Bunun sonucu olarak da toprağın asıl sa- hıplerı savılan verlı bıtkılenmızın sosyolojısı- nı kurma ışıyle, onlann gızem dolu sessız ya- şayışlarını bılım tanhıne mal etme özlemlen, yoz ve kasıtlı ellenn ters çabalanyla hoyratça >ok edılıp gıtmıştır Bundan böyle bu ışın ta- mamlanması ıse ancak unıversıtelenmızın tü- müyle eşgüdümlu çalışmalarına bağlı kalmak- ta ve ayrıca onlara bu konuda ulusal bir gö- rev <le duşmektedır. Orta ve Use Mezunlan, Beklemeli Öğrencilerî.. Aylar, yıllar geçiyor, siz hâlâ boş mu bekliyorsunuz?.. Ekonomik ozgurliıgiınuzu kazanabilmek için geçerli bir meslek edinmenizin i " m e d l •"- 36 yıldan beri 50.695 genci iş sahibi yapan ve sahaunda DÜNYR ŞAMPİYONU olan: olabilecek EN UCUZ ÜCRETLERLE; BİLGİSAYARLA DAKTİLOGRAFİ; BİLGİSAYARLA MUHASEBE; BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI (BASIC, COBOL, PASCAL) Bilgisayar destekli İNGİLİZCE, FRANSIZCA ve ALMANCA BONOSUZ, TAAHHÜTSC'Z, herhangı bir bağlayıcı ödeme zorunluğu yerine HER TURLU ODEME KOLAYLIKLARI ve 6 ayda öğretip tŞE YERLEŞTİRME GARANTİSİYLE StZLERt BEKIİYOR. Merkea : Beyaat, Mıthat Paşa Cad. 14/1 Tel Kadıköy . Alüyol, Kuşdılı Caddesı, 6/8 Tel Beşıktaş : Çırağan, Asanye Cad 7/2-3 Tel Şışli : Abıdeı Hüıriyet C Hasat Sok. 15 Tel Baknköy : Hüsrevıye S. 18/4 (Mıgros suaa) Tel Pftkst ta 5 a*wtMtafkaŞAMPtYIM a*yta çak^M UçMr CUctik Uta*m \ 527 55 25 338 08 42 158 24 97 130 90 37 571 31 31 522 21 06 336 11 50 158 24 98 175 43 14 561 29 06 SÜ RÜCÜ KU RSU \1ELİH CEVDET \NDAY SEVİŞMENİN GÜDÜKLÜĞÜ .VEYÜCELİĞİ Ç\GDAŞ BEN DEVLETÎM İŞKENCE YAPARIM Huseyin Kıvanç 2 bası 5000 lıra BDS Yayınlan OKURLARA... OKAYGO\K\St\ Darısı Basımıza omanya 'da Çavuşesku yonetımının devrılmesıne yol açan olaylar tam 4 ay once basladı Bu olayın sıyasal yanı ve sonrakı gelışmeler bu sure ıcınde genış bıçımde tartışıldı Ama olayın bır yanı var kı yenı yenı tartışılıyor, Batılı gazetecıler nasıl boyle bır yanılma ve yanıltma ıçıne duştuklerının ozelestınsını yapıyorlar Gecen yılın 20 aralık gunü "tam 70 000 olu" dıyen televızyonlar, gazeteler sonradan butun olaylarda olenlenn sayısı resmen 689 olarak açıklanınca elbette gerçek bır meslek ahlakı ve saygısıyla ozeleştın yapmak ve gereken derslerı cıkarmak zorundaydılar Elbette bugunku dunyada hıç kımse 689 ı ınsanın olmesını azımsayamaz, azımsatamaz Ama nerede 70 000, nerede 689 Gelışmelen anımsayalım 20 aralık günu ılk kez Doğu Alman haber ajansı ADN, Romanya'nın Temesvar kentındekı olaylarda 3-4 000 kışının olduğunu dunyaya duyurdu Romanya 'da o sırada Batılı gazetecı bulunmadığından Doğu Avrupa ulkelerımn gazetecılen herkes ıçın temel kaynak olmustu Aynı ADN ıkı gun sonra Temesvar olayının bılançosunu şoyle gelıştırdı 4 600 olu, 1 860 yaralı, 7 000 ıdam mahkûmu, 13 000 tutuklama Aynı gun Yugoslav Tan/ug a/ansı ölü sayısına kuçuk bır zam yaptı 4 700 Bu arada Batılı a/anslar da devreye gırdı Fransız AFP bu kez Macar kaynaklarına dayanarak ölu sayısını 4 630 olarak "netleştırdi " Bu arada Macar radyosu olu sayısını "yuvarlaklastırdı" 70 000 Artık ınanılması gereken sayı bulunmustu Butun dunya televızyonları ve gazetelen bu 70 000 sayısını tekrarlamaya başladüar Bu arada televızyonlarda butun dünya Temeşvar'da bulunan cesetlen korku, nefret ve ofkeyle ızlıyordu Bu korkunç goruntuler bütün haberlenn Çavuşesku hakkında ağır sıfatlarla doldurulmasının gerekçesı oluyor, kımse bunu garıpsemıyordu Temeşvar'da gorulen cesetlerın morgdan çıkaHJıp dızılmış olduğunu söyleyenler cıddıye alınmıyordu Bır tek Belçıkalı bır gazetecı, gazetesıne gonderdığı habere şöyle başlıyordu 'Temeşvar'da hıçbır şey gormedım " Evet bütun dunya basını o gunlenn sıcağı ıçınde yanılmış ve dunyayı yanıltmıstı Bunda kımsenın kuskusu artık yok Ama araştırılması gereken soru şu Nıçın boyle oldu7 Basının bu kadar ıhtıyatsız bıçımde doğrulanmamış haberlerı, soylentılerı yayması yalnızca yüzlerce televızyon kanalının yorucu saldırısı ya da rekabet kavramlanyla açıklanabılır mı 7 Genellıkle gazetelerın yazı ışlen masaları, olayın ıçındekı muhabırın heyecanının dengelendığı merkezdır Olayı, hele Romanya'dakı gıbı bır olayı ızleyen her muhabır, ne kadar deneyımh olursa olsun kendını oradakı heyecana kaptırarak ıhtıyat ve denetım gereklennı elden bırakabılır, gevşetebılır Bunu dengeleyen her zaman yazı ışlendır Oysa Romanya olayında ızlenen omekler tam tersı bır durumu ortaya cıkarmıstır Heyecanlanan ve kaynağı karısık abartık haberlerı buyuterek on plana çıkaranlar yazı ışlen olmuştur Orneğın Cumhurıyet adma Romanya 'ya gıden Kerem Calıskan arkadasımız ılk telefonunda ' Yahu burada durum o kadar da vahım değıl' dedığınde bız de kendısıne pek ınanmadık Bunun nedenlerınden bırı olarak Romanya 'ya ılışkın onyargılar gosterılıyor Bu goruşe gore dığer Doğu Avrupa ulkelennde Polonya, Macarıstan, Doğu Almanya ve Çekoslovakya da demokratık gecışler beklenmedık bır sukûnetle gerçeklesınce genel antıpatı odağı olan Romanya yonetımının tra/ık olaylar yaratması, kan dokmesı zaten beklenıyordu dolayısıyla başkentlerde, , yazı ışlen odalannda, televızyon haber merkezlennde oturan bınlerce ınsan bılınçsız bıçımde kendılerını Romanya 'dan kanlı haberler geleceğıne ınandırmıştı, yanı "ınanmaya hazırdı " Bır başka soru da şu Bu ağır yanıltmada kasıt var mı, yok mu 7 Yalnızca olaylann heyecanına kendını kaptıran gazetecılerın yaptıkları yanhslar mıdır soz konusu olan, yoksa gazetecıler, televızyoncular kasıtlı olarak "bınlerı" tarafından yanıltılmıs mıdır? Olaylann başında butün abartılmış haberlenn dığer Doğu Avrupa ajansları, radyoları tarafından ılk kez venldığıne dıkkatı çekenler de bu ulkelerın Romanya 'nın da hızlı değışımın ıçıne çekılmesı konusundakı ısteklennın bu yanıltmada buyuk rolu olduğunu duşunuyorlar Bır açıdan bunun da pek onemı yok, cunku gazetecı ıcın onemlı olan 'yanılmamak" ve dolayısıyla yanıltmamak ' Gazetecıyı yanıltmaya kullanmaya calışanlar her zaman olmuştur, olacaktır, yanılmaya ve kullanılmaya tesne gazetecıler de her zaman olmuştur ve olacaktır ama onların azınlıkta kalması umudumuz ve çabamızdır Soz Doğu Avrupa'dakı değışıme gelmısken Polonya'dan bır haber verelım 45 yıllık sansür Varşova'da yavımlanan Gazeta'dan yasası nenuz kesın olarak yururlukten kalkmadı ama Polonya'da 5 ayda tam 600 yenı gazete yayımlanmaya başlandı Kuşkusuz ekonomik sorunlar, kâğıt fıyatlan vb etkenlerle bunlann tumunun yasamını sürdurmesı olanaksız ama bunca yıl sansur altında yaşadıktan sonra boyle bır kutlama yakısmaz mP Polonya'nın yenı basın yasası da cok sade olacak bır yetkılı şöyle ozetlıyor "Uygar ulkelerın yasalanndakı hukukı sorumlulukların otesınde bır kısıtlama olmayacak " Darısı basımıza1 AYDINLIK, PlRIL PlRIL NİCE 23 NİSAN'LARA TURK HAVA YOLLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear