23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 NİSAN 1990 Iptal Kararlarmm Geriye Yürümezlîgi Yasalann geçmişe dokunmamasıyla ilgili kurallar gibi Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin olan Anayasa hükmü de sadece lafza bağlı kalınarak katı biçimde uygulanmamalı; kuralın güttüğü amaca uygun olarak, akıl ve mantık ölçüleri içinde uygulanmalıdır. Yani Anayasa Mahkemesi karan gerektiğinde geriye yürümelidir. Tersi durumda, adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı ve çelişkili durumlara düşülebilir. Prof. Dr. NECİP BİLGE Anayasaya uygunluk denetimini benimsemiş olan ülkelerde, yetkili mahkemece verilen iptal kararları- nın geriye yürüyup yürümemesi sorunu değişik biçim- de düzenlenmiştir. Amerikan yasalarında açık bir hü- küm yoktur. Ancak uygulamada bu tür kararların ge- riye yuruyeceği ilkesi kabullenılmekle beraber, mah- kemelerın pratik duşüncelerle bunun tersini karar- laştırdıkları da gorulmektedir. Alman Anayasası'nda da bir hüküm yoktur. Fakat Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yasasında, iptal edi- len yasa uyarınca verilen ceza mahkûmiyeti kararına karşı, yargılamanın > f enilenmesi yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Buna karşılık, cezadışı işlerde mahke- melerin kesinleşmiş kararlanna karşı bu yol açık de- ğildir; ancak bu tur kararların zorla icrası yoluna gi- dilemeyeceği de aynı yasada belirlenrniştir (s 39). ttal- yan sistemi de buna benzemektedir. Avusturya Anayasası'na göre anayasaya aykın bu- lunan yasa, iptal kararının yayımlandığı tarihten iti- baren yunırlükten kalkmakta; karann yürürlüğe gir- mesi için bir sure verilmişse, iptal olunan yasa bu su- reninsonundageçersizolmaktadır. Budurumagöre iptal kararı geriye yürümemektedir. Avusturya siste- minin ilginç bir yönü de şudur: Iptal edilen yasanın yıi- rürlükten kaldınldığı önceki yasa da otomatik olarak tekrar yürürlüğe girmektedir (Avust. Any. m. 140). Fransa'da böyle bir sorun yoktur. Zira orada Ana- yasa Konseyi anayasaya uygunluk denetimini, yasa- nın yürürlüğe girmesinden once yapmaktadır ve ana- yasaya aykırıhğı saptanan yasa yürürlüğe gireme- mektedir. Türk Anayasası geriye yürümezlik konusunda, Avusturya'nınkine benzemektedir; yani iptal karar- lan geriye yürümemektedir (Any. m. 153 f.5). tptal ka- rarlarının geriye yürümemesi, yasalarm geçmişe do- kunmamasını andırmaktadır. Ancak bu münasebetle hemen belirtelim ki nasıl yasaların geçmişe dokunma- ması ilkesinin bazı istisnaları varsa, Anayasa Mahke- mesi iptal kararlarının geriye yurümemesi kuralının da bazı istisnaları olmalıdır. Ne var ki Any. m. 153'te geriye yürümeme kuralı salt biçimde konmuş ve istis- nalara hiç değinilmemiştir. Fakat bu kuralın olduğu gibi ve sadece lafza bağlı kalınarak uygulanması, ada- let ve eşitlik ilkelerine aykın sonuçlar verebileceği gibi, anayasarun tarudığı itirazyoluyla yapılacak denetimın amacına da ters düşecektir. Gerçekten Anayasa Mah- kemesi'nde doğrudan açılacak iptal davasında veri- lecek iptal karannın esas itibanyla geriye yürümeme- si, hukuk güvenliği ve sosyal kararlılık açısından ne kadar gerekliyse, görülmekte olan bir dava dolayısıyla yapılacak denetim sonunda verilecek iptal kararının geriye yurümemesi de o kadar adaletsiz ve mantıksız sayılabilir. O halde sorunu her iki yol bakımından ayn ayn ele almakta ve amaçsal yorum yapmakta yarar vardır. Bazı olasılıklar A- ltiraz ya da mahkemenin başvurusu yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gelen işlerdeki iptal karanyla ilgili bazı olasılıklar şoyle sıralanabilir: a) Bir dava sırasında taraflardan birisinin itirazı ya da mahkemenin kendiliğinden yapacağı başvuru üze- rine, Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal karannın geriye yürümeyeceği duşünulemez. Tersi durumunda anayasada bu yolu tanımarun bir anlamı kalmaz. Ger- çekten, bir hakkın kullanılması, onu kullanana yarar sağJamazsa, o hakkın varlığından söz ediiemez. Za- tenm. 152 f.l hükmu, iptal kararının geriye yürütül- mesi gerektiğinin bir kanıtı sayılabilir. Zira bu fıkra, Anayasa Mahkemesi'nin kararı gelinceye kadar da- vanıngeri bırakılmasını buyurmaktadır. İptal kara- rı geriye yürümeyecekse, davanın geri bıraküması abesle iştigal olur ki anayasa koyucuya böylebir man- tıksızlık izafe olunamaz. b) ttiraz yoluyla anayasaya uygunluk denetiminde başka bir olasıhk da Anayasa Mahkemesi'nin kendi- sine tanınan 5 ayiçinde karar vermemiş olmasıdır. Bu durumda yerel mahkeme, davayı yurürlükteki yasa- yagoresonuçlandırmaklayükümlüdür(m. 152f.2). Mahkeme, yurürlükteki yasa uyannca karar verdik- ten sonra Anayasa Mahkemesi o yasayı iptal ederse ne olacakur sorusu ile karşılaşılır. Yerel mahkemenin ka- rarı, yasanın iptalinden önce icra edilmişse, iptal ka- rarı artık geri yürütulemez. Fakat icraişi henüzsonuç- lanmadan iptal kararı yürürlüğe girerse durum deği- şir. Gerçi anayasada, "Esas hakkındaki karar kesin- lesinceye kadar, Anayasa Mahkemesi kararı gelirse, Mahkeme buna uymak zorundadır" denilerek, uyma zorunluğu sadece mahkemeyle sımrlanmış gözük- mekteysede devletin organı olan icramakamının, bu zorunluk dışında tutulacağı düşunulemez. Çunkü Anayasa Mahkemesi kararları, yasama ve yargı or- ganlarını bile bağladıktan sonra (m. 153 f.6), icra da- iresinı bağlamaz olamaz. Yerel mahkemenin kararı zorla icra olunamayınca da iptal karan geriye yurü- muş olur. c) Iptal karannın yürürlüğe*girmesi için Anayasa Mahkemesi bir sure koymuşsa(l 53 f.3),busüre için- de geriye yürümezlik konusu yine sorun yaratacaktır. Zira Anayasa Mahkemesi'nin verdiği surenin sonuna kadar yasanın uygulanması gerekeceknr. O halde, sü- re bitiminden önce o yasaya göre verilecek kararla a>Tii konuda sürenin bitiminden sonra, yani yasanın iptali dikkate alınarak verilecek karar arasında çelişki ola- cak ve eşitlik bozulacaktır. Bu gibi çelişkilerle karşılaş- mamak için yerel mahkemelerin o yasayla ilgili yar- gılamayı ertelemeleri akla gelebilirse de butun mah- kemelerin bundan haberli olmaları vediğer tarafı böy- le bir ertelemeye razı etmeleri her zaman olanaklı ol- mayabilir ve bu durum tartışma doğurur. B- Doğrudan doğruya açılan iptal davası sonunda verilecek iptal kararının, belli olayla sınırlı olmama- sı nedeniyle, geriyeyurümemesi kuralı, yasaların geç- mişe dokunmaması ilkesine benzemekte ve haklı gö- zukmektedir. Zira burada sosyal huzuru ve hukuk gu- venliğini sağlamak uzere kazarulmış haklan korumak gerekmektedir. Bu konuda da aşağıdaki ayrımlar ya- pılabilir: a) Hukuksal eylem ve işlemler bir defada tamam- lananlar ve çeşitli halka ya da aşamalardan oluşma- ları nedeniyle bir defada tamamlanmayanlarolmak üzere iki kategoride toplanabilir. Peşin alım satım gibi bir defada tamamlanan işlemler için Anayasa Mah- kemesi'nin iptal karannın geriye yürümemesi soru- nu kolayca çözulür. lşlem tamamlanmış olduğuna gö- re kazanılmış hak meydana gelmiştir. Bu hakkın ip- tal karanndan etkilenmemesi doğaldır. Fakat kira, ve- kâlet sözleşmesi, dava ilişkisi, emeklilik durumu gi- bi birbirini izleyen aşamalardan oluşan hukuk işlem- lerindegeriyeyürümezlik kavramını, her olusan halka ya da aşama için ayn ayn değerlendirmek gerekir. Ya- sanın iptali karannın yürürlüğe girişi, bu gibi zaman içinde oluşan işlemleri hangi halkada yakalarruşsa, o halka ve daha öncekiler için geriye yürümezlik kura- lı uygulanır. Ancak daha sonraki halkalara bu kural uygulanamaz. Zira zaman içinde oluşan o halkalara bağlı hakların dayanağını oluşturacak olan yasa, ip- tal karanyla yurürlükten kalkmıştır. Örneğin emek- lilik işlerinde iptal kararı çıkıncaya kadar, yetkili ma- kamdan emeklilik kararı alınmış \ e faraza emeklilik ikramiyesiyle ilk bir kaç aylık maaş ödenmişse, bun- lar artık geri alınamaz. Çünkü o kısımlar için ortada kazanılmış hak vardır. Fakat iptal karanndan sonra doğacak ayhklar hakkında aynı şey söylenemez. Zi- ra bu kısımlarla ilgili hak kazanılmış değil, beklenen hak niteliğindedir. Bu kısma artık iptal edilen yasa uy- gulanamaz. Esasen burada, iptal kararının geriye yü- rümesi değil, onun derhal etkili olması (effet imme- diat) söz konusudur. Danıştay ve Yargıtay'ın görüş- leri bu yöndedir. Iştebugibi durumlarda Anayasadaki geriye yürümezlik kuralını, lafza bağlı kalarak katı bi- çimde uygulamak, tabir caizse beceriklilik yapıp iş- lemlerini bitirenler lehine ve dürustluk yaparak Ana- yasa Mahkemesi'nin kararını bekleyenler aleyhıne eşitliği bozmuş ve onları âdeta cezalandırmış olacak- tır. Böyle bir uygulama sosyal hukuk devleti ve eşit- lik ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, yasama organına, anayasaya aykırı yeni yasalan tekrar tekrar çıkartma olanağını da tanımış olur. b) Soyut norm denetimi sonunda verilen iptal ka- rarının geriye yürümezliği kuralına istisna oluştura- bilecek başka bir durum da şudur: İptal edilen yasa, kamu yaranna olarak geleceği düzenleyici, soyut, ge- nel nitelikte kural koymayıp temel ilkelere aykırı bi- çimde daha önce kazanılmış haklan ortadan kaldıran belli kişi ya da kunıluşlara yönelik, âdeta özel bir raii- sadere niteliği taşıyan hükümler içerdiği takdirde, iptal kararının geriye yürümesi adalet ve hakkaniyet gereği sayılabilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, CHP'nin haksız iktisaplarına ilişkin olan 6195 sayılı yasayla as- lında yargı organının gorevine giren bir anlaşmazlı- ğı, çoğunluğu elinde bulunduran siyasal ıktidann çöz- düğünu; böylece bir yandan davacı, öte \andan yar- gıç sıfatını takınan siyasal iktidarın kendi davasını kendisinin karara bağladığıru belirtmektedir. Yuksek Mahkeme'ye gore hukuk devletinde, yasama organı da dahil olmak uzere, devletin butün organları. huku- kun genel ilkelen ve anayasayla bağlı olmak zorunda- dır. Yasa koyucu bu temel kurallardan ve anayasadan uzaklaştığı takdirde, meşru olmayan, keyfi birtasar- rufta bulunmuş olur. Anayasa Mahkemesi, gerçi, iptal kararının pratikte doğuracağı sonuçların kendisini doğrudan ilgilendirmediği. bunun uygulama sorunu olduğugoruşünu belirtmek suretiyleihtijntlı birdil kullanmış ise de yetki \e işlev gaspı gibi anayasanın açıkça ihlali durumlarında, gayrimeşru ve kevfi ola- rak nitelediği yasama tasarrufunun, ta başlangıçtan itibaren hükümsüz olduğunu kabul etmiş gözükmek- tedir. Bu görüşün sonucu olarak iptal karannın geriye yürütülmesi doğal ve kaçınılmaz olur. Sonuç Yasaların geçmişe dokunmamasıyla ilgili kurallar gibi Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yü- rümezliğine ilişkin olan anayasa hükmü de sadece laf- zabağlı kalınarak katı biçimde uygulanmamalı; ku- ralın guttüğü amaca uygun olarak akıl ve mantık öl- çüleri içinde uygulanmalıdır. Yani Anayasa Mahke- mesi karan gerektiğinde geriye yürümelidir. Tersi du- rumda, adalet ve eşitlik ilkelerine aykın ve çelişkili du- rumlara düşülebilir. Boyle bir durum ise anayasal gü- venceye bağlanmış olan hukuk devleti kavram ve il- kesiyle bağdaşmaz. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yü- rümezliği kuralının katı biçimde uygulanmasından doğabilecek sakıncaiarı onlemek için Alman Anayasa yargısı sisteminde olduğu gibi kamu düzeni ya da ka- mu yaran açısından gecikmesindeağırsakıncabulu- nan ya da geri donulemeyecek olan durumlarda, mah- kemeye yürutmeyi durdurma yetkisinin tanınmasında yarar olduğu kanısındayız. (x) (x) Bu konularda bkz. "Anayasaya uygunluk denetiminde ge- ficı Onlemler" başlıklı \azımız(Cumhuriyet gaz. 23.1 1990) 141 VE 142 ILE 55. YILA GİRERKEN Bu maddelerin yarattığı biz "Düşünce Suçluları" duygularımızı, düşüncelerimizi paylaşmak için Sultanahmet Meydanı Sultan Sofrası'nda çay içip söyleşeceğiz. 19 Nisan 1990 Saat: 11.00 Adalet Ağaoğlu. Ali Özgentürk, Alp Selek, Ataol Behramoğlu, Atıf Yılmaz, Ayhan Diimen, Aynur Hayrullahoğlu. Celal Özdoğan, Çağatay Anadolu, Deniz Türkali, Doğan Selimoğlu, Emil Galip Sandalcı, Erdal Talu, Fahir Macit, Fuat Çakmak, Gülsüm Akyüz, Hasan Algül, İdris Erdinç, Kâmil Süleyman Ağaoğlu. Kemal Nebioğlu, Kemal Sülker, Mahmut Dikerdem, Mehmet Atay, Mehmet Ali Aybar, Mehmet Dik, Mehmet Kemal, Mehmet Bozışık. Muharrem İkitimur. Mustafa Aktolgalı. Muşfik Eren, Nedret Çark, Oral Çalışlar, Orhan Koçak, Rasih Nuri İleri, Rıdvan Budak, Rıfat llgaz, Sabahat Türkler, Sennur Sezen, Sıdıka Su, Şahabettin Bakırsan, Tank Akan, Tarık Ziya Ekinci, Tektaş Ağaoğlu, Turgut Gökdere, Umur Coşkun, Vehpi Komaç, Veli Gürcan, Yusuf Baştaş, Yüksel Selek, Gencay Gürsoy, Ali Sirmen. Reha İsvan, Şükran Ketenci, Işıl Özgentürk, Tezer Eraslan VE YALOVA'DAN KAMUOYUNA Dunyada demokrası ve nümanızm rüzgarları- nın estiğı bir dönemde, TCK'nın 141-142-163 mad- delerının kaidınlma'sını, İsmail Beşikçi, olüm orucunda olan Nihat Sargın-Haydar Kutlu ve tum polıtik tutukluların serbest bırakılması- nı istıyoruz. Nurettın Canpolat Ahmet Çağrıc Cevat Elgın, Çetın Alpdundar Bı- rol Başoren, Fedavı Doğrjyc, Arıf Ek m Savaş Dınçer Metın Aydın, Ali Cr*"ıan Rerrzı Samancı. Rıza Doğan Burhan <ocadağ, Cemıl <ur- şuner Numan Donrrez. Vi'dan Dormez AN Mırza vuksei Ferah, Zey- nep Elm3S Ayla Eyupoğlu Rıdvar Altav Cavıt Dem rtaş Hek:m Cos- KUP Fatma Coşkun Nurettın Bczdaş, Metın KazDek A EkDe' Çakmak- çı, Irfan Altunç Aysel Kılıç Tamer Aktaş Barıar Çe'ıkel. Abbas Mansur- oğlu Savaş OTsaym. Ali Can Turayı Metm Doğan Zekı Serdar Hasan Ak. Haşım Erdoğan Mehmet Ba r an Cemal ı ncı Mura: Denızkurdu ADdullah vazıtaş, Merırnet Kalender Mehmet Coşkun Zekı Ocaı ir^an Tunçel Fetrtı Keser, Ali Kızılırmak EVET/HAYIR OKTAY AKBAL ANAP'ı Yalnız Bırakmalı...Üstüste telefonlar yağjyor: Tek çıkar yol erken seçıme gıtmektır iktidar buna yanaşmıyorsa -kı yanaşmıyor, yanaşmayacak- o za- man çözüm SHP ve DYP'nın TBMM'den topluca çekilmesıdir. Bir kez daha dikta' yönetimine pek benzeyen bir sürece gır- dik. İki S kararnamesi ile basının, daha doğrusu kamuoyunun eli kolu bağlanmak ıstenıyor, ağzt kapatılmayaçalışılıyor! Güney- doğu ile ilgili haberlenn yazılması yasak. Güneydoğu'da heye- (Arkası 19. Sayfada) ' . " SONUÇLASVE OLASILIKLARLEV TROTSKİY T.C AFYON C SAVCILIĞI 1990/1472 llam Afyon Hacıabdurrahman mahallesı nufusuna kayıtlı olup aynı yerde helva ımalaıçılığı yapar. Muharrem ojlu, 1953 D.lu METİN BAHÇIVANDEMİR'- ın 12.6.1988 suç larıhınde imalaıını yapufı ve satıığı helvalardan çe^ılh kışile- rin zehırlenmelerı nedeniyle hakkında lehlıkeli gıda maddesı üretmek suçundan dolayı kamu davası açılmış olup yapılan yargılaması sonucunda: Afyon Sulh Ceza Hâkırnliği'nin 10.10 1989 gun ve 1511-952 sayılı karan ile CK: 3%, 407, 647/4, CK: 72, 402/1-2 maddeîerı gerejınce 64O0O— TL agır para, 6 ay meslekıen men, 7 gün işyerinin kapalılması cezası ile lecziyesine karar venlmiştır. TCK'nun 3%. maddesı geregince ılan olunur. 6.4.1990 Basın: 22510 Silivri Semizkum Basınkent 4'te 70 m : dublex yazlık kullanılmamış "*•-' ' Tel: 526 «0 46 ' ' ' •• DENIZLİ'DEN KAMUOYUNA ÇAĞRI 12 Eylülcü yaşam biçımine. baskı ve sömüruye alışamadık. Demokratik hak ve ozgürlüklerımize sonuna kadar sahip çıkacağız. Duyarlı herkesı bu konuda mektup, telgraf vb. yollarla demokratik uyarı hakkını kullanmaya çağırıyoruz. 12 Eylül Anayasası'na, yüzde 100 enflasyona, işsizliğe, işten atılmalara, basına yapılan baskılara, sansüre, yargıç önünde gazeteci döven emniyet müdürüne, tişört soruşturmasına, bilım adamlarının tutuklanmasına, duşüncenın suç olmasına, erkek egemenliğıne ALIŞAMADIK.. A. Faruk Özkan, Av. M. Yıldırım Aycan, Şeref Yılmaz, Cengiz Süzük, Av. Zeki Serinkan. Müşerref Sezginciler, M. Salih Basmacı, Nursel Ozaner, Lerzan Süzük, Atilla Ereren, Nebi Ebci, Av. İsmet Kayhan, Hakkı Erdoğan, A. İhsan İpek, Veli Yıldırım. •/ fc~ D O P I N G z o ı ta Bu yaz abiye giyimde sa- delik huküm sürüyor. Spor giyimde ise yıpranmış ve aşınmış kıyafetlerin devri kapandı. Gösterişe, şıklığa önem veriliyor. Hoş bir değişiklik... B i r d o p i n g B E Y M E N EXECUTIVE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear