14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTV 17 NtSAN 1990 M A H M l I M İ h i L50 YIL SONRA KÖY ENSTITULERI Enstitülü bürokrasiyekarşıAli Yılmaz, ilk açılan enstitüler- den Çiftder'in ve Hasanoğlan Yuk- sek Köy Enstitusu'nun ilk öğren- cilerinden. Çifteler'in temeline ilk kazmayı vuranlann arasında, Ha- sanoğlan'ın temeline ilk kazmayı vuranların arasında... Anadolu bozkırlannda yetişen otlarla ilk konuşan, onların dilinden ilk an- layan Köy Enstitusu öğrencisi... Köy Enstittıleri Dergısı'nde bu ot- larla Ugili ilk yazıyı yazan... Çif- teler'i 1942'de bitirdi. Hemen Ha- sanoğlan Yuksek Köy Enstitusu- ne girdi. Hasanoğlan'ın Tarla, Bahçe Ziraatı Bölümu'nde okudu. Yaşamı ekin tarlalarında, başak- iarla iç içe yaşayan otlan bulup in- celemekle geçti. Onlan derledi, kartonlarm arasında eve taşıdı. Onlarla konuştu, gizlerini çözme- ye çalıştı. "Bitkilerin dc bir sos- yolojisi var" diyor Ali Yılmaz. "Tek başlanna yaşayamazlar. An- cak komşaluk ilişklleriyle gyakta dararlar. BirMrierinia koitugıma, gölgesine stgınmadan, birbirieri- ni kottayıp gözetmcdcn ayakta du- nunazlar. Birini yok edencniz, hepsi çözölür, birer birer kaybo- lurlar dogadan. Bundan en çok zaran ise insan gonır. Denge bir kcz bozuldu mu, biz dc yok olma- ya başlanz." Sonra şunlan söylüyor: "Bugdav, arpa gibi kıiltnr bit- kilerine zarar vcren arsu otiarla il- gili ilk caltsmamın ustunden yıl- lar geçti. Şimdiki gibi kimyasal, biyolojik mucadele yollan yoktu. Anülmış tobum calışmalan yok- tu. Dolayısıyla, bütnn bu geüşroc- lerin ardıadan bitkilerin tıir yo- gunlngunun yeniden arasünlma- a gerekir. Yaşarsam, çaltşmamı 17 Nisan 1990'da, yani Koy Enstitu- lerünn 50. yıldönününde tamam- lamak istiyonım. Ama toprağın asıl sahipleri olan arsız otlann bi- ziınle mucadeie eımeleri dogaldır, variıklannı korumalan gerekir. 1945'te saptadığım arsız otlann sayısı 310"du. Taıia onlann oldu- ğu için tarialan kuşatma aldna abrlar, ekinin kendi besinlerine or- tak olmasını istemezler. Her an ekinin içine atlamaya hanrdırlar." Bitkilerle, özellikie de arsız ot- larla ilgili çalışmalan surdüren ve en yaşlı Köy Enstitusu ögrencilerin- den olan Ali Yılmaz, 1990 yılında 65 yaşındadır... 0nun öğrencilik yülanıu dinle- yelim şimdi: Biirokrası ve enstitulü 1944 yılı mart ayı. Eğitimbaşı bana bir görev verdi, okul arazisi ve ormanlık yapılacak yer için fi- dana gereksinim vardı. Ağaçlama planları, fıdan çeşitleri ve sayıla- rını, Tarla-Bahçe Ziraatı Bölü- mü'nden arkadaslarıraızla ve bö- lüm öğretmenlerinin de katkıları ile saptamıstık. Fidan gereksinimi hakkındaki resmi yazı Enstitü U HONDA Mûdürluğiı'nce vazılmış, bir zar- fa konmuş. Yüksek kısım Eğitimbaşı Tah- sin Türkbay, "Fidan gereksinim yazısı hazır. Bu isin Ankara'da U- kibi. temini de sana ait. Yanına yardıma arkadaş istryorsan al. Ya- ruı sabah saat Tde Ankara'ya ha- reket edersiııiz" dedı. Ertesi sabah Nuri Özyıldız ile Ankara'ya gel- dik. Saat sabahın 8'i olmasına karşın doğruca vilayet binasına gittik. Üst kata çıkıp valinin oda- sının bölümundeki koridordaki kanapelere oturup beklemeye baş- ladık. Ayaklanmızda asker posta- lı, sırtımızda askerlerin kışlık boz elbiselerinin tıpkısı elbise vardı... Şık giyımli, bıyıklı, uzun boy- lu birisı yammıza geldi. Ne işimiz olduğunu, kim olduğumuzu sor- du. Bizi beğenmediğinı belirtmek istercesine sorguladı. Elimizdeki resmi yazının zarfını gösterdik... Bize inanmış olmalı ki: "Ha! Sizin işinize şu odada otu- ran, mua\in be> bakar. Orada beideyin" dedı. Koridorun yansın- dan valinin makam odası tarafı- na kimseyi salmıyor. Kendisi de o arada gezinip durdu. Saat 9 oldu, 9.5 oJdu, 10 oldu ortada ne vali muavini ne de vaü vardı. Sabırsızlanmaya başladık. Koridorda gezinmek istedik. Baş- hademe olduğu anlasılan pala bı- yıklı: "Ortalıkta gezinmeyin. Dovar dibinde duran" dedi. Koridor ye- ni paspaslanmıştı. Bu ihtar beni daha da tahrik etti. Valinin oda- cısı olan başhademeye, "Bakar nusuıız hemşerim, Ankara Viiayet Konağı'nda mesai kaçta baslar? Biz erken gelmtş olmayalım sa- kın?" dedım. Adam kızdı, "Scnia üstıine lazun mı, ne zaman ister- se geiir" dedi. Beklemeye başladık. Tabii du- var dibinde ve ayakta. Bir ara bas- hademe koridorda bekleyenleri, oturanlan ayağa kaldırdı ve duvar dibinde sıraladı, düzgun durma- lannı sövledi. "Selam durî" diye- rek uyardı. Saate baktım lOJCdu. Savaştepe Koy Enstitusu ogrencileri, 29 Ekim Cumhuriyet ^ " ^ ^ ^ B a y r a m ı kutlamalarından sonra okullanna dönüyoriar. 'Ben devlet dairelerinde mesainin 9'da başladığını zannediyordum. ll'de mesaiye gelen valinin muavini de 10.30'da gelirse, sonra da masada gazete, sigara, kahve faslı devam ederse burada hizmeti kim yapar' dedim. Vali muavini kolumdan çekerek bağırdı. Kapı açılmış, hademe de kapının önünde belirmişti. 'Sana çık dışarı diyorum' diye bağırdı. 'Burası devlet dairesi. Burada vatandaşın işi görülür. Gazete, kahve işini siz gidin Kızılırmak Kıraathanesi'nde yapın. Siz yapamıyorsanız bu masa boş kalmaz. Devlet buraya layık olanı bulup getirir, oturtur. Hatta ben oturur yaparım' dedim. Arkadaşım dış koridora çıkü. Ben biraz daha bozuldum. Hademeve: "Saat HUO'da göreve gelen adatnın ayagına kalkıhnaz. Selam da durmuyorura." dedim. Gelen adam bizdm yazı vereceğimiz vali muavini ımış. Odasına girdikten 5 dakika sonra kapıyı çalıp içeri gir- dim. Muavin bey, sigarası elinde, öniinde birçok gazete okuyordu. Elimdeki yazıyı uzattım. Hiç >iizume bakmadan, "Dışanda bekle!" dedi, elimden aldığı kâğıdı masanın öteki ucu- na (ers yılz bıraktı. Dışanda 10 da- kika bekledim. Tekrar kapıyı ça- lıp girdim. Yine hiç yuzume bak- madan, 'Dtşanda bekle' dedi. Ga- zete okuma faslı devam ediyordu. Ben ise yazıyı oradan alıp Zira- at Müdurü'ne, oradan Fidanlık Müdürlüğü'ne, Orman Çiftliği'ne gideceğim. Saat lTye kadar yetı- şememe tehlikesini düşünüyor- dum. Saat 11 olduğunda, Hade- mebaşı: "Vali bey geliyor, duvara dognı cekilin, selam dunın. düz- gün dunın" diyordu. Gelen, vali Ncvzat Taadogaa idi. Uzun boylu, çok fazla cıddi ve resmi görünüşlü idi. Odasıra gir- di. Ben de vali muavininin odası- na daldım. Gazete, sigara, kahve faslı devam edıyurdu. "Beyefendi, benim yaztmı taava- le edecektiniz" dememle adam ba- ğırdı. "Çık drçan, sana bekle dechm!" Ben masanın önüne vanp yazı- mı aldım sertçe. "Sizin imzamzın olmaa şart de- gil. Vali Tandogan da imza eder. Herhalde vali adam yemez" de- memle adam öfkelendi, ayağa fır- ladığı gibi sol bileğimden yakala- dı. Ben biraz öfkeli, biraz da si- nirh' ve yüksek sesle "Ben devlel dairelerİBde mesa- iain 9'da başladığını zannediyor- dnm. ll'de mesaiye gelen valinin muavini de 10.30'da gelirse, son- ra da masada gazete, sigara, kah- ve faslı devam ederse, bnrada hiz- meti kim yapar?" dedim. Kolum- dan çekerek bağırda. Kapı açılmış, hademe de kapının önunde belir- mişti. "Sana çtk dçan dlyornm!" de- di. "Burası devlet dairesi. Burada vatandaşın işi gorulur. Gazete,, kahve işini siz gidin Kıalırmak Kı- raatbanesi'nde yapın. Siz yapamı- yorsanız bu masa boş kalmaz. Devlet buraya layık olanı bulup getirir, oturtur! Hatta ben oturur yapanm!" dedim. Bir yandan da dışanya çıkıyordum. Muavin bey sol bileğimi bırakmadı. Yapışık olarak valinin kapısuıın önüne ka- dar vardık. Sağ elimde yazı, sol bi- leğimde vali muavinin eli, içeri gi- rerken "Herhalde Vali Tandogaıı beni yemez?" dedim. Vali ayaktaydı. Adam hâlâ kolumu bırakma- mıştı. "Gunaydın efeadim, duruından dolayı ozür dlerira. Hasanoğlan Köy Enstitusu Mudurlugu'nun fı- dan talebi hakkındaki yazıyı ge- tirdim. Ben Koy Enstitusu Ziraat Bdliimu ogrencisiyim" dedim. Bir bana, bir muavinine baktı, elini uzattı: "Ver" dedi. Muavin dışanya çıktı. Yazımı Ziraat Müdürluğü- ne havale etti. Teşekkür ettim. Tekrar özür dileyip çıktım. Arka- 50 YIL ÖNCE BUGÜIN KURULMUŞLARDI KöyEnstitüleri için 'anmave kutlama9 Haber Merkeâ — Kö>' Enstitulerı. bugun 50 "Fotograflaria Köy Enstitıileri" sergisi açılacak. Gecede, Deniz Tsrkaii, Huseyin Başaran'ın toplanıısma gazeiemiz yazariarından llhan"— Kö>' Enstitulerı. bugun 5 yaşında. 17 Nisan 1940'ta kurulan Koy Enstitüleri'nin 50. yıidönümu panel!3r, sergıkr ve eğlence programlanyla kutlanıyor. Mılli Eğitım Bakanı Avni Akyol, Kö> En&titulerı'nin doğru, isabetlı ve yerinde kuruluşlar olduğunu söyledı. Köy Enstitülerinin kuruiduğu gün olan bugun. Eğit-Der şubelerinin bulunduğu ii ve ilçelerde çeşitli kutlama programlan düzenlenecek. Ankara'da .Anıtkabir'deki saygı duruşundan sonra, kuruluşun oncüleri Hasan Âli Yıicel, Saffet Ankan ve Ismail Hakkı Tonguç'un mezarları ziyaret edilecek. Türk-lş salonunda "Fotografterla Köy Enstitıileri" sergisi açıiac; Eğit-Der Genel Başkanı Feyzullah Ertugrurun açiş konuşmasını yapacağı toplantıda; Hasan Fehmi Gıiıteş, Prof. Cevat Gera>, Prof. Yakup Kepenek ve Niyazi Geray Koy Enstitulenni çeşıtls vönleriyle anlatacakiar. Kuruluş yjldömimu nedeniyle istanbuJ Dr. Lütfî Kırdar Spor Salonu'nda "Anma ve kutlama gecesi" duzenlendi. Saat 18.30'da başlayıp 23.30'a kadar sürecek etkinlikler çerçe\esinde du^enîenen panele Aziz \esin, l'ğur Mumcu, Ali Sinnen.Allan Öymen, Hıfzı Topuz, Mehmet Başaran, Bahatün Can, Mehmet Giınay konuşmacı olarak katılataklar. dinietileri sunulacak Hale Aiancı, Kö> Enstjtalü ozanların şıirlerinden ornekler \erecek, Köy Enstitüluler halk oyunlan sunacak, enstitu iie ılgıh marşlar, türkuler söyleyecekler. • Istanbul Anakent Beledıyest, geceyi izleyenler için Kadtköy, Avcılar ve Beykoz'a otobüs seferlen duzenleyecek. Londra'da kutlama Koy Enstituierinın 50. kuruluş yıldönümu Lx»ndra Halkevi'nde de kutlandı. Anma Selçuk. Melih Cevdet Anday, Mustaf a Ekmekçi, ayrıca vazar Vedat Türkaüi, Taiip Apaydın ve Strasbourg Üniversitesi öğretim uyeierinden Server Tanilli ve Paul Dumont katıldılar. Yazarlar toplanttdan sonra dinleyicüerin sorulannı yanıtlayıp, kitapiarını im2aiadılar. Konuşmaolar, Ko>- Enstitülerinin Türk kültür ve sosyal hayatına yaplığı katkılardan söz ederek enstitulerin kapanimasınm ardtnda yatan nedenler ve bunun yarattı olumsuzluklar hakkında ornekler sundular. Anma toplantısına çok sayıda dinJeyici de katıldı. daşım özyıldız bina önündeki parka gitmiş, orada buldum... Saat 12'den önce Ziraat Müdu- rii'nün yanına girdim. Yazının ıçe- riğini sozla olarak açıkladım. Fi- dan miktarını fazla gördü galiba, "Babanızın fidaniıgiDdan mı Uti- yorsunuz?" dedı, yazıyı fırlattı. Yazı yere düştu. Ben hiç cevap ver- meden dışarı çıkıp derhal korido- run dibindeki Milli Eğitim M0- dürlüğü bölümüne gittim. Ziraat Fakültesi'nden botanik öğretme- nim Prof. Dr. Hikmet Btrand'a te- lefon ettim. Yerindeymış. "Efendim, ndanian alamayaca- |ım galiba. lşler bep ters gidiyor. Ziraat Mıidunı bizim istek yazum- n neredeyse soraüma çarpacaktı. Yazunız yerde, odasmda duruyor. Ben size Milli Egitim Müdir M«- avini'nin odasından telefon ediyorum" dedim. "Sen şimdi Zi- raat Mudunı'nuD yanına git, İm- za edecektir" dedi. Odasına gir- diğimde: "Yahu delikanlı, neden taleU hocanın yaptıgım soylemedin" di- ye kibarca durumu düzdtmeye ça- lıştı. Sonra şöyle dedi: "Bak, şu fldanlan Orman Çift- liği'nden alacaksımz, ama sokul- mnş hazır varsa. Eger sokulmus fidan yoksa oradan gun alırsınız. O gün gider akrsuuz. Çam fidan- lannı barajıa yanındaki fidanük- tan alacaksıuız." "Tdefonla oralara emir verme- niz mümkün mü, rica etsem?" de- dim. "Evet" deyip telefon etti; yanıt aldı ve yazıyı bana verirken: "Yanndan itibaren bu yazı ile ne zaman isterseaiz gidip kendi- niz sökiıp alabilirsiniz" dedi. Öğleden sonra Eğitım Bakanlı- ğı'na gittim. Şube Mudılrü Ferit Oguz, Hamdi Keskin aynı odada otururlardı. "Fidan işimiz tamara efendian" dedim. Hamdi Keskin gülümseye- rek sordu: "Nasıl hallettin? Vali Muavini Ahmet Bey ile ne yapünız?" Mu- avin bey hemşerisı ve ahbabıymış. Hem muavin hem de Ziraat Müdürü ile olan maceramı kısa- ca anlattım. Bu maceradan 1 yıl sonra 17 ni- sanda o Ziraat Müdürü, fire ver- meden tutmuş, yeşermiş fıdanla- rımızı görünce bana: "Bak arkadaş, hiç bu kadar ummazdım. Çok başanlı olmos- sunuz. Seneye gel ne kadar fldaa ibtiyacınız varsa verecegim. Ah 5- dan alanlann bepsi bn basanyı gösterebilseler" dedi. Yarın: Jf«y EnstUülü oltnantn bedelleri V AN ERMS KOY ENSTtTÜSt — Di- zunızın 2. günıl yayımlanan Köy Ensti- tulerı lıstesınde yer almayan Van Erni» fCöy Enstitusu dc 1948-1952 yıllan ara- sında faali>et gösıcrmış ve binkrce me- zun vermiş Ko> Enstıidlerınden bıridir. Lıstedekı eksık nedeniyle okuyuculan- mızdan özur dıler, düzellırız. Honda Civic Sedan ve "süper" îmkan 30.832.000.-TL Honda Civic, teknolojisiyle mükemmel konforuyla göz dolduran süper otomobil. KJasmanındaki benzerlerinden üstiin. Honda Civic Sedan.fiyatıylada çekici. En yüksek teknoloji, en yüksek fiyat demek degil ki... Çelik Motor, şimdi Honda Civic alabilmeniz için benzersiz bir fiyat öneriyon 30.832.000.-TL + KDV. Hemen size en yakın Çelik Motor/ Honda yetkili bayüne uğrayın. Mayıs ayından başlayan teslim ve ödeme koşullannı ogrenin; Hondanızı bir an once alma hakkını kazanın. Hesabınızı iyi yapın. Honda Civicle piyasadaki nim otomobilleri karşıîaştınn. Teknolojısini,fiyatını,salış sonrası hizmetleri değerlendirin. Çelik Motorun garantisi, bakım, yetkili servis ve yedek parça güvencesiyle, tüm zamanlann en ileri teknolojisini ve konfonınu yıllarca yaşaym. * I 928JHN) Japon Yenı karşıtıği İşteHondı Civic Sedan* 16 valf, 1400 cc, 90 HP motor • Havalı direksiyon • Renkli camlar • Dıreksiyonu avarlanabilir • Merkezi kılitleme sistemı • Arka cam rezistansı • Katlanır arka koltuk • tçerden kumandalı bagaj ve benzın deposu kapagı • Işıklı geniş bagaj CELIKMOTOR TICARETANONIMŞW(ETI ycHK MOlOr Anadolu Endûstn Hoküng Kuruluşuduf HONDA Yetkili Bi>ileri Hooda Sbo» Room: Buvukdere Cad. 112,80290 Esenlepe. isıaabul Tei. 16734 84-173 1244/ Mutluhan konut End. ins. Üd.Şti.: KalaımsFenerCad 85 Fenerbahçe. IstanbulTet 336 70 50• 336 57 44 TeraküOtomotivTic.Ud.Şti.:AtaturkCad 330'AAJsancak.IznnrTei-21 1210-630456 C«şkunkurtKoll.Şn.:Z])apaşaBul .\lışadıbeyApt.21/CAdanaTei 174158-174259 Gensı A4-CumhumeiCad.303 Harbıye, IstânbulTeL 140 1511 -13044 14 KaslaşOu)Su.>eric.^ÜçgenMah.Abdılp«liçıCad 55AjıtaiyaTel. 150405-1504 06 Bora Otomoli* S»n. ve Tic. Ltd. Ştij Cınnah Cad 66 Çankava. Ankara Tei 140 70 40 -140 70 41 EĞİTİM ZİRVESİ BAŞLADI 6 Merkeziyetçi' sistem asılmalı 9 ANKARA (Cumhuriyet Baro- su) — Başbakan Yıldınm Akbu- lut, eğitim sisteminin merkeziyet- çilikten kurtanlarak, bakanlığın yetkilerinin taşra örgütüne devre- dilmesi konusunun tartışılmasını istedi. Milli eğitim sisteminin sorunla- rımn ve alınması gerekli önlemle- rin göruşulduğü "Milli egitim ny- gulamalannda koordinasyon ve işbirligJ" toplantısı dun Ankara'- da başladı. Toplantının açılışını yapan Milli Eğitim Bakanı AVBİ Akyol, toplantının amacını ortak sorunlann saptanması ve bunla- nn ışığı altında uygulamaya yeni yönler verilmesi olarak açıkladı. Daha iyi insan, daha iyi politika- cı yetiştirilmesi için, daha fonk- siyonel, çağdaş bir efitimin gerek- tiğini belirten Akyol, eğitim sis- temini "eleyici, ezberei" olarak niteledi. öğretmen tayinlerinde valilerin söz sahibi olmasına ilişkin kanun hükmünde kararnamenin bir sü- re önce çıkarıldığına işaret eden Akyol, "Milli Eğitim Bakanlığı niye odacı, kapıcı tayiniyle uğraşsın" diye sordu. Akyol'dan sonra konuşan Baş- bakan Yıldınm Akbulut, gerçek kurtuluşun milli eğitim alanında alınacak zaferden geçtiğini söyle- -di. Akbulut, Guneydoğu'da okul ve öğretmenlere yönelik saldınla- ra da dola>lı değinerek, "Niifu- snn dağınık olduğu bölgelerde ya- ülı bolge okuDannın daha fonk- si>onel hale getirilmesi ve yenile- rinin knralması esas alınmaktadır" dedi. Toplantının öğleden sonrakı ba- sına kapalı bölümunde, bazı rek- törler, universitelerin mali sorun- la.ını dilegetirerek bütçelerinin kı- sılmasını eleştirdiler. Ege Üniver- sitesi Rektoru Prof. Dr. Sermet Akgiin, polisin girmesi yerine uni- versitelerin kendi guvenlik birimi- ni oluşturması gerektiğini söyledi. Akgun, bunun içın gerekli yasal değişikiiklenn yapılmasını ve kad- ro verilmesıni istedi. İçişleh Bakanı Aksu da üniver- îitelerdeki clayların belli azınlık bir grubun girişimlerinden kay- naklandığını belirtti. Aksu, uni- versitelerin kendi guvenlik birim- lerini kendilerinın oluşturması fik- rini benımsediğinı soyledi. Milli Güvenhk Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmi- beşoğlu ise "ögrenci tşleri" birimi- nin daha fonksiyonel hale getiril- mesi gerektiğine işaret ederek öğ- renci olaylannın önüne geçilmesi için hem universite hem de yurt yöneticilerınin öğrenci aileleriyle diyalog kurmaları gerektiğini söy- ledi. Yirmibeşoğlu, universiteler- de Türkçe ve Inkılap Tarihi ders- lerinin daha iyi işlenmesini de is- tedi. Eğitim zirvesınin bugünkü bö- lumunde veliler ve mudurler orta oğrenimdeki sorunları dile getire- cekler. F. Oğuz Bayır ödüOerini kazananlar belli oldu Haber Merkezi — "Kuruluşla- nrun 50. Yıldönümünde Çeşitli Yönleriyle Köy Enstitüleri" konu- lu inceleme-ara$tırma yanşması da sonuçlandı: Seçici Kurul, Ali Arayıcı'mn "Knruluşlannın 50. Yüdönümün- de Çeşitli Yonieriyle Koy Enstird- leri", Haşım Kanar'ın "Köy Enstitüleri-Eğitimde Atılım" ve Bergüzar Bulut'un "Köy Enstitü- lerinde Demokratik EgJtim" adlı yapıtlarırun ödüllendirilmesine karar verdi. Ayrıca Ahmet Uzun- un "Köy Enstitüleri", Recep Bu- lut'un "Nisanda Guneşler-50. Ytf- da Köy Enstitüleri" adlı yapıtları da övgüye değer bulundu. Seçici Kurulu Vedat Günyol, Sami Ka- raören, Fakir Baykurt, Emin öz- demir, Mehmet Başaran ve Talip Apaydın'dan oluşmuştu. Ödül, ödül koyucu Ferit Oğuz Bayır'ın oturduğu Foça'da 21 ni- san cumartesı gunu Foca Beledi- ye Sineması'nda yapılacak bir tö- renle sahİDİerine verilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear