23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 21 NtSAN 1990 LtTVANYA Vilnius'ta kemer sık dönemiBüyük bir enerji sıkıntısıyla yüz yüze bulunan cumhuriyette, sıkı bir enerji tasarrufu programı uygulanacak. Benzin karneyle dağıtılırken, doğalgaz kullanımına büyük oranda kısıntı yapılacak. ABD Başkanı George Bush, Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerin, ABD için Litvanya'dan önce geldiğini söyleyerek, ABD'nin bu konuda yalnızca diyaloğu sağlamayı amaçladığını söyledi. Dış Haberler Scrvisi — Sovyetler Birli- ği'nin Litvanya'ya yaptığı petrol ve doğal- gaz sevkiyatını kesmesinin ardından Litvan- ya kemerlerini sıkmaya başhyor. Cumhu- riyette sıkı bir enerji tasarrufu uygulaması başlatıldı. Litvanyalı yetkililer, bağımsız- lık kararırun askıya alınabileceğı yolunda- ki iddialan reddediyorlar. Litvanya Bakanlar Kurulu'nun önceki akşam yapılan olağanüstü toplantısında bü- yük bir enerji sıkıntısının eşiğinde bulunan cumhuriyette, tasarruf sağlanması için ön- lemler belirlenerek uygulamaya konuldu. Bakanlar Kurulu'nca alınan kararlara gö- re Litvanya'da benzin karne>r le dağıtılacak; doğalgaz kullanımında da büyuk ölçüde kı- sıntıya gidilecek. Ekonomik ablukaya karşın bağırasızlık ilanından vazgeçmeyen Litvanya parlamen- tosunun onayıyla, bu cumhuriyetin bağım- sızlığına rnali destek sağlanması amacıyla "Bağımsız Litvanya Fonu" kurulduğu bil- dirildi. Bağımsızhk Fonu çerçevesinde ilk olarak Litvanya'da açılan banka hesabını, yakında ABD, Kanada, Avustralya, Isveç ve öteki Iskandinav ülkelerinin bankalanna açılan hesaplar izleyecek. Öte yandan ambargoya karşı bundan sonra izlenecek politikayı ele almak uzere yapılan parlamento toplantısında sert tar- tışmalar çıktı. Litvanya Bağımsız Komunist Partisi'nin lideri ve Başbakan Yardımcısı AJ- girdas Brazauskas, yaptığı konuşmada, cumhuriyetin enerji kaynaklarının yanı sı- ra sanayisinin işlemesi için gerekli hammad- delerin sevkiyatının da ardarda kesildiğini bildirdi. Brazauskas, sanayi için gerekli metaller- den başka, kereste, gübre ve hatta gıda sa- nayii için şeker sevkiyatının bile aksamaya dayanamayacağıru ve "soruna siyasi bir çö- züm bulunması" gerektiğini betirtti. Bağımsızhk ilanının sorgulanmasının söz konusu bile olamayacağını vurgulamasına karşın, parlamentonun Moskova'nın istek- leri konusunda daha esnek bir tutum alma- sını isteyen Brazauskas, bu çercevede, Lit- vanya parlamentosunun kabul ettiği bazı ya- saların "gözden geçirilmesini" önerdi. Ancak Brazauskas'ın bu onerisi, bazı mil- letvekillerinin sert tepkilerine yol açtı. Vil- nius'taki gazetecilerin bildirdiğine göre, Bra- zauskas'ın konuşmasından sonra kursüye gelen bir milletvekili, başbakan yardımcı- sını "Moskova'nın baskısıııa boyun egmekle" suçladı. Öte yandan, Litvanya'nın başkenti Vilni- us'ta, daha once Litvanya Komunist Parti- si'ne ait olan bir basımevine zorla giren yak- laşık 50 Sovyet komandosunun milliyetçi Sajudis örgütune bağlı gönullü muhafızla- rı binadan çıkardıklarıbelirtildi. ABD Başkanı George Bush, Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerin, ABD için Litvan- ya sorunundan önce geldiğini açıklayarak ülkesinin Moskova ve Vilnius arasında yal- nızca arabulucu görevini üstlenme yanlısı olduğunu söyledi. Bush, Fransa Cumhur- başkanı François Mitterrand ile yaptığı gö- ruşmeden sonra düzenlediği basın toplan- tısında, Litvanya sorununun diyalogla çö- zümlenebileceği inancında olduğunu belirt- ti. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Sov- yetler Birliği'nin Litvanya'ya ekonomik ambargo uygulaması durumunda "ABD'- nin ticari misillemede bulunabilecegini" söylemişti. HALK DESTEKLİYOR — Lit\an>a resmi makamlan. halka enerji tasarrufu çağnsında bulunurken, Litvanyalılar, meydanlarda top- lanarak hükumete destek verijor ve ambargoyu yeneceklerini savunuyorlar. (Fotograf: AP) D. ALMANYA 'Sadaka değil, dayanışma istiyoruz' Doğu Alman Başbakanı Lothar de Maiziere Batı'dan "özel bir yardım" istemediklerini, adalet ve dayanışma ruhuna ihtiyaçları olduğunu söyledi. DİLEK ZAPTÇIOĞLU DOĞU BERLİN — Almanya'nın birleş- me surecinde Demokratik Almanlann kaybı ve kazancı ne olacak? Dün Doğu Berlin'de Halk Meclisi, bu soruyu tartışmak için top- landı. Önceki gun Başbakan Lothar de Ma- iziere, "hükümei programı"ru mecliste oku- muştu. Demokratik Almanya'nın yeni baş- bakanı, arkasına aldığı "Büyük Koalisyon" ile muhalefetin büyük bölümünü, bu ara- da sosyal demokratlan da programma or- tak etmiş bulunuyor. Nitekim dün Halk Meclisi'nde hükumet programma rauhale- fet yalnızca sol - alternatif gruplardan, Ye- şiller'den ve eski Komunist Parti'nin deva- mı PDS'den geldi. D. Almanya eski Komunist Partisi lideri Gregor Gysi, yeni hukümetin önderliğinde başlatılan birleşme hareketinin D. Alman- ya'nın sömürgeleştirilmesi anlamına geldi- ğini söyledi. Gysi, yeni Başbakan Lothar de Maiziere"nin planının D. Almanya'ya fazla söz hakkı tanımadığını düşünüyor. KP es- ki başkanı, her iki ulke anayasalarının lağ- vedilip Birleşik Almanya için tek bir ana- yasanın hazırlanmasını savunuyor. Ancak bu plana göre hareket edildiğinde, birleşme ancak yıllar sonra gerçekleşebilecek. Demokratik Almanya'da yaşanan bu san- cüı "rejim degişildigi" surecinde halkın baş- lıca kaygısı, eski hakların ve güvencelerin kaybedilmesi. Fiyat artışlannın alım gücü- nü azaltması; kiraların birkaç misline kat- lanması; çalışan annelere tanman geniş sos- yal hakların kaldırılması; her Demokratik Alman vatandaşına devletin iş sağlama yü- kümlüluğunun kaybolmasıyla ortaya çıka- cak işsizler ordusu, halkın gözünü korku- tuyor. Başbakan, hükümet programını okurken ulkenin sorunlarına değiniyor ve Federal Al- man toplumuna şöyle sesleniyordu: "Bfc siz- den özel bir yardım, refahınızdan feragat beklemi>oruz. Demokratik Almanya halkı sizin gibi tkinci Dün>a Savaşı'ndan sonra ABD'nin Marshall Planı'ndan yararlanma- dı. Bu halk savaşın bütiin yiıkunü omuzla- mış, sizden farklı olarak yüklü miktarlar- da savaş tazminatı ödemişlir. Bizim sizden istedigirniz sadaka degil, adalet ve dayanış- ma duygulandır." SSCB Gorbi: Piyasa ekonomisine hazırlanın SSCB Deylet Başkanı, piyasa ekonomisine geçiş tercihi yapıldığını, ancak bunun için ülkenin uzun bir hazırlık dönemi geçireceğini söyledi. MOSKOVA (AA) — SSCB Başkanı Mi- hail Gorbaçov, ülkede 'planlı piyasa ekonomisine' geçiş konusunda seçimin ya- pılmış olduğunu, ancak bunun için uzun bir hazırlık dönemi gerekeceğini söyledi. Resmi haber ajansı TASS, SSCB Başkan- lık Konseyi ve Federasyon Konseyi'nin ge- çen cumartesi günii başlayan ve dün devam eden onak toplantısında, SSCB Başkanı Gorbaçov'un yaptığı konuşmayı yaklaşık 24 saatlik bir arayla yayımlandı. Ajansın haberine gore Gorbaçov. benimsedikleri "planlı piyasa ekonomisi" modelinin, top- lumun birçok kesimini doğrudan doğruya ilgilendireceği için bu politikanın başarıya ulaşmasında toplumun tüm kesimlerinin destegini almanın zorunlu olduğunu bildir- di. Bu ekonomik modelin uygulamaya ko- < nulabilmesi için hukuki zeminin hazırlan- masından, tanmsal üretimi arttırmak için toprak reformu yapılmasına kadar çok ge- niş bir hazırlık süreci gerektiğini kaydeden Sovyet lideri, ayrıca piyasaya istikrar ka- zandırmak için anti-enflasyonist ve bütçe açıgını giderici ekonomik önlemler uygula- manın da gerekli olduğuna dikkati çekti. Mihail Gorbaçov, bu ekonomik programın başansı için toplumun tüm kesimlerinin bir- lik ve beraberlik içinde olmalarını istedi. TASS, konuya ilişkin haberinde, toplan- tıda somut bir program üzerinde anlaşma- ya vanlıp vanlmadığını açıkca belırtmedi. Geçen cumartesi başlayan SSCB Başkan- lık Konseyi ve Federasyon Konseyi'nin Gorbaçov başkanlığındaki ortak toplantı- sının hafta ortasına sarkması, gözlemciler- ce, uygulanması önerilen ekonomik reform programı üzerinde ciddi görüş ayrıhklan- nm belirtisi olarak nitelenmişti. Sovyet hü- kümetinin, ekonomiyi rayına oturtmak için Polonya modeline dayalı bir "şok tedavi" uygulayacağı yolundaki haberler daha son- ra üst düzeydeki yetkililer tarafından yalan- lanmıştı. Başkan Gorbaçov'un Ekonomi Danış- manı ve Başbakan Yardımcısı Leonid Abal- kin, toplumun sabit gelirli kesimlerini kol- layan bir reform programı izleneceğini söy- lemişti. • • • » • » • • • • • • • » > • • • • • » > • • • » » » • • » • » • » • » • » • » • » • • • > • BAHAR '90 HABERLER BÜTÜN BAYİLERDE. BKRNA MORAN Tırpanda Cinsel Teca\üz ve Sınıf Kavgası FETHİ NACİ 'Sag'da Slogan Edebi>atı TOMRİS LYAR Seçılen \ol ÜRHAN P\MIK Türk Romanfnın Ruhıı Izerine OV A BKRK Becketl Öncesi Roman ve Samuel Beckett AHMKT CKMAItHermann Bmrh \e "Vırgılius'un Ölıımü" MEHMET RİFAT Göstergebilım / Bır \lasal Çftzümiemesı • KONLMUZ: BASKI ORTAMI VE YARATMA SELAHATTİN BAĞDATIJ. TWER TİMLR. ŞÂRÂ SAYIN. ÖMER B.CAYATAY YAIJÇIN YLSLFOĞLl. İSMAİL MLRAT. ROMAN JACOBSON Go>a. [jaurcnce. Ritsos. Tarkovski. Genet. Chaplin. Wilöe. Ahmalova. Şostakoviç. Mandelştanı. Nâzım Hikmet • ERDAI, ÖZ Utilâ İllıan ile / 21 Aguslos 1963 AYŞE I)A\AZ Ciorüntü \e Anlam Açısından 12 E>lıil İmaıı YAKLP ŞAHA'N Lmberto En>'nun DüşOndürdüklerı BEDİRHAN TOPR \k küçıık Kapı Güzel: Mücadelemî sürdureceğîmANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Eski Devlet ve Milli Eğitim bakanlanndan Hasan Cdal Gü- zel, DGM'deki açılan dava ile il- gili dosyanın elden ele dolaşma- smın tertibin bir başka yönü ol- duğunu kaydederek "Amaç leke- lenıeyi sürdürmek. ama bu yola çıkarkenki karaıiılığımdan hiçbir şc) kaybetmeden mıicadelemi sur- diirecegim. Çunkü bana guvenen milMveldli arkadaşlanmın destegi artarak devam ediyor" dedi. Güzel, dokunulmazlığının kal- dırılması için basın toplantısı dü- zenJediğini, TBMM Genel Kuru- lu'nda bu konuda bir konuşma yaparak resmen talepte bulundu- ğunu, ayrıca önceki gün de TBMM Başkaru Kaya Erdem'i n- yaret ederek bu konudaki isteğini yinelediğini anımsattı. tlgili ko- Aşağıda imzası bulunan biz lngiltere'den Avrupa Parlamentosu üyeleri, 29 aydır tutuklu bulunan TBKP Başkanı Sayın Dr. Nihat Sargın ile Genel Sekreteri Sayın Haydar Kutlu'nun Komunist Parti üzerindeki yasak kaldırıhncaya ve/veya kendileri serbest bırakılıncaya kadar ölüm orucuna başlamış olduklannı derin bir endişe ile öğrendik. Kendilerinin, bir demokratik rejimin asgari gerekleri olan bu istemlerini tümüyle destekliyor, Türkiye yetkililerinin Sayın Sargın ve Kutlu'nun sağlıklanna daha fazla zarar gelmeden, derhal serbest bırakılmalan için girişimde bulunmalarını insanhk ve demokrasi adına diliyoruz. GORDON ADAM (>ORTHIMBRIA|. RICHARD BALFE (LONDON SOITH CS>ER). JOH> BIRD (MIDLAMDS WESTf, JANEY BICHAN |GLASGOW|. KEM COATES ÜMOTTÜNGHAM), PETER CR-VMPTON (HUMBERSIDE). CHRISTTSE CRAWLEY (BIRMENGHAM EAST). MICH4EL ELLIOTT |LO^DO^ »EST). ALE\ F4LCOIVER (MID SCOTLA.\DX FIFE). GLY\ FORD (GREATER MA.NCHESTER EAST). PAILINE GREEN |L(»DO> NORTH». MICHAEL HINDLEY |LA>C.ASHIRE EAST). STEPHE.\ HIGHES (DURHAM). ALF LOM4S |LOND«)> NORTH EASTI. MICHAEL MCGOWOi |LEEDS|. DAVID M.4RTIN (LOTHIANS). TOM MEGAHY (YORKSHIRE SOUTH-WEST|, DAVID MORRIS (MID-(-WEST *ALES), STAN NEWENS |LO>DON CENTRAL). «HRISTINE ODDY (MIDLANDS C.E>TRAL). BARRY SEAL |YORKS^IRE WEST). BRIAJV SIMPSO> (CHESHIRE EAST|. LLEK SMTTH (WALES SOUTH EAST). GEORGE STEVENSON (STAFFORDSHIRE EAST). KEN STEK'ARD (MERSEYSIDE WEST). CAROLE TONGL'E (LONDON EAST). NORM\> WEST (YORKSHIRE SOUTH). IA!S WHITE (BRISTOL). İNGİLTERE'DE YAŞAYAN ÇOCUKLARDAN DAYANIŞMA ÇAĞRISI Bızler. Haydar Kutlu ve Nihat Sargın amcalarımızın boş yere hapishanede tutuldukları bir ülkenin çocukları olma utancmı taşımak ıstemiyoruz. Çünkü bizim ülkemiz dünyada çocuk bayramının olduğu tek ulkedir. Her 23 Nisan'da biz İngiltere ve diğer ülke çocuklarına bunu övünerek duyuruyoruz. Haydar kutlu ve Nihat Sargın amcaların ölüm orucunda olduklarını duyduk, çok üzülüyoruz. Eğer onlar 23 Nisan günune kadar serbest bırakılmazlarsa bize armağan edilen bu guzel günde hep Kutlu ve Sargın amcalanmızı düşüneceğız ve onlar gibi o gün hiçbir şey yemeyeceğız. Gun boyu herkesı Kutlu ve Sargın amcalarımızla dayanışmaya çağıracağız. Ülkemizdeki tüm çocukları bu dayanışmaya çağırıyoruz GULBEN KARAKAŞ, ALİ YIĞİT, ULKE BEYALİ, ULKEY KILINÇ, ÖZGÜR KILINÇ, KAMİL KILINÇ, ENDER OURSUN ERSİN DURSUN, BAHIŞ IRKJ, TAYLAN AYGÜN, BÜLENT AYGÜN, AYGUN O2CAN, YILMAZ KARA, MESUT YUCE, ERKAN ŞAHİN, CENGİZ ER, VİCDAN DOĞAN UMUT DOGAN, EMEL BOSTANCI. NEŞE YILDIZ. ELİF BOSJANCI. ENVER BOSTANCI, SERKAN BOZTAŞ, TAYLAN SOĞUK. NURCAN DEMİRÇİVİ GULCAN DEMIRÇIVI. UĞUR DEMİRÇİVİ, UMUT DEMİRÇİVİ, TUNCAY YILDIRIM, ARZU YILDIRIM, İLKER KARAKAŞ, CANER KARAKAŞ, ALİ GÖZTAŞ, DENİZ DOĞAN, GOKMEN DOĞAN, GÜNEŞ CENGİZ, UFUK CENGİZ. GÜNEŞ KALKAN. SEROAR KAÇAR, TAYLAN AYGÜN, BÛLENT AYGUN, HASAN DOĞAN, HAMİT ÖZCAN. MEMET ÖZCAN, VELİ YILOIRIM, FADİME YILDIRIM, NURHAK KALAY, FERHAT KALAY, FIRAT KALAY. O.ÇAĞATAY KULEKÇİ. ÇAĞLA KULEKÇİ, ZEYNEP AKICI, FIRAT GÜNEŞ TECİRLİ, PINAR TECİRLİ, MESUT YUCE, YILMAZ YÜCE, İLKAY YÜCE, CANAN YETİMLER, BERİN YİĞ(T, ŞULE SEVİM, ESRA SEVİM, SEZER BOZTAŞ. ERSOY DOĞAN, ALİ YILDIZ. KAMBER ÖZEN. RAHŞAN DOĞAN, ÖZGÜR SÖNMEZ, ADİL BEĞEN. ALİ BAYLAV. MEHMET BAVLAV İHALE İLANI Aı\TALYA-AIVTKOOP YENl YERLEŞMELER YAPI KOOPERATÎFLERİ BİRLtĞt 3204 ADA KONUT YAPI KOOPERATİFÎ BAŞKANLIĞI'NDAN 1- S.S. 3204 adada aşağıda belirtilen konut ikmal işleri bayındırlık birim fiyat ve şartnamelerine göre 30.6.1992 tarihinde bitirilmek üzere kapalı zarf usulü ile ihaleye konulmuştur. 2- Her yüklenici tüm ihalelere katılabilir. Ancak her yükleniciye bir ihale verilecektir. 3- Başvurular ANTKOOP İsmetpaşa Caddesi Varlı Işhanı Kat: 2 ANTALYA adresine yapılacak ve ihale aynı adreste yöne- tim kurulu toplantı salonunda toplanacak olan ihale komisyonunca gerçekleştirilecek. 4- İhale dosyası birlik binasından 200.000.-TL (Ikiyüzbin) lira karşılığında alınabilir. 5- Birliğimiz 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp, ihaleyi dilediğine verip vermemekte ve ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. İHALEYE VERİLECEK tŞLER SIRA KEŞtF GEÇİCİ SONMÜRACAAT İHALE GÜN NO: İŞİN ADI BEDELİ TEMİNAT TARİH1 VE SAATİ 3204 Ada Yapı Kooperatifi 2. Grup 160 Konut İkmal Inşaatı 3204 Ada Yapı Kooperatifi 5. Grup 120 Konut ikmal Inşaatı 4.445.561.351 TL. 133.366.84» TL. 2.913.197.267 TL. 87.395.918 TL. 3.5.1990 3.5.1990 8.5.1990 Sah Saat: 14.00 8.5.1990 Sah Saat: 16.00 3204 ADA KONUT YAPI KOOPERATÎFİ YÖNETİM KURULU ANTALYA Tlf: 111019 misyonda dokunulmazlık dosya- sının ele alınmaması halinde, sa- vunmasız btrakılmış olacağını an- latan Güzel, "Ülkenin yönetimi- ne talip olan bir kadro ile birlikte yola çıkan ve bu konuda iktidar partis'min kongresiade ciddi bir oy desteği gören bir kişi olarak, ser- gilenen haksız ve adaletsiz dura- mun demokrasi ve millel iradesi adına iizucü olduğunu" söyledi. Hande Mumcu'nun hangi etki- lerle böyle bir ifade verdiğini bi- lemediğini bir soru üzerine açık- layan Güzel, bir yüdan fazla bir süre Dışişleri Bakan Vekiüiği yap- mış, devletin, Genelkurmay'm ve MÎT'in en gizli sırlannın içinde yaşamış bir kişi olarak, bir aday memureden konuşma tutanağı fo- tokopisi istemesine kimsenin inan- mayacağını ifade etti. Dışişleri'nde (Baştarafı I. Sayfada) de olması ise Köşk ile Dışişleri Ba- kanlığı arasındaki ilişkiler açısın- dan "kritik" diye niteİendirilen ye- ni soruları gündeme getirdi. Dışişleri kaynaklarından edini- len bilgiye göre kriptolann bakan- hk dışına çıkarılmasıyla ilgili so- ruşturmayı "usnlüne aykın" bi- çimde yürüttüğü öne sürülen Müsteşar özçeri'nin görevden alı- nacağı söylentileri, bakanlık çalı- şanlarında 'huzursuzluk' yarattı. Dışişleri'nden üst duzey bir yet- kili, Cumhuriyet'e müsteşarın gö- revden alınmasımn ancak Bakan Ali Bozer'e "yukarıdan müdahale" yapılırsa gerçeklesece- ğini söyledi. Görüştüğümüz diğer diplomatlar ise Özçeri'nin "çok sevilen bir yönetici" olduğunu vurgulayarak görevden alınması- mn bakanlıktaki güven ortamını daha da zedeleyeceği görüşünü di- le getirdiler. Dışişleri Bakanlığı yetkililerin- de "iç politikaya alet edilıyoruz" kaygısının doğmasına yol açan ve Cumhurbaşkanlığı ile ilişkiler açı- sından "kritik" olarak niteİendi- rilen bazı gelişmeler ise diplomat- lann kafasında yeni sorunlann şe- killenmesine yol açtı. Üst düzey bir yetkilinin Cumhuriyet'e verdiği bilgiye göre "Mesut Yılmaz'ın ba- kanüktan istifası, Mâsbington Bıi- yiikelçisi Nüzhel Kandemir ile Müsteşar Ttıgay Özçeri'nin ilişki- lerindeki soğukluk ve Özal-Kan- demir yakınlığının Dışişleri'nin devre dışı kalmasına yol açması" gibi unsurları gundeme getiren bu sorular, diplomatlann özel konuş- malarında gündeme geliyor. Dışişleri Bakanhğı'nın birçok yetkilisinin bu konuda gündeme getirdiği sorular şöyle sıralanıyor: • Tulanaklann iletilme biçimi, Özal-Kandenıir işbirligiyle bakan- lığın devre dışı bırakılmasının ye- ni bir örneği miydi? • Mesut Yılmaz'ın istifasında tutanaklann lahrif edilmiş olabi- lecegi bilgisinin rolü olabilir mi? • Kandemir ile ilişkilerinin çok sıcak olmadığı bilinen Vlusteşer Özçeri kurbaa mı edilmek isteni- yor? • Dışişleri Bakanı Bozer, soruş- turmada kendi istegiyle mi devre dışı kaldı? Söz konusu davanın bir siyasi dava olduğu yolundaki görüşlerini yineleyen Güzel, "Bu davanın amacı, bir belgenin nasıl basına sızdınldığını ortaya çıkarmaktan çok bir siv-asetçinin tertip ile ka- muojunda lekelenmesini sağlamakbr" dedi. DGM iddianamesinin ve dosya- nın basında yer almasıyla Turki- ye'nin gündeminin değiştiğini be- lirten Güzel, buna örnek olarak da gerek ANAP'ta gerekse de mu- halefet partilerinde siyasal faali- yetlerin yavaşlama eğilimine gir- mesini gösterdi. Güzel, hakkında- ki mesnetsiz ve çirkin iddialann Türkiye'de siyasi gündem bakı- mından çok önemli gelişmelerin ortaya çıktığı bir dönemde günde- min birinci sırasını almasını ise şanssızlık olarak niteledi. Güzel, "Güneydoğu'da tırmanan terör karşısında alınan onlemlerin dev- let ve huknk sistemi bakımından önemli neticeler ortaya çıkardıgı, partilerin kendi aralanndaki vc iç mucadelelerinin yogunluk kazan- dıgı bir donemde, cesaretle verdi- ği haysiyet mücadelesi>le bilinen bir politikacı gundeme getirilmiş- tir. Diger konular da sanki goriın- mez bir el tarafından bir kenara itilmistir" diye konuştu. Kendisinin politikaya atılırken pek çok güçlüğü göze aldığına işa- ret eden Güzel, ancak Türk siyasi yaşantısına baktığında böylesine çirkin bir politikaya rastlanama- yacağını söyledi. Güzel, hakkın- daki iddialardan doğal olarak üzüntü duyduğunu belirtirken partisini ve Türkiye'yi daha ileri bir noktaya götûrmek için başlat- tığı mücadelesine hakkındaki id- dialann engel olamayacağını kay- detti. Güzel, hakkındaki iddialarla gündemde ikinci sıraya düştüğü- nü ifade ettiği Güneydoğu'daki son olaylar karşısında çıkanlan kararnameyi ise "tşin iki yönü var. Birinci vönü devletin güvenligi, ikinci yönü ise demokratik rejlm ve demokratik haklar. Asd ço- zöm. demokratik haklardan vmz- geçmeden Güneydoğu'daki terö- riın önâne geçmektir" dıyerek de- ğerlendirdi. Güzel, "Scbcbi nc' olnrsa olsnn, bazı demokratik haklann gözardı edilmesi, btlli hak ve yetkikrin belli kişi ya da merdlerde toplanması ve rejimin göriintüsünü degişürecek uygula- malar son dercce mahzarindar " dedi. EMEKLİ BÜYÜKELÇİ TUTAx\AKLARI DEĞERLENDİRDİ Bu îşte büyüktertip var SEMİH İDİZ ANKARA — Dışişleri Bakanlığı'nda en üst ka- demelerde görev yapmış olan bir emekli büyükel- çi, Hande Şefkat Mumcu'nun soruşturmasının, Dı- şişleri Bakanlığı'ndaki en üst bürokratik "makam" tarafından gerçeklestirilmiş olmasını bir "garabet" olarak nitelendirdi. Bu tür bir tahki- kat için genelde bir komısyon oluşturulduğunu söyleyen buyükelçi. "Bu sorgulama, Memarin Mn- hakematı Kanunu'na pek uymuyor" dedi. özal- Bush görüşmesi tutanaklannın Dışişleri üslubuna da uymadığmı ifade eden Buyükelçi, içerik ve tu- tanaklar hakkında bazı kuşkulan da dile getirdi. Tutanaklann Özal-Bush göruşmesinin yapıldığı Washington'dan değil, Houston'dan, üstelik bir- kaç gün geçtikten sonra ortaya çıkması ile ilgili bir soru karşısında ise, "Bizim bakanhğımızın siste- mi şudur. Bunlar anında hazırlanır ve gönderilir. Biz 24 saat içinde göndeririz böyle bir şeyi merkeze" diye konuştu. Adının sakb kalmasını isteyen emekli büyükel- çiye "Hande olayı" ile ilgili olarak sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle: — Bu konulara yakın birisi olarak olayın ele alı- nış biçimini nasıl değerlendiriyorstınıız? Emekli buyükelçi — Burada şimdi en büyük ga- rabet Dışişleri Bakanlığı'ndaki en üst bürokratik makamın bu tahkikatı yapması, surdürmesi olu- yor. Bu garip bir şey. Bu pek yapılmaz bakanlık- ta, çünkü esas itibanyla bundan sorumlu olan Per- sonel ve Idari Işler Müsteşar Yardunası vardır. Esas itibanyla bunu o da yapmaz, ama bir komis- yon teşkil edilir. Bakandan talimat alarak. O tali- mat çerçevesinde bir komisyon oluşturulur ve ko- misyon tahkikatı yapar. Burada ilk garabet, bu işin en üst taraftan yapılması. Bütün bunlar, bu sor- gulama, Memurin Muhakematı Kanunu'na pek uymuyor. Bana ters geliyor. Bir kere işin bu tara- fı var. ikincisi de, hepimiz biliyoruz ki bugün bant- lar mahkemede herhangi bir şekilde bir delil ola- rak kabul edilmiyor. Ona rağmen bu yapılıyor. Ve ondan sonra bakanlık alet ediliyor. Gazetelerde ya- yımlattırılıyor. Bu ortaya konuluyor. Bir nevi, ki- şisel haklara tecavüz konusunda bakanlık kulla- nılmış oluyor. Bu, benim gördüğüm kadarıyla ter- tipli bir şey. Bir üçüncü nokta var, bunun için bir kamu davası acılabilir mi açılamaz mı, bu husus üzerinde durmadım şu ana kadar, ama bütün za- bıtlar açıklanıyor. Yani Dışişleri Bakanlığı müs- teşarının diğer memurlarla ilgili olarak yaptığı da açıklanıyor. Bunlar birileri tarafından veriliyor, ama kim tarafından veriliyor? Bu son derece dü- şündürücü. Bir diğer nokta da şu: Ben o zabıtları okudum. O zabıtlar çok daha kapsamh olur. O zabıtlarda sadece o konular ele alınmaz. Onun dı- şında birtakım bölgesel konular da ele alınır. Bü- tün o konularda daha ince ve kişisel değerlendir- meye giden birtakım beyanlar olur karşılıklı ola- rak. Bana öyle geliyor ki o zabıtlar ya özet yahut da... (Emekli Buyükelçi burada duraksıyor) — Fabrikasyon mu? Emekli buyükelçi — Bilmiyorum, onu söyleye- miyorum çünkü o zaman çok kuvvetli bir itham yapmış olacağım. Fakat bana pek bir özet gibi gel- di bunlar. Yani burada bazı şeyler bırakılmış, ba- zı şeyler çıkarümış, sanki acıklanacağı düşünüle- rek. Türkiye ile birtakım ülkderin ilişkilerine gölge düşürebilecek birtakım hususlar bunun içinden te- mizlenmiş, diğer kalması istenen hususlar bırakıl- mış gibi geliyor bana. — Totanaldarda Dtşisleri'Be nygan ohnayan bir üslup bulunduğu söyleniyor... Emekli buyükelçi — Onu bilmiyorum. Herke- sin üslubu değişebilir. Fakat Dışişleri'ne uyan bir uslup yok. Dışişleri daha ince bir ttslupla yazar bunlan. — Dışişleri'nden bir belge sızdırmanın çok ko- lay bir şe> olmadığı diplomatik muhabirlerce bi- linir... Yani kolay olan bir şey değil. Emekli büyükelçi — Degil. Fakat burada en kö- tü olan şey şu: Bu işte büyük bir tertip var. Bu Hande olayını ve Hasan Celal Güzel'i tam mana- sıyla teşhir etmek için... Yanî yedi tane ayn tuta- nak var benim görebildiğim kadarıyla. Yedi ayn kişi ile görüşülmüş. Bunların hepsi ayn. Şimdi bü- tün bunlar veriliyor basına. Bunlan kim veriyor? Bunu Dışişleri vermez. Bütün bunların basına ve- rilmesinde bir maksat var. Burada Dışişleri Bakan- lığı'nı kötülemek... Dışişleri müsteşannın Hande'- ye bir şekilde, 'bunlar aramızda kalacak. Ben sa- na abilik yapacağım' demesi sözkonusu değil. Bu- nu ortaya koytnak değil. Burada esas itibanyla, hakikatten böyle bir vakıa olmuş olduğu, Hande ve Hasan Celal Güzel arasında birtakım ilişkile- rin olduğu, J>elgeleri Hasan Celal Güzel'e verdiği filan, bu ortaya konmak isteniyor. Bunu yapıyor. Birisi yapıyor şimdi. Yani Güneş'e sızdınlandan başka bir de bunlan yapan var mahsustan. Veya bunlann gazetelerin eline geçmesini kolaylaştıran- lar var. Peki ama bu suç değil mi şimdi. Bu ikin- ciyi yapan? — Sayın Özçeri'nin bu tahkikatı vapmasını anormal buldunuz. Sizce niçin o yaptı bana o zaman? Emekli buyükelçi — tyi niyetle yapmıştır. Tali- mat gelmiştir ama. Yani "bu işi dikkatli takip edin. Bu işi bizzat yürütün" gibi. O da tabiatıyla bu ko- nuyu ortaya çıkartmak istemiştir. Zaten Hande ile görüşmesinde de öyle.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear